Tekliflere Sabretmek By: neslinur Date: 18 Temmuz 2010, 17:24:21
بســـم الله الرحمن الرحيم
Tekliflere -Þeriatte Yapýlmasý Emredilenlere ve Yasak Edilenlere- Sabretmek Mukadderata Sabretmekten Daha Üstündür
- Emredilenlere mi,
- yoksa yasak edilenlere mi,
- yoksa mukadderata mý sabretmek daha efdaldir diye sorulursa:
Buna þöyle cevap verilir:
Emredilenler ile yasak edilenlere sabretmek, mukadderata sabretmekten daha faziletlidir. Çünkü mukadderata iyi kimse de, kötü kimse de, mü'min de, kâfir de sabreder.
Sabrý ihtiyarî olsun, mecburi olsun her insanýn mukadderata mutlaka sabretmesi gerekir. (Çünkü ondan kurtuluþ yoktur). Ama emredilenleri eda ederken çekilen sýkýntýlara ve yasaklardan sakýnmalara sabýr ise, ancak peygamberlere tâbi olanlarýn sabrýdýr. Bu konularda en çok sabýrlý olanlar en fazla peygamberlere baðlý olanlardýr.
Her sabýr yerine göre faziletlidir. Mesela: yerine göre harama karþý sabretmek faziletlidir yerine göre ibadet ve taata sabretmek faziletlidir.
Yasaklara karþý sabýr mý, yoksa emredilenlere sabýr mý, efdaldir?
Bu konuda ihtilaf vardýr:
Bir kýsým alimler:
"yasaklara karþý sabretmek daha faziletlidir. Çünkü bu sabýr, daha zor, daha güçtür. Zira iyi iþleri ve iyi amelleri iyi kimseler de yapar kötü kimseler de yapar."
Yasaklarý yapmamaya sabretmek ise ancak sýddýklarýn iþidir, diyerek delillerini þöyle sýraladýlar:
Haramlara karþý sabretmek nefsin arzusuna karþý sabretmektir. Bu sabýr ise, daha zor ve daha faziletlidir. Zira bu, nefislerin sevdiði sevgiliyi Allah için býrakan kimsenin Allah'ý kendi nefsinden ve nefsinin arzularýndan daha çok sevdiðinin delilidir. Fakat sevgilinin sevdiðini yapmak, Allah'ý sevmenin delili olamaz. Mürüvvet (insanlýk) ve fütüvvet (asalet) bunlarýn hepsi sabra baðlýdýr.
Ahmed b. Hanbel dedi ki:
"Fütüvvet, arzu edilen bir þeyin Allah korkusu için býrakýlmasýdýr. Kulun, mürüvvet ve fütüvveti sabrýna göredir."
Emredilenleri yapmaya sabreden kimseye þaþýlmaz. Çünkü onlarýn hepsi adalet, ihsan, ihlas ve iyilik gibi, faziletli ve temiz nefislerin sevdikleridir.
Bilakis þaþýlacak kimse, nefisleri aldatýcý olan yasaklara karþý sabredendir. Zira bu kimse, dünyadaki sevdiklerini ahiretteki sevdikleri için býrakandýr. Çünkü nefis peþin olaný sever. Nefsin peþin olanlara karþý sabretmesi tabiatýna aykýrýdýr.
Yasaklara çaðýranlar dörttür;
1 - Ýnsanýn nefsi,
2 - Þeytaný,
3 - Fena istek ve arzularýyla,
4 - Dünyasýdýr.
Ýnsan, bu dört düþmanla cihad etmedikçe, yasaklarý terk edemez. Zira bu dört düþmanla cihad etmek ise, nefislere en aðýr ve en acý gelen þeydir. Çünkü yasaklar, nefislerin fena arzu ve lezzetlerinden menedilmesinden ibarettir.
O halde bu dört kuvvetli düþman, insaný fena arzu ve lezzetlere çaðýrdýðý halde, onlara karþý çýkmak en güç ve en aðýr þeylerdendir. Bundan dolayý yasaklara yaklaþma kapýlarýnýn hepsi kapatýlmýþtýr. Emredilenlerde ise kul, gücün yettiði kadarýyla mükellefdir.
Nitekim Resul-ü Ekrem (sallallahu aleyhi ve sellem) bir hadis-i þeriflerinde þöyle buyurmuþlardýr:
"Size bir þeyi emrettiðim zaman gücünüzün yettiði kadar, onu yapýn. Size neyi yasak edersem ondan sakýnýn."
