Vekaletlere dair By: ecenur Date: 10 Mart 2010, 18:14:38
YÝRMÝNCÝ KÝTAP
VEKALETLERE DAÝRDÝR
ÝÇÝNDEKÝLER ; VEKALETE DAlR ISTILAHLAR. VEKALETÝN RÜKNÜ VE AKSAMI. VEKÂLETÝN ÞARTLARI. VEKÂLETLERÝN UMUMÝ HÜKÜMLERÝ. SATIN ALMAYA VEKÂLE, SATMAYA VEKÂLET. MURAFAAYA = HUSUMETE VEKÂLET. BORCU KABZA VE ÖDEMEÐE VE ÂMÎR ÎLE MEMURA DAÝR MESELELER. VEKÝLLERÝN AZÝL VE IN´IZÂLÝNE DA-IR MESELELER. VEKÂLET, RISALETE DAlR ÝHTÝLÂFLAR. VEKALETÝN HlKMET-î TEÞRIIYYESI.
VEKALETE DAÝR ISTILAHLAR :
1 - (Vekâlet) : Lügatte hýfz,, kifayet zaman, itimad, müraat, teslim, tefviz mânalarýna gelir. «Sen benim malýmýn vekilisin» demek, muhafýzasýn demektir. «Hakka tevekkül et» demek, Cenab-ý Hakka itimad ve tefvizi Umur et demektir. Istýlahta vekâlet «Bir kimsenin kendisi de yapabileceði muamelâttan bir iþini baþkasýna tefviz etmesi, onu kendi yerine ikame eylemesi» demektir.
2 - (Vekil) ; Kendisine baþkasý tarafýndan bir iþ tefviz çdiîen kimsedir. Bu i§i kendisine tefviz edene «Müvekkil», o iþe de «Müvekkelünbih, «Müvekkelünfih» denir. «Tevkil» de vekil tâyin etmek demektir,
Vekil tâbiri erkeðe de, kadýna da, müfrede de, cemia da itlâk olunur-Cem´i: Vükelâdýr.
3 - :(VekÝH müsahhar) : Mahkemeye gelmekten, ve vekil göndermekten imtina eden ve celb ve ihzarý kabil olmayan bir müddeaaleyh namýna hukukunu muhafaza için hâkim tarafýndan sasb edilen vekildir ki, onun muvacehesinde dâva rüyet ve hükm olunur.
4 - (Vekâleti mutlaka) : Bir þarta muallâk, bir kayýd ile mukayyed olmayan vekâlettir. fcSeni þu hususa tevkil ettim.» diye yapýlan bir vekâlet gibi. Buna «Vekâlet-i mürsele* de denir.
5 - (Vekâleti muallâka) ; Bir þarta rabt ve talik olunan vekâlettir. «Filân kimse aleyhinde dâva açarsa onunla müdafaada bulunmaya vekilim-sin* demek gibi bir suretle yapýlan vekâlet bu kabildendir.
6 - (Vek4l»t- muzafe) : Muayyen bir vakitten itibaren baþlamasý megrut olan vekâlettir. «Gelecek filân ayýn ihtidasýndan itibaren seni §u hususa vekil ettim» diye yapýlan vekâlet gibi.
7 - (Vekâlet-Ý mukayyede) : Bir þarta muallâk veya bir vakt ile mukay-yed olan vekâlettir.
8 - (Vekâleti hassa) : Husus ifade eden bir söz ile yapýlan, mahdut muayyen hususa ait bulunan vekâlettir. Muayyen bir malý satmaya vekâlet gibi.
9 - (VekâleH amme) : Umumu iþ´ar eden bir tâbir ile yapýlan, ,bir çok muamelâta þâmil olan vekâlettir. Buna «Vekâleti mufavvaze» de denir. Seni bütün umuruma bakmak üzere tevkil ettim.» diye yapýlan bir vekâlet gibi.
10 - (VekâieM devriyeye) : Vekil her azil edildikçe teceddüd eden vekâlettir. «Seni ne vakit azledersem vekilim olmak üzere þu iþime tevkil ettim.» diye yapýlan bir vekâlet gibi.
11 - (Risalet) ; Sefaret, elçilik, bir kimsenin tasarrufta mezuniyet ve dahli olmaksýzýn bir þahsýn sözünü baþkasýna teblið etmesidir ki, o kimseye «Resul», o sahsa da «Mürsil», o baþkasýna da «Mürselünileyh» denir.
Vekil, bir muameleyi baþkasý için ifaya bizzat mübaþeret ettiði halde resul, böyle bir muameleye mübaþeret etmeyip vazifesi yalnýz mürsilin sözünü tebliðden ibaret bulunur. [17]
Vekâletin Rüknü Ve Aksami :
12 - : Vekâletin rüknü, icap ve kabuldür. Þöyle ki : Müvekkil «Þu hususa seni tevkil ettim.» deyip vekil de «Kabul ettim» dese vekâlet mün´akid olur. Vekâlette bu icap ve kabul, tahriren de olabilir. Meselâ: Bir kimse, baþka bir yerde bulunan bir zata muavven, mersum bir mektup yazýp «Seni filân hususa tevkil ettim.» deyip de oda bunu kabul etse vekâlet husule gelir.
