Güncel Meseleler 2
Pages: 1
Zikir Dersi Tarifi By: neslinur Date: 05 Temmuz 2010, 15:44:23
ZÝKÝR DERSÝ TARÝFÝ


1. Soru:

--Eskiden mürþidler, bir müride ders vermeden onun kabiliyetlerine ve sâiresine bakarlarmýþ; olmazsa, baþka dergâha gönderirlermiþ. Þimdi de böyle mi?


--Þimdi de öyle olabilir. Bizim Hocamýz'dan gördüðümüz, merhametinin çokluðundan, herkesi kabul etmekti. Ama Gümüþhâneli Hocamýz'dan görülen; benim dedem Gümüþhâneli Hocamýz'a amcamla beraber gelmiþ, dedeme vermiþ, amcama vermemiþ. Ayný köyden iki kardeþ geliyor, birisine veriyor, birisine vermiyor. Böyle þeyler olabilir.

Bizim Hocamýz herkese toptan ders verirdi. Meselâ Konya'da, Yüksek Ýslâm Enstitüsü'nün kubbeli camiinde, þöyle bir üslubla söyledi hattâ: "Herkes gittiði yere hediye götürür. Bu da benim size hediyem olsun, bu zikirleri yapýn!" dedi, dersi öyle tarif etti.

Bu zamana göre deðiþiyor. Þu sözünü de hatýrlýyorum Hocamýz'ýn: "Biz size hakîkî þeyh gibi davransak ve sizden gerçek bir derviþlik istesek, hepinizi savurup atarýz, bir taneniz kalmaz!" Acýdýðý için kabul ediyor, kusurunu görmüyor. Yavaþ yavaþ, zaman içinde belki adam olur diye, beþ sene, on sene, yirmi sene sesini çýkartmýyor... Ýþareten hatâsýný söylüyor...

Gördüðü hatâyý yüzüne söylemez mürþid insanýn... "Sen þunu yapýyorsun!" demez. Baþka türlü söyler. Remiz yoluyla, iþaret yoluyla söyler. Baþka þeyi anlatýyor gibi söyler. O da hissesini alacak. Herkes vaazý dinlerken, konuþmasýný dinlerken hocasýnýn, "Bu bana söyleniyor!" derse, o zaman anlar iþin nereye geldiðini...


2. Soru:

--Müridin dergâha kabul edildiðini anlamasý neyle mümkün olur?


--Hoca efendi kabul ettim deyince, kabul edildiði anlaþýlýr. Mühim olan müridliðin hakîkî müridlik olmasýdýr. Allah tarafýndan sevilen bir mürid haline gelip gelememek durumudur. O da insanýn zuhuratýndan, hallerinden belli olur. Ýkaz eder Allah... Veyahut taltif eder. Ordan anlaþýlýr müridin gerçekten mürid olup olmadýðý...

Bazýsý kabul edilmiþtir, çabuk terakkî eder; bazýsý etmez. Kabulde bir þey yok da, mühim olan kabul deðil... Kabul kapýmýz açýk, herkes girer. Baþkalarýnýn da öyle olabilir. Ama mühim olan kapýdan girmek deðil, terbiyeyi alýp Allah'ýn sevgili kulu olmaktýr.

Tasavvufun gayesi nedir?.. Allah'ýn sevdiði bir insan olmaktýr. Allah'ý bilen, ârif; Allah tarafýndan sevilen, mahbûb bir kul olmaktýr. Ýki tarafý var: Kendisi ma'rifetullaha erecek, Allah'ýn rýzâsýný ve sevgisini de kazanmýþ olacak!.. Bunu yapamamýþsa, maksad hasýl olmamýþ demektir. Bunu yapmak için çalýþmasý lâzým!.. Yoksa, kýrk dergâha kayýtlansa, gitse gelse, o olmadýktan sonra, Allah sevmedikten sonra kýymeti yok!..


