Ýslam Kavramlarý M-Z
Pages: 1
Sulh By: armi Date: 24 Mart 2010, 12:47:55

SULH




Barýþ, sulh, anlaþma; anlaþmazlýðý gidermek için iki kiþi veya iki taraf arasýnda yapýlan bir akit. Sulh genel olarak, anlaþmazlýk konusu olan þeyden daha azý üzerinde yapýlýr ve taraflar arasýndaki anlaþmazlýðý sona erdirir.

Sulh akdi insanlar arasý muâmelelerde söz konusu olur. Müslümanla kâfir, Ýslâm devlet baþkaný ile devlete baþ kaldýran bâgî veya þiddetli geçimsizlik halinde eþler arasýnda yapýlacak sulh anlaþmasý bu akdin kapsamýný geniþletmektedir.

Ýnsanlar arasýndaki anlaþmazlýklarýn sulh yoluyla giderilmesi menduptur. Hâkim, taraflarý sulha zorlayamazsa da onlarý buna teþvik eder. Ancak taraflardan birisinin haklý olduðu ortaya çýkarsa, hâkimin hükmü uygulamasý gerekir.

Sulh akdi âyet, hadis veya icmâ´ delillerine dayanýr. Kur´ân-ý Kerîm´de þöyle buyurulur: "Eðer bir kadýn kocasýnýn uzaklaþmasýndan veya yüz çevirmesinden endiþe ederse, o kadýnla erkeðin aralarýný sulh yoluyla islah etmelerinde bir sakýnca yoktur. Sulh daha hayýrlýdýr. Ýnsanýn özünde kýskançlýk duygusu vardýr. Eðer iyi geçinir ve kötülükten sakýnýrsanýz bu daha hayýrlýdýr" (en-Nisâ, 4/,128).

Hz. Peygamber þöyle buyurmuþtur: "Müslümanlar arasýnda haramý Melal ve helalý haram, kýlmayan sulh akdi caizdir" (Tirmizi, Ahkâm, 17; Ebû Dâvud, Akdýye, 12; Ýbn Mâce, Ahkâm, 23; Ahmed b. Hanbel, II, 366). Þarabý helal sayma veya nikâhlý eþi ile cinsel temasta bulunmama konusunda yapýlacak sulh anlaþmasý haramý helal, helalý haram kýlma niteliðinde olup geçersizdir.

Sulhun meþrûluðu üzerinde Ýslâm bilginlerinin görüþ birliði vardýr. Bu akit, insanlar arasýndaki anlaþmazlýklarý kaldýrdýðý için yararlý bir akit türüdür.

Sulhun Çeþitleri:

Sulh, müslümanla zimmî veya müste´men, bâðî ile Ýslâm devlet baþkanýný meþrû sayan tebea, geçimsizlik halinde eþler arasýnda veya davacý ile davalý arasýnda mâlî olan veya mâlî olmayan konularda yapýlabilir.

Sulh akdi üçe ayrýlýr:

1. Davalýnýn ikrarda bulunduðu anlaþmazlýðý sulh yoluyla çözümleme:

Bir kimse baþkasýnda bir alacaðý olduðunu iddia etse, davalý da böyle bir borcu bulunduðunu ikrar ve itirafta bulunsa, sonra davacý onunla asýl borcundan baþka bir bedel üzerinde anlaþsa ikrara dayalý sulh söz konusu olur. Bu sulh bedeli, dava konusu cinsinden olabileceði gibi; yararlanma, bir yerde belirli bir süre çalýþma veya bir evde oturma kabilinden de olabilir. Bu çeþit sulhun caiz olduðu konusunda bilginler arasýnda görüþ birliði vardýr (es-Serahsî, el-Mebsût, Beyrut 1398/1978, XX, 139; el-Kâsânî, Bedâyiu´s-Sanâyi´, Beyrut 1328/1910, VI, 40; Ýbnü´l-Hümâm, Fethul-Kadîr, Kahire 1310 H., VII, 24; Ýbn Rüþd, Bidâyetül-Müctehid, Mýsýr t.y., II, 290; Ýbn Kudâme, el-Muðnî, Kahire t.y., IV, 482).