Bu hadis-i þerif, emredilmiþ olanlarýn kapýsýndan, yasak edilmiþlerin kapýsýnýn daha dar olduðuna acizlik ve özürden dolayý emredilenlerin bazýsýnýn terkedilmesine ruhsat ve izin verilmiþ olduðuna, yasaklardan hiçbirinin yapýlmasýna ruhsat ve izin verilmemiþ olduðuna delâlet etmektedir.
Bundan dolayý hadler ve diðer cezalar, yasaklar iþlendiðinde tatbik edilir. Fakat emredilenler terkedildiðinde onlar için muayyen bir ceza yoktur. Hatta emredilenlerin en büyüðü namazdýr. Bunu terkeden için had var mýdýr, yok mudur, bu konuda alimler ihtilaf etmiþlerdir.
Ýþte bunlar, yasaklara karþý sabretmenin daha faziletli olduðunu ileri süren alimlerin delillerinden bazýlarýdýr.
Diðer bir kýsým alimler ise, emredilenleri yapmaya sabretmek, yasaklarý býrakmaya sabretmekten daha faziletlidir, diyerek delillerini þöyle sýraladýlar.
Allah katýnda, emredilenleri yapmak, yasaklarý býrakmaktan daha sevimlidir. Ýki þeyden sevileni üzerinde sabretmek bir çok yönlerden daha üstündür.
Birincisi; Allah'ý tanýyýp, O'nun birliðini kabul ederek yalnýz O'na kulluk yapmak, O'na yönelmek, O'na tevekkül etmek, ibadet ve taatlarý ihlasla O'nun için yapmak, O'nu sevmek, O' nun hükümlerine razý olmak, O'nun hizmetinde bulunmak gibi, þeyler asýl maksadlar olduðu gibi emredilenler de asýl maksadlardýr.
Allah Teala, insanlarý bu maksadlar için yaratmýþtýr, bunlarýn yapýlmasýný emretmiþtir. O halde bunlarýn yapýlmalarý bizzat istenilmektedir.
Yasaklar ise, emredilenlerin yapýlmasýna mani olduklarý için veya yasaklarla meþgul olurken emredilenler ihmal edildiði için veyahut emredilenlerin olgunlaþmasýna mani olduklarý için yasak edilmiþlerdir.
Buna göre yasaklar, baþkalarýndan dolayý yasak edilmiþlerdir. Emredilenlerin ise kendilerinin yapýlmalarý bizzat istenilmektedir.
Þayet içki, kumar, Allah'ý zikretmekten, namaz kýlmaktan, Allah'ýn kullarý arasýnda koymuþ olduðu muhabbetten alýkoymasaydý ve kul ile Allah'ýn bilinmesine, ibadet edilmesine, hamdedilmesine, tazim edilmesine, namaz kýlýnmasýna, secde edilmesine sebep olan akýl arasýnda perde olmasaydý haram kýlýnmazlardý. Yine diðer haram kýlýnanlar da, Allah'ýn sevdiklerinden ve razý olduklarýndan alýkoyduklarý için ve kul ile onun olgunlaþmasý arasýnda perde olduklarý için haram kýlýnmýþlardýr.
Ýkincisi; Emredilenler, Allah'ý bilmekle, O'nun birliðini kabul ederek ibadet etmekle, zikretmekle, þükretmekle, sevmekle, tevekkül etmekle ve yönelmekle ilgilidir. Bunlarýn ilgili bulunduðu yer, Allah'ýn Zatý, isimleri ve sýfatlarýdýr. Yasaklarýn ilgili bulunduðu yer ise, yasak edilenlerin kendileridir. Buna göre ikisinin arasýndaki fark düþünülemeyecek kadar büyüktür.
Üçüncüsü;Kulun emredilenleri yapmaya zaruret ve ihtiyacý yasaklarý terketmeye olan zaruretinden daha büyüktür. Çünkü kulun Allah'ý bilmeye, O'nun birliðini kabul ederek ihlasla amel etmeye, yalnýz O'na kulluk etmeye, yalnýz onu sevip, O'nun taatýnda bulunmaya muhtaç olduðu kadar hiç bir þeye ihtiyacý yoktur.
