Hukuku Ýslamiye
Pages: 1
Hizane By: ecenur Date: 23 Mart 2010, 13:37:52
ÎKÎNCÝ BÖLÜM

HIZANE HAKKINDADIR



Ýçindekiler : Hýzanenin mahîyyetî ve kýymet ve ehemmiyeti. Ebe­veynin ilk vazifeleri. Htzaneye kimlerin müstahik olduklarý. Rabbül-hýzanenin evsaf ve þeraiti. Hýzane müddeti. Hýzanenin mekâný. Hýzane için ücretin lüzum ve ademi lüzumu. Hýzane ve çocuk hakkýndaki ihti­lâflar, dâvalar. [57]

Hýzanenin Mahiyyeti Ve Kîymet Ve Ehemmiyeti :



100 - : Hýzane kelimesi, îûgatde cenb yan mânâsýna olan «hýzn» lâfzýndan alýnmýþtýr. Bir kimsenin meûnetini, terbiyesini deruh-de etmek, bir þeyi kucaklamak, bir þeyi bir þeye zam ve ilâve eylemek mânâlarýný ifade eder. Bu münasebetle bir Validenin veya ekribadan her­hangi bir kadýnýn veya erkeðin bir çocuðu himayesi altýna alarak hýfz ve terbiye etmesine de hýzane adý verilmiþdir.

islâm hukul´.unda hýzane - ýstýlah kýsmýnda da yazýldýðý üzere - çocuklarý veya çocuk hükmünde olan mecnun, matuh gibi âcizleri sala­hiyetli olan kimselerin hýfz ve terbiye etmeleri, onlarýn yiyeceklerine ve içeceklerine bakmalarý, nezafetlerini, istir ah atlerini temine çalýþmalarý, kendilerim muzir þeylerden korumalarý demekdir.

101 - : Malûmdur ki, çocuklar büyük bir aciz içinde dünyaya gelirler. O hükümdeki þahýslar da büyük bir aciz içinde yaþarlar. Bun­lar senelerce bakýlmaya muhtacdýrlar. Bunlarý himaye ve siyanet etmek beþeriyetin hayatî, fýtrî, dinî bir vazifesidir. Bahusus çocuklarýn gü­zel bakýlmalarý, güzel terbiye edilmeleri, insaniyyete lâyýk âdab ve fe-zail ile muttasýf bir hale getirilmeleri büyük bir vecîbedir. Ýþte bu cihet­le hýzanenin büyük bir kýymet ve ehemmiyeti vardýr. Hýzane müessese­sini güzelce temin ve idame etmek, medenî bir cemiyet için pek mühim, pek f aideli bir gayedir.

Binaenaleyh islâm hukukunda bu hususa dair pek mühim esaslar vardýr. Ezcümle ana ile babanýn mütekabil vazifeleri, haklarý tayin edil miþ, her iki tarafýn biri birini mutazarrýr etmeksizin çocuklarýnýn nesv-ü nemasýna, terbiyesine nasýl çalýþmakla mükellef olduklarý hem ahlâk, hem de hukuk bakýmýndan tesbit olunmuþdur. [58]

Ebeveynin Îlk Vazifeler! :



102 - : Bir baba, çocuðunu muayyen bir müddet için hazýna adý

ný alan bir mürebbiyeye tevdi etmekle mükellefdir. Bu müddet içinde çocuðun nafakasýný, süt ana ücretini ve bazý hallerde hazine ücretini ver­mesi icab eder.

103 - : Bir baba, hýzanesi kendisine teveccüh eden çocuðunu ya­nýna alýb, beslemekle terbiyesini temine çalýþmakla mükellefdir. Bu halde kendisi de çocuðu sabýk hazinesinden cebren almaya müstahik olur.

104 - : Bir baba, kazanç çaðýna ayak basan erkek çocuðunu bir yan´ate, bir ticarete veya ücretli bir hizmete tevdi ve kazancýndan nafa­kasýna sarf edebilir. Baba, mübzir olursa çocuðun kazancý bir yedi emine tevdi olunur. Nitekim sair emval ve emlâki hakkýnda da hüküm böyledir.

105 - : Bir ana, bir mani yok ise, çocuðunu hýzanesi altýna alarak beslemekle diyaneten mükellefdir, fakat hükmen mükellef deðildir. Me­ðer ki kendisinden baþka çocuða bakabilecek kimse bulunmasýn. Nitekim sair hazineler için de hýzane, mecburî bir vazife, deðildir. Bunlar çocuðu yanlarýna alýb terbiye etmekden kaçýnýrlarsa, cebr olunmazlar. Fakat çocuðun hazinesi, teayyün ederse, yani çocuðun bir hazmeden baþka hazinesi olacak kimse bulunmazsa veya onun aþaðýsmdaki hâzineler de hýzaneyi kabul etmezlerse o zaman, o muayyen hâzine, hýzaneyi kabule mecbur olur. Meðer ki yabancý bir þahýs ile evli olmak bir mania bulun­sun.

106 - : Bir ana, çocuðuna süd vermeðe icbar edilemez. Çünkü bundan mutazarrýr, zaafa duçar olabilir. Bununla beraber validelerin çocuklarýna süt vermeleri lüzumu, müftabih bulunmuþdur. Bu, mürüvvet ve diyanet muktezasidýr. Zevç ile zevce, nikâha aid maslahatlarý müþte­reken deruhde etmelidirler ki, nikâhdan maksud olan faideîer tahak­kuk etsin. Reza´ da bu Maslahatlar cümlesindendir. Þu kadar var ki, bundan imtina etdikleri takdirde cebr olunamazlar. Meðer ki baþka süt verecek bir kadýn bulunmasýn.

107 - : Bir çocuðun anasiyle babasý arasýnda zevciyyet kaim ol­dukça anasý, vereceði süt mukabilinde ücrete müstahik olmaz. Çünkü dinayeten mükellef olduðu bir vazifeyi yapmýþ olur. Çocuðun siyanet edilmesi ise kendisinin de menfaati ýcablarmdandýr.

Valide, ric´iyyen mu´tedde olduðu takdirde de hüküm böyledir. Fa­kat bainen mu´tedde olduðu suretde iki kavi vardýr. Birine nazaran yine ücrete müstahik olmaz. Çünkü mu´tedde bulundukça iddet nafakasý ala­caðýndan artýk bu nafaka ile ücreti reza, cem edilemez. Diðer kavle na­zaran alabilir. Zira beynunet ile zevciyyet zail olmuþdur.

108 - : Bir çocuðun anasiyle babasý arasmda iddetin hitamiyle müfarekat tekarrür edince anasý ücreti rezaa müstahik olur. Fakat çocuðun babasý, ücretsiz veya daha az bir ücretle süt ana bulduðu takdir­de çocuðun validesine reza ücreti vermesi lâzým gelmez, babasý fazla üc­ret vermekle izrar edilemez. Þu kadar var ki, tedarük edeceði mürzia, çocuða anasýnýn yanýnda süt verir, onu anasýndan ayýramaz. Bedayi, Dürri Muhtar.

« (Malikî ve Þafiî fukahasý diyorlar ki : bir baba için çocuðunun tedibine bakmak, çocuðunu mektebe veya bir san´ate teslim etmek bir vecîbedir. Mevkii´ yüksek olan bir baba, çocuðunu her halde mektebe ve­rir; âdî sanatlere vererek mutazarrýr edemez.

Þafiî fuRahasýndan Mâverdînin ifadesine nazaran þerif, içtimaî mev­kii yüksek olan bir baba, çocuðunu âdî bir sanate verib mutazarrýr ede­mez. Çünkü çocuðun hakma riayet etmesi lâzýmdýr. Bu hususlarý çocu­ðun validesine havale edemez. Zira kadýnlar bu gibi þeyleri teminden âcizdirler. Tuhfetül´inuhtac.)

