Allaha Dayanmak By: neslinur Date: 30 Haziran 2010, 20:52:18
ALLAH'A DAYANMAK
Esselâmü aleyküm ve rahmetullàhi ve berekâtühû!..
Aziz ve sevgili Akra dinleyicileri!..
Cumanýz mübarek olsun... Allah nice nice mübarek günlere, gecelere, aylara, yýllara, uzun ömürlere sýhhat afiyetle erdirsin... Ýki cihanda aziz ve bahtiyar olun.
Peygamber SAS Efendimiz Hazretleri'nin bir kaç hadis-i þerifini, o gül bahçesinden bir demet size sunacaðým, inþallah...
a. Gýybet Karþýsýnda Mü'mini Korumak
Birinci hadis-i þerif, münafýklarýn yaptýklarý gýybetlere karþý mü'minlerin takýnmasý gereken durumla ilgili; hadis-i þerifin metnini okuyorum:
418/2 (Men hamâ mü'minen min münâfikýn yaðtâbü bihî beasallàhu meleken yahmî lahmehû yevmel-kýyâmeti min nâri cehennem, ve men remâ müslimen biþey'in yürîdü þeynehu bihi habesehullàhu alâ cisri cehenneme hattâ yehruce mimmâ kàl) Bu Ahmed ibn-i Hanbel, Ebû Dâvud, Taberânî, çok sevdiðim Abdullah ibn-i Mübarek ve Ýbn-i Ebid-Dünyâ gibi kaynaklarýn yazdýðý bir hadis-i þerif...
Sevgili dinleyiciler, Peygamber SAS Efendimiz buyuruyor ki: (Men hamâ mü'minen min münafýkîn yaðtâbü bihî) "Gýybet eden bir münafýða karþý bir mü'mini himaye eden, koruyan, müdafaa eden müslümana Allah, kýyâmet gününde onun vücudunu, etini cehennem ateþinin zararýndan engelleyen, himâye eden, koruyan bir melek yaratýr, vazifelendirir, o da onu korur. Kim bir müslümana onu kötülemek maksadýyla ayýplayacak, karalayacak bir þeyi, yâni yanlýþ, doðru olmayan bir sýfatý iftira olarak atarsa; Allah onu söylediklerini geri alýncaya, söylediklerinden vazgeçinceye kadar, cehennemin köprüsü üzerinde hapseder, durdurur."
Aziz ve muhterem kardeþlerim! Biliyorsunuz insanlar arasýnda dargýnlýklara sebep olan, düþmanlýklara sebep olan, toplumun huzurunu bozan hastalýklardan birisi de gýybet hastalýðýdýr. Gýybet; bir müslümanýn, bir insanýn olmadýðý yerde, onun gýyabýnda, aleyhine bir þeyler söylemektir. Doðru bile olsa onun aleyhinde konuþmamasý lâzým gelirken, kusurunu söylemek ve onu gýybet etmek; bu günahtýr, bunu yapmamak lâzým! Kimsenin arkasýndan konuþmamak lâzým!.. Söyleyecekse ilkönce gidip ona söylemeli; "Bak kardeþim, senin þöyle bir kusurunu gördüm, mümkünse bunu düzelt! Bu hatalý, þu âyete aykýrý, bu hadise aykýrý bunu yapma!" demeli, ikisi arasýnda kalmalý... Onun olmadýðý yerde arkasýndan çekiþtirmek çok ayýp, bunu yapmamak lâzým!..
Birisi böyle yaptýðý zaman, öteki mü'minin hakkýnda konuþulan mü'mini savunmasý lâzým! Yâni o söylenen kusur o arkadaþta olsa bile onu savunmasý lâzým, himâye etmesi lâzým, gýybeti engellemesi lâzým!..
"Kim böyle bir müslümaný bir münafýðýn gýybetine karþý korursa, himâye ederse, Allah da onun cehennem ateþine mâruz kalmasýndan, vücudunun ateþte yanmasýndan korumak için, ona bir melek görevlendirecek." Demek ki, hepimiz bir kere gýybet etmemeliyiz, dilimize sahip olmalýyýz, bir müslümanýn aleyhine konuþmamalýyýz.
Ben bugüne kadar Ýsveç'teydim, Ýsveç'teyken duydum ki, burdaki güya müslüman, mütedeyyin, yâni cami cemaatinden kimseler, benim hakkýmda öyle yalan yanlýþ sözler söylemiþler ki, aslý esâsý yok, mümkün deðil, çok büyük yalan, çok büyük iftira!..
Demek ki ilk önce böyle kusurlarý, günahlarý, iftirayý, yalaný söylememek lâzým! Ýkincisi böyle bir yalan, iftira, böyle bir söz söylenildiði zaman, hemen karalanmak istenen kimseyi korumak lâzým ve karalamak isteyen kimseyi de susturmak lâzým!.. Bunun maddî, mânevî, dünyevî, uhrevî faydalarý çok... Toplum bir zarara uðramayacak, kiþi de ahirette böyle güzel davranýþýný, toplumu huzursuzluða sevkedecek bir þeyi egellemenin mükâfatýný alacak.