3. Soru:

--Birisi cemaatimizi, tasavvufu takdir ediyor, seviyor; fakat baðlý deðil... Böyle birisini acele edip hemen baðlanmaya mý teþvik edelim, yoksa biraz bekletelim mi?..


--Peygamber SAS buyuruyor ki:

(Accilû bis salâti kablel fevt ve accilû bit tevbeti kablel mevt) "Namazý kaçýrýveririsiniz, namazý vaktinde hemen kýlýn! Tevbeyi çabuk yapýn; çünkü ölüm geliverir, tevbe edemeden göçüverirsiniz." buyuruyor.

Hayýrlý iþlerde çabuk davranýlýr. "Kýzýnýzý evlendirmekte acele edin!" diyor Peygamber Efendimiz... "Cenâzenizi kaldýrmakta acele edin!" diyor Peygamber Efendimiz... Acele etmek iyi deðil ama, bazý yerlerde acele etmek iyidir. Hayýrlý bir iþi yapmakta acele edilir.

Ben, "Birisi falan þehirde, sizden ders almak istiyor." denilince, "Aman þu kâðýdý gönder, kabul ettim; bunlarý yapadursun, sonra da görüþürüz." diyorum.

--Neden?..

--Ertesi gün ben ölürsem, korkuyorum vebal altýnda kalýrým diye... O bir istekte bulunmuþ, "Biz bir ay sonra, iki ay sonra geleceðiz!" diyerek, geciktirmiþ oluruz diye korkuyorum.

Onun için, hayýrlý bir iþ mi bu?.. Hayýrlý bir iþ!.. Hemen yap!.. Bir dakika geçirirse, bir gün eksik kalýrsa, uygun olmaz!.. Mâdem seviyor, gelsin hemen baþlasýn!..


4. Soru:

--Kitabýnýzda intisabýn el tutularak, musafaha yapýlarak yapýlacaðýný buyurmuþsunuz; þimdi bu kalabalýkta ben ne yapayým?


--Bir hatýrayla cevap vereyim: Muhterem kardeþlerim! Hocamýz Konya'ya gitmiþti. Konya'da ricâ etmiþler, iki minareli, koca kubbeli büyük bir camide Hocamýz konuþma yaptý. Yüksek Ýslâm Enstitüsü'ydü o zaman... Oranýn talebeleri ve cemaat gelmiþti, çok kalabalýktý. Onlarýn hepsine orda ders tarifi yaptý. Yâni, müridlik vazifesini onlara verdi. Ders tarifi yaptý ama, böyle uzaktan tarif etti. Neden?.. Kalabalýk olduðundan... Kalabalýk olunca, mâzeret oluyor kalabalýk... Peygamber Efendimiz de, Vedâ Hutbesi'nde bütün Arafat meydaný doluydu. Hepsiyle musafaha etse, vakit kalýr mýydý?..

Onun için sakin zamanda, tek baþýna olsa, protokol olur. Ama tek baþýna olmayýp kalabalýk olduðu zamanda olunca, bunlar mühim deðil... Mühim olan müridin mürþidini sevmesi, ona baðlýlýðý hissetmesi...


Hattâ ben size bir þey daha anlatayým: Hocamýz'ý Adapazarý'na çaðýrmýþlar. Temiz hava alsýn biraz, manzaralý yerdir diye Esentepe'ye götürmüþler. Tam o sýrada Esentepe mezarlýðýna bir cenâze gelmiþ. Hocamýz gitmiþ cenazenin baþýna... Cenaze namazýný Hocamýz kýldýrmýþ.

Ýstanbul'dan Adapazarý'na misafir gidiyor... Adapazarý'nda evsahibi arabasýyla onu Esentepe'ye götürüyor... Esentepe'de bir cenâze geliyor... Namazý kýlýnmamýþ daha, mezarlýðýn orda namazý kýlýnacak... Hocamýz imam oluyor, namaz kýlýnýyor...