krara dayalý sulh akdi bir mal yerine baþka mal üzerinde yapýlmýþsa satým akdi gibi sayýlýr. Bir halý yerine kumaþ üzerinde sulh yapmak gibi. Bu, taraflarýn rýzasý ile bir malýn baþka malla mübadelesi niteliðindedir. Bu yüzden de gayri menkul olunca bunda þûf´a (bk. "Þûf´a" mad.) cereyan eder; ayýp sebebiyle geri verilebilir; kendisinde þart muhayyerliði sabit olur ve bedelin bilinmezliði onu fasit kýlar. Çünkü bu bilinmezlik, anlaþmazlýða götürür. Diðer yandan bedeli teslime gücün yetmesi de þarttýr.

Bir mal yerine evde oturma gibi bir yararlanma üzerinde akit yapýlmýþsa, buna kira hükümleri uygulanýr. Çünkü bu, bir mal karþýlýðýnda menfaatleri temlik etmektir. Akitlerde itibar, sözcüðe deðil anlamadýr. Kira süresinde, taraflardan birisinin ölümü ile akit sona erer.

2. Davalýnýn inkârýna dayalý sulh: Davalýnýn dava konusunu inkârý üzerine yapýlan sulhtür. Meselâ; bir kimse baþka birisinin üzerinde bir hakký olduðunu iddia etse, davalý ise bu hakký inkâr etse, ancak daha sonra taraflar bu dava konusunun bir bölümü üzerinde sulh anlaþmasý yapsalar; böyle bir sulh Hanefi, Mâlikî ve Hanbelîlere göre caizdir (es-Serahsî, a.g.e., II,139; el-Kâsânî, Bedâyiu´s-Sanâyi´, IV, 40; Ýbnül-Hümâm, Fethul-Kadîr, VII, 24; Ýbn Kudâme, el-Muðnî, IV, 476). Ancak bunun için davacýnýn dava konusu þeyin kendisine ait bir hak olduðuna inanmasý, davalýnýn ise aksi görüþte olmasý, fakat husumeti kesmek üzere davacýya üzerinde anlaþtýklarý bir bedeli ödemesi þarttýr.

3. Davalýnýn susmasý ile yapýlan sulh: Davacýnýn dava konusu þeyi ikrar veya inkâr etmeyip susmasý üzerine yapýlan sulhtur. Bir kimse baþka birisi üzerinde bir hakký bulunduðunu iddia etse, davalý bunu ikrar veya inkâr etmeksizin sussa, sonra da bu konuda onunla sulh akdi yapsâ; çoðunluk fakihlere göre böyle bir sulh akdi geçerli olur.

Sulh akdinin baþka akitlerle iliþkisi:

Sulhun altý çeþit akitle birlikte Bulunmasý mümkündür.

1. Satýþ anlamý taþýyan sulh: Bir kimse baþkasýnda bulunan bir þeyi dava eder ve onunla dava konusu þeyden baþka bir mal veya para üzerinde anlaþýrsa; bu mal veya para sulh bedeli olmuþ bulunur.

2. Hibe anlamýnda sulh: Bir kimse baþkasýndaki bir ayn´ý dava etse, sonra bundan daha azý üzerinde sulh akdi yapsalar; kalan kýsým hibe olmuþ bulunur.

3. Kira akdi anlamýnda sulh: Dava konusu þey yerine, baþka bir mal davacýya belli bir süre için kiraya vermekle bu çeþit sulh akdi meydana gelir. Davalýnýn bir süre davacýnýn iþinde çalýþmayý kabul etmesi de bu niteliktedir.

4. Âriyet verme anlamýnda sulh: Dava konusu þeyden davacýnýn yararlanmasý üzerine sulh yapýlabilir. Yararlanma süresi sýnýrlý veya sýnýrsýz olabilir.

5. Ýbra anlamýnda sulh: Dava konusu para alacaðýnýn bir bölümü üzerinde sulh anlaþmasý yapmak gibi, "Seni bin lira borcunun yarýsýndan ibra ettim" demekle bu sulh gerçekleþir.

