Hukuku Ýslamiye
Pages: 1
Havaleye ait istilahlar By: ecenur Date: 10 Mart 2010, 18:04:38
ONDOKUZUKCU KÝTAP
HAVALE HAKKINDA OLUP BÝR MUKADDÝME ÝLE ÝKÝ BOLÜME AYRILMIÞTIR
(MUKADDÝME)
HAVALEYE AÝT ISTÝLAHALR :



1 - (Havale) : Lügatte mutlak nakil tahvil manasýnadýr, ayinde de de­yine de müstameldir. Istüâlta : «Bir deyini bir zimmetten diðer bir zimete, yani bir zattan diðer bir zata nakil etmektir ki, artýk o deyin; bu ikinci zim­mete tahvil edilmiþ, bu zimmet sahibinden mutalebesi lâzým gelmiþ olur.

2 - (Muhil) : Havale eden, yani ve tahvil eyleyen kimsedir.

Borcunu baþkasýnýn zimmetine nakil

3 - {Muhalünleh) : Dâindir. Yani : Muhilde alacaðý olup ondan havaleyi alan kimsedir. Buna «muhtâl» de denir.

4 - : (Muhalûhaleyh) : Kendi üzerine havaleyi kabul eden, muhîlin bor­cunu ödemeði iltizam eyleyen kimsedir- Buna «Muhtelünaleyh» de denir.

5 - (Muhalünblh) borçtan ibarettir.

Havale olunan maldýr ki, muhilin zimmetindeki

6 - (Havale-I mutlaka) : Muhilin muhalünaleyhteki bir malýndan veril­mekle mukayyid olmýyan havaledir : Muhilin muhalûnaleyhte gerek alacak malý bulunsun ve gerek bulunmasýn.

7 - (Havale-Ý mukayyede) : Muhîlin muhalünaleyh zimmetindeki veya elindeki mazmun veya gayrý mazmun malýndan verilmek üzere yapýlan hava­ledir. I$ir þahsýn zimmetindeki bin kuruþ borçtan veya elindeki emanet veya maðsup bir malden verilmek kaydile yapýlan havale gibi.

8 - (Havalei tazime) : Muhil ile muhalünleh ve aleyh tarafýndan ka­bul edilip þeraitini camî olarî havaledir. -

9 - (Havale-I caibe) : Þerait sýhhati cami olan havaledir. Muhalünleyhin satýlacak bir malýnýn semeninden verilmek üzere mukayyed olan bir havare ki bu, caiz olabilir.

10 - (Havale-i faside) : Þeraiti sýhhati camî olmýyan havaledir. Mu­hîlin satýlacak bir malýnýn semeninden verilmek üzere mukayyed olan ha­vale gibi ki, muhalünaleyh, bunun ifasýna muktedir olamayacaðý cihetle bu havale, fâsiddir. Çünkü muhalünaleyh, muhilin mülkünde izni olmadýkça ta­sarrufta bulunamaz.

Muhalünbihin tacil veya tecili beyan olun-Muhalûnbihin tacili veya tecili beyan

11 - (Havale"! mtibheme)

mýyan havaledir.

12 - (Havale-i gayri mübheme) olunan havaledir.

13 - : (Teva) : Lügatte telef, helak olmak manasýnadýr. Istýlahta cHa-vale edilen ty>rcun muhalünaleyhden istifasýnýn müteazzir olmasýdýr ki, imamý Azama göre Ýki sebeple olur- Biri, muhalünaleyhin havaleyi maal-yemîn inkâr edip bunu muhîl ile muhalünlehin ispat edememeleridir. Diðeri de muhalünaleyhin müflisen vefat edip muhalünbihe kefili bulunmamasýdýr. Ýmameyne göre tevanýn bîr sebebi daha vardýr ki o da muhalünaleyhin iflâsýna hiikm lâhik olmasýdýr. Böyle teva tahakkuk edince borç, yine mu­hîlin zimmetine avdet eder.

14 - (Süftece) : Bir nevi poliçe demektir. Bir beldede verilen bir pa­ranýn, bir ödüncün bir ödeme emriyle diðer beldede tesviye edilmesinden ibarettir. Bir kimse, bulunduðu bir beldede bir tacire bir miktar para verip ondan aldýðý ödeme mektubiyle bu parayý gideceði diðer bir beldedeki bir tacirden veya baþka birinden alacak olsa bir süftece muamelesi vücuda gelmiþ olur. Bu muamelele ekserî yol tehlikesini veya yük zahmetini ber­taraf etmek için yapýlýr. Bu havale mânasýnda bir nevi ikraz muamelesidir. Menfaat mülâhazasýna müstenit ve ödeme mektubu yazmak þartma mukarin bir karz mahiyetinde olduðundan bazý fukahaca mekruh veya. gayrý caiz görülmüþtür.

Fakat böyle bir mektup yazmak þartýna mukann bulunmaksýzýn ikraz yapýlýr, müstakriz de böyle bir ödeme mektubu yazarsa bunda mahzur yoktur. Akçeyi poliçe etmeðe «Seftece» de denir. [10]


(BÝRÝNCÝ BÖLÜM)
HAVALEYE DAÝR BÝR KISIM MESELELERÝ HAVÝDÝR
ÝÇÝNDEKÝLER: HAVALENÝN R^KNÜ, MAHÝYETÝ, HAVALENÝN ÞARTLARI, HAVALENÝN HlKMET-î TEÞRÎÎYESÎ
HAVALENÝN RÜKNÜ :




14 - : Havalenin rüknü icap ve kabuldür. Þöyle ki : Havale, muhilin icabiyie, muhalünleh ile muhalünaleyhin de kabulleri ile mün´akit olur.