"Aksine bir müslümaný karalamak için, gözden düþürmek için bir iftira atarsa; müslüman bile olsa cennete giremeyecek, cehennemin köprüsü olan sýratta durdurulacak ve o sözünden dönünceye kadar orada hapsedilecek." diye bildiriliyor.
Allah-u Teàlâ mü'minler arasýndaki muhabbeti arttýrsýn... Müslümanlar kardeþtir, mü'minler kardeþtir, bütün insanlar kardeþtir. Müslüman, bütün insanlarýn iyiliðini ister. Hattâ mü'min olmayanýn bile dalâletten, günahtan, küfürden, inançsýzlýktan, þirkten kurtulmasýný, doðru yola gelmesini ister de onun için çalýþýr. Yâni bir müslüman bu kadar iyi niyetlidir, herkese karþý çok iyi niyeti vardýr. Onun için, kötülük kaynaklarýný kapatmasý lâzým, toplumun birliðini beraberliðini bozacak her þeyden kaçýnmasý lâzým...
Ýkinci hadis-i þerife geçmek istiyorum. Þimdi bu birinci hadis-i þerifi tamamlamadan önce de bir þey söyleyeyim: Biliyorsunuz þeytan, insanýnýn günahlarý iþlemesi için o günahlarý zevkli ve tatlý gösterir. Yâni seve seve, tatlý tatlý, güle oynaya yapmasýný saðlamak için onlarý süsler, allar, pullar, seve seve yaptýrýr. Onun için insanlara dedikodu tatlý gelir, kapý eþiðinde veyahut toplantýlarda birilerini çekiþtirmek, hattâ gazete sütunlarýnda, yayýn programlarýnda "sosyete dedikodusu" deniliyor ve program konusu yapýlýyor: "Filanca artist þöyle yapmýþ, filanca geceyi þöyle geçirmiþ vs..."
Halbuki Ýslâm böyle þeyleri uygun görmüyor. Yâni insanýn böyle þeylerden zevk almasý þeytanýn bir oyunudur. Günah olan þey zevkli olsa bile mü'min eline, diline sahip olacak, günah olan þeyi yapmayacak, yanlýþ iþe kaymayacak, kendisini tutacak...
b. Allah'tan Baþkasýndan Korkmamak
Ýkinci hadis-i þerife geçiyorum:
418/3 (Men hàfellàhe ehàfellàhu minhu külle þey'in ve men lem yehafillâhe ehafehullahu min külli þey') Abdullah ibn-i Ömer ve diðer râvîlerden rivâyet edilmiþ bir hadis-i þerif, ilâhî bir kanunu bildiriyor. Allah-u Teàlâ Hazretleri'nin kullara nasýl davrandýðýný, nasýl muamele ettiðini gösteren bir hadis-i þerif.
Peygamber SAS Efendimiz diyor ki: (Men hàfellàh) "Kim Allah'tan korkarsa, (ehàfellàhu minhu külle þey'in) Allah her þeyi ondan korkutur, yâni herkes ondan çekinir, ona hürmet eder, saygý duyar, onun heybeti baþkalarýnýn kalbine, aklýna çöker."
Meselâ bir kimse Peygamber Efendimiz'i görünce tir tir titrerdi, bir ay uzaklýktaki mesafadeki düþmanýn yüreði hoplardý. Allah-u Teàlâ Hazretleri öyle bir heybet vermiþti. Halbuki SAS Efendimiz insanlarýn en güzeliydi en nurlusuydu, en tatlýsýydý, en merhametlisiydi. Ama Allah'tan çok korktuðu için Allah da herkesi ondan korkutuyor, herkes ona karþý saygý duyuyordu.
Bir mü'min Allah'tan niye korkar, Allah güzel olduðuna göre, her þeyi güzel olduðuna göre, "Lütfu, kahrý güzel, neylerse güzel eyler." dediðimize göre, insan Allah'tan niçin korkar? Allah'ýn rýzâsýna aykýrý bir iþ yapýp rýzâsýný kaybetmekten, kahrýna uðramaktan, lütfundan mahrum kalmaktan, rahmetinden uzak düþmekten korkar. Bu korku normal ve tabii...
Allah korkusu her türlü hayrýn kaynaðýdýr, dürüst hareket etmenin esâsýdýr, kaynaðýdýr. Bir insan Allah'tan korktu mu, doðru söyler, yanlýþ söylemez. Allah'tan korktuðu için, hesaba çekileceðini bildiði için, günah iþlemekten kaçýnýr, yalan söylemekten kaçýnýr, hakký söylememekten kaçýnýr, Kur'an'ýn ve sünnetin emirlerindan aykýrý iþ yapmaktan kaçýnýr... Bu Allah korkusu onun için hikmetin kaynaðýdýr, baþýdýr. Ýnsan Allah'tan korkarsa her sözü ölçülü, bilge, hakim, mütefekkir, feylesof bir insan olur.
