Sadaka sahibini korur By: rabia Date: 28 Mayýs 2010, 16:43:53
Sadaka Sahibini Korur
Cenâb-ý Allah þöyle buyurmuþdur:
"Allah'ýn rýzâsýný istemek ve ruhlarýnda da imaný kökleþtirip, takviye etmek için mallarýný harcayanlarýn hâli de bir tepenin üzerinde bulunan güzel bir bahçenin hâline benzer..." (Bakara sûresi; 265)
Yâni, cimrilik, mal sevgisi ve onu sýmsýký tutma ve harcamaktan sakýnma gibi çirkinliklerin ortadan kalkmasý için nefsinin bir kýsmýný iman ve tâat üzere sâbit kýlmak istiyorlar demektir. Zirâ nefis, fýtraten malý sever, bedenî ibâdetleri aðýr görür. Ancak onu neye alýþtýrýrsan ona alýþýr. Nefis, çocuða benzer, onu serbest býrakýrsan devamlý annesinin memesini emmek ister, memeden kesersen kesilir.
Nefsi, kendi hâline býraktýðýn zaman kendine göre alýþkanlýklar kazanýr, tembelliði, ciddiyetsizliði, cimriliði, malý hayýr yollara ve imanýn gereklerine sarfetmemeyi Ý'tiyâd hâline getirir. Onu mükellef tutar, bedeni, mâlî ibâdetlerin güçlükleriyle karþý karþýya býrakýrsan o, bunlara boyun eðer, yaratýlýþtan gelen âdetlerden kendini kurtarýr.
Akýllý insan, Allah'a ihlâs ile kulluk eder ve dâima gizli Tâgût'tan kurtulmayý ümîd eder. Bu "gizli Tâgût" "gizli þirk"tir. Bundan kurtulmak ihlâsa baðlýdýr.
Ali Ýbn-i Ebi Tâlib'den rivâyet edildiðine göre Efendimiz -sallallahu aleyhi ve sellem- þöyle buyurmuþtur:
- "Sadaka sâhibinin elinden çýktýðý zaman, sâilin eline varmadan beþ kelime söyler: Az idim, beni çoðalttýn; küçük idim, büyüttüm; düþman idim, dost oldum; fânî idim, bâkî yaptýn, senin tarafýndan korunur idim, þimdi senin koruyucun oldum."
Kimin eline mal geçmiþse o malý Mâlikü'l-mülkün yolunda infak etmeðe baksýn, þükretmeðe koyulsun, hiç kimsenin ricâsýný geri çevirmemeðe gayret etsin. Hadîs-i þerîfde buyurulmuþdur ki:
"Kim kendisine sýðýnanýn ricâsýný kesip atarsa Allah da onun ricâsýný kesip atar."
Ulemâdan bazýsý bu hâdis-i þerîfi görünce aðlamýþlar ve üstadlarýna hadîsin ma'nasýný sormaða gitmiþler. O âlim zât üstazýna vardýðýnda bir köpeðe eliyle ekmek yediriyormuþ. Selâm vermiþ, selâmýný almýþ fakat her zamanki mu'tadý hilâfýna ayaða kalkmamýþ. Köpek ekmeði bitirip karnýný doyurdukdan sonra kalkýp mülâtafa etmiþ, talebesi olan âlim zâta ikramda bulunmuþ. Hemen özür dilemekde geç kalmayarak:
- Sen gelince ayaða kalkmadýðýmdan dolayý kusuruma bakma. Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimizin emrine imtisâl ile meþguldüm. O: "Kim kendisinden bir þey isteyerek sýðýnanýn ricâsýný kesip atarsa Allah da onun ricâsýný kesip atar." buyurmuþtur. Bu köpek de gelip benden ekmek istedi, ben de bu hadîs-i þerîfe imtisâl etmeðe çalýþtým, demiþ.