6. Selem anlamýnda sulh: Zimmette borç kalabilen misli bir bedel karþýlýðýnda sulh yapmak böyledir. Dava konusu mal karþýlýðýnda bir ay sonra bir ton buðday vermeyi davalýnýn kabul etmesi bu niteliktedir.

Sulhun Rükünleri:

Sulhun rüknü icap ve kabuldür. Davalýnýn "Seninle þu bedel üzerinde sulh olalým" teklifine, davacýnýn "Kabul ettim veya razý oldum" gibi sözleriyle sulh akdi meydana gelir.

Sulhun Þartlarý:

Sulh akdinde þartlar, ya bu akdin taraflarý veya dava konusu yahut da sulh bedeli ile ilgili bulunur.

Sulh akdinin taraflarý ile ilgili þartlar:

1. Akýllý olmak: Akýl hastasýnýn veya temyiz gücüne sahip olmayan küçüðün yapacaðý sulh akdi geçerli deðildir. Çünkü çocuðun ve akýl hastasýnýn tasarruf ehliyeti yoktur.

Erginlik þart deðildir. Açýk bir yararý olunca, tasarrufa izinli küçük çocuðun yapacaðý sulh da geçerli olur.

2. Küçük aleyhine sulh anlaþmasýnda, sulhun çocuða açýk bir zarar vermemesi gerekir. Bir kimse, bir çocukta bir alacaðý olduðunu dava etse; babasý küçüðün malý üzerinde sulh anlaþmasý yapsa; verdiði mal dava konusu þeyin miktarý kadar veya insanlarýn mislinde gabn-i fahiþ saydýðý bir fazlalýkla sulh yapýlsa bu caizdir. Çünkü bu durumda sulh ivazlý bir akit sayýlýr.

Eðer davacýnýn delili yoksa sulh caiz olmaz. Çünkü böyle bir durumda sulh, küçüðün malýný teberru anlamý taþýr. Teberru ise sýrf zarar olup, buna baba malik olamaz.

Ancak baba sulh bedelini kendi malýndan karþýlarsa bu caiz olur. Çünkü bunun küçüðe bir zararý bulunmaz.

3. Küçük yerine sulh yapacak kimsenin baba, dede veya vasi gibi kendi malýnda tasarrufa ehil kimselerden olmasý gerekir.

4. Sulh yapanýn mürted olmamasý gerekir. Çünkü Ebû Hanîfe´ye göre mürteddin tasarruflarý askýdadýr. Ebû Yusuf ve Ýmam Muhammed´e göre ise bu tasarruflar nâfizdir. Onlara göre mürted kadýnýn sulh yapmasý ise ittifakla caizdir.

Sulh Bedeli Ýle Ýlgili Þartlar

Sulh bedelinin mütekavvim bir mal olmasý gerekir. Þarap, domuz eti, kan gibi Ýslâm´a göre alým-satýmý caiz olmayan þeyler sulh bedeli olarak belirlenemez. Çünkü sulhta ivazlý akit anlamý vardýr. Bu yüzden satým akdinde bedel olmaya elveriþli olmayan þey sulh bedeli de olamaz. Sulh bedeli menkul veya gayri menkul bir mal olabileceði gibi, borçlanma veya menfaat kabilinden de olabilir.

Dava konusu olan þey bir ayn olup, sulh da ikrara dayalý bulunursa, sulh bedeli miktar ve nitelikleri belli olmak þartýyla bir mal da borç da olabilir. Çünkü böyle bir sulh iki taraf için de satým akdi niteliðindedir. Bu durumda dava konusu þey satýlan mal, sulh bedeli ise sâtýþ bedeli niteliðinde olur.

Sulh bedeli mevcut, belirli ve mülk edinilmiþ bir ayn olunca, misli veya kýyemî mal niteliðinde olabilir.

Sulh bedeli zimmette borç olarak kalacaksa miktar ve nitelikleri belirli standard bir mal olmasý gereklidir. Çünkü bu þeyler semen olmaya elveriþlidir.

