Hukuku Ýslamiye
Pages: 1
Liane, hivari tefrika, iddetleke aid By: ecenur Date: 23 Mart 2010, 13:16:03
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

LÝANE, HÝVARÝ TEFRÝKA, IDDETLEKE AÝDDÝK



ÝÇÝNDEKÝLER : ilanýn mahiyyeti ve keyfiyyeti. Lianý Ýcab edib et-miyen bazý sözler. Iiânýn evsafý. Iâânýn þartlarý, liândan evvel lâfzýn sü-butü. lianý iskat eden þeyler. Lianm hükmü. lian ile nesebi kat etmenin þartlan. lianm sebebi ve hikmeti teþriiyyesi.


Zevç ile zevce hakkýnda hiyan tefrika sebeb olub olmayan illetler, tn-net ve cüb sebebiyle olan tefrikler. Innet ile mecbudiyetden baþka illet­ler sebebiyle olan tefrikler. Bazý illetlerden dolayý tefrika hüküm verilebil-raesinin hikmeti teþriiyyesi. Zevceynin sui imtizaçlarýndan dolayý yapýla­cak tefrikler. Hakemlerin tayinlerindeki hikmeti teþrüyye.

tddetin mahiyeti ve zevç ile zevcede cereyaný. Iddetin vücubünün sebebi ve mebde´ ve müntehasi. Iddetin nevileri ve müddetleri, tddetlerin teceddüdü, tedahülü, tegayyürü ve intikali, tddetin inkýzasýnýn malûmiy-yeti. Zeyi - müddeti hayz, iddet hususunda, gayri müslimeler. tddetin ahkâmý. Ýddetin hikmeti teþriiyyesi. [23]

Lianýn Mahîyyett Ve Keyfîyyeti :



492 - : Lian, lân maddesinden alýnmýþtýr. Lân ise tard, îb´ad, nefrin manasýnadýr. Bu maddeden telâun, mülâanede söðüþmek, bir birine îâ-net okumak demekdir. Yine ayni maddeden ll´tian da bir þahsýn kendi nef­sini beddua etmesi, meselâ : þöyle yapmýþ ise hakkýnda lanet hân olma­sý demektir. Maamafih han lâfzý, lanetin cem´i de olabilir.

Fýkýh ýstýlahýnca lian «yemîn ile müekked, lân ve gazab lâfýzlarýna makrun olarak zevç ile zevce tarafýndan - aþaðýdaki mesele veçhile - yapýlan dörder þahadetden ibaret» dir ki, zevç hakkýnda haddi kazf ma-makamýna, zevce hakkýnda da haddi zina makamýna kaim olur. Kazf ise þetm etmek, zina isnat eylemek manasýnadýr. Hudud bahsine müracaat!

493 - : Bir kimse, zevcesine zina isnad etse veya çocuðunun nese­bini kendisinden nefy eylese indettaleb hâkimin huzurunda toplanarak ev­velâ zevç «zevcesine zina isnadý» veya «zevcesinin doðurduðu çocuðun ne­sebini kendisinden nefy hususunda sadýklardan olduðuna» dört defa eþ-hedü billâh diye þahadet eder, beþinci defada «Eðer zina isnadýnda» veya «çocuðun nesebini nefy hususunda kâziblerden ise Allah Tealânýn laneti üzerine olsun» diyerek her defasýnda zevcesine iþaretde bulunur.

Sonra zevce de «Zevcinin kendisine zina isnadýnda» veya «çocuðunun nesebini nefy hususunda kâziblerden olduðuna» dört defa eþhedü billâh diye þehadet eder, beþinci defada «eðer zevci zina isnadýnda» veya «ço­cuðun nesebini neyf hususunda sadýklardan ise üzerine Allah Tealâ´nýn gazabý olsun» diye bed duada bulunur.

494 - : Bir kimse, zevcesine hem zina Ýsnadý ve hem de çocuðunun nesebini nefy suretiyle kazefde bulunmuþ, meselâ "Sen zaniyesin, bu doðurduðun çocuk da benden deðildir" demiþ olursa þu veçhile liân yapýlýr.

Evvelâ zevç: "Eþhedü billâh ben bu zevceye zina isnadýnda ve ço­cuðunun nesebini nefy hususunda sadýklardaným " diye dört defa þahadet eder, beþincf defa da! "Eðer bu zina isnadýnda ve bu nesebi nefy husu­sunda kâziblerden ise üzerine Allah´ýn laneti olsun" diye kendisine lanet okur.

Sonra da kadýn "Eþhedü billâh bu kocam bana zina isnadýnda ve çocuðumun nesebini nefy hususunda kâzibterdendir" diye dört defa þe­hadet eder. Beþinci olarak da "Eðer zevci kendisine zina isnadýnda ve çocuðunun nesebini nefy hususunda sadýklardan ise kendi üzerine Allah´ýn gazabý olsun"der.

Bu veçhile mülâaneyi müteakib hâkim tarafýndan beyinlerinin tefrikine karar verilir. Nitekim atiyen tafsilâtý görülecekdir.

495 - : Liân icrasý için taleb vukuunda hâkim, bir hata eseri ola­rak ilk evvel zevceye sonra da zevce Han yapdýrsa zevcin Hanýndan sonra zevceye tekrar lian yapdýrmasý muvafýk olur. Maahaza mülâane bu ve hile iade edilmeyib tefrika hükm edilse - ictihad mahallî oldðundan- hüküm, nafiz olur.

(ZevcÝfi Hanýnda lanet, zevcenin liaründa da gazab taoýrleri Kulla­nýlýyor. Bunun sebebini beyan için. Mâliki kitablarmda deniliyor ki Zevç. bu lian ile zevcesini veya çocuuðunu kendi ailesinden teb´id etdiði için onun hakkýnda lanet okumak nýünasib bulunuyor. Kadýn ise kötü hare­ketiyle kocasýný igzab etmiþ olacaðý cihetle onun da üzerine gazab ile dua etmesi uygun bulunmuþdur. Binaenaleyh aksini iltizam kifayet etmez.

Ýleride de iþaret olunacaðý üzere Malikîîere göre gayri müslimler ara­sýnda Han icrasý mecburî deðildir. Bunlar Handan imtina ederlerse cebi olunmazlar, belki bu hususda kadýnlar, kocalarýna üzüntü verdiklerinden dolayý te´dib olunurlar ve kendi milletlerinin hâkimlerine red edilirler. Bu hâkimler, kendi dinlerine göre karar verirler, hükümlerine müdaha­le edilmez. Fakat Hane muvafakat ederlerse hýristiyan kadýnlarý keni-selerinde, Yahudi kadýnlarý bîalerinde, mecusî kadýnlarý da âteþkedele-rinde lianda bulunur. Muhtasarý ^bîzziya, EbüFberekât, Düsûkî.)

(Þafiî kitablannda da deniliyor ki : zina fazihasý, kazf cürmünden daha çirkindir. Bu cihetle zevcenin þahadetinde gazab, zevcin þahadetin-, de de lanet zikredilmektedir. Çünkü azab ile intikam mânasýna olan ga­zab, rahmetden uzaklýk mânasýna olan lânetden daha aðýrdýr.

Þafiî fukahasý diyorlar ki: lian, mekân ve zaman itibariyle taðliz olunur. Yani: lian için alakadarlarca en þerefli bir mekân, bir zaman in-tihab edilir. Meselâ : Müslümanlar için cuma günü ikindiden sonra bir ca­mi minberi önünde lian yapýlýr. Zimmîlerin lianlarý da havralarýnda, kilise­lerinde, ateþkedelerinde icra edilir. Tuhfetül´muhtac.

Lian esnasýnda sulâhadan hiç olmazsa dört zat da hazýr bulunmalý­dýr. Bütün bunlara riayet edilmesi, Han hâdiselerini azaltmak, yalan ye­re liane tevessülden halký men etmek, islâm þiarýný izhar eylemek gibi maslahatlarý mutazammýndýr.)

(Hanbelî fukahasý da diyorlar ki: Lian, hâkimin veya onun makamý­na kaim olan bir zatýn huzurunda yapýlýr. Kadýn Han esnasýnda hazýr de­ðilse kocasý onun adýný, nesebini tasrih eder.

Lian esnasýnda müslümanlardan bir cemaatin • bulunmasý müstahab -dir. Ebül´hattaba göre Hanýn tazim edilen bir mekânda, bir zamanda ya­pýlmasý da müstahabdir. Bu zamandan maksad, ikindiden sonra olan za­mandýr. Elmuðnî.) [24]

Lîaný Îcab Edib Etmeyen Bazý Sözler ;



496 - : Bir erkek, zevcesine «Ey- zaniye!» ve^a. «Sen zina etdin» ve­ya «Ben senin zina etdiðini gördüm» dese Haný mucib bir kazifde bulun­muþ olur. Zevce hakkýndaki bu kazif, haddi deðil. Hâný icab eder. Zevcesi­ne böylece kazif eden bir erkeðin, liândan imtina ederse taleb vukuunda lian edinceye kadar habsi lâzým gelir.

497 - : Bir kimse, zevcesine «Ey zaniye kýzý zaniye = rosbu kýzý rosbu» dese hakkýnda hem Hân, hem de haddi kazif lâzým gelir. Çünkü zevceye kazif, Hâný, kain valideye, kazif de haddi müstelzimdir.

Bu halde her ikisi bu haklarýný talep ederlerse evvelâ had cezasý ic­ra dilir, artak h´âne ehliyet kalmaz. Fakat yalnýz zevce hakkým taleb ederse yalnýz lian yapýlýr, badehu validesi de hakkýný isterse o zaman had

de Ýcra edilebilir.

Kazif zamanýnda zevcenin validesi ber hayat deðilse liân ile haddi taleb hakký zevceye aid olur. Bu takdirde evvelâ had icra edilir, Hâne ma­hal kalmaz. Meðer ki zevce evvelâ liân talebinde bulunmuþ olsun.