Meselâ : Muhil, kendi d âyinine «Seni benden1 alacaðýn olan meblâð ile filânýn üzerine havale ettim.» deyip onlar da kabul etseler aralarýnda havale vücuda gelmiþ olur.

Maamafih havele, muhal ün Leh Ue muhaiünaleyh arasýnda da akt oluna­bilir. Þöyle ki : Bir alacaklý bir þahsa hitaben «Benim fil unda olan §u mik­tar alacaðýmý sen üzerine al.» deyip de o da «Kabul ettim? dese veya bir kimse, alacaklýya hitaben .«Filân kimsenin üzerinde olan.þu alacaðým benini üzerime havaleten kabul et» deyip dâyin de kabul etse havale sahih olur. Hattâ muhaiünaleyh nadim o´.sa da bundan rücu edemez. Bu havalede muhîl bulunmadýðý için buna «Ihtiyâl» denilmesi evlâdýr. Demek ki havalenin ini­kadý için her halde muhîlin rizasý þart deðildir- Fakat bir kavle göre hava­lenin sýhhatinde muhalünleh ile muhalünaleyhin rýzalarý §art olduðu gibi medyun bulunan muhîlin rýzasý da þarttýr. Çünkü mürüvvet sahipleri kendi borçlarýnýn baþkasý tarafýndan Ödenmesinden içtinap ederler, kendi borç­larýný baþkalarýna tahmilden sýkýlýrlar. O halde muhîlin rýzasý munzam al­madýkça avale sahih olmaz (Fethülkadir, Dürerülhükkâm).

15 - Yalnýz muhîl iîe muhalünleh arasýnda yapýlan havaleyi gaip bulu­nan muhaiünaleyh haber alarak kabul etse havale sahih ve tamam olur.

Meselâ : Medyun þu kadar borcunu gaip bulunan bir kimse üzerine havale edip muhalünleh de o mecliste hazýr bulunarak kabul etse havale o kimsenin kabulüne mevkufen mün´akit olur, kendisine ilâm edildiðinde o kimse de kabul eylese havale tamam olur.

16 - : Muhalünlehin gýyabýnda muhîlý ile muhalünaleyhin yapa-´ caklarý^ havale sahih olmaz. Meðer ki birisi o mecliste muhalünleh namýna fuzûli olarak havaleyi kabul etsin de badehu kendisi de buna razý olsun.

Bu mesele, imamý Azaný ile imam Muhammede göredir, aahih olan da budur. Çünkü havale meclisinde vuku bulan icabýn muhalünleh tarafýndan kabul edilmesi, havalenin inikadýnýn þartýdýr.

Fakat imam Ebû Yusuf´a göre muhalünlehin rizasý havalenin sýhhatinin deðil, nefazýnýn þartýdýr, ^inaenaleyh onun gýyabýnda yapýlan havale sahih olur. Þu kadar var ki bu havale onun kabulüne mevkufen mün´akit olaca­ðýndan nafiz olmasý onun kabulüne tavakkuf eder. Mecelle´de de bu kabul edihmþtir (Hindiyye, Reddimuhtar).

17 - : Havaleden dolayý medyuna müracaat edilebilmesi veya kendi­sinin muhaiünaleyh zimmetinde plan alacaðile borcunun takas edilebilmesi için yapýlan havaleye medyunun rýzasý lâzýmdýr. Bu rýza ise havaleyi bizzat veya vekili vasýtasiyle icap ve kabulde bulunarak akd etmesiyle veya mu­halünleh ile muhaiünaleyh arasýnda yapýlan havaleyi haber alýnca kabul ey-lemesiyle olur.

Malikilere göre de havale, tehavvülden mehuzdur, deyni bir zimmetten misliyle diðer zimmete nakilden ibarettir ki, bununla birinci zimmet, de­yinden beri olur. Bu muamele, muhîl ile muhalünlehin bilriza iycap ve kabuliyle mün´akit olur (Muhtasar-ý Ebizziya).

Þafiîlere göre de havale, deyni deyn mukabilinde satmaktan., ibarettir ki, lihacetin kabul edilmiþtir. Þöyle ki : Muhîl, muhalünlehe olan borcu mukabilinde muhalünlehe muhalünaleyhdeki´ alacaðým satmýþ olur. Bu cihet­ledir ki havalede ikale yapýlmasý sahih görülmüþ, Bülkinî bununla fetva vermiþtir. Havale muhil ile muhalünlerin iycap ve kabul ile nafiz olarak mün´akit olur. Muhalünaleyhin rýzasýna tevakkuf etmez. Çünkü o, mahall i istifadýr. Mahalli istifa ise binefsihi teayyün etmez (Tuhfetülmuhtaç). [11]

Havalenin Þartlarý :



18 - : Muhîl ile muhalünîehin yaptýklarý havalenin inikadýnda bunlarýn âkil olmalarý þarttýr, balið olmalarý þart deðidir.

Binaenaeyh gayrý mümeyyiz bir çocuðun veya mecnunun birine borç havale etmesi ve birinden havale almasý batýldýr. Fakat yalnýz muhalünleh üe muhaiünaleyh arasýnda akdedilen havalede muhîl makamýnda bulunacak kimsenin âiil olmasý þart deðildir.