(Malikîlere göre bir kadýn, þerife ise, yani : yüksek bir aileye men-sub olub kendi iþlerini bizzat kendisi görmez, hizmetçi kullanýr takýmdan ise, çocuðuna süt vermeðe cebr edilemez. Böyle bir hareket, âdete muha lifdir. Fakat kadýn, aþaðý tabakadan ise cebr edilebilir. Bedayi.)

(Ýmam Þafiî ile imam Ahmede göre bir kimse, çocuðunu dilediði bir süt anaya verebilir. Meðer ki validesi, bizzat süt vermek istesin. O halde baþkasýndan eîýak olur. Velev ki bir ecri misi talebinde bulunsun ve aralarýnda zevciyyet gerek kaim olsun ve gerek mutallâka bulunsun ve gerek þerife bulunsun ve gerek bulunmasýn.

Þaifî fukahasýna göre bir kimse, kendi zevcesini çocuðuna süt ver­mek için isticar edemez. Çünkü zevcenin menafii kendisine aiddir. Bu menafiin bir kýsmý hakkýnda onu isticar etmesi caiz deðildir.. El-

muðni.)

(Hanbelîlere göre bir mutallâka, çocuðuna bir ecri misi mukabilin­de süt vermek istediði halde zevci mutallýký, çocuðu baþka süt anaya teslim etmek isteyince bakýlýr : Eðer bir ecri misi ile veya daha ziyade bir bedel ile teslim edecek ise buna müsaade olunmaz. Fakat çocuða te-berrüan veya ecri mislinden noksan bir ücretle süt verecek kimse var ise o halde zahiri mezhebe nazaran çocuðu validesinden alabilir. El-muðnî.)

(îbni Ebî Leylâ ile Hasan ibni Þaline göre bir erkek, zevcesini ço­cuðuna süt vermeðe cebr edebilir. Ebu Sevrin kavli de böyledir.)

(Zahiriyyeye göre de bir kadýn için hurre olsun, cariye olsun, za-tüzzevc bulunsun bulunmasýn çocuðuna süt vermesi bir vecibedir. Ve­lev ki, yüksek bir aileye mensub olsun, buna cebr olunur. Meðer ki mu­tallâka bulunsun. O halde zevci mutallikinden olan çocuðuna süt verme­ðe mecbur deðildir. Bu çocuða babasý bir süt ana tedarük eder. Þü kadar var-ki, çocuk baþkasýnýn memesini kabul etmediði takdirde validesi ir-zaýna mecbur olur. Ko.casý razý olsun olmasýn.

Kezalik : Çocuðun babasý ölür veya iflas eder veya mefkud bulu­nursa validesi yine Ýrza ma mecbur olur. Þayed validesinin südü bulun­maz veya süt vermesi kendisine muzir bulunursa baþka bîr süt ana te darük edebilir. Bilâhare ber hayat olub mah mevcut ise babasýna reza ücretiyle müracaate müstahik olur. Elmuhallâ.) [59]

Hýzaneye Kimlerin Müstahîk Olduklarý :



109 - . Çocuklarýn hýzaneleri, bazý vakitlerde kadýnlara, bazý va­kitlerde de erkeklere aid olur. Þu kadar var ki, hýzane de asi,plan kadýn­lardýr. Binaenaleyh hýzane hakký, evvelâ kadýnlara teveccüh eder. Çün­kü onlar daha þefkatlidirler. Çocuklarýn terbiyelerine ve onlarý yanlarýn­da tutmaya daha ehildirler. Bu hak, sonra da erkeklere müteveccih olur. Zira yaþlarý bir dereceye kadar ilerleyen, çocuklarýn sýyanet ve himaye­sine, mesalihini ikameye erkekler daha ziyade muktedir bulunurlar.

110 - : Bir çocuðun hýzanesi, evvelâ validesine aiddir, validesi bu­lunmaz veya hakký hýzanesi bir veçhile zail olursa bu hak, þu tertib üze­re sair kadýnlara teveccüh eder : Ananýn anasý, ananýn anasýnýn anasý.. babanýn anasý, babamn anasýnýn anasý, ana baba bir kýz kardeþ, ana bir kýz kardeþ, baba bir kýz kardeþ. Ana baba bir kýz kardeþin kýzý, ana bir kýz kardeþin kýzý, ana baba bir teyze, ana bir teyze, baba bir teyze, baba bir kýz kardasýn kýzý. Ana baba bir er kardasýn kýzý, ana bir er kardasýn kýzý, baba bir er kardasýn kýzý, ana baba bir amme, ana bir amme, baba bir amme, ananýn ana baba bir halasý, ana bir halasý, baba bir halasý. Sonra.bu tertib üzere ananýn ammeleri, babanýn ammeleri.

Ýmam Muhammed ile imam Züfere ve Ýmamý Azamdan bir rivayete göre teyzeler, baba bir kýz kardeþden ve ondan sonrakilerden mukaddem­dirler. Hattâ îmam Züf ere göre teyzeler babamn validesinden de mukad­demdirler. Çünkü teyzeler, valide mesabesindedirler.

Velhâsýl : Bu kadýnlardan mukaddemi var iken muahharýna hýzane hakký teveccüh etmez, Meðer ki mukaddemin bu hakký, lâzým gelen þe­raiti cami olmadýðýndan dolayý sakýt olsun.

111 - : Kadýnlardan hýzane sahibesi bulunmadýðý takdirde hýza­ne hakký, miras tertibî üzere asabata intikâl eder. Þöyle ki : bir çocu­ðun hýzanesi, evvelâ babasýna, sonra babasýnýn babasýna ve babasýnýn babasýnýn babasýna aid olur. Bunlardan sonra da sýrsiyle þunlara tevec­cüh eder : Ana baba bir erkek kardaþ, baba bir erkek kardaþ, ana baba bir er kardasýn oðlu, baba bir er kardasýn oðlu. Ve bunlarýn bu veçhile oðullan, ana baba bir amca, baba bir amca. ana baba -bir amca oðlu, baba bir amca oðlu, babanýn ana baba bir amcasý babanýn baba bir amcasý, dedenin ana baba bir amcasý, dedenin batta bir amcasý.

112 - : Asabatdan kimse bulunmadýðý veya bulunub da þeraitini cami olmadýðý takdirde çocuðun hýzanesi, þu tertib üzere mahrem olan zGvil´erhâme teveccüh eder : ananýn babasý, ana bir erkek .kardaþ, ana tir ^adaþýn oðlu, ana bir amca, ana bir dayý, baba bir dayý, ana bir dayý

113 - ; Amca oðullarýnýn kýz çocuklarý hakkýnda hýzaneye salâ­hiyetleri yokdur. Çünkü bunlar, mahrem deðildirler; Þu kadar var ki, bir kýz çocuðunun amcasý oðlundan baþka asabesÝ ve yukarýdaki mese­lede yazýlan mahrem akribasý bulunmadýðý takdirde hâkim, münasibini araþtýrýr, bunu emin ve salih görürse çocuðu kendisine teslim eder, gör­mezse emniyetli, müslüman bir kadýnýn yanýna tevdi eder. Zira bu halde veiâyet, hâkime aid olacaðýndan maslahat icabýna riayetde bu­lunur.

114 - : Bazý fukahaya. göre mevlel´atakanm hakký hýzanesi yok­dur. Fakat diðer bazý fukahaya göre erkek olan çocuk, baþka asabasý bulunmayýnca mevlel´atakesine tevdi edilir. Çünkü mevlel´atake, asaba-tm sonudur. Buna nazaran kýz çocuðu da kadýn bulunan mevlâtülataka-ya tevdi olunur.

