Hadisler ve Sebepleri By: rabia Date: 11 Mart 2010, 13:31:44
Hadisler ve Sebepleri
Sunuþ
Rahman Ve Rahim Olan Allah´ýn Adýyla
Giriþ
Birinci Bab: Esbab-ý Vurudi´l-Hadis Hakkýnda.
Birinci Bölüm: Sebeb-i Vurudi´l-Hadisin Manasý, Faydasý Ve Çeþitleri.
Vürudun Manasý:
Faidesi:
1- Umumun Tahsisi
2- Mutlak´ýn Takyidi
3-Mücmelin Tafsili
4-Nesh Ýþinin Tahdidi (Sýnýrlandýnlmasý) Ve Nasihin Mensuhtan Ayýrdedilmesi.
5- Hükmün Ýlletinin Beyaný:
6-Müþkilin Ýzah Edilmesi:
Hadis Vurûdunun Kýsýmlarý:
Ýkinci Bölüm: Hadisin Sebeb-i Vurudunun Kur´an´in Nuzul Sebepleriyle Ýlgisi:
1- Konunun Favdasý:
2- Sebebin Birden Çok Olmasý:
3- Çeþitleri Hakkýndadýr;
4- Sebeb-i Nüzûl Ve Vurudýýn Sekli:
Üçüncü Bölüm
Hadîsin Sebeb-i Vurudunun Tarihi Ve Bu Konuda Vazilnýiþ Olan Meþhur Kitaplar:
ESBÂB-U VURUDÝ´L-HADIS HADÎSLER VE SEBEPLERÝ
Sunuþ
Rahman Ve Rahim Olan Allah´ýn Adýyla
Evrensel bir dinin son elçisi olan Hz.Muhammed (s.a.v)´i doðru anlamak her asýrdaki müslümanlarm önemli bir sou olmuþtur. O´nu doðru anlamamanýn nedeni Müslümanlarýn bazen klasik eksik bilgilere sahip olmalarý bazen de kendilerine özgü bir peygamber anlayýþý Üretmelerinden kaynaklanmaktadýr. Peygamberi doðru anlamak için ileri sürülen bütün görüþlerin hem doðru hem de yanlýþlarýnýn olduðunu kabul etmek zorundayýz.
Peki son Peygamber Hz. Muhammed (s.a.v)´i doðru anlamanýn yolu nedir? Elbette bu sorunun mutlak bir cevabý yoktur. Verilecek cevaplarýn tümü birer zanný galip olmaktan öteye geçmeyecektir. O, Kur´an´m tanýmladýðý birden fazla fonksiyonu ve boyutu olan bir beþer ve bir elçidir. O, hepimiz için bir model insandýr.
Hatemül Enbiya olan Hz. Peygamber (a.s.)´ý Kur´an´dan ve yaþadýðý dönemin þartlarýndan hareketle deðerlendirmek doðru anlamaya en yakýn yoldur diye düþünüyoruz. Onun sözlü ve fiili sünnetini, bütün insanlýk ve müslümanlar için kýyamete kadar geçerliliði olan bir özelliðe sahip bir model insanýn doðru anlaþýlmasý için kendi dilinden, kendi döneminden hareketle tanýnmasýnýn önemine inanýyoruz. Bunun için týpký Kur´an´ý doðru anlamak için Nüzul sebebi ne kadar önemli ise Peygamber (a.s)´ý da doðru anlamak için Esbâb-ý Vurud´un da o kadar Önemi vardýr.
Yayýnevi olarak Kur´an ve Sünnet kültürünün temeline yönelik yayýnladýðýmýz ilk orjinal eser el-Vahidi´nin Esbâb-ý Nüzul isimli kitabýydý. Ýkinci kitap ise, yine ilk orjinal kaynak olan elinizdeki bu Ýmam-ý Suyuti´nin Esbâb-ý Vurudul Hadis kitabýdýr. Bu iki orjinal kitabý yayýnlamakla Türkiyeli okuyucuya büyük bir hizmet sunan ihtar Yayýncýlýk olarak bundan sonra da önemli kaynak eserler yayýnlamaya devam edeceðiz. Bu kitaplarýn okuyucuya ulaþmasýnda emeði geçen ýymetli mütercim ve duyarlý okuyuculara da teþekkür ediyoruz.
Ýslam´ýn yeniden gündem oluþturduðu þu yüzyýlýmýzda insanlara gerçek dinin sunduðu huzur toplumunun gerçekleþmesi için Peygamber (a.s)´ýn da bütün aþýrýlýklardan uzak; ilk kaynaklara baðlý olarak anlaþýlmasýnýn çok önemli olduðunu bir kez daha belirtmekte fayda görüyoruz. Temel kaynaklara ilginin arttýðý bir dönemde saðlam eserlerin okuyucuya sunulmasý da son derece önemli bir sorumluluk olarak görülmelidir.
Kim Resul´e itaat ederse, Allah´a itaat etmiþ olur. Kim de yüz çevirirse (çevirsin), biz seni onlarýn üzerine bekçi göndermedik. (Nisa: 80)
Aralarýnda hükmetmesi için Allah´a ve elçisine çaðrýldýklarý zaman inananlarýn sözü ancak "iþittik ve itaat ettik" demeleridir. Ýþte umduklarýna erenler bunlardýr, bunlar. (Nur: 51)
Sadece bu ayetler bile Ýslâm´ý doðru anlamak ve gereði üzere yaþamak için peygamber (a.s)´m bizler için ne kadar önemli bir otorite olduðunu belirtmektedir. Ýþte böyle bir otoriteden en doðru þekilde yararlanmak için önemli görevlerimizin olduðunun bilincinde olmak zorundayýz.
Hadislerin söyleniþ maksadýnýn daha iyi anlaþýlmasý için hazýrlanan Esbâb-ý Vurudul Hadis kitabýndan baþka bu alanda yapýlan çalýþmalarý da yayýnevi olarak ileride okuyucuya sunacaðýmýzý bu arada belirtmek istiyoruz. Bir bunalým çaðma dönüþen modern dünyada Ýslâm´ý daha iyi anlamak ve yaþamak için özgürlük Peygamber´! Hz. Muhammed
Ýhtar Yayýncýlýk[1]
Giriþ
Alemlerin Rabbi olan Allah´a hamd olsun, O´na hamd eder, O´nun yardýmlarýný ve O´nun bize hidayet etmesini dileriz. Nefislerimizin þerrinden ve kötü amellerimizden O´na sýðýnýrýz. Allah, kime hidayet ederse, onu saptýracak kimse olmadýðý gibi, O´nun saptýrdýðýný da kimse hidayete erdiremez.
Efendimiz Muhammed (s.a.v.)´e, O´nun âl ve ashabýna ve kýyamete kadar en güzel þekilde onlara tabi olanlara salat ve selam ederiz.
Nebevi sünnet, güneþ gibi, doðuþundan itibaren hicrî 13. asrýn sonuna kadar, þerefli çalýþmalarla büyük itibar ve izzete nail olmuþtur. Hizmet ehli onun karþýsýnda takdir ve hayretle durmuþtur.
Zira Ýslam Ulemasý, Nebevî sünnet üzerinde gerek tedvin ve cem etme gerekse þerh ve açýklamalarda bulunma, sahihini ve zayýfýný ayýrma konusunda oldukça bol çalýþma yapmýþlardýr. Bu hususta özel gayret sarfederek yahut çok meþakkat çekerek bolca tasnifatta bulunmuþlardýr. Alimlerin bu gayreti son asra yani hicrî 14. asra kadar devam etmiþtir (Tahkik edenin asrý).
Bu çalýþmalarý þöyle özetleyebiliriz:
a) Özellikle Arap lisanýnýn zaafa uðramasýndan ve birþey bilmeyen halkýn Ýslam idaresi altýna girmesinden sonra, konu ile ilgili çalýþmalar, bu tasnifatý halkýn anlamasýna sunmak ve insanlara idrâklerinin birleþtiði bir uslub ile takdim etmek þeklinde ortaya çýkmýþtýr.
b) Onun tahkiki ve ibaresinin zabt altýna alýnmasý, doðrusunun yahut doðruya en yakýn olanýnýn araþtýnlmasýyla ortaya çýkmýþtýr.
Her ne kadar ikincisi birincisine nazaran daha önemli görünse de aslýnda ehemmiyet bakýmýndan her iki iþ de mühimdir. Zira bir nassý anlamak zabtý ve tahkiki ile mümkündür.