498 - : Bir kimse, müteaddit zevcelerine bir lâfz ile veya ayrý ay­rý lâfýzlar ile kazif de bulunsa bakýlýr : Eðer o kimse Hâne ehil isel bu zevcelerinden her biri için ayrýca Hâne tabi olur. Liâne ehil deðilse yal­nýz bir haddi kazif lâzým gelir. Çünkü haddi kazifde tedahül carîdir.

O kimse, liâna ehil olduðu halde zevcelerinden bazýlarý üâne ehil ol­masa yalnýz bu ehil olmayanlardan dolayý Hân lâzým gelmez.

499 - : Bir kimse, bir gahsý zevcesiyle mücameatde bulunur bir hal­de gördüðünü söylese bununla kazifde bulunmuþ sayýlmaz. Zevcenin müstekreh olarak veya bir sabî ile mücameatde bulunduðunu söylediði takdirde de kazif olmuþ olmaz.

Bir erkeðin zevcesine «Sen haram bir suretde mücameatde bulun­dun» veya «haram olarak vatýy edildin» demesi de liâný icab etmez. Çün­kü bu halde kadýna zina isnadý, tahakkuk etmiþ olmaz.

500 - : Bir kimse, zevcesinin çocuðu hakkýnda «Bu çocuk zinadan­dýr» veya «Bu çocuk benden deðildir» dese nesebi nefy etmek suretiyle liâný mucib bir kazifde bulunmuþ olur. Fakat zevcesine «Bu çocuðu sen doðurmadýn» dedi takdirde Uân lâzým gelmez. Þu kadar var ki, vilâdeti ikrar eder veya kabile, vilâdete þahadetde bulunur da badehu «Bu benim oðlum deðildir» derse liân lâzým gelir. Zira bu hal de kazif, tahakkuk, et­miþ bulunur.

501 - : Bir kimse, zevcesinin hamli hakkýnda «Bu hamil, benden de­ðildir» dese bu söz, imamý Azama göre liâný icab etmez. Çünkü bu ham­lin filhal mahiyyeti meçhul ve bir rîhden, bir intifandan ibaret olmasý melhuzdur. Fakat Ýmameyne göre bu nefy tarihinden itibaren altý ay­dan evvel çocuk dünyaya gelirse liân lâzým gelir. Altý aydan ekserde ge­lirse liân icab etmez. Çünkü bu takdirde çocuðun kazif zamanýnda mevcu­diyeti müteyakken sayýlma

Amma «Sen zina etmiþsin, gebe bulunuyorsun» denilmesi bil´ittifak liâm mucibdir.

502 - : Bir erkeðin zevcesine «Sen eðer gebe isen zaniyesin» de­mesi haklarýnda liâný icab etmez. Çünkü kazfin þarta ta´liki caiz deðildir. Bedayi, Bahri Raik, Hindiyye. (Eimmei selâseye göre bir kimse, muhsan olan zevcesine kazif­de bulunsa hakkýnda had lâzým gelir ve fýþkýna hükm olunur, þahadeti reddedilir .Meðer ki bir beyyine ikame etsin veya kendisi liân talebinde bulunsun.)

Had için hudud mebhasine müracaat!

(Maliki fukahasýndan bazýlarýna göre bir kimse, zevcesine hitaben zi­na etdiðini görmüþ olduðunu tasrih veya çocuðunun nesebini nefy etmek­sizin mücerred «Sen zina etdin» dese veya «Ey zaniye!..» diye söylese bundan dolayý had ve liân icab etmez.

Mâlikîlere göre hamlin nesebini nefiy, sahilidir. Bunun için muayyen bir müddet yokdur. Elmuðnî, Ebüîberekât.)

(îmam Þafiîye göre de hamli nefy etmekden dolayý liân icra edile­rek neseb kat edilebilir, imam Ahmede göre ise vaz´ý hamilden evvel liân yapýlýb yapýlamýyacaðýna dair iki vecih vardýr. Bir veçhe göre liân yapý­lamaz. Çünkü çocuk henüz tahakkuk etmemisdir.

Elmuðnî´de deniliyor ki : Bir kimse, zevcesine «Ey zaniye!» demek­le zevce de «Ben seninle zina etdim» dese ikisine de had lâzým gelmez. Çünkü kadýn, bu söziyle kocasýný, tasdik etmiþ olur. Böyle bir kerre ik­rar etmesi ise zevce hakkýnda haddi icab etmez. Þafiîlere göre ise bunun­la zevç hakkýnda had lâzým gelir. Zira zevcenin bu mukabelesi, onu tas­dik deðil, belki örfe nazaran reddir.

Kezalik ; Zevç «Ey zaniye!.» demekle zevce de «Sen benden daha zanîsin» dese ikisine de had lâzým gelmez. Ebu Sevre, ashabi re´ye göre zevcenin bu sözü, kazif deðildir, imam Þafiîye göre de kaHf niyyetiyle söylenmemiþ ise kazif sayýlmaz. Fakat Kadý´ya. Eb´- Kasýmý Hýrkî´ye göre bununla zevce hakkýnda had lâzým gelir. Çünkü zevcine kazifde bu-lunmuþdur. Zevç hakkýnda ise had lâzým gelmez. Zira zevcesi kendisini tasdik etmiþdir.

Kezalik Zevç «Ey zaniye!.» demekle zevce «Belki zanî sensin» de­se her biri diðerine kazf etmiþ olur. Binaenaleyh her birine haddi kazif lâzým gelir. Þu kadar var ki, zevç bu haddi iddiasýna beyyine ikame et­mekle veya liânda bulunmakla iskat edebilir. Fakat zevce beyyine ikame etmedikçe kendisinden haddi iskat edemez. Muðnî.)

(ZahÝriyyeye göre bir kimse, zevcesine mutlaka zina isnad etse veya adým tasrih ettiði bir þahýs ile zinada bulunduðunu iddia eylese hâkim, o kimse ile zevcesini talebleriyle mukayyed olmaksýzýn mahkemeye celb ederek istizahda bulunur. Hâkim, evvelâ zevcden iddiasýna beyyine ister, beyyine ikame ederse zevce hakkýnda haddi icra eder, beyyine ikame ede­mezse üâne davet eder. Zevç liânda bulununca kendisinden had sakýt olur. Ldânda bulunmazsa hakkýnda haddi kazif icra edilir. Hâkim, zevcin iltiâ-ným müteakib zevceye iltiânda bulunmasýný enir eder. Zevce de liânda bu­lununca hadden kurtulur, nikâhlarý münfesih olur. Elmuhallâ.) [25]

Liânýn Evsafý :



503 - : liân, bir vecibedir. Zevç ile zevceden herhangi biri, kazif vukuundan dolayý mülâane talebinde ýsrar ederse hâkim, liân icrasýna mecbur olur. Þöyte ki : zevce liân talebinde bulunduðu takdirde hâkim, zevce cebr eder, ya liânda veya nefsini tekzibde bulunmadýkça kendisini habisden çýkarmaz.

Bilâkis zevç liân talebinde bulunduðu halde zevce imtina etse hâkim tarafýndan habs edilir. Liânda veya isnad edilen fazihayi ikrarda bulun­madýkça habiftden çýkarýlamaz.

504 - : L,iânýn af ve ibraya, sulhe ihtimali yokdur. Çünkü liân, zevç canibinde kazif yerine, zevce canibinde haddi zina makamýna kaimdir.

Bunlarda ise afuv, ibra, sulh carî deðildir.

Binaenaleyh kadýn, kocasýný murafaadan evvel af etse veya onunla bir mal üzerine musalehada bulunsa bu, muteber olmaz. Musaleha takdi­rinde bedeli sulhu red ederek liân dâvasýnda bulunabilir.

505 - : Liân, tekadümi zaman ile sakýt olmaz.

Binaenaleyh zevce, liân idiasýný terk etdiði halde bilâhare tekrar id­diada bulunsa dâvasý «mesmu olur. Çünkü bu, kendi hakkýdýr. Hak ise te-kadüm ile sukut etmez.

506 - : Liânda niyabet carî deðildir.

Binaenaleyh zevç ile zevceden birinin bir þahsý,Hâne vekil tayin et­mesi sahih olmaz. Çünkü liân, had menzilesinde ye min vechin þahadet veya yemin mahiyetinde olduðundan niyabete ihtimali yokdur. Þu ka-.dar var ki, zevce kendisine, kazif edildiðini beyyine ile isbat için birisini tevkil edebilr.

Bu, imamý Âzam ile Ýmam Muhammede göredir, imam Ebu Yusüfe göre bu tevkil de caiz deðildir. Bedayî, Hindiyye, Reddi Muhtar.

(Ýmam Þafiîye göre lian, bir vecibe deðildir. Esasen zevce kazfin-den dolayý haddi kazif lâzým gelir. Zevce hakkýnda da isnad edilen fazi-hadan dolayý, vaki ise haddi zina icab eder. Þu kadar var ki, bunlar liân yoliyle bu hadlerderi kurtulabilirler. Çünkü liân takdirinde tearuz vaki olur, iki tarafdan hiç birinin sýdký tebarüz etmemiþ olacaðýndan hiçbiri hakkýnda had icrasýna imkân kalmaz. Velhâsýl : ilândan imtina, habsi icab etmez ve liân talebi yalnýz zevce aid bir hak olduðundan yalnýz zev­cenin talebiyle liân yapýlamaz. Bedayi.)

(Mâlikîlere göre zevç, liândan, nükûl edib sonra hadden evvel lianda bulunmak istese bu talebi kabul edilir. Yalnýz îbni Rüþde göre kabul edil­mez. Çünkü zevcin liândan nükûlü, kazfi ikrar demekdir. Bu ikrarýndan rücuu ise caiz deðildir.

