Taharet By: ecenur Date: 10 Mayýs 2010, 16:53:33
Hidaye Tercümesi Taharet
Abdestin Sünnetleri
Abdesti Bozan Þeyler
TAHARETLER ([1]) BAHSÝ
(Cenab-ý Hak: -Ey iman etmiþ olanlar, namaza kalkmak istediðinizde, yüzünüzü ve dirseklere kadar ellerinizi yýkayýnýz, baþýnýzý mesnediniz ve topuklara kadar ayaklarýnýzý da» ([2]) buyurmuþtur. Buna göre; abdestin farzlan -yüz, el ve ayaklann yýkanmasý ile baþýn meshi olmak üzere- dörttür.) Yýkama yýkanan þeyin üzerinden suyu akýtmaktýr. Mesih de meshedilen þeye eli dokundurmaktýr. Yüzün sýnýn, saçýn bitmeye baþladýðý yer ile çenenin altý ve iki kulak yumuþaklan arasýnda kalan miktardýr. Çünkü kiþi herhangi bir kimse ile konuþmak istediði zaman yüzünün bu kýsmý ile o kimseye yönelmiþ olur.
Biz Hanefiler´e göre (Dirseklerle topuklar yýkanma hükmüne dahildirler.) Yani el ve ayaklar yýkanýrken dirsek ve topuklar da onlarla birlikte yýkanmalýdýr. Ancak î m a m Züfer (Ra-dýyallâhü anh) :
Orucu geceye kadar tamamlayýnýz.» ([3]) âyet-i kerimesinde gece nasýl orucun hükmüne dahil deðilse, burada da dirseklerle topuklar yýkanma hükmüne dahil deðillerdir- diyerek bu görüþe katýlmamýþtýr. Biz diyoruz ki:
Bu iki âyet arasýnda fark vardýr. Zira oruç âyetinde eðer geceye kadar denmemiþ olsaydý, yemek içmek ve cinsel iliþkide bulunmaktan sakýnmak demek olan orucu ne vakte kadar sürmenin gerektiði biiinmiyecekti. Çünkü kiþi kýsa bir süre için de bir þey yiyip içmez ve cinsel iliþkide, bulunmazsa, bunlardan sakýnmýþ sayýlýr. Burada ise eðer dirseklere kadar ve topuklara kadar denmeseydi, ellerin omuzlara kadar ve ayaklann da kalçaya kadar yýkanmasýnýn gerektiði anlamýþ olacaktý. Zira bazý istimallarda kol ve bacaklar «el- ve •ayak- kelimelerinin anlamý içine dahildirler.
(Baþtan meshi gereken miktar perçem yeri kadardýr, ki baþýn dörtte biridir.) Zira Muðire b. Þube (Radýyallâhü anh)´m rivayetine göre : Bir gün Peygamber Efendimiz (Sallallahü Aleyhi ve Selîem) misafir bulunduðu bir köyün çöplüðünde küçük abdes-tini bozduktan sonra su isteyip abdest almýþ ve mestleriyle baþmý mes£ lerken baþýndan sadece perçemine elini sürmüþtür. ([4]) Mücmel .lan âyetin bir açýklamasý mahiyetinde olan bu hadis, baþtan sadece üç tane kýlý meshetmenin yeterli olduðunu söyliyen I m a m -ý Þafii (Rahimehullah) ile -Baþýn hepsini meshetmek gerekir- diyen î m a m Mâlik (Rahimehullah) ´m görüþlerine karþý bir delildir. Hanefi Fukahasý arkadaþlarýmýzdan kimisi, Ýmam Ebü Hanife (Rahimehullah)´den -Baþýn meshi en az elin üç parmaðý ile olabilir. Çünkü mesih, çoðunlukla elin parmaklan ile yapýlýr» diye söylediðini nakletmiþtir,[5]
Abdestin Sünnetleri
1- (Abdest almak istîyen kimsenin) -eðer uykudan kalkmýþ ise- elini kaba sokmadan Önce yýkamasý sünnettir. Çünkü Peygamber Efendimiz (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) : «Her hangi biriniz uykudan uyandýðý zaman, elini üç defa yýkamadan kaba daldýrmasýn. Zira (Uykuda iken) elinin, cesedinin neresine deðdiðini bilemez.» ([6]) buyurmuþtur. Hem de temizlik el ile yapýldýðý için, temizlikte, önce elden baþlamak daha uygundur. Abdest almaya baþlamadan önce yýkanmasý sünnet olan, elin parmak uçlarýndan bileðe kadar olan kýsmýdýr.