Bu münasebetle azmettim ki, bu tasnifattan birisi tahkik edilmiþ olsun, bu vesileyle inceleme ve araþtýrmaya baþladým. Nasihat aldým ye istiþarelerde bulundum. Ta ki Allah´ýn yardýmýyla, "Ellem´u fi esbabi´l-Hadis" yahut "Esbab-u Vurudi´l-Hadis" adlý kitap hakkýnda doðruyu buldum. Ki, bu kitap hicri 911 yýlýnda vefat etmiþ olan Hafýz Celaleddin Suyutî´ye aittir.
Aþaðýdaki sebeplerden dolayý kitabý elime geçirdiðimde onu tahkik edip inceleyerek insanlarýn istifadesine sunmayý uygun buldum.
1- Kur´an´ýn esbâb-i nüzulü bilindikten sonra þüphe yok ki en önemli konu hadisin esbab-ý vürudunun bilinmesi (söyleniþ sebebi)dir.
Cem veya tercihin ortaya çýkardýðý tearuzu (çeliþkiyi) gidermek isteyen kimse için bu bilgiye ihtiyaç vardýr.
2- Bana Öyle geliyor ki araþtýrma ve incelemelerle bu konuyu içeren müstakil ilk kitap budur.
3- Þüphesiz ki elimizde bulunan þu kitabýn nüshasý tahrif ve yanlýþ yazýmlarla doludur. Tahkikimizde ortaya çýkacaðý gibi, bu zaman aþýmýndan ve kitap nasihlerinin (kitap çoðaltanlarýn) yetersizliðinden ortaya çýkmýþtýr.
Ýþte bu çeþitli sebeplerden dolayý ihtiyarlamýþ zatýmý bu kitabýn tahkik ve incelemesine hasrettim. Tahkik ettiðim kitabýn ismi; "Ýnceleme Þerh ve Öðrenim Yönüyle Suyutî´nin Esbab-ý Vurûdu´l-HadisT´dir.
Fakültede ve üniversitede öncelikle tahkik iþini yapmayý istedim. Allah´a hamd olsun ki, O´nun yardýmý ve Kahire Usulu´d-Din Fakültesi Hadis Bölümü Baþkaný Prof. Dr. Ebu´1-Ala Ali Ebu´l-Ala´nýn gözetimi altýnda bu iþ tamamlandý.
Kolaylýk olsun diye kitabýn mevzulanný iki kýsma ayýrdým:
Birinci Kýsým: Konunun incelenmesi, bir giriþ, iki bab ve bir sonuçtan ibarettir.
Giriþte þu konular vardýr: Konunun seçiliþ sebepleri ve önemi.
Birinci Bab: Hadisin Vürûd (söyleniþ) sebepleri hakkýndadýr. Üç fasýldan ibarettir.
Birinci fasýl: Hadis vürudunun manasý, faydasý ve çeþitleri.
Ýkinci fasýl: Nüzûlu´l-Kur´an sebebiyle hadis vürudunun sebebi hakkýndaki alaka.
Üçüncü fasýl: Esbab-u Vürudi´l-Hadisin tarihi ve bu konuda yazýlmýþ meþhur kitaplar. Birinci bab bununla sona eriyor.
Ýkinci Bab: Suyutî´nin Esbab-ý Vurûdu´l-Hadis adlý kitabýnýn tanýtýmý. Bu dört fasýldan ibarettir.
1. Fasýl: Suyutî´nin hayatý ve ilimdeki yeri.
2. Fasýl: Kitabýn kýsaca tanýtýmý, tahkikin mevzuu ve musannifin bu konudaki metodu
3. Fasýl: Kitabýn kaynaklan ve kaynaklarýn önemi.
4. Fasýl: Kitabýn kýymeti ve önemi.
Ýkinci bab ve birinci bölüm bu þekilde sona eriyor.
Ýkinci Kisim: Tahkik; Bu kýsým bir giriþ ve kaynaklan tahkik edilmiþ hadislerden ibarettir.
Giriþ kýsmý, þu konudaki hadisleri ihtiva eder:
a) Kitabýn mevcut nüshalarý, bu nüshalarýn tanýtýmý ve tahkikte bunlara olan itimad.
b) Tahkikin metodu
Araþtýrmanýn tabiatýna uyarak (nüshalardaki) fazlalýk ve noksanlýklarý karþýlaþtýrmak için hatta (yazýya) ek olarak bir hat eklenmiþtir.
Bu usul, bu mevzudaki araþtýrmalarýn tümünde takib edilen bir metoddur.
Bu da aþaðýdaki þekildedir: ´.
a) Nefsin arzularýndan yahut ýrkçýlýktan uzak olan mutlak mevzular, Hakk´a ulaþmayý istemektir. Bu hak ister Suyutî ile olsun ister onun aleyhine olsun birþey farketmez.
b) Ýmkanlar elverdikçe hadislerin bizzat aslî kaynaklarýna baþvurmaktýr. Çünkü birþeyi kaynaðýndan almak daha dakik daha evladýr. Asýl kaynaklara müracaat etme imkaným olmayýnca, o zaman fer´î kaynaklara müracaat ettim. Mesuliyetten kurtulmak ve isteyenin onlara bakmasýnýn kolaylaþtýrmak için bu risalenin bütün sayfalarýnda dipnot olarak onlan gösterdim. Ulûmu´I:Hadis nevilerinden bir hizmet çeþidi olan bu babda hizmet ettiðimi ve muvaffak olduðumu ümid ederim.
Muvaffakiyetim ancak Allah´tandýr. O´na tevekkül eder ve O´na yönelirim.
Yahya Ýsmail Ahmed H. 21 Cumade´l-Ulal399 M. 18 Nisan 1979[2]
Birinci Bab: Esbab-ý Vurudi´l-Hadis Hakkýnda
Birinci Bölüm: Sebeb-i Vurudi´l-Hadisin Manasý, Faydasý Ve Çeþitleri.
Hadisin vürud sebeplerinden ve ona vereceðimiz misallerden önce, manasýnýn ve onunla ne kasdedildiðinin bilinmesi gerekir.
Allah´ýn yardýmýyla þöyle baþlýyorum.
Sebeb-i Vuru d i´l-Had i s´in manasý yahut ondan ne anlaþýldýðý:
Dilcilerin ýstýlahýnda sebep,[3] demektir. Lisanu´l-Arab´da, Hüzeyl Lügati olarak zikredilmiþtir. Istýlah manasý ise, kendisiyle baþka bir þeye ulaþýlandýr.[4]
Sonra bütün iügat ehli, kendisiyle matluba ulaþýlan her þeye sebep adýný vermiþlerdir.[5]
Ahkam alimlerinin tanýmý ise þöyledir: "Hükme tesir etmeden hükme ulaþtýrmaya yol olan þey demektir."[6]
Vürudun Manasý:
Dilciler, vürud ve mevarid, yahut su kaynaðý göze, manasýnadýr demiþlerdir.[7]
Muhaddisler, vürud kelimesinin açýk oluþuna yahut ahkam ulemasýnýn zikrettiði tanýma yakýn olduðuna dayanarak ´vürud´un sýnýrlayýcý bir tanýmýný yapmamýþlardýr.
Biz ´Vurud´u þöyle tanýmlayabiliriz:
Vurud; hadisten kasdedilen þeyin umum-husus, mutlak-mukayyed, nesh ve benzeri konulardan birisinin anlaþýlmasýna vesile olan þeydir. Yahut, hadisin söylenmesine sebep olan günlük aktüel olaylardýr.[8]
Faidesi:
Yukarýdaki tariften konunun faydasý zaten anlaþýlmaktadýr. Þöyleki: Bu, hadisten maksadýn, bir þeye tahdid edilmesidir ki aþaðýdaki þekilde ortaya çýkar:[9]
1- Umumun Tahsisi [10]
Buna, "oturanýn namazý, ayakta kýlanýn namazýnýn yarýsý üzeredir [11] hadisi misal teþkil eder. Hadis herkes hakkýnda umumidir. Ancak Abdullah Ýbn Amir1 den gelen bir haber hadisin sebebini þöyle açýklar:
"Dedi ki, Medine´ye geldiðimizde orada var olan þiddetli bir hastalýk bize bulaþtý. Bu sebeple insanlar, oturarak nafile namaz kýlmalarýný artýrdýlar. Bir öðle vakti oturarak nafile namaz kýldýklarý anda Rasulullah (s.a.v.) çýkageldi. Onlarý görünce, "Oturanýn kýldýðý
namaz ayakta kýlanýn namazýnýn yarýsýdýr" buyurdu. Bunun üzerine onlar da artýk ayakta namaz kýlma külfetine baþladýlar."
Görülüyor ki buradaki hadis, zorluða gücü yetip de kolayý tercih eden kimse hakkýndadýr.
Müslim´in Cabir Ýbn Semüre´den rivayet ettiði hadis de bununla ilgilidir. O, þöyle demiþtir: "Rasulullah (s.a.v.) namazýný çok uzatmaz, nihayet oturarak namaz kýlardý."[12]
Rasulullah (s.a.v.)´ýn tarlalarý kiraya vermekten nehyetmesi[13] hakkýndaki hadis de bu konu ile ilgilidir.