19 - : Havalenin inikadýnda muhalünaleyhin â£il ve balið olmasý þart­týr. Çünkü üzerine havaleyi kabul etmek, iptidaen veya hem iptidaen hem de intihaen teberru mesabesinde olduðundan muhalünaleyhin teberrua ehü olmasý Sâzýmdýr. Balið olmýyan ise teberrua ehil deðildir. Binaenaleyh bir çocuðun kendi üzerine havale kabul etmesi bâtýldýr, mümeyyiz olsun olma­sýn, velisi tarafýndan mezun bulunsun bulunmasýn müsavidir.

20 - : Havalenin sýhhatinde muhalünleh ile muhalünaleyhin rýzalarý þarttýr..

Binaenaleyh bir kimse, muteber bir ikrah ile havaleyi kabul etse veya üzerine havale alsa sahih olmaz. Bu halde muhalünleh, havalenin ikrahý muteber ile olduðunu iddia ve ispat etse alacaðýný muhilden alýr.

21 - : Muhil ile muhalünlehin yaptýklarý havalenin nafiz olmasý için bunlarýn balið olmalarý þarttýr.

Binaenaleyh mümeyyiz bir çocuðun birine borcunu havale etmesi veya alacsðý için bagkasý üzerine havale almasý velisinin, icazetine mcvkuf.cn münakit olur. Velisi icazet vermedikçe nafîz olmaz. Çünkü havale almak ve havale vermek, nef ile zarar arasýnda mütereddit bir muamele olduðundan çocuðun hakkýnda faideli olup ojmýyacaðým ancak velisi takdir eder.

Maamafih bir çocuðun alacaðý havale de muhalünaleyhin muhilden daha zengin olmasý þarttýr. Böyle olmayýnca velisinin izni muteber olmaz. Zira muhalünaleyh, servetçe muhîle müsavi olunca havalede çocuk için bir faide olmaz. Muhalünaleyh malca daha aþaðý olunca da çocuk için zarr.r melhuzdur.

Nitekim bir çocuða murisinden intikal eden bir alacaðý hususunda bil-velâye babasýnýn veya bilvesâye vâsisinin kabul edeceði havalede muhalü­naleyhin muhilden daha ziyade mal sahibi olmasý þarttýr-

22 - : Havalenin sýhhatinde muhalünbihin malûm olmasý þarttýr. Binaenaleyh meçhul bir borcun havalesi sahih olmaz. Mese´â : Bir

kimse, bir þahsa hitaben «Filânda sabit olacak alacaðýný ben üzerime ha-valeten kabul ettim.» dese bu havale muteber olmaz.

23 - ; Havalenin tahakkuku için muhîHn muhalünlehe. olan deynini havale etmesi þarttýr. Deyin olmazsa hava/e, bir vekâleUen ibaret bulunur.

24 - : Muhtlin muhalünbih olan maldan ademi beraeti þartiyle yapýlan bir havale^ kefaletten ibarettir. Bu halde muhil, mekfûlünanh olmuþ, mu­halünaleyh de bîr kefilden ibaret bulunmuþ olur. Çünkü bu gibi akidlerde itibar meâniyedir, elfaz ve mebaniye deðildir.

Binaenaleyh bir kimse medyuna «Sendeki alacaðýmý sen dahi zâmin ol­mak üzere filânýn üzerine havale et» deyip medyun da o veçhile havalede bulunsa dâyin, alacaðýný her ikisinden de isteyip alabilir.

Bilâkis kefalette asilin mekfûlünbih olan maldan beri olmasý, alacaklanýn kabuliyle þart kýlýnsa bu kefalet, havaleye münkalip- olur, artýk .asil bu borçtan beri bulunur.

25 - : Havalenin sýhhatinde muhilin muhalünaleyh- zimmetinde alaca­ðý veya yanýnda emanet malý bulunmasý þart deðildir-

Binaenaleyh böyle bir matlûp bulunmasa da havale sahih,olur. Artýk muhalünaleyh havaleyi kabul ettikten «Benim muhîle borcum yoktur» dîye muhalünbihi muhalünlehe edadan kaçmamaz.

26 - : Havalenin sýhhatinde muhalünleyhin huzuru da þart deðildir.

Binaenaleyh üzerine yapýlan havaleyi baþka yerde bulunan muhalüna­leyh haber alýp kabul edince havale sahih olmuþ olur.

27 - : Havalenin inikadýnda muhîlin sýhhati þart deðildir. Binaenaleyh bir mariz de baþkasý üzerine borcunu havale edebilir.

28 - : Hakkýnda kefalet sahih olan her deyinin havalesi de sahihtir.

Meselâ: Borç alýnmýþ paraya, satýn alýnan þeyin semenine, kira bede­line kefalet sahih olduðu gibi havale de sahihtir.

Fakat hakkýnda kefalet sahih olmayan bir borcun havalesi de sahih deðildir. Zevciyet nafaka-i mukadderesi´gibi ki, hâkimin iznile müstedâr.e olmayýnca hakkýnda, kefalet sahih olmadýðýndan havale de sahih dej-ildii1-

29 - : Bir kimsenin zimmetine müterettib bulunan bir borcun havale­si sahih olduðu gibi kefalet veya havaleden dolayý zimmetine terettüb eden malûm bir borcun baþkasýna havalesi de sahihtir.

