Temizlik Bahsi taharet 5 By: sumeyye Date: 01 Mayýs 2010, 15:18:17
SU HAKKINDA SON SÖZ
ON VASIF VE KORUNMA TEDBÝRLERÝ
Sadece insan deðil, bütün canlýlar açýsýndan, suyun arzettiði hayatî ehemmiyet, tâ ilk çaðlardan beri insanlarýn dikkatini çekmiþtir. Bundandýr ki eski hikmet, hayatýn dört ana unsurundan biri olarak suyu görmüþtür. Toprak, Ateþ, Hava, Su. Kur´ân-ý Kerim de bir âyetinde: "Biz her þeyi sudan canlý kýldýk" (Enbiya 30) buyurur. Ýbn-u Kayyîm, et-Týbbu´n-Nebevî adlý kitabýnda geçmiþ nesillerin su hakkýndaki telâkkilerini þöyle hülâsa eder: "Su, hayatýn (ana) maddesidir, içeceklerin de efendisi. Kainatý teþkil eden unsurlardan biridir, daha doðrusu aslî unsurudur. Zira semavat onun buharýndan arz da köpüðünden yaratýldý. Allah her þeyi onunla hayattâr ve canlý kýldý."
Ýnsan için suyun ehemmiyeti, sadece içeceðimiz olmasýndan veya yiyeceklerimizin hazýrlanmasýndaki rolünden ileri gelmez; sýhhatimiz için zarurî olan temizlik vasýtasýdýr da... Öyle ise suyun hem temizliðe, hem de içilmeye elveriþli olmasý, bu maksadlarla bazý vasýflarý taþýmasý gerekmektedir. Bizden önce yaþayan insanlar, suyun "cevdet" yâni "iyi" olmasý için onda on vasýf aramýþlardýr.
1- Renk: Su, saf olmalý, her çeþit renklilikten ârî bulunmalýdýr.
2- Koku: Su kokusuz olmalýdýr.
3- Tad: Tadý hoþ olmalý, Fýrat ve Nil nehirlerinin tadýnda olmalýdýr.
4- Aðýrlýk: Hafif ve akýcý olmalýdýr.
5- Mecrasý: Suyun aktýðý yatak temiz olmalýdýr.
6- Menba: Su, uzak bir menbadan gelmelidir.
7- Güneþ ve rüzgar isabet etmelidir. Menba uzak olmadýðý takdirde güneþ ve rüzgar te´sir icra edemez.
8- Kývam: Suyun kývamý akýcý olmalýdýr.
9- Miktar: Su çok olmalýdýr. Bu takdirde karýþan yabancý maddeleri dýþarý atar.
10- Mansab: Akýþ istikameti kuzeyden güneye veya batýdan doðuya doðru olmalýdýr.
Bu açýklamalarý kaydeden kaynaðýmýz ilâve eder: "Sayýlan vasýflar kâmil ma´nâda, þu dört nehirde bulunur: Nil, Fýrat, Ceyhan, Seyhan."
Þu halde suyun saðlýðýmýza elveriþli olmasý, kirlenmelerinden korunmasý için dinimiz, bazý tahdidler koymuþ, tedbirler emretmiþ olmalýdýr.
Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm), hadislerinde sularýn kirletilmesi meselesini de ele alarak bir kýsým beyanlarda bulunur. Bazan çevre ile ilgili olarak yukarýda kaydettiðimiz yasaklar meyanýnda bazanda müstakillen bu meseleyi ele alýr. Hz. Muaz ve Hz. Câbir (radýyallâhu anhümâ) tarafýndan iki ayrý tarîkten nakledilen bir hadiste, "gölge ve yol" ile birlikte "mevârid" yani su mecralarý da zikredilerek, büyük abdest bozulmasý yasaklanýr. Ýbnu Ömer (radýyallâhu anh)´in rivayetinde Resûlullah nehir kenarlarýna büyük abdest bozmayý yasaklar.
Hz. Câbir (radýyallâhu anh)´den gelen bir rivayet akarsuya küçük abdest bozmayý yasaklar.
Yine Hz. Câbir ve Hz. Ebû Hüreyre (radýyallâhu anh) tarafýndan rivayet edilen hadislerde istifade edilecek olan durgun suya bevl edilmesi yasaklanmaktadýr.
Bazan "istifade edilecek" kaydý olmaksýzýn, mutlak þekilde birikmiþ su" ya bevl edilmemesi emredilmiþtir.
