Vecdimin Penceresinden By: sumeyye Date: 19 Haziran 2010, 11:30:17
Vecdimin Penceresinden
Gerçek akýlsýz, dolayýsiyle nasipsiz kimdir bilir misiniz? Ne aklýn altýnda kalýp da onu hiç kullanmadan inanan, ne de aklýn üstüne çýkýp onu akýl aleyhinde kullanarak inanmaya bakan Akýlsýz, aklýn içinde kalandýr; akýl fýçýsý içinde, "nârýbeyzâ"dan aþk parmaklariyle cidar pencereleri açamadan ve bu iþte aklý kullanmadan ermeye de yol kapalý
Akýl, o "ufacýk fýçýcýk, içi dolu turþucuk" maskara, inanmadýðý þeylere "acaba, ya olursa, belki" gözüyle bakar da, inandýðý þeylere "niçin, ne sebeple, neden dolayý" gibilerden bir þüphe tavrý ve ille anlama kaygýsý gösterir
Eli inmeli, dili düðümlü, kalbi buruk, edasý pýsýrýk, sermayesi korkak, iþi ürkek, ahlâký katlanmak, ibadeti saklanmak
Bu mu müslüman?
Bir þeye malik olmak için o þeyi istemenin yeter olduðunu anlarlar Ama istemenin istemek olmasý için dudaklarýn yetmeyeceðini anlasalar
Iþýk saniyede 300 bin kilometre yol alýyor ve aydan dünyaya 1 saniyede geliyor da, hayâl, milyarlarca ýþýk senesi tutan mesafeyi bir anda kestiriveriyor Neyi ve nereyi hayâl ederseniz, onda ve oradasýnýz Demek insanda zaman ve mekân üstü bir arayýcýlýk kudreti var Aranan Ve arayan olmadan arayan ve arama olmayacaðýna göre, ki arýyorum, kimi aramaya memur bulunuyorum?
Yok!
Diyenlere bir sözüm var:
- Siz bana gerçekten yok olan bir þeyi gösterebilir misiniz ki, yok'u ispat edebilesiniz? Gösterebilecek olsanýz zaten o þey yok deðil, var olur Gösteremeyince de yok demeye imkânýnýz kalmaz! Allah(cc)'a yok diyebilmeniz ayrýca ispat ediyor ki, o "var"ýn ta kendisi, "yok"un da yaratýcýsý
Kapýlarý yýkarcasýna tekmeleyeceðim, limandaki bütün vapurlarýn ve þehirdeki bütün fabrika bacalarýnýn canavar düdüklerini öttüreceðim, trafiði durduracaðým, insanlarý olduklarý yerde mýhlayacaðým ve gök tavanýný yýkan bir sesle haykýracaðým geliyor:
- Ýnsanlar! Allah(cc) var! O'nu düþünmekten baþka her iþe paydos!
Bana "deli" mi diyecekler?
Caným kurban, aklýn son duraðý olan böyle deliliðe!
Varlýk hudutsuz girift bir aðaç Ve sen ey kainatýn Efendisi; onun, hudutsuz girift köküsün! Bu köke baðlý gövde Bu gövdeye baðlý ince dal Ýnce dala baðlý yaprak Yapraðýn üstünde el ayasý gibi lif lif bir aðaç haritasý Onun üstünde de küçücük bir böcek
Ben de buyum! Bütün insanlýk budur! Ve senin getirdiðin nizam aðacýnýn en küçük yapraðýnda bir böcek olmaktan üstün paye yoktur!
Allah(cc)'a iki cins insan inanýr Ya en aptal, ya en akýllý! îkisi ortasý dediðimiz hakikî ahmak, inkâra memur
Akýldan büyük nimet, zekâdan da aðýr yük tanýmýyorum
Zekâ azaldýkça iman engelleri de azalýyor ve iman bir "az" üzerinde durabiliyor Zekâ çoðaldýkça da engeller yýkýlýyor, kökünden sökülüyor ve iman bir "çok" üzerinde duruyor
Vah, ikisi ortasý nasipsizlere!
Her ferdin tepesinden geçmiþ, çelikten, mahrut þeklinde kalýn bir çadýr var Ýlâhî nura yol vermeyen bir çadýr Bu nefstir!
Ne mutlu, onu incelte incelte sigara kâðýdýna çevirenlere ve içeriye nuru sýzdýranlara! Ve ne mutlu onu delip ileriye geçenlere!