Onun için, Allah'tan korku insanýn yüreðinde yer etmeli!.. Seven insan ayný zamanda korkan insandýr, sevgilisinin, sevdiðinin lütfundan mahrum kalmaða, dîdarýndan uzak kalmaða korkar.
Bir insan Allah'tan korktu mu, Allah ona heybet veriyor. Neden? Adam dürüst, paraya aldanmýyor, hakký söylüyor, hiç kimseden korkmuyor, hapisten korkmuyor, îdamdan korkmuyor, cezâdan korkmuyor, yalnýz Allah'tan korkuyor; onun için her þeyi doðru düzgün söylüyor. O zaman kötü insanlar ondan korkar: "Allah Allah! Bu dürüst adam, saðý solu belli olmaz, neme lazým, biz bunun karþýsýnda ayaðýmýzý denk alalým, ciddî olalým, dikkatli olalým, hata yapmamaða gayret edelim!" filan derler.
Bu Allah'ýn ilahî bir kanunu, sadece insanlar üzerinde deðil, baþka mahluklar üzerinde de Allah, onun korkusunu yerleþtirir. Bir ilginç hadis-i þerif daha önceki konuþmalarýmda geçmiþti. Abdullah ibn-i Ömer'in bir çöl aslanýnýn üzerine cesaretle nasýl yürüdüðünü, aslaný kulaðýndan tutup yoldan nasýl çekip, kýþalayýp, dehleyip yolu serbest hâle getirdiðini anlatmýþtým.
Medine'de herkes dýþarý çýkmaktan korkuyormuþ. Hazret-i Ömer'in oðlu Abdullah RA sormuþ:
"--Ne bekleþiyorsunuz burda?.."
Demiþler ki:
"--Medine'den ayrýlacaðýz, kabilemize, yerimize, yurdumuza gideceðiz ama baksana ilerde bir çöl aslaný görünüyor, saldýrýr diye gidemiyoruz."
Onun üzerine Abdullah ibn-i Ömer onun yanýna kadar yürümüþ, aslan ona bir þey yapmýyor... Kulaðýndan tutmuþ, sürüklemiþ, kýþalamýþ. Ondan sonra da insanlarýn yanýna gelmiþ demiþ ki:
"--Buyrun yolu serbest hâle getirdim, geçin! (Sadaka rasûlüllàh) Rasûlüllah ne kadar hikmetli, ne kadar doðru buyurmuþ. Ondan duymuþtum ki: 'Bir insan Allah'tan korkarsa, her þey ondan korkar.' demiþlerdi."
Ama Allah'tan korkmazsa... Þimdi bu hadis-i þerifin devamýna geçiyor:
(Ve men lem yehàfullàh) "Kim Allah'tan korkmazsa..." Allah'tan korkmayan ne yapar? Günah iþler, Allah'ý düþünmez, cezâyý düþünmez, ahireti düþünmez, mahkeme-i kübrâyý düþünmez. Dünya menfaati için, keyfi için, zevki için, nefsi için, þeytana uyduðu için, kötü, zararlý þeyler iþler. O zaman, (ehàfehullàhu min külli þey') "Allah onu her þeyden korkan, korkak, ürkek bir insan haline getirir, endiþeli olur." Yâni adam saðýnda, solunda, arkasýnda, "pat" diye bir ses gelse hemen döner:
"--Eyvah beni vuracaklar mý, eyvah bir þey olacak mý?..."
Biliyoruz, çete reisleri de böyle heyecandan þeker hastasý olurlarmýþ, gerilimlere düþerlermiþ. Neden?.. "Her an bir hücuma uðrayabilirim!" diye her þeyden korkuyor. Ama Allah'tan korktu mu; her þey ondan korkuyor, o kimseden korkmuyor, sýrf Allah'tan korkuyor. Allah'tan korkmadý mý; bu sefer her þeyden korkan, uyurken endiþe eden bir kimse hâline gelir. Bu da hayatý zehir eder. Yâni hayat biraz huzurlu yaþamak içindir, gönlüce, keyfince, murâdýnca yaþamak içindir. Her an korkular içinde olan bir insanýn hayatý zehir olur.
Meselâ deniliyor ki: "Bir insanýn unutmasý da bir nimettir." Çünkü insan unuttuðu için her an cehennemi hatýrlamýyor, ahiret azaplarýný hatýrýna getirmediði için rahat uyuyor. Eðer insanoðlu ahirette ne kadar büyük bir hesaba çekileceðini; cezâlý, günahkâr insanlar için ne kadar büyük azaplar hazýrlanmýþ olduðunu bilseydi, aðzýnýn tadý kalmazdý. Yâni kendisine cehennemden bir sahne rüyasýnda gösterilse, aklýný oynatýr, artýk bir daha hayatta yüzü gülmez; veyahut cennetteki bir nimeti görse, dünyaya metelik vermez, hep onu ister. Devamlý korku da insaný hasta eder, doktorlarýn söylediði bir husus; hayattan hiç bir tat almaz, hiç bir þey yapmaz.