Kulun bunlara ihtiyacý kendi nefsine olan ihtiyacýndan daha büyüktür. Çünkü kulun, emredilenlere olan ihtiyacý bedenini ayakta tutan gýdaya ihtiyacýndan daha büyüktür. Zira gýda bedenin ihtiyacýdýr, emredilenler ise kalbin ve ruhun gýdasýdýr.
Kul, bedeni ve kalýbýyla insan deðil, ancak kalbi ve ruhuyla insandýr. Nitekim denilmiþtir ki:
"Ey bedenine hizmet eden kimse, ona hizmet etmekle bedbahtlýðýnda ne kadar devam edeceksin, sen bedeninle deðil, ancak kalbinle insansýn."
Yasaklarýn terkedilmesi, emredilenlerin yapýlabilmesi içindir.
Dördüncüsü; Yasaklarý terk etmek perhiz babýndandýr. Emredilenleri yapmak ise, kuvvet ve gýdayý muhafaza etmek babýndan olup, onlar olmadan bedenin ayakta kalmasý mümkün deðildir. Zira hayat ancak onlarla devam eder. Ýnsan perhizi terk ettiðinde -her ne kadar hastalýðý artsa da- yaþayabilir. Fakat bedeni ayakta tutan kuvvet ve gýda olmaksýzýn yaþayamaz.
Ýþte bunlar, emredilenlerle yasaklarýn misalleridir.
Beþincisi; Günahlarýn hepsi iki asla ve esasa dayanýr;
1 - Emredilenleri terketmek ve
2 - Yasaklarý yapmak.
Bir kimse, ömrünün evvelinden sonuna kadar bütün yasaklarý iþlese, sonunda emredilmiþ olan imanýn zerresi kendisinde bulunsa bu kadar iman ile cehennemde ebedi kalmaktan kurtulur. Fakat yasaklardan hiçbir þey iþlemediði halde emredilenlerden olan imaný yerine getirmezse (yani iman etmese) ebedi cehennemde kalýr.
Netice olarak daðlar kadar günahý olan kimsenin zerre kadar imaný bulunsa ebedi cehennemde kalmayacaktýr. Fakat hiç günahý olmadýðý halde zerre kadar imaný da bulunmasa ebedi cehennemde kalacaktýr, öyleyse emredilenler nerede, yasaklar nerede?.
Altýncýsý; Bir kimse ömrünün evvelinden sonuna kadar bütün yasaklarý iþlese, sonunda emredilmiþ olan tevbeyi yapsa bütün günahlarý affedilir. Allah'a ortak koþmaktan veya kafir olarak ölmekten baþka hiçbir günah, emredilenleri (ibadet ve taatlarý) yok etmez. Her günahýn tevbe ile affedileceði hususunda alimler arasýnda ihtilaf yoktur. Fakat alimler, günah iþlemekle ibadet ve taat yok olur mu olmaz mý, bu meselede münakaþa etmiþlerdir. Bu mesele üzerinde münakaþa ve tafsilat vardýr. Fakat burasý yeri deðildir.
Yedincisi; Adem aleyhisselam'ýn günahý, yasak olaný, iþlemekle oldu. Sonucu, Rabbi'nin onu seçmesi, onun tevbesini kabul etmesi ve onu doðru yola eriþtirmesi oldu. Þeytanýn günahý, emredilmiþ olaný terketmekle oldu. Sonucu, Allah Teala'nýn beyan buyurduðu üzere kafirlerden oldu. Cenab-ý Hak, þeytaný, kýyamete kadar Adem aleyhisselam'ýn zürriyeti için ibret kýldý.
Sekizincisi; Þüphesiz emredilenler, Allah katýnda sevilenlerdir. Yasaklar ise, sevilmeyenlerdir. Allah Teala'nýn yasaklarý takdir ve hükmetmesinin hikmeti, onlarýn, Allah'ýn sevmiþ olduðu þeylerin kullarý tarafýndan ve kendi Zatý tarafýndan meydana getirilmesine sebep olmasýdýr.
- Kullarýnýn tevbe etmeleri,
- Ýstiðfar etmeleri,
- Ýbadet ve taatta bulunmalarý,
- Boyun eðmeleri ve alçakgönüllü olmalarý gibi þeyler Cenab-ý Hakk'ýn kullarý tarafýndan yapýlmasýný sevdiði þeylerdir.
Allah Teala'nýn kendi zatý tarafýndan yapýlmasýný sevdiði þeyler de þunlardýr:
- Tevbe edenlerin tevbesini kabul etmesi,
- Ýstiðfar edenlerin günahlarýný baðýþlamasý,
- Af dileyenleri affetmesi gibi þeyler.