115 - : Dereceleri müsavi müteaddid hýzane sahibleri içtima edin­ce onlarýn en salihi, sonra en vera´lisi, sonra da en yaþlýsý tercih olunur.

116 - : Hýzane sahibinin hakký, bir veçhile sakýt olunca hýzans hakký onun dûnundeki kimseye aid olur.

Meselâ : ayni derecede bulunan müteaddid hâzinelerden her biri, çocuða yabancý olan bir erkek ile evli bulunsa, hepsinin de hýzane hakký sakýt bulunur. Baþka, rabbülhazane bulunmadýðý takdirde de hâkim, ço­cuðu bunlardan münasib göreseðine tevdi edebilir. Çünkü bunlardan her biri bu halde çocuða karþý ecnebi kadýnlar mesabesinde bulunmuþ olur

117 - : Bir maniaya mebni zail olan hýzane hakký, o maniin zevâ-liyle avdet eder.

Meselâ : çocuða yabancý olan bir þahýs ile evlenmekle hakký hýza-neden mahrum kalan bir kadýn, bilâhare bu þahsýn vefatý veya bainen tatliki halinde tekrar b.u hakka mâlik olur.

118 - : Çocuklarýn hýzane hususunda bulûðdan evvel ihtiyare sa­lâhiyetleri yokdur.

Binaenaleyh bir çocu´k, hýzanesi için anasiyle babasýndan veya ak-ribasýndan birini tercih ve ihtiyar edemez. Belki hýzanesi kime ai.i iþe cnun yanýna tevdi edilir. Çocuða böyle bir muhayyerlik vermekde bir hik met ve maslahat yokdur. Bedayý´, Hindiyye, Reddi Muhtar. « (MalikÜere göre hýzane tertibi þöyledir :

Ana, ananýn ilânihaye analarý, ana baba bir teyze; ana bir teyzý ananýn teyzesi, ananýn ammesi, babanýn anasý, babanýn anasýnýn ilâniha ye analan, babanýn babasýnýn anasý, baba, kýz kardeþ, babanýn kýz kar­deþi = amme, babamn babasýnýn kýz kardeþi, babanýn teyzesi, ana baba bir erkek kardasýn kýzý, ana bir erkek kardasýn kýzý, baba bir erkek kar­dasýn kizý, ana baba bir kýz kardasýn kýzý, ana bir kýz kardasýn kýzý, baha bir kýz kardasýn kýzý, bunlardan sonra da hýzane hakký, vasýyye teveccüh eder. Vasiy,. gerek muhtar ve gerek mensub olsun sair .asabatdan mu­kaddemdir. Vasýyden sonra da hýzaneye þunlar, sýrasiyle müstahik olur­lar. Erkek kardaþ, kardasýn oðlu, buna valide cihetinden olan dede tak­dim olunur. Amca, amca oðlu. Bunlardan yakýn olan, uzak olana tak­dim edilir./ Daha sonra hýzane hakký, mu´tika ve mu´tikin nesebden asa-basýna aid olur.

Bir mertebede bulunan hýzane sahihleri içtima edince eslâhý tak­dim olunur. Þerhi Ebüberek;ât, Kitabülfýkýh AlelmezahibiPerbea.)

(Þaflüere göre hýzaneye müstahik olanlar, þu üç halden hâli ola­mazlar :

(1) : Akribadan erkekler ile kadýnlar içtima eder. Bu halde hýzane hakký, evvelâ anaya, sonra; ananýn ilânihayet analarýna teveccüh eder. Þu kadar var ki bunlarýn vâris olmalarý þartdýr. Binaenaleyh ananýn öa basýnýn anasý hýzaneye müstahik olamaz. Çünkü o, vâris deðildir. Bunlardan sonra hýzane hakký, babaya, babanýn anasýna, babanýn ana­sýnýn ilânihaye analarýna teveccüh eder. Bunlarýn da vârislerden olmala­rý þarttýr. Binaenaleyh babanýn validesinin babasýnýn validesi hazine ola­maz. Zira bu da vâris deðildir.

Bu dört derece sahihleri, yani : ana ile onun analarý, baba ile onun analarý mevcud olmayýb da akribadan sair erkekler ile kadýnlar içtima edince evvelâ kadýnlar, sonra da erkekler derecei karabetlerine göre sý­rasiyle hîzaneyi haiz olurlar.

Meselâ : bir çocuðun erkek kardeþleriyle kýz kardeþleri ve teyzele- ammeleri içtima etse evvelâ kýz kardaþlarý, saniyen erkek kardeþ­leri, salisen teyzeleri, daha sonra da ammeleri hizanesine müstahik olur­lar. Bunlar, karabetçe müsavi olunca aralarýnda kur´a´ atýlýr.

(2) : Akribadan yalnýz kadýnlar içtima ederler. Bu halde hýzane tertibi þöyle olur : Ana, ananýn analarý, babamn analan. kýz kardeþ tev-ze, kýz kardeþin kýzý, erkek kardeþin kýzý, amme, teyzenin kýzý. ammenin Výza, amcanýn kýzý, dayýnýn kýzý,´bunlardan sakik = ana baba bir olanlar. olmývanlara, baba bir olanlar da ana bir olanlara takdim olunur. îmam Safilnîn kadîm kavline nazaran kýz kardeþler ve teyzeler, ceddelere tak­dim edilir.

(3) : Ekribadan yalnýz erkekler içtima ederler. Bu halde hýzane tertibi, §u veçhile olur: Baba, babanýn, babasý, ana baba bir erkek kar-deg, baba bir erkek kardeþ, ana bir erkek kardeþ, ana baba bir veya baba bir erkek kardeþin oðlu, ana baba bir amca, baba bir amca, ana baba bir amca oðlu, baba bir amca oðlu. Þu kadar var ki, amca oðluna müþtehat olan kýz çocuðu teslim edilmez. Çünkü bu, gayri mahremdir. Bu takdirde çocuk, bir sikaya, meselâ amcasý oðlunun kýzýna teslim jdi-lif. Amcasý oðlu da buna muavenet eder.

Þaf illerden bazýlarýna göre babalar ile dedelerden baþka asaba týn hakký hýzaneleri yokdur.

Mecnune olan bir kadýnýn validesiyle kýzý bulunsa validesi kýzma, kýzý da cedelerine takdim olunur. Mukarenete mütehammil genç vs evli bir çocuðun hýzanesi hususunda ise kocasý, baþkalarý üzerine takdim ^di-lir. Tuhfetülmuhtac, Elmuðnî, Elmezahibül´erbea.)

(Hanbelîîere göre de hýzane tertibi, þu veçhiledir: Ana, ananýn ana­sý, ananýn anasýnýn anasý, baba, babanýn ilânihaye analarý, ced, ceddin analarý, ana baba bir kýz kardeþ, ana bir kýz kardeþ, baba bir kýz kardeþ, ana baba bir teyze, ana bir teyze, baba bir teyze, ana baba bir amme, ana bir amme, baba bir amme, ananýn teyzeleri, babanýn teyzeleri, babanýn ammeleri, erkek kardeþin kýzlarý, kýz kardeþin kýzlarý, amcalarýn kýzlarý, ammelerin kýzlarý, ananýn amcalarýnýn kýzla­rý, babanýn amcalarý kýzlarý. r Bunlardan evvelâ ana baba bir olanlar, sonra ,ana bir olanlar, daha sonra da baba bir olanlar hýzaneye müsta-hik olurlar.

Kýz çocuðu üzerinde amca oðlunun, ve babamn amcasý oðlunun hakký hýzanesi yokdur. Çünkü bunlar mahrem deðildirler. Süt yoliy-le mahrem olanlar da hýzaneye müstahik olmazlar. Elmezahibül´erbea.)