Bilâkis zevce, liândan nükûl etdikden sonra liân talebinde bulunsa bu talebi kabul edilmez. Çünkü bu nükûle zevcinin hakký teallûk etmiþdir, artýk bundan zevce rücu edemez. Yalnýz Ibni Rüþde göre zevcenin bu ta­lebi kabul edilir. Zira zevcenin bu nükûlü, zinayý ikrai* demekdir. Bu ik rardan rücu ise caizdir. Muhtasarý Ebizziya, Muhammedi Hýrsýnýn þerhi, Aliyyi Adevînin haþiyesi.) [26]

Liân Yapýlabilmesi Îçin Vücudi Ýktiza Eden Þartlar:



507 - : Liân icra edilebilmesi için kazif ile makzufe, yalnýz kazi-fe, yalnýz makzufe, nefsi kazfe aid olmak üzere - aþaðýdaki meselelerde yazýlý olduðu üzere - bazý þartlar vardýr. Bu þartlar bulunmadýkça liân yapýlamaz.

508 - : Zevç ile zevceden her biri, þahadet ve yemine ehil, yani âkil, balið, hur, müslim, natýk, kazifden dolayý evvelce gayri ýnahdud bu­lunmalýdýr. Çünkü Uân, lâ´net ve gazebe makrun, yemin ile müekked þa-hadetden ibaretdir. Binaenaleyh þahadete, yemîne her ehil olan, liâne de ohildir. Bunlara ehil olmýyaniar ise liâne de ehil deðildirler.

Bu halde âkil ile mecnuna, mecnun ile âkile arasýnda, balið ile gayri baliðe ve baliðe ile gayri balið arasýnda, hür ile cariye ve hürre ile mem­lûk arasýnda, müslim ile gayri müslime ve gayri müslim ile ihtidat eden zevcesi arasýnda, nâtýk ile ahres arasýnda, kazifden dolayý mahdud ite gayri mahdude ve mahdude ile gayri mahdud arasýnda mülâane carî olamaz.

509 - : Zevç ile zevce arasýndaki nikâh, bir nikâhý sahih olmalýdýr. Duhul bulunsun bulunmasýn. Binaenaleyh bir kimse, nikâhý fâsid ile almýþ olduðu bir kadýna kazifde bulunsa liân lâzým gelmez. Çünkü fâsid bir ni­kâh, hakikaten nikâh deðildir.

510 - : Zevceyn arasýndaki nikâh, beynunet ile veya mevt ile zail ol mamýþ olmalýdýr. Binaenaleyh bir kimse, bainen veya üç talâk ile boþa-dýðý zevcesine kazifde bulunsa liân lâzým gelmez. Çünkü beynunet ile zev-ciyyet zail olmuþdur.

Kezalik : bir kimse, zevcesine vefatýndan sonra kazifde bulunsa lian icab etmez. Zira mevt ile zevciyyet nihayet bulmuþdur.

Fakat bir kimse, ric´iyyen boþadýðý zevcesine iddeti içinde kazifd; bulunsa liân lâzým gelir. Çünkü talâký ric´î, zevciyyeti derhal ibtal etmez.

511 - : Kadýn ile kocasý arasýnda kazifden sonra beynunet vücude gelmemiþ olmalýdýr. Binaenaleyh bir kimse, zevcesine kazf etdikden son­ra aralarýnda beynunet vücude .gelse bundan dolayý liân ve had lâzým gelmez. Çünkü liân, zevceyn arasýnda cari olur. Hâdisede ise zevciyyet za­il olmuþdur. Hadde lâzým gelmez. • Zira kazif, ecnebiyye hakkýnda vuku bulmaimþdýr.

Fakat bir kimse zevcesine; «Zevciyyetden mukaddem zina etmiþ» olmakla kazifte bulunsa liân carî olur. Çünkü kazif anýnda zevciyet ka­imdir.

512 - : Liân yapýlmasýna zevç ile zevce veya bunlardan yalnýz birisi talib olmalýdýr.

Binaenaleyh taleb bulunmadýkça hâkim, hâdiseyi bizzat takib ede­mez.

513 - : Makzuf bulunan zevce, kendisine isnad edilen zinayý münkir bulunmalýdýr. Þayed ikrar ederse hakkýnda had lâzým gelir, liâne mahal kalmaz.

514 - : Kendisine kazif edilen zevce, zinadan afif bulunmalýdýr. Afif olmadýðý veya yanýnda babasý gayri maruf çocuðu bulunduðu takdirde liân ve had icab etmez. Yalnýz îmam Ebu Yûsüf´e göre kendisi ne þübhe ile mukarenet edilmiþ olan bir kadýn hakkýndaki kazif de Hâný, haddi icab eder. Çünkü bu mukarenet, iffeti izale etmez.

515 - : Liân icra edilebilmesi için zina ile kazif, cizazý tenasül hak­kýnda vukubulmalýdýr. Bu, makzufün fihe aid bir þart&tr.

516 - : Zevce hakkýndaki kazif, sarih veya sarih mecrasýna carî bir tâbir ile yapýlmalýdýr. Nitekim kýsmen evvelce beyan olunmuþdur. Bu da makzufün bine aid bir þart demekdir.

517 - : Kazif, darý islâmda yapýlmýþ olmalýdýr.

Binaenaleyh zevce frakýnda dari harbde yapýlmýþ olan bir kazif den dolayý had ve liân carî olmaz.

518 - : îsnad edilen zina hakkýnda beyyine gayri mevcud olmalý­dýr.

Binaenaleyh zevç, iddiasýna muvafýk dört sahici ikame edebilirse liâ-ne hacet kalmaz, bu halde zevce hadde müstahik olur.

Zevç, eðer evvelce kazifde bulunmamýþ, ise þahidlerden biri olabilir. Bu þehadetden dolayý müttehem olamaz. Çünkü âdete nazaran bir erkek, kendisine þeyn verecek bir fazihayi yalan yere iddiada bulunmaz, belki setre çalýþýr. Bedayi, Hindiyye, Reddi Muhtar, Dürer. (Ýmam Mâlik´e göre liân, iki müslim, rakik zevç ile zevce arasýnda carî olur, fakat iki gayri müslim zevç ile zevce aarsmda carî olmaz. Yal­nýz zevç, müslim olduðu halde zevcesi kitabiyye bulunsa nefyineseb sure­tiyle olan kazifden dolayý bu kadýn da üâne tabi olur.

Malikîlere göre bir kimse, mücameate mütehammil sagîr zevcesine zina isnad etse, yani : onu zina eder bir halde gördüðünü iddia eylese kendisine liân teveccüh eder. Bu Hândan sonra zevciyyet, yine devam eder. Þu kadar varcki, bu liân ile hadden kurtulmuþ olur. Fakat mücame­ate mütehammil bir yaþda bulunmayan zevce hakkýndaki kazif, ne liâný ne de haddi icab etmez. Çünkü, bu kazfin mahzý kizb olduðu malûm ol­makla bundan dolayý zevceye bir âr lâhik olmuþ olmaz.

Bir kimse, bainen boþarnýþ olduðu kadýna iddeti içinde kazifde bulun­sa aralarýnda liân carî olur. Fakat bu kadýna iddetinden sonra mutlaka zi­na etmiþ olmasiyle veya iddeti içinde zina etmiþ olmasiyle kaaifde bu­lunsa had lâzým gelir, liân carî olmaz. Þerhi Ebil´berekât, Elmuðnî.)

(îmam Þafiîye göre liân, þahadet lâfziyle yapýlan yeminlerden iba-retdir. Binaenaleyh yemîne her ehl olan, liâne de ehildir. Velev ki þahade­te ehil olmasýn. Bu cihetle liân, iki rekikin, iki ahresin, iki gayri müsli-min arasýnda carî olabilir. Bu husysda ahresin kitabeti de iþaret hük­mündedir.

Yine Ýmam Þafiîye göre vefat etmiþ olan zevce hakkýndaki kazif de liâný icab eder. Bu liân, onun kabri üzerinde yapýlýr. Fakat zevciy-yetden mukaddem bir tarihe izafe edilen kazifden doiayi had lâzým gelir. Liân lâzým gelmez. Bedayi.

Elmuðnî´de deniliyor ki : Eimmei selâseye göre bir kimse, zevcesine aralarýnda beynunet hâsýl oldukdan sonra hali zevciyyete izafetle kazif­de bulunsa bakýlýr : Eðer o kadýnýn nesebi nefy edilmek istenilen çocuðu mevcut ise aralarýnda liân carî olur, mevcut deðilse had lâzým gelir, liân carî olmaz.

Yine Elmuðnî´de deniliyor ki: Ýmam Þafiî ile îmam Ahmed´e göre nikâhý fasidden mütevellit çocuk dolayýsiyle de liân carî olur. Çünkü bu çocuðun nesebi lâhik olacaðýndan nefyine ihtiyaç görülür.

Aralarýnda nikâhý fasit bulunan bir erkek ile bir kadýn iîüanda bulununca aralarýnda bir veçhe göre müebbeden tahrîm sabit olur. Çün­kü bu, bir sahih liândýr. Diðer bir veçhe göre tahrim sabit olmaz. Zira aralarýnda firkat, bu iltiân ile hâsýl olmuþ deðildir. Belki sahih bir nikâ­hýn mevcut olmamasýndan ileri gelmiþdir.

îmam Þafiîye göre zevcesine kazif eden zevcin bu hususda þaha­deti makbul deðildir. Çünkü bir gayz neticesi olarak böyle bir þahadete kýyam etmekle müttehem bulunur. Töhmet ihtimali ise þahadete manidir. Bedayî.)

(îmam Ahmedden bir rivayete göre liân, her mükellef olan zevç ile zevce arasýnda carî olabilir. Bunlarýn ikisi de ister müslim, âdil, gayri mahdud bulunsun ve ister gayri müslim, fâsik, kazifden dolayý mahdud bulunsun ve gerek birisi müslim, âdil bulunduðu halde diðeri bulunma­sýn müsavidir. Said îbni Müseyyebin mezhebi de böyledir.

