Dini makale ve yazýlar
Pages: 1
Vahiyle sulanan kalpler By: rabia Date: 03 Haziran 2010, 15:24:14
Vahiyle Sulanan Kalpler

“Allah gökten bir su indirdi de dereler kendi ölçülerince aktý. Sel, üzerinde kabaran köpüðü alýp götürdü. Sülenmek veya faydalanmak için ateþte erittikleri madenlerin de bunun gibi bir köpüðü (tortusu) vardýr. Allah hak ile batýl için böyle bir benzetme yapar. Köpük uçup gider. Ýnsanlara faydalý olan þeyler ise yerde kalýr. Ýþte Allah böyle misaller getirir” (K.Kerim, 13/17)

Ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz kalplerin hayatý olan vahyi, topraðýn hayatý olan suya benzetti. Kalpler de sularýn aktýðý vadilere benzetildi. Toprak ve su olmadan bitki bitirmediði gibi kalpler de Ýlahi vahiyle sulanmadýkça güzellikler, iyilikler bitirmez. Çorak topraklara döner. Büyük kalpler geniþ vadiler ve engin dere yataklarý gibidir. Engin dere yataklarýndan muazzam sular aktýðý gibi, büyük kalpler de muazzam bilgilere, engin faziletlere yataklýk eder. Her vadi ve dere yataðý kendi kapasitesince su taþýdýðý gibi her kalp de çapý nisbetinde ilim ve iman sahibi olur. Dere yataðýnda çer-çöp olduðu gibi insan gönlünde de bir takým þüpheler, þehvetler, kötü duygu ve düþünceler vardýr. Kalplere akan vahiy suyu bu olumsuzluklarý silip süpürür. Dere yataðýndaki çer-çöp ve diðer pislikler akan suyla temizlendiði gibi kalplerdeki kirler de vahyin berrak suyuyla temizlenir. Vücuda alýnan ilaçlar hastalýklarý nasýl izole ederse Ýlahi mesaj da manevi hastalýklarý o þekilde yok eder. Tabii ki hastalýðýn seyri, bünyenin durumu ve ilacýn dozu tedavide önemli faktörlerdir. Mühürlü kalpler, tedavi kabiliyetini kaybetmiþ kalplerdir. Ölüyü diriltmek mümkün olmadýðý gibi ölü kalpleri ihyâ da mümkün deðildir. “onlarýn kalpleri vardýr ama, onlarla gerçeði anlamazlar” (Arâf: 179)

Ayet-i kerimede iki benzetme vardýr. Birisi su, öbürü ise ateþtir. Ateþ, madenin posasýyla cevherini ayýrdýðý gibi vahiy de kalplerdeki þüphe, nifak ve þehvet kirlerini ayýrýp atar. Böylece yararlý olanlar zararlý olanlardan temizlenmiþ olur. Günahlar madenlerin posasý gibi insan ruhundaki kirlerdir. Curuf ayrýlmadan maden iþe yaramadýðý gibi manevi pas ve kirlerden arýtýlmayan kalpler de iþe yaramaz. Aynanýn faydasý berraklýðý nisbetindedir. Saf gönüller berrak aynalar gibidir. Saflýðý ve berraklýðý gideren günah kirleridir.

“Kiþi kalp ve dilden ibarettir.” derler. Aslolan kalptir; dil ise kalbin tercümanýdýr. Hz. Peygamber (s.a.v.) kalbin önemini þöyle belirtmiþlerdir: “Bilin ki vücutta bir et parçasý vardýr; eðer o düzelirse vücudun tamamý düzelir; þayet o bozulursa vücudun tamamý bozulur. Dikkat edin o kalptir” (Tecrid-i Sarih Hadis no: 48) Burada cismanî kalp zikredildiyse de maksat, nûranî kalptir. Cismanî olan nûranî olana mahal teþkil etmektedir. Kalp diriliði ve hassasiyeti taþýmayan kimselere hiç bir uyarý ve nasihat tesir etmez. “Þüphesiz ki bunda kalbi olan ve hazýr bulunup kulak veren kimse için elbette bir öðüt vardýr” (Kâf: 37) Herkeste cismanî kalp vardýr. Fakat iman nurundan mahrumsa sönmüþ ampul halini alýr.

Kalplerin vahiy karþýsýndaki duyarlýlýðýný Cenab-ý Peygamber Efendimiz þöyle bir temsille ifade buyurmuþlardýr: “Allah’ýn benim vasýtamla gönderdiði ilim ve hidayet, topraða inen bol yaðmur gibidir. Ýndiði topraðýn bir kýsmý suyu emerek bol bol ot ve çayýr bitiren verimli bir topraktýr. Bir kýsým toprak da suyu içerisine çekmeyip dýþarýda tutar. Allah bu sudan insanlarý faydalandýrýr. Ýnsanlar suyu içerler, hayvanlarýný sularlar, ekin ekerler. Diðer bir kýsým toprak ise ne suyu tutar ne de ot bitirir” (Tecrid-i Sarih Hadis no: 70). Yaðmur suyunun bereket kayaðý olduðunda hiç þüphe yoktur. Fakat topraðýn ot bitirme kabiliyeti yoksa bunda kabahat yaðmurun deðil, kabiliyetsiz topraðýndýr.