Zevil´ermame gelince bu hususda imam Ahmedden iki kavi riva­yet olunmuþdur. Bir kavle göre bunlar, hýzane hakkýna asla mâlik de­ðildirler. Asabatdan kimse bulunmayýnca çocuðun muhafazasý hâkime intikâl eder. Diðer kavle göre asabatdan kimse bulunmayýnca dayý, ana bir kardeþ, ananýn babasý, kýz kardaþm oðlu gibi zevil´erhamdan bulunanlar da hýzaneye müstahik olurlar. Bu kavi, evlâdýr. Çünkü bun­lar ile çocuk arasýnda karabet mevcuddur, tevarüs carî olabilir. El­muðnî.)

(Zahiriyyeye gelince, bunlara göre de erkek ve kýz çocuklarýnýn fehm ve temyiz ile, sýhhati cism ile balið olacaklarý zamana kadar hý-zanelerine analarý baþkalarýndan daha haklýdýr. Analarý gerek hurre ve gerek cariye olsun ve baþkasiyîe gerek evli bulunsun ve gerek bulun-´ masýn. Ve çocuklarýn babalarý, bulunduklarý beldeden baþka bir yere gerek- rýhlet eylemiþ olsun ve gerek olmasýn. Cedde de valide demekdir. Bir valide, dinî ve dünyevî hususlarda emîne deðilse çocuðu hak­kýnda din ve dünya itibariyle ahvet olan men lehülhýzaneye bakýlýr. Ve­lîler, salâhý halde müsavi olduklarý takdirde evvelâ valideler ile ceddebr, sonra babalar ile cedler, sonra erkek ve kýz kardeþler, daha sonra ak-rebiyyet itibariyle diðerleri hýzaneye müstahik olurlar. Gayri müslim olan analar, müslim olan çocuklarý hakkýnda reza müddeti içinde hýza-ne hakkýna mâlik olurlar. Bu çocuklar, reza´dan müstaðni olub fehim ça-gýna varýnca hýzaneleri analarýnda sakýt olur. Fâsikalar hakkýnda da hü­küm böyledir. Elmuhalla.) [60]

Men Lehülhazanenin Evsaf Ve Þeraiti :



119 - : Hýzaneye müstahik olanlardan yalnýz kadýnlarda, yalnýz erkeklerde ve her ikisinde aranýlacak bazý evsaf ve þerait vardýr. Aþa­ðýdaki meseleler, bunlarý göstermektedir.

220 - : Hâzine olacak kadýn, çocuðun zatý rahmi mahremi olma­lýdýr.

Binaenaleyh amice ve amme kýzlarýnýn, dayý ve teyze kýzlarýnýn esasen hakký, hýzaneleri yokdur. Çünkü bunlar, çocuða mahrem deðil­dirler.

Kezaük : süt valideler, süt kardeþler de hýzane hakkýna mâlik ola­mazlar. Zira buular mahrem iseler de zatürrahm deðildirler

221 - : Hâzine, çocuða yabancý olan bir þahýs ile evlenmemiþ ve çocuða buðz edecek kimseler ile bir arada ikamet etmekde bulunmamýþ olmalýdýr.

Binaenaleyh bir çocuðun anasý veya sair bir hâzinesi, bir yabancý ile evlenince hakký hýzanesi sakýt olur. Gerek duhul bulunsun- ve gerek bulunmasýn. Çünkü aksi takdirde çocuk, zillete ve i´tisaaf maruz kala­bilir. Fakat çocuðun zî rahmi mahremi olan bir þahýs ile, meselâ amca-siyle evlenmiþ olursa hakký hýzanesi sakýt olmaz.

Kezalik : babasý ölmüþ bir çocuðun anasý, yabancý, yani : çocuðun neseben mahremi olmayan bir kimse ile evlendiði halde bu çocuðu - malýndan nafakasý için sarf etmeyib - kendi yanýnda meccanen bes­leyeceðini deruhde etdiði takdirde bu çocuðu bir mal mukabilinde imsak ve terbiye etmek isteyen vesîsine tercih olunur. Zira bu suretde çocuðun malý ikba edilmiþ olur.

Hýzane hususunda çocuðun menfaati gözönünde tutulmak, ona gö­re fetva vermek hikmet ve maslahat muktezasýdýr. Çok kere bir üvey baba, refikasýnýn hatýrýna riayet veya nzai ilâhîyi isticlâb için bir ço­cuða ekribasmdan daha iyi bakabilir ve çocuðun karibine verilmesinde bazý ahlâkî, ailevî mahzurlar melhuz olabilir. Bu halde çocuðu validesin-defe almak, caiz olmaz. Reddi Muhtar.

122 - : Hâzine, hurre olmalýdýr.

Binaenaleyh cariyeler, müdebbere veya ümmi veled olsalar da hý­zaneye müstahik olmazlar. Çünkü hýzane, bir nevi velâyetdir. Bunlar ise velayete ehil deðildirler ve efendilerinin hizmetlerile meþgul bulunur­lar.

Mükâtbenin kitabetden mukaddem doðurmuþ olduðu çocuðu hak­kýnda hüküm böyledir. Bu gibi cariyelerin çocuklarý rakik iseler hýza­ne ve himayeleri mevlâlarýna aid bulunur. Babalarý gerek hur olsun ve gerek olmasýn. Bu çocuklarýn valideleri câriye, kendileri hür olduklarý takdirde ise hýzaneleri hür olan akribalarýna.aid olur. Validelerinin mev-lâiarýna aid olmaz.

123 - : Hâzine, müslime veya zimmiyye olmalýdýr. Binaenaleyh harbi yy elerin, mürteddelerin bir müslirn veya zimmî

hakkýnda hýzaneye istihkaklarý yokdur. Mürtedde, dari harbe iltihak etmiþ olsun olmasýn.

Fakat bir müslim çocuk için kitabiyye bulunan bir zimmiyye hâzi­ne olabilir. Bu hakkýn sübutü için ihtilâfý din, mani deðildir. Çocuk hakkýndaki þefkate bu ihtilâf mani olmaz. Þu kadar var ki, böyle bir çocuk, zimmiyye bulunan hâzinesinin yanýnda aklý kesinceye, edyaný teakkul edecek bir çaða gelinceye kadar býrakýlýr. Aklý kesince ondan alýnýr, tâ ki gayri müslimlerin ahlâk ve etvariyle tahallûk etmesin. Bu müddetin yedi yaþla takyidi münasib görülmektedir.

Kezalik : Müste´men olan harbîler arasýnda da hizane hakký carî olur.´

124 - : Çocuðun babasý mu´sir olub sair mahremlerden biri tara­fýndan bakýlmasý meccanen deruhde edildiði takdirde hâzin?, .ücret is­temeksizin çocuðu kabul etmelidir. Binaenaleyh bu halde hâzine, ücret isterse çocuðu yanýna cebren alamaz.

125 - : Rabbülhýzane olacak erkek, asabadan veya mahrem olan zevil´erhamdan olmalýdýr. Binaenaleyh asabadan ve mahrem rahim sa-hiblerinden bulunmýyan erkekler, hýzaneye müstahik olamazlar.

126 - : Asabadan bulunan erkek ile hizanesinde bulunacak çocuk arasýnda din ittihadý bulunmalýdýr.

Binaenaleyh müslim bir çocuk hakkýnda gayri müslim bulunan er­kek kardeþinin ve emsalinin hakký hýzanesi olamaz. Çünkü ihtilâfý dip, ta´sibe manidir. Bu halde gayri müslim bir çocuðun biri müslim, diðeri gayri müslim iki kardeþi bulunsa hýzanesi gayri müslim olan kardeþi­ne aid olur.