Eðer hadisin sebeb-i vurudu bilinmeseydi bu nehyetme umuma : þamil olacak ve insanlar zorluða düþeceklerdi.
Halbuki Ahmed b. Hanbel, Urve b. Zübeyr´den tahric ettiði bir hadiste þöyle demektedir: "Zeyd b. Sabit dedi ki, ´Allah,. Rafi b. Hadic´i affetsin. Allah´a yemin ederim ki ben bu hadisin vurud sebebini biliyorum. Þöyle ki: Birbirleriyle kavga eden iki kiþi Rasulullah´a geldiler. Rasulullah da onlara þöyle buyurdu: "Eðer sizin durumunuz böyle ise tarlalarý kiraya vermeyin"[14]
2- Mutlak´ýn Takyidi [15]
Buna þu hadisi örnek verebiliriz: "Kim güzel bir amel iþler onu sonrakilere yol olarak býrakýrsa onun ecrini alýr. Sonrakilerin iþleyip alacaðý ecirden de bir þey eksik olmadan onlarýn ki kadar bir daha alýr. Kim de kötü bir amel iþleyip onu sonrakilere yol olarak býrakýrsa onun
günahýný alýr. Sonrakilerin iþleyip alacaðý günahtan da bir þey eksik olmadan onlarýn ki kadar bir daha alýr. [16]
Sünnet, hasene ve seyyie vasýflarýyla birlikte mutlaklýk ifade eder. Allah´ýn dininde var olan þeyi içine aldýðý gibi, var olmayaný da kapsar. Ancak, hadisin sebe-i vurýýduna bakýldýðýnda burada sünnetten maksadýn Allah´ýn dininde aslolan þeylerle ilgili olduðu görülür.
Cerir Þöyle demiþ: "Biz gündüzün ortasýnda Rasu.ullah (s.a.v.)´ýn yanýnda bulunuyorduk. Derken yalýn ayak kaplan postu rengindeki gömleklerini veya abalarýný baþlarýna geçirmiþ, kýlýçlanýn çekmiþ; ekserisi hatta hepsi Mudar Kabilesi´ne mensup çýplak bir takým adamlar Peygamber (s.a.v.)´e geldiler. Onlarýn muhtaç halini görünce Rasulullah (s.a.v.)´m yüzü deðiþti. Ýçeri girip çýktýktan sonra Bilal´e emir buyurdu. Bilal ezaný okuyarak kamet getirdi. Rasulullah (s.a.v.) da namazý kýldýrdý. Sonra hutbe okudu ve:
"Ey insanlar! Sizi bir kiþiden yaratan Rabbiniz´den korkun...(Nisa:31) ayet-i kerimesini sonuna (yani) "Þüphesiz ki Allah sizin üzerinizde gözcüdür" ayetine kadar ve Haþr Sûresi´ndeki, "Allah´tan korkun. Her nefis yarýn (Âhiret) için ne gönderdiðine bir baksýn. Allah´tan korkun...(Haþr: 18)" ayet-i kerimesini okudu.
(Sözüne devamla) "Bir adam dinarýndan, dirheminden elbisesinden, bir sa´ buðdayýndan, bir sa´ kuru hurmasýndan sadaka vermelidir. Velev ki yarým hurma olsun" buyurdu.
Derken Ensar´dan bir zat hemen hemen elinin taþýyamayacaðý kadar hatta elinin taþýmaktan âciz kaldýðý bir kese getirdi. Sonra birbiri ardýnca herkes bir þeyler getirdiler. Neticede yiyecek ve elbiseden müteþekkil iki yýðýn gördüm. Rasulullah (s.a.v.)´ýn (mübarek) yüzünü de altýnla yaldýzlanmýþ gibi parladýðýný gördüm. Bunun üzerine Rasulullah (s.a.v.):
"Her kim Ýslam´da güzel bir çýðýr açarsa, o çýðýrýn ecri ile kendisindei, sonra o çýðýrla amel edenlerin ecirlerinden hiçbir þey noksan edilmemek þartýyla sevaplarý kendisine aittir. Ve her kim Ýslam´da kötü bir çýðýr açarsa, o çýðýrýn vebali ile kendisinden sonra onunla amel edenlerin vebali hiçbir noksanlýk olmamak üzere ona aittir" buyurdular.[17]
3-Mücmelin Tafsili [18]
Buna, Buharý ve Müslim´in, Enes´ten tahric ettikleri þu hadis misal verilebilir: "Bilal, ezandaki lafýzlarý çifter, Ýcamettekini ise tek okumakla emrolundu." [19]
Bundan anlaþýlan þudur: Ezanda tekbirin dört, kamette iki olduðuna dair cumhuru ulema aleyhine bir ittifak yoktur. Fakat Ebu Davud, Sünen´inde ve Ahmed b. Hanbel de Müsned´inde meþhur hadisin sebeb-i vurudu hakkýnda tahric ettikleri Abdullah b. Zeyd´in hadisi ise þöyledir: "O dedi ki; "Bir ara Rasulullah fs.a.v.) halký namaza toplamak maksadýyla çalýnmak üzere bir çýtn yapýlmasýný emrettiði sýralarda idi. (Ahmed b. Hanbel þunu ilave etmiþtir. Gerçi Rasulullah, çanýn Hristiyanlýk adetine uygunluðundan hoþ görmüyordu) Ben uyurken rüyamda yanýma elinde çan taþýyan bir adam çýkageldi. Ben ona:
- "Ey Allah´ýn kulu! Bu çaný bana satmaz mýsýn?" dedim.
- "Onu ne yapacaksýn?" dedi
- "Onunla halký namaza çaðýracaðým" dedim.
- "Sana bundan daha hayýrlýsýný göstereyim mi? dedi.
Ben de ona:
- "Evet göster" dedim. Dedi ki:
- "Þöyle dersin:
- "Þöyle dersin: Allah"Allah en büyüktür, Allah en büyüktür., en büyüktür, Allah en büyüktür.
Ben Allah´tan baþka ilah olmadýðýna þehadet ederim. Ben Allah´tan baþka ilah olmadýðýna þehadet ederim. Ben Muhammed´in, Allah´ýn elçisi olduðuna þahitlik ederim. Ben Muhammed´in, Allah´ýn elçisi olduðuna þahitlik ederim.
Haydin namaza, haydin namaza.
Haydin kurtuluþa, haydin kurtuluþa.
Allah en büyüktür. Allah en büyüktür.
Allah´tan baþta ilah yoktur."
Sonra benden biraz uzaklaþtý ve þöyle dedi: "Namaza kalktýðýn vakitte de þöyle dersin: ederim.
Allah en büyüktür
Allah en büyüktür
Ben Allah´tan baþka ilah olmadýðýna þahitlik ederim.
Ben Muhammed´in, Allah´ýn elçisi olduðuna þahitlik
Haydin namaza Haydin kurtuluþa, Namaz baþladý Namaz baþladý Allah en büyüktür Allah en büyüktür Allah´tan baþka ilah yoktur."
Sabah olunca, Rasulullah (s.a.v.)´a gelip gördüklerimi haber verdim, "lnþaallah hak rüyadýr. Bilal ile beraber kalk gördüklerini ona ögret de ezam o okusun. Çünkü onun sesi seninkinden daha gür ve buyurdu. [20]
Bu sebep gelince hadisteki vaki kapalýlýðý gidermiþ oldu. Aslolan þudur ki, cumhura göre ezanda tekbirin dörder, kamette ise iki defa olduðudur.[21]
4-Nesh Ýþinin Tahdidi (Sýnýrlandýnlmasý) Ve Nasihin Mensuhtan Ayýrdedilmesi[22]
Buna, þu hadisler misal verilebilir:
1-"Kan alanýn da aldýranýn da orucu bozulmuþ olur.[23]
2- "Rasulullah oruçlu ve ihramlý iken kan aldýrdý."[24]
3- "Kan aldýranýn, kusanýn ve ihtilam olanýn orucu bozulmaz" [25] Þüphesiz ki bu hadisler görünüþ itibariyle neshe delalet ederler. Ancak hadislerden hangisi diðerini neshetmiþtir? Alimlerden Ali
b. Medinî, Ahmed, Ýshak ve Ýbn Münzir yalnýz birincisinin diðerlerini neshettiði görüþündedirler.[26]
Þafiî ve Ýbn Hazm´ýn görüþüne göre ise ikinci hadis diðerlerini neshetmiþtir.[27]
Öyleyse -meçhul olan- bu konuda, iþin çözücüsü, hadisin sebeb-i vurududur ki, üzerinde ittifak edilen ve Ýslam´ýn ruhuna uygun olan da budur. Zaten Cenab-ý Hak, Kur´an-ý Kerim´de þöyle buyuruyor: "Hiçbir kimse diðer birisinin günahýný yüklenmez."[28]
Beyhakî, "Þuabu´l-îman"ýnda, Gayyas b. Kelub el-Kûfî´den, o da Mutarrif b. Semuretebni Cündeb´den, o da babasýndan rivayet ettiði þu hadisi tahric etmiþtir:
Rasulullah (s.a.v.), Ramazan ayýnda kan aldýrmakta olan bir adama uðradý, onlar (kan alan ve aldýran) ayný zamanda bir adamýn gýybetini ediyorlardý. Bunun üzerine (gýybetten dolayý "Kan alanýn da aldýranýn da orucu bozulmuþtur" diye buyurdu. [29]
Ýþte bu sebep (yani gýybetten dolayý orucun bozulmasý) [30] fazla olarak nesh konusunda þu hadislerle zikri geçen ayet arasýndaki çeliþkiyi gidermiþtir.