Cenab'ý Hakk'ýn, sevmediði þeyleri, sevdiði þeylere vesile olsun diye takdir etmiþ olduðu göz önünde bulundurunca esas maksadýn sevilen þeyler olduðu aþikârdýr.
O halde Allah Teala, sevdiði þeylerin yapýlmamasýna, sevmediði þeylerin yapýlmasýndan daha fazla buðzeder. Nitekim yasaklar ve mekruhlar, emredilenler için meþru kýlýnmýþtýr. Çünkü esas maksad ve gaye sevilen þeyler olunca, Allah Teala, insanlarý ve cinleri, sevilen ve emredilenler için yaratmýþtýr.
Sevilen ve emredilenler ise, Allah'ýn varlýðýný ve birliðini kabul ederek yalnýz O'na ibadet etmektir.
Nitekim Allah Teala:
"Ben, insanlarý ve cinleri, ancak bana ibadet etsinler diye yarattým." (Zariyat/56) buyurmuþtur.
Netice olarak Cenab-ý Hakk, yasaklarý, yaratmýþ olduðu insanlar ve cinlerin, emredilenleri tamamlamalarý için takdir etmiþtir. Zira yasaklar takdir edilmiþ olmasaydý, emredilenlerden bir çoklarý yapýlamazdý. Cihad, Allah için sevmek Allah için buðz etmek gibi þeyler Allah katýnda en sevilen þeylerdendir. Allah bunlarý sevmeseydi, bunlarýn yapýlmasýna sebep olanlarý takdir buyurmazdý.
Dokuzuncusu; Þüphe yok ki yasaklarýn terkedilmesi, emredilenlerin yapýlmasýna yakýn olmadýkça taat ve kurbet olamaz.
Þayet bir kimse, bütün yasaklarý terk etse, emredilmiþ iman, bu terkedilmeye yakýn olmadýkça yani yasaklarý terkederken iman bulunmadýkça Allah kimseye yasaklarý terketmesinden dolayý sevab vermez.
Yine bir mü'min yasaklarý terkederken Allah için terk ettiðine niyet etmedikçe sevap kazanamaz.
Buna göre yasaklarýn terkedilmesi taat ve kurbet olup sevap alýnmasý emredilenlerin yapýlmasýna baðlýdýr. Fakat emredilenlerin yapýlmasýnýn kurbet ve taat olmasý yasaklarýn terkedilmesine baðlý deðildir.
Þayet emredilenlerin kurbet ve taat olmasý yasaklarýn terkedilmesine baðlý olsaydý, Allah Teala günah iþleyenin taatýný ebedi kabul etmezdi. Allah Teala günah iþleyenin taatýný kabul etmez demek batýl bir sözdür.
Onuncusu; Yasaklarýn yapýlmamasý istenilmekte, emredilenlerin ise yapýlmasý istenilmektedir. Ýkisi de yapýlsa veya ikisi de yapýlmasa, yapýlmalarý yapýlmamalarýndan daha hayýrlýdýr.
O halde emredilenler yapýlmazsa, yasaklarýn terkedilmesi fayda vermez. Fakat emredilenlerin yapýlmasýyla yasaklarýn giderilmesine veya eserlerinin (günahlarýnýn) giderilmesine yardým istenilir. Kuvvetin ve hastalýðýn bulunmasý, hayatýn ve hastalýðýn bulunmamasýndan daha hayýrlýdýr.
Onbirincisi; Emredilenlerden bir iyilik yapýldýðýnda o bir iyiliðe on sevab, veya yedi yüz sevab ve daha fazla sevablar verilir. Yasaklardan bir kötülük iþlendiðinde yalnýz bir günah yazýlýr.
Kötülükler ve günahlar, tevbe ile istiðfar ile, iyilikler ile, keffaret olan musibetler ile, melekerin mü'minlere istiðfarý ile, mü'minlerin birbirine istiðfar etmeleri ile affolunur.
Ýþte bunlar, emredilenlerin yapýlmasýnýn yasaklarýn terkedilmesinden Allah katýnda daha sevimli olduðuna delalet eder.
Onikincisi; Allah Teala iþlenen yasaklarýn günahlarýný kulun kendinin ve baþkalarýnýn onun namýna yaptýktan bir çok iyilikler sebebiyle affeder.