Demek ki hayatta hepimizin iyi müslüman olarak sadece Allah'ýn rýzâsýný düþünmesi lâzým, sadece Allah'tan korkmasý lâzým, Allah'tan gayriden korkmamasý lâzým!.. Bizim Abdül'aziz Hocamýz (Rh.A), hocamýz Mehmed Zahid Efendi KS'in arkadaþý ve ondan önceki selefi; mübarek dermiþ ki:
"--Biz Allah'tan korkmayanlardan korkarýz; yâni insan Allah'tan korkmadý mý, onun akibeti fenâ olur da onun için üzülürüz. Ölecek gidecek, fenâ durumlara düþecek, yazýk olacak ona diye korkarýz." dermiþ.
Onun için bizim, Allah korkusunu zihnimize yerleþtirmemiz lâzým! Allah'ý bildi mi insan, hem Allah'ý sever, hem de Allah'tan korkar. Sever, çünkü her türlü güzelliði yaratan Allah... Yerleri, gökleri, çayýrlarý, çimenleri, çiçekleri, meyvalarý, nimetleri, hikmetleri, ibretleri yaratan Allah... Her þeyi güzel olduðu için, müslüman Allah'ý sever. Yâni iyi bir mutasavvýf, iyi bir s™fî, ârif bir kimse her þeye baktýðý zaman zevkten zevke, halden hâle geçer, çok memnun olur. Her þeyde bir ibret görür, bir güzellik görür, her þeyde Allah'ýn güzelliðini temaþâ eder.
Tabii, bir korku tarafý olacak: "Allah'ýn bu güzel lütuflarýndan mahrum olurum; Allah'a âsi olursam, Rabb'im bana itâb ederse, sorgu sual ederse, 'Ey kulum, ben sana bu kadar nimeti verdiðim halde niye böyle yaptýn?' diye sorarsa, mahcup olurum." diye korkar. Korkuyu içimize yerleþtirmeliyiz. Allah'tan korkarak, Allah'ý severek, sevgiyle karýþýk bir korku ile, tatlý bir korku ile yaþamalýyýz, yalnýz Allah'tan korkmalýyýz.
c. Hakký Söylemek
Onun için, hakký söylemekten geri durmamalýyýz. Maddî menfaat hesabý yapýp da, hilâf-ý hakîkat sözler söylememeliyiz. Yâni bazýsý bir iþi saðlamak için veya kendisini kurtarmak için bazý þeyler söylüyor, yanlýþ söylüyor; veya doðruyu söylemiyor, kývýrttýrýyor, lafý yuvarlýyor; veyahut iyi insanlara kötü diyor, kötü insanlara eyvallah ediyor veya dalkavukluk ediyor, baþ eðiyor... Bunlarýn hiç birisi doðru deðil, Allah bunlarýn hepsinin hesabýný sorar. Kim yanlýþ iþ yaparsa, Allah o yanlýþ iþ yapana yanlýþ yaptýðý iþi sorar.
Onun için insanýn yanlýþ iþ yapmamaða çok dikkat etmemesi lâzým, ayaðýný denk almasý lâzým, sözünü söylemesi lâzým!.. Hele bir insan herkesin aðzýna baktýðý âlim bir kimse ise, "Hoca" diye tanýnmýþsa; o insanýn aðzýndan yanlýþ söz hiç çýkmamalý, hilâf-ý hakîkat, Kur'an'a, âyete aykýrý söz çýkmamalý!.. Bir münafýðýn medhi çýkmamalý, bir kâfire dalkavukluk çýkmamalý!... O kimse bir mü'minin hakkýný savunmalý!..
Bak müslümana gýybet edilidiði zaman ne yapmak gerektiðini, Peygamber SAS Efendimiz söylüyor. O kimse müslümandan yana tavýrýný koyacak!..
"--Ben böyle yaparsam iþlerim aksar, þirketlerim bozulur..."
Böyle saçma hesap olmaz! Bu Allah'n sevmediði bir hesaptýr, yanlýþ bir hesaptýr, sonu ters tarafa çýkar. Mü'min Allah'tan korkacak, hakký söyleyecek!..
Bizim büyüklerimiz, yanlýþ bir iþ yapan kimseye:
"--Sen Allah'tan korkmaz mýsýn yâ?.. Hesap var, yarýn rûz-ý mahþerde, mahkeme-i kübrâda Allah'ýn huzurunda ne söyleyeceksin? Allah'tan korkmuyorsun?.." derlerdi.