îmam Ahmedden diðer bir rivayete- göremÜ3Ýim, âdil, hür, kazifden dolayý gayri mahdud olmýyan zevç ile zevce arasýnda liân carî olmaz. Züh-rîden de böyle mervîdir,

Kezalik zevceynden biri gayri mükellef olunca da aralarýnda liân ce­reyan etmez.

Hanbelî fukahasma göre bir kimse, bir ecnebiyyeye kazif etdikden sonra onunla evlense hakkýnda liân carî carî oîmayýb had lâzým gelir. Çün­kü kazif, o kadýnýn ecnebiyye olduðu haline müsadif olmuþdur.

Kezalik : bir kimse, teehhül etdiði bir kadma nikâhdan evvelki bir zamana izafetle kazifde bulunsa yine had lâzým gelir. Liân carî olmaz; Gerek çocuk bulunsun ve gerek bulunmasýn. îmam Mâlik ile Ebu Sevr´in kabil de böyledir. îmam Þafiîye göre ise eðer çocuk mevcud deðilse liân carî olmaz. Fakat aralarýnda çocuk mevcud ise bu hususda iki vecih var­dýr.

Hanbelîlere göre zevcenin talebi bulunmadýkça kendisine kazif etmiþ olan zevci hakkýnda ne had ikame edilir, ne de liân carî olur. Çünkü bu taleb, zevcenin hakkýdýr. Hattâ zevce, mecnun veya mahcur olsa bu hakký velîsi taleb edemez.

Kezalik : çocuk olan bir zevcenin velîsi ve cariye olan bir zevcenin mevlâsý, zevç hakkýnda ta´zir icrasýný da taleb edemez. Çünkü bu, teþeffii sadr için sabit olan bir´ hakdýr. Bu hususda baþkasý buna müstahik ola­nýn makamýna kaim olamaz.

Þayed zevç, zevcesinin talebi bulunmaksýzýn liân yapýlmasýný istese bakýlýr: Eðer nefy edilmesi matlûb bir neseb mevcud deðilse veya her­hangi bir sebeble, meselâ: beyyine ikamesi veya ibra suretiyle had sakýt olursa liân yapýlmasýna mesað bulunmaz. Ekseri ehli ilmin kavli de bu merkezdedir. Yalnýz Þafiiyyeden bazý zatlara göre bu halde de firas.1 iza­le için liân carî olabilir. Sahih olan, bunun hilafýdýr. Çünkü zevç, talâk yoîiyle firaþý izaleye kadirdir.

Fakat nesebini nefy etmek matlûb olan bir çocuk mevcut olduðu takdirde zevç de "liân talebi hakkýna mâlik olur.

Hanbelî fukahasýna göre zevce, hakkýnda vukubulub liâný icab eden herhangi bir kazf hususnda kazifin basîr olmasiyle âma olmasý arasýnda fark yokdur. imam Þafiînin kavli de böyledir. Fakat Ýmam Mâlike ve Yahyel´ensarîye göre kazif, ya rüyete müstenid olmalý veya hamli inkâr suretiyle bulunmalýdýr ki, liân lâzým gelsin. Elmuðnî.)

(Zahiriyyeye göre liân hususunda zevç ile zevce; gerek hür ve ge­rek rakik olsunlar, gerek ikisi de müslim veya birisi müslim dðeri kitabiy-ye veya ikisi de kitabî bulunsun müsavidir.

Kezalik zevceynin kazfinden veya zinadan dolayý mahdub olub ol­mamalarý, aralarýnda duhul bulunmuþ olub olmamasý, ve her ikisinin ve yahut yalnýz birisinin âma veya fâsik bulunub bulunmamasý, v§ isnad edi­len zina fazihasýnm rüyete müstenid olub olmamasý müsavidir. Hâkim, herhelde hâdiseyi takib eder, taleb vukuu þart deðildir. Elmuhallâ.)

(Eimmei selâseye göre liân icra edilebilmesi için kazf in herhalde ce-hazý tenasül hakkýnda ohnasý þart deðildir. Makûs cihet hakkýndaki kezif de liâný müstelzim olur. Elmuðnî.) [27]

Liândan Evvel Kazein Sübutü :



519 - : Liân icrasýna hâkim tarafýndan karar verilebilmesi için kaz-fin sübutü lâzýmdýr. Bu sübut, ya ikrar ile veya beyyine ile olur. Þöyle ki

Zevcenin kazif iddiasýný zevç, ikrar ve itiraf eder veya inkârý takdi­rinde zevce en az âdil erkek þahadetiyle. isbat edebilirse liân ikame edi­lir. ,

Bu hususda kadýnlarýn þahadetleri ve þahadet üzerine þahadet ve ka­dýnýn kadýya mektubu muteber deðildir. Çünkü hudud mesabesinde bu­lunan liân, þübhe ile bertaraf olur.

520 - : Zevce, kazif hakkýnda þahid ikame etdikden sonra zevç, ken­disini zevcesinin tasdik, zinayý ikrar etmiþ olduðunu iki erkek veya bir erkek ile iki kadýmn þahadetleriyîe Ýsbat etse had de, ilân da sakýt olur.

Zevç ile zevcenin beyyineleri bulunmadýðý takdirde biribirini istin-lâfda bulunamazlar. Hindiyye. [28]

Lianý Vücubünden Evvel Veya Sonra Iskat Eden Þeyler:



521 - : Kazifden sonra zevç ile zevceden biri veya her ikisi tecen-nün veya irtidad etse veya dilsiz kalsa veya birine kazif edib de hakkýn­da haddi kazif icra edilse veya zevce haram´ bir suretle vatiy olunsa ve­ya aralarýnda beynunet vukua gelse lian sakýt olur, had de lâzým gel­mez. Hattâ beynunetden sonra nikâhý tecdid etseler de liân yapýlamaz. Çünkü sakýt olan, .avdet etmez.

Binaenaleyh bir kimse, zevcesine «Ey zaniye sen bainsin» veya «üç talâk ile boþsun» dese ne liân ne de had lâzým gelir. Çünkü zina isnadý, zevciyyet haline müsadif olmuþ, badehu talâk ile beynunet vukua gelmiþ-dir.

Fakat «Sen üç talâk ile boþsun ey zaniye» dese liân lâzým gelmezse de had lâzým gelir. Zira kazif, beynunetden sonra âdeta bir ecnebiyye hak­kýnda vaki olmuþ olur.

522 - : Kazifden sonra vaki olacak talâký ricl ile üân sakýt olmaz. Meðer ki liân ikamesinden evvel iddetin geçmesiyle beynunet husule gelsin

523 : - Liâný vi&eubünden sonra iskat eden her þey, liânýn badel´icra hükmünü de ibtal eder.

Meselâ : zevç ile zevceden biri, mülâaneden sonra tecennün etse ve­ya nefsim tekzib eylese artýk liânýn hükmü kalmaz, nikâhlarý hâli üze­re devam eder. Þu kadar var ki, zevç, nefsini tekzib etdiði takdirde hadde müstahik olur. Bedayi, Hindiyye, Dürri Muhtar.

« (Fýkhý Hanbelîde deniliyor ki: zevç, zevcesine kazf edib de bade­hu Hândan evvel veya liâný itmamdan evvel vefat etse liân sakýt olub çocuk var ise kendisine lâhik ve zevcesi varis olur. Zevce, kendi liânýný ikmalden sonra, zevcesinin Hânýndan evvel vefat edince de hüküm böy­ledir. Bu hususda fukaha, müttefikdirler. Ancak imam Þafiîye göre yal­nýz zevcin Haniyle beynunet hâsýl, tevarüs sakit, çocuðun nesebi müntefi olur. Zevce iltiânda bulunmazsa hakkýnda thad lâzým geür. Elmuðnî.) [29]

Lianýn Hükmü



524 - : Liânýn hükmü, - aþaðýdaki meseleler veçhile - mukarenet ve istimtam haram olmasý, tefrik ile beynunet husule gelmesi, nesebin kat´edilmesidir.

525 - : Zevç ile zevce mülâanede bulunmakla aralarýnda hemen mukarenet ve istimtaýn hürmeti tekarrür eder, fakat aralarýnda hemen firkat hâsýl olmaz. Bu halde zevç, zevcesini bainen tatHk etmelidir. Etmez­se hâkim tarafýndan tefrika hükmedilmesi lâzým gelir.

Binaenaleyh tefrik vaki olmadýkça zevciyyet ahkâmý carî, zevcin ta­lâký, zihan, i´lâsý muteber ve aralarýnda tevarüs carî ölür. 55evc, nefsini tekzib ederse aralarýnda nikâhý tecdide lüzum görülmeksizin mukarenet de caiz olur.

Fakat Ýmam Züfere göre mücerred liân yapýlmakla firkat vaki olur. Hükme ihtiyaç görülmez.

526 - : Telâunda tekerrür carî deðildir.

Binaenaleyh bir kimse, zevcesine defeat ile kazifde bulunsa hakkýn­da yalnýz bir liân lâzým gelir.

527 - : Liâný müteakib vuku bulacak tefrik ile bir talâký bain ta­hakkuk eder. Çünkü zevcin sebebiyet verdiði firkatler, talâk kabilinden-dir. Bununla mülki nikâh, bilkülliyye" zail olur. Zevç veya zevce, nefsini´ tekzib etmedikçe zevciyyeti iade caiz olmaz.

Bu, Ýmamý Âzam ile îmam Muhammede göredir. Fakat Ýmam Ebu Yusüfe, Ýmam Züfer ile Hasan îbni Ziyad´a göre bu tefrik ile bir hürme­ti müebbede vücude gelir. Artýk zevciyyeti iade asla caiz olmaz.

528 - : Hâkim, zühul ederek daha liân tamam olmadan tefrika hükm etse bakýlýr: eðer zevç ile zevceden her biri liânýn büyük bir kýsmýný, me­selâ : dörtdde üçünü yapmýþlar ise tefrik nafiz olur. Çünkü ekser için hükmi kül vardýr ve bu hükm, ictihad mahallinde vaki olmuþ olur. Fakat daha liânýn ekserisi yapýlmamýþ ve yahut zevç ile zevceden yalnýz birisi tamamen liânda bulunub da henüz diðeri iltiânda bulunmamýþ ise tefrik nafiz olmaz.