13 - : Vekâlet,, tevkil, tefviz, taslit, vesayet, izin, enik riza, irade me-þiyyet icazet tabirleriyle de akdedUebilir.
Meselâ : Bir kimse, bir zata hitaben «Þu hanemi sýtmaya seni tevkil ettim.» veya «Þu hanemi icareye vermek hususunu sana tefviz ettim.» veya «Filân ile þu hususa dair murafaada bulunmaya seni teslit ettim.» veya «Þu akarýmý hayatýmda vakf etmeðe seni vasi tâyin ettim.» veya «Þu haneyi benim için almana sana 12in verdim» veya «Þu haneyi benim için satýn al.» veya «Þu malý filâna hediye etmene razýyým» veya «Þu kumaþý benim için almaný dilerim.» deyip o zat da kabul etse vekâlet mün´akid olur.
14 - : Vekâlette kabulün delâleten olmasý da kâfidir. Þöyle ki: Bir kimse, bir sahsa «Su malýmý satmava. seni tevkil ettim.» dediði halde o þa-
ms? sükût edip badehu o malý satmaya teþebbüs etse vekâleti delâleten kabul etmi§ olarak tasarrufu sahih oîur. Çünkü vekâlette delâleten olan kabul, icabýn vuku bulduðu meclis ile tekayyüd etmez-, bilâhare sarahaten veya delâleten kabul ile in´ikad husule gelir.
15 - : icap veya kabul bulunmadýkça vekâlet mün´akid olmaz.
Binaenaleyh icabdan sonra vekil kabulde bulunmayýp icabý red etse Ýcabýn hükmü kalmaz. Meselâ: Müvekkil «Þu hanemi satmaya seni vekil ettim» deyip, vekil olmasý istenilen kimse de «Kabul etmem.» dese vekâleti haiz olamaz. Artýk onun bu hussudaki tasarrufu, o .müvekkil hakkýnda nafiz olmaz. O haneyi satacak olsa füzûlen satmýþ olur, sahibenin icazeti lâ-hik olmadýkça nafiz olmaz.
Bilâkis bir haneyi almaya tevkil edildiði halde vekâleti kabul etmeyip de bilahare o haneyi satýn alsa kendi nisabýna´ almýþ olur.
Kezalik: Müvekkelünbih bir borç parayý kabzdan ibaret olsa vekâleti reddettikten sonra bunu kabz etmesi müvekkil hakkýnda muteber olmaz, bununla medyun borcundan kurtulmuþ olmaz. Fakat vekâlette kabul, fevri deðildir, uzun bir müddetten sonra da kabul, muteberdir. Elverir ki vekâlet reddedilmiþ utmasýn (Bahriraik).
16 - : Mevkuf akidlere lâhik olan icazet, vekâlet-i sâbika hükmündedir.
Meselâ: Bir kimse, bir þahsýn bir malýný füzûlen sattýktan sonra o þahýs haberdar olunca bu satýþ muamelesine - Beyi füzûlideki þerait dairesinde - icazet verse o kimseyi bu muameleye evvelce tevkil etmiþ, gibi olur.
Fakat o þahýs, bu muameleye razý olmayýp bunu feshettikten sonra icazet verse bu icazeti muteber olmaz. Çünkü mefsuh akidlere icazet lâhik olmaz- Nitekim teaddi tarikiyle olan itlafa da icazet lâhik oîmaz.
Meselâ: Bir kimse, birinin malýný haksýz yere itlaf etmekle mal sahibi bu itlafa razý olsa veya bu itlafa icazet verse bunun hükmü olamaz. Ýtlaf rdiîen mals yine tazmin ettirebilir (Bedayi, Hindiyye).
17 - : Vekâletler; vekâlet-i mutlaka, vekâlet-i muallâka, vekâlet-i mu-zafe, vekâlet-i mukayyede kýsýmlarýna ayrýlýr. Þöyle ki: Tevkilin rüknü; bazen mutlak oîur, yani: Bir þarta muallâk, bir vakte muzaf veya bir kayd ile mukayyed olmaz. «Fflân hanemi satmaya seni tevkil ettim.» demek gibi. Bazen bir þarta muallâk olur. «Filân tacir buraya gelirse þu malýmý satmak üzere seni tevkil ettim.» denilmesi gibi. Bu halde muhatab bu tevkili kabul ederse vekâlet, o tacirin gelmesine muallâk olup geldiðinde mün´akid olur, o tacir gelirse vekil o malý satabilir ve illâ satamaz. Bazan de bir vakte muzaf olur- «Bu malýmý gelecek haziran ayýnda satmaya seni tevkil ettim denilmesi gibi. Muhatab bunu kabul edince vekâlet hemen mün´akid olur, ancak bu vekâ´etin hükmü, m üz a f ün i ley h olduðu vakte teahhur eder, o vakit gelmedikçe o malý satamaz, o vakit gelince ve ondan sonra satabilir.
Tevkilin rüknü bazan de bir kayd ile mukayyed olur." Meselâ: Müvekkil. «Þu hanemi bin liraya satmaya seni tevkil ettim.» dese bu vekâlet, bin lira ile takyid edilmiþ olur, vekil bu haneyi bin liradan aþaðýya satamaz, satarsa müvekkilin icazetine mevkuf olur.