Madem ki nefs had tanýmaz, doymaz, kanmaz ve razý olmaz, sen de kes onun bütün istihkaklarýný!
Namazda teslimiyet vardýr Onun içindir ki, namaz nefse giran gelir Yalnýz bu kadarý Ýslâmýn hak ve namazýn mutlak ibadet olduðunu göstermeye yeter
Nefslerini þartlandýranlar, namaza yaklaþamazken, müslüman geçinenler de onun kabuðunda kalýr ve gerçek namaz pek az kimseye nasib olur
Büyük Velî Abdülhakîm Efendi Hazretlerinin en güzel sözlerinden birisi, ermiþlerin benlik haline dair þu görüþü;
"- Mevzuunu bulamaz ki, ben diyebilsin"
Bizse "ben"den baþka mevzuu olmayan biçareleriz
Aman Yarabbi, aman Yârabbi; biz seni lâfta, yalnýz lâfta ve kelimede anýyoruz Üstelik hikmetin karþýsýnda vecd ve hayrete düþtüðümüzü sanýyoruz Senin, hikmetten bahsedici aklý yaratan hikmet sahibi olduðunu düþünüyorum da, patlayacak kadar þiþen kafatasýmý secdeye mýhlamak ve öylece kalmaktan baþka yol göremiyorum Zira secde, kendimde sandýðým, kendimin diye vehmettiðim þeylerin sana iadesidir
Aman Yârabbi; ne büyük sýr var secdede! Anlar gibi oluyorum ama yine anladýðýmý iddia edemiyorum
Bana öyle geliyor ki, münkirin gözünü çýkarsalar, kulaðýný saðýr etseler, burnunu týkasalar, dilini sükseler ve temas hissini dondursalar, o zaman görür, iþitir, koklar, tadar ve temastan anlar
Eyvah, görmemek için göz, iþitmemek için kulak taþýyanlara!
Bu âlemde hiçbir þeyin tam ve mutlak izahý yoktur Bir þeyi izah etmek için kullandýðýmýz kelimenin izahý bile ayrýca izaha muhtaç, baþka bir kelimeyle Bütün izah edilemezleri yine izah edilemezlerle izaha çalýþýrken, farkýnda mýyýz ki, bu izahý izah edilemeyenlerin en büyüðü, yine Allah(cc)? Kâinatýn tek ve mutlak izahý, Allah(cc)
Dünyada hiçbir akýl, Ýmam-ý Gazalî'nin þu idrak inceliðine ulaþamaz:
- Size bir kâhin, filân gün falan renkteki elbiseni giyersen ölürsün, dese, siz bu lâfa inanmaz, fakat o gün o elbiseyi de giymezsiniz Buna karþýlýk bir Peygamber, günde þu kadar rekât namaz kýlýn dediði zaman ona inanýyor, sonra da "niçin?" diye soruyorsunuz!
Hiç bir þey için deðil, Allah(cc) böyle emrettiði için Þeriat, mutlak ve ulvî sebeplere baðlý bütün bir esrar âleminin dýþ ölçülerinden ibarettir; onu böyle bil ve ona böyle baðlan!
Akýl, o "ufacýk fýçýcýk, içi dolu turþucuk" maskarasýnýn, inanmadýðý þeye ayýrdýðý "belki" payý ile, inandýðýna da tahsis buyurduðu "ama niçin, ne sebeple" istifhamý arasýndaki uçurumu gör!
Allah(cc)ým, nasýl da insanlardan kendi korkunç tezadlarýný gizliyor ve tüneksiz kuþlar gibi bir duman halkasýndan bir su kývrýmý arasýnda onlarý, o teselliden bu teselliye gezdiriyorsun! Ey kudret sahibim!
Bize 10 dakika sonra öleceðimizi söyleseler ne yaparýz? Dünya ile en küçük alâkamýz kalabilir mi? Susuzluktan dilimiz kurumuþ olsa böyle bir ihtiyacý düþünebilir miyiz? Dünya o anda bütün nimetleriyle baþýmýza yaðsa dönüp bakabilir miyiz?
Peki; 10 dakika yerine 10 veya 100 yýl olmuþ, farký ne? Hiç'in milyon veya milyara darbý, hiç'i büyütmeye çalýþmaktan baþka neye yarar?
Aklý kopuncaya kadar geremedikçe, bunu yapamadýkça, ya taklitçi mümin, yahut sersem kâfir olmaya mecbursun! Necip Fazýl Kýsakürek