--Ne var bunda?..

--Öyle bir þey var ki!.. Bu adam Hocamýz'a intisab etmek isteyen bir kimseymiþ meðerse... Üç defa gelmiþ buraya, Hocamýz seyahatte imiþ. Üç defa Ýskenderpaþa'ya gelmiþ, Hocamýz'ý bulamamýþ, boynu bükük dönmüþ. Ölüm gelmiþ, ölmüþ.

--Kim kýldýrdý cenâze namazýný?..

--Hocamýz!..

Anladýnýz mý þimdi iþin esrârýný?.. Bak Allah'ýn iþine!..


Peygamber SAS Efendimiz hadis-i þerifinde buyuruyor ki:

(Ýnnemel a'mâlü bin niyyât) "Ameller niyetlere göredir." Sen kalbinden öyle istedin mi, Allah nasib ediyor. Senin kalbin bozuk olsa, el tutmak fayda etmez!..

Münafýklar, Allah'ýn sevmediði kimseler, Kur'an'da aleyhinde ayet indirilmiþ kimseler, Peygamber Efendimiz'i yalanladýlar. Musafaha ettiler mi?.. Ettiler. Ne oldu, musafaha etmeleri bir fayda verir mi?.. Vermez!.. Münafýk olduðundan, kalbi fâsit, kalbi fâsýk, kalbi bozuk olduðundan vermez. Kalbi temiz oldu mu, Allah cenâze namazýnda nasib eder.


Bir gün ben buraya geldim, pazar günü hadis dersini yapmaya... Evden çýktým ben, þurda bir cenâzecik var dýþarda... "Allah rahmet eylesin! Bu kimin cenâzesi, kimmiþ bu zavallý?" dedim ben... Kimse bilemedi. Ýkindi namazýný kýldýk, cenâze namazýný kýlacaðýz. Burasý dolu, avlu dolu... Elhamdü lillâh, týklým týklým her taraf dolu...

Þimdi aþaðýdan kâðýt geliyor: "Hocam! Kadýnlar kýsmý rutubetli, havasýz bir yer... Daha geniþ bir yer yapamaz mýsýnýz?" Allah râzý olsun, teveccüh çok, geliyorsunuz ondan... Tenhâ olsa bu hava yeter ama, kalabalýk... Bu rutubetin de bereketi var, bu terin de bereketi var...

Hocamýz zikir yaptýktan sonra camlarý açmak isteyenlere açtýrtmazdý, bereket kaçmasýn diye... Kýzardý hem de, "Açmayýn!" derdi.

Zikir olmuþ Hocamýz'ýn salonunda, ter kokuyor... Ter ceketimizin üstüne çýkmýþ, sýrýlsýklam... Cemaat gitti, Hocamýz kaldý orda... Evdekiler camlarý açýp havalandýrmak istedikleri zaman, "Açma, havayý deðiþtirme!" derdi.


Þimdi içerisi dolu, dýþarýsý dolu, avlu dolu... Cenâze namazý kýlacaðýz, çâre ne?.. "Ey cemaat-i müslimîn, buyurun cenâze namazý kýlacaðýz, dýþarý çýkýn!" desek, dýþarýsý dolu... Çare?.. Cenâzeyi getirdik ön tarafa...

Cenâzenin caminin içinde namazýnýn kýlýnmasý mekruh... Burada mecburiyet var... Cemaate dýþarý çýk desek, çýkamaz; zâten dýþarýsý dolu... Olmayacak bir þey... Cenâzeyi caminin içine, ön tarafa getirdik, namazýný kýldýk.