2- (Abdest almaya baþlarken besmele çekmek.) Zira Peygamber Efendimiz (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) -Besmele çekmiyenin abdesti yoktur.- ([7]) buyurmuþtur, ki bundan : -Abdestinin sevabý yoktur- mânasý murattýr. Abdest almaya baþlarken besmele çekmenin sünnet olmasý K u d u r i´ nin beyanýna göredir. En doðrusu þudur ki, sünnet olmayýp müstahaptýr. Sahih olan kavle göre istincadan da hem önce hem sonra besmele çekmek müstahaptýr.
3- (Aðýza Misvak sürmek.)Çünkü Peygamber Efendimiz (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) hep misvak kullanýrdý. ([8]) Þayet misvak yoksa kiþinin parmaklarýný diþlerine sürtmesiyle de sünnet yerine gelmiþ olur. Çünkü Peygamber Efendimiz (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) misvak olmadýðý zaman öyle yapardý. ([9]) En doðrusu, misvak da sünnet deðil, müstahaptýr.
4-( Aðýz ve buruna su vermek.) Çünkü Peygamber Efendimiz (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) her abdest aldýðýnda bunu yapardý. ([10]) Aðýz ve buruna su vermenin keyfiyeti þöyledir:
Kiþi önce aðýzdan baþlar ve üç defa ve her defasýnda avucuna yeniden su almak suretiyle aðzýna su verip çalkaladýktan sonra bu sefer ayný þekilde burnuna vererek üç defa tekrarlar. Peygamber Efendimiz (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)´in abdest alýrken hep böyle yaptýðý hikâye edilmektedir. ([11])
5- Kulaklarý meshetmek.) Biz Hanef ilere göre kulaklarý baþýn suyu ile meshetmek sünnettir. Çünkü Peygamber Efendimiz (Sallallahü Aleyhi ve Sellem);«Kulaklar baþtandýr» ([12]) buyurmuþtur. Yani kulaklar baþýn hükmüne tabidirler. Zira tabiidir ki kulaklar baþýn birer parçasý deðildir.
6-(Sakalý oðuþturmak.) Zira Peygamber Efendimiz (Sallallahü» Aleyhi Sellem) abdest alýrken, Cibril (Aleyhisselâm) ona sakalýný oðuþturmasýný söylemiþtir. ([13]) Kimisi demiþtir ki;
Sakal oðuþturmak yalnýz îmam Ebû Yûsuf´a göre sünnettir, imam Ebû Hanife ile Ýmam Muhammed´ e göre ne sünnettir, ne de bidattir. Çünkü sünnet, farz olan bir þeyin eksikliðini, farz olduðu yerde tamamlamaktýr. Sakalýn içi ise, görünmediði için farzýn yeri deðildir,
7- ( Parmaklarýn arasýný oðuþturmak.) Zira Peygamber Efendimiz (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) :
«Parmaklarýnýzýn arasýný ovuþturun, kî Cehennem ateþî aralarýna girmesin» ([14]) buyurmuþtur.
8- (Organlarý üçer defa yýkamak.) Çünkü bir gün Peygamber Efendimiz (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) abdest alýrken, organlarýný birer defa yýkadýktan sonra:
«Bu öyle bir abdesttir ki Allah, namazý onsuz kabul buyurmaz- ([15]), ikiþer defa yýkadýktan sonra: «Bu, Allah´ýn kendisine iki kat ecir verdiði kimsenin abdesti-dir» ([16]) ve üçer defa yýkadýktan sonra da:
-Bu benim ve benden önceki peygamberlerin abdestidir. Kim ki bundan fazla veya eksik yaparsa, ya sýnýn aþmýþ, ya da kendine yazýk etmiþ olur. ([17]) buyurmuþtur. Bundan ise, üçlemenin sünnet olduðu anlaþýlýr. Hadisteki korkutucu ve aðýr ifade üçlemenin sünnet olduðunu inkâr edenler içindir.
9- Abdest alan kimse için niyet etmek müstahaptýr.) K u -d u r i her ne kadar müstahap demiþ ise de biz Hanefi´ lere göre abdestte niyet sünnettir. îmam-ý Þafiî (Rahimehul-lah) : Teyemmümde niyet nasýl farz ise, abdest bir ibadet olduðu için onda da niyet farzdýr, demiþtir. Biz diyoruz ki: Niyetsiz olan abdestin, ibadet olmasý bakýmýndan sevabý yoksa da onunla namaz kýlmabilir. Çünkü abdest su ile alýndýðý için onunla -niyet getirilmese de- temizlik hasýl olur. Teyemmüm ise öyle deðildir. Çünkü teyemmüm toprakla edildiði ve toprakla temizlik hasýl olmadýðý için, eðer niyet getirilmezse mânâsýz birþey olur.