Meselâ: Bir kimse ciheti kefaletten vereceði olan þu kadar kuruþu bir þahsa havale edip o þahýs ile muhalünleh de kabul etse havale sahih ola­rak, o kimse bu borçtan beri olur. Hattâ muhalünaleyhin muhalünbihi mu­hîle havale etmesi de sahihtir. Çünkü bir deynin ilk zimmetten ´ diðer bir zimmete nakli caiz olduðu gibi ikinci zimmetten de baþkasýna nakli caiz­dir (Mebsut-u Serahsî).

30 - : Mevcut ayan hakkýnda havale sahih deðildir. Çünkü havalede borcun bir zimmetten diðer bir zimmete nakli, bir nak´li ger´! bir nak´li itibarîdir. Yoksa ayanýn nakli gibi bir nak´li hissî deðildir. Binaenaleyh ayanda bu nak´li þer´î mutasavver deðildir. Meselâ: bir vedianýn sahibi mûdeini bu yedia ile baþkasý üzerine havale etse bu, havale-i bil´ayn ola­caðýndan sahih olmaz. Þu kadar var ki, bir kimsenin elinde vedia olarak bulunan dirhemler ile kasben bulunan þeyler hakkýnda havalede bir nakl-i þer´i vardýr. Meselâ: Medyun dâyini mûdei üzerine havale edince borç med­yamdan mûde üzerine intikâl etmiþ borç ile mûde´ mutalep olmuþ, sanki borç mûdein zimmetinde bulunmuþ olur- ArtýK bu; ayný deðil, deyni havale mesabesinde bulunur. (Fethülkadir, Reddimuhtar).

31 - : Bir. kimse, bir þahýs üzerine, semenile kendisinin bir alacaklý­sýný havale etmek þartiyle bir malýný satsa beyi de, havale de fâsid olur. Çünkü bu, akti beyin icap etmediði bir þarttýr. Bunda bayie bir faide var­dýr ki o da alacaklýsýný müþteriye taslit etmesi, kendisinden mutalebeyi defeylemesidir.

Eakat bir kimse, bir þahsa semenini baþkasýndan bit´havale almak üze­re bir malýný satsa beyi ve havale sahih olur. Zira bu, bir þartý mülayim­dir, mucebi akdi müekkittir. Bunda müþterinin üzerine havale yapýlmýþ ol­muyor. Belki müþterinin bayie vereceði semeni onun emriyle baþkasý ve­recektir. (Hindiyye).

Kezalik: Muhaîünleh, muhîlin muhalünbihe kefaletini þart.koþsa sahih olur. Bu halde muhalünleh, muhalünbihi dilerse muhilden ve dilerse muha-lünaieyhden isteyebilir. Çünkü böyle muhîlin ademi beraeti þartiyle yapýlan

bir havale, kefalet demektir (Haniye).

Fakat muhilin muhalünbihi muhalünaleyhden kabza vekil olmasý sahih deðildir. Muhalünaleyh bunu muhile vermeðe icbar edilemez. Bu vekâlet, havaleden beklenilen gayeye münafi, zimmeti deyninden beri olan muhîlin bu beraeti vekâletle de temine çalýþmasý zaiddir. (Hindiyye).

Malikîlere göre de havale hususunda þu gibi þartlar vardýr:


(1) : Havalenin sýhhatinde muhil ile muhalünlehin rýzalarý þarttýr. Meþ­hur o!an kavle göre muhalünaleyhin. rizasý þart deðildir. Ve bir kavle göre huzuru da lâzým deðildir- Ancak muhalünaleyh ile muhal arasýnda havale­den mukaddem adavet bulunmuþ olursa kavli meþhura göre bu havale sa­hih olmaz. Þayed bu adavet havaleden sonra tahaddüs ederse muhalünleh, muhalünaleyhe müracaat ederek alacaðýný, mutalebede bulunmaktan men´-edilir. Tâki unf ile mutalebede bulunarak muhalünaleyhe ezada bulunmasýn. Bu hakkým istihsâl için yerine baþkasý vekil tâyin edilir.

(2) : Havalede muhîlin aýuhalünlehe, muhalünaleyhin de muhîle deyni lâzim ile borçlu olmasý þarttýr. Böyle olmazsa vekâlet olur.

Binaenaleyh muhalünaleyhin borcu bulunmazsa havaleye rýzasý lâzým gelir ve bu havaleye «Hemale» denilir. Bu halde muhalünaleyhin muhalün­bihi vermekten aczi zahir olsa muhalünleh, muhîle rücu eder. Meðer ki mu­halünaleyhin muhile borcu olmadýðýný bilmiþ ve muhîlin borçtan beraetini þart kýlmýþ olsun- O zaman muhile rücu edemez. Velevki muhalünaleyhin iflâsýna hükný olunsun. Çünkü mukalünleh, bu tahavvüle razý olmakla hak­kým terk etmiþ olur.

(3) : Muhalünbih olan deynin veya muhâlünaleyhdeki deynin veya her ikisinin hülûl etmiþ olmasý þarttýr. Bunlarýn ikisi de müeccel olursa borcu borç ile satmak kabilinden olacaðýndan rtbayý müstelzim olur. Bir de hava­lede asýl olan memnuiyettir. Ancak muhalüýýbihin veya muhâlünaleyhdeki deynin hululü ânýna mahsus olmak üzere havaleye ruhsat verilmiþtir. Ruh­sat Ýse mevridini tecavüz etmez.