Hitap edecekleri zaman:
"--Bre, Allah'tan korkmaz, halktan utanmaz!" derlerdi.
Çünkü halk da hakký anlar, halk âriftir; belki çok tahsilli deðildir amma, mü'minin ferâsetiyle anlar. Onun için, "Allah'tan korkmuyor musun, kuldan utanmýyor musun?" derlerdi.
Onun için Aziz ve muhterem kardeþlerim, Allah'a yalvaralým! Kimde kötü huy varsa, o kötü huylarý izâle etsin. Hayat imtihanlarla doludur, insanýn karþýsýna çeþitli durumlar gelir, o durumlarda her þey olabilir. Ama Peygamber Efendimiz diyor ki: "Mü'min kusur iþleyebilir, hata iþleyebilir, yanlýþ söz söyleyebilir, yanlýþ hareket edebilir, amma doðru söyler, mü'min dâimâ doðru söyler."
Hazret-i Bilâl Habeþî RA'a;
"--Dininden dön! 'Allah bir' deme, Ýslâm'ý býrak, þirke dön, küfre dön!.." diye tayzik ediyorlardý.
Adamacaðýz köle, maddî imkâný yok, zayýf bir kimse... Ayrýca Habeþisten kökenli, Mekke'ye ordan gelmiþ, garip bir kimse, baský yapýyorlar. O da bu iþkenceye raðmen daima ne diyordu:
"--Ehad... Ehad... Ehad... Allah bir tektir, bir tektir, bir tektir!.."
Yâni, hakký söylemekten dönmek, hakkýn gayrý söz söylemek mü'mine yakýþmaz; hakký söyleyecek!
--Ben korkuyorum...
--Korksan da hakký söyleyeceksin! Çünkü herkes senin aðzýna bakýyor, onun için hakký söyleyeceksin!..
Hakký söylemezse, o zaman Allah'tan korkmuyor. Allah'tan korkmadýðý zaman da Allah onu her türlü tehlikeye mâruz býraktýrýr. Her türlü tehlikeden korkar. Gecesi gündüzü vehimle, korkuyla, titremekle, dalavereyle geçer. Böyle þey olmaz.
Allah-u Teàlâ Hazretleri herkese güzel huylar versin... Kötü huylarý olanlarý da kötü huylardan temizlesin...
c. Ýlim Öðrenmek Ýçin Seyahat Etmek
Üçüncü bir hadis-i þerifi sohbetime eklemek istiyorum, ibn-i Mes'ud RA'dan rivayet edilmiþ, müjdeli bir hadis-i þerif... Peygamber SAS Efendimiz buyuruyor ki:
418/5 (Men harace yetlubü bâben minel-ilmi liyerudde bihî bâtýlen min hakkýn ev dalâleten min hüden kâne keibâdeti müteabbidin erbaîne âmen) "Kim ki çýkar..." Nerden çýkacak? Yâni: "Bir insan kabilesinden, yurdundan, yerinden, evinden barkýndan çýktý..." Niçin?.. (Yetlubü bâben minel-ilm) "Ýlimden bir bölüm öðrenmek isteðiyle, yâni bir þey öðreneyim..."
Ýnsanlar bütün ilimleri öðrenemez. Ýlimler sonsuzdur, insanýn aklý da yetmez, ömrü de yetmez. Ama bir bölümü öðrenebilir, herkes bir konuda mütehassýs oluyor.
Hattâ bazen insan, bir mesleðin bir parçasýný öðrenmek için uzun seyahatler yapýyor. Adamýn fabrikasý var, fabrikasýnda bir sýkýntýsý var, bir sorunu var... O sorunu çözmek için, bir þeyi anlamak için kalkýyor, Almanya'daki bir fuara geliyor. Orda kendi cinsinden, kendi fabrikasýnýn yaptýðý iþi yapan bir iþ yerine gidiyor. Orayý inceliyor, görüyor, çözüyor, memleketine geliyor, fabrikasýný güzel çalýþtýrýyor.
"Ýlimden bir bölüm öðrenmek için bir insan yerinden, yurdundan çýkarsa..." Tabii ilimler çeþitli, ben þimdi fabrika misâlini verdim, ama asýl o önemli deðil, Peygamber Efendimiz: (Liyerudde bihî bâtýlen min hakký) "Bu öðrendiði ilimle bir bâtýlý reddedip, bâtýl olduðunu anlatýp, hakký ortaya çýkarmak için, hakkýn üzerine çökmüþ yanlýþlýðý kaldýrmak için, hakký ýzhar etmek için, bâtýlý def etmek için ilim öðrenirse..."