18 - : Vekâletteki kay-ýd, müvekkil hakkýnda müfid bir faideyi müsteL-zim olunca vekil buna muhalefet edemez. Fakat bir faideyi müstelzim olmayýnca vekilin bu kayda riayeti icap etmez.
Meselâ: Müvekkil, bir malýný peþin satmaya tevkil etse vekil bunu veresiye satamaz.
Keza tik: Müvekkil, bir malýný þu þekilde sat dese vekil o malý baþka bir þehirde satamaz. Satmak için baþka bir beldeye götürürken zayi olsa bedelini vekil zâmin olur.
Fakat müvekkil, bir malým veresiye satmaya tevkil ettiði halde vekil peþin para ile satsa veya þu kadar kuruþa sat dediði halde vekil ondan ziyade kuruþa satsa vekilin bu tasarrufu müvekkil namýna nafiz olur (Hin-diyye, Ankaravî).
19 - : Vekâletler; müvekkelünbih, itibariyle de vekâleti hassa, vekâlet-i âmme kýsýmlarýna ayrýlýr. Söyle ki; Bir kimse, bir þahsý muayyen bir iþe, meselâ: Bir muayyen hanesini satmaya veya filân hasmiyle murafaa ve muhasamaya tevkil etse bu, vekâlet-i hassa olur, vekil, o kimse namýna bundan baþka bir tasarrufda bulunamaz.
Bir kimse, bir þahsa «Seni vekâlet-i âmme-i mutlaka ile umuruma vekil tâyin ettim.» veya «Emrin caiz olan her iþime seni vekil kýldým.» deyip o þahýs da kabul etse bu da bir vekâlet-i âmme olur. Artýk o þahýs bu kimsenin mallarým hýfz edebilir, baþkasýna satabilir, borcunu tediye, alacaðýný istifa edebilir. Bu kimse için bir mal satýn alabilir ve bunun aleyhine ikrarda bulunabilir. Ve bu müvekkilinin namýna müddei ve müddeaaleyh olabilir. Fakat müvekkilinin namýna teberruatta bulunamaz, onun malýný ivaz ile de olsa hibede bulunamaz, onun alacaðýndan medyununu ibra edemez, onun malýný borç veremez, onun refikasýný tatlik edemez. Bu tasarruflarý, imamý Azama göre nafiz olmaz (Dürer, Tahtavi, Reddimuhtar)-
20 - : Risalet, vekâlet kabilinden deðildir. Risalette akidlerin, muamelelerin her halde mürsile izafe edilmesi lâzýmdýr, resul bunlarý kendi nefsine izafe ederse kendi .hakkýnda muteber olur, mürsili hakkýnda muteber ve nafiz olmaz.
Meselâ: Bir kimse, istikraz ettiði parayý alýp getirmek üzere hizmetkâruu mukrize gönderse hizmetkâr, o kimsenin vekili olmayýp resulü bulunmuþ olur, bu resul, o parayý o kimse namýna ister, ahr getirir, sayed bu para zayi olur, o kimse de resulünün, bu parayý kabz etmiþ olduðunu mu-terif bulunursa bu parayý o kimse zâmin olur.
Kezalik: Bir kimse, bir fýrýncýya «Benim hizmetçime her gün þu kadar ekmek ver.» deyip o da bu veçhile verse bu hizmetçi o kimsenin resulü olur. vekili olmaz. Binaenaleyh fýrýncý, bu ekmeklerin parasýný bu hizmetçiden deðil, o kimseden ister.
Kezalik: Bir zatýn bir kitabý satýn almak üzere sahibine gönderdiði þahýs, o kitap sahibine «Filân-zat, senin þu kitabini almak istiyor.» deyip kitap sahib de «Þu kadar ^uruþa sattým, git ona söyle ve kitabý kendisine teslim et.» diyerek o þahsa verse, o da bu veçhile kitabý getirip o zata teslim, o zata o meclisde kabul eylese o zat ile kitap sahibi arasýnda beyi mün´akid olur. O þahýs da arada mücerred bir resul, bir vasýta bulunur, yoksa bu ak-de vekil olmuþ olmaz (Kadýhan, Hindiyye, Bahriraik).
21 - : Emirler, bazen vekâlet, bazen risalet, bazan de bir tavsiye ve bir meþveret kabilinden olur-
Meselâ: Bir kimse, hizmetkârýna þu kadar para verip «Var pazardan þu malý satýn al.» demekle hizmetkâr gidip o malý akdi kendi nefsine izafe ederek alsa o kimsenin satýn almaya vekili bulunmuþ olur. Bu halde bu ak-din hukuku bu hizmetkâra ait bulunur, bayi bu malýn semenini bu hizmetkârdan alýr, o kimse de bu malý kabulden istinkâf edemez.
Fakat bir kimse, bir tacir ile pazarlýk edip fiatini tâyin etmiþ olduklarý bir mal hakkýnda hizmetkârýna «Ben filân tacirden filân malýný þu kadar kuruþa aldým, git ona söyle» demekle hizmetkâr, o tacire gidip bunu hikâye etse, a. tacir de o meclisde «Ben de ona sattým.» dese hizmetkâr, bu satýn alma muamelesinde efendisinin resulü sayýlýr.