Þu hadis de neshin tahdidine (sýnýrlý olarak ele alýnmasýna) misal olarak verilebilir. Rasulullah (s.a.v.) þöyle buyurmuþtur: "Ýmam kendisine uyulan kimsedir. Ona muhalefet etmeyiniz. O tekbir aldýðýnda, tekbir alýnýz, rükûa gittiðinde rükûa gidiniz, Semiallahu limenhamideh (Allah, hamd edenin hamdini iþitir) dediðinde Allahümme Rabbena lekelhamd (Ey Allah´ým hamd sana aittir) deyiniz. Secdeye gittiðinde, secdeye gidiniz. Oturarak kýldýðýnda siz de oturarak kýlýnýz" [31]
Ýmam Þafiî þöyle demiþtir: "Bu hadis, Hz. Aiþe´nin þu hadisiyle neshedilmiþtir: "Rasulullah, ölümüne sebep olan hastalýðý zamanýnda, sahabeye oturarak namaz kýldýrýyordu. Onlar da Rasulullah´ýn arkasýnda ayakta kýlarlardý."[32]
Doðrusu, yukarýdaki hadisin sebeb-i vurudu, nesh sözünü ortadan kaldýrýr. Þöyle ki:
Ýmam Müslim, Sahah´inde Enes´ten rivayet ettiði bir hadise göre o, þöyle demiþtir: "Rasulullah (s.a.v.) atýndan düþtü ve sað tarafý tahris oldu. Geçmiþ olsun diye huzuruna girdik. Bu arada namaz vakti geldi Bize namazý oturarak kýldýrdý. Biz de arkasýnda oturarak kýldýk.
Namaz tamamlandýðýnda buyurdu ki: "Ýmam ancak kendisine uyulan kimsedir. O, tekbir aldýðýnda siz de tekbir alýnýz, secdeye gittiðinde secdeye gidiniz, kalktýðýnda kalkýnýz. Semiallahulimenhamideh dediðinde Rabbena lekelhamd deyiniz, oturarak kýldýðýnda siz de oturarak kýlýnýz."[33]
Ahmed b. Hanbel, her iki hedisin vurud sebebinin ayrý olduðunu düþünerek, her iki hadisin arasýný cem etmiþ ve neshin olmadýðýna kail olmuþtur.
Birincisi: "Ýmam, hastalýðýna þifa ümid edip oturarak namaza baþlarsa, o zaman arkasýndakiler de oturarak kýlarlar."
Ýkincisi: "Ýmam ayakta namaza baþlarsa ona uyanlarýn da ayakta kýlmasý icab eder. Ýmamýn, sonradan namazýný oturarak kýlmasýný gerektiren bir sebepten (hastalýk gibi) dolayý oturup oturmamasý durumu deðiþtirmez."
Nitekim Rasulullah´ýn ölüm hastalýðý hakkýndaki hadisler de bu þekildedir.
Bu hadisin cemaatin ayakta durmalarýný açýklamasý, imamýn oturmasý halinde onlarýn da oturmalarýnýn lazým gelmediðine delalet eder. Çünkü Ebubekir (r.a.) namaza ayakta baþladý. Cemaat da onunla ayakta kýldýlar. Birinci durum bunun hilafýnadir. Zira Rasulullah (s.a.v.) oturarak namaza baþladý. Onlar da arkasýnda ayakta kýldýlar da Rasulullah onlarý ayýpladý. [34]
Þevkanî görüþünü þu sözleriyle teyid eder. Bu cem etme iþi aslýnda neshin olmadýðýný takviye eder. Özellikle bu durum neshin iki defa olmasýný gerektirir. Çünkü aslýnda kýyama muktedir olan kimsenin hükmü, oturarak kýlmamasýdýr. Buna göre bu hadis de, imamý oturarak namaz kýlanýn oturmasýný neshetmiþtir. Bundan sonra oturarak namaz kýlmanýn neshedilmesi neshin iki kere vukuunu gerektirir ki bu da uzak bîr görüþtür. [35]
5- Hükmün Ýlletinin Beyaný:
Rasulullah (s.a.v.)´ýn su kabýndan su içeni nehyetmesi hadisinde olduðu gibi [36] bunun sebebi hadiste þöyle anlatýlmýþtýr: "Bir adam su tulumunun aðzýndan su içti de karnýna yýlan kaçtý. Bunun üzerine Rasulullah (s.a.v.) tulumununun aðzýný kýrarak su içmeyi nehyetti. [37]
6-Müþkilin Ýzah Edilmesi:
Bunun misali de Rasulullah (s.a.v.)´ýn þu hadisidir: "Kýyamet günü hesabý incelenen kimse azaba uðratýlýr."[38]
Hadisin sebeb-i vurudu þudur: Hz. Aiþe´den rivayet edildiðine göre, Rasulullah þöyle buyurmuþtur: "Kim Kýyamet Günü hesaba çekilirse azaba uðratýlýr." Bunun üzerine Aiþe (r.a.), "Ben Allah Teala, "Hemen kolay bir hesap ile hesabý görülecek" diye buyurmadi mý?" dedim" Rasulullah; "O hesap deðil, sadece arzdýr, kimin hesabý incelenirse azaba uðratýlýr" diye buyurdu." [39]
Hadis Vurûdunun Kýsýmlarý:
Hadis vurýýdunun sebebleri araþtýrýldýðýnda aþaðýdaki ksýmlara ayrýldýðý görülür:
a) Hadis vurudunun sebebi ayet olur,
1- Bu da inen ayetlerden birinin sýrasýnda olup,kendisiyle hususi bir mananýn kasdedilmesi þeklinde olur.Þu ayette oldugu gibi :Ýman edip de iman edipde imanlarýný zulme bulaþtýrmayanlar, iþte güven onlarýndýr ve onlar hidayete ermiþlerdir." [40]
Sahabeden bazýlarý ayetteki zulümden maksadýn nefse etmeyi ve haddi aþmayý anladýlar. Bu sebeple Rasulullah´a gelip rumu þikayet ettiler. Rasulullah (s.a.v.) da ayetteki zulümden maksadýn þirk olduðunu bildirdi.
Þu hadisi Buharý, Müslim, Ebu Davud, Tirmizi, Ýbn Mace ve Muvattasý´nda Malik b. Enes Abdullah b. Mesud´dan rivayet etmiþlerdir. O þöyle demiþtir: "Ýman edip de imanlarýna zulmü bulaþtýrmayan kimseler" ayeti inince, bu Rasulullah´ýn ashabýna pek güç geldi ve "hangimiz imanýna zulüm bulaþtýrmamýþ ki?" dediler. Bunun üzerine Rasulullah (s.a.v.): "O bildiðiniz gibi deðildir" diye buyurdu ve "Lokman (a.s.) oðluna "En büyük zulüm þirktir" (Lokman-13) dediðini iþitmediniz mi?" buyurdu." [41]
2- Yahut ayet müþkil olarak iner de izaha muhtaç olmaz. Daha önce geçen Hz. Aiþe´nin hadisi gibi.
b) Hadisin vurud sebebi yine hadis olur:
Bu þöyle olur: Rasulullah bir söz söyler de onun manasý bazý sahabeye müþkil olarak gelir ve Rasulullah (s.a.v.) onun manasýný baþka bir hadisiyle açýklar ve böylece müþkil giderilmiþ olur. Kitabýn kýsmýnda geçen Rasulullah´ýn hadislerinin çoðu bu çeþittendir. Bunun en açýk misali, Hakim´in Müstedrek´inde, Enes´ten rivayet ettiði hadistir ki, Enes þöyle demiþtir: "Rasulullah (s.a.v.) buyurduki "Yeryüzünde Allah (c.c.)´ýn öyle melekleri vardýr ki onlar, insanoðlunun diliyle kiþinin hayýr ve serden içinde bulunduðu durumu söylerler." [42]
Hadis bu lafzýyla müþkildir. Çünkü melekler, kiþinin hayýr ve serden içinde bulunduðu durumu yeryüzünde nasýl konuþacaklardýr Ýþte hadisin vurud sebebi bir baþka rivayetle bu müþkili izah eder. Enes´ten rivayet edildiðine göre, Rasulullah (s.a.v.) birgün bir cenazeye uðradý. Etrafýndakiler onu hayýrla yadediyorlardý. Rasulullah bunun üzerine, "vacib oldu, vacib oldu, vacib oldu" diye buyurdu. Bir baþka cenazeye daha uðradý. Etrafýndakiler onun kötülüðünü yad ediyorlardý. Bunun üzerine Rasulullah ayný þekilde: "Vacib oldu, vacib oldu, vacib oldu" diye buyurdu.