Maamafih muhalünbih müeccel olduðu halde muhalünaieyhin borcu hü­lûl etmiþ, ve havale meclisinde kablelteferruk kabz bulunmuþ olunca da ha­vale caiz olur. Çünkü hülûl ederi borç, makbuz sayýldýðýndan deyni deyne satmak þaibesi bulunmaz-

(4) : Muhalünbih ile muhalünaleyhden alýnacak deynin kadren, sýfaten mütesavi bulunmasý þarttýr. Aksi takdirde havale sahih olmaz.

Meselâ: Bin kuruþluk bir borç mukabilinde sekiz yüz veya bin beþyüz kuruþ verilmek üzere havale caiz olmaz. Çünkü bunda riba, cerr-i men­faat tahakkuk eder.

(5) : Muhalünbih ile muhâlünaleyhdeki borçlarýn bey´i selem suretiyle matumat cinsinden olmamasý þarttýr. Çünkü matumatta kablelkabz beyi caiz deðildir. Bu cihetle havale de caiz deðildir.

Meselâ: Selem tarikiyle Zeyd Bekre on kile buðday için yirmi lira ver­se, Bekir de Halid´e on kile buðday için yirmi lira vermiþ bulunsa þimdi Bekir´in, Zeyd´Ý bu müslemünfih olan yirmi kile buðday ile Halid üzerine havalesi caiz olmaz. (Muhtasar-ý Ebzziya, Þerh-i çbirberekât, Dusûkî).

Þafiî´lerce de havalenin þu gibi þartlarý vardýr:

(1) : Havalenin sýhhatinde muhîlin rizasý þarttýr. Çünkü onun zimme­tindeki hak, mürseldir, serbesttir. Onu kaza için muayyen bir mahal taay­yün etmiþ deðildir,

(2) : Havalede muhalünlehin rýzasý da þarttýr. Çünkü onun hakký mu­hîlin zimmetindedir. Rizasý olmadýkça baþkasýna intikâl etmez. Zira zimmet­ler mütefavittir. Fakat esah olan kavle göre muhalünaleyhin rizasý þart de­ðildir. Çünkü o, mahalli istifadýr, istifa mahalli ise binefsihi taayyün etmez.

(3) : MuhÜ ile muhalünaleyhin zimmetlerinde deynin bulunmasý þarttýr. Binaenaleyh borcu olmayanýn havale vermesi ve havale kabul etmesi râcih olan kavle göre - sahih deðildir. Çünkü itiyaz bulunmamýþ olur. Bu deyinlerin lâzimüttediye olmasý da þarttýr. Fakat sebebi vücuplannýn ihtilâfý kavaleye mâni olmaz. Birinin karz, diðerinin de semeni mebi olma­sý gibi. .

(4) : Havale yapanlarýn muhalünbih ile muhalünaleyh olan deynin enik tarýna, cinsine, sýfatýna vakýf olmalarý þarttýr. Çünkü meçhulün bey´i sa­hih deðildir.

(5) : Muhîlin borcu ile muhalünaleyh olan borcun cinsen, kadren, hu-lülen, acelen ve cevdet, redaet ve sair evsaf itibariyle mütesavi olmalarý þarttýr,

(6) : Muhalünaleyh, muhite borçlu olmayýnca havale sahih olmaz. Þu kadar var ki, Muhalünaieyh, muhite karþý -medyun deðil iken onun havale­sini kabul ile borcunu tetavvüan tediye etse caiz olur. Fakat bu bir havale meselesi deðildir. Belki baþkasýnýn borcunu tetavvüan tediyeden ibarettir (Bacûrî).

(7) : Müþteri, mebiin semenile bayii bir kimseye havale etse de sonra aybinden veya ikaleden dolayý mebiyi bayie reddetse - ezhar olan - ha­valenin butlanýdýr. Çünkü bey´in infisahile semen mürtefi olmuþtur. Fakat bayi, mebiin semenini bir þahsa havale etse beyin infisahiyie bu havale bâtýl olmaz. Zira buna üçüncü bir þahsýn hakký taallûk etmiþtir (Tuhfetül-muhtaç).

HanbeÝîlere göre de havalenin þu gibi þartlarý vardýr:


(1) : Havalede muhîlin rizasý þarttýr. Çünkü hak onun üzerindedir, bu­nu muhalünaleyhdeki alacaðýndan Ödemeðe mecbur deðildir. Fakat muha-lünaleyhin rizas. þart deðildir- Zira muhil ondaki hakkýný bizzat alabileceði gibi vekili vasitasile de alabilir. Artýk muhalünlehi kendi yerine ikame et­miþ olacaðýndan muhalünaleyhin borcunu ona ödemesi lâzým gelir. Vekilde olduðu gibi.

Kezalik: Muhalünaleyh melî olursa, yani: Borcunu ödemeðe kadir, gay­rý mümatil ve icabýnda mahkemeye celbi kabil bulunursa muhalünlehin de havaleye rizasý aranmaz, havaleyi kabule mecbur olur. Çünkü bu babdaki bir hadisi þerifin zahiri bunu göstermektedir. Binaenaleyh bu halde muhil, mücerred havale ile borcundan beri olur. Velevki henüz edaya ve muhalüa-bihi kabule hâkim tarafýndan icbar vuku bulmamýþ olsun ve bu rnuhalünleyh ölse veya iflâs etse veya havaleden sonra borcunu inkâr eylese de muha-lünleh, muhîle rücu edemez.

(2) : Havalenin muhalünaleyh zimmetinde müstakar olan bir deyin hak­kýnda yapýlmasý þarttýr. Çünkü müstakar olmayan bir deyin sükûta maruzdur.