Kalplerin hayat suyu olan vahye niceleri muhatap oldu. Kur’an-ý Kerim’i nice insanlar dinledi. Fakat Hz. Ebû Bekir’le Ebû Cehil’in kalbi ayný duyarlýlýðý göstermedi. Her Kur’an okuyup dinlediðinde Hz. Ebû Bekir’in gözlerinden yaþlar dökülürken, Velid b. Muðire’nin gözlerinden nefret saçýlýyordu.

Ýnsan kalýbýyla deðil kalbiyle insandýr. Kalp çok önemli olduðu için Kur’an-ý Kerimde yüz otuz iki defa zikredilmiþtir. Orada kalplerin katýlaþmasýndan, taþlaþmasýndan þikayet edilmektedir. “Allah’ýn zikrine karþý kalpleri katýlaþmýþ olanlara yazýklar olun” (Zümer: 22) Yüce Mevla Ýsrailoðullarýnýn hallerini þöyle tanýmlamaktadýr: “Sonra bunun ardýndan kalpleriniz yine katýlaþtý, onlar taþ gibi, hatta daha da sert oldu. Çünkü öyle taþlar vardýr ki arasýndan ýrmaklar kaynar, öyleleri de vardýr ki, yarýlýr, içinden sular fýþkýrýr ve yine öyle taþlar var ki, Allah korkusuyla yukarýdan aþaðýya yuvarlanýr.” (Bakara: 74)

Çocukluðumuzda yaramazlýk yaptýðýmýzda anamýz bize “doðru dur, yoksa Allah taþ eder” derdi. Ýnsanýn taþ olmasý her halde kalbinin taþlaþmasý demektir. Gerçi tarihte üzerlerine taþ yaðan, taþlaþan kavimler de olmuþtur. Fakat bu felaketlere kalplerinin taþlaþmasý yüzünden uðramýþlardýr. Kalp katýlýðýnýn en canlý göstergesi merhametsizliktir. Taþýn suyu çýkmaz. Fakat acýyan, merhamet eden kalbin suyu göz pýnarlarýndan yaþ olarak dökülür. Göz yaþý kalp hassasiyetinin bir bakýma ibresidir. Su olan yerde otlar biter, merhamet olan kalpte de güzellikler yeþerir. Bütün mesele kurumuþ gönül yataklarýna vahyin temiz suyunu salmak, böylece kalpleri ihya etmektir. Þayet kalpler taþlaþmýþsa posa ile cevheri ayýrmak için onlarý iman ateþine tutmak gerekir. Zira arýnmak pek kolay olmamaktadýr. Çamaþýrýn temizlenmesi bile belli bir ameliyeyi gerektirmektedir.

Günümüzün temel problemi kalpsizliktir. Vahþi materyalizm kalpleri öldürmüþtür. Akýlla gönlün irtibatý kopmuþtur. Akýl atom bombasýný keþfeder, fakat onu canlýlara karþý kullandýrmayacak olan gönüldür. Bugün ölüm makinalarýyla cinayet iþleyenler önce kendi vicdaný ve kalplerini öldürmüþ kimselerdir.

Yirmibirinci asrýn muhtaç olduðu en büyük devrim gönül devrimidir. Bu devrimin önderleri peygamberler, veliler ve salihlerdir. Baþka devrimler insanlýðý ve insanlýk deðerlerini devirdiler. Günümüz insaný aþk sýcaklýðýný unutmuþtur. Muhammed Ýkbal’in dediði gibi “akýl hastalýklarýnýn çaresi platonik aþktýr. Çaðýmýzýn delirmiþ aklýna aþk neþteri gerekir.” Mevlana ne güzel söylemiþ: “Âþýk olmayan kiþi padiþah bile olsa, o ipek kefene sarýlmýþ, mezara gömülmüþ bir ölüden baþka birþey deðildir. Ben aþýk olmayan insanýn insanlýðýný inkâr ederim.”

Gönül devrimini baþlatacak olanlar da elbette müslümanlardýr. Fakat bu inkýlabý önce kendi hayatlarýnda baþlatacaklardýr. Bu onlara Yüce Mevlâ’nýn yüklediði en önemli görevdir. Bu görevi ihmal etmenin faturasý herkes için aðýrdýr.

Satýrlarýmýzý þu Ýlâhî serzeniþle bitirelim: “Ýman edenlerin kalplerinin, Allah’ýn zikri için saygý ile yumuþama ve O’ndan inen gerçeðe içten baðlanma zamaný daha gelmedi mi? Onlar, daha önce kendilerine kitap verilip de üzerlerinden uzun zaman geçmiþ ve kalpleri, katýlaþmýþ kimseler gibi olmasýnlar.” (Hadîd: 16)

Alýntý


radyobeyan