Sularýn kirlenmelerden korunmasý ile ilgili nebevî alâkadan bahsederken, kuyularla ilgili olarak Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)´ den vârid olan tâlimata da dikkat çekmemiz gerekir. Zira bunlardan bir kýsmý kuyu sularýnýn pislikten korunmasýna râcidir. Bu tâlimâtlardan birine göre, eskiden kalma kuyularýn etrafýnda (yarý çapý) elli, yeni açýlan kuyularýn etrafýnda ise, yirmibeþ zirâ´lýk bir dairenin harim olarak boþ býrakýlmasý gerekmektedir.
Bir diðer talimât da, hayvan aðýllarýnýn kuyuya kýrk zirâdan daha yakýna yapýlmamasýný emreder.[37]
ÝKÝNCÝ BAB
NECASETÝN ÝZALESÝ
(Bu babta beþ fasýl var)
*
BÝRÝNCÝ FASIL
BÜYÜK VE KÜÇÜK ABDESTLE ÝLGÝLÝ MESELELER
*
ÝKÝNCÝ FASIL
MENÝ ÝLE ÝLGÝLÝ MESELELER
*
ÜÇÜNCÜ FASIL
HAYIZ KANI ÝLE ÝLGÝLÝ MESELELER
*
DÖRDÜNCÜ FASIL
KÖPEK VE DÝGER HAYVANLAR
*
BEÞÝNCÝ FASIL
DERÝLER
BÝRÝNCÝ FASIL
BÜYÜK VE KÜÇÜK ABDESTLE ÝLGÝLÝ MES´ELELER
ـ3506 ـ1ـ عن أمّ قيس بنت محصن رَضِيَ اللّهُ عَنْها: ]أنَّهَا أتَتْ بِابنٍ لهَا صَغِيرٍ لَمْ يَأكُلِ الطَّعَامَ إلى رسولِ اللّهِ # فَأجْلَسَهُ في حِجْرِهِ فَبَالَ عَلى ثَوْبِهِ فَدَعَا بِمَاءٍ فَنَضَحَهُ وَلَمْ يَغْسِلْهُ[.وفي رواية: »فَرَّشَهُ«. أخرجه الستة، وهذا لفظ الشيخين.»النَّضْحُ«: رش الماء على الشئ، و يبلغ الغسل .
1. (3506)- Ümmü Kays Bintu Mihsan (radýyallâhu anhâ) anlatýyor: "Ben, henüz yemek yemeyen küçük bir oðlumla Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)´a gitmiþtim. Varýnca, çocuðu kucaðýna oturttu. Derken çocuk elbisesine akýttý. Su getirtip elbisesini serpti, fakat yýkamadý."
Bir rivayette: "...çiledi" denmiþtir.[38]
AÇIKLAMA:
1- Bu rivayet, çocuklarýn sidiðinin, büyüklerinkinden farklý mütâlaa edildiðini göstermektedir. Çünkü sidik necasettir, bulaþtýðý yerin yýkanarak temizlenmesi gereklidir, aksi takdirde namaz sahih olmaz. Bazý rivayetlerde kýz çocuklarýnýn sidiklerinin de büyüklerinki gibi yýkanmasý gerektiði, oðlan çocuklarýnýn sidiðine su çilemenin yeterli olacaðý ifade edilmiþtir.
2- Hadis, henüz anne sütüyle beslenen, onun dýþýnda baþka bir þey yeyip içmeyen oðlan çocuklarýnýn idrarlarýnýn necaset-i galîza sayýlmayacaðýný; yýkamaksýzýn, üzerine su serpmekleçilemekle- temizlenmiþ addolunacaðýný ifade etmektedir. Ancak baþka nasslar muvacehesinde ulemâ bu meselede üç farklý görüþ benimsemiþtir.
1) Þâfiî´ye göre bu hadis esastýr: Erkek çocuklarýn sidiðine su çilemek yeterlidir, temiz sayýlýr. Hz. Ali, Atâ, Hasan Basrî, Zührî, Ahmed, Ýshak ve Ýbnu Vehb gibi birçok âlim hep böyle hükmetmiþlerdir.
2) Kýz ve erkek her iki çocuk için de su çilenmesi yeterlidir. Bu, Evzâî´nin görüþüdür. Ýmam Mâlik ve Þâfiî´den de bu görüþ rivayet edilmiþtir. Ýbnu´l-Arabî bunu, erkek ve kýz çocuklarýnýn karnýna hiç bir þey girmemek þartýyla akýtmalarý kaydýyla nakleder. Nitekim bazý âlimler, çocuðun yeni doðmuþ ve henüz hiçbir þey yememiþ bir çocuk olacaðý ihtimalini belirtirler. Zira yeni doðan çocuklarýn tahnîk için Resûlullah´a getirilmeleri adetti.