529 - : Çocuðun nesebim nefy etmek suretiyle olan kazifden dola­yý liân icra edilince hâkim, «Bu çocuðu validesine ilzam etdim, bunu zev­cin nesebinden çýkardým» diyerek çocuðun nesebini zevcden kat ile vali­desine ilhak eder. Fakat liân icra edilmedikçe nesebin kat´ýna hükm edi­lemez.

Binaenaleyh kazif, lianý icab edecek veçhile mün´akid olmazsa veya liân, badelvücud bir veçhile sakýt olursa veya liâný icab etdiði halde zev-ceyn, mülâaneyi terk ederlerse çocuðun nesebi münkati olmaz.

Meselâ bir kimse, zevcinden doðan çocuðun nesebini nefy edib zev­cesi de kendisini tasdik eylese bununla o çocuðun nesebi münkati olmaz. Çünkü bu takdird liân icrasý müteazzir olur. Liân müteazzir olunca onun hükmü olan nefyi neseb de müteazzir bulunmuþ olur. Zevç ile zevcenin nesebi nefiy hususundaki tesadükuna itibar olunmaz. Çünkü neseb, ço­cuðun hakkýdýr.

530 - : Çocuðun uluku, liân carî olamýyacak bir zamana müsadif olduðu takdirde de muahharan vukubulacak liân ile nesebi münkati olmaz.

Meselâ : Zevce, uluk zamanýnda kitabiyye veya cariye olub da ihti­da, etdikden veya azad edildikden sonra hamlini vaz eylese artýk vuku bulacak bir nefy ile çocuðun nesebi kat´ edilemez. Çünkü ulûk zamanýn­da Hâne ehliyet bulunmamýþdýr. Nesebi kat´ etmek ise liânýn hükmü­dür.

531 - : Hamlin nesebi, vilâdetinden evvel kat´ edilemez. Çünkü ham­li nefiden dolayý imamý Azama göre liân lâzým gelmez ki, bu tarik ile ne­sebi kat´ etmek mümkün olsun.

îmameyne göre de neseb ile sabit olan irs gibi hükümler, hami için deðil, evlâd için sabit olur. Hami ise infisal etmedikçe evlâd adýný alamaz.

532 - : Liân neticesinde nesebi kat´ edilen çocuk ile liânda bulunan zevç arasýnda tevarüs ve nafaka hükümleri cereyan etmezse de sair ne­seb ahkâmý cereyan eder.

Binaenaleyh bunlarýn biribirine þahadetleri, zekât vermeleri, biribi-riyle evlenmeleri caiz olmaz. Ve o kimse, bu çocuðu amden kati edecek olsa hakkýnda kýsas cezasý tatbik edilmez ve bu kimse ber hayat olduk­ça bu çocuðun nesebini baþka bir þahýs iddia edemez. Velev ki çocuk, kendisini tasdik etsin. Çünkü o kimsenin hayatda bulundukça nefsini tekzib ederek, çocuðun nesebini kendisine ilhak etmesi me´muldür. Çocuk da bu sayede bir lekeden kurtulmuþ olur.

Fakat o kimsenin vefatýndan sonra yaþý müsaid olan bir þahýs, bu çocuðun nesebini iddia edebilir. Zira artýk tekzibi nefs ihtimali kalma-mýþdýr. Þu kadar var ki o þahýs, bu çocuðun zinadan mütevellid olduðu­nu dermeyan etmemelidir, ederse nesebi kendisinden sabit olmaz. Sübu-ti neseb bahsine de müracaat!

533 - : Liân yapýldýkdan sonra daha tefrika hüküm vermeden hâ­kim azl edilse veya vefat etse lâhik hâkim, yeniden liân icrasýný emre­der. Hindiyye, Bedayi, Bahri Raik.

"(tmam Mâlik ile Ýmam Þafii´ye göre liân ile hürmeti müebbede sabit olur, zevceyn, nefislerini tekzib etseler de zevciyyeti iade caiz ol­maz. Hanbelîlerce de zahirî mezheb böyledir.)

{îmam Þafiîye göre de daha zevce iltiânda bulunmadan yalnýz zev­cin Haniyle firkat vücude gelir. Çünkü liân zevce muhtesdir. Hattâ zevç, cariye bulunan zevcesine Hândan sonra bir veçhile mâlik olsa ken­disine tekarrüb edemez.

îmam Þafi´ye göre hamlin nesebini kat´ caiz olduðu gibi vilâdetine kadar intizar da caizdir. Elmuðnî, Tuhfe.)

(Hanbeli fukahasma göre firkat, zevç ile zevcenin liâniyle hâsýl olur. Birinin liâný kifayet etmez. Aralarýný hâkimin tefrik etmesine lü­zum var mýdýr, yok mudur? Bu hususda iki rivayet vardýr. Bir ri­vayete göre mücerred müîâane ile firkat hâsýl olur, hükme muhtaç olmaz.

îmam Mâlik ile Ebu Sevr´in, Davudi Zahirî´nin, Ýbnd Münzirin kavi­leri de böyledir. Liân iîe husule gelen firkat, fesindir.

Hanbelîlere göre zevç, iltiânda bulunduðu halde zevce bulunmasa hakkýnda had Ýâzým gelmez, zevaiyyet hali üzere kalýr. Hasenin, Evzaînin, ashalbý re´yin kavileri de böyledir. Fakat Þa´bî ile Ýmam Mâlike ve îmam Þafiîye göre hakkýnda had lâzým gelir.

lltiândan imtina eden zevce hakkýnda Hanbelî fukarasýnýn muhte­lif kavileri vardýr. Bir kavle göre habs edilir, iltiânda veya dört defa ik­rarda bulununcaya kadar habsden çýkarýlmaz. Diðer bir kavle göre se-bilî tahliye edilir. Maahaza her ikisi de liânda bulunmadýkça neseb mün-kati olmaz. Bütün ehli ilmin kavli de bu veçhiledir. Yalnýz îmaný Þafiîye göre mücerred zevcin Mâniyle firkate ve kat´ý nesebe hükm olunur.

Yine Hanbelî fukahasýna göre bir kimse, zevcesini muayyen bir þa­hýs ile zina etmekle itham etse her Ýkisine de kazifde bulunmuþ olur. O halde zevcesdyle mülâanede bulunursa her ikisine aid kazifden dolayý had sakýt olur. Gerek lian esnasýnda o þahsýn adýný zikr etmiþ olsun ve gerek olmasýn. Fakat liânda bulunmazsa her.ikisi de fcazfin muktezasýný iste­meðe müstahik olur. Ve her hangisi isterse önün için o kimse hakkýn­da had icra edilir. Talebde bulunmryan için had icra edilmez. îmam Mâ­likin kavli de böyledir. Þu kadar var ki, liân ile o þahsa aid had hakký1 sakit olmaz. Hartbelî fukaýhasmdan bazýlarýna göre de bu kazf, yalnýz zevceye müteveccih bulunmuþ olur. Binaenaleyh bundan dolayý baþkasýna taleb ve had hakký teallûk etmez. Elmuðnî)

(Zahiriyye mezhebine göre de mücerred Mân ile müebbed hürmet vü-cude gelir. Velev ki, bilâhare zevç, nefsini tekzib etsin.

Liânda bulunan zevce, gebe ise hamlinin nesebi de kocasýndan nefy edilmiþ olur. Gerek Mânda söylenmiþ olsun ve gerek olmasýn. Þu kadar var ki zevç, hamMn nesebini ikrar ederse bu neseb kendisine lâhik olur. Bundan dolayý hakkýnda had lâzým gelmez. Çünkü hamM ikrar, zinanýn vukuuna mani deðildir. Hattâ zevce, yapýlan firkat hususunda zevcini tasdik edib «hami ondan deðildir» diye kocasýnýn ikrarýný kabul etmese hakkýnda had lâzým gelir, çocuðun nesebi müntefi olmaz.

KezaMlk : Bu kazif ve ikrardan sonra henüz Mân vuku bulmadan Çocuk doðacak olsa zevç, kendisinden haddi iskat için yine Mânda bu­lunabilir. Fakat çocuðun nesebi artýk kendisinden asla müntefi olmaz. El-muhallâ.) [30]

Lian Ýle Kati Nesebin Þartlarý :


534 - : liân yapüdýkdan sonra tefriki müteakib nesebdn kat´edil-mesine hüküm verilmesi için aþaðýdaki meselelerde beyan olunan þart­larýn tahakkuku lâzýmdýr.

535 - : Nesetâ nefiy suretiyle olan kazif, vilâdet zamanýna mü­sadif olmalýdýr.

Þöyle ki : zevç, zevcesinin doðurduðu çocuðun kendisinden olmadý­ðýný aradan tehnde = tebrik zamaný göçmeden iddia etmelidir.

Tehnie müddeti, bir iki ve Ýmamý Azamdan bir rivayete göre yedi günden ibapetdir. Fakat zevç, vuku bulan tehnieyi kabul eder ve çocuk için âdet veçhile vilâdet eþyasýný almiya baðlarsa artýk nefyine hakký kal­maz, çocuðun nesebini delâleten ka´bul etmiþ olur.

Ýmamý Azamdan düðer bir rivayete görö (bu nefy için muayyen bir müddet yokdur. Elverir ki kabule delâlet eder bir þey bulunmasýn. Çün­kü nefyi neseb, teemmüle muhtaç bir þeydir. Bunun için teemmüle mü­sait bir zaman ister. Bu teemmül ise eþhasýn ahvaline göre Ýhtilâf eder. Bu hususda bir vakit tayini müteazzârdir. Binaenaleyh âdete nazaran tehnie ve teemmüle müsaid bir vakit geçmedikçe nefy etmek sahih olur.