127 - : Men lehülhazane, âkil, balið, emîn, hiyanetden beri, ço­cuðu siyanete kadir bulunmalýdýr.

Binaenaleyh çocuklarýn, mecnunlarýn, matuhlarýn ve sui ahlâk sahibi olub emin olmýyanlarýn, yani : fisk ve fücur ile me´lûf olan, çocu­ðun ziyama meydan verecek bir halde Ötede beride dolaþýb duran kim­selerin hýzaneye istihkaklarý olamaz.

Kezalik : çocuðun hayatýna veya mallarýna hiyanetde bulunacak kimselerin ve çocuðu evde býrakarak dýþarýda kabilelik, deilâklik, gas-salelik, mugaýýniyyelik gibi iþlerle mütemadiyen meþgul olan kadýnla­rýn, iþrete mübtelâ olmak gibi bir sebeble çocuðu yalnýz býrakýb ziyama bais olacak erkeklerin hýzaneye haklarý olamaz. Bu takdirde çocuðun bp.þka men lehülhýzanesi bulunmadýðý takdirce hâkim tarafýndan emin, sika, munsýf bir kadýnýn nezdine tevdi edilmesi iktiza eder Hindiyye, Bahri Raik, Dürri Muhtar.

(Malikîlere göre hýzaneye istihkakýn þartlar, þunlardýr : Men lehülhýzane; âkjl, reþid, hýffeti akilden biri, mahzunenin ida­resine kadir, mahzuneyi ´içinde hýfz edecek bir mekâne mutasarruf, dî­nen emîn, sarý hastalýklardan salim, gayri mahrem bir zevcin medhu-lün bihasý olmakdan hâli olmalýdýr.

Men lehülhýzane, erkek ise yanýnda çocuða bakacak zevcesi, cari­yesi veya hâdimesi gibi bir kadýn mevcud ve kendisi mukarenete müte-hamil olan mahzuneye nazaran mahrem bulunmalýdýr.

Binaenaleyh mecnunlarýn, mübzirlerin, hafifül´akl olanlarýn, âciz, þeyhuhet sinnine vâsýl olub yanlarýnda çocuða bakacak kimseleri bu­lunmayanlarýn, müþtehat olan bir çocuðu içinde tutacak mekâna rauta-tarruf olmayanlarýn, fâsik olub müskirat kullanan veya zina île müþ-tehir bulunan veya cüzam, beres gibi âhat ile musab olan kimselerin hýzaneye istihkaklarý yokdur. Velev ki, çocukda da bu hastalýk bulun­sun. Çünkü ikisinin içtima ve inzimamiyle hastalýðýn artmasýndan kor­kulur.

Men lehülhýzane, inkâr vukuunda emîn, sui ahlâkdan berî olduðunu isbat edebilmelidir.

Men lehülhýzanede islâmiyyet þart deðildir. Bir müslim çocuða gay­ri müslim hâzm veya hâzinesinin þarab içirmesinden veya hýnzýr eti ye-.dirmesinden korkulursa bu, iki müslümamn nezaret ve murakabesine tevdi edilir. Kendisinden çocuk nez´ edilmez. Bu hususda kitabiyye ile mecusiyye arasýnda fark yokdur.

Müþtehat bir çocuðun amcasý oðlu, emîn olsa da hizanesine müs-tahik olmaz. Çünkü mahremi deðildir. Meðer ki validesiyle teehhül et­miþ olsun. Þerhi Muhtasarý Ebizziya, Elmezahibül´erbea.)

(Þafiîlere göre de hýzaneye istihkakýn þartlan, þunlardýr: Men lehülhýzane; âkil, hür, müslim, afif, emîn, ve mümeyyiz olan mahzunun beldesinde mukim, çocuðun mahremi olmayan bir erkek ile gayri mütezevvic, kendisine elem verib çocuk ile iþtigale mani olacak arýzalardan ve cüzam, beres gibi sirayeti melhuz hastalýklardan salim olmalýdýr.

Binaenaleyh mecnunlarýn, rakiklerin, müslim çocuklara nazaran gayri müslimlerin, namazý terk sebebiyle de olsa fâsiklerin ve herhangi bir iþde hain olanlarýn hýzaneye istihkaklarý yokdur.

Hâzine, mahzunun mahremiyle, meselâ: amacasiyle evlense onun rýzasile hakký hýzanesini muhafaza eder. Kezalik: hane iþlerini tedbir edib baþkalarý vasitasiyle gördüren bir hâzinenin bizzat iþ görmemesi de hakký hýzanesini iskat etmez. Tuhfetül´muhtac, Elmezahibül´erbea.)

(Hanbelîlere göre de hýzane hususunda þu þartlar aranýr:)

Men lehülhýzane, âkil, hür ve müslim çocuða nazaran müslüman olmah, âma ve zaifülbesar olmak gibi bir suretle âciz veya ebres, ec-zem bulunmamalý. Çocuðun mahremi olmayan bir erkek ile evli ol­mamalýdýr. Aksi takdirde hakký hýzanesi sakýt olur. Rakikin, fâsikin yabancý ile evli bulunan kadýnýn hýzaneye salâhiyeti yokdur. Hýzaneye mani olan hal zail olunca hýzane hakký avdet eder. Neylülmârib, Elme­zahibül´erbea.) [61]

Hýzane Müddeti:



128 - : Kadýnlara aid hýzane müddeti, çocuklarýn erkek olub of-madýklarýna göre tebeddül eder. Þöyle ki: erkek bir çocuk, kendi ba­þýna yiyib içecek, istincada bulunabilecek bir hâle gelinceye kadar hâ­zinesi olan kadýnýn yanýnda bulunur, bu müddetden sonra velîsine iade edilir. Bu müddet, bazý zatlara göre yedi, bazý zatlara göre de sekiz veya dokuz seneden ibaretdir. Müfta bih olan, yedi senedir.

Kýz çocuðuna gelince bu da validesinin veya ceddesir.in yanýnau âdet görünceye ve Ýmam Muhammedden bir rivayete göre müþtehat •oluncaya kadar býrakýlýr. Müfta bih olan da budur. Sair hazinelerin yanýnda da müþtehat oluncaya kadar kalýr. Müþtehat olmanýn meb­dei dokuz yaðdýr. On bir yaþýndaki bir kýz ise her halde müþtehat sayý­lýr.. Erkek çocuklar ile kýz çocuklarý arasýndaki bu fark ise þundan ne­þet etmekdedir:

Erkek çocuklar, kendi iþlerini kendileri yapabilecek bir caða ayak basýnca tedibe, ricalin ahlâkile tehaîlûka, ilm ve sanat tahsiline muh­taç olurlar. Bu hususlarý temine ise babalarý, dedeleri daha ziyade muk­tedirdirler. "Kýz çocuklarý ise böyle deðildirler. Onlar kadýnlara mahsus âdab ile tehaîlûka, ev iþlerini teallüme, daha þefkatli, emîn bir nezaret altýnda bulunmaya muhtacdýrlar. Bu cihetleri temine ise valideleri da­ha muktedirdirler. Þu kadar var ki, âdet görmeðe veya büîûð çaðýna yaklaþmaya baþlayýnca babalarýnýn, dedelerinin siyanet ve himayelerine

daha ziyade ihtiyaç görülür. Binaenaleyh bu halde onlara iadeleri icab eder.

129 - : Ana ile ceddeden baþka hâzinelere gelince gerek erkek

ve gerek kýz çocuklarý kendi baþlarýna yiyib içebilecekleri, elbiselerini giyebilecekleri vakte kadar onlarýn hýzanelerinde býrakýhdar. Sonra ba-balarýna veya sair velîlerine iade edilirler.-Bu müddet, kýzlar hakkýnda dokuz yaþ ile, yani : müþtehat devresinin mebdei ile mukayyed demek-diý^ Çünkü bu kabil hâzinelerin bu çocuklarý istihdama velayetleri ol­madýðýndan bunlarýn te´diblerini hakkiyle temin edemezler, bu yüzden bir mesuliyete maruz kalmalarý melhuzdur. Binaenaleyh bunlarý baba­larýna veya sair velîlerine iade etmeleri lâzým gelir.