3) Kýz ve erkek çocuðu, idrarlarýnýn yýkanmasý hususunda eþittirler ve temizlik, yýkanmadan hâsýl olmaz. Hanefîler ve Mâlikîler bu görüþtedir. Ýbnu Dakîki´l-Îd: "Bu görüþte kýyasa gittiler. Onlar, hadiste geçen "yýkanmadý" tabiriyle "yýkamada mübâlaðaya yer vermedi" demek istediðini söylerler" der.[39]
ـ3507 ـ2ـ وعن لبابة بنت الحارث قالت: ]كَانَ الحَسَنُ بنُ عَلِىِّ رَضِيَ اللّهُ عَنْهما فِي حِجْرِ رَسُولِ اللّهِ # فَبَالَ عَلى ثَوبِهِ، فَقُلْتُ يَا رسُولَ اللّهِ: الْبِسْ ثَوْباً، وَأعْطِنِى إزَارَكَ حَتَّى أغْسِلَهُ. قالَ: إنَّمَا يُغْسَلُ مِنْ بَوْلِ ا‘ُنْثى وَيُنْضَحُ مِنْ بَوْلِ الذِّكْرِ[. أخرجه أبو داود .
2. (3507)- Lübâbe Bintu´l-Hâris anlatýyor: "Hz. Ali´nin oðlu Hasan (radýyallâhu anhümâ), Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)´ýn kucaðýnda idi, elbisesine akýttý. Ben atýlýp:
"Ey Allah´ýn Resûlü (yeni) bir elbise giy. Ýzârýný da bana ver yýkayayým!" dedim. Cevaben:
"Kýz çocuðun idrarý olsa yýkanýrdý; ancak erkek çocuðun idrarý su çilemek suretiyle temizlenir!" buyurdular."[40]
ـ3508 ـ3ـ وعن أنس رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]بَيْنَا نَحْنُ فِي المَسْجِدِ مَعَ رَسولِ اللّهِ # إذْ جَاءَ أعْرَابِىٌّ، فقَامَ يَبُولُ فِي المَسْجِدِ، فقَالَ أصْحَابُ رَسولِ اللّهِ #: مَهْ مَهْ، فقَالَ رسُولُ اللّهِ #: َ تَزْرِمُوهُ دَعُوهُ، فَتَرَكُوهُ حَتّى بَالَ، ثُمَّ إنَّ رَسولَ اللّهِ # دَعَاهُ، فَقَالَ لَهُ: إنَّ هذِهِ المَسَاجِدَ َ تَصْلُحُ لِشَىْءٍ منْ هذَا الْبَوْلِ وَالْقَذَرِ: إنَّمَا هِىَ لِذِكْرِ اللّهِ تَعالى، والصََّةِ وَقِرَاءَةِ الْقُرآنِ، وَأمَرَ رَجًُ مِنَ الْقَوْمِ فَجَاءَ بِدَلوٍ مِنْ مَاءٍ فَشَنَّهُ عَلَيْهِ[ .
أخرجه الشيخان، وهذا لفظهما، والنسائي.»َ تَزْرِمُوهُ« بتقديم الزاى على الراء: تقطعوا عليه بوله.وقوله »فَشَنَّهُ عَلَيْهِ« بالمهملة: أى صبه عليه، وبالمعجمة: فرّقه عليه من جميع جهاته، ورشه عليه .
3. (3508)- Hz. Enes (radýyallâhu anh) anlatýyor: "Biz, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) ile birlikte mescidde otururken bir bedevi çýkageldi. Durup mescidin içine akýtmaya baþladý. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)´ýn Ashab´ý kalkýp:
"Dur! dur!" diyerek [üzerine yürümeye] kalktýlar ki Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) müdâhale etti:
"Kestirmeyin, býrakýn tamamlasýn." Ashab müdâhale etmedi, adam da ihtiyacýný tamamladý. Sonra Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm), adamý yanýna çaðýrdý ve:
"Bu mescidler, idrar ve pislik býrakma yeri deðildir. Allah´ýn zikredildiði yerlerdir. Buralarda namaz kýlýnýr. Kur´an okunur" dedi. Sonra cemaatten birine bir kova su getirmesini emretti. Kova gelince sidiðin üzerine boþalttý."[41]