Amma, bir kimse, bir þahsa hitaben «Su güzel bir mal, onu þu kadar kuruþa satýn, al."» dese o malý almaya teþvik etmiþ olur, bu sözü bir meþveret ve tavsiyeye hamlolunur. Binaenaleyh bu þahýs, o malý satýn alsa kendi namýna almýþ olur. Meðer ki o kimse, bu þahsa o malýn parasýný versin. Bu, tevkiî ve inabeye delâlet edeceðinden o zaman bu «Satýn al» emri, tevkile masruf olur (Bahriraik, Mecelle, Dürerülhükkâm).
Malikî´lere göre de vekâlet, icap ve kabul ile mün´akid olur. Vekâlet, bir þahsm bizzat yapmaya hakký olan ve þer´an niyabeti kabil bulunan, yani: #ir kimsenin bizzat mübaþereti taayyün etmeyip baþkasýna da yaptýrmasý caiz görülen bir þeyi kendisinin hal-i hayatýr.da yapmak üzere baþkam sýna tefviz etmesidir.
Vekâletler, vekâlet-i âmme kýsýmlarýna ayrýlýr.
Vekâlet-i âmmeye vekâlet-i mütevveze de denir. Þöyle ki: Muayyen bir muameleye, meselâ muayyen bir haneyi satmaya tevkil, bir vekâlet-i hassadýr. Bir þahsý aleiitlâk tasarrufa tevkil de bir vekâlet-i âmmedir. Meselâ bir kimse, bir zata «Seni vekâbet-i müfevveze ile tevkil ettim.», veya «Seni cemi-i umuruma vekil kýldým.» veya «Seni kendi iþlerimde kendi yerime ikame ettim,» dese o zata bir vekâleti umumiye vermiþ olur.
Mamafih bu gibi umumî vekâletler, örf ve âdet ile takayyüd eder. Ezcümle bundan þu hususlar müstesna bulunur:
(1) : Müvekkilin zevcesini tafclik- Vekil, vekâlet-i hassayý haiz olmadýkça bu taliki yapamaz.
(2) : Müvekkilin kýzým tezvic. Müvekkil bu tezvici tasrih etmedikçe vekâlet-i âmme ile vekili bunu yapmaya salâhiyettar bulunmaz.
(3) : Müvekkilin sakin olduðu hanesi. Bunu vekilin satabilmesi için tev-kil-i has lâzýmdýr.
(4) : Müvekkilin iþleriyle muvazzaf kölesi. Bunu satmak veya itak etmek de vekâlet-i âmmeye dahil olmaz CSerh-i ebü´berekât, Blmezahibüier-baa).
Hanbelî´lere göre de vekâlet icap ve kabul ile akdolunur. Maamafih vekilin kabulü fevrî deðüdir, istediði vakit kabul edebilir, elverirki vekâleti redde dair bir þey bulunmasýn. Çünkü tevkil, tasarrufa izindir- izin ise pn-dan rücuedilmedikce kaimdir, devam eder (Keþþafülkýna). [18]
Vekaletin Þartlarý :
22 - : Müvekkilin, müvekkelünbih olan iþi - arýzalardan kafan nazar - bizzat yapmaya muktedir olmasý vekâletin cevazýnda þarttýr.
Binaenaleyh mecnunun, gayrý mümeyyiz çocuðun kendi iþine baþkasýný tevkil etmesi sahih deðildir. Çünkü bunlar kendi mallarýnda tasarruf dan memnudurlar. Artýk tasarrufa muktedir olmayan kimsenin o tasarrufu baþkasýna temlik ve tefyiz etmesi mümlçün olmaz.
Mümeyyiz olan bir çocuk ise hakkýnda hibeyi, sadakayý kabul gibi nef-i mahz olan hususlarda baþkasýný tevkiî, edebilir, velevki velisi razý olmasýn. Beyi ve þýra, icare gibi nefi ile zarar beyninde dair olan tasarruflarda bulunmaya mezun olduðu takdirde de baþkasýný bu hususlara tevkil edebilir.´ Bu tasarruflara mezun olmadýðý halde vekil tâyin etse vekâlet, velisinin icazetine mevkufen mün´akid olur. Velisi bu vekâlete veya çocuðun ticarette bulunmalýna icazet vermedikçe nafiz olmaz,
Zat an mahz olan hususlarda ise velisi izin verse de mümeyyiz btr.çocuðun baþkasýný kendisine vekil tâyin etmesi sahih olmaz Malinden sadaka verilmesine veya refikasýnýn tatlikine birisini tevkil etmesi gibi.
23 - ; Vekilin âkil ve mümeyyiz olmasý þarttýr, balið ve basir olmasý gart deðildir. Binaenaleyh âmâ vekil olabileceði gibi mümeyyiz olan çocuk da velisi tarafýndan mezun olmasa da -vekil olabilir.
Meselâ: Bir mümeyyiz çocuk, bir.malý satmaya veya almaya tevkil edilse onun bu beyi ve giraye mübaþereti caiz o" ur, onunla bu muameleyi-yapanýn muhayyerliði bulunmaz. Þu kadar var ki, bu mümeyyiz çocuk, mezun olmadýðý takdirde mebii teslim, semeni kab-z gibi hukuku akid kendisine deðil, müvekkiline ait bulunur. Velevki bilâhare balið olsun. Maamafih mümeyyiz olan çocuk, mezun olmasa da bil vokale sattýðý þeyin semenini kabz edebilir. Bu caizdir.