Baþka?.. (Ev dalâleten min hüden) "Bir sapýklýðý ortadan kaldýrmak için, hidâyeti öðretmek için..." Hidâyet ne? Doðru yol... "Hidâyetin önüne çýkmýþ olan, hidayetin tanýnmasýný, bilinmesini, doðru yolun bilinmesini, tanýnmasýný engelleyen bir dalâleti, bir sapýklýðý anlatýp, 'Bakýn bu sapýklýktýr, yanlýþlýktýr, sapkýnlýktýr, saplantýdýr, gayr-i ilmîdir, yalandýr, yanlýþtýr.' diye doðru yolu göstermek için, ilimden bir bölüm öðrenmeye niyet ederek, insan yerinden, yurdundan, evinden, barkýndan çýkarsa... Yâni bu çýkýþýný iyi niyetle yapýyor, gurbete gidiyor, bir þeyler öðrenecek, dine yardýmcý olacak, hidâyetin, doðru yolun açýklanmasýný saðlayacak, hakkýn, gerçeðin öðrenilmesini saðlayacak, bâtýlýn reddedilmesini, dalâletin ortadan kalkmasýný saðlayacak..."
O zaman, (kâne keibâdeti müteabbidin erbaîne âmen) "Kýrk yýl yana yakýna, aþk ile þevk ile, göz yaþýyla ibadet eden bir âbidin ibadeti kadar, bu insan sevap alýr."
Demek ki, bu hadis-i þerifte ilmin de ana gayeleri, Peygamber SAS Efendimiz tarafýndan bize iþâret buyrulmuþ oluyor. Yâni insan ilmi fiyaka satmak için, kendisine alkýþ toplamak için mevki saðlamak için, dünya menfaati saðlamak için öðrenilmez. Ýlim niçin öðrenilir?.. Bâtýlý reddetmek için, dalâleti ortadan kaldýrmak için, sapýklýðý engellemek için, gerçeði anlatmak için öðrenilir.
Tabii insan gerçeði öðrenirse, hakký öðrenirse, hidâyeti, hak yolu, doðru yolu öðrenirse, bu öðrendiðini anlatacak! "Bu doðrudur, bu yanlýþtýr! Allah'ýn rýzasý þurdadýr, gazabý þöyle yaparsan gelir. Þöyle yaparsan Allah sever, böyle yaparsan kahreder, mahveder. Allah'ýn sevdiði kullar þunlardýr; mü'min kullardýr, doðru kullardýr, âbid kullardýr, merhametli kullardýr, baþkasýnýn hakkýný yemeyen kullardýr... Allah'ýn sevmediði kullar da; zâlim kullardýr, kâfir kullardýr, müþrik kullardýr, hak yiyen kullardýr, zulmeden, ezen, insanlarý zarara uðratan, ezâ, cefâ veren insanlardýr..." diye bunlarý anlatacak. Bir âlim bunlarý anlatacak ki, toplum düze çýksýn, gerçeði bulsun, mutluluða ulaþsýn.
Þimdi eski çaðýn büyük düþünürleri, feylesof, hakim, bilge, yâni çok derin aklý olan, fikri olan insanlarý... Meselâ Eflatun diyoruz, Aristo diyoruz, kitaplarda medhi yapýlýyor filan... Tabii bir insanýn Allah indinde hakîkî kýymeti îmanýyladýr, îmanlýysa kýymetlidir, îmansýzsa kýymeti yoktur.
Bu âlimler eski devirde, "Devlet nasýl idâre edilmeli, devleti kim idâre edecek?" diye düþünmüþler. Toplum var, toplumun yönetilmesi lâzým, teþkilât lâzým, idâre lâzým, idârenin de baþýna birisinin geçmesi lâzým, birilerinin geçmesi lâzým!.. Yâni bu idâre nasýl olacak; oligarþi mi olacak, monarþi mi olacak; yâni bir zümre mi hakim olacak, tek bir kiþi mi hâkim olacak, asker mi hakim olacak, halk mý hakim olacak, asiller mi hakim olacak, ruhban mý hakim olacak?.. Tarih boyunca bunlarýn hepsi olmuþ, bitmiþ. O eski feylesoflar ne demiþler:
"--Alimler hakim olsun!" demiþler.
Neden?.. Alim, her þeyin doðrusunu bilip doðruyu gösterir. Ama âlim olmazsa, öteki cahil iyi niyetli olsa bile zâlim olur. Çünkü yanlýþ iþ yapar, haksýzlýk yapar. Budala aptal insanlar gibi kaþ yapayým derken göz çýkartýr, kaþýðýyla verirken sapýyla da gözünü çýkartýr. Hürmet edeyim diye geri geri giderken, mangalý devirir, köþkü yakar. Yâni insan, aptal, budala ve bilgisiz oldu mu, çok zarar verir. Onun için bazýlarý demiþler ki: "Aptal dostum olacaðýna akýllý düþmaným olsun!"