Kul, hayatta iken altý þeyle kötülükleri ve günahlarý affolunur.
1 - Tevbe-i nasuh (bir daha bozmamak üzere edilen tevbe) ile,
2 - Ýstiðfar ile
3 - Ýyilikler ile,
4 - Keffaret olan musibetler ile,
5 - Meleklerin istiðfarý ile,
6 - Mü'minlerin duasý ile.
Kul, dünyadan ayrýlýrken günahlarý þunlar ile affolunur:
1 - Ölümün onun üzerine sevkedilmesi ile,
2 - Ölümün þiddeti ile ve ölümün sýkýntýsý ile,
Kabirde günahlar þunlar ile affolunur:
1 - Kabire girme korkusu ile,
2 - Sual meleklerinin korkusu ile,
3 - Kabrin sýkmasý ile
Kýyamet gününde günahlar þunlarla affolunur:
1 - Kýyamet gününün þiddeti ile,
2 - Orada durmaktan yorulmak ile,
3 - Orada güçlük çekmek ile,
4 - Orada þefaat edenlerin þefaati ile,
5 - Erham-ür-rahimin olan Allah Teala'nýn rahmeti ile.
Eðer bunlar, kulun günahlarýnýn affýna yetmezse, cehenneme girer, orada günahlarýndan, pisliðinden ve kirinden temizleninceye kadar kalýr. Çünkü Cenab-ý Hak, cenneti temiz olmayanlara haram kýlmýþtýr. Buna göre, kulda, necaset, pislik ve kir bulundukça, körük vazifesini yapan cehennemde bunlardan tertemiz oluncaya kadar kalacaktýr.
Netice olarak:
Ýþlenen yasaklarýn günahlarý pek çok þeylerle affedilmektedir. Emredilenleri ise, Allah'a ortak koþmaktan baþka hiçbir þey iptal etmemektedir.
Onüçüncüsü; Emredilenlerin cezasý, ihsan, fazl, ve rahmet babýndan olan sevaptýr. Yasaklarýn cezasý ise, gazap ve adalet babýndan olan ukubet ve azabdýr.
Allah'ýn rahmeti gazabýndan üstündür. Allah katýnda, rahmet ve fazl ile ilgili olanýn yapýlmasý, gazap ve adaletle ilgili olanýn yapýlmasýndan daha sevimlidir. Allah katýnda, rahmetle ilgili olanýn yapýlmamasý, gazapla ilgili olanýn yapýlmasýndan daha kötüdür.
Ondördüncüsü: Emredilenlerden bir tanesinin yapýlmasýyla, iþlenen yasaklarýn günahlarýndan binlerce günah düþürülür. Fakat binlerce günah ise, emredilenlerden bir tanesinin sevabýný düþüremez.
Onbeþincisi; Emredilenlerin iliþkili bulunduðu yer fiildir (yapmaktýr). Yapmak ise, olgunluk sýfatýdýr. Ýnsanýn olgunluðu yaptýðý iþe baðlýdýr. Ýnsan iþ yaptýkça olgunlaþýr.
Yasaklarýn iliþkili bulunduðu yer ise terketmektir. Terketmek ise, ademdir (yokluktur). Yalnýz yokluk ise hiçbir zaman olgunluk olamaz. Ancak yokluk, olgunluðun sebebi olan bir iþin yapýlmasýný gerektirdiði takdirde olgun olur.
Bunun misali, bir kimse, puta secde etmeyi terketse, Allah'a secde etmedikçe, bu puta secdeyi terketmek olgunluk deðildir. Allah'a secde ettiði takdirde, puta secdeyi terketmesi olgunluk olur. Allah'a da, puta da secdeyi terketse yine olgunluk deðildir.
Yine bir kimse, peygamberi tasdik edip, onu sevip, onu dost edinip, onun taatýnda bulunmadýkça, onu yalanlamayý ve ona düþman olmayý terketse, bununla mü'min olmuþ olmaz.
Bu izahdan da anlaþýlmaktadýr ki olgunluðun hepsi emredilenlerledir. Yasaklarýn terkedilmesine emredilenlerin yapýlmasý bitiþmedikçe bu olgunluk olmadýðý gibi, hiçbir þey de ifade etmez.
Bir kimse, peygambere, "ben seni yalanlamam ama tasdik de etmem, dost edinmem ama seninle harp de etmem ve seninle harp edenlere de katýlmam." dese kafir olur.