Seleninden dolayý mehcur olan kimse de vekâlet hususunda mümeyyiz çocuk hükmündedir. Fakat mümeyyiz çocuk, mezun bulunursa hukuku akid kendisine ait olur. Ancak bir malý veresiye almaya vekil olsa yapacaðý mubayaa sahih olursa da bunun semenini müþteri ileride kendisinden isteyemez, bununla müvekkiline müracaat etmesi lâzým gelir (HÝrýdiyye, Tahtavî)-
24 - : Vekilin tevkil edildiði hususa muttali olmasý þarttýr. Binaenaleyh bir kimse, gýyabýnda baþkasý tarafýndan bir malýný satmak
üzere tâyin edildiði halde bunu haber almadan o malý satsa bu,, bir beyi fuzûlî halinde bulunur, bu müvekkilin veya badelittilâ vekilin icazeti lâhik olmadýkça nafiz olmaz.
25 - : Vekilin cehalet-i fahiþe ile meçhul olmamasý þarttýr. Fakat ce-halet i yesire ile meçhuliyeti, vekâletin sýhhatin a mani deðildir.
Binaenaleyh bir kimse, meselâ medyununa «Sana þöyle bîr alâmeti kin getirirse sendeki alacaðýmý ona yer, o benim vekilimdir.» dese bu medyunun öyle bir alâmeti getirip ibraz edene borcunu vermesi sahih olmaz, bununla borcundan kurtulamaz. Çünkü bundaki cehalet, fahiþtir.
Fakat bir kimse iki þahsa hitaben «§u haneyi benim için satýn almaya birinizi tevkil ettim» dese caiz olur. Çünkü bundaki cehalet, yesirdir. Artýk o iki þahýstan hangisi o haneyi satýn alsa beyi nafiz olur.
26 - : Müvekkelünbihin fahiþ surette meçhul olmamasý þarttýr. Binaenaleyh bir kimsenin cehatet-i fahiþe ile meçhuV bir iþ için tevkil edilmesi sahih olmaz. Meselâ : Bir kimse, bir þahsa bir miktar para verip «Bununla bana bir gey al» dese bu vekâlet caiz olmaz. Çünkü bundaki cehalet fahiþtir. Fakat «Bu para ile þu iki borcumdan birini ver» veya «Bu para ile þu iki þeyden bîrini al.» dese bu tevkil, caiz olur. Çünkü bundaki cehalet yesirdir (Dür-rümuhtar, Velvaliciyye).
27 - : Müvekkelünbihin vekâlet ve niyabetle ifa ve istifaya mehal olmasý þarttýr.
Bu husus izaha muhtaçtýr. Þöyle ki : Tevkil, ya hakkul´laha veya hakk-ý ibâda ait olur. Hakkullah ise iki nevidir. Bir nev´inde dâva þarttýr. Hadd] kâzf, haddi sirkat gibi. Bu nevide isbata dair tevkil, îmamý Âzam ile imam Muhammed´e göre caizdir. Müvekkil gerek hazir ve gerek gaib bulunsun, Fakat bunlarda müvekkil gaib bulunursa istifa için tevkil caiz olmaz. Çünkü bu hadler þüphe ile münderi olur, müvekkil meclisi kazada hazýr bulunursa buiüan af etmesi melhuzdur. Binaenaleyh onun gýyabýnda mücerred vekilinin talebiyle bu hadler istifa edilemez. Þu kadar var ki sirkatten dolayý çalýnan malý isbat için tevkil bil´icma makbuldür.
Hakkullahýn diðer nev´inde ise dâva þart deðildir, Haddi´zina, haddi þürb gibi. Bu nevide ne isbat ve ne de istifa için tevkil caiz deðildir.
Hakk-ý ibad´a gelince bu da iki nevidir. Bu nev´i, þüphe ile istifa edilemeyecek olan bir haktýr. Kýsas gibi. Bunu isbat için tevkif, îmamý Âzam ile imam Muhammed´e göre caizdir. Fakat bunu istifa için tevkil, müvekkil meçlisi kazada hazýr ise caiz, hazýr deðilse gayrý caizdir. Diðer nev´Ý ise þüphe ile de istifasý caiz olan herhangi bir haktýr. Bunlarda tevkil mutlaka caizdir. Bunlar, þu gibi ukud, muamelât ve saireden ibarettir ; Beyi, þira. icare, iare, istiare, idâ, rehin, irtihan; þirket; kýsmet; hibe; istihab; sadaka, ikraz, kabzý düyun, kabz-ý ayan, nikâh, talâk^ hulû; itak; ikrar; husumet, talebi þüf´a ayýb ile red, müsalâha, ibra, tazirat- Bütün bu nevileri isbât için de, istifa için de vekil tâyin etmek caizdir (Hidaye, Bedayi),
28 - ; Bir kimse, bizzat kendisi için veya baþkasý için yapabileceði mua-mele.´erin ifa ve istifasý hususunda kendi yerine baþkasýný tevki! edebilir. Ancak bu kaide-i umumîyedefi mubahate, istikraza, yeminlere vekâlet müstesnadýr.