Binaenaleyh berhayat veya müteveffa olan bir þahsýn zimmetindeki bir borç için havale sahihtir. Fakat muslimin selem hakkýnda ve hýyarý þart, hiyarý meclis müddetinde mebiyin semeni hakkýnda, zevcenin kableddühûl mehri hakkýnda ve mevlânm kulesinin bedeli kitabeti hakkýnda havale ver­mesi sahih deðildir. Çünkü bunlar müstakar deðildir. Sükûta ihtimâlleri var­dýr

Fakat ´muhalünbihin muhil zimmetinde müstakar olmasý þart deðildir. Binaenaleyh bir kimse zevcesinin mehrini kableddühûl baþkasýna havals edebilir. Ve müþteri kablel kabz mebiin semenini bir kimseye havale edebi­lir. Ve mükâtep bedeli kitabetin hakkýnda efendisini birisine havale edebi­lir. Çünkü bunlar bu hakký kablel istikrar tediye edebilirler. Artýk bunlarýn havaleleri borçlarýný tesîim yerine kaimdir..

(3) : Havalenin malûm bir mal ile yine malûm bir mal üzerine yapýl­masý þarttýr. Kendisinde selem sahih olacak olan misliyyat, madûdat, mez-ruat gibi. Bunlarýn meçhuliyeti teslime manidir-

(4) : Muhîl ile muhalünaleyh zimmetinde olup havale edilen borçlarýn cinsinde, sýfatýnda, hulul ile tecilde, miktarda rnütemasii olmalarý þarttýr.

Binaenaleyh altýn altýn ile, gümüþ gümüþ ile havale yapýlýr, altýn ile gü­müþ arasýnda, yapýlamaz. Ve ceyyid para ile züyuf para arasýnda ´ve baþka baþka hükümetlere ait sikkeler arasýnd havale carî olamaz. Çünkü havale de karz gibi bir akdi irfaktýr. Eðer bu ihtilâf ile beraber tecviz- edilse bun­dan matlûp fazlalýk olmak lâzým gelir. O halde mevzuundan çýkmýþ olur.

Kezalik: Biri müeccel, diðeri muaccel olan alacaklar arasýnda da ha­vale yapýlamaz. Ve muaccel olan iki alacaktan birinin tamamen veya kýs­men müeccel olmasýný þart koþmak da sahih olmaz.

Fakat havale sahiben akd edildikten sonra muhalünleh ile muhalüna­leyh kendi aralarýnda borcun tediyesini bir´riza tacil veya tecil edebilir­ler. Ve cinslerini, miktarlarýný tebdil edebilirler Çünkü bu muamelede karzda caiz olduðundan havalede de evlâ bittarik caiz olur.

Borçlarýn sebeplerinin ihtilâfý da havaleye zarar vermez. Meselâ: bor­cun biri karzdan, diðeri de bedeli icareden olabilir.

(5) : Muhalünlehin havaleyi kabuli mecburîdir. Çünkü medyun dftyine borcunu bizzat vereceði gibi vekili vasitasile de verebilir. Muhalünaleyh ise onun vekili mesabesindedir. Þu kadar var ki melî olmasý þarttýr.

Binaenaleyh muhalünleh, havaleye razý olmakla beraber muhalünaley­hin yesarini þart koþsa bu þart sahih olur. Bu þartta akdi muaveze için mas­lahat vardýr. Bu halde muhalünalyhin musir olduðu zahir olsa muhalünleh, muhite rücu edebilir-

Kezalik: Muhalünteh, havaleye razý olmadýðý halde muhalünaleyhin mu´sîr olduðu tebeyyün etse muhite rücua hakký olur, muhalünaieyhi taki-Ue meehur olmaz. Çünkü melîye, yani: Muhalünbihi vermeðe kadir olan kimseye havale edilmemiþtir.

(6) : Yukarýda iþaret olunduðu üzere muhalüntehin havaleyi kabule mecbur olmasý için muhaiünaleyhin indelicap mahkemeye celbi kabil, caiz olmalýdýr:

binaenaleyh muhaîünleh, kendi babasý üzerine veya baþka beldede bu­lunan bir kimse üzerine cebren havale edilemez. Çünkü bir kimsenin alaca­ðý için babasýný mahkemeye celp ettrimesi caiz görülemez, baþka bir yer­deki kimseyi mahkemeye celb etmek de çok kere kabil olmaz.

Kezali: Muhilin de borcunu kendi babasý üzerine havale etmesi sahih deðildir. Çünkü kendisi alacaðýndan dolayý babasýný mahkemeye ceîb sa­lâhiyetini haiz deðildir. Binaenaleyh onun fer´î demek olan muhaîünleh de bu salâhiyeti haiz olamaz (Keþþafülkýna, Münlehel´iradat).

Zahirî´lere göre beyiden baþka bir sebeple, meselâ: Karzdan, sulhten, kareden, mehirden, bedeli kitabetten, zamaný gasýbdan veya selemden do­layý borçlu olan bir kimse- alacaklýsýný kendisine bu gibi cihetlerin birinden dolayý medyun bulunan bir þahýs üzerine havale edebilir. Bu haîde muha­lünaleyh, bu borcu vaktinde vermeðe kadir, mümataleden beri oiunca mu-halünlehin bu havaleyi kabul etmesi mecburî olur. Çünkü hâdis-i þerif de buyurulmuþdur-

Yani: Sizden biri borcunu edaya kadir bir kimse üzerine havale edilin: ce bunu kabul etsin. Bu emir ise vücup ifade eder. Sair zevata göre ise bu emir, nedb ve ibaha içindir.

