Veren El Olabilmek By: sumeyye Date: 27 Haziran 2010, 14:44:43
Veren El Olabilmek
Hani, nerelerde bizim veren ellerimiz?
Hep alýyor, alýyor, alýyoruz.
Gönül tatminini yitireli göz doygunluðuna yöneldik. Fakat gözü ancak toprak doyuruyor.
Bir yandan müthiþ bir israfýn içinde boðulurken, diðer yandan hiç olmayacak tasarruflarýn peþindeyiz.
Fakirin hakkýndan, güzel bir sözden, bir tebessümden tasarruf ediyoruz. Ýlimden, ilim için yapacaðýmýz harcamadan kýsýyoruz. Ya da sahibi olduðumuz ilmi saklýyor, paylaþmaktan imtina ediyoruz. Nerelerde zaman öldürüyor da bir kuþa, bir aðaca, bir ihtiyaç sahibine ayýracaðýmýz zamaný kýskanýyoruz.
Ve sonunda kendimizden de esirgediðimiz bir ömrün akýp gidiþine tanýklýk ediyoruz.
Nasibe Düþen
Rasulullah s.a.v. bir gün Hz. Esma r.a.’a þöyle buyurdu:
“Ey Esma, kesenin aðzýný boðma! Allah da senden nasibini çeker.
Malýný sayýp zapdetme. Allahu Tealâ da senin nimetlerini esirger.
Sakýn çömlekte para saklama! Sonra Allahu Tealâ da senden elini çeker.
Ey Esma, gücün yettiði kadar az da olsa sadaka ver.”
Hz. Esma ve kýz kardeþi Peygamber Efendimiz s.a.v.’in mübarek hanýmý Hz. Aiþe r.a., ashabýn en cömertleri arasýndaydý. Hz. Aiþe eline geçenleri biriktirir, belli bir miktara ulaþýnca daðýtýrdý. Hz. Esma ise, eline geçen hiçbir þeyi ertesi güne býrakmaz hemen verirdi.
Oruçlu olduðu bir gün Hz. Aiþe’ye yoksul biri gelip bir þeyler istedi. Hz. Aiþe’nin evinde bir somundan baþka bir þey yoktu. Yanýnda bulunan hanýma:
- Ekmeði ona ver, dedi. O haným:
- Fakat, akþam iftar edeceðiniz baþka bir þey yok, demesine raðmen Hz. Aiþe ýsrar etti:
- Sen ekmeði ona ver.
Ve, ekmek o yoksula verildi. Akþam olunca biri Hz. Aiþe’ye piþmiþ bir koyun ile bir miktar da ekmek gönderdi. Hz. Aiþe o hanýma yemeði göstererek:
- Ye! Bu senin ekmeðinden daha iyidir, dedi.
Hz. Aiþe r.a. hiçbir þeyi küçük görmez, ihtiyacý olana verirdi. Bir gün yanýna iki kýz çocuðu ile bir haným geldi. O sýrada yanýnda yalnýzca bir hurma vardý. Hurmayý o hanýma verdi. O da hurmayý iki çocuðu arasýnda pay etti.
Yine bir gün bir dilenci gelerek bir þeyler istedi. O sýrada Hz Aiþe’nin önünde üzüm vardý. Yanýndakilerden birine, “üzümden tek bir tane alarak ona ver” dedi. O kiþi, bir üzüm tanesi de verilir mi diye hayretteyken Hz. Aiþe, “niçin þaþýrýyorsun, þu bir üzüm tanesinde kaç zerre vardýr” dedi.
Hz. Aiþe’nin cömertliði sýnýr tanýmýyordu. Bir yemin kefareti için kýrk köle azat etmiþtir. Bir gün Hz. Muaviye r.a. tarafýndan edilen iki kese altýný o günün akþamýna kadar sadaka olarak daðýtýp, akþam zeytin ekmek ile orucunu açmýþtý.
Hangimizin Eli Uzun?
Rasulullah s.a.v. Efendimiz hanýmlarýna hitaben, “benim vefatýmdan sonra bana en önce ulaþacak olanýnýz, eli en uzun olanýnýzdýr” buyurmuþtu.
Rasulullah s.a.v. vefat ettikten sonra mübarek annelerimiz kimi zaman toplanýr, ellerini duvara uzatarak ölçerlerdi. Bu durum Zeynep b. Cahþ r.a.’ýn vefatýna kadar sürdü. Onun boyu hepsinden kýsa idi ve elleri de diðerlerinden uzun deðildi. O zaman, mübarek annelerimiz anladýlar ki, Rasulullah s.a.v.’in el uzunluðundan kastý cömertlik, el açýklýðý imiþ.
