Delilli Þafi Ýlmihali
Pages: 1
Lakit ve Vedia By: rabia Date: 10 Mart 2010, 23:03:35
Lakit (Bulunan Çocuk) ve Vedia (Emanet)

Yolun kenarýnda terkedilmiþ çocuðu bulan kimseye, çocuðun alýnmasý, beslenmesi ve sorumluluðu kifayeten vaciptir.

Bulunan çocuk ancak güvenilir bir kiþi yanýnda býrakýlýr. Eðer çocukla birlikte mal bulunursa, hakim çocuðun bakýmýný onun malýndan harcaya­caktýr. Eðer çocukla birlikte mal bulunmazsa, çocuðun bakým ve masrafý Beytülmal tarafýndan karþýlanacaktýr.

Lakit, terkedilmiþ çocuða denir.

Lakit´in delili, Allah-u Teala´nýn þu ayet-i kerimesidir:

"Bir insaný dirilten sanki bütün insanlarý diriltmiþ gibi olur." (Maide: 5/32)

Hz. Ömer (r.a.) terkedilmiþ çocuðun nafakasý hususunda sahabelerle istiþare etti. Sahabenin tümü terkedilmiþ çocuðun nafakasý Beyt´ümal"den verilmesi gerektiðini söylediler. [1]

Terkedilmiþ çocuða sahip çýkmak en büyük hayýrlardandýr. [2]

Lakitin Rükünleri

1- Almak:

Terkedilmiþ olduðunu bilenlerin sayýsý birden fazla ise onu almak farz-ý kifayedir. Onu aldýðýna ve yanýnda bulunan þeylere dair þahit tutmasý ge­rekir. Þahit bu konuda þahitlik vermediði takdirde, O´na veli olmasý sabit olmaz ve hakimin hemen lakiti (çocuðu) elinden almasý gerekir.

2- Lakýt:

Belli bir kefili bilinmeyen, terkedilmiþ her çocuktur. Mümeyyiz bile olsa, buluð çaðýna ermedikçe çocuk, lakit hükmündedir. Balið olan, lakit hükmünde deðildir. Þayet bir tehlike ile karþýlaþýrsa, kurtulmasý için ona yardýmcý olunur. Deli, buluð çaðýna ermiþ olsa bile, çocuk hükmündedir.

3- Alan:

Lakili alacak kiþinin þartlarý:

a) Mükellef olmasý
b) Hür olmasý
c) Müslüman olmasý
d) Adil olma­sý
e) Reþit olmasý gerekir.

Mükellef olmayan kiþinin, efendisinin izni olmadan kölenin terkedil­miþ çocuðu almasý caiz deðildir. Çocuk, kâfir çocuðu ise alýnmaz.

Darül Ýslam ve ona baðlý bölgelerde bulunan çocuk, müslüman çocuðu olarak kabul edilir. Ama kâfir kiþi onun bir kâfir çocuðu olduðunu, delil­leriyle ispatlayacak olursa, dince babasýna tabi olduðundan çocuk da kâ­fir çocuðu olarak kabul edilir. Ama çocuðun bir kâfir çocuðu olduðunu ispatlayamazsa, Dar´ül Ýslam´da veya ona mülhak olan yerde bulunmasý sebebiyle müslüman çocuðu olarak kabul edilir ve kâfir onu alamaz. Da­r´ül Ýslam´a mülhak olan yer. Darül Küfür olup, orada müslümanlarýn da bulunduðu yerdir.

Terkedilmiþ çocuðun yanýnda mal veya para bulunursa hakimin izniyle çocuða harcanýr. Þayet hakim bulunamazsa þahit tutularak ona harcanýr. Terkedilmiþ çocuðun yanýnda para veya mal yoksa ve terkedilmiþ olan çocuklar için bir vakýf bulunmuyorsa, nafakasý Beytül Mal´a (hazineye) devredilir.

Þayet Beytül Mal´de ona harcanacak para yoksa yahut Beytül Mal´de bulunan para daha önemli yerlere harcanmasý gerekiyorsa, hakim onun namýna borç alýr ve ona harcar. Ama borç almak da mümkün deðilse, o yörenin zenginleri ona borç vermek mecburiyetindedirler.

Terkedilmiþ çocuk hususunda iki kiþi anlaþmazlýða düþecek olursa, ha­kim, dilediðine onu verebileceði gibi, baþka birine de verebilir. Çocuðu aldýktan sonra ihtilafa düþecek olurlarsa ve her ikisi de çocuðu almaya ehil ise, önce alanýn hakkýdýr.