130 - : Erkeklere aid hýzane istihkaký müddetine gelince erkek çocuklar, balið oluncaya kadar babalarýnýn, dedelerinin vesair velîle­rinin hýzanesi altýnda bulunurlar. Sonraki âkil, emîn, güzel idareye mâ­lik bulunurlarsa istedikleri yerde ikamet edebilirler. Þu kadar var ki, babalarýndan, dedelerinden ayrýlmamalarý müstahsendir.

Fakat bu erkek çocuklar, mecnun, matuh, gayri me´mun bir halde balið olurlarsa sebilleri tahliye edilmez. Babalarýnýn veya sair velîlerinin yanýnda kalmaya mecbur tutulurlar.

131 - : Kýz çocuklarý, hâzinelerinden alýndýklarý tarihden itiba­ren baliðe oluncaya kadar her halde babalarýnýn veya dede, kardeþ gitfi sair velîlerinin yanýnda bulunmaya mecburdurlar. Baliðe olunca da ba­kýlýr : eðer bikr olduklarý halde me´mune, ,güzel reye mâlike iseler iste­dikleri yerde sakin olabilirler. Fakat bu vasýflan haiz olmayýb kendi­lerinden korkulacak bir halde iseler serbest býrakýlmazlar. Kocaya va­rýncaya kadar babalarýnýn veya sair emin velîlerinin yanýnda ikamete mecbur tutulurlar. Çünkü bunlarýn ahlâk ve âdabýný sýyanet ve kendi­lerini ecanibin enzan ihtirasýndan muhafaza için babalarýnýn vesair ve­lîlerinin himayesinde bulunmalarýna ihtiyaçlarý vardýr.

Bunlar seyyib olduklarý takdirde ise babalarýnýn, dedelerinin ya­nýnda bulunmalarýna cebr ediÝemez. Þu kadar var ki, bunlardan ayrýl­mamalarý r üstahsendir. Nefisleri hakkýnda gayri me´mune iseler bun­lar da babalarýnýn ve dede, amca gibi sair mahrem velîlerinin yanýnda ikamete mecbur olurlar, sebîlleri tahliye edilmez. Bunlarýn babalarý ve­ya sair mahrem velîleri gayri emîn, sui ahlâk ile muttasýf olduklarý tak­dirde ise, bunlar hâkim tarafýndan emîn, sika kadýnlarýn yanlarýna tev­di edilirler. Hindiyye, Düri Muhtar, Reddi Muhtar.

(Malikîlere göre hýzane müddeti, erkek çocuklar için vilâdetleri tarihinden balið oluncaya kadardýr. Kýz çocuklarý için de kocaya varýb medhulün biha oluncaya kadar devam eder. Binaenaleyh bir erkek çocuðunun hýzanesi validesinin yanýnda balið oluncaya kadar devam edib badehu sakýt olur. Kýzlarýn zifaflarý da validelerinin hanelerinde yapý­lýr, velev ki babalarý razý olmasýn. Muhtasarý Ebizziya þerhi, Muhamme-dil´hýrþî.

(Þafülere göre de mecburî olan hýzane müddeti, çocuðun sinni tem­yizine kadardýr. Bir çocuk, mümeyyiz bir hâle gelince babasiyle anasý arasýnda muhayyer olur, hangisini ihtiyar ederse onun yanýnda kalýr. Kezalik : anasiyle dedesi arasýnda veya sair karibleri araâýnda ve baba­siyle ana bir kýz kardeþi veya teyzesi arasýnda muhayyer olur, bunlar­dan birini ihtiyar etdikden sonra diðerini de ihtiyar edebilir. Bu ihtiya­rý tekerrür de edebilir. Þayed hiç birini ihtiyar etmezse aralarýnda kur´a keþide edilir.

Kýz çocuðu, validesini ihtiyar ederse daima onun yanýnda kalýr. Babasýný ihtiyar ederse validesini ziyaretden men edebilir. Bu (halde validesi gelib çocuðunu âdet veçhile ziyaret edebilir. Hasta olursa va­lidesi tarafýndan babasýnýn hanesinde ve razý olmazsa kendi hanesinde bakýlýr.

Erkek çocuk, validesini ihtiyar edince geceleri validesinin, gün­düzleri de babasýnýn yanýnda ikamet eder. Tâ ki talim ve terbiyesine babasý bakabilsin. Eîmuðnî, Elmezahibül´erbea.)

(Hanbelîlere gelince bunlara göre erkek ve kýz çocuklarý için hýza­ne müddeti, yedi senedir. Yedi yaþma balið olan bir erkek çocuk, ana-siyle babasýnýn ittifaklarý halinde bunlardan herhangi birinin yanýnda kalabilir. Münazaalarý takdirinde ise bu çocuk muhayyer olur. Þu ka­dar var ki, çocuðun bu ihtiyarý, kendisinin serbest býrakýlarak terbiye­sine müsamaha gösterileceðine mebnî olmamalýdýr. Bu ihtiyarýn böyle bir raðbete müstenid olduðu anlaþýlýrsa buna bakýlmaz, çocuk eslâh ola­nýn yanýnda kalmaya mecbur olur.

Erkek bir çocuk, babasýný ihtiyar edince gece ve gündüz onun ya­nýnda kalýr, anasý gelib kendisini ziyaret etmekden men edilemez. Has­ta olunca da validesi hanesinde ,bakmaya daha haklý olur.

Fakat bir erkek çocuk, anasýný ihtiyar ederse geceleri onun yanýn­da, gündüzleri de babasýnýn yanýnda bulunur. Tâ ki babasý ona sýnaat ve kitabet tâlim etsin, tedibine kýyam edebilsin.

Çocuk, bu ihtiyarým tebdil ve tekrar edebilir. Hiç birini ihtiyar ed-mesþe veya her ikisini de ihtiyar ederse aralarýnda kur´a atýlýr. Bilâhare birini ihtiyar ederse ona red edilir.

Kýz çocuðuna gelince, bunun yedi yaþma yetiþdikden sonra bulûð ve zifaf zamanýna kadar babasýnýn yanýnda bulunmasý lâzým gelir. Ve­lev ki, validesi teberrüan hýzanesini deruhde etsin. Çünkü hýzaneden ga­rez, hýfzdýr, buna da babasý daha muktedirdir.

Bir kýz çocuðu, babasýnýn yanýnda bulununca gece ve gündüz ken­disiyle beraber kalýr. Validesi gelib ziyaret etmekden men edilemez.

Kezalik: bir kýz çocuðu validesinin yanýnda olunca gece ve gün­düz onunla beraber bulunur, babasý gelib ziyaret etmekden men olu­namaz.

Babasýnýn hanesinde hasta olan bir kýz çocuðu, validesi tarafýndan bu hanede bakýlýr. Elverir ki, aralarýnda zevciyyet kaim deðilse halvet vuku bulmasýn.

Muhayyer olan bir çocuðun babasý, gaib veya hýzaneye gayri ehl bulunursa bu muhayyerliði asabasý ile validesi arasýnda carî olur. Vali­desi mevcut olmadýðý tadirde de ceddesi validesi makamýnda bulunur. Elmuðnt, Elmezahibül´erbea.