îmameyne göre bu hususda nifas müddetinin ekseri olan kýrk gün tayin edilmiþtir. Zira nafas, vilâdet eseridir. Vilâdet eseri devam etdikce de nefyi neseb caiz olur.

536 - : Zevç, gaib olduðu takdirde vilâdete ittýlaý ânýndan itiba­ren yukarýdaki mesele veçhile ahkâm carî olur. Maahaza îmam Ebu Yu-süfden bir rivayete göre gaib, fisatöen, yani : çocuðun sütden kesilme­sinden evvel çýkýp geMrse nifas müddetine müsavi bir müddet içinde ne­sebi nefy edebiMr, fisalden sonra geMrse artýk nefy edemez,

imam Ebu Yusüfden diðer bir rivayete göre de nifas müddetinden sonra haberdar olursa iki sene tamamýna kadar nesebi nefy edebilir. Bu takdirde de nefy müddeti için reza müddeti nazara alýnmýþ oluyor.

Þunu da ilâve edeMm ki, bu çocuðun doðmasiyle vaHdesinin mehri teekküd etmiþ olur. Meselâ : bir kimse, bir kadýn ile gýyaben evlenib de daha rüyet ve mükarenet vuku bulmadan bir çocuk vücude gelmekle nesebi nefy edilse aralarýnda Mân cereyan eder, çocuk validesine ilhak edilir, o kadýn da mehrinin tamamýna müstahik olur.

537 - : Çocuðun nesebi, ne sarahaten ve ne de delâleten kabul edilmemiþ olmalýdýr. Aksi takdirde kat´ma imkân bulunmaz.

Meselâ : Zevç, zevcesinin doðurduðu çocuk hakkýnda «Bil benîm çocuðumdur» veya «bu çocuk bendendir» dese onun nesebini sarahaten kabul etmiþ olur. Yapýlan tebrik ve tekmeyi kabul etdiði veya buna kar­gý sükûtta bulunduðu takdirde de nesebi delâleten kaibul etmiþ sayýlýr. Çünkü âkil olan bir kimse, kendisine aid olmýyan bir çocuk hakkýndaki tebriki kabul etmiyeceði gibi buna karþý sükût da etmez.

538 - : Doðan çocuk, tefrika hüküm zamanýnda ber hayat olma­lýdýr, ðer ber hayat olmazsa nesebi kat´ edilemez.

Binaenaleyh bir kimse, zevcesinin doðurduðu çocuðun nesebim ve­fatýndan sonra nefy edecek olsa aralarýnda Man carî olabiMr. Fakat neþet kat´ edilemez. Çünkü neseb, mevt ile tekarrür eder, artýk inkýtaa ihtimali kalmaz. Nesebin inkýtaý, Mânýn levazýmýndan deðildir, mücerred kazifden dolayý Man cereyan eder. îmam Ebu Yusüfden bir rivayete göre bu halde liâne de mahal kal­maz. Çünkü müoerred nefyi veled suretiyle olan kazifden maksad, nese­bin kat´ edilmesidir. Bu maksad, müteazzir olunca artýk Hânýn bekasýnda bir faide kalmamýþ olur.

539 - : Çocuklar, tev´em dseîer her birinin nesebi nefy edilmelidir. Birinin nesebi kabul edildiði takdirde diðerlerinin de nesebleri kabul edil­miþ, olur, artýk kat´a imkân kalmaz.

Meselâ : bîr kimse, zevcesinin bir batýnda doðurduðu iki çocukdan birini ikrar, diðerini nefy edecek olsa bakýlýr: eðer ilk doðan çocuðu ik­rar ederse her iki çocuðun nesebi sabit ve Mân lâzým olur. Çünkü birinci çocuðun nesebini kabul, diðerinin nesebini de kabul demekdir. Zira hami, birdir. Ýkinci çocuðun nesebini inkâr etmek, ikrardan rücu demek olur. Halbuki neseb hakkýndaki ikrardan rücua ihtimal yokdur.

Liâna gelince bu, ikrar edilen bir nesebden sonra nefyi neseb sure­tiyle vaki olan bir kazifden münbaisdir.

Bilâkis o kimse, ilk doðan çocuðun nesebini nefy, ikinci çocuðun ne­sebini ikrar ederse yine her iki çocuðun nesebi sabit olur. Çünkü ikinci çocuðun nesebini ikrar etmekle nefsini tekzib etmiþ olur. Bu halde yalnýz hadde müstahik olur, liâne mahal kalmaz. Çünkü toir kazifden dolayý had ile liân dctima edemez.

540 - : Nesebi nefy edilen iki tev´emden biri, Hândan evvel Ölse veya öldürülse artýk ikisinin de nesebi kat´ edilemez. Çünkü meyyitin nesebi kesüemiyeceðinden sað kalan çocuðun nesebi de kesilemez. 2üra bunlar, tev´emdirler.

541 - : Nesebin sübutüne þer´an hükm edilmemiþ olmalýdýr. Þer´-an mahkûm bissübut olan bir neseb, kat´ edilemez. Þöyle ki :

Bir kimse, zevcesinin doðurduðu çocuðun nesebini nefy edib de aralarýnda daha liân cereyan etmeden bir ecnebi bu çocukdan dolayý o kadýna kazifde bulunmakla hakkýnda had icra edilecek olsa çocuðun ne­sebi o kimseden sabit bulunmuþ olur, artýk kat´ý nesebe imkân kalmaz, liân da sakit olur. Çünkü hâkim, kazif olan ecnebiye had vurmakla onu tekzib etmiþdir. Bu tekzib ise çocuðun sübuti nesebine hüküm demek­dir. Sübutüne hükm edilen bir neseb ise artýk kat1 edilemez. Bu ecnebi hakkýndaki had ile kadýnýn iffeti tezahür etmiþ olacaðý cihetle liân© de artýk hacet kalmaz. Bedayi, Bahri Raik, Hindiyye.

« (imam Mâlike göre nefyi neseb, vaz´ý hamli müteakiib muaccelen vaki olmalýdýr. Zevç, hamli bildiði halde nefy etmeyib zevcesine tekar-rübde bulunsa veya bilâ özür- nefiy keyfiyetini tehir ederse artýk nesebi nefide bulunamaz. Bedayî.)

(Ýmam Þafiîye göre nesebi nefy için muayyen fcir müddet yokdur. Bu, fevridir. Çünkü nesebi fevren nefy etmemek, delâleten kabul demekdir. Zevç, nefye kadir olduðu halde nefy etmeyib sükût edince artýk nef-ye hakký kalmaz, imam Ahmedin kavli-de böyledir.

îmam Þafiîye nazaran avamdan bir þahsýn bu fevrîlik meselesindeki cehaleti, bir mazeret teþkil eder.

Ataya, Mücahide göre zevç, nesebi muterif olmadýkça dilediði vakit nefy edebilir. Ebubekire göre de bu, Öyle iki üç gün gibi bir müddetle mukayyed deðildir, belki âdetin cereyanýna tâbidir. Meselâ : tevellüd ge­celeyin vuku bulsa sabah olub da nâsýn daðýlacaklarý zamana kadar nefiy müddeti devam eder. Fakat zevç, vuku bulan tehnîe ve dua hakkýnda âmin hân olursa neseb, kendisinden bil´ittifak sabit olur. Elmuðnî, Be­dayî.

Þafiîlerce iki tev´emden yalnýz birinin nesebini nefy etmek, sahih deðildir. Meðer ki vilâdetleri arasýnda en az altý ay bulunsun. Çünkü bir rahimde iki erkeðin nutfesinden birer, çocuðun bir müddet içinde tekev­vün etmesi, âdeti ilâhiyyenin cereyanýna muhalifdir. Rahim, ihbal kuv­vetini haiz bir nutfeyi ihtiva edince aðzý nýünsed olur, artýk baþka nut-feyi kabul edemez. Tuhfetülnýuhtac.) [31]

Lîânýn Sebebi Ve Hikmeti Teþkiiyyesî :



542 - : Liânýn sebebi, zevcin, zevcesine yabancýlar hakkýnda had­di icab edecek bir veçhile - kazf etmesidir. Bu kazf, zevcin, zevcesine ya zina isnad etmesi veya zevcesinin doðurduðu çocuðun nesebini nefy eylemesi suretiyle olur. Böyle bir kazfî müteakib zevç ile zevceden her­hangi biri mahkemeye müracaat ederek liân yapýlmasýný isteyebilir.

Fakat liân husus jr.da ihtiyata riayet edilmesi lâzýmdýr. Bazan bu gibi kazif hâdiseleri, bir gazab ve ihtiras neticesi olarak zuhura gelebilir. Bu takdirde liân tarikine gidilmesi, hâdisenin þüyuuna meydan verilme­si, asla muvafýk olamaz. iþte bu ihtimale mebnîdir ki, liân hususunda fevkalâde ihtiyata ria­yet edilmiþ, hiçbir muamelede carî olmýyan dört defa þehadete lüzum gösterilmiþ ve yalancý olan zevç hakkýnda Allah Tealânin laneti, yalan­cý olan zevce hakkýnda da Cenabý Hakkýn gazabý davet edilerek her mü­minin ruhunu titretecek, kendisini yalan yere þehadetde bulunmadan men edebilecek bir yemin usulü kabul olunmuþdur.

Hattâ liân için mahkemeye müracaat vuku bulunca hâkim, evvelâ zevce nasihat verir, kendisini tövbeye davet eder, yalan yere þahadetde, yeminde bulunmadan tahzir ederek kendisine ahiret azabýný hatýrlatýr. Sonra da zevceye ayni suretde nasihat vererek yalan yere yemin etme­mesini, ahýret azabýna nazaran dünyevî cezanýn pek hafif bulunduðunu kat´î bir lisan ile ihtar eder. Hâkimin bu veçhile hareket etmesi, müs-tahsendir.

Bütün bu Öðütlere, bu tahzirlere raðmen iki taraf, liân icrasýnda musir olursa artýk hakim için mül&ane yapýlmasýna müsaadeden baþka çare kalmaz.