Þöyle ki : Bir kimse, cibali mübahedrin odun toplamaya, veya mubah otlarý devþirmeðe, veya yerden madenleri çýkarmaða bir þahsý tevkil etse sahih olmaz. .Bu þahsýn elde edeceði bu gibi þeyler kendisine ait olur. Çünkü bunlar müvekkilin daire-i mülkünde deðildir ki, bunlara ait tevkile salâhiyeti olsun.
KezalÝk : Bir kimse, kendi namýna istikrazda bulunmak üzere bir þahsý tevkil etse sahih olmaz. Zira karzda mülkiyyet, kabz ile tamam olur. Kabz edilecek þey ise baþkasýnýn mülküdür. O halde o þeyi kabz etmesi için ve´ kiline mukrizin emri bâtýldýr. Artýk vekilin müvekkili için istikraz ettiði þeyde müvekkilin mülkü sabit olmaz. Bu þey vekilin elinde telef olsa kendi malýndan telef olmuþ olur. Mukriz bunu vekilden alýr, müvekkilden alamaz. Bu vekil, istikraz ettiði þeyi müvekkiline vermeyebilir.
Ancak istikraz hususunda risalet sahihtir. Ýstikraza memur olan, istikraz zamanýnda akdi âmire izafe kýlarak risa^et suretiyle muamelede bulunursa yani «Beni sana filân gönderdi, senden þu kadar kuruþ borç almak Ýstiyor* derse sahih olup karz, âmiri namýna yapýlmýþ olur Hindiyye, Bahriraik).
Kezalik : Bir kimse, kendisine teveccüh eden bir yemin için baþkasýný tevkil etse sahih olmaz. Çünkü bu tevkil, yeminden matlup olan teazzuma, gayeye münafidir. Biri, diðerinin lisanile yemin edemez.
Yukarýdaki kaideden bir mesele, daha müstesnadýr. Þöyle ki : îmamý Azama göre bir müslümün hýnziri veya hamri bizzat satmasý caiz olmadýðý halde bunlarý satmaya bir gayrý müslümü tevkil etmesi caizdir. Çünkü müslümün bunlarý, satamamasý, bir emri ârizîden, bir nehyi þer´Ýden ibarettir. Yoksa onun asýl bey´e olan ehMyeti tasarrufiyesi vardýr- Artýk bu emri ârizî, onun bu ehliyeti tasarrufiyesini bilkülHye ihlâl etmeyeceðinden bu ehliyete mebni o tevkili muteber olur (Bedayi, Mecmaülenhür, Hindiyye).
29 - : Namaz, oruç, taharet gibi amali bedeniyyeden olan ibadetlerde vekâlet ve niyabet caiz deðildir. Fakat amali maliye-i mahzadan ibaret olan sadakayý tefrik, zekâtý itâ, nezrleri, keffaretleri ifa gibi þeylerde vekâlet, mutlaka caizdir. Haç ve umre gibi amâl-i maliye i´e bedeniyyeden mürekkep ibadetlerde ise bizzat ifalarýndan aciz hainde niyabet sahihtir ve illâ sahih deðildir (Elmezahibül erbaa).
30- : Vekilin erkek, hür, müslim bulunmasý þart deðildir.
Meselâ: Bir kadýn bir erkeði vekil tâyin edebileceði gibi bir erkek de bir kadýný tevkif edebilir. Kezalik: Bir hür, bir köleyi mevlâsmýn izniyle umuruna tevkil edebilir. Kezalik; Bir müslim bir zimmiyi veya bir zimmî bir müslimi tevkiî edebilir. Çünkü bunlarýn hakkýnda umuman vekâlete ihtiyaç vardýr. Kezalik: Darýislâmda müsteminen bulunan bir harbî, darýharp-de bulunan bir harbî namýna bir þey satýnalmaya vekil olabi´ir. Çünkü bu vekil, kendi elinde bulunacak olan o þeyde tasarrufa kadir olabilir. Kendisine ise eman. verilmiþtir, her ikisi de müstemin gibi bulunmuþ olur. Fakat bu müstemin, o harbî namýna husumete vekil olamaz- Çünkü aleyhine hükm verilse hâkim için bu hükmü infaza imkân yoktur. Zira hükm müvekkil aleyhinedir. O ise darý harpdedir. Hâkimin, ise dan harpde bulunan bir kimse hakkýnda hükmü ilzama velayeti yoktur. Kezalik: Bir müslüman dan is-lamda olduðu halde darý harpde bulunan bir harbîyi tevkil edemez. Böyle bir vekâlet bâtýldýr. Çünkü dan is!âm ile darý harp ahalisi arasýnda ismet yoktur. Vekil uhdesine lâhik olacak þeyden dolayý müvekkiline rücu edecektir, iki darýn tebayünü ise bu rücua manidir. Kezalik: Müvekkil veya vekil irtidad ederek darý harbe iltihakýna hükm edilse vekâlet bâtýl olur. Müslüman olarak avdet etse de vekâlet avdet etmez, tmam Muhammed´den bir rivayete göre bu halde vekâlet avdet eder (Mebsût, Bedayi). . Malikî´lere görede vekâletlerde þu gibi þartlar vardýr:
(1) : Vekil .hür olmalýdýr. Rakikler, efendileri tarafýndan ticarete mezun olmadýkça vekil olamazlar.