Eðer bu konuda da eþit seviyede iseler, zengin fakire tercih edilir ama ikisi bu yönden de eþit iseler aralarýnda kur´a çekilir. [3]

[1] Muðnil Muhtac, 2/421.

[2] Kadý Ebu Þuca, Ðayetül-Ýhtisar ve Þerhi , Ravza Yayýnlarý: 371.

[3] Kadý Ebu Þuca, Ðayetül-Ýhtisar ve Þerhi , Ravza Yayýnlarý: 371-372.

VEDÝA (EMANET)

Vedia bir emanettir.

Emaneti koruyabilecek kimsenin emaneti kabul etmesi müstahaptýr.

Emaneti alan telefinden yükümlü olmaz ancak kusurlu davranýþý ol­muþsa sorumlu olur.

Emanetçi, emanet verene emaneti geri verdiðine dair sözü makbuldür.

Emanetçi emaneti gerektiði þekilde korumasý vaciptir. Emanetin geri verilmesi istenip emanetçinin gücü yettiði halde emaneti geri vermemesi durumunda, o emanet telef olursa emanetçi zamin (yükümlü) olur.

Vedia, malýn korunmasý hususunda birine býrakýlan emanettir.

Vedianýn delili þu ayet-i kerimedir:

"Þüphesiz Allah, sizlere emanetleri sahiplerine testim etmeyi emre­der." (Nisa: 4/58)

Peygamberimiz (s.a.v.)´nin þu hadis-i þerifi de sünnetten delil olarak gösterilebilir:

"Herhangi bir þeyi sana emanet olarak býrakana; emanetini iade et. Sana ihanet edene sen ihanet etme." [1]

Vedianýn meþru oluþunun hikmeti:

Müslümanlara kolaylýk olmasý içindir. Ýnsanlar zaman zaman mallarýný ve eþyalarýný korumaktan aciz kalabilirler. Bu durumlarda yardýmda bu­lunmaya ihtiyaç duyulur. Ýþte vedia muamelesi bu durumlar için müstehaptýr.

Böyle durumlarda emanet veya teslim edilicek mala gelebilecek zararý önlemek için bir kimsenin emaneti almasý sünnettir.

Kendisine emanet arzedilen kimse kendisinden emin olup koruma gü­cüne sahip ise emeneti kabul etmesi vaciptir. [2]

Vedianýn Rükünleri

Vedianýn rükünleri þunlardýr:

1) Korunmak üzere malýný teslim eden.

2) Teslim alan

3) Teslim edilen þey

4) Siga.

Ariyette yeterli olan, burada da yeterlidir. Akidde, her iki tarafýn mü­kellef olmasý þarttýr.

Korunmaya býrakýlan malýn ise, âyn ve köpek gibi necis bir þey olsa bile faydasý olan deðerli bir þey olmasý þarttýr.

Korunmaya teslim edilen þey, kendisine teslim edilenin elinde bir emanettir.

Güvenilir bir kimseye teslimi mümkün ise, o güvenilir kiþinin onu ko­rumayý kabullenmesi sünnet, ama baþkasý yoksa onu kabullenmesi vacip­tir. Ayrýca onu teslim alan kiþi onu korumaya özen göstermeli ve kendi kusurundan dolayý ona bir zarar gelirse onu tazmin ile yükümlüdür.

Delilik, baygýnlýk ve ölüm yahut kiþinin artýk ona bakmayacaðýný bildirmesiyle vedia akdi son bulur.

Bilindiði gibi Þafii Mezhebi´nde köpek büyük necislerden sayýlýr. Ama kendisinden fayda sadýr olacak herhangi bir þeyin beslenmesi, temlik edilmesi caizdir. Bu nedenle vedia olarak birine býrakýlan emanetler içeri­sinde köpek olsa dahi kiþinin imkanlarý dahilinde o müslüman kardeþine yardýmcý olmasý için o köpeðine dahi bakmasý sünnettir. [3]

[1] Ebu Davud, 3535; Tirmizi, 1264.

[2] Kadý Ebu Þuca, Ðayetül-Ýhtisar ve Þerhi , Ravza Yayýnlarý: 373-374.

[3] Kadý Ebu Þuca, Ðayetül-Ýhtisar ve Þerhi , Ravza Yayýnlarý: 374.


radyobeyan