10- (Abdestin sünnetlerinden biri de baþýn hepsini bir kere meshetmektir.)îmam-ý Þafii (Allah rahmet eylesin) abdestin yýkanan uzuvlarýna kýyas ederek, baþýn da üç kere ve her birinde eli yeni bir su ile ýslatarak meshedilmesi sünnettir, demiþtir. Biz her abdest almada üçleme yaptýðý halde baþýný bir kez mesheden ve «Peygamber Efendimiz (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) böyle yapardý-, diyen Enes b. Mâlik (Radiyallâhü anhl´ýn hadisine dayanýyoruz. Kaldý ki farz olan, baþý yýkamak deðil, meshetmektir. Mesih ise, tekrarlanýrsa yýkamak olur. O halde "mestlerin meshinde nasýl tekrar yoksa baþýn meshinde de tekrar yoktur. Her ne kadar -Peygamber Efendimiz (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) baþýný üç kez mes-hederdi- diye bir rivayet varsa da, o demek deðildir ki her birinde elini yeni su ile ýslatýrdý. Yeni su ile olmayýnca -Hasan b. Ziya d ´in rivayetine göre- Allah rahmet eylesin im a m E b û H a n i f e ´ ye göre de üç kere meshetmek meþrudur.
11- (Abdestin sünnetlerinden biri de, uzuvlarý, âyet-Ý kerimede geçen sýraya göre ve sað uzuvlarý sol uzuvlardan Önce yýkamaktýr.) îmam-ý Þafii: -Âyet-i kerimede geçen sýraya göre uzuvlarý yýkamak farzdýr. Çünkü Cenab-ý Hak (Azze ve Celle) :Namaz kýlmak istediðiniz zaman abdest alýn» buyurmuþtur. Namaz kýlma isteðinin abdest almadan önce olmasý ise, sýrayý gerektirir demiþtir.
Biz diyoruz ki: Âyette abdest uzuvlarý vav ile sýralanmýþtýr. Vav ise bütün lügatçilara göre mutlak cemi için olup ondan sýra anlaþýlmamaktadýr. Buna göre sýra abdest uzuvlarý arasýnda olmayýp sadece namaz kýlma isteði ile abdest alma eylemi arasýndadýr. ([18]) Abdest alýrken sað uzuvlarý sol uzuvlardan önce yýkamak, hem bize, hem Imam-ý Þafii´ye göre üstün sevaplý bir sünnettir. Zira Peygamber Efendimiz {Sallallahü Aleyhi ve Sellem) :
-Allah, her þeyde, hatta ayakkabý giyme ve saç taramada bile saðdan baþlamayý sever» ([19]) buyurmuþtur.[20]
Abdesti Bozan Þeyler
(Ýnsan bedeninde bulunan normal iki yoldan çýkan her þey ab-desti bozar.) Zira Cenâb-ý Hak, abdest almayý gerektiren durumlarý sýralarken -Veyahut eðer sizden biri ayakyolundan gelirse...» ([21]) diye buyurmuþtur. Peygamber Efendimiz (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)de, kendisine abdesti bozan þeyîer nedir?» diye sorulduðunda: ´iki yoldan çýkan herþey» ([22]) diye cevap vermiþtir. -Herþey- kelimesi ise, amm olup normal olan ve olmayan her þeye þâmildir. (Aðýz dolusu kusmak ve kiþinin herhangi bir yerinden kan ile irinden birinin çýkmasý da ´-eðer çýkan kan veya irin silinmesi âdet olmuþ bir miktarda ise- abdesti bozarlar.) Imam-ý Þafii (Allah rahmet eylesin) Peygamber Efendimiz (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)´in kusup da abdest almadýðýna dair rivayete dayanarak ve -Bedende bulunan normal iki yoldan bir þey çýktýðý zaman, yüz, el ve ayaklarýmýzý yýkamakla emrolunmamýz taabbüdi ([23]) bir emirdir .O halde þeriatýn emri hangi yer hakkýnda varid olmuþ ise o yer üzerinde durmak lâzýmdýr, ki o da bedenin normal olan iki