Ashab, "Ey Allah´ýn Rasulü" dediler. "Hayýrla yad edilen cenaze hakkýnda da þerle .yad edilen cenaze hakkýnda da "vacib oldu, vacib oldu, vacib oldu" diye buyurdun." Bunun üzerine Rasulullah, "evet" diye buyurdu. "Ey Ebubekir, Allah´ýn öyle melekleri vardýr ki, insanoðlunun diliyle, kiþinin hayýrdan ve serden içinde bulunduðu durumu söylerler." [43]
c) Hadisin vurud sebebi, sahabeden onu iþitenlerle alakalý olmasý:
Buna, Mekke´nin fethi gününde Hz. Peygamber´e gelen Þerid [44] isimli kiþinin durumu misal verilebilir. O, Rasulullah´a: "Cenab-i Hak, Sana Beyt-i Makdis´i fethettirsin de orada namaz kýlayým" diye nezrettim" dedi. Bunun-üzerine Rasulullah ona þöyle dedi: "Burasý daha faziletlidir, nefsim yed-i kudretinde olana yemin ederim ki eðer sen burada namaz kýlarsan sana yeter. Bu mesciddeki bir (vakit) namaz bu mescidin dýþýndaki mescidlerdeki bin (vakit) namazdan daha eftaldýr [45]
Sebeb-i vurud, hadisin içinde veya dýþýnda olmasýn bakýmýndan îki kýsma ayrýlýr:
1- Sebeb-i vurud, hadisin içinde olur ve sebep hadisin içinde belirtilir.
Bulkunî, bu konuya Cibril hadisim misal vermektedir [46]
2- Sebeb-i vurud hadisin dýþýnda olup baþka bir yolla rivayet edilir Bulkunî, bu, kendisine itina gösterilmesi gereken bir konu olduðunu bildirerek misal olarak hadisini gösterir. [47]
Ýkinci Bölüm: Hadisin Sebeb-i Vurudunun Kur´an´in Nuzul Sebepleriyle Ýlgisi:
Hadisin vurud sebebine bakýp anlamaya muktedir olan kiþi, Kur´an´in nüzul sebebine de bakmaya ve ikisi arasýndaki benzerlik ve alakayý görmeye güç yetirebilir. Bu da aþaðýdaki maddelerde ele alýnacaktýr:[48]
1- Konunun Faydasý:
Bunlardan her biri (ayetin nüzul ve hadisin vurud sebebi) maksadý anlamaya ve tearuz eden iki hadisi cem etmeye yahut tercih etmeye yardým eder.[49]
2- Sebebin Birden Çok Olmasý:
Bazen bir ayet için birden çok sebep olduðu gibi hadis için de birden çok sebep olabilir. Ayet için birden fazla nüzul sebebini, Vahidî, Esbâbu´n-Nüzûl isimli kitabýnda[50]
ayetini izah ederken zikretmiþtir. Vahidî, ayetin sebeb-i nüzulünün çokluðu hakkýnda aþaðýdaki malumatý zikretmiþtir:
a- Davut, Þa´bî´nin þöyle dediðini rivayet etmiþtir. Bu ayet, Allah yolunda harcamaktan geri duran Ensar hakkýnda nazil oldu. [51]
b- Numan b. Beþir þöyle demiþtir:
"Bir adam günah iþleyip, sonra da Allah beni affetmez diyordu. Bunun üzerine bu ayet inmiþtir."
c- Hikem b. Ýmran þöyle demiþtir:
"Biz Kostantiniyye´de idik. Bu esnada Rasulullah (s.a.v.) sahabileri olan Ukbe b. Amir el-Cühenî, Mýsýr ahalisine ve Fudale b. Ubeyd, Þam ahalisine vali idiler. Bu sýrada þehirden, büyük bir Rum ordusunun safý çýktý. Biz de onlara karþý büyük bir saf oluþturduk. Müslümanlardan bir kiþi Rum safýna karþý çýkýp hamle etti. Hatta içlerine daldý. Sonra da sað salim çýkýp yanýmýza geldi. Bunun üzerine insanlar baðýrýp "Subhanallahî Kendisini tehlikeye attý" dediler.
Bunun üzerine Rasulullah´ýn sahabisi olan Ebu Eyyub el-Ensarî ayaða kalkýp dedi ki: "Ey insanlar, siz bu ayeti yanlýþ yorumluyorsunuz. Bu ayet biz Ensar topluluðu hakkýnda nazil olmuþtur. Zira biz -Allah Teala dinini kuvvetlendirip yardýmcýlarýný çoðaltýnca- Rasulullah´tan gizlice, bazýmýz bazýmýza dedik ki: "Mallanýnýz zayi oldu. Mallarýmýza sahip olsak da onlarýn elden çýkýp gidenlerini temin etsek."
Bu sebeple Allah Teala bizim kurduðumuz niyetlerimizi redderek Kitabý´nda þu ayeti indirdi: "Allah yolunda sarfedin, kendinizi kendi elinizle tehlikeye atmayýn." Böylece mallarýmýz hakkýndaki düþüncelerimizin yanlýþ olduðunu (yani onlarý ýslah etme, onlara göz kulak olma) bize ihtar etti ve bize cihadý emretti. Bundan sonra Ebu Eyyub el-Ensarî, Allah onun ruhunu alýncaya kadar, Allah yolunda savaþmaya devam etti." [52]
Ayetle ilgili sebeb-i nüzulün çokluðunu zikrettikten sonra, þimdi hadisle ilgili bu mesele ele alýnacaktýr.
Suyutî, Peygamber (s.a.v.)´in aþaðýdaki hadisi hakkýnda bir çok sebep zikretmiþtir.
"Kim namaz (saatýn)da uyur yahut namaz kýlmayý unutursa; onun keffareti, hatýrladýðý an kýlmasýdýr. Bunun dýþýnda baþka keffaret yoktur ve beni anmak için namaz kýl" [53]
Suyutî, þunlarý söyleyerek birden çok sebep zikretmiþtir:
1. Sebep: Muhammed b. Ýshak el-Hafýz ismindeki Ebu Ahmed el-Hakim, Emali´sinin [54] bir bölümünde þöyle dedi: "Ben, Ebu Cafer Muhammed b. el-Hüseyn el-Hafavî´yim. Bana Muhammed b. el-A´la anlattý. Önada Halef b. Eyyub el-A´mirî anlattý. Ona da Zührî´den rivayetle Ma´mer anlattý. Ona da Said b. Müseyyeb anlattý. Ona da Ebu Hureyre anlattý: "Rasulullah (s.a.v.) bir gece yolculuðunda güneþ doðuncaya kadar uyuya kaldý. Kalkýnca namazýný kýldý ve þöyle dedi: "Kim namaz vaktinde uyur veya namaz kýlmayý unutursa, onu hatýrladýðý an kýlsýn." Sonra da þu ayeti okudu: "Beni anmak için namaz kýlýnýz."
2. Sebep: Tirmizî´nin sahih deyip rivayet ettiði ve Nesaî´nin de Katade´den rivayet ettiði hadiste þöyle demiþtir:" Sahabe, Rasulýýlla-h(s.a.v.)´a namaz vaktinde uykuya kaldýklarýný söylediler. O da buyurdu ki: "Uykuda unutma olmaz. Unutma ancak uyanýkken olur. Sizden biriniz namazýný unutur yahut uyursa hatýrladýðý zaman, onu hemen kýlsýn." [55]
Ahmed b. Hanbel, Ebu Katade´derî rivayet ettiðine göre, þöyle demiþtir: "Biz, bir sefer esnasýnda Rasulullah´la beraberdik. Buyurdu ki: "(Bu gidiþle) yarýna kadar suya ulaþamazsýnýz, susuz kalýrsýnýz." Bunun üzerine insanlar bir an evvel suya kavuþmak arzusuyla süratli yürümeye baþladýlar. Ben, Rasulullah´in yanýnda bulunuyordum. Bu arada Rasulullah´in bineðinin eðeri eðildi, Rasulullah (s.a.v.) da uyuklamaya baþladý. Ben O´na (düþmemesi için) destek oldum. O da yaslandý. Sonra Rasulullah eðildi. Neredeyse bineðinden yere düþecekti. Ben O´na destek oldum.
