Ýtikadname-Baðdadi
Pages: 1
iman ve islam By: sumeyye Date: 27 Mart 2010, 12:46:08
ÎMÂN ve ÝSLÂM


Bu (Ý´TÝKÂDNÂME) kitâbýnda, Resûlullahýn "sallallahü aleyhi ve sellem" îmâný ve islâmý bildiren bir hadîs-i þerîfi açýklanacakdýr. Bu hadîs-i þerîfin bereketi ile, müslimânlarýn i´tikâdlarýnýn temâmlanacaðýný, böylece, salâha ve se´âdete kavuþacaklarýný ve cürmü, günâhý çok olan bu Hâlidin de "kuddise sirruh" kurtulmasýna sebeb olacaðýný ümmîd ediyorum. Hiçbirþeye muhtâc olmýyan ve keremi, ihsâný bol olan ve kullarýna çok acýyan Allahü teâlâya güzel i´tikâdým þöyledir ki, sermâyesi az, kalbi kara olan bu fakîr Hâlidin yersiz sözlerini afv buyura ve kusûrlu ibâdetlerini kabûl eyleye! Yalancý, aldatýcý þeytânýn kötülüklerinden [ve islâm düþmanlarýnýn yalan yanlýþ sözlerine ve yazýlarýna aldanmakdan] koruyarak, þâd eyleye! Merhametlilerin en merhametlisi ve ihsân sâhiblerinin en cömerdi ancak Odur. Ýslâm âlimleri buyurdu ki, (Mükellef) olan, ya´nî âkýl ve bâlið olan, kadýn, erkek her müslimânýn, Allahü teâlânýn sýfat-ý zâtiyyesini ve sýfat-ý sübûtiyyesini, doðru bilmesi ve inanmasý lâzýmdýr. Herkese ilk farz olan þey budur. Bilmemek özr olmaz. Bilmemek günâh olur. Ahmed oðlu Hâlid-i Baðdâdînin bu kitâbý yazmasý, baþkalarýna üstünlük ve bilgi satmak ve þöhret sâhibi olmak için deðildir.Bir yâdigâr, bir hizmet býrakmak içindir. Allahü teâlâ, bu âciz olan Hâlide, kendi kuvveti ile ve Resûlünün mubârek rûhunun yardýmý ile imdâd eylesin! Âmîn. [Hâlid-i Baðdâdî, 1242 [m. 1826] da vefât etdi.]

[Allahü teâlânýn (Sýfat-ý zâtiyye) si altýdýr. Bunlar: Vücûd, Kýdem, Bekâ, Vahdâniyyet, Muhâlefet-ü lil-havâdis ve Kýyâm-ü bi-nefsihî ´dir. Vücûd, kendiliðinden var olmak demekdir.Kýdem, varlýðýnýn öncesi, baþlangýcý olmamakdýr. Bekâ, varlýðý sonsuz olmakdýr, hiç yok olmamakdýr. Vahdâniyyet, hiç bir bakýmdan þerîki, nazîri, benzeri olmamakdýr.Muhâlefet-ü lil-havâdis, hiçbir þeyinde, hiçbir mahlûka, hiçbir bakýmdan benzemez demekdir.Kýyâm-ü bi-nefsihî, varlýðý kendindendir, hep var olmasý için, hiçbir þeye muhtâç deðildir, demekdir.Bu altý sýfatýn hiç biri, mahlûklarýn hiçbirinde yokdur.Bunlarýn, mahlûklara hiçbir sûretde tealluklarý, baðlantýlarý da yokdur. Ba´zý âlimler, Vahdâniyyet ve Muhâlefet-ü lil-havâdisin ayný olduklarýný söyliyerek, (sýfat-ý zâtiyye beþdir) demiþlerdir].

Allahü teâlâdan baþka olan herþeye, (Mâ-sivâ) veyâ (Âlem) denir. Þimdi (Tabî´at) diyorlar. Âlemlerin hepsi yok idi. Hepsini Allahü teâlâ yaratdý. Âlemlerin hepsi, mümkindir ve hâdisdir. Ya´nî, yok iken var olabilir ve var iken yok olabilirler ve yok iken var olmuþlardýr. (Allahü teâlâ var idi. Hiçbirþey yok idi) hadîs-i þerîfi, bunu bildirmekdedir.