Yukarýda geçtiði üzere o kimse, peygamberi tasdik etmek ve onun taatýnda bulunmak gibi emredilenleri yapmadýkça, onu yalanlamayý, düþman olmayý ve harp etmeyi terketmekle mü'min olmuþ olmaz.
Onaltýncýsý; Kulun, yasaklarý terkedecek þekilde emredilenleri yapmasý gerekir. Çünkü esas istenilen emredilenlerin yapýlmasýdýr. Zira emredilenler yapýlýnca yasaklarý yapmaktan sakýnýlýr.
Gerçekten, yasaklarýn yapýlmasý emredilenlerin zayi olmasýna sebep olur. Çünkü kul, adaletli ve iffetli olma gibi emredilenleri yapýp, zulümden ve fuhþiyyattan sakýndýðýnda, adaletli olma zulmü terketmeyi, iffetli olma da fuhþiyyatý terketmeyi içine alýr.
Buna göre, yasaklarýn terkedilmesi, emredilenlerin yapýlmasýnda zýmnen ve tebean dahil olur. Fakat yasaklarýn terkedilmesi, emredilenlerin yapýlmasýný içine almaz. Bu açýklamalardan anlaþýlmýþtýr ki, esas maksad, emredilenlerin layýkýyla yerine getirilmesidir. Emredilenler, lâyýkýyle yerine getirildiði takdirde yasaklarýn iþlenmesi mümkün olmaz. Ama yasaklarýn terkedilmesi, emredilenlerin yapýlmasýný gerektirmez.
Onyedincisi; Allah Teala, kullarýna bazý þeyleri emretmiþ, bazý þeyleri de yasaklamýþtýr. Bir kimse, bunlarýn ikisini de yaparsa, Allah'ýn hem sevdiðini, hem de buðzettiðini yapmýþ olur.
Fakat Allah katýnda sevilenin yapýlmasý buðuz edilenen terkedilmesinden daha üstün olunca Allah Teala, sevilenin yapýlmasýyla, buðuz edilenin þerrini o kimseden defeder. Cenab-ý Hakk, kulunun iþlediði cinayeti, yaptýðý taatý sebebiyle, baðýþladýðý gibi birçok günahlarýný da fazl-u keremiyle affeder.
Bunu bir misal ile açýklayalým:
Bir kimse, bir hükümdarýn, öldürülmesini istediði bir düþmanýný öldürse, bununla beraber hükümdarýn yasak etmiþ olduðu içkiyi de içse, hükümdar, sevdiðinin yapýlmasýnýn (düþmanýn öldürülmesi) yanýnda içki içme suçunun küçük kalacaðýndan o kimsenin bu suçunu ve diðer suçlarýný baðýþlar. Ama o kimse, hükümdarýn hem sevdiðini, hem de buðuz ettiðini terketse, buðuz ettiðini terk etmesi hiçbir zaman sevdiðini yapmasý yerine geçmez.
Yine bir hükümdar, düþmanýný öldürmesini kölesine emrettiði halde içkiyi de yasaklasa, köle gücü yettiði halde o düþmaný öldürmediði gibi, içkiyi de terketse, içkiyi terketmesine karþýlýk olarak emrini terketme suçunu baðýþlamaz.
Allah Teala kullarýnýn bu fýtrat üzere yaratmýþtýr. Efendiler köleleriyle, babalar çocuklarýyla, hükümdarlar ordularýyla, zevceler kocalarýyla böyledir. Yani bunlardan hem emredilenleri, hem de yasaklarý terkedenler, hem emredilenleri hem de yasaklarý yapanlar gibi deðildir.
Onsekizincisi; Allah'ýn sevdiklerini yapan bir kimsenin yasaklarýn hepsini iþlemesi mümkün deðildir. Çünkü o kimse sevilenlerden yaptýðý kadarýyla yasaklarý býrakmýþtýr. Hem sevilenleri, hem de buðuz edilenleri yapan bir kimsenin de bütün yasaklarý iþlemesi mümkün deðildir.
Netice olarak hem emredilenleri hem de yasaklarý yapan bir kimseyi Allah Teala bir cihetten sever, bir cihetten de sevmez. Emredilenleri tamamýyla terkeden kimse Allah'ýn sevdiklerini yapmamýþ olur.