Hadîs-i þerîfin tatbikini bu kadar güzel bir ahlâk ile müþâhede eden âlim zât, suâle ihtiyaç kalmadan müþkilini halleder ve üstazýna kemâl-i ihtiramla huzurundan ayrýlýr.
Ayet-i celîlede ?öyle buyurulur:
"Ey iman edenler, Hak yolunda infâký kazandýklarýnýzýn en güzellerinden ve sizin için yerden çýkardýklarýmýzdan yapýn..." (Bakara sûresi; 267)
Þunu iyi bilki: Tasadduk eden insan ziraatciye benzer. Ziraatci, ürünün olacaðýna inanýyorsa, ziraat iþinde çok dikkatli olur. Ürünü elde edebilmek için tohumun iyi olmasýna dikkat eder. Zira tohumun iyi cins olmasý, ürünün iyi ve bol olmasýna te'sir eder. Hayýr yapan (sadaka veren) da böyledir. Eðer Allah'a, öldükten sonra dirilmeye, sevab ve ikâba îmaný fazla ise, sevabýn tahakkuku için, fazla sadaka verir ve verdiðinin iyi olmasýna dikkat eder.
Cenâb-ý Allah þöyle buyuruyor:
"Þüphesiz Allah zerre kadar haksýzlýk yapmaz, zerre miktarý bir iyilik olursa onun sevâbýný kat kat artýrýr. Kendi cânibinden baþkaca da pek büyük bir mükafât verir." (Nisâ sûresi; 40)
Kul, kendi yanýndakilerinin en güzelini Allah'a verdiði gibi Allah da ona kendi nezdindekilerinin en güzelini verecektir. Nitekim, Cenâb-ý Allah þöyle buyurmuþtur:
"Ýyiliðin mükâfatý iyilikten baþka deðildir." (Rahman sûresi; 60)
Ýskender, bir gün halkýn oturduðu bir meclise varýp, oturmuþ. Kendisinden kimse bir þey istememiþ. Bunun üzerine Ýskender:
- Bugünü ben kendi mülkümden (günümden) saymýyorum demiþ.
- Niçin ey melik, denildiðinde.
- Bu mülkün lezzeti, ancak isteyenlere vermek, zor durumda kalmýþlara yardým etmek ve iyi iþ yapanlarý mükâfatlandýrmakla, tadýlýr. demiþtir.
Allah teâlâ þöyle buyuruyor:
"Þeytan sizi fakir olacaksýnýz diye korkutur. Size cimriliði emreder. Allah ise (nafaka hususunda) size kendisinden bir yarlýgama ve bir bolluk va'd ediyor..."
Hadîs-i þerifte þöyle vârid olmuþtur:
"Kýyâmet günü herkesle Cenâb-ý Allah, aralarýnda bir tercüman olmaksýzýn ve engel olacak bir perde bulunmaksýzýn konuþacaktýr. Ýnsan saðýna bakacak, ancak dünyâda iken ne göndermiþse onu görecek, soluna bakacak, yine ancak gönderdiðini görecek. Önüne bakacak, tam karþýsýnda cehennemi görecek. O halde yarým hurma ile de olsa Allah'ýn azâbýndan kendinizi koruyunuz. Allah -celle celâlüh- selâmette dâim eylesin.."
Bir müslüman bir karýþ infakla Allah'a yaklaþýrsa, Allah -celle celâlüh- da mükâfatta ona bir zirâ' ile yaklaþýr. Kul, bir zirâ ile yaklaþýrsa Allah bir arþýnla yaklaþýr. Hulâsa, Allah'ýn lutfû keremine nihâyet yoktur. Dünyâyý kendi gönül rýzâsýyla býrakýp, Allah'ý (Allah'ýn emir ve yasaklarýný) her þeye tercîh eden kimseye müjdeler olsun. Kim Allah için olursa, Allah da onun için olur.
Ey Rabbmiz! Senden baþkalarýndan ümîd etmekden bizleri kurtar! Bizi ancak seni arzulayanlardan kýl!
Alýntý
radyobeyan