« (Malikî fukahasý diyorlar^ki: lüzumsuz yere liânda bulunmak, bir gocuðun nesebini nefy etmek, muvafýk olamaz. Meselâ: çocuðun baþka­sýna benzemesi, mukarenet zamanýnda azî vukuu veya inzal vaki olma­masý, yahut tenasül cihazý yoliyle mukarenet yapýlmamýþ bulunmasý, ne­sebi nefy etmek için bir sebeb teþkil etmez.)

(Þafiî fukahasý da diyorlar ki: bir zina hâdisesinden dolayý zevce veya zevceye veya bir ecnebiye teveccüh edecek baþka bir zarar melhuz olmadýðý takdirde tatlik ile iktifa edilmesi, hâdisenin setredilerek þüyuu-na meydan verilmemesi, evlâdýr.

Hattâ bir kimse, zevcesinin zinasýna muttali olduðu halde doður­duðu çocuðun kendisinden olub olmamasýný ihtimal dahilinde görür­se mücerred bununla kazifde bulunmasý, nesebi nefy etmesi caiz olmaz. Çünkü iki ihtimal, müsavi olduðundan çocuðun firaþý sahihe is­tinadý müreccahdýr. Bu halde - sahih kavle nazaran - kazif de, li­ânda haram olmuþ olur.. Çünkü talâk Ýle müfarekat temin edilebilir, hâdisenin þuyuiyle alâkadarlarýn mutazarrýr olmasýna meydan verilmiþ olmaz,

Kezalik : bir erkek, kendisinin akim olduðunu zannederek buna is­tinat ile nesebi nefy iddiasýnda bulunmasý caiz deðildir. Çünkü birçok akim sanýlan kimselerin üýbale muvaffak olduklarý vakidir.

Amma bir erkek, zevcesinin zinakâr olduðunu kat´iyyen bilir veya bir takým karinelere, vesikalara mebni müekked bir zan ile zan ederse o halde kazf ile Hâne tevessül edebilir. Çünkü bu takdirde firaþý tathire, nesebi siyanete; kendisini ardan vikayeye muhtaç bulunur. Halbuki her zaman ´beyyîneye destres olamaz.

Kadýna gelince o da kocasýnýn isnad etdiði zinadan berî olduðu tak­dirde kendisinden ve ailesinden âri def için taleb vaki olunca telâunde bulunmalýdýr. Böyle olmadýðý takdirde liânda bulunmasý icab etmez.)

(Hanbelîlere göre de her vakit kazfe, liâne tevessül edilmesi caiz deðildir. Bunlara göre kazif üç nev´e ayrýlýr. Birincisi: vacýbdir. Þöyle ki: bir kimse, zevcesini kendisine tekarrüb etmemiþ olduðu bir tuhr es­nasýnda baþkasiyle zina eder bir halde görecek olursa bu kadýndan idde-tinin nihayet bulmasýna kadar itizal eder. Kadýn, o gayri meþru muka-renetden itibaren en aa altý ayda bir çocuk doðurursa bu çocuðun nese­bini kat´ için kazif, vacdb olmuþ olur. Çünkü bu halde çocuðun zinadan hâsü olduðu yakin mesabesinde bulunur. Bunun nesebi nefy edilmezse kendisine veya sair kariblerine varis olur, kendisinin evlâdiyîe, mehari-miyle ihtilâtda bulunur. Bu ise caiz deðildir. Ýkincisi : caizdir. Þöyle ki : bir kimse, zevcesinin zina ettiðini gö­rür veya zina etdiði kendince sabit bulunur veya zinada bulunduðunu emin bir þahýsdan iþidir veyahut zinasý halk arasýnda þüyu bulur, bunun­la beraber arada bir çocuk bulunmaz veya bulunursa da zinadan hâsýl olduðu anlaþýlmaz, tþte bu halde kazif, caizdir. Maamafih bu halde sü­kût edilmesi de caiz, belki efdal ve ehseiýdir. Çünkü bu takdirde zevç, talâka tevessül ederek hem kadýný hem de kendi nefsini setr etmiþ olur.

Üçüncüsü : haramdýr. Bu ise yukarýdaki iki kýsmýn haricinde ola­rak zevceler ve ecnebiler hakkýnda yapýlan kazifdir. Bu, kebairden sayý­lan bir seyyiedir. Elmuðnî.)

543 - : Liânýn hikmeti teþrüyyesine gelince bu da, yukarýdaki be-yanatdan da anlaþýldýðý üzere kazif suretiyle lâhik olan âri def etmek, þerefsiz veya iffetsiz bir refik veya refikadan halâs olmak, gayri meþ­ru çocuklarýn iltihakýndan aileleri sýyanetde bulunmak, zevciyyet huku­kuna vukubulan tecavüzden dolayý kati bir ayrýlýþ ile bir nevi ceza ter-tib eylemek, baþkalarý hakkýnda da müessir bir ibret, bir mania teþkil edivermek gibi þeylerdir.

Gayrimeþru çocuklarý aileler arasýna sokmýya cüret eden kadýnlar hakkýnda dinen büyük, tahzirler mevcut olduðu gibi meþru çocuklarýn neseplerini nefy eden erkekler hakkýnda da pek büyük teîýdidler vardýr. «Hak Tealâ Hazretlerinin böyle bir erkekden ihticab edeceði, yani: o erkeði nazarý rahmetinden uzaklaþtýracaðý ve onu evvelin ve ´aharîn mu­vacehesinde risva edeceði» bir hadisi þerifde beyan buyurulmuþdur.

Filhakika zina fazihasý, ne kadar büyük bir cinayet ise afif bir þah­sa zina isnadý da o kadar aðýr bir cinayetdir. Böyle bir isnada haksýz yere maruz kalan bir þahýs, arlanýr, cemiyet arasýnda mevkii müþkilleþir. Binaenaleyh bu ân kendisinden gidermek için bir ser´î çareye teves­sül etmesi lâzým gelir ki, o da liân tarikidir.

Bunun aksine olarak bir kadýnýn iffetden. mahrumiyeti, gayri meþ­ru bir çocuk dünyaya getirmesi ise kocasýna karþý en büyük bir cina­yetdir., Allah Tealâya karþý da pek büyük bir ma´siyetdir. Artýk bir er­kek, böyle bir cinayetin aðýrlýðý altýnda hayatýný idameye kadir olamaz, bundan kurtulmaya ve kendi ailesi arasýna gayri meþru bir çocuðun so­kulmasýna mani olmýya olanca kuvvetiyle çalýþmak ister. Halbuki bu fazihayi isbat edecek beyyineden mahrum bulunur, yapmýþ olduðu ka-zifden dolayý da hadde müstahik görülür. Binaenaleyh böyle elnn bir du­rumda da bir erkek Ýçin liâne tevessülden baþka çare bulunmaz.

Diðer bir bakýmdan da bir kazif, ya doðrudur, vakýa mutabýkdýr, ya deðildir. Eðer doðru ise bundan dolayý liân icrasý, kadýn hakkýnda bir cezadýr, kadýn bu tarik ile nikâh nimetinden mahrum kalýr, þerefini kay­beder, yapmýþ olduðu fazihanýn bir nevi dünyevî azabýna kavuþmuþ olur.

Bu hâdise, baþkalarý için de bir müessir ibret dersi teþkil etmiþ olur.

Bilâkis bu kazif, doðru deðilse liân icrasý* zevç hakkýnda manevî mesuliyeti müstelzim olacaðý gibi onun hakkýnda dünyevî bir ceza ma­hiyetinde de tebarüz eder. Çünkü bu yüzden kendisini teþhir etmiþ, zev-ciyyet nimetinden mahrum kalmýþ olacaktýr. Bu elîm âkibet ise zevciy-yet hukukuna aykýrý hareketlerde bulunacak sair kimseler için de bir müeyyid mania mahiyetinde bulunmuþ olur.

Velhasýl : liân icrasýnýn meþruiyeti, daha böyle bir nice mühim maslahatlara, hikmetlere müteveccih bulunmuþdur. Elverir ki, yerinde istimal edilsin. [32]

Zevç Ýle Zevce Hakkýnda Hiyabi Tefrika Sebeb Olup Olmayan Bazý Ýlletler :


544 - : Bir takým illetler, arýzalar vardýr ki, bunlardan birinin zevcde veya zevcede mevcudiyeti veya sonradan tahaddüsü halinde di­ðer tarafýn hiyan tefrik ile muhayyer olub olamýyacaðý islâm hukukun­da mühim bir mebhas teþkil eder. Muhayyer olduðu takdirde dilerse bu­na razý olarak nikâhý idame eder, dilerse razý olmayýb mahkemeye mü­racaat ederek usulü dairesinde tefrik kararý alýr. Nitökim ileride görü-lecekdir. Bu illetlerin baþlýcalarý ise þunlardýr :

(1) : Kara; kadýnýn tenasül cehazýnda bulunub kendisine mukare­nete manî olan bir kemikdir. Böyle cehazý tenasülünde bulunan bir ke-mikden dolayý kendisine tekarrüb kabil olmayan kadýna da «karna» de­nilir..

(2) : Retak; tenasül cehazýnda tenebbüt edib mücameat mahallini kapayan bir et parçasýdýr. Cehazý tenasülünde zuhur eden et parçasýndan dolayý mücameat mahalli kapalý olan kadýna da «retka» denir. Bahri Raikde retkanm tarifi, kamaya verilmiþdir.

(3) : Af el; tenasül cehazýnýn haricinde zuhur edib mukarenete mani olan bîr bezden ibaretdir. Kendisinde böyle bir mania bulunan ka­dýna da «afla» denilir.

Minhetül´halikde afla ile karna bir gösteriimiþdir.

(4) : Fetk; meni mecrasiyle bevl mecrasý veya kubül ile dübür ara­sýndaki inhýrakdan ibaretdir. Buna «ifza» da denir. Elmuðni.