Bunun üzerine uyandý ve "kim o?" buyurdu. Ben de "Ebu Katade´yim" dedim. O da "Ne zamandan beri binek üzerindesin?" buyurdu. Ben de "geceden beri" dedim. O da "Rasulünü muhafaza ettiðin gibi Allah seni muhafaz etsin" diye buyurdu. Sonra buyurdu ki:
"Eðer (bir yerde) konaklarsak namazýmýz konusunda uyanýk olalým." Biz de uyuduk, güneþ kýzdýrdýktan sonra ancak uyandýk. Biz uyanýnca Rasulullah bineðine binerek yürüdü. Biz de arkasýndan kýsa bir müddet yürüdük. Sonra bineðinden indi ve, "yanýnýzda su var mý?" buyurdu. Ben de, "evet abdestlikte biraz su var" dedim. "Onu bana getir" dedi. Ben de suyu O´na verdim. "Onunla abdest alýnýz" buyurdu.
Bunun üzerine bütün cemaat abdest aldý, bir yudum da arttý. Sonra buyurdu ki: "Ey Eba Katade! Onu muhafaza et. Çünkü onun için bir haber daha olacak." Nihayet Bilal ezan okudu. Fecirden önce iki rekat namaz kýlýndý. Sonra sabah namazý kýlýndý. Akabinde Rasulullah bineðine bindi. Bizde bineklerimize binerek yola koyulduk. Yolculardan bir kýsmý bir kýsmýna "namazýmýzý unuttuk" dediler.
Rasulullah (s.a.v.) -onlara dönerek-, "ne diyorsunuz?" buyurdu. "Eðer konuþtuðunuz mesele dünya iþi ise, siz onu bilirsiniz. Ancak din ile ilgili bir mesele ise, bunu ben bilirim." Dedik ki,
"Ey Allah´ýn Rasulü namazlarýmýzý unuttuk." O, "uykuda unutma olmaz, unutma sadece uyanýkken olur. Böyle olduðunda (kýlamadýðýnýz namazý) yarýn ki vaktinde kýlýnýz." buyurdu.[56]
3- Çeþitleri Hakkýndadýr
Bazen Kur´an ayetleri hadisin sebeb-i vurudýýna sebep olduðu gibi bazen de hadis, ayetin sebeb-i nüzûlu olabilir. Bazen de, hadis´ sahabeden onu iþitenleri alakadar eden bir iþle ilgili olduðu gibi, ayette ayný þekilde gelebilir.
Birincisine, Buharý, Müslim, Tirmizî ve Ahmed b. Hanbel´in, Ka´b b. Ucre´den -farklý lafýzlarla- rivayet ettikleri þu hadis gösterilebilir, -lafýz Buharî´ye aittir- Rasulullah (s.a.v.) onun yüzüne aþaðý bitlerin düþtüðünü gördü ve ona böceklerin seni rahatsýz ediyor mu?" buyurdu. O da "evet" dedi. Bunun üzerine Rasulullah (s.a.v.) ona, - Hudeybiye´de bulunurken- baþýný týraþ etmesini emretti. Bu sýrada Rasulullah (s.a.v.) ve sahabileri Mekke´ye girme arzusu üzerinde bulunuyorlar ve Rasulullah (s.a.v.), kendilerinin Hudeybiye´deki ihramdan çýkacaklarýný onlara beyan etmemiþti.
Akabinde Allah (c.c), týraþ olmanýn fidyesini bildiren Bakara Sûresi´nin 196. ayetini indirdi. Rasulullah da, Ka´b b. Ucre´ye bir farak buðdayý altý fakire yedirmesini, yahut bir koyun kurban etmesini veya üç gün oruç tutmasýný emir buyurdu. [57]
Allah Teala mezkur ayette þöyle buyurmaktadýr: "Allah için haccý ve umreyi tamamlayýn. Eðer (düþman veya hastalýk gibi bir engelle) çevrilmiþ olursanýz kolayýnýza gelen kurbaný gönderin. Kurban yerine varýncaya kadar baþlarýnýzý týraþ etmeyin. Ýçinizden hasta olan ya da baþýndan bir rahatsýzlýðý bulunan (bundan ötürü týraþ olmak zorunda kalan) kimse, oruçtan, sadakadan veya kurbandan biri ile fidye´ versin. Güvene kavuþtuðunuzda, hacc zamanýna kadar umre ile faydalanmak, isteyen kimse, kolayýna gelen kurbaný keser. Kurbaný bulamayan kimse üç gün hacda, yedi günde döndüðünüz zaman olmak üzere tam on gün oruç tutar. Bu, ailesi Mescid-i Haram civarýnda oturmayanlar içindir. Allah´tan korkun ve Allah´ýn cezasýnýn çetin olduðunu bilin." [58]
Ýkincisinin misali ise, Vahidî´nin, "Allah´a ortak koþan , onlar inanýncaya kadar evlenmeyin"1 ayetinin sebeb-i nüzulü misal verilebilir.
Mukatil b. Hayyan tarikinden, o þöyle demiþtir: "Ayet, Ebi Merfedil-Ganevî hakkýnda nazil olmuþtur. Þöyle ki:
"O Anak adýndaki bir kadýnla evlenmek için Rasulullah (s a.v.)´tan izin istedi. Anak, Kureyþ Kabilesi´nden, güzellikte hatýrý sayýlan ve fakat müþrike olan fakir bir kadýndý. Ebu Merfed ise müslümandý. Dedi ki: "Ey Allah´ýn Rasulü! O kadýn gerçekten çok hoþuma gidiyor." Bunun üzerine Allah Teala: "Müþrik kadýnlarla, iman etmedikleri müddetçe evlenmeyiniz" ayetini indirdi.[59]
4- Sebeb-Ý Nüzûl Ve Vurudun Sekli:
Sebeb-i nüzul, bazen ayetin bir kýsmý için gelmiþtir.[60] -Biraz önce geçen ayette olduðu gibi- Bazen de hadisin bir kýsmý için gelmiþtir.
Bunun misali, Ahmed b. Hanbel ve Buharî´nin Ebu Said el-Hudrî´den, rivayet ettikleri þu hadistir: O, Rasulullah (s.a.v.)´ýn þöyle dediðini iþitmiþtir:
"Sizden biriniz sevdiði bir rüya görürse, o Allah´tandýr. Dolayýsýyla Allah´a hamdetsin ve o rüyayý anlatsýn. Fakat hoþlanmadýðý bir rüya görürse o þeytandandýr. Onun þerrinden Allah´a sýðýnsýn ve rüyasýný kimseye anlatmasýn. O zaman ona zararý dokunmaz." [61]
Suyutî, yukarýdaki hadisin sebeb-i vurudu hakkýnda Ahmed b. Hanbel ve Müslim´in, Cabir b. Abdullah´tan rivayet ettikleri þu hadisi zikreder: "Adamým biri, Peygamber´e gelerek þöyle dedi: "Rüyamda baþým kesilmiþ yerde yuvarlanýyor ve ben de onu arkasýndan takip ediyordum. Bunun üzerine Rasulullah (s.a.v.), buyurdu ki: "Bu þeytandandýr. Sizden biriniz hoþlanmadýðý bir rüya gördüðünde onu hiç kimseye anlatmasýn ve þeytandan Allah´a sýðýnsýn." [62]
Dýþ görünüþ her ne kadar iki mevzu (sebeb-i nüzul ve sebeb-i vurud) arasýnda bir yakýnlýðýn olduðunu teyid etse de aslýnda nüzul ile vurud arasýnda sebepler cihetiyle bir ihtilaf vardýr. Çünkü, sebeb-i nüzul bazen müfessirin görüþü olmasýna raðmen vurud doðrudan hadisin metnine dayanýr.
Sebeb-i Nüzul hakkýnda müfessirin görüþüne misal olarak Vahidî´nin Al-i Ýmran Sûresi hakkýnda zikrettiði þu hususu ele alabiliriz;
Vahidî þöyle demiþtir:
"Tefsirciler dediler ki: "Altmýþ kiþilik bir Necran süvari kafilesi Rasulullah (s.a.v.)´a geldiler. Ýçlerinden ileri gelenlerinden on dört kiþi vardý. On dört kiþinin içinde de bu kafilenin, iþi kendilerine tevdi olan üç fert vardý. Bunlarýn birincisine; el-Akýb (son sözü konuþan) denirdi. Bu þahsýn ismi Abduîmesih´ti. Kavmin emiri ve meþveret yetkilisiydi. Onun görüþü alýnmadan hiçbir þey yapmaya yetkileri yoktu.