yoludur» diyerek, abdestin ne kusmakla ve ne de kan veya irinin -normal olan iki yol dýþýnda- herhangi bir yerden çýkmasý ile bozulmadýðý görüþüne kail olmuþtur. Bizim de dayanaðýmýz, Peygamber Efendimiz (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)´in:«Her akan kandan Ötürü abdest almak lâzým gelir- ([24]) ve; «Kim ki namaz içinde kusar veya burnundan kan gelirse, namazdan aynhp abdest alsýn ve eðer konuþmamýþsa namazýnýn geri kýsmýný tamamlasýn- ([25]) hadisleridir. Akli yönden de biz diyoruz ki:
Her ne kadar vücudun belli bir yerinden necis bir þeyin çýkmasý ile, vücudun birtakým diðer yerlerini niçin yýkamak lâzým geldiðini bilemiyorsak da, kesin olarak bildiðimiz bir þey vardýr. O da, necis olan dýþký, sidik ve benzeri þeylerin çýkmasý ile abdestin bozulmasýdýr, îþte bu makul nedene binaen, kan, irin ve kusmuðu da yukarýda geçen þeylere kýyas edebiliriz. Zira bu iki grup þeyler necislik vasfýnda müþterektirler. Ancak þunu demek zorundayýz ki: Vücuttan çýkan kan, irin ve kusmuðun normal yollardan çýkan diðer pislikler gibi olmayýp abdesti bozmalarý için kan ve irinin çýktýklarý yerden akmalarý ve kusmuðun da aðýz dolusu kadar olmasý gerekmektedir. Zira mutad olan yollardan çýkan pislikler az da olsalar, esas yerlerinden ayrýldýklarý için çýkmýþ sayýlýrlar. Bunlarýn ise, vücuttan çýkmasý ancak yerlerinden taþmalarý ile gerçekleþmiþ olur. Aksi takdirde, yani deri veya kabuðun yýrtýlýp ve altýndaki kan veya irinin sadece dýþtan görünüp akmamalarý halinde abdest bozulmaz. Çünkü bu durumda, necis olan bir þey vücuttan çýkmýþ olmuyor.
îmaný Züfer (Allah rahmet eylesin); -Mideden yemeðin aðýza gelmesi abdest bozucudur» ([26]) hadisindeki umuma dayanarak kusmuðun azý ile çoðu arasýnda ayýnm yapmamýþtýr. îmam Züfer ayrýca mutad iki yoldan çýkan pisliklere sathî bir kýyasta bulunarak vücuttan çýkan kan ile irinde akmayý da þart koþmamýþtýr. Biz;
«Bir ild damla kandan dolayý, eðer akmazsa abdest alýnmaz» ([27]) hadisi ile Hz. Ali (Radýyallâhü anhl´ýn, abdesti bozan þeyleri sayarken -Veyahut eðer kiþi aðýz dolusu kusarsa» mealindeki sözüne dayanýyor ve «Ýmam-ý Þafii1 nin hadisi aza, Ýmam Z ü f e r´ in hadisi de çoða mahmuldür» diyerek deliller arasýnda taarruz yoktur, diyoruz. Vücudun mutad iki yolu ile diðer yerleri arasýndaki farký da yukarýda anlattýk.
Kiþinin bir kaç kez ve fakat azar azar kusmasý halinde, eðer he-pisi bir arada takdir edildiði zaman bir aðýz dolusu kadar olursa, Ýmam Ebû Yûsuf´a göre eðer hepisi ayný oturuþta, Ýmam Muhammed´e göre de ayný bulantý neticesinde olursa abdest bozulur, yoksa bozulmaz.
Þunu da bilmek lâzýmdýr ki kan, irin ve kusmuk, az olduklarý zaman abdesti bozmadýklarý gibi, Ýmam Ebû Yûsuf´a göre necis de deðildirler, ki sahih olan görüþ budur. Zira abdesti bozmadýklarýna göre hükmen necis olmamalarý gerekir. Çünkü necis olan bir þeyin vücuttan çýkmasý halinde abdest bozulur.
(Kusma ile abdest bozulmasý, kusmuðun safra, yiyecek ve içecek olmasý haline mahsustur. Eðer bulantý neticesinde kusulan þey balgamdan baþka bir þey olmazsa.)