Nitelikleri belirli bir hayvan sulh bedeli olarak zimmet borcu þeklinde belirlense böyle bir sulh akdi caiz olmaz. Çünkü böyle bir hayvan, mal karþýlýðýnda zimmette sabit bir borç olarak kalmaz.

Dava konusu þey zimmet borcu (deyn) olur ve sulh da ikrara dayalý bulunursa, þu hükümler uygulanýr:

1) Eðer dava konusu altýn, gümüþ veya nakit para ise, iki durum söz konusu olur. Sulh bedeli ile dava konusu olan alacak ya cinsleri farklý olur veya ayný cinsten bulunur.

a) Dava konusu olacak nakit para, sulh bedeli miktarý ve nitelikleri belirli bir mal olursa, sulh akdi geçerli olur. Burada akit, alacaðý bir mal karþýlýðýnda satmak niteliðindedir. Yüz gram altýn alacaðý yerine nitelikleri belirli bir top kumaþ almak gibi. Sulh bedeli dirhem, dinar veya nakit para dýþýnda bir borç olarak belirlense sulh caiz olmaz. Çünkü bu durum borcu borçla satmaya yol açar.

b) Dava konusu olan alacakla, sulh bedeli ayný cins ve miktarda olursa böyle bir sulhun geçerli oluþunda þüphe yoktur. Yüz gram altýn alacaðý için yine yüz gram altýn üzerinde sulh anlaþmasý yapmak gibi...

Diðer yandan sulh bedeli, miktar ve nitelikte alacaktan daha az ise sulh yine caizdir. 100 gr. altýn alacaðý yerine 50 gr. altýn üzerinde sulh akdi yapmak gibi... Burada davacý alacaðýnýn bir bölümünü almýþ, geri kalan için borçluyu ibra etmiþ sayýlýr.

Sulh bedeli miktar ve nitelikte, asýl alacaktan daha fazla ise sulh akdi caiz olmaz. 100 gr. altýn alacaðý yerine 150 gr. üzerinde sulh akdi yapmak gibi... Çünkü bu durumda fazlalýk faiz olur.

Sonuç olarak, sulh akdi altýn, gümüþ veya nakit para olarak davacýnýn hakký cinsinden daha azý üzerinde yapýlmýþsa; bu hakkýn bir bölümünü almak, kalanýndan ise borçluyu ibra etmek anlamýna gelir. Sulh akdi yine bunlardan, davacýnýn hakký cinsinden, asýl alacaktan daha fazla bir miktar üzerinde yapýlmýþ olur veya nakit para veya mal olarak baþka bir cins üzerinde yapýlmýþ bulunursa ivazlý akit söz konusu olur. Buna göre, davacý peþin bir alacak için ayný miktardaki vadeli bir alacak üzerinde sulh akdi yapsa bu akit geçerli olur. Bu, alacaðýn tecili anlamýna gelir.

Sulh, bunun aksine vadeli alacaðý peþin olarak alma þeklinde olsa yine geçerlidir. Burada davacý hakkýný almýþ, borçlu da te´cil konusundaki hakkýný terk etmiþ olur (es-Serahsî, a.g.e., XXI, 2´7; Ýbnü´l-Hümâm, VII, 24; Zeylai, Tebyinü´l-Hakâik, V, 41; Ýbn Âbidîn, Reddül-Muhtâr, Mýsýr t.y., IV, 500; ez-Zühayli, el-Fýkhul-Ýslâmi ve Edilletüh, Dimaþk 1405/1985, V, 303).

2) Dava konusu alacak altýn, gümüþ veya nakit para dýþýnda misli mallardan zimmet borcu olursa; sulh bedelinin bunun cinsinden olup olmamasýna göre iki durum söz konusu olur.

a. Sulh bedeli, asýl alacak cinsinden ise, bunlar miktar ve sýfatta bir olunca sulh akdi caiz olur. Burada kabz þart koþulmaz. Çünkü davacý hakkýnýn ayn´ýný almýþ bulunur. 100 kg. buðday alacaðý için ayný nitelik ve miktarda buðday için sulh anlaþmasý yapmak gibi...