Bu suretle havale yapýlýnca muhil, borcundan beri olur. Velevki rnuha-lünaieyh havaleyi müteakip mu´sîr olarak muhalünbihi ödeyenlesin.

Fakat muhîlin muhalünbihi aldatarak malý olnuyan bir þahýs üzerine havale etmesi bir ameli fâsiddir, muhalünlehin hakký muhil üzerinde baki kalmýþ olur. Muhaîünleh, muhalünleyhîn gayrý melî olduðuna gerek vakýf bulunmuþ olsun ve gerek olmasýn, .Çünkü bu halde havale, melî ~ Borcunu ödemeðe kadir bir þahýs üzerine yapumamýþtýr. Havale ise hadis-i þerifin sarahatiyle sabit olduðu j«zefe ancak melî üzerine caiz olur.

Muhîlin muhalu:»uieyhdeki alacaðý muhalünaleyhin ikrariyle veya inkâ­rýna mukarin muhîiýn ikame edeceði beyyine-i adi ile sabit olunca havale sa­hih olmuþ olur. Ýmamý Malik´e göre ise havale ancak ikrar takdirinde caiz olur- Muhalünaleyh üzerindeki hakký ikrar etmedikçe havale caiz olmaz. Çünkü beyyine cerh edilerek hakkýn bâtýl olmasý melhuzdur. Buna karþý de­niliyor ki: Muhalünaleyhin bu hakka dair ikrarýndan rücu etmesi ve bu hakký tediye ettiðine beyyine ikame eylemesi de kabildir. Artýk bu mülâha­zaya mebni havalenin beyyine halinde caiz görülmemesi doðru olamaz.

Havalede muhîl ile muhalünaleyhin ´ zimmetlerýndeki borçlarýn muaccel veva müeccel olmak hususunda tamamý tamamýna müsavi olmalarý þarttýr. Binaenaleyh muaccel bir borcun müeccel bir borç ile havalesi caiz olmadý­ðý gibi müecceliyeti az bir borcun müecceliyeti çok bir borçile-havalesi de caiz olmaz. Çünkü aksi takdirde hail olan bir borcun tecili ve müeccel olan bir borcun hululü icap eder ki, bunu ne nâs ve ne de icmâ icap etmemiþtir.

Muhýlin borcu, beyi sebebiyle olmayýp fakat onun muhalünaleyhdea ala­caðý beyi veya sair bir sebeple olsa hayale caiz olur. Fakat muhilin borcu beyi´den muhalünaleyhin borcu ise baþka bir cihetten olsa havale sahih ol­maz. Çünkü bu, satýn alýnan bir §eyi daha kabz, etmeden satmak gibi olur ki, bu tarafý nebeviden nehi buyurulmuþtur. Meðer ki, muhîl muhalünaleyh-deki alacaðýný almaya muhalünlehi tevkil etsin. ´Muhalünleh, bu hakký alýp kabz edince onu kendi nefsi için kabz etmiþ olur, kendi alacaðiyle takas hâsýl olarak kendisine ait bulunur, muhîl de borcundan kurtulur- Maamafih muhalünleh, her hangi bir maniaya mebni bu hakký muhalünaleyhden ala­mazsa kendi hakkiyle muhîle rücu eder´ (Elmuhalîâ). [12]

Havalenin Mahiyeti



32 - : Havale, tahvilden müþtaktýr, tahvil ise nakil demektir, intikâl mânasý havalede lâzýmdýr. Bir þey bir mevziden diðer bir mevzia intikâl edince birinci mevzida kalmamýþ olur. Maamafih fukahayý kiram, bu naklin sübûtunda ittifak etmekle beraber keyfiyetinde ihtilâf etmiþlerdir. Þöyle ki:

Bazý zevata göre havale; hem deynin, hem de mutalebenin naklinden ibarettir. Bu halde muhîlin zimmetinde borç kalmasr olur. Meðer ki teva = Muhalünaleyhden borcun istifa edilememesi tahakkuk etsin.

Diðer bazý ´zevata göre havale ile yalnýz mutaiebe hakký nakledilmiþ olur, asýl borç isjî yine muhîlin zimmetinde bakidir.

Birinci zümrenin dilleri þöyledir : Havale ile deynin intikâl edeceðine icmâ ve aklî deliller delâlet etmektedir. Þöyle ki : Hepimizin ittifaký vardýr ki, muhalünaleyh havale edilen borçtan ibra edilse veya bu borç kendisine hibe edilse ibra da hibe de sahih olur, Halbu ki muhîl, borçtan ibra edil­se veya borç kendisine hibe edilse sahih olmaz. Eðer havale ile borç onun zimmetinden intikâl etmemiþ olsa idi muhalünaieyh hakkýndaki ibra ve hi-besahib olmayýp muhîl hakkýndaki ibra ve hibe sahih olmak lâzým gelirdi.

Delâlet-i akliyyeye gelince þüphe yok ki, havale nakli icap eder. Çün­kü havale tahvilden müþtaktýr. Tahvil ise nakil demektir. Artýk muzaf ol­duðu þeyin naklini icad eder. Havalede de nakil, borca izafe ©düm^tir, mutalebeye edilmemiþtir. Meselâ «Borcuma filânýn üzerine havale ettim» denilir. Artýk bu borcun muhal ün aleyh e intikali icap eder. Þu kadar var ki. borç intikal edince ona tebean mutaiebe de intikâl etmiþ ohýr. ikinci zümrenin d itleri de þ.u veçhiledir : Þunda icmâ vardýr ki, mu-halünaleyh havale edilen borcu ödemeden muhîl ödese mütetevvir olmaz, borcunu ödemiþ olur, Muhalünleh de bunu kabule mecbur bulunur. Eðer borç muhîlin zimmetinde kalmamýþ olsa idi mütetevvi olurdu, muhalüniehin de buna kabule icbar edilmemesi lâyýk olurdu.