Zeynep b. Cahþ el iþlerinde maharetli bir hanýmdý. Derileri tabaklar, diker, Allah yolunda infak ederdi.
Hz. Ömer r.a., devlet hazinesinden kimlere ne kadar maaþ verileceði kararlaþtýrýlýp daðýtýlmaya baþlanýnca, ona da payýný göndermiþti. Bu paranýn çok fazla olduðunu görünce Hz. Zeynep “Allah Ömer’i baðýþlasýn. Kardeþlerim (Hz. Peygamber s.a.v.’in diðer hanýmlarýný kastederek) bu iþi daha iyi becerir, daha iyi bölüþtürürlerdi” demiþti.
Sonra paranýn üstüne bir örtü attý. Eliyle örtünün altýndan paradan alýr, daðýtýrdý. Bu hal, ancak nafakasýný saðlar hale gelinceye kadar devam etti. Sonra da, “Allahým bu seneden sonra Ömer’in maaþý bana nasip olmasýn” diye dua etti. Duasý kabul olunan Hz. Zeynep r.a. o sene vefat etti.
Baþkasýný Nefsine Tercih
Biliyoruz ki, cömertlik insanýn muhtaç olmadýðý bir þeyi ihtiyacý olan veya olmayan birisine vermesidir. Cömertlik de derece derecedir ve cömertliðin en yüksek derecesi “isar”dýr. Yani, kiþinin kendisi muhtaç olduðu halde bir baþkasýný nefsine tercih etmesidir.
Ashab’ýn cömertliði, iþte bu en yüksek derecede zuhur etmiþtir.
Asr-ý Saadet’te birbirinden yoksul yedi ev vardý. Bir gün birisi bu evlerden birine bir parça et gönderdi. Ev sahibi, komþusunun daha muhtaç olduðunu düþünerek eti komþusuna verdi. Ýkinci komþu da ayný düþünceyle eti üçüncü komþuya gönderdi. Bu þekilde yemek yedi evi dolaþarak, ilk edildiði eve ulaþtý.
Bir gün bir adam Rasulullah s.a.v.’e geldi ve:
- Ya Rasulallah, açlýktan takatim kalmadý, dedi. Efendimiz yiyecek bir þeyler göndermesi için hanýmlarýndan birine haber saldý. Hanýmý: - Seni hak ile gönderen Allah’a yemin olsun ki, evimde sudan baþka bir þey yoktur, dedi.
Sonra Rasulullah s.a.v. baþka bir hanýmýna haber saldý. O da ayný þekilde cevap verdi. Diðer hanýmlarýna da haber gönderen Efendimiz farklý bir cevap alamadý. Nihayetinde yanýnda bulunanlara hitaben:
- Bu aç kardeþimizi bu gece kim misafir olarak kabul eder, diye sordu. Ensar’dan bir kiþi:
- Ben, ya Rasulallah, dedi ve adamla birlikte evine gitti. Eve varýnca hanýmýna:
- Allah Rasulü’nün konuðunu aðýrlayacak bir þey var mý, diye sordu. Hanýmý:
- Hayýr, çocuklarýn azýðýndan baþka bir þey yok.
- Onlarý bir þeylerle avut. Yemek istediklerinde onlarý uyut. Evde ne varsa sofraya getir. Konuðumuz odaya girince bir bahaneyle kandili söndür, dedi.
Ve misafirle birlikte sofraya oturdular. Konuklarý yemekten yiyor, karanlýkta kendileri de yemek yermiþ gibi aðýzlarýný kýmýldatýyor, ellerini sofraya götürüp getiriyorlardý. Böylece konuklarýnýn karnýný doyurdular. Kendileri ise aç olarak sabahladýlar.
Akabinde Rasulullah s.a.v. Efendimiz ev sahibine:
- Allahu Tealâ sizin misafirinize takýndýðýnýz tavýrdan çok memnun kaldý, buyurdular. Ve bu olaydan sonra þu ayet-i kerime nazil oldu:
“Onlardan (muhacirlerden) önce o yurda (Medine’ye) yerleþmiþ ve imaný da gönüllerine yerleþtirmiþ olanlar, hicret edenleri severler. Onlara verilenlerden dolayý içlerinde bir rahatsýzlýk duymazlar. Kendileri son derece ihtiyaç içinde bulunsalar bile onlarý kendilerine tercih ederler. Kim nefsinin cimriliðinden, hýrsýndan korunursa, iþte onlar kurtuluþa erenlerin ta kendileridir.” (Haþr, 9)Elvida Ünlü