Ýkincisine es-Seyyid denirdi. O, onlarýn imamý idi ve seyr-u sefer yetkilisi idi. Ýsmi ´Eyhem idi.................(Bu heyet Hz.Peygamber (s.a.v.) ile Ýsa (a.s.) hakkýnda karþýlýklý konuþtular. Sonra Hz. Peygamber, onlara "Ýsa´yý annesinin, bir kadýnýn taþýdýðý gibi taþýdýðýný, sonra kadýnýn kendi çocuðunu doðurduðu gibi onu doðurduðunu, sonra da çocuðun beslendiði gibi, Ýsan´nýn da beslendiðini ve daha sonra yiyip içtiðini ve abdest bozduðunu bilmiyor muydunuz?" buyurdu. Onlar da "evet" dediler. Rasulullah (s.a.v.)´ýn: "Öyleyse Ýsa sizin iddia ettiðiniz gibi nasýl Allah´ýn oðlu olabilir?" buyurmasý üzerine sükût ettiler. Allah Teala onlar hakkýnda Al-i îmran Sûresi´nin evvelinden itibaren seksen ayeti indirdi." [63]
Ynt: Hadisler ve Sebepleri By: rabia Date: 11 Mart 2010, 13:33:03
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Hadîsin Sebeb-Ý Vurudunun Tarihi Ve Bu Konuda Vazilnýiþ Olan Meþhur Kitaplar:
Sahabe asrýndan günümüze kadar Seleften varid oîan eserlere bakýldýðýnda bu ilmin epeyce eski olduðu anlaþýlýr. Galip olan fikre göre bu ilmin tohumlan Sahabe ve Tabiîn döneminde atýlmýþtýr. Zerkeþî´nin el-Burhan isimli "eserinde "inanýp iyi iþler yapanlara.....önceden tattýklarý þeylerde üzerlerine bir günah yoktur" [64] ayeti hakkýnda anlattýðý þu hikaye durumu açýk olarak ortaya koyar.
O þöyle demiþtir: Kudame b. Mahzun ve Amr b. Madi Kerb, yukarýdaki ayeti delil getirerek ayetin sebeb-i nüzulünü bilmediklerinden içkinin mubah olduðunu söylemiþlerdir. Zira Hasan
O ve diðerlerinin bildirdiðine göre sebeb-i nüzul içkiden menetmektedir. Ýçkinin haram oluþunu beyan eden ayet indiðinde, Sahabe-i Kiram þöyle dedi: "Ýçki karýnlarýnda olduðu halde ölen kardeþlerimizin durumu ne olacak? Zira AÎlah Teala içkinin pis olduðunu haber vermiþtir." Onlarýn bu telaþý üzerine Allah (cc), "Ýman edip salih amel iþleyenler üzerine önceden tattýklarý þeylerde günah yoktur" ayetini inzal buyurdu. [65]
Ýþte bu benim kendisini iþaret ettiðim þeyin doðruluðunu ortaya koyar. Yani sebeb-i vurud mevzusu, ulemanýn erken devirlerde ilgilendiði hadis ilimlerinin bir dalýdýr.
Ancak bu konuda ne zaman eser verilmeye baþlanmýþtýr? Konuyla alakalý olarak kaynaklarýn verdiði bilgi oldukça azdýr. Gerçi Miftahü´s-Saade isimli eserin sahibi Taþ Köprü Zade konuyla alakalý bazý tasnifata iþaret etmektedir. Fakat kendisi onlarý görme-rýiþtir.[66]
Þu kadar var ki Suyutî, Zehebî ve Ýbn Hacer´den naklen bu mevzudaki bazý tasnifatlarý zikretmiþtir. Bu konuda eser verenler þunlardýr:
1- Ebu Hafs el-Ukberî (ö. H.399). Ancak bugüfl isminden baþka birþey bilinmemektedir.
2-Ebu Hamid Abdulcelil el-Cubarî[67]
Ben de þu anda onun isminden baþka birþey bilmiyorum.
Suyutî´nin konuyla alakalý söylediði þöyledir: "Seksen dokuzuncu nevi, hadisin sebeplerinin bilinmesi: el-Bulkunî, "Mehasinu´l-Tstýlah"ýnda ve Þeyhu´l-Tslam (Ýbn Hacer) "Nuhbe"sinde þöyle demiþlerdir: Bu mesele hakkýnda Ebu´l-Hafs el-Ukberî ve Ebu Hamid b. Kutan el-Cubarî kitap yazdýlar. Bu tasnifat günümüze ulaþmamýþtýr." [68]
3- Suyutî´nin, el-Lem´u fi Esbab-ý Vurudu´l-Hadis´i. Bu kitap þu anda incelenmesini ve tahkikini yaptýðýmýz kitaptýr.
4- Ýbn Hamza ed-Dimeþkî´nin [69], el-Beyan ve´t-Ta´rif fi Esbab-ý Vurudi´l-Hadisi´þ-Þerif adlý eseri. Mezkur eser bu ilim konusunda görüp vakýf olduðum sayýlý tasnifattandýr.[70]
Görüldüðü özere konu ile ilgili eserler oldukça küçük çapta olup | susuzluðu giderecek, verim saðlayacak seviyede deðildir. Bu sebeple anlattýklarýmýz, oldukça dünde kalmýþ olup, bugün, konuyu enine boyuna geniþçe incelemeye ihtiyaç vardýr. Yardým Allah´tandýr.[71]
[1] Celalü´d-Din Es-Suyûtî, Esbâbu Vurudi?l-Hadis Hadisler ve Sebepleri, Ýhtar Yayýncýlýk: 7-8.
[2] Celalü´d-Din Es-Suyûtî, Esbâbu Vurudi?l-Hadis Hadisler ve Sebepleri, Ýhtar Yayýncýlýk: 9-13.
[3] Et-Tehanevî, Keþþaf-u Istýlahati´l-Fünun, 3/127, Hey´etüT-Amme li´1-Kitab.
[4] Ýbn Manzur, Lisanu´1-Arab, 1/440, Bulak.
[5] Keþþaf-u Istýlahati´l-Fünun, 3/127.
[6] a. g. y.
Menahil, su kaynaðý, konaklama yeri, su içilecek yer manasýna gelmektedir. (Mütercim notu)
Celalü´d-Din Es-Suyûtî, Esbâbu Vurudi?l-Hadis Hadisler ve Sebepleri, Ýhtar Yayýncýlýk: 14.
[7] Ýbn Manzur, Lisanu´1-Arab IV, 471.
[8]Bu tarif, Suyutî´nin, Lübabü´n-Nükul fi Esbabi´n-Nüzul adlý eserinde yaptýðý tanýmla mukayese edilerek yapýlmýþtýr. Sebeb-i Nüzûli´l-Kur´an´ý, "ayetin inmesine sebep olan günlük hediseler" olarak açýklamýþtýr. Lübabu´n-Nükul ala hasiyeti Tefsir-i Celaleyn, s. 5.
Celalü´d-Din Es-Suyûtî, Esbâbu Vurudi?l-Hadis Hadisler ve Sebepleri, Ýhtar Yayýncýlýk: 14-15.
[9] Celalü´d-Din Es-Suyûtî, Esbâbu Vurudi?l-Hadis Hadisler ve Sebepleri, Ýhtar Yayýncýlýk: 15.
[10] Usulcüler tahsisi þu þekilde tanýmlamýþlardýr: Ammý, þanail olduðu efradýndan birine hasretmektir. (Usul-u Fýkýh Dersleri, Büyük Haydar Efendi s. 152´ye bak) (Mütercim)
Buna misal olarak Kur´an´ý Kerim´den (Tevbe-5) ayetini gösterirler. Tahsis için þart ve istisna gibi bir takým edatlar daha vardýr.
Ýbnü´s-Subkî, Cemu´l-Cevarm", 1/429. (Tahkik Dr. Mahmud Ferec Süleyman, Doktora tezi)
[11] Hadis daha ileride tekrar görülecektir. Yani oturarak namaz kýlmanýn sevabý ayakta namaz kýlmanýn yansý kadardýr. Mütercim
[12] Hz. Aiþe´nin rivayet ettiði, "Rasulullah (s.a.v.) ihtiyarlayýp ayakta kýlmak aðýr geldiðinde namazýnýn çoðunu oturarak kýlardý" hadisine bakýlabilir. Nevevî, 2/385,
Müslim III Müsafirîn 2, 385.