Devleti kim yönetecek?.. Akýllý insan yönetecek, bilen insan, mesleðinde mâhir olan insan yönetecek. Ýlim yeter mi?.. Tabii o eski feylesoflarýn âlim dediði, ayný zamanda ahlâklý insanlar demek. Yâni bilgece hareket edecek, fazîletli hareket edecek, erdemli hareket edecek... Hem bilgili olacak, hem de bilgisine uygun, hareketleri hayranlýk uyandýracak þekilde, güzel olacak, yerli yerince olacak, hâkimâne olacak, bilgece olacak; o zaman kýymeti var!.. Yoksa bir insan bilgin ama dinsiz, îmansýz bir bilgin gibi, deli, bir toplumu mahvetmek için bütün o bilgisini kullanýyor, kýymeti yok... Bunu topluma insanlýða hizmet etmek için, herkesin hayýr duasýný almak için, herkesi mutlu etmek için, herkese iyilik yapmak için yapacak; o zaman iyi olur.
Ýþte, bak, Peygamber SAS ne kadar güzel teþvikte bulunuyor: "Kim ilimden bir bölüm öðrenmek için evinden çýkarsa..." Bu öðrenmekteki maksadý da, hakký ortaya çýkarmak, bâtýlý reddetmek, bu yanlýþtýr demek için; hidâyet yolunu, doðru yolu, hak yolu göstermek için, yanlýþlýk yolundan çevirmek için olursa... Peki öðrendi ne olacak?.. Öðrendiðini söyleyecek, yâni öðrendiðine göre söz söyleyecek; alim aktif olacak, yâni canlý, çalýþkan, faal olacak, pýsýrýk olmayacak!..
"--Efendim, falanca âlim dað baþýnda bir köþk edinmiþ, Ege'nin, Akdeniz'in güzel bir kasabasýnda bir yazlýk almýþ, orda yaþýyor."
Bana ne onun ilminden, kendisine yarýyor. Orda keyfine bakýyor, ilimiyle topluma faydalý olmuyor. Öðrenecek, öðrendiðini toplumun istifadesine sunacak ve anlatacak: "Bakýn siz böyle yapýyorsunuz ama, bu yanlýþtýr!" diyecek.
Her kafadan bir ses çýkýyor. Þimdi diyar-ý gurbette olduðumuz için, uluslararasý yayýnlardan, televizyonlardan tâkib ediyoruz. Mühim haberler de bize faksla geliyor, Türkiye'nin durumunu tâkip ediyoruz. Her kafadan bir ses çýkýyor. Olmaz! Her kafa, kafa deðildir. Yâni âlimler konuþsun, câhiller sussun! Erbâbý, mütehassýsý konuþsun; mütehassý olmayan sussun! Kötü niyetli sussun, iyi niyetli olan konuþsun!.. Kötü niyetli, tescilli olan insan konuþmasýn!..
Adam sâbýkalý, adam anarþist, geçmiþ devirlerde memleketi yýkmaða çalýþmýþ, þimdi gelmiþ bir yere; o yerde atýyor, tutuyor, ahkâm kesiyor, konuþuyor... Sen sus, sen anarþistsin, mâzin karanlýk, çirkin, sen bu memleketi yýkmaða çalýþmýstýn, sen bu devlete millete zaralý olmuþsun, sen sus!.. Þu konuþsun; çünkü bu adam dürüst, hakkîkaten saygýn bir âlim!..
Böyle olmasý lâzým! Alim konuþacak, hakký söyleyecek, bâtýlý reddetecek, hidâyet yolunu gösterecek, dalâlet yolundan çevirecek... Yanlýþ yola girmiþse, geri dönecek!
Avustralya'ya görüyorduk, araba yanlýþ yola girmiþse kocaman, kýrýmýzý levha yazýlýyorlar: (Wrong way go back!) yâni,"Aman girdiðin bu yol yanlýþ yoldur, geriye dön hemen!" filân diye, kýpkýrmýzý bir levha dikiyorlar. Eðer yanlýþ bir yola girmiþse bir vâsýta; dönsün diye sadece girilmez levhasý koymuyorlar, kocaman harflerle, "Þaþýrýp, farketmeyip buraya girmiþsen, hemen geri dön!" diye bir de yazý koyuyorlar.
Âlim bunu söyleyecek: "Wrong way go back" diyecek, yâni: "Senin bu yolun yanlýþ diyecek"...
Türkiye Amerika'dan idâre edilmiyor ki, Türkiye'de âlimler var, Türkiye'yi seven düþünen insanlar var; onlarýn sözü dinlenecek...