Miktarda ve sýfatta hakkýndan daha azý için sulh yapýlsa caiz olur. Burada akit ivazlý sayýlmaz, kalanda indirim uygulanmýþ bulunur. Çünkü bu, hakkýnýn bir bölümünü almak, kalanýndan ibra etmek demektir. Burada da kabz þart deðildir.

Miktarda deðil yalnýz sýfatta hakkýndan daha azý üzerinde sulh akdi yapsa bu da caiz olur. Burada o davacý hakkýnýn aynýný alýnýþ ve davalýyý da borcun sýfatýndan ibra etmiþ olur. Kabz yine þart deðildir.

Miktar ve sýfat olarak veya sýfat olarak deðil, miktar olarak hakkýndan daha fazlasý üzerinde sulh akdi yapýlsa; sulh caiz olmaz. Çünkü bu faizdir. Ancak miktar olarak deðil, sýfat olarak asýl alacaktan fazlasý üzerinde sulh akdi yapýlsa, caiz olur ve bu ivazlý akit sayýlýr. 100 ölçek Kanada cinsi buðday alacaðý için yine 100 ölçek Rus cinsi buðdayý kabul etmek gibi...

b. Dava konusu alacakla sulh bedelinin cinsleri ayrý olursa, burada sulh bedeli altýn, gümüþ ve nakit para kabilinden ise sulh caiz olur. Taraflar birbirinden ayrýlmadan kabz þarttýr.

Sulh bedeli ölçü veya tartý ile alýnýp satýlan bir mal ise, sulh akdi caiz olur. Mecliste kabz þarttýr. Böylece deyn´in deyn ile mübadelesinden sakýnýlmýþ olur. Meselâ; bir kimsenin baþkasýnda bir ölçek buðday alacaðý olsa, borçlu ile vadeli bir para üzerinde anlaþma saðlansa, bu sulh akdi geçerli deðildir. Çünkü böyle bir iþlem deyn´i deyn ile deðiþme niteliðindedir.

Sulh Akdinin Konusu Ýle Ýlgili Þartlar:

Üzerinde sulh akdi yapýlabilecek konular þunlardýr:

1. Konunun Allahü Teâlâ´ya ait bir hak olmayýp insana ait bir hak olmasý gerekir. Bu hakkýn mal (ayn), zimmet borcu veya kýsas ve ta´zîr cezasý gibi mal sayýlmayan bir hak olmasý mümkündür. Ancak zina, hýrsýzlýk, içki içme cezasý gibi Allah hakký olan bir hak üzerinde sulh akdi yapmak geçerli deðildir. Meselâ; bir kimse zina eden veya hýrsýzlýk yapan yahut içki içen birisini yakalayýp hakimin önüne getirmek istese bu kimseler bir mal veya para karþýlýðýnda kendilerinin serbest býrakýlmasý için yakalayan kimse ile sulh anlaþmasý yapsalar bu akit batýl olur. Çünkü had´ler Allah haklarýndandýr.

2. Akdin konusunun sulh yapana ait bir hak olmasý gerekir. Eðer hak ona ait deðilse sulh anlaþmasý bâtýl olur.

3. Sulh akdi konusunun sulhu yapana ait sabit bir hak olmasý da gerekir. Meselâ; kocasý tarafýndan boþanan bir kadýn, yanýndaki çocuðun bu kocaya ait olduðunu iddia etse, erkek bu kadýnla daha önce evli olduðunu inkâr etse, çocuðun nesebini bu erkeðe baðlamak için bir mal karþýlýðýnda sulh anlaþmasý yapsalar, akit bâtýl olur. Çünkü nesep kadýnýn deðil çocuðun hakkýdýr. Baþkasýnýn hakkýndan dolayý da bir bedele hak kazanamaz (es-Serahsî, a.g.e., XXI, 35; el-Kâsânî, VI, 47 vd.; Ýbnül-Hümâm, a.g.e., VII, 33; Ýbn Âbidin, a.g.e., IV, 493).

Sulh Akdinin Hükümleri

1. Sulh akdi davacý ve davalý arasýndaki husumeti ve anlaþmazlýðý sona erdirir. Artýk ayný konuda bunlarýn davasý dinlenmez.

2. Þûf´a (ön alým) hakký sahibi için bu hak sabit olur.