îmam Ebû Hanife ile îmam Muhammed´e göre (abdest bozulmaz.) îmam Ebû Yûsuf ise:-Eðer aðýz dolusu kadar olursa balgam da olsa bozulur demiþtir. Bu görüþ ayrýlýðý balgamýn kanndan gelmesi halindedir. Baþtan inen. balgam ile abdestin bozulmadýðmda görüþ ayrýlýðý yoktur. Çünkü baþ, necaset yeri deðildir. Ýmam Ebû Yûsuf: -Kanndan gelen balgam necis yerden geldiði için necistir ve aðýz dolusu kadar olduðu zaman çok olan bir necis vücuttan çýkmýþ olur- demiþtir. Ýmam-ý Âzam ile îmam Muh^mmed ise: -Balgam kaygan bir madde olduðu için, içine necaset giremez. Ancak az miktarda ona bulaþýr. Kendisi çok da olsa, ona bulaþan necaset az olduðu için, onun çýkmasý ile abdest bozulmaz- demiþlerdir.
(Kusmuðun kan pýhtýsý olmasý halinde de, abdestin bozulmasý için aðýz dolusu kadar olmasý þarttýr. Çünkü bu durumda olan kusmuk, siyah ve yanýk bir kan olup safra gibi midenin oluþturduðu bir maddedir.) Kusmuk sývý bir kan da olsa, Ýmam Muhammed´e göre yine böyledir. Ýmam Muhammed, bunu da kusmuðun diðer çeþitlerine hamletmiþtir. Fakat Ý m a-m-ý Âzam ile Ýmam Ebû Yûsuf: «Sývý kan az da olsa, eðer kendiliðinden akýp gelirse onunla abdest bozulur. Zira mide kan yeri olmadýðý için bu kan, içteki bir çýbandan gelmektedir- demiþlerdir.
(Eðer kan) baþýn içinden (akýp burnun yumuþaðýna kadar inerse, ittifak ile abdest bozulur.) Zira kan yýkanmasý gerekli yere kadar indiði için kesin olarak vücuttan çýkmýþ sayýlýr.
(Yatarak, ya da yaslanarak veyahut, çekildiði takdirde yere düþeceði bir þekilde herhangi bir þeye dayanarak uyuyan kimsenin ab-desti bozulur.) Çünkü yatarak uyku, vücut mafsallarýný gevþetir. Bu durumda olan kimsenin yellenmesi heran için mümkündür. Olmasý heran için mümkün olan bir þey de olmuþ sayýlýr. Yaslanarak uyuyan kimse de, makadý yerden kalkýk olduðu için uyanýklýk halindeki kendini tutabilme gücünü yitirir. Bir þeye dayanarak uyuyan kimsenin de mafsallarý, o derecede gevþektir ki, dayandýðý þey yanýndan çekilirse yere düþecektir. Fakat ayakta, yahut oturarak, ya da rükû veya secdede uyuyan kimsenin abdesti -sahih olan kavle göre- bozulmaz. Zira bu durumlarda olan uyku ile, kiþinin mafsallarýnda tam bir gevþeme olmaz. Ne kadar olsa, yine kendini tutabilir. Nitekim uyuduðu halde yere düþmemesi bunu gösterir. Bunun kaynaðý da Peygamber Efendimiz (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) ´in Ayakta, yahut oturarak, ya da rükû veya secdede uyuyan kimseye abdest almak gerekmez. Abdest yenilemek, ancak yatarak uyuyan kimseye gerekir.» ([28]) hadis-i þerifidir.
(Kafayý oynatmak veyahut baygýn düþüp kendinden geçmek de abdesti bozar.) Zira þuursuzluðun vücut gevþemesi üzerindeki etkisi, yatarak uyumaktan daha çoktur. Baygýnlýkla bütün durumlarda abdest bozulur. Onun -uykuda olduðu gibi- müstesna bir durumu yoktur. Her ne kadar kýyas, uyku ile de bütün durumlarda abdestin bozulmasýný gerektiriyorsa da, baygýnlýðýn vücut üzerindeki olumsuz etkisi daha çok olduðundan uyku ona kýyas edilemez. (Rükû ve"secdeli olan namazlarda sesli gülmekle de abdest bozulur.) Fakat kýyas bozulmamasýný gerektirir, ki Ýmam-ý Þafii bu görüþtedir. Zira sesli gülen kimsenin vücudundan necis bir þey çýkmýþ olmaz. Nitekim namazýn dýþýnda ve cenaze namazý ile tilâvet secdesinde gülen kimsenin abdesti bozulmuyor. Ancak biz Peygamber Efendimiz (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) :
«Bana bakýn, içinizden kim sesli olarak güldü ise, abdest alýp namazý yeniden kýlsýn.- ([29]) hadisine dayanýyoruz. Çünkü bunca As? hap ve tabiin tarafýndan uygulanan ve Ebû Müsâ el-Eþ´arl gibi tanýnmýþ bir Sahabî tarafýndan rivayet olunan böyle bir hadis dururken kýyas yapýlamaz. Hadis mutlak namaz hakkýnda vârid olduðu ve mutlak namaz dendiði zaman da rükû ve secdeleri bulunan namaz anlaþýldýðý için bu hüküm yalnýz bu namaza verilmiþtir. Sesli gülmek, hem gülen ve hem de gülenin yanýnda duran kimse tarafýndan iþitilen gülüþtür. Bayaðý gülmek ise yalnýz gülen tarafýndan iþitilir. Bayaðý gülmekle abdest bozulmaz. Fakat -söylendiðine göre- namaz bozulur.
Kiþiden, solucan ve tenya gibi parazitlerin düþmesiyle de abdest bozulur.) Zira parazit bizatihi necis deðilse de, pislik içinden geldiði için üzerinde necaset bulunur ve o necaset her ne kadar az ise de, normal yoldan çýktýðý için yele benzer. Yel nasýl pisliðe bulaþýp necis olduðu için çýkmasý ile abdest bozuluyorsa, bu da böyledir. Fakat kadýnýn ferci ile erkeðin zekerinden çýkan yel, necis yerden gelmediði için abdesti bozmaz. Hatta eðer kadýn, ferci ile makadý arasýndaki hail yýrtýlýp iki menfezi birleþirse, yellendiði zaman yelin, makadmdan çýkmýþ olabilmesi ihtimaline binaen abdest almasý müs-tehaptýr.
(Eðer yaranýn kabuðu sýyrýlýp altýndan su veya benzeri bir þey çýkarsa, eðer kenarlara daðýtýrsa abdest bozulur, daðýtmazsa bozulmaz.) Çünkü yaradan çýkan su necistir. Zira kan piþmekle irinle,þir. Ýrin de pise pise nihayet suya dönüþür. Ýma´m Züfer´e göre her iki durumda da abdest bozulur. Ýmam-ý Þafiî´ye göre de her iki durumda da bozulmaz. Bu da eðer kendiliðinden çýkarsa böyledir. Eðer kiþinin sýkmasý ile olursa, daðýlsa bile bozulmaz. Çünkü bu durumda -Allah bilir- vücuttan necis bir þey çýkmýþ olmuyor, çýkarýlmýþ olur.[30]
--------------------------------------------------------------------------------
[1] «Taharet´Ýn» sözlük anlamý temizliktir. Fýkýh Ýstýlahýnda ise -abdest, gusül ve teyemmüm gibi- birtakým hükmi pisliklerden temizlenme ameliyelerine de denildiði için, müellif bunlarýn hepsini kastederek «Taharetler» diye çoðul olarak kullanmýþtýr.
[2] Maide, 6
[3] Bakara, 187
[4] Muðire b. Þube tarafýndan rivayet ohman ve aslýnda Ýki hadis olup müellif tarafýndan birleþtirilen bu hadisin d&vamýza delil olan son kýsmý Müslim´de kayýtlý bulunmaktadýr. (Mestlerin Mesih Babý) C. 1, S. 134
Nasb-ürraye C. 1, S. 1
[5] Þeyhü´l-Îslâm Burhanüddîn Ebu´l-Hasan Ali b. Ebû Bekir Merginânî, Hidaye Tercümesi, Kahraman Yayýnlarý: 1/21-22.
[6] Buhari (abdest) 26, (Bed-ülhalk) 11, Müslim (Taharet) 87, 78. Ebû Dâ-vud (Taharet) 50, Tirmizi (Taharet) 19, Nesai (Taharet) 72, tbn-1 Mâce (Taharet) 40, 112, DârimÝ (Abdest) 78, Muvatta1 (Taharet) 9, Ýmam Ahmed´in Müsned´i 2/241, 253, 265
[7] Ebü Dâvud (Taharet) 48, Tirmizi (Taharet) 20, Ýbn-i Mâce (Taharet) 41, DârimÝ (Abdest) 25, îmam Ahmed´in Müsned´i 2/418. 3/41. 4/70, 5/382, 6/382
[8] Bu konuda birçok hadisler mevcut olup biri, Buhari ile Müslim´in Hu-zeyfe (R.A.)´dan «peygamber Efendimiz fSA.V.) geceleri kalkarken aðzýna misvak sürerdi» mealinde rivayet ettikleri hadistir. Müslim ayrýca Hz. Aiþe (R.A.)´den de «Peygamber Efendimiz (S.A.V.), her eve geldiðinde yaptýðý ilk iþ aðzýna misvak sürmekti» mealinde bir hadis rivayet etmiþtir. Ebü Dâvud da Hz. Aise (R-A.)´dan «Peygamber Efendimiz (S.A.V.) -gece olsun þündiiz olsun- her uykudan kalktýðýnda, abdest almadan önce aðzýna misvak sürerdi» mealinde bir hadis naklet-miþtir. (Nasb-ürraye C. 1, S. 8)
[9] Gariptir. el-Muðni C. 1, S. 37´de Enes b. Mâlik (R.A.)´dan gelen munkatl bir hadis olduðu zikredilmektedir. (Nasb-ürraye C. 1, S. 8
[10] Peygamber Efendimiz´in nasýl abdest aldýðýný rivayet eden yirmi bir Sa-hablnln hepsi Peygamber Efendimizin abdest alýrken aðýz ve burnuna su verdiðini söylemiþlerdir. Bu Sahabilerden Abdullah îbn-i Zeyd´in hadisini Evimme-i Sit-te"nin her altýsý da kaydetmiþlerdir. Nasb-ürraye C. 1, S. 10
[11] Ýmara Ahmedln Müsned´i C. S. 369
[12] Ebû Davud (Taharet) 51, Tirmizl (Taharet) 29, îbn-1 Mâce (Taharet) 53
[13] îbn-i Ebl Þeybe (Ýmam Ebû Hanife´nin Mezhebine Aykýn Hadisler Babý
[14] Bu lafýzla gariptir. Darekutnl, Ebû Hüreyre (R-A.)´dan «Peygamber Efendimiz: «parmaklanmam arasým ovan H kýyamet günü, aralarýnda Cenâh-ý Allah ateþ sokmasýn» buyurdu» seklinde rivayet etmiþtir.Nasb-ürraye C. 1, S., 26
[15]Bu lafýzla gariptir. Abdullah îbn-i Ömer, Übey b. Ka"b, Zeyd tbn-i Sabit ve Ebû Hüreyre (R-A.)´ra rivayet ettikleri bu hadisin sonunda «Kim ki bundan fazla veya eksik yaparsa, sýnýn açmýþ veya kendine yazýk etmiþ olur» ziyadesi yoktur. Bu ziyade ancak bir baþka hadisin sonunda vardýr.
Nasb-ürraye C. 1, S, 27
[16]Bu lafýzla gariptir. Abdullah îbn-i Ömer, Übey b. Ka"b, Zeyd tbn-i Sabit ve Ebû Hüreyre (R-A.)´ra rivayet ettikleri bu hadisin sonunda «Kim ki bundan fazla veya eksik yaparsa, sýnýn açmýþ veya kendine yazýk etmiþ olur» ziyadesi yoktur. Bu ziyade ancak bir baþka hadisin sonunda vardýr. Nasb-ürraye C. 1, S, 27
[17]Bu lafýzla gariptir. Abdullah îbn-i Ömer, Übey b. Ka"b, Zeyd tbn-i Sabit ve Ebû Hüreyre (R-A.)´ra rivayet ettikleri bu hadisin sonunda «Kim ki bundan fazla veya eksik yaparsa, sýnýn açmýþ veya kendine yazýk etmiþ olur» ziyadesi yoktur. Bu ziyade ancak bir baþka hadisin sonunda vardýr. Nasb-ürraye C. 1, S, 27
[18] Müellif her ne kadar böyle söylüyorsa da Ýmam-ý Þafii, abdestte tertibin farziyetini ne «Vava´dan, ne de namaz kýlma isteðinin abdest almadan önce olmasýndan çýkarmýþtýr. Zira «Vavn´m mutlak cemi için olup ondan tertip anlaþýlmadýðý, herkesçe bilinen bir þeydir. Halis bir Arap olan ve Arap dilinin bütün inceliklerini çok iyi bilen Ýmam-ý Þafiî de bunu biliyordu. Namaz kýlma isteði ile abdest alma eylemi arasýndaki tertip de tabii olup onunla, abdest uzuvlarýnýn tertibi arasýnda hiç bir iliþki yoktur. Þayet abdest ters bir þekilde dahi alýnsa, yine de namaz kýlma isteði abdest almaktan öncedir. Bu da açýk bir þeydir. Fýkh-i Þafii kitaplarýnýn açýklamasýna göre, Ýmam-ý Þafii tertibin famyetini âyetin nazmýndan çýkarmýþtýr. Zira âyette üç uzvun yýkanmasý, birinin de meshedilmesi em re dilmektedir. Meshi emredilen uzvun, yýkanmasý emredilen uzuvlar arasýnda zikredilmesi, bunlarýn sýra ile yapýlmasý gerektiðine iþarettir. Yoksa «Yüzünüzü, dirseklere kadar ellerinizi ve topuklara kadar ayaklarýnýzý yýkayýnýz ve´baþýnýzý mesnediniz» Duyurulacaktý ki o zaman, belagata daha uygun düþerdi.
Ahmed Meylani
[19] Sýhah-i Sitte´nin hepisi Hz. Aiþe (R.A.)´dan:BuharI Sahife 29 (Nama2) 47, (Afime) 5 Müslim Sahife 132 (Taharet) 66, 67 Nesel, Sahife 72 (Taharet) 89, (Gusül) 17, (Zinet) 8, 62 Ýbn-i Mâce, Sahife 33 (Taharet) 42
TirmÝzI Cilt 1, Sahife 78 (Cuma) 75
[20] Þeyhü´l-Îslâm Burhanüddîn Ebu´l-Hasan Ali b. Ebû Bekir Merginânî, Hidaye Tercümesi, Kahraman Yayýnlarý: 1/22-27.
[21] Mâide, 6
[22] Gariptir
[23] Hikmeti bilinmeyen þer´I hükme taabbüdi denir, ki konumuz olan mesele o kabildendir. Zira kaza-yý hacet eden kimsenin sbdest alma mükellefiyeti, sebebi bilinmeyen bîr hükümdür. Çünkü bu kimsenin mutad olan iki yolundan necasetin çýkmasý ile yüz, el ve ayaklarýna ne oluyor ki, bunlarý yýkamakla mükellef tutulur.. Bunun Ýçin böyle hükümlere taabbüdi denir ve taabbüdi olan bir hükme -fukahanin ittifaký île- baþka bir þey kýyas edilemez. Çünkü kýyas sebebe dayanýr. Taabbüdi hükmün sebebi ise meçhuldür. Mütercim : Ahmed Meylani
[24] Darekutnî Sahife 57, Nasb-ürraye C. 1, S. 37
[25] Razl, Hz. Aiþe (R.A.)´dan : Ibn-i Mâce : (Yanda býrakýlan namazý tamamlama babýnda
[26] Darekutnî Sahife 57, Nasb-ürraye C. 1, S. 43
[27] ) Darekutiü Nasb-ürraye C. 1, S. 44
[28] Bu lâfýzla gariptir. Ebû Davud (uyumaktan dolayý abdest alma babý), Tirmizl jraam Ahmed, Darekutnl ve Beyhakl, Abdullah Ýbn-i Abbas (R.A.)´dan þu þekilde rivayet etmiþlerdir. «Peygamber Efendimiz (S.A.V.) secdede iken nyumuþtu. O derecede ki fcor-luyordu bile. Sonra kalkýp namazýna devam etti. Ona :
-Yâ ResülaUalý, sen uyumuþtun, dedim. Bana:
-Abdest almak ancak uzanarak yatan kimseye lâzým gelir. Çünkü kiþi aza-nýnca mafsallarý gevþer, diye cevap verdi.» Nasb-ürrayfi C. 1, S. 44
[29] îmam Ebü Hanife"nin birçok Ashabtan naklettiði bu hadisi, aynca Bey-hakl ve Darekutnl de kitaplanmn birçok yerlerinde çeþitli ifadelerle ve deðiþik Ashabtan rivayet etmiþlerdir.
Nasb-ürraye C. 1, S. 47
[30] Þeyhü´l-Îslâm Burhanüddîn Ebu´l-Hasan Ali b. Ebû Bekir Merginânî, Hidaye Tercümesi, Kahraman Yayýnlarý: 1/27-32.
Ynt: Taharet By: ceren Date: 14 Haziran 2015, 19:06:16
Esselamu aleyküm.Rabbim razý olsun paylaþýmdan kardeþim.Abdestin sünnetleri,nasýl alýndýðý ve abdesti bozan þeyleri tekrardan öðrenmiþ olduk.Rabbim dikkat etmeyi nasip etsin...
radyobeyan