(5) : înnet- inanet; ademi iktidar denilen arýzadýr ki, erkeðin reculiyyet uzvu mevcut olduðu halde mücameate muktedir olmamasý ha­lidir. Bu uzuv, gerek intiþar etsin ve gerefk etmesin. Böyle tekarrübe muktedir olmayan erkeðe de «inniyn» denir.

înnet, ihtiyarlýk, mütemadiyen aklî mesaî, dimaðýn fazla faaliyeti, ziyade havf ve haya, þiddetli þevk ve þetaret, âþýkane hayalâýt ve tasav-vürat, çokça mukarenet, istimta bilyed, taharet ve nezafetden mahrumiyet, nefret ve istikrahý mucib hâlât, asabî âfet, tenasül uzvunun fena teþekkülü gibi sebeblerden neþet eder ki, her birinin kendisine göre te­davi usulü vardýr. Meselâ : ikinci ve üçüncü sebebden mütehassil innetin izalesi için fikir ve zihnin istirahati, son sebebden münbais innetin ref´i için de fennî ameliyat vesaire lâzýmdýr. Ancak ihtiyarlýk dolayýsiyle hâ­sýl olan innetin zevali kabil görülmemektedir.

Sihir yüzünden innete mübtelâ olanlar da vardýr.

Seyyibe tekarrüb edebildiði halde bikre tekarrüb edemiyen veya ba­zý nisaya mukarenete muktedir olduðu halde diðer nisaya mukarenete kadir olamýyan bir erkek, tekarrüb edemediði kadýna nazaran inniyn sayýlýr. Yalnýz haþefe kýsmýný idhale kadir olan bir erkek, inniyn sayýl­maz.

(6) : Hisa; hâdimlik hali, yani : erkeklik uzvu mevcud olduðu< halde husyelerin çýkarýlmýþ olmasýdýr: Bu halde bulunan erkeðe «hasýy» denilir.

Husyelerin bulunmamasý, gerek kesilmek ve gerek çekib çýkarýl­mak suretiyle olsun müsavidir. Bir hasiy, âleti tenasülü münteþir olma­dýðý takdirde inniynden maduddur. Fakat husyesi bulunmamakla bera­ber erkeklik uzvu münteþir olan kimse, inneyn hükmünde deðildir.

Fen. sahihlerinin beyanýna göre husyeler, nýenevî maddenin kay­naðýdýr. Husyeleri çýkarýlmýþ olan bir erkek, erkeklikden mahrum, tena­sül vazifesini ifadan âciz olur. Validesinin rahmindeki bdr ceninin, husye­leri karnýnýn içindedir, doðdukdan sonra dýþarý çýkar, husyelerinin hiç­biri çýkmýyan veya biri çýkýb da diðeri mahallinde kalan hilkat garibleri-ne tesadüf olunmuþdur. Husyelerden yalnýz birinin ftulunmaimasý, innet ve akamete bais ve mukarenete mani olmaz.

(7) : Cüb, erkeklik uzvile beraber husyelerin kesilmiþ bulunmasý halidir. Bu halde bulunan bir erkeðe «mecbub» denir. Yalnýz erkeklik uzvu kesilmiþ olan veya tenasül âleti düðme gibi pek ufak bulunan þahýs da mecbub saydýr.

Mecbübiyet, bazan ýhilkî olur. Tenasül âletinden mahrum olarak do­ðan garaibi hilkate nadiren tesadüf olunur. Bazan da hayvanat tarafýn­dan ýsýrýlma, koparýlana gibi bir sebepten dolayý ânz olur. Husyeleri ol­duðu halde tenasül âleti düðme mesabesinde bir et parçasýndan ibaret olan mecbublar, delk ve temas suretiyle ihbale kadir olabilirler ki, bun­lar, bu cihetle akîm sayýlmazlar.

(8) : Þekz þekkâziyyet; mücameat ve muhaletadanevvel mýt-fenin nüzuliyle erkeklik -uzvunun intiþar edememesi halidir. Zevcesini kendisine cezb ederetmez hablel´muhalete nutfesi nüzul edib badehu mukarenet için reculiyyet uzvu münteþir olmýyan kimseye de «þekkâz» denir ki, bu da inniyn demekdir. Fakat inukarenet edebildiði halde nutfesi nüzul etmeyen kimse, inniyn sayýlmadýðýndan bundan dolayý muhay­yerlik sabit olmaz.

Etýbbanýn beyanýna göre nutfenin çýkmamasý, bevl mecrasýnýn ya te-þennüc halinden veya meniyi kazîbe isal eden mecranýn kapanmasýndan ýjeri gelir. Bu garip haletin muhtelif dereceleri vardýr. Dimaðýn aledde-vam bir þey ile iþtigali, kuvvei akliyyenin ýbozgunluðu, istimna ´bilyed de­mlen muzir, menhiyün anh âdet, bu hastalýðý husule getiren sebebîer-dendir.

(9) : Cünun = cinnet; bir ihtilâli aklîdir ki iþlerin, sözlerin akýl dairesinde cereyanýný çok kere men eder.

Cinnet, Ýmam Ebu Yusüfe göre senenin ekserisinde devam ederse «cünuný mutbik» adýný alýr. Bunun dûnundeki cinnete de «cünuný gayri mutbik» adý verilir.

Bu halde mecnunlar, iki kýsma ayrýlýr; Biri «mecnuný mutbak» dir ki, cinneti bütün vakitlerini ihata eder. Diðeri de «mecmýný gayri mut­bak» dir ki, kâh mecnun olur kâh ifakat bulur.

(10) : Hunuset, bir þahýsta hem tenasül uzvunun, hem de erkeklik âletinin mevcut olmasý halidir. Bu halde bulunan þahsa «hünsa» denir. Erkeklik diþilik cihetinden hangisinin galib olduðu bilinmediði, yani her iki uzuvdan bir anda tebevvül etdiði takdirde kendisine «hünsai müþ-kü» denilir. Mukabili «hünsai vazýh» dýr. Bunun hali tebeyyün etmedik­çe nikâhýn sýhhatine hükm olunamaz.

Erkeklere mahsus bevl mevziinden tebevvül eden hünsa, erkek, ka­dýnlara aid bevil mahallinden tebevvülde bulunan ýhünsa da kadýndýr. Çünkü herhangi uzvundan tebevvül ederse onun uzvu aslî olduðu diðeri­nin ise bir ânzai aybiyyeden ibaret bulunduðu anlaþýlýr. Her iki uzvun­dan tebevvül etdiði suretde ise sabýký muteber olur. Binaenaleyh bunla­rýn nikâhlarý caizdir. Þu kadar var ki, erkek olan hünsa, mücameate ka­dir olamazsa innîn ýhükmünde bulunur.

(Hanbelî fukahasý hünsai müþikil hakkýnda ihtilâf etmiþlerdir. Hýrkfye göre bu hususda hünsanm sözüne müracaat olunur. Eðer ken­disinin erkek olub tabiatinin kadýnlara meyyal bulunduðunu ifade eder­se kadýnlar ile evlenebilir. Bilâkis kendisinin kadýn olub« tab´ýnýn erkek­lere meyi etmekde olduðum söylerse erkek ile evlenebilir. Çünkü bu, batýn! bir hal olub buna vukuf ancak kendisinin ifadesiyle mümkün olur.

Miras ve diyet cihetine gelince kendi hakkýnda mirasýný veya diye­tini azaltacak suretde ikrarý makbuldür. Fakat (bunlarý arttýaracak su­retde ikrarý kabul olunmaz. Çünkü kendisi bu hususda müttehem sayý­lýr.

Böyle bir hünsânýn imamet, velayeti nikâh hususunda ve baþkasý üzerine bir hak isbat ebmiyecek þeylerde de sözü kabul olunur.

Böyle bir hünsa, bir kadýnla veya erkekle evlendikden sonra dönüb de hilafým iddia etse evvelce evlendiði cinsin gayriyle izdivacý hususun­da sözü makbul olmaz. Çünkü nefsini tekzib etmiþ, hem erkek ile hem de kadýn ile evlenmeði icab edecek bir hali iddiada bulunmuþ olur. Þu kadar var ki, evvelce bir kadýn ile evlenib de sonra «Ben kadýným, erkek deðilim» derse bu ikrarýna mebni nikâhý münfesih olur, mehrin sukutu hususunda sözü makbul olmaz.

Bilâkis erkek ile evlenib de sonra «Ben erkeðim, kadýn deðilim» der­se nikâhýn feshi hususunda sözü makbul olmaz. Çünkü bu halde kendi lehine, baþkasýnýn aleyhine ikrarda bulunmuþ olur.

Hanbelî fukahasýndan Ebubekre göre böyle bir hünsa, hali tebey­yün edinceye kadar kimse ile evlenemez. Ýmam Þafiînin mezhebi de böy­ledir, îmam Ahmedden de böyle bir kavlin mensus olduðu mervîldir. Çünkü böyle bir þahýs, kendisi için nikâhý ibahe edecek bir þeyin vücu-düne müstahik deðildir. Elmuðnî.)

(11) : Cüzam, bedenin içerisinde sevdanýn intiþarýndan mütehaddis bir illetdir ki, âzamn mizaç ve heyetini ifsad, mahv ve sukutunu intaç eder, arýz olduðu uzuv, evvelâ kýzarýr, sonra kararýr, daha sonra kopa­rak dökülür. Her uzuvda tahaddüs edebilirse de en ziyade yüzde zuhur eder. Sahibine «meozum» denir.

(12) : Beres; mizacýn fesadýndan naþi ´bedenin zahirinde zuhur eden þiddetli bir beyazlikdýr ki, âzamn demeviyyetini izâle eder, kendisiyle teþe´üm olunur bîr illetdir. Sahibine «ebres» denilir.

(13) : Emrazý zühreviyye, tenasül uzvunda vesair azada zuhur ediýb sahibinin maluliyetine ve çok kere helakine sebebiyet veren bîr taklm korkunç illetlerdir.


radyobeyan