Allah-u Teàlâ Hazretleri hepimizi âlim eylesin, âlimleri seven eylesin, ilim yolunda eylesin... Her yaptýðý iþ ilme, irfana, akla, mantýða uygun olan insanlar olmayý herkese nasib eylesin...
d. Allah'a Dayanmak
Bir de ibn-i Abbas RA'dan bir hadis-i þeif daha okuyup, onunla bitirmek istiyorum. Peygamber SAS Efendimiz --Allah þefaatine cümlemizi erdirsin-- tatlý tatlý buyurmuþlar ki:
423/13 (Men serrehû en yekûne ekvan-nâsi felyetevekkel alellàhi azze ve celle) Peygamber Efendimiz diyor ki: "Ýnsanlarýn en kuvvetlisi olmayý kim istiyorsa..." Ben istiyorum, siz de istiyorsunuz en kuvvetli olsam diye... Zayýf olmayý kimse istemez, zayýfý ezerler, kuvvetli olmak iyidir. "Ýnsanlardan en kuvvetli olmayý kim istiyorsa, aziz ve celîl olan Allah'a tevekkül etsin!"
Allah'a tevekkül ne demek?.. Allah'a dayanmak, iþini Allah'a ýsmarlamak, Allah'tan korkmak, Allah'a dayanýp hakký söylemekten çekinmemek... Böyle insan en kuvvetli olur. Neden?.. Allah-u Teàlâ Hazretleri kendisine tevekkül edenleri korur, kuvvetlendirir ve baþarýya ulaþtýrýr.
Düzce'de bir otomobil fabrikasý açýlýyor, Bir iþadamý diyor ki: "Ýþte biz hayata atýldýk, þöyle dedik, böyle dedik, bizim karþýmýzdaki þahýs da sordu:
'--Sizin arkanýzda kim var? Yâni þu iþe atýlýyorsan ama, arkanda kim var?' dedi.
'--Allah var!' dedim." diyor.
Ondan sonra da diyor ki: "Baþkasýna dayananlar, --büyük zenginlerin isimlerini sayýyor-- þuna, buna dayananlar; hepsi iþlerinde baþarýlý olamadýlar ama, Allah bizi baþarýya ulaþtýrdý. Yâni Allah'a dayandýk." diyor. Televizyonda onu seyrederken hoþuma gitti. Tabii fabrika da hayýrlý olsun, ama o açýlýþ da güzeldi. Hem reis-i cumhurun, hem baþbakanýn, hem baþbakan yardýmcýsýnýn, hem bakanlarýn karþýsýnda o konuþma da güzel bir þey oldu...
Yâni insan Allah'a dayanýrsa, en kuvvetli olur. Tevekkül ederse, Allah ona yardým eder. Mühim olan Allah'a dayanmaktýr. Allah'a dayanan baþarýdan baþarýya koþar.
Aziz ve sevgili Akra dinleyicileri, Allah hepimize yardým eylesin...
Esselâmü aleyküm ve rahmetullàhi ve berekâtühû!..
23. 03. 1997 - Essen / ALMANYA
Ynt: Allaha Dayanmak By: HALACAHAN Date: 03 Aðustos 2016, 17:44:05
Allah korkusu taþýyan kalp kimseyi incitmemeye çalýþýr. Allah korkusu taþýyan kalp her daim onun kapýsýnda durmak için çabalar..Bizler zaten ümit ve korku arasýnda olmalýyýz..Rabbimsen bizleri gazabýndan koru
Ynt: Allaha Dayanmak By: ceren Date: 03 Aðustos 2016, 21:05:50
Aleykumselam.Her seyini allaha birakan ve sýrtýný ona dayayan allahdan bekleyen ve faziletine eren kullardan olalim inþallah....
Ynt: Allaha Dayanmak By: Sevgi. Date: 11 Kasým 2016, 06:14:44
Aleyna Ve Aleykümüsselăm. Yaþadýðýmýz sürece sonunda Allah'ýn huzurunda hesap vericeðimizi düþünerek hareket etmeliyiz. Eðer bu þekilde hareket eder isek Allah'ýn huzurunda mahcup olucak hareketlerden herdaim uzak durmuþ oluruz. Mevlam bizleri herdaim doðruluk üzre olanlardan eylesin inþaAllah. Amin ecmain
Ynt: Allaha Dayanmak By: Ayþegül Yýldýrým koü Date: 18 Kasým 2018, 08:03:33
HADÝSÝ ÞERÝF ;"Ýlim , Ýslâmýn hayatý ve imanýn direðidir. Kim ilim öðretirse Allahü teala onun mükafatýný tam verir. Kim öðrenir ve amel ederse Allahü Teala ona bilmediklerini öðretir. " (Suyuti/ El-Camiu's Saðýr)
Bu güzel ilmi bilgileri bizlere ulaþtýrdýðiniz için Rabbým sizleri mükafatý tam alanlardan eylesin. Amin Allah razý olsun.
Ynt: Allaha Dayanmak By: Bilal2009 Date: 18 Kasým 2018, 15:15:36
Ve aleykümüsselam Allah var , gam yok Rabbim paylaþým için razý olsun
Ynt: Allaha Dayanmak By: ceren Date: 18 Kasým 2018, 16:35:23
Esselamu aleyküm.Her anýnda allahýn rýzasýný düþünen onun emrinde yaþayan ve ona tevekkül eden kullardan olalým inþallah....
radyobeyan