[13] Buharý, Kitabu´1-Hars, 3/141, Müslim, Büyü1 4/49.
[14] Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/178.
Celalü´d-Din Es-Suyûtî, Esbâbu Vurudi?l-Hadis Hadisler ve Sebepleri, Ýhtar Yayýncýlýk: 15-16.
[15] Usulcüler mutlaký þöyle tanýmlamýþlardýr: Yani herhangi arýzî bir þeye itibar etmeksizin kayýtsýz olarak asla delalet eden þeydir. Ýbnüs´s-Subkî´nin, el-Cevami´ adlý eserinin 1. cilt 458. sayfasýna bakýlabilir.
[16] Bu hadisin kaynaðý ikinci kýsýmda zikredilecektir.
[17] Kaynaðý daha sonra verilecektir.
Celalü´d-Din Es-Suyûtî, Esbâbu Vurudi?l-Hadis Hadisler ve Sebepleri, Ýhtar Yayýncýlýk: 16-18.
[18] Usulcüler mücmeli þu þekilde tanýmlamýþlardýr. Mücmel: Delaleti açýk olmayan þeydir. Cemu´l-Cevami´, 1/500.
[19] Buharý, Kitabu´1-Ezan, 1, 157-158, Müslim,.Kitabu´s-Salat, 2/5, Tirmizi, Sünen, Kitabu´s-Salat, 1/369, Nesaî, Sünen, Kitabu´1-Ezan, 2/4, îbn Mace, Sünen, Kitabu´1-Ezan, 1/241, Ahmed, Müsned, 3/13, 189, Ebu Davud, Sünen Kitabu´s-Salat, 1/121.
[20] Ebu Davud, Kitabu´s-Salat, 1/316, Ahmed, Müsned, 4/42.
[21] Celalü´d-Din Es-Suyûtî, Esbâbu Vurudi?l-Hadis Hadisler ve Sebepleri, Ýhtar Yayýncýlýk: 18-21.
[22] Nesh, serî bir hükmün bir hitapla kaldýrýlmasý yahut, serî bir hükmün baþka bir serî delille kaldýrýlmasýdýr. (el-Gaysü´1-Hami´, I, 520)
[23] Ahmed b. Hanbel Müsned´inde ve Ebu Davud Sünen, Kitabýý´s-Siyam´da bu hadisi tahric etmiþlerdir.
[24] Ahmed, Müsned, Kitabu´s-Siyam, Babu´l-Hicame 3/42-43.
[25] Ebu Davud, Kitabu´s-Siyam, 1/554.
[26] Ýbn Kudame, el-Muðnî, 3/103.
[27] Ýmam Þafiî, el-Ümm, 2/83, Ýbn Hazm, Ahkamu´l-Ahkam, 3/224..
[28] Fatýr-18.
[29] Ýkinci kýsým tahkik bölümünde hadisin kaynaðý gelecektir.
[30] Cumhur ulema, orucun kaçmadýðý, ancak sevabýnýn azaldýðý kan aa tindedirler.
[31] Müslim, Kitabu´s-Salat, 2/56.
[32] Ýmam Þafiî, el-Ümm, 1/151, Müslim, 12/58.
[33] Müslim, Kitabu´s-Salat, 2/53
[34] Þevkanî, Neylü´I-Evtar, 3/195.
[35] Ayný kaynak.
Celalü´d-Din Es-Suyûtî, Esbâbu Vurudi?l-Hadis Hadisler ve Sebepleri, Ýhtar Yayýncýlýk: 21-24.
[36] Kaynaðý ileride verilecektir.
[37] Hadisin kaynaðý ileride verilecektir.
Celalü´d-Din Es-Suyûtî, Esbâbu Vurudi?l-Hadis Hadisler ve Sebepleri, Ýhtar Yayýncýlýk: 24.
[38] Buharý, Kitabu´1-îlm, 1, 37, Kitabu´t-Tefsir, tnþikak Sûresi, Müslim, Kitabu´l-Cennet, 5, 726,
Ebu Davud, Kitabu´l-Cenaiz, 3, 163-164, ´
Tirmizi, Kitab-u Stfati´l-Kýyame ve Kitabu´t-Tefsir´de hadisin þahýn olduðunu söylemiþtir.
[39] Celalü´d-Din Es-Suyûtî, Esbâbu Vurudi?l-Hadis Hadisler ve Sebepleri, Ýhtar Yayýncýlýk: 24.
[40] En´am-82.
[41] Buharî-Kitabu´t-Tefsir. 6/144.
[42] Hakim, Müstedrek, 1/377.
[43] ayný yer.
[44] Þerid b. Süveyd es-Sekaff´dir, Sahabe´dendir.
[45] ibn Hacer, el-Ýsabe, 3/340-341.
[46] Mehasinü´l-Tstýlah, s. 648.
[47] Ayný yer, hadisin kaynaðý tahkik kýsmýnda belirtilecektir
Celalü´d-Din Es-Suyûtî, Esbâbu Vurudi?l-Hadis Hadisler ve Sebepleri, Ýhtar Yayýncýlýk: 24-27.
[48] Celalü´d-Din Es-Suyûtî, Esbâbu Vurudi?l-Hadis Hadisler ve Sebepleri, Ýhtar Yayýncýlýk: 28.
[49] Celalü´d-Din Es-Suyûtî, Esbâbu Vurudi?l-Hadis Hadisler ve Sebepleri, Ýhtar Yayýncýlýk: 28.
[50] ´Bakara-195.
[51] Ben diyorum ki bu söz, ayetin siyakýna en uygun olan sözlerden biridir.
[52] Bakýnýz, Vahidî, Esbabu´n-Nüzûl, s. 38-39.
[53] Hadisin son cümlesi Taha Sîiresi´nin 14. ayetidir (Müterc). Hadis ve sebeb-i vurudu hakkýnda hadisler ileride tahkik bahsinde gelecektir.
[54] Talebenin hocasýndan iþittiklerini yazdýklarý kitaplar.
[55] Ýkinci bölümde tahkik konusunda hadisin kaynaðý belirtilecektir.
[56] Celalü´d-Din Es-Suyûtî, Esbâbu Vurudi?l-Hadis Hadisler ve Sebepleri, Ýhtar Yayýncýlýk: 28-31.
[57] Buhari, Megazi, Bab-u Gazveti´l-Hudeybiye, 5/158, Müslim, Hacc, 2/288, Tirmizi, Tefsir, 2/181, Ahmed, Müsned, 4/242,
[58] Bakara-196.
[59] Celalü´d-Din Es-Suyûtî, Esbâbu Vurudi?l-Hadis Hadisler ve Sebepleri, Ýhtar Yayýncýlýk: 31-33.
[60] Bakara-221
[61] Ahmed Müsned, 3/8, Buharî Kitabu´r-Rü´ya, 9/39, 55, 4/152.
[62] Ahmed, Müsned, 3/383
[63] Celalü´d-Din Es-Suyûtî, Esbâbu Vurudi?l-Hadis Hadisler ve Sebepleri, Ýhtar Yayýncýlýk: 33-34.
[64] Maide-93
[65] Zerkeþî, el-Burhan fi Ulumi´l-Kur´an, 1/28. Not: Zerkeþî Osman b. Ma´zun hakkýnda yanýlmýþtýr. Çünkü o, Bedir´den sonra vefat etmiþtir. el-Ýstiab, 3/1053, el-îsabe, 5/423.
[66] Ahmed b. Mustafa, (Taþ Köprü Zade), Miftahu´s-Saade ve Misbahü´s-Siyade fi Mevduati´1-Ulum, 2/378.
[67] Ýbnu´I-Esir, Tehzibu´l-Ensab, 1/302.
[68] Tedbiru´r-Ravi, 2/394, Mehasinu´l-Istýlah, 632-633, Ýbn Hacer, en-Nuhbe, 268-269.
[69] el-Baðdadî, Zeyl-u Keþfi´z-Zýýnun, 1/68.
[70] Ahkamu´l-Ahkam, 1/10
[71] Celalü´d-Din Es-Suyûtî, Esbâbu Vurudi'l-Hadis Hadisler ve Sebepleri, Ýhtar Yayýncýlýk: 35-36.
Ynt: Hadisler ve Sebepleri By: ceren Date: 03 Eylül 2016, 16:16:56
Esselamu aleykum.Rabbim bizleri peygamber efendimizin yolunda giden ve hadisler isiginda yasayan kullardan olalim inþallah....
Ynt: Hadisler ve Sebepleri By: Bilal2009 Date: 03 Eylül 2016, 16:30:19
Ve aleykümüsselam ve rahmetüllah. Rabbim bizleri bu gibi ilimleri öðrenenlerden eylesin. Rabbim paylaþým için razý olsun.
radyobeyan