(2) : Vekil reþid olmalýdýr. îki sefih veya bir sefih ile bir roþid ofaftin da vekâlet sahih olmaz. Maamafih -bu hususta ihtilâf vardýr. Ezcümle tle niliyor ki, mehcur olan bir sefih, husumet için kendi namýna birini tevkil edemez, fakat baþka bir kimse kendisi için bir sefihi tevkil edebilir.
(3) : Vekil balið olmalýdýr, iki çocuk arasýnda veya bir çocuk ile bir balið arasýnda vekâlet sahih deðildir. Velevki bir kýz çocuk oîduðu halde evli bulunsun. Bu, velisiyle veya kocasýyla muhasamada bu´unmak isteyince birini tevkil edebilir. Bu tevkil, makbuldür.
(4) : Müvekkelünfîh, þer´an niyabeti kabul eden umurdan bulunmah-dýr. Þöy]e ki: Beyi, þîrâ. icare, mudarebe, musakat; havale; ibra; kabzý düyun; akdi nikâh husûmet gibi hususlarda vekâlet sahihtir. Ibadât-ý bedeniye hususunda tevkil caiz deðildir. Çünkü bunlardan murad, bizzat mükellefin izharý ubudiyette, ifayý tazimatta, ibraz-i iclâlde bulunmasýdýr. Bunlar birer emr-i hasdýr. Bunlarda niyabet sahih o.maz. Þehadete, yemine tevkil de bu kabildendir, bir kimse baþkasýnýn yerine þehadette, yeminde bulunamaz.
Zekâtý adaya tevkil gibi ibâdeti maliye hususunda vekâlet ise caizdir-Hacca vekâlet hususunda ise ihti´âf vardýr. Bir kavle göre sahih, diðer bir kavle göre sahih deðildir.
(5) : Müezzinlik, imamlýk, muayyen bir mekânda kýraet gibi dinî vazifelerde tevkil, bir zarurete müstenid olsun olmasm caizdir. Meðerki vakýf, ademi niyabeti þart kýlmýþ olsun. Bu takdirde ücret sâkit olur, bu ücrete ne asil, ne de haib müstahik olmaz. Böyle bir þart bulunmazsa ücrete asil müstahik olur. Vekile de aralarýnda razý olduklarý ücret´ verilir.
(6) : Vekâlette islâm þart deðildir.. Bir gayrý müslüm de vekil olabilir ve dilediðini tevkil edebilir. Ancak bir müslümanýn kendi iþlerine fcir zirn-mîyi tevkil etmedi sahih görülmemektedir. Çünkü zimmînin þerîati islâmi-yeye gayrý mutabýk tasarruflarda bulunmasýndan korkulur. Nitekim bir müslümanýn bir gayrý müslüm ile þirkette bulunmasý da bu korkuya mebni sahih deðildir, onun muamelâtýnda ribada ve sair gayrý meþru tasarruflarda bulunmasý melhuzdur. Meðer ki zimmî, beyi ve þîrâ gibi muameleleri þerikinin huzurunda yapsýn, o takdirde þirket caiz olur.
Bu þirket, hususunda diyanetim muhafaza edemeden bir müsîim, de zimmî gibidir, onanla diyanet perver bir müslimin akdi þirkette, bulunmasý caiz görülemez (Elmezahibül,erbaa).
Þafiî´lere göre de vekâlette þu gibi þartlar vardýr,
(1) : Müvekkil, tevkil ettiði þeye mülken veya velâyeten mübaþerete ehil olmalýdýr. Binaenaleyh çocuklarýn, mecnunlarýn tevkili sahih olmadýðý gibi kadýnlarýn nikâhlarýna baþkalarýný tevkil etmeleri de sahih deðidir. Çünkü kadýnlar, nikâhlarýný bizzat akde mübaþeret edemezler, onlar nikâhlarý için ancak velilerine izin verirler.
(2) : Vekil de tevkil edildiði þeyde tasarrufa ehil bulunmalýdýr. Yani bilvekâle yapacaðý þeyi kendi nefsi için de yapmasý sahih olmalýdýr-
Binaenaleyh bir çocuk, bir mecnun vekil olamaz. Ve bir kadýn baþkasýnýn nikâhýný akd için vekil tâyin edilemez. Çünkü kendi nikâhýný akde salâhiyeti yoktur.
(3) : Müvekkelünfîh tevkil zamanýnda vekilin mülkünde, tahtý tasarrufunda bulunmalý ve niyabete kabiliyetli olmalýdýr.
Binaenaleyh bir kimse, âtiyen malik olacaðý bir malý Satmaya veya nikâh edeceði bir kadýný boþamaya birini tevkil etse sahih olmaz. Çünkü bunlarýn üzerinde filhâl velayeti yoktur.
Kezalik; ibâdetlerde,-þehadette, yeminlerde vekâlet sahih deðildir. Ancak sadakayý, zekâtý tefrik, kurbaný zebih ve aciz halinde hac ve umre için tevkil caizdir. Esah olan kav!e göre ikrara tevkil de sahih deðildir.