Âlemin hâdis olduðunu gösteren ikinci bir delîl de, âlemin her zemân bozularak deðiþmesidir. Her þey deðiþmekdedir. Kadîm olan þey ise, hiç deðiþmez. Allahü teâlânýn zâtý [ya´nî kendisi] ve sýfatlarý böyledir. Bunlar hiç deðiþmez. [Hâlbuki âlemde, fizik olaylarýnda, maddelerin hâl deðiþdirmesi oluyor. Kimyâ reaksiyonlarýnda, maddelerin özü, yapýsý deðiþiyor. Cismlerin yok olarak baþka cismlere döndüðünü görüyoruz. Bugün, yeni bilinen atom deðiþmelerinde ve çekirdek reaksiyonlarýnda, madde, element de yok oluyor. Enerjiye dönüyor.] Âlemlerin böyle deðiþmeleri, birbirlerinden hâsýl olmalarý, sonsuzdan gelemez. Bir baþlangýcý olmasý, yokdan var edilmiþ olan ilk maddelerden, elementlerden hâsýl olmalarý lâzýmdýr.

Âlemin mümkin olduðuna, ya´nî yok iken var olabileceðine baþka bir delîl de, âlemin hâdis olmasýdýr. Ya´nî, herþeyin yok iken var olmalarýdýr.

[Vücûd, var olmak demekdir. Üç dürlü vücûd vardýr:Birincisi (Vâcib-ül-vücûd) dür. Ya´nî, varlýðý lâzým olan vücûddür. Hep vardýr. Önceleri ve sonsuz sonralarý hiç yok olamaz. Yalnýz Allahü teâlâ vâcib-ül-vücûddür.

Ýkincisi, (Mümteni´-ul-vücûd) dür. Ya´nî, var olamaz. Hep yok olmasý lâzýmdýr.Þerîk-i bârî böyledir. Ya´nî, Allahü teâlâya ortak, Allahü teâlâ gibi ikinci bir tanrý var olamaz.

Üçüncüsü, (Mümkin-ül-vücûd) dür.Ya´nî, var da olabilir, yok da olabilir.Bütün âlemler, mahlûklar hep böyledir. (Vücûd) kelimesinin tersi (Adem) kelimesidir. Adem, yokluk demekdir. Âlemler, ya´nî herþey, var olmadan önce ademde idi. Ya´nî yok idiler.] Mevcûd, ya´nî, var olan þey ikidir: Biri (Mümkin), ikincisi (Vâcib) dir. Eðer mevcûd, yalnýz mümkin olsaydý ve vâcib-ül-vücûd bulunmasaydý, hiçbirþey var olamazdý. [Çünki, yok iken var olmak, bir deðiþiklikdir, bir olaydýr. Fizik bilgimize göre, her cismde bir olay olmasý için, bu cisme dýþardan bir kuvvetin te´sîr etmesi, bu kuvvet kaynaðýnýn, bu cismden önce mevcûd olmasý lâzýmdýr.] Bunun için, mümkin olan mevcûd, kendi kendine var olamaz ve varlýkda duramaz. Ona bir kuvvet te´sîr etmeseydi, hep yoklukda kalýrdý. Var olamazdý. Kendini var edemiyen, baþka mümkinleri de elbette halk edemez, yaratamaz.Mümkini yaratanýn, vâcib-ül-vücûd olmasý lâzýmdýr. Âlemin var olmasý, bunu yokdan var eden bir yaratýcýnýn var olduðunu gösteriyor. Görülüyor ki, hâdis olmýyarak ve mümkin olmýyarak, ya´nî hep var olarak, bütün mümkinlerin tek yaratýcýsý, ancak vâcib-ül-vücûddür. O kadîmdir.Ya´nî hep var idi. Vâcib-ül-vücûd demek, vücûdü baþkasýndan olmayýp ancak kendindendir.Ya´nî kendi kendine hep vardýr.Baþkasý tarafýndan yaratýlmamýþdýr. Eðer böyle olmazsa, mümkin ve hâdis olmasý, baþkasý tarafýndan yaratýlmasý lâzým olur. Bu ise, düþünülenin tersine olan bir netîcedir. Fârisîde (Hudâ) demek, kendi kendine hep olucu, ya´nî kadîm demekdir. [Kitâbýmýzýn I. ci kýsm, 6. cý maddesinde dahâ geniþ bilgi vardýr. Lütfen oradan da okuyunuz!]