(Zahiriyyeye göre de, âkil olarak balið olan erkek ve kýz çocuklarý nefislerine mâlik olub istedikleri yerde ikamet edebilirler. Fakat iþret kullanmak, yabancýlar ile ihtilâl ederek perde beyrûn bir halde bulun­mak gibi ma´siyyetlere düþmekden emin bulunmazlarsa babalarý veya sair asabeden velîleri veya hâkim veya komþularý bunlarý men ederek kendilerine nezaret edebilecekleri bir yerde ikamet etdirebilirler.

Bir erkek veya kýz çocuðunun hizmetine anasý veya babasý muh­taç bulunursa bu çocuklar baþka bir yere çýkýb gidemezler. Gerek raü-teehhil bulunsunlar ve gerek bulunmasýnlar. Ana Ýle babanýn haklarý, zevç ile zevcenin haklarýndan daha vacibdir. Ebeveynin haklarý tazyi´ edilemez. Elmuhallâ.) [62]

Hýzanenîn Mekaný:



132 -: Hizanenin mekâný, esasen zevç ile zevcenin ikamet etmek-de bulunduklarý mahaldir. Binaenaleyh zevciyyet kaim oldukça ço­cuklarý kendi yanlarýnda bulunur.

133 - : Bir kimse, çocuðunu alýb baþka bir yere götürmek istese hazinesi buna mani olabilir. Bu hâzine, çocuðun gerek validesi olsun ve gerek olmasýn. Çünkü aksi takdirde hâzinenin hakkýna tecavüz edilmiþ olur. Fakat hâzinesinin yabancý bir kocaya varmasý gibi bir sebeble ba­basýna intikâl eden çocuðu, hâzinesinin bu hakký avdet edinceye kadar babasý baþka bir yere götürebilir.

134 -: Boþanmýþ veya kocasý ölmüþ olan bir hâzine, iddeti içinde Çocuðu babasýnýn veya sair velîsinin izni olmadýkça baþka bir beldeye alýb götüremez. Ýddeti nihayet bulunca da bakýlýr: eðer çocuðu götü­receði belde, kendisinin vataný olub nikâhlarýnýn evvelce akd edilmiþ ol­duðu bir mahal ise buna mümaneat olunamaz. Fakat vataný olmayan veya vataný olduðu halde nikâhý orada akd edilmemiþ bulunan bir ma­hal ise mümaneat olunabilir.

Meselâ: iddeti bitmiþ olan bu mutallâka, esasen Edirneli olduðu

halde" nikâhý Bursa´da akd edilmiþ ye ahiren Ýstanbul´da ikamet etmek de bulunmuþ ise çocuðunu Ýstanbuldan alýb Edirneye veya Bursaya gö­türmeðe salahiyetli olamaz. Þu kadar var ki, çocuðun bulunduðu belde ile nakl edilmesi istenilen belde arasýndaki mesafe, babasmm bir gun içinde giderek çocuðu görmesine v» daha gece olmadan menziline dön­mesine mani olmýyacak kadar yakýn ise buraya nakline mümaneat olu­namaz.

Fakat zahir olan bir kavle göre müteveffa anha hakkýnda hâkimin içtihadýna müracat edilir. Hâkim, maslahata muvafýk görürse nakle müsaade eder ve illâ etmez.

135 - : Köyler hakkýndaki hüküm de beldeler hakkýndaki hüküm gibidir. Þu kadar var ki, bir ihâzýne, kendi yurdu olub nikâhýnýn akd edilmiþ bulunduðu bir ýköyden baþka köylere gocuðunu nakl. edemez. Velev ki o köy, bulunduklarý beldeye yakýn olsun. Çünkü çocuk, köyde ,ahîâk ve terbiye itibariyle mutazarrýr olabilir.

136 - : Bir müslimin veya zimmînin menkûhesi, çocuðunu alýb bir darý harbe nakl edemez. Velev ki kendisinin vataný olub nikâhlarý orada akd edilmiþ olsun. Fakat zevç ile zevce, müste´min olduklarý tak­dirde bu nakl caizdir.

137 - : Anadan baþka hâzineler, çocuðu babasýnýn veya sair er­kek men lehülhýzanesinin izni olmaksýzýn hiç bir yere nakl edemezler. Velev ki nakl etmek istedikleri yer, kendilerinin vatanlarý ve nikâhlarý­nýn akd edilmiþ olduðu bir mahal olsun. Çünkü çocuðun babas^yle . bunlarýn arasýnda akd yokdur ki, orada ikametlerine razý olduðu farz edilsin.

138 - : Baba veya sairvelîler, hýzanesi nihayet bulmuþ olan ço­cuðu alýb baþka bir beldeye nakl edebilir.

139 - : Hýzanesi hitam bulan çocuðu validesine göndermeðe ba­basý veya sair velîsi icbar edilemez. Validesi istediði zaman gidib ço­cuðu görebilir. Kendisi de bundan men edilemez.

140 - : Bir kimse, zevcesiyle ikamet etdikleri beldede doðmuþ olan çocuðunu daha çocuk iken alýb baþka bir beldeye götürdükten son­ra zevcesini boþasa bakýlýr : Eðer çocuðu validesinin izniyle alýb götür­müþ ise bunu validesine iade etmeðe mecbur olmaz. Validesi isterse gi­dib bihakkilhazane alabilir. Fakat validesinin rýzasý olmaksýzýn ahb gö­türmüþ ise indettaleb validesine getirib vermeðe mecbur olur.

141 - : Bir kimse, zevcesini çocuðu ile beraber ikamet etdikleri beldeden baþka bir beldeye nakl edib de orada zevcesini boþasa çocuðu validesine vermeðe mecbur olur. Hindiyye, Bedayi, Dürri Muhtar, Red­di Muhtar.

"Malikîlere göre hazîne, çocuðu babasýnýn veya sair velîsinin bu­lunmadýðý bir belaeye ikamet ve tavattun etmek üzere alýb götüremez. Meðer ki, götüreceði mahallin mesafesi yirmi dört fersahdan az olsun, o halde hazanesi sakýt olmaz.

Kezalik: hâzine, çocuðu mücerred ticaret ve tenezzüh gibi bir mak-sadla sukut etmez. Maahaza böyle bir nakil Ýçin hem yolda, hem de gidi­lecek mahalde emniyet bulunmasý þartdir.

Velîlere gelince hür bir baba veya sair bir velî, ikamet ve tavat­tun için en az yirmi dört fersah uzak bulunan bir mahalle intikâl eder­se çocuðu hâzinesinden alabilir. Velev ki çocuk daha pek küçük olsun. Elverir ki hâzinesinden baþkasýnýn memesini de kabul eder bulunsun. Bu -halde hâzinenin hakký sakýt olur. Meðer ki o da beraber bu intikale razý olsun. O takdirde hýzanesi sakýt olmaz.

Kezalik: velî, ticaret için veya baþka bir hacet için baþka bir bel­deye intikâl ederse veya tavattun için gitdiði mahal yirmi dört fersah­dan yakýn bulunursa hâzinenin hakký sakýt olmaz. Binaenaleyh çocuk elinden alýnamaz.

Velî, yapýlacak seferin tavattun maksadýna müstenid olmadýðýna dair hâzineyi istihlâf edebilir. Hâzine de yapýlacak seferin bir seferi ika­met olub bir seferi ticaret ve saire olmadýðýna dair velîye yemîn verdi-rebilir. Muhtasarý Ebizziya þerhi, Elmezahibül´erbea.)

(Þafiîlere göre, hâzine veya velî bir hacet veya ticaret için sefere çýkarsa avdet edinceye kadar çocuk, makim olanýn elinde kalýr. Çocuk, mümeyyiz ise muhayyerdir, dilediðinin yanýnda kalýr. Fakat ikamet ve tevattun için sefere çýkarsa çocuk, asabadan olan karibine tâbi olur. Bu karib, gerek müsafir ve gerek mukim olsun, eîverir ki hâzinenin bulun­duðu beldede çocuðun asabasýndan baþka mukim biri bulunmasýn, bulunursa çocuk, yine bu mukim ile müsafirden birinin yanýnda kalmak hususunda muhayyer olur.