Sonradan içerde öðrendim ki, bizim ihvânýmýzdan, bir boynu bükük has derviþ... Ýyi derviþti hâ... Cömertti, evinde hep ziyafet verirdi. Râmuz dersleri olurdu evinde... Mücâhiddi, mühendisti, kimsenin sakalý olmadýðý zamandan sakallýydý. Þeceresi vardý, Peygamber Efendimiz'in soyundandý, sülâle-i tâhiredendi, seyyid idi. Þeceresi vardý ama, boynu büküktü. Benden yaþý iki kat fazla idi, elimi öpmek isterdi; ben elimi öptürmeðe utanýrdým. Mütevâzi idi, derviþliði tamdý.

Ankara'daydý, Ýstanbul'a gelmiþ, vefat etmiþ. Cenâzesi aþýk olduðu cemaatin camiinde nasib oluyor, içinde nasib oluyor. Kimseye nasib olmaz yâni... Kimseye öyle caminin içinde kýldýrmazlar. Ancak Mekke-i Mükerreme'de, Medine-i Münevvere'de kýlýnýr caminin içinde... Burda caminin içinde kýldýk. Nasýl yaþarsa insan, ona uygun ölüm oluyor. Soylu insanýn hali baþka oluyor.


Þekil hiç önemsiz deðil, þeklin de önemi var!.. Þeklin önemi olmasa, Peygamber Efendimiz saflarý düzeltmezdi. Kimisini yakasýndan öne çekip, kimisini göðsünden geriye itip, "Saflarý muntazam yapýn!" diye meþgul olmazdý.

Þekil önemli ama, öz, iç çok daha önemli!.. Ýnsanýn kalbi önemli!.. Allah insanýn dýþýna bakmaz, kalbine bakar. Kalbi temiz oldu mu, cenâze namazýný hocasýna kýldýrtýr. Ýntisab edemediði hocasýna cenâze namazýný kýldýrtýr.

Ne diyor Peygamber Efendimiz SAS: "Bir insan candan, içten, samîmiyetle þehid olmayý arzu ederse, yataðýnda bile ölse Allah onu þehidler makamýna çýkartýr. (Velev mâte alâ firâþihî) Yataðýnda bile ölse, Allah onu þehid makamýna ulaþtýrýr. Çünkü, niyeti güzel...

Onun için, niyetinizi güzel yapmaða bakýn, kalbinize bakýn!.. Þekil de önemli ama, öz, kalb çok önemli!..


5. Soru:

--Bizim cemaatte niye ders alýrken istihare yaptýrýlmýyor?


--Ben istihare yapýlmaz diye söylemedim. Ýstihare yapýlabilir ama, gel de þimdi sen þu cami cemaatine istihare yaptýr da, istiharelerini dinle!.. Beþyüz kiþi ders alýyor. Hadi bakalým hocaefendi geç, bunlarýn istiharelerini dinle; olacak þey deðil!..

Bu neden?.. Bu berekettir. Bu tekkenin bereketi var... Siz baþýndaki kimseye bakmayýn, mübarek bir yer burasý... Belki dünyanýn etkin merkezlerinden birisi burasý... Büyüklerin himmeti var burda, ruhâniyeti var...

Hocamýz evliyâullahýn çok büyüklerinden... Zamanýnda bilen bildi, bilmeyen bilmedi. Aleyhinde bile konuþan oldu ama, kerametleri silindir gibi ezip geçti. Herkese sorsan, nelerini biliyorlar, nelerini görmüþler!..


Kerametlerinden bir tanesini söyleyeceðim: Þu anda belki aramýzdadýr.Ýhvânýmýzdan Dr. Sedat Bey lisede okurken, rüyasýnda üç defa bir zatý görmüþ. Sedat Bey'e demiþ ki, o mübârek zat:

"--Evlâdým bana gel, yanýma gel!.."

Allah Allah!.. Üç defa bir þahýs rüyasýna girdi, "Gel yanýma!" diyor ama, nereye gidecek?.. Kim bu?.. Adres yok, telefon yok... Rüyada "Bana gel!" deniliyor sadece...