Âlemlerin, þaþýlacak bir nizâm içinde olduklarýný görüyoruz. Fen, her sene bunlarýn yenilerini bulmakdadýr. Bu nizâmý yaratanýn, (Hay) diri, (Âlim) bilici, (Kâdir) gücü yetici, (Mürîd) dileyici, (Semî) iþitici, (Basîr) görücü, (Mütekellim) söyleyici ve (Hâlýk) yaratýcý olmasý lâzýmdýr. Çünki, ölmek ve câhil olmak ve gücü yetmemek ve zorla yapmak, saðýrlýk ve körlük ve söyliyememek, birer kusûrdur, utanýlacak þeylerdir.Bu kâinâtý, bu âlemi, bu nizâm üzere yaratanda ve yok olmakdan koruyanda, böyle kusûrlu sýfatlarýn bulunmasý olacak þey deðildir. [Atomdan, yýldýzlara kadar her varlýk birer hesâbla, kanûnla yaratýlmýþdýr. Fizikde, kimyâda, astronomide ve biyolojide keþf edilebilen kanûnlardaki, baðlantýlardaki nizâm, akllara hayret vermekdedir. Darwin bile, (Gözün yapýsýndaki nizâmý, incelikleri düþündükçe, hayretden tepem atacak gibi oluyor) demek zorunda kalmýþdýr. Fen bilgilerinde okutulan bütün kanûnlarý, ince hesâblarý, formülleri yaratan, hiç noksan sýfatlý olur mu?]

Bundan baþka, adý geçen kemâl sýfatlarý, mahlûklarýnda da görüyoruz.Bunlarý, mahlûklarýnda yaratmýþdýr. Bu sýfatlar, kendisinde bulunmasaydý, mahlûklarda nasýl yaratabilirdi?Kendisinde bulunmasaydý, mahlûklarý Ondan dahâ üstün olurlardý.

Yine deriz ki, âlemleri yaratanda, bütün kemâl, üstün sýfatlarýn bulunmasý ve noksan sýfatlardan hiçbirinin bulunmamasý lâzýmdýr. Çünki noksan, kusûrlu olan, Hudâ, yaratýcý olamaz. Aklýn gösterdiði bu delîlleri bir yana býrakýrsak, âyet-i kerîmeler ve hadîs-i þerîfler de, Allahü teâlânýn kemâl sýfatlarý olduðunu açýkça bildirmekdedir. Bunda þübhe etmek câiz deðildir.Þübhe etmek küfre sebeb olur. Yukarýda yazýlý sekiz kemâl sýfatýna (Sýfât-i sübûtiyye) denir. Ya´nî, Allahü teâlânýn sýfat-ý sübûtiyyesi sekizdir. Allahü teâlâda bütün kemâl sýfatlarý vardýr. Onun zâtýnda ve sýfatlarýnda ve iþlerinde hiçbir kusûr ve karýþýklýk ve deðiþiklik yokdur. (Sýfât-i zâtiyye) ve (Sýfât-i sübûtiyye) ye (Ülûhiyyet sýfatlarý) denir. Bir mahlûkda ülûhiyyet sýfatý bulunduðuna inanan (Müþrik) olur.

Ynt: iman ve islam By: Lal-i Hal Date: 26 Mayýs 2016, 18:23:57
.burda da Allahýn varlýðý farkli yonlerden ele alinmis ispata calisilmis.
Cok faideli bir yaziydi.Allah razi olsun
Ynt: iman ve islam By: ceren Date: 26 Mayýs 2016, 19:18:52
Aleykumselam.Ýslamiyeti hakkiyla yasamak imani tam olmak demektir.Allahin emir ve yasaklarina uyan ve imani tam olup islamiyeti hakkiyla yasayanlardan olalim inþallah...

radyobeyan