Kezalik : Muhalünleh, muhalünaleyhi havale borcundan ibra etse mu-halünaleyh, bununla muhîl üzerine rücu edemez. Velevki havale muhil in emriyle olsun. Kefalette olduðu gibi. Fakat bu borcu muhalünaleyhe hibe etse bununla muhile rücu edebilir. Meðer ki muhîlin kendisinden alacaðý bulunmug olsun, o halde takas husule gelir- Kefalette olduðu gibi. Bütün bunlar delâlet ediyor ki, havale ile kefalet bu hususda müsavidir. Nasýl ki kefalette borç, asilin zimmetinde sabit ise havalede de sabittir.

Aklî deliller ile de anlaþýlýyor ki havale, kefalet gibi borcu tevsik için meþru bulunmuþtur. Artýk muhîli borçtan beri saymak, bu tevsika uygun ol­maz- Belki bu tevsik = Vesika, yalnýz mutalebeyi nakil hususundadýr. Asýl deyin - havale bedeli ödeninceye kadar - yine muhilin zimmetinde kal­mýþ olur. (Bedayi).

Buna cevaben denilebilir ki; Eðer borç, muhalünaleyhîn zimmetine in­tikâl etmiyecek olsa idi yalnýz ondan mu talebesi doðru olamazdý. Bir deyin ise bir zamanda iki zimmete terettüb etmiþ olamaz. Þu kadar var ki, muhî­lin zimmetindeki borcun muhalünaleyhe intikâli, selâmet þartiyle meþruttur. Teva tahakkuk ettiði takdirde ise bu borç, yine muhîlin zimmetine avdet eder, bu hakkýn kendisinden tekrar mutalebesi sahih olur. [13]

Havalenin Hikmeti Teþri Ýyesi :



33 - : Havale de kefalet gibi bir içtimaî ihtiyaç neticesidir. Bu da ke falet gibi asilin zimmetinde bulunan bir deyni tevsik, istifasýný teshil için­dir.

Þeraitini cami olan bir havale sebebiyle bir ihtiyaç defedilmiþ, bir bor­cun ödenmesi daha muvafýk bir surette temin altýna alýnmýþ, medyûne veya dâyine kolaylýk gösterilmiþ olabilir. Bu cihetledir ki.havalenin meþruiyeti

naklen sabit, faideai aklen müsellemdir. Nitekim bir hadisi þerifde buyurulmuþtur. Bu hidisi þerif ile Duyurulmuþ oluyorki:

Zengin bir insanýn borcunu ödemeyip mümatalede bulunmasý zulümdür. Ar­týk böyle bir insan için bu zulmü irtikâp etmek caiz deðildir. Binaenaleyh bir kimse böyle zengin, borcunu ifaya kadir bir insan üzerine havale edilin­ce ona ittiba etsin, o havaleyi kabulden çekinmesin.

Yahud : Zengin bir insanýn mümatalede bulunmasý zulümdür, zulme ise hâkimler tarafýndan meydan verilmez. Artýk geçinmeðe lüzum yok, her kim borcunu ödemeðe kadir bir kimsenin üzerine havale, edilirse onu kabul etsin.

Bu hadisi nebevideki «Feî´yettebi» emri, Hanbelüere ve Zahirilere gö­re vücup içindir. Binaenaleyh melî = Borcunu ifaya kadir, gayrý mümatil kimse üzerine verilen havaleyi kabul, muhalünleh için bir vecibedir. Çünkü bu emir, mutlaktýr, vücube masruftur.

Fakat cumhurý fukahaya göre bu emir, ibahe ve nihayet nedp içindir. Yoksa vücup için deðildir. Nice kimseler vardýr ki, borcunu vermek husu­sunda müþküât gösterir, bu yüzdendir çok husumetler meydana gelir. Ma-amafih borcu ifa ve istifa hususunda insanlarýn ahlâk ve etvan, þeraiti hayatiyesî mutefavittir. Bir dâyin, borcunu kime vermiþ ise ondan almaya müstahýktýr, bunu baþkasýndan havale suretiyle almaya mecbur tutulmasý muvafýk olmaz, ihtimâl ki borcu asilden almak, üzerine havale edilen kim* seden almaktan daha kolaydýr, dâyinin maksadýna daha elveriþlidir- Bu ci­hetle havaleyi kabule icbar ediîmesi kendisi için bir zarar olur. Artýk þer-i hâkîm, bu babdaki emriyle havaleyi kabulün vücubunu kasd etmiþ deðil­dir. Belki bunun cevazýna ve bazý kimselere nazaran mendûb olacaðýna iþa­ret buyurmuþtur. Filhakika medyuna suhulet göstermek, onun havalesine ka­bul etmek suretiyle kendisine tekrar iyilikte bulunmak mendûb, müstahsen bir muameledir. Bu gibi maslahatlara mebni de havale teþri buyurulmuþtur (Fethülkadir, înaye, Bedayi, Tuhfetülmuhtaç). [14]


radyobeyan