Tabii, liseyi bitirmiþ, týbbiyeyi kazanmýþ, üniversiteye Ýstanbul'a gelmiþ. Kumkapý yakýnýnda, Kadýrga Yurdu diye bir yurt var; orda kalýyorlarmýþ. Yurdun mescidi var... Muhtelif fakültelere giden arkadaþlar da orda namaz kýlýyorlar; akþamlarý, yatsýlarý, sabahlarý... Fakat bazý akþamlar, yurttaki dindar arkadaþlar bir yere kaybolup gidiyorlarmýþ. Bir gün dayanamamýþ, demiþ ki:

"--Siz nereye gidiyorsunuz bazý akþamlar?.. Kayboluyorsunuz. Aranýzda fýs fýs bir þeyler konuþuyorsunuz, topluca bir yere gidiyorsunuz. Nereye gidiyorsunuz?.."

Demiþler ki:

"--Bir hoca var, Mehmed Zâhid Hoca diye... Zeyrek'te Ümmü Gülsüm Camii'nde sohbetler yapýyor. Çok mübarek bir insan... Onun sohbetlerine gidiyoruz. Yâni gizli deðil, istersen sen de gel!.." demiþler.

O da "Peki!.." demiþ, o da dindar... Ýlk defa o da kalkmýþ, o arkadaþlarýyla beraber bizim Zeyrek Ümmü Gülsüm Camii'ne gelmiþ. Kendisi birkaç defa anlattý da, ben ondan þu kulaklarýmla duydum. "Bir de baktým ki, beni rüyada üç defa çaðýran þahýs, o þahýs!.." diyor. "Namazdan sonra caminin ortasýnda oturdum. Cemaat biraz dýþarý çýktýktan sonra ben hâlâ oturuyordum. Bana iþaret etti, 'Yanýma gel!' dedi. Yanýna gittim." diyor. "Beni biraz beklettin be evlâdým!" demiþ. Yâni, "Gel dedim de, çabuk gelmedin!" demiþ. "Otur!" demiþ, ders vermiþ. Hocamýz öyle bir insan...


Bak ben çok aciz bir kardeþinizim... Hiç beni tanýmadan, hiç Ýskenderpaþa'yý bilmeden, rüyada "Ýskenderpaþa Camii'ne gideceksin, ordaki filânca hocadan ders alacaksýn!" denilen ve elinde adresle gelip benden ders alan kardeþlerimiz var...

Onun için kalbinizi temiz bir kalb yapmaða gayret edin! Þekil, merasim önemli deðil...


6. Soru:

--Bazý hanýmlara beyleri derse gelmelerine izin vermiyormuþ. "Video-kasetten ders tarifini seyretsek dersli sayýlýr mýyýz?" diyorlar.


--Gümüþhaneli Hocamýz diyor ki: "Bizi seven, bizim kitaplarýmýzý okuyan bizdendir." Bu bir gönül baðýdýr, esas itibariyle böyledir. Fakat ayný zamanda, Peygamber Efendimiz'e baðlýlýk gibi bir baðlýlýk olduðu için, biraz daha yakýn bir tanýþma halinde olmasý temenni edilir. Gelemiyorsa, birisiyle haber gönderir; vekâleten konuþur, ders veririz. Böylece özel olarak, belirli olarak irtibat kurmak faydalýdýr.


7. Soru:

--Sizden ders almayýp da, sizin tayin ettiðiniz bir kimseden ders almakla tarikata girmiþ olur muyuz?


--Girmiþ olursunuz. O bizim vekilimizdir. Biz vekil tayin etmiþiz, bazý kardeþlerimize vekâlet vermiþiz. Tamamdýr, bu gibi meselelerde vekâlet caizdir. Nikâhta bile câizdir. Kýz gelmiyor karþýnýza, birisini vekil tayin ediyor. Onun namýna nikâhý kýyýyoruz. Vekâleti sahih olduktan sonra, kýyýlýyor. O bakýmdan normaldir, tereddüt etmeyin!..



radyobeyan