Yukarýda geçtiði üzere yasaklarýn terkedilmesi taat olmaz. Ancak emredilenlere yakýn olmakla kurbet ve taat olur.Yani yasaklar terkedilirken emredilmiþ olan iman bulunmadýkça bu yasaklarýn terkedilmesi kurbet ve taat olmaz. Ýman bulunursa olur. Buna göre, sýrf yasaklarý terkeden kimseyi Allah sevmez, emrettiklerini yapmadýðýndan dolayý her cihetten ona buðuz eder.
Ondokuzuncusu; Allah Teala, muhabbetini gerek vacip olsun, gerek müstahap olsun emirlerinin yapýlmasýna baðlamýþtýr. Bir yerde bile, yasaklarýn terkedilmesine baðlamamýþtýr.
- Þüphe yok ki Allah tevbe edenleri sever,
- temizlenenleri sever,
- iyilik edenleri sever,
- þükredenleri sever,
- sabredenleri sever,
- kendi yolunda birbirine kenetlenmiþ bir bina gibi saflar baðlayarak çarpýþanlarý sever,
- takva sahiplerini sever,
- zikredenleri sever,
- sadaka verenleri sever.
Cenab-ý Hak, sevgisini ve muhabbetini emirlerinin yapýlmasýna baðlamýþtýr. Çünkü insanlar ile cinlerden istenilen de budur. Nitekim Allah Teala:
"Ben, insanlarý ve cinleri, ancak Bana ibadet etsinler diye yarattým." (Zariyat/56) buyurmuþtur.
Allah Teala Hazretleri, insanlarý ve cinleri emrettiklerini yapsýnlar, emredilenlerden alýkoyan yasaklardan vaz geçsinler diye yaratmýþtýr.
Yirmincisi; Yasaklar, emredilenlerin yapýlmasýndan alýkoymasalar ve onlarýn yapýlmasýna mani olmasalardý, yasaklarýn hiçbir anlamý, kýymeti kalmazdý. Yasaklar, emredilenlerin yapýlmasýna mani olduklarý için yasak kýlýnmýþlardýr.
Yasaklar, emredilenleri olgunlaþtýrmak ve tamamlamak babýndandýr. Buna göre yasaklar, suyun engelsiz akabilmesi için yataðýnýn temizlenmesi mesabesindedir.
Emredilenler ise, insanlarýn ve bütün canlýlarýn hayatlarýný saðlayan su yerindedir. Yasaklar, kuvveti muhafaza eden ve onu hastalýktan koruyan perhiz yerindedir.
Emredilenleri yapmanýn yasaklarý terketmekten daha faziletli olduðu anlaþýlýnca emredilenleri yaparken çekilen meþakkatlara sabretmek de sabýr nevilerinin en üstünü olur. O halde emredilenleri yaparken çekilen meþakkatlere sabreden kimsenin yasaklarý terk etmeye sabretmesi ve mukadderata sabretmesi kolay olur. Çünkü yüksek derecede bulunan bir sabýr aþaðý derecede bulunan bir sabrý içine alýr. Fakat aksi böyle deðildir.
Bu açýklamalardan anlaþýlmýþtýr ki, bu üç nevi sabýr, yani;
- emredilenlere,
- yasaklara ve
- mukadderata sabýr, birbirinden ayrýlmaz.
Bunlardan herbir nevi, diðer iki neviye yardýmcý olur.
- Ýnsanlardan bir kýsmýnýn mukadderata sabrý kuvvetlidir, fakat emredilenlere ve yasaklara sabrý zayýftýr.
- Bir kýsým insanlarýn sabrý bunun tersinedir. Ýnsanlardan bir kýsmýnýn emredilenlere sabrý kuvvetlidir. Fakat diðer nevilere sabrý zayýftýr. Kiminin de sabrý, bunun tersinedir.
Her þeyi en iyi bilen Allah Teala'dýr.
Ynt: Tekliflere Sabretmek By: ceren Date: 01 Ekim 2015, 20:03:55
Esselamu aleykum.Rabbim razý olsun paylaþýmdan Reyyan abla.Rabbimin emir ve yasaklarýna uyan,emirlerine itaat eden,sabýr eden kullardan olalým inþallah....
Ynt: Tekliflere Sabretmek By: ikranur 7d Date: 01 Ekim 2015, 21:02:44
ve aleykümüsselam ve rahmetullah.
çok güzel bir paylaþým olmuþ.emeðinize saðlýk. Allah (c.c.) razý olsun.
radyobeyan