Dini makale ve yazýlar
Pages: 1
Halvet ve Uzlet By: sumeyye Date: 02 Temmuz 2010, 15:36:16
Halvet ve Uzlet
Yalnýzlýk ve tek baþýna yaþama mânâlarýna gelen halvet ve uzlet, bir anlamda, herhangi bir rehber ve mürþidin nezâretinde inzivâya çekilip vaktini ibâdetle geçirmekten ibarettir

Diðer bir tefsire göre ise o, kalbi bâtýl itikadlardan, karanlýk duygulardan, çirkin tasavvurlardan ve Hak'tan uzaklaþtýran tahayyüllerden arýndýrarak, bütün mâsivâya (Hak'tan gayri her þey) karþý kapanýp letâifin dili ile Hak'la sohbetin deðiþik bir unvanýdýr Uzlet halvetin bir buudu, riyâzât da diðer buududur

Halvetin ilk basamaðý kýrk günlük bir fasýlla tamamlandýðý için buna "Erbaîn çýkarma" da denmiþtir Mürþid ve rehber, mürîd ve mürîd namzedini halvete sokacaklarý zaman onu alýr, odasýna kadar götürür; orada duâ eder ve ayrýlýrlar Mürid, yapayalnýz kaldýðý o hücrede âdeta bir îtikâf hayatý yaþar! Ölçülü yer, ölçülü içer ve gücü yettiðince, Allah'a kurbet kapýsý sayýlan bu halvethânede bedenî ihtiyaçlarýný en aza indirir; hattâ cismânî arzularýný büyük ölçüde unutmaya çalýþýr ve gece-gündüz durup dinlenmeden sürekli zikr u fikirle meþgul olur

Halvet; halktan uzlet ve riyâzât buuduyla menþei çok eskilere dayanýr ve hemen hemen tasavvuf yollarýnýn hepsinde de mevcuttur Hattâ bu hususu daha da ileriye götürüp enbiyâ-i izâm ile irtibatlandýrmak da mümkündür
Evet; baþta Ýnsanlýðýn Ýftihar Tablosu olmak üzere birçok nebî ve velînin uzlet ve halvetlerinden söz edilebilir Ne var ki, sistem aynýyla alýnmadýðý, alýnamadýðý gibi, alýndýðý kadarýyla da orijini tam korunamadýðýndan, deðiþik kalýplara ifrað edilerek, az dahi olsa baþkalaþtýrýlmýþtýr

Hz Ýbrahim'in "uzlet"i; Hz Musâ'nýn "erbaîn"leri, Hz Mesih'in "riyâzât"ý, Sultan-ý Enbiyâ'nýn "halvet"leri ve daha niceleri deðiþik þartlarda, deðiþik ortamlarda ve deðiþik karakterler üzerinde farklý tatbikatlarla farklýlaþmýþ, mâhiyetleri kýsmen deðiþmiþ ve baþkalaþmýþtýr Zaten baþka türlü de olamazdý; zirâ halvet, þahýslarýn ruh yapýlarý, mizaçlarý, mezaklarý, karakterleri ve ruhanîliðe istidatlarýyla çok alâkalýdýr Bu itibarla, kime nasýl ve ne kadar halvet teklif edileceðini ancak kâmil mürþidler bilir

Ýlk dönemlerinde Hz Mevlânâ bir hayli "erbaîn" çýkarýr Mürþidini bulunca, halveti terk ve celveti ihtiyar eder ki; ondan evvel ve ondan sonra da pek çok kimse ayný yolu takip etmiþlerdir

Halvetin riyâzât buudu; nefsi, bedenî arzulara karþý gemlemek ve meâliye müþtâk olan rûhu, kemâlât-ý insâniye semâlarýna doðru þahlandýrmaktýr Evet, ancak, riyâzât ile nefse gem vurulabilir; riyâzât ile o, kötü duygu ve tutkulardan vazgeçirilebilir; riyâzât ile teslimiyet ve inkýyâda zorlanabilir ve riyâzât ile mahviyet ve tevâzua alýþtýrýlarak ayaklar altýndaki topraklar hâline getirilebilir ki; güllere saksýlýk yapmanýn yolu ve erkâný da budur:

خَاكْ شَوْ خَاكْ بِرُويَدْ بَا تُو گُلْ
كِه بَجُزْ خَاكْنِيسْت كَسْ مَظْهَرِ گُلْ

"Toprak ol toprak ki, gül bitsin; zirâ topraktan baþkasý güle mazhar olamaz"
Riyâzat yoluyla, hemen herkes belli lütuflara mazhar olabilir; kimileri ilim ile ahlâký, ihlâs ile ameli tehzib ederek hem Hak'la hem de halkla muamelelerinde edep þuuruna ulaþýr kimileri, sürekli kendilerini Rabbileriyle olan muamelelerinin gel-gitlerinde bulur ve bir lâhza ara vermeden O'na daha da yakýnlaþma yollarýný araþtýrýr kimileri de, sert kabuðundan sýyrýlan yusufçuk gibi hayatlarýný, yeni ulaþtýklarý semâvî âlemlerin kelebekleri sayýlan ruhâniler arasýnda sürdürür

