Itlafa dair By: ecenur Date: 08 Mart 2010, 01:53:26
(ÝKÝNCÝ BÖLÜM)
ÝTLAFA DAÝRDÝR
ÝÇÝNDEKÝLER ; Mübaþeretetý £tlâfa dair hükmler. Tesebbüben itlafa dair hükmîer. Umumî ve hususî iyollarda ihdas edilen þeyler. Hayvanatýn yapdiðý cinayetler. Hayvanat hakkýnda yapýlan cinayetler. [46]
Mübaþereten Ýtlafa Dair Hükmler :
138 - : Mübaþereten itlâfda taammüd, þart deðildir. Binaenaleyh bir kimse baþkasýnýn bir malýný elinde veya emininin
elinde olduðu halde gerek kasden ve gerek kasd bulunmaksýzýn ve sahibi- ýýin emr ve iznine istinad etmeksizin tamamen veya kýsmen itlaf etse zararýný zâmin olur.
139 - : Bir çocuk, mümeyyiz olsun olmasýn, baþkasýnýn bir malýný emri olmaksýzýn tamamen veya kýsmen itlaf etse kendi malýndan zaman lâ-zýmgelir. Malý yoksa yüsri haline intizar olunur, yoksa velisine tazmin et-dirilmez. Çünkü hiç kimse baþkasýnýn borcunu ödemeðe mecbur deðü($fc Meðer ki havale veya kefalet gibi geri bir sebeb bulunsun.
Mecnun, ile matuh da çocuk hükmündedir.
140 - : Bir kimsenin ayaðý kayýb da baþkasýnýn malýný Ýtlaf etse zâmin olur.
Kezalik: Bir kimse kendi hanesinde birþey vurmakla bitiþik olan komþusunun hanesinde bundan dolayý bir þey düþerek telef olsa tazmini lâzým gelir.
Kezalik: Bir kimse kendi bahçesinde niþan atmakda iken komþusunun hanesine tecavüzle bir malýný veya bir-þahsý itlaf etse,bedelini ödemesi icab eder.
Kezalik: Bir kimse demirci dükkânýnda demir döðerken kývýlcým sýçý-rayýb tarik-i âmdan geçen bir þahsýn elbisesini yaksa zararýný zâmin olur.
Kezalik: Bir kimse kendi arsasýnda odun yararken parçasý sýçrayio komþusunun bir malýný telef etse tazmini lâzým gelir. Çünkü Ýtlâfdan dolayý zamanda kasd þart deðildir. (Haniyye, Hýndiyye, Reddimuhtar.)
141 - : Bir kimse bir malý sahibinin izniyle itlaf etse üzerine zaman lâzým gelmez.
Meselâ: Bir þahs bir kimseye: «Þu malýmý kýr, denize at.» deyib o da kýrýb atsa bundan dolayý zâmin olmaz. Çünkü buna mal sahibi tarafýndan sarahaten mezun bulunmuþdun Þu kadar var ki bir malýn ziyama âlet olduðundan dolayý günahkâr olur.
Kezalik: Bir kimse bir dükkânda sahibinin izniyle bir malý, meselâ bir kâseyi alýb bakarken ezkaza elinden düþüb kýrýlsa zâmin olmaz. Çünkü bunu almaya mezun bulunmuþdur. (Hindiyye, Reddül´muhtar.) ´
142 - : Bir kimse bir malý sahibinin delâîeten izniyle itjâf etse bakýlýr. Eðer bu itlaf ameliyyesi nâsýn on£a miitefavit olmayacaðý bir ame-liyye ise bunda her birinden istiâne sabit olacaðýndan bunda mütlife zaman lâzým gelmez, ve illâ lâzým gelir.
Meselâ: Bir kimse kulübesini yýkdýrmak üzere bir amele isticar etmiþken diðer bir þahs geüb kendi kendine o kulübeyi yýksa zâmin olmaz. Çünkü bu hususda nâs mütefavit deðildir, buna delâîeten izin vardýr.
Kezalik: Bir kimsenin artýk yaþamasý kabil olmayacak bir halde bulunan koyununu onun sarih izni olmaksýzýn bir þahs geüb kesse kendisine is-tihsânen zaman lâzýrngelmez. Þu kadar var ki hayvanýn bu halde bulunduðu sabit olmalýdýr. Aksi takdirde hayvanýn böyle bir halde bulunmuþ olduðunu inkâr eden sahibi yemin ederse bunu kesen þahs, kesdiði gündeki kýymetini zâmin olur.
Bu kýymetin mikdarmda söz, bu kesen þahsýndýr.
Kezalik: Bîr kimse kurban günlerinde bir zatýn kesilecek kurbaným onun sarahaten izni olmaksýzýn kesse üzerine zaman lâzým gelmez. Kurban o zat namýna kesilmiþ olur. Çünkü bu hususda da nâs mütefavit deðildir. Buna delâîeten izin vardýr.
Fakat kesilen hayvanýn derisini yüzmek ise böyle deðildir: "Bunda nâs mütefâvitdir. Fazla bir meharet lâzýmdýr. Bundan dolayý sarahaten izin bulunmayýnca zaman lâzýmgelir.
143 - : Bir kimse baþkasýnýn malýný bir þahsýn emriyle itlaf etse zaman, o emr eden þahsa deðil, kendisine teveccüh eder. Meðer ki âmir, hükümdar gibi mücbir olsun.
Kezalik: Bir kimse baþkasýnýn hanesini, kendi üzerinde velayeti bulunmayan bir þahsýn sevk ve tahrikiyle yakacak olsa onu o þahs deðil, kendisi tazmin eder. (Feyziyye.)
(Maîikî fukahasma göre bir kimse bir þeyi itlaf etmesi için bir þahsa ikrahda bulunsa o þeyi her ikisi birlikde zâmin olur. Çünkü birisi müteseb-bib, diðeri de mübaþir bulunmuþdur. Fakat bazen tertib üzere zâmin olurlar. Nitekim remi - Bir þeyi atývermek için ikrah vukuunda mübaþir, mü-tesebbib üzerine takdim edilir. Mükreh olan mübaþir müflis olmadýkça mücbir olan mütesebbibe müracaat edilmez.
Amma bir kimse baþkasýnýn malýný cebre binaen gasb etse zaman, mücbir ile o kimseye birden teveccüh eder. {Þerh-i Muhammed-i Hýrþî.)
144 - : Bir kimse baþkasýnýn malýný velayeti altýnda bulunan bir þahsa emr ederek itlaf etdirse bu emri sahih olur, zaman o þahsa deðil, kendisine lâzým gelir. Þövle ki bir kimse meselâ rüzgârlý ve komþusuna tecavüz edeceði melhuz bir günde oðluna emr edib tarlasýnda ateþ yakdýr. sa da komþusunun yerine geçerek bir malým itlaf etse bunun zamaný oðluna deðil, kendisine teveccüh eder. Efendinin kölesine vuku bulan emri hakkýnda da hükm böyledir.
145 - : Baþkasýnýn malýný velisi bulunmayan bir þahsýn emriyle itlaf eden kimse, bunu zâmin olunca bununla o þahsa rücu edemez. Meðer ki çocuk olsun. O halde evvelâ bu çