Hidaye Tercümesi
Pages: 1
Ezan By: ecenur Date: 07 Mayýs 2010, 17:20:58
Hidaye Tercümesi / Ezan

Namazýn Sýhhatinin Þartlarý
Namazýn Keyfiyeti
Namazdaki Okuyuþ Hakkýnda Bir Fasýl


EZAN BABI



(Ezan yalnýz beþ vakit namazýn farzlarý ile cuma namazý için sünnettir.) Ezan hakkmda mütevatir olan nakle binaen ezan (baþ­ka namazlarda sünnet deðildir.) (Ezanýn keyfiyeti malumdur) ve gökten inmiþ olan meleðin tarif ettiði þekildedir. (Ezanda terci´ yok­tur.) Terci´: Ýki þehadet kelimesini ikiþer defa önce sessiz, sonra ses­li olarak okumaktýr. Ýmam-ý Þafii (Allah rahmet eylesin) Ebû Mahdûre (Radiyallâhü anh)´m «Peygamber Efendimiz (Sallallahü Aleyhi ve SeHem) bana ezanda terci yapmamý emir bu­yurdu» ([1]) hadisine dayanarak: -Ezanda terci vardýr.» demiþtir. Biz diyoruz ki: Ezan hakkýnda varid olan meþhur hadislerin hiç birin­de tercie dâir bir rivayet yoktur. Ebû Mahdûre (Radýyal-lâhü anh) ise, Peygamber Efendimiz (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) ona ezaný öðretirken, ezan kelimelerinin tekrarýný terci sanmýþtýr.

(Sabah ezanýnda hayye alalfelah´tan sonra iki kez esselâtu hayran minennevm denilir.) Zira Bilâl-ý Habeþi (Radýyallâhü anh) bir sabah, Peygamber Efendimiz (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) ezandan sonra mescide gelmediðini görünce kapýya giderek iki kez esselatü hayrün minennevm demiþ ve Peygamber Efendimiz (Sallal-

lahü Aleyhi ve Sellem) uyanýnca; Yâ Bilâl bu ne güzel þey, bunu ezana kat» ([2]) buyurmuþtur. Bu­nun sabah yalnýz sabah ezanýnda söylenmesi de, sabah saatlarýnýn uyku ve gaflet zamaný olduðu içindir.

(Kamet de ezan gibidir. Ancak kamette HAYYEALELFELAH´tan sonra iki kez KAD KAMETÝSSALAH denilir.) Meþhur olan rivayete göre ezaný öðreten melek, kametin de ezan gibi olduðunu söylemiþ­tir. ([3]) Ýmam-Þafiî (Radýyallâhü anh) :«Kamette kelimeler birer defa söylenir- demiþ ise de, bu hadis onun görüþüne karþý bir delildir. (Ezanda kelimeler aðýr aðýr ve aralýklý olarak, kamette ise anl­arda ve aralýksýz olarak söylenir.) Zira Peygamber Efendimiz, (Sal­lallahü Aleyhi ve Sellem). Bilâl (Radýyallâhü anh)´a:"Ezan okurken kelimeleri aðýr aðýr ve aralýklý olarak, kamet getirirken ise, ardarda ve aralýk vermeden oku» ([4]) diye buyurmuþtur ki bu, ezan ve kametin mustahap olan þeklidir. (Kiþi yüzünü kýbleye vererek ezan okur ve kamet getirir.) Çün­kü ezaný öðreten melek yüzünü kýbleye vererek ezan okumuþtur. Þayet kiþi yüzünü kýbleye vermeden ezan okursa -gaye hasýl ol­duðu için- caiz ise de sünnete aykýrý olduðundan mekruhtur. (HAYYEALESSELAH ve HAYYEALELFELAH kelimeleri söyle­nirken yüz saða ve sola dönderiür.) Çünkü bu iki. kelime birer hi­tap mahiyetinde olup onlarla müslümanlar namaza çaðýrýlýr. Mü­ezzin baþýný minarenin þerefesinden dýþarý çýkarýp saða sola dönder-meye imkân bulamadýðý takdirde (Ayaklarýnýn ayný yerden ayrýl mamasý þartýyla þerefe içinde dönmesi) ki bu da þerefenin geniþ ok duðu zaman mümkün olur (iyidir.) Zira sünnet, müezzinin ezaný bi­tirinceye kadar ayný yerde durmasýdýr. (Ezanda en iyisi, kiþinin par­maklarýný kulaklarýna sokarak ezan okumasýdir.) Çünkü bunu, se­sin yükselmesine yardýmcý olduðu için Peygamber Efendimiz (Sal-lallahü Aleyhi ve Sellem) B i I â l´e emretmiþtir. ([5]) Þayet mü­ezzin parmaklarýný kulaklarýna sokmasa da yine Ýyidir.) Zira par­maklan kulaða sokmak asli bir sünnet deðildir.

(Sabah ezanýndan sonra çaðrýyý tekrarlamak iyi bir usul ise de baþka namazlarda mekruhtur.) Sabah ezanmdan sonra çaðrýyý tek­rarlama usûlü, Ashab-ý Kiram devrinden sonra namaza karþý genel bir gevþeklik baþ gösterdiði için Küfe ulemasý tarafýndan ih­das edilmiþtir. Bu usûlün sabah namazýna tahsis edilmesi de -yu­karda söylediðimiz üzere- sabah saatlerinin uyku ve gaflet zama­ný olduðu içindir. Dini hayatta genel bir gevþekliðin baþ gösterme­si üzerine sonraki ulema bu usûlü bütün namazlarda istihsan etmiþ­lerdir.

Ýmam Ebû Yûsuf: -Müezzinin bütün namazlarda memleket idarecisine «Ey Emir, Allah´ýn selamý, rahmet ve bereket­leri üzerine olsun. Haydi namaza, haydi felaha. Allah senden razý olsun. Namaz vaktidir» demesinde bir sakýnca görmüyorum» demiþ­tir. Ýmam Muhammed ise, içtimai hayatta ve dini emirler muvacehesinde insan fertleri arasýnda bir fark bulunmadýðýný söy-liyerek Ýmam Ebû Yûsuf´un bu sözünü yadýrgamýþtir.

tmam Ebû Yûsuf, yöneticiler halkýn iþleriyle uðraþ­týklarý için cemaatý kaçormasýnlar diye bu çaðýnyý yöneticilere tah­sis etmiþtir, ki hakim ile müftü de ayný durumdadýrlar. imam Ebû Hanife´ye göre (Müezzin akþam nama­zýndan baþka bütün namazlarda ezan ile kamet arasýnda oturur. Çün­kü ezan ile kameti ardarda okumamak ve birbirinden ayýrmak ge­rekir.) Zira ezan ile kameti peþpeþe okumak mekruhtur. Diðer iki imam ezan ile kamet arasýnda oturmayýp da, onlarý biribirinden sa­dece hafif bir ara verme ile ayýrmak kâfi gelmez. Zira ezanýn ke­limeleri arasýnda da hafif duruþlar yapýlýr. O halde iki hutbe ara­sýnda nasýl oturuluyorsa, ezan ile kamet arasýnda da oturulmahdýr» diyerek akþam, namazýný da bu hükümden istisna etmemiþlerdir. Ak­þam namazýnýn tehiri mekruh olduðu için. Ýmam Ebü Ha­ni f e akþam namazýnýn ezam ile kameti arasýnda oturmanýn ak­þam namazýnýn mekruh vakte girmesine sebeb olabileceðini düþü­nerek : «Aralarýnda hafif bir duruþ kâfidir- demiþtir. Zira her ne kadar ezanýn kelimeleri arasýnda da hafif duruluyorsa da, ezan ile kametin hem eda þekilleri deðiþiktir ve hem de herbiri ayn bir yer­de okunur, iki hutbe ise öyle deðildir. Onun için iki hutbeyi biri­birinden ayýrmak, ancak aralannda oturmakla olur.

îmam-ý Þafii akþam namazýný da diðer namazlara ký­yas ederek: «Akþam namazýnm ezaný ile kameti, aralarýnda iki re­kât namaz kýlmakla biribirinden ayrýlýr» demiþtir. Halbuki -yuka­rýda belirttiðimiz üzere- akþam namazýnýn tehiri mekruh olduðu için akþam namazý diðer namazlardan farklý olup onlara kýyas edi­lemez. ( Y a k u p demiþtir ki: imam Ebû Hanife´yi gördüm. Akþam ezanýný okuduktan sonra hemen kamet getirirdi, Ezan ile kamet arasýnda oturmazdý.) Ýmam Ebü Hanif e´ nin böyle yapmasýndan, müezzi­nin hem akþam namazýnda ezan ile kamet arasýnda oturmamasýnm ve hem de fýkýh hükümlerirýi bilen bir kimse olmasýnýn müstahap olduðu anlaþýlýr. Zira Peygamber-Efendimiz (Aleyhi´s-selâtü ve´s-selâm); «Ýçinizde en iyileriniz size müezzinlik ya­par.» ([6]) buyurmuþtur. (Kaza namazý Ýçin de ezan okunur ve kamet getirilir.) Zira ri­vayete göre Peygamber Efendimiz bir yolculukta Ashabýyla birlik­te uykuda kalarak kaçýrdýðý sabah namazýný kaza ederken hem ezan okutmuþ ve hem de kamet getirtmiþtir. ([7]) Bu hadis bizim için «Ka­za namazý için ezan yoktur. Yalnýz kamet getirilir.» diyen Ým a m -1 Þ â f i i´nin görüþüne karþý bir delildir. ([8]) (Þayet kiþi bir kaç namazý kazaya býrakmýþ ise birinci namaz için) yukarýda geçen hadise binaen (hem ezan okur, hem kamet) getirir. Diðer namazlarda ise, isterse hem ezan okur. Hem kamet getirir) ki kaza namazý da eda namazý gibi olsun (isterse yalnýz, kamet getirir.) Çünkü ezan, hazýr olmayanlarýn namaza gelmeleri içindir. Bunlar ise hepsi hazýrdýrlar. Ben diyorum ki: Rivayete gö­re imam Muhammed: -Diðer namazlar için ezan okunmaz, yalnýz kamet getirilir- de­miþtir. Derler ki: Hanefi fýkhýnýn bütün imamlarý bu görüþte olabi­lirler.

(Ezan okurken ve kamet getirirken abdestlî olmak daha uygun ise de, abdestsiz olarak da ezan okunsa caizdir.) Çünkü ezan na­maz deðil, bir zikirdir. Bunun için nasýl Kur´an okurken abdestli olmak müstehap ise, bunda da müstahaptýr. (Fakat abdestsiz ola­rak kamet getirmek mekruhtur.) Çünkü abdestsiz kamet getiren kim­se, namaz için abdest almak zorunda olduðundan getirdiði kamet ile namazý biribirinden ayrýlmýþ olur. Abdestsiz ezan ve kametin hük­mü hakkýnda iki rivayet daha vardýr: Birine göre kamet de ezan gibi olup abdestsiz getirmek mekruh deðildir. Çünkü kamet ikinci ezan demektir. Diðerine göre ezan da kamet gibi olup abdestsiz oku­mak mekruhtur. Zira abdestsiz ezan okuyan kimse, kendisinin yap­mayacaðý bir, ibadete baþkalarýný çaðýrmýþ olur.

ECünüp olarak ezan okumak) kesin olarak (Mekruhtur) onun hakkýnda baþka bir rivayet yoktur. Çünkü ezan gerçekte namaz ol­mamakla beraber bazý yönlerden namaza benzediði için cünüblükte onun namaza benziyen yönü göz önünde bulundurulmuþtur. Abdest-sizlik ise, cünüblüðe göre daha hafif olduðu için. onda ezanýn ger­çekte namaz olmadýðý yönüne bakýlmýþtýr. Câmi-ülsaðiyr´de «Kiþi ab­destsiz olarak ezan okursa, bir daha okumasýna gerek yoktur. Fa­kat cünüb olarak okuyan kimsenin guslettikten sonra bir daha oku­masý kanaatimce daha iyidir» diye geçmektedir.

(Abdestsiz veya cünüb olarak ezan okuyan kimse, abdest aldýk­tan veya guslettikten sonra bir daha okumadan namaz kýlarsa na­mazýnda bir eksiklik olmaz.) Zira abdestsiz okunan ezanýn bir daha okunmasý hakkýnda herhangi bir rivayet yoktur. Cünüb olarak oku­nan ezanýn da her ne kadar bir daha okunmasý hakkýnda iki riva­yet varsa da, büsbütün ezansýz ve kametsiz namaz caizdir. Þayet okumak isterse, yalnýz ezan okunur, kamet getirilmez. Çünkü ezan -cuma namazýnda olduðu gibi- bazan tekrarlanýr. Kametin tek­rarý ise hiç bir yerde yoktur. (Kadýn da ezan okuduðu zaman durum böyledir) yani bir da­ha ezan okumak sünnete uymasý için müstah iptir. (Herhangi bir namaz için, vakti girmeden ezan okunamaz.) Zi­ra ezan namaz vaktinin girdiðini bildirmek içindir. Vakit girmeden okunan ezan ise, þaþýrtmaktan baþka bir þey deðildir. î m a m Ebû.Yûsuf: «Sabah namazý için gecenin son yarýsýnda ezan okunabilir» de­miþtir, ki îmam-ý Þafii de buna kaildir. Zira Mekke ve Medine halký hep öyle yapagelmiþlerdir. Bizim bunlara karþý olan delilimiz. Peygamber Efendimizin (Sallallahü Aleyhi ve Sellem), Bilâl´a -elini saða sola uzatarak- «Tan yerinin þu tarafta bu tarafta aðardýðýný görmedikçe ezan okuma- ([9]) diye Duyurmasýdýr. (Yolculukta olan kimse için de ezan ile kamet müstahaptýr.) Zira Peygamber Efendimiz (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) E bû M e 1 i k e´nin iki oðluna; Yolculuða çýktýðýnýz zaman ezan okuyun, kamet getirin ve hangi­niz Kur´an-ý daha çok biliyorsa o size imamlýk etsin» ([10]) buyur­muþtur. (Yolculukta olan kimsenin ezan ile kametin ikisini birlikte terk etmesi mekruhtur.) Yalnýz kamet getirmesi caizdir. Çünkü ezan, okunduðu yerde olmayanlarýn namaza gelmeleri içindir. Yolculuk­ta olan kimseler ise hep ayný yerdedirler. Kamet ise, namaza baþ­landýðýný bildirmek olduðu için hazýr olanlara da gereklidir.

(Eðer kiþi þehir içinde ve fakat kendi evinde namaz kýlýyorsa) cemaatla kýlýnan namazýn þekline uygun olmasý için, (ezanh ve ka-metli olarak namaz kýlar þayet ezan ile kametin ikisini de terk eder­se caizdir.) Zira Abdullah ibn-i Mesûd (Radýyallâhü anh) bir gün iki kiþiye namaz kýldýrýrken: «Bizim için semtin eza­ný kâfidir- demiþtir.[11]



Namazýn Sýhhatinin Þartlarý



(Namaz kýlmak istiyen kimse için namaza baþlamadan önce abdestsizlik ve pisliklerden -yukarýda anlattýðýmýz biçimde- temizlenmek gerekir.) Cenâb-ý Hak metinleri yukarýda geçen âyetlerde ´-Elbiseni temizle» ve (Eðer cünüb olursanýz yýkanýp temizlenin) buyurmuþtur. (Namazda avret yerlerini örtmek de gerekir.) Zira Cenâb-ý Hak (Celle Celâlihu) «Ey insan oðullarý, her, mescide gidiþinizde en güzel elbisenizi giyiniz» ([12]) yani avret yerlerinizi kapatýnýz, buyurmuþtur. Peygam­ber Efendimiz de (AlcyhýVsalâtü ves´s-selâm) : -Erginlik çaðýna eren kadýnýn baþ örtü­süz namazý yoktur- ([13]) buyurmuþtur. (Erkeðin avret yeri göbeðin altýndan diz kapaklarýna kadardýr.) Zira Peygamber Efendimiz lAleyhi´s-selâtü ve´s-selâm);-Erkeðin avret yeri göbeði ile diz kapaklaruýuý arasýdýr-bir rivayete göre;-Göbeðin altýndan baþlayarak diz kapaklarýný geçinceye kadardýr.- ([14]) diye buyurmuþtur. Ý m a m -1 Þafii (Allah rahmet eylesin) her ne kadar: -Göbeðin kendisi de avrettir» demiþ ise de, bu hadisten, göbe­ðin avret olmadýðý anlaþýlmaktadýr. Ýmam-ý Þafiî: «Diz kapaklan avret deðildir» demiþtir. Biz ise, ya bu hadisteki «Diz kapaklarýný geçinceye kadar- deyimine veyahut -Diz kapaðý av­rettendir- ([15]) hadisine dayanarak diz kapaklarýnýn avret olduðu görüþündeyiz.

(Hür olan kadýnýn yüzü ile ellerinden baþka bütün vücudu av­rettir. Çünkü Peygamber Efendimiz (Aleyhi´s-selâtü ve´s-selâm) :«Kadýn örtünmesi gereken bir avrettir») ([16]) buyurmuþtur. Ancak kadýn yüz ve ellerini açmak zorunda olduðu için kadýndan bu iki uzuv avret sayýlmamýþtýr. Ben diyorum ki: ha-diþin ifâdesi ayaðýn avret olduðunda nass ise de en sýhhatli olan görüþe göre ayak avret deðildir. Zira ayaðm avret olmadýðýna dâir kuvvetli bir rivayet vardýr.(Kadýn namaz kýlarken bacaðýnýn dört veyahut üçtebiri açýk olursa -Ýmam Ebû Hanife ile Ýmam Muhammed´e göre- namazý sahih olup bir daha kýlmasý gerekmez. Ýmam Ebû Yûsuf t «Yarýya yakýn bir miktar bile açýk olursa namazý yine sahihtir» demiþtir.) Çünkü herhangi bir þeye, ancak karþýsýnda olan bir baþka þeyin on­dan az olduðu zaman «çok- denilir. Zira azlýk ile çokluk birer izafi mefhum olup birbirlerine göredirler.

(Ýmam Ebû Yûsuf´tan, kadýnýn bacaðýndan yarýsý açýk olduðu za­man namazýn sahih olup olmadýðý hakkýnda iki rivayet gelmiþtir.) Zira herhangi bir þeyin yansý diðer yarýya göre ne az, ne de çok­tur. Çünkü diðer yan ondan az olmadýðý için çok deðildir ve diðer yarý ondan çok olmadýðý için az deðildir.

îmam Ebû Yûsuf namazýn sahih olduðunu söylerken, bacaðýn açýk olan yarýsýnýn kapalý olan diðer yarýdan çok olmadý­ðýna, sahih olmadýðým söylerken ise, diðer yandan az olmadýðýna bakmýþtýr. Ýmam Ebû Hanife ile Ýmam, Muhammed: «Herhangi bir þeyin dörtte biri gerek bir çok þer´i hükümler­de ve gerek konuþmalarda o þeyin tamamý yerine kaim olur. Nite­kim abdestte baþýn dörtte birini meshetmek baþýn tamamýný mesh etmek yerine ve hac menasikinde baþýn dörtte birini traþ etmek ba­þýn tamamýný traþ etmek yerine geçer ve nitekim herhangi bir kim­se, bir baþkasýný yalnýz ön taraftan gördüðü zaman o kimseyi, dört taraftan biri olan sadece ön taraftan gördüðü halde «Ben falanca­yý gördüm» der» demiþlerdir. (Saç, karýn ve oyluk da öyledir.) Yani ayný ihtilâf bunlarda da vardýr. Zira bunlarýn her biri baþlý baþýna bir uzuvdur. Saçýn baþ­tan sarkan kýsmý, her ne kadar gusülde yýkanmasý gerekmiyorsa da -sahih olan kavle göre- namazda örtünmesi gereken avrettir.. Zira gusülde yýkanmasýnýn vâcib olmayýþý, bedenden sayýlmadiðý için deðil, zorluk olmasýn diye yýkanmasý vâcib olmamýþtýr. Ýki bacak ara­sýndaki ön ve arka avretlerde de -ki bunlara aðýr avret denilir- ayný ihtilâf vardýr. Sahih olan kavle göre zeker ile daþaklar ayn ayn avretlerdir. (Erkeklerin bedeninden nereler avret ise, câriye olan kadýnlarýn avreti de oralardýr. Cariyenin sýrtý ile karný avrettir. Bu iki yerden yukarý olan kýsýmlar avret deðildir.) Zira H z. Ömer (Radý-yallâhü anh) rastladýðý kapalý gezen bir cariyeye:

-At baþýndan o örtüyü. Hür kadýnlara benzemek mi istiyorsun?» diye çýkýþmýþtýr. Hem de gelenek oîarak câriye iþ kýlýðýnda dýþarý çýk­týðý için her çýkýþýnda örtünmeye mecbur tutulmasýnda zorluk var­dýr. (Kiþi, necis olan elbisesini yýkamak için bir þey bulamadýðý za­man necis elbisesiyle namaz kýlar ve namazýný bir daha yenilemez.)

Bunun iki þekli vardýr Eðer elbisenin dörtte biri veyahut daha faz­lasý temiz ise o elbiseyle namaz kýlar. Çýplak olarak kýlmasý caiz deðildir. Çünkü herhangi bir þeyin dörttebiri, o þeyin tamamý hük­mündedir Eðer elbisenin temiz olan kýsmý dörtte birinden az olur­sa, Ýmam Muhammed´e göre yine böyledir.

Ýmam-ý Þafii´ nin de iki görüþünden biri bu yoldadýr. Zira necis elbise ile namaz kýlan kimse, namazm sýhhati için bir tek þartý, çýplak olarak namaz kýlan kimse ise, birden çok farzlarý ye­rine getirmemiþ olur. ([17]) Ýmam Ebü Hanife i!e Ýmam Ebû Yûsuf´a göre ise bu durumda olan kiþi muhayyerdir, is­terse çýplak olarak, isterse ki -en iyisi budur- necis elbise ile na­maz kýlar. Çünkü gerek necis elbise ile ve gerek çýplak olarak na­maz kýlmak, zaruret bulunmazsa caiz deðildir. Namazda caiz gö­rülen necaset miktan ile avretin açýk olma miktarýnýn ikisi de dört­te birdir. O halde ikisi namazýn hükmünde müsavidir. Necasetle namaz kýlmanýn çýplak olarak namaz kýlmaktan iyi olmasýnýn sebe­bi de þudur: Çünkü elbisenin temiz olmasý yalnýz namaz için þart­týr. Avret yerlerinin kapatýlmasý ise her zaman gereklidir. (Avret yerlerini kapatacak esvap bulamayan kimse, çýplak ola­rak ve fakat oturarak namaz kýlar. Rüku ile secdeleri de iþaretle yapar.) Peygamber Efendimiz (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) böyle yapmýþtýr. (Þayet ayakta kýlarsa yine caizdir.), Zira oturarak namaz kýlmada aðýr avret yerleri kapalý olarak namaz kýlma imkâný bu­lunuyor. Ayakta namaz kýlanýn da rükû ve secdeleri hakkýyia yap­masý mümkündür. Bunun için, kiþi hangisini arzu ederse onu ya­pabilir. (Bununla beraber oturarak kýlmasý daha evlâdýr.) Çünkü av­ret yerlerini kapatmak yalnýz namazda deðil, her zaman gereklidir. Hem de onun yerine geçecek baþka bir þey yoktur. Tam rüku ve secdeler yerine ise, iþaretler geçer.

(Namazýn sýhhat þartlarýndan biri de niyetdir. Kiþi namaza baþ­lamadan, kýlmak istediði namaza niyet ederek ve ara vermeden if-titah tekbiresini alarak namaza baþlar.) Çünkü Peygamber Efendimiz (Aleyhi´s-selâtü ve´s-selâm); Ameller ancak niyete göredir- ([18]) buyurmuþtur. Aynca namaza baþlarken ayaða kalkýp kýbleye karþý durulur. Ayakta durmak ise, namaz için olabil­diði gibi herhangi bir iþ için de olabilir. Eðer namaza niyet getiril­mezse, bu duruþ normal diðer duruþlarda farklý olarak ibadet vas­fýný taþýmýþ olmaz. Ýftitah tekbiresinden önce edilen niyet de -eðer araya namaza uygun düþmiyen bir davranýþ girmezse- makbuldür, îftitah tekbiresinden sonra ise edilen niyet muteber deðildir. Çün­kü niyetten önce geçen kýsým, niyetsiz olarak yapýldýðý için ibadet sayýlmaz. Oruçta tan yeri aðardýktan sonra getirilen niyete ise, za­ruret için cevaz verilmiþtir. Niyet mana itibarýyla kasýt demek ise de, burada kiþi hangi namazý kýlmak istiyorsa kalbinde o namazý kasdetmesi gerekir. Eðer kiþinin kalbinde böyle bir kasýt yoksa, di­liyle söylemesinin hiç deðeri yoktur, âonra, eðer kiþinin kýlmak is­tediði namaz nafile ise ona mutlak niyet kâfidir. Sahih olan kav­le göre sünnet olan her namaz için de mutlak niyet kâfidir. Farz na­mazlarýn niyetinde ise -farzlar deðiþik olduðu için- kýlmak iste­nen namazýn belirtilmesi (Meselâ öðle namazýnýn farzý, ikindi na­mazýnýn farzý diye ayýrd edilmesi) gerekir.

(Eðer kiþi imama uyarak namaz kýlýyorsa, aynca imama uyma niyetini de getirmesi gereklidir.) Çünkü cemaatle kýlýnan namazm, imamýn herhangi bir yanlýþ davranýþý yüzünden fesada gittiði için, kiþinin bunu önceden kabullenmesi gerekir. (Namazýn sýhhat þartlarýndan biri de kýbleye yönelik olarak na­maz kýlmaktýr,) Zira Cenâb-ý Hak (Celle CelâÜhu); «Nerede olursanýz yüzlerinizi onun (Mescidi Haram´ýn) semtine çevirin- ([19]) buyurmuþtur. Sonra Mekke´­de olanlar için, bizzat kýbleye, Mekke dýþýnda olan kimseler için de -sahih olan kavle göre- kýblenin bulunduðu yöne yüzleri­ni çevirmeleri gereklidir. Çünkü insana, gücünün yettiði kadar tek­lif vaki olur. (Korku içinde namaz kýlan kimse, hangi yöne yüzünü çevirebi-lýyorsa, o yöne çevirerek namaz kýlar.) Çünkü bu kimse mazur ol­duðu için, kýbleyi bilemiyen kimse hükmündedir.

(Eðer kiþi kýbleyi bilemiyor ve yanýnda kendisinden soracak kim­se de bulunmuyorsa, ictihad ederek namaz kýlar.) Zira Ashap (Radýyallâhü anhümVýn kýbleyi hep ictihad ederek namaz kýlarlardý. Peygamber Efendimiz (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) de onlara ni­çin böyle yapýyorsunuz? diye kýnamaydý. Kaldý ki daha üstün bir im­kân bulunmadýðý zaman zahir olan delil ile amel etmek vâcibtir. Baþkasýndan sormak ise, ictihad etmekten daha üstün bir imkândýr.

(Namaz kýldýktan sonra kýblede yanlýþ olduðunu öðrenen kim­se, namazýný bir daha kýlmaz.) Ýmamý Þafii (Allah rah­met eylesin) :

-Eðer namazda arkasýný kýbleye vermiþ olduðunu öðrenirse, bir daha namazýný kýlmak zorundadýr» demiþtir. Biz diyoruz ki: Kiþi­nin yapabildiði þey ancak ictihad etmek idi, ki bunu yapmýþtýr. Tek­lif de ancak yapýlabilen þeyle olur. (Eðer karanlýk bir gecede bir kaç kiþiye imamlýk eden kimse, yaptýðý ictihad sonunda yüzünü doðuya, arkasýndaki kimselerden herbiri de keza ictihad ederek yüzünü bir baþka yöne çevirip na­maz kýlar ve hiçbiri imamýn nasýl yaptýðým bilmezse, hepsinin na­mazý sahihtir.) Çünkü hepsi de ictihad etmiþ ve kýble sandýklan yö­ne yüzlerini çevirerek namaz kýlmýþlardýr. Kabe içinde namaz ký­lan cemâatin imama muhalefetleri namazýn sýhhatýna nasýl mani de­ðilse, bunlarýnda imama muhalefetleri mani deðildir. (Ýmamýn na­sýl yaptýðýný bilen kimsenin namazý ise sahih deðildir.) Zira bu kim­seye göre imam kýblede yanýlmýþtýr. Kýyam farzýný yerine getirme­diði için (imamdan ilerde duran kimsenin namazý da sahih deðildir.)[20]

Ynt: Ezan By: ceren Date: 03 Eylül 2016, 15:51:36
Esselamu aleykum.Rabbim dunya oldukca ezan sesini eksitmesin.Ezan sesi ile allahin evine allahin buyruguna uyan kullardan olalim inþallah...
Ynt: Ezan By: Bilal2009 Date: 03 Eylül 2016, 17:06:16
Ve aleykümüsselam ve rahmetüllah.  Ezan Islam ýn asýl olan simgelerinden biridir. Rabbim bizleri ve göðü ezansýz býrakmasýn.  Rabbim paylaþým için razý olsun.

radyobeyan