Halvette asýl olan, gönül gözünün aslâ aðyâra kaymamasý ve gece-gündüz demeden Cenâb-ý Hakk'ýn teveccühüne hazýr olup beklemesidir Bu bekleyiþ ayný zamanda pasif bir bekleyiþ de deðildir Bu bekleyiþ kalbe akacak vâridâtý kaçýrmama heyecaný içinde, gönül gözleri açýk ve Hak'la halvet âdâbýyla geçirilen temkinli bir bekleyiþtir Bu mânâyý soluklayan Lâmekânî Hüseyin Efendi'nin þu sözleri ne hoþtur:

Pâk eyle gönül çeþmesini tâ durulunca,
Dek tut gözünü gönlüne gönlün göz olunca

Ýnkârý ko, dil destisini ol çeþmeye tuttur;
Ol âb-ý safâbahþ ile bu desti dolunca
Sen çýk aradan hânesini sâhibine ver;
Bî-þek gelir Allah evine sen savulunca
Evvel koma ki, sonra çýkarmak güç olur güç
Þeytan çerisi hâne-i kalbe koyulunca!

Vâkýa Allah zamandan, mekândan münezzehtir ama, O'nun insanlarla alýþ-veriþi de yine hep kalb yamaçlarýnda cereyan eder Bu itibarla da kalbin zümrüt tepeleri, O'ndan gelecek tecelli dalgalarýna her zaman açýk ve hazýr olmalýdýr ki; Hazret-i Hakký'nýn ifâdesiyle:
"Kasrýna nüzûl eyleye Sultan gecelerde"

Cenâb-ý Hak bir yerde Hazret-i Dâvud'a (as) þöyle buyurur: "O evi Benim için boþalt ki, Ben orada olayým" Bâzýlarý boþaltmayý, kalbin aðyâr düþüncesinden, yabancý mülâhazalardan ve O'nu nazara almadan, âlemle gereksiz münasebetlerden arýndýrma ve uzaklaþtýrma þeklinde anlamýþlardýr


قَعرْ چِـه بَگُُزِيد هَركِه عَاقِلَسْـت
زَانكِه دَر خَلْوَتْ صَفَاهَاي دِلَسـت
ظُلْمَت چِه بِهْ كِه زِ ظُلْمتهَايِ خَلق
سَر نَبَردْ آن كَس كِه گِيرَد پَاي خَلْق
خَلْوَت اَزْ اَغْيار بَـايَد نَـه زِيَـار
پُوسْـتِين بَهرِ دَيْ آمـد نَـه بَهَار


"Akýllý olan, kuyu dibini seçmiþtir; zirâ halvette gönül safâsý vardýr Kuyu dibinin zifiri karanlýðý, halkýn zulmetinden iyidir Halkýn ayaðýný tutan kimse baþ alýp getirememiþtir; yâni nihâyete erip sýrra muttali olamamýþtýr Halvet aðyâra karþý lâzýmdýr, yâr'a karþý deðil; kürk kýþ için gereklidir, bahar için deðil"

Halvetten murâd, kalb hânesini aðyârdan temizleyip yâr ile hemdem bulunmak olduðuna göre, halk içinde Hak'la beraber bulunan ruhlar ve kesretin en uç noktalarýnda dahi sürekli tevhidi kollayan gönüller hep halvette sayýlýrlar Buna mukabil, bütün ömrünü halvette geçirdiði halde, kalbini aðyârdan temizleyememiþ ve içinden mâsivâyý söküp atamamýþ kimsenin halveti de bir aldanmýþlýktýr ve beyhûdedir

Aslýnda mâverâî bir halvette, halktan tecerrüd ve uzlet yoktur Böyle bir halvette insan, Mevlânâ'nýn ifâdesiyle, bir pergel gibi, ayaðýnýn biri lâhût ufkunda, diðeri de nâsût kutbunda, her an ayrý bir nüzûl ve urûcu bir arada yaþar ki, enbiyâ ve asfiyâ kuþaðýnda bilinen halvet de iþte bu halvettir

Cenâb-ý Hak, Dâvud'a (as): "Yâ Dâvud nen var, böyle halktan ayrýlýp yalnýzlýðý ihtiyâr ediyorsun?" buyurur Hazret-i Dâvud: "Yâ Rabbi halký Senin için terk ediyorum" der Cenâb-ý Hak O'na: "Ey Dâvud, her zaman uyanýk ol ve ihvânýndan ayrýlmamaya bak ama, dostluklarý sana yaraþmayan insanlardan uzak kalmayý da ihmâl etme!" ferman eder Yâni, mâdem ki hedefin Biziz ve mâdem ki, azmin köyümüzedir, sakýn gönlünü Bizden gayrisine açma!

اَللَّهُمَّ اجْعَلْ سَرِيرَتَنَا خَيْرًا مِنْ عَلاَنِيَتِنَا وَأَحْسِنْ عَلاَنِيَتَنَا وَصَلِّ وَسَلِّمْ عَلَى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ وَعَلَى أَصْحَابِهِ ذَوِي الصِّدْقِ وَاْلإِحْسَانِ


 


SýzýntI



radyobeyan