Meselâ: çocuðun babasý, hâzinesi olan anasýnýn beldesinden baþka bir beldeye tevattun için intikâl edib de dedesi, hâzinenin bulunduðu yerdemukim bulunsa çocuðu babasý ahb götüremez. Meðer ki çocuk, mümeyyiz olub da babasýný ihtiyar etsin. Dede ile kardeþ, kardeþ ile amca hakkýnda da hüküm böyledir.

Maahaza çocuðun alýnýb götürülebilmesi için hem yolda, hem de götürülecek mahalde emniyet bulunmak þartdýr. Emniyet bulunmazsa hýzanesine mukim olan validesi daha haklý olur. Mezahibi Erbea, Tunfe.)

(Hanbelîlere gelince bunlara göre ana ile babadan biri, muvakkat bir hacet için sefere çýkacak olsa, çocuk mukim olanýn yanýnda kalýr. Fakat baþka bir beldeye ikamet için azimet ederse bakýlýr: Eðer yol veya gidilecek belde korkunç ise, mukim olan baba veya ananýn hýzanesi evlâ olur. Gidilecek yolda ve beldede emniyet mevcudu olduðu takdirde ise hýzaneye ehak olan, babadýr. Gerek mukim olan o olsun ve gerek olma­sýn. Meðer ki iki belde arasýnda bir günde gidib gelmek kabil olacak derecede bulunsun. O halde validenin hýzane hakký mahfuz kalmýþ olur.

Ana baba, ayni beldeye intikal edecekleri takdirde ve validenin hýzanesi hâli üzere kalýr. Diðer hýzane sahihleri hakkýnda da hüküm böy­ledir.

Kezalik: çocuðuL babasý, hâzinesini mutazarrýr ed-ib çocuðunu alin­den almak maksadiyle baþka beldeye intikâl etdiði takdirde de hâ?yýe-nin hakký sakýt olmaz. Elmuðnî, Elmezahibül´erbea.) [63]

Hýzane Ýçin Ücretîn Lüzum Ve Ademi Lüzumu :



142 - : Bir çocuðun hâzinesi, validesi olub babasýnýn zevcesi veya ric´iyyen rau´teddesi ise hýzane için ücrete müstahik olmaz. Çünkü bu halde zevciyyet nafakasý devam eder ve kadýn çocuðuna bakmaya di-yaneten mecbur bulunur. Amma bainen mutallâkasý ise bir rivayete gö­re ücrete müstahik olmazsa da diðer bir rivayete göre müstahik olur. Gerek iddeti nihayet bulmuþ olsun ve gerek olmasýn. Çünkü bu talâk ile zevciyyet tamamen zail olmuþ demekdir.

143 - : Bir çocuðun validesinden baþka men lehülhazanesj, hýza­ne ücretine müstahik olur. Bu ücret, çocuðun malý var ise ondan, yok ise babasýnýn veya sair men aleyhi nnef ek asýnýn mâlinden verilir. Bu üc­ret, çocuðun nafakasile reza ücretinden baþkadýr.

144 - : Hâzinenin meskeni var Ýse çocuk için ayrýca mesken üc­reti takdir edilmez. Fakat hâzinenin meskeni yok ise çocuðun mâlin­den ve mu´sir ise babasýnýn veya sair men aleyhinnefek asýnýn mâlinden mesken ücreti de takdir olunur. Çocuk hadime muhtaç ise bunu da ba­basýnýn tedarük etmesi lâzým gelir.

145 - : Çocuðun malî olmadýðý gibi babasý da fakir olub validesi çocuðu nreccanen terbiyeden imtina etmekle kendisinden sonra gelen mehariminden biri, meselâ amme - halasý, meccanen hýfz ve terbiye­sini deruhde- eylese çocuk bu müteberriaya meccanen verilir.

Fakat öyle bir müteberri bulunmadýðý takdirde çocuðun imsak ve terbiyesine anasý mecbur olub ücreti babasýnýn zimmetine borç olarak terettüb eder.

146 - : Çocuðun mâli bulunub da babasý fakir olduðu takdirde yabancý bir müteberriaya verilmesi lâzým gelmez. Belki çocuk, kendi mâ­linden ecri mislile hâzinesine verilir.

147 - : Çocuðun mâli olmayýb babasý zengin olduðu suretde validesi, gerek yabancý ve gerek mehariminden olan müteberriaya tercih olunur. Kendisine icab eden hýzane ücreti verilfr. Çünkü çocuk hakkýn­da validesi daha þefkatli, daha faidelidîr.

148 -: Çocuk da, babasý da zengin olsa veya babasý fakir olduðu halde çocuk zengin bulunsa bu halde mehariminden olan müteberria, Ueselâ halasý tercih olunarak çocuk kendisine meccahen verilir. Çünkü bu takdirlerde hýzane ücreti yalnýz çocuðun mâlinden verilecekdif. Bu

mâli sýyanet ise lâzýmdýr.

Müteberr-iaya verilen çocuðu validesi ara sýra gidib jörebilir.

149 - : Bir hâzine, çocuðun hýzane hususundaki hakkýný ibtal ede­mez.

Binaenaleyh bir kadm, çocuðunu´ kocasýnýn yanýnda býrakmak þar-tiyle muhaleada bulunsa hulû´ sahih, bu þart ise bâtýl olur. Bü halde ço­cuðun baþka hâzinesi bulunmadýðý takdirde onu kabule mecbur tutulur. Fakat bir hâzine, kendi hakkýný ibtâl etdiði, çocuðu da onun dûnûnde-ki hazine kabul eylediði takdirde cebre lüzum-kalmaz. Hindiyye, Bezza-ziyye, Dürri Muhtar, Reddi Muhtar.)

« (Mâlikîlere göre men lehülhazane için ücret lâzým gejmez. Bu, gerek valide olsun ve gerek olmasýn. Þu kadar var ki bir ana, fakir ise çocuðundan hýzane namýna deðil, nafaka olarak bir þey alabilir. Mah-zune gelince buna da fakir ise babasý tarafýndan nafak verilir, hâzinesi bu nafakayý alýb çocuða sarf eder. Çocuðu yemek için´vakýt vakit baba­sýnýn hanesine götürmesi lâzým gelmez. Maahaza hazma fakir ise sük-nasý çocuðun babasý tarafýndan temin edilir.

(Þafiîlere göre men lehülhazane, her halde ücrete müstahik olur. Bu ücret, reza ücretinden baþkadýr. Binaenaleyh bir çocuðun mürziasi, validesi olub ücret taleb ederse bu ücret, mevcut ise çocuðun mâlinden, mevcud deðilse babasýnýn veya sair men aleyhinnefekasýnýn mâlinden verilmek lâzým gelir. Bu ücret, hâzinenin hâline göre takdir edilir.)

(Kanbelî fukahasma göre de hâzineler, her halde hýzane ücretine müstahik olurlar. Bir çocuðun hýzanesine validesi, muteber rie. olanlardan ehakdýr. Þu kadar var ki bir valide hýzaneyi kabule cebr olunmaz. Maama-fih bu hakký iskat etdikden sonra tekrar taleb edebilir.

Bir kadýn, bir çocuðun reza ve Lýzanesi için isticar edilse bunlar bir akd ile lâzým gelir. Akdde yalnýz reza zikr edilse buna tebean hýza­ne de lâzým olur. Fakat yalnýz hýzane için isticar edilse buna tebean reza !âzým gelmez. Elmuðnî, Elmezahibül´erbea.) [64]


radyobeyan