Fakat beyi ve þýrada, icârede, hibede, selemde, rehinde; nikâh ve ta-lâkda; ve sair akidlerde; fesihlerde; borçlarý kabzda, dâvalarda, ihya-i arade, istiyad ve ihtidab gibi sair mübahatta ve ezhar olan kavle göre hudut ve kýsaaý isbat ve istifa hususunda vekâlet saihhtir-
(4) : Müvekkelünfîh, velevbiveçhin malûm bulunmalýdýr. Cehaleti tâm-me ile meçhul olursa tevkil sahih o´-maz.
Meselâ: Bir kimse bir þahsa «Seni cemü umuruma tevkil ettim.» veya «Seni az çok her iþime vekil ettim.» veya «Sana her þeyi tefviz ettim.» dese vekâlet sahih olmaz. Çünkü bunda nizaa müeddi olacak bir garer vardýr. Bunda müvekkil için büyük a!damþ
Yine bu esasa mebnidir ki, bir kimse;,bir hane satýn almaya tevkil edilse alýnacak hanenin mahallesini, sokaðýný beyan etmek icap eder. Fakat esah olan kavle göre semenin miktarýný tâyin etmek icab etmez (Tuhfetül-muhtaç, Elmezahibül´erbaa).
Hanbelî´lere göre de vekâletin sýhhati hususunda þu gibi þartlar vardýr:
(1) : Müvekkil vekilce, vekil de müvekkilce malûm olmalýdýr. Malûm olmazsa cehaletten dolayý vekâlet sahih olmaz.
(2) : Müvekki de, vekil de bizzat tasarrufa ehil olmalýdýr.
Binaenaleyh mecnunlarýn, gayrý mümeyyiz çocuk´arýn, tevkili; vekâleti sahih olmaz.
(3) : Vekâletin sýhhatinde vekilin tevkile ýttýlaý þart deðildir. Çünkü ibret nefsülemrede olandýr, yoksa mükellefin zanmnda olana-degildir.
Binaenaleyh bir kimse, birisinin malýný fuzuli bir þekilde sattýðý halde onu satmaya sahibi tarafýndan kendisinin evvelce gýyaben tevkil edilmiþ olduðu tebeyyün etse bu satýþ muamelesi sahih ve nafiz olmuþ olur.
(4) : Hukuhu ilâhiyeden olup kendisinde niyabet cari olan þeylerde vekâlet sahihdir. ´Zekâtý, keffareti tefrika vekâlet gibi. Farz o\ýn hacca ve bunun umresine de müvekkilin aczi takdirinde vekâlet Schihdir. Fakat namaz, oruç, hadesden taharet gibi ibadet-i bedeniyye-i mahza da vekâlet sahih deðildir-
(5) : Hukuku ademiyyeden olan akidlerin, fesihlerin hepsinde vekâlet sahihdir. Müvekkil; hazýr olsun, gaib oisun, sahih oisun, mariz bulunsun müsavidir, Husumetlerde de hasmýn rýzasýna ihtiyaç yoktur Sulh ve ikrar hususunda da tevkil caizdir. Mukarrünbihi müvekkilin tâyin etmesi lâzýmdýr. Mutlak surette ikrara tevkil ederse bunun tefsiri hususunda kendisine müracaat edilir. Çünkü üzerinde bulunan bir hakka o daha âlimdir.
(6) : Bir müslüman, bir gayrý müslümü, o gayrý müslümün tasarrufu sahih olan t.ususlara tevkil edebilir. O gayrý müslümün zimmî olmasiyle müstemin veya harbî veya murted olmasý arasýnda fark yoktur. Çünkü tevkilde adalet þart deðildir. (Keþþafülkýna, Neylülmearib).
Zâhirî´lere göre de vekâlet, esasen teavün vecibesine müstenid, meþru bir akiddir- Maamafih mahdut hususlarda câridir. Þöyle ki: Vekâlet, beyi ve þîrâda icarede, tebliði inkâhda, talebi hukukda, itây-ý hukukda, ahz-ý kýsasda; tezkiyede caizdir. Bu hususda müvekkilin hazýr veya gaib oJma-sý, mariz veya sahih bulunmasý müsavidir.
Fakat ikrara, inkâra, ibraya; affa, sulhe, talâka; ric´ate; itka; tedbire; isîâma; riddete; tövbeye; akd-i *hibeye, akd-i kefalete vekâlet caiz deðildir. Çünkü bunlar, ya lâzým gelmeyen birer hükmü iltizamdan ibaret tir veya sabit oîan bir akdi çörütmekdjr veya bir mülkü mücerret bir lâfz ile nakl etmektir. Halbuki nass ile sabit olan yerlerin mâadasýnda bir kimsenin baþkasý namýna söz söylemesi caiz deðildir.
Filhakika asýl olan; bir kimsenin aleyhine baþkasýnýn sözünün hükmünün caiz oimamasýdýr. kavli celili de buna delildir.
Bu zikr ettiðimiz þeyler hakkýnda, vekâlet ise baþkasý aleyhinde kesipde bu Ilýnmaktýr, bâtýl ile hükmdür, binaenaleyh bunlarý bir kimse diðer bir kimse aleyhinde imza edemez (Elmuhallâ). [19]
radyobeyan