3. Ayýp sebebiyle geri verme hakký doðar. Sulh akdi, dava konusu ikrara dayalý ise, geri verme hakký her iki taraf için de söz konusu olur. Çünkü bu takdirde satým akdi niteliði bulunur. Akit inkâra dayalý ise, bu hak yalnýz davacýya ait olur. Çünkü bu takdirde akit yalnýz davacýya nisbetle satýþ hükmündedir.

4. Görme muhayyerliði sebebiyle geri verme hakký doðar. Bu hak sulhun her iki çeþidinde de söz konusu olur.

5. Menkullerden olduðu zaman sulhun iki çeþidinde de kabzdan önce sulh bedelinde tasarruf caiz deðildir. Buna göre, davacý menkul olan sulh bedelini kabzdan önce satamaz, hibe vb. tasarruflarda bulunamaz. Ebû Hanîfe ve Ebû Yusuf´a göre sulh bedeli gayri menkul ise kabzdan önce tasarruf caiz olur. Ýmam Muhammed aksi görüþtedir.

6. Sulh akdi yapmak için vekil olan kimse, dava konusu olan hakký deðil, sulh bedelini borçlanmýþ olur. Çünkü bedelli bir sulhta satýþ hükümleri uygulanýr (es-Serahsî, a.g.e., XX,149, 163; el-Kasani; a.g.e., VI, 53 vd.;

Ýbnül-Hümâm, a.g.e., VII, 29; Zeylai, et-Tebyîn, V, 32, 34; el-Meydânî, el-Lübâb, Ýstanbul t.y., II, 164; ez-Zühayli, a.g.e., V, 321 vd.).

Sulh Akdini Ortadan Kaldýran Haller:

1. Ýkâle: Kýsas dýþýndaki sulh akitleri, taraflarýn karþýlýklý rýzasý ile feshedilebilir. Çünkü sulh akdinde malý mala bedel kýlma anlamý vardýr. Bu da satýþta olduðu gibi feshi kabul eder. Kýsas konusunda sulh ise, öldürülenin velisinin kýsasý uygulatma hakkýný düþürmek demektir. Bu ise, katili af niteliðindedir. Bu yüzden de boþamada olduðu gibi, fesih imkâný bulunmaz. Yani önce katili affedip, daha sonra bu aftan vazgeçmek geçerli deðildir.

2. Mürteddin dârul-harbe sýðýnmasý veya irtidadý yüzünden öldürülmesi sulh akdini geçersiz kýlar. Çünkü mürteddin tasarruflarýnýn geçerliliði Ýslâm´a yeniden dönmesine baðlýdýr. Mürted Ýslam´a dönünce tasarruflarý yürürlük kazanýr. Dârul-harbe sýðýnýr ve hâkim bu sýðýnmayý hükme baðlar veya öldürülür yahut da mürted olarak ölürse tasarruflarý bâtýl olur. Bu, Ebû Hanîfe´ye göredir. Ebû Yusuf ve Ýmam Muhammed´e göre mürteddin tasarruflarý nâfiz olur.

3. Ayýp veya görme muhayyerliði sebebiyle sulh bedelini geri vermekle de sulh akdi bozulmuþ olur.

4. Menfaat üzerinde sulh akdi yaptýktan sonra, süre geçmeden önce taraflardan birisinin ölmesi ile sulh akdi sona erer. Çünkü menfaat üzerine sulh akdi icâre akdine benzer. Ýcâre ise taraflardan birisinin ölümü ile ortadan kalkar.

Sulh akdi ortadan kalkýnca davacý, inkâra dayanan sulh hâlinde iddiasýnýn aslýna dönmüþ olur. Sulh ikrara dayalý ise davacý dava konusu ile davacýya döner.

Kýsas konusunda sulh halinde ise davacý suçu iþleyene kýsasla deðil, diyetle döner (es-Serahsi, a.g.e., XXI, 34; el-Kâsânî, a.g.e., VI, 45 vd.; Zeylaî, et-Tebyîn, V, 32; Ýbn Âbidîn, a.g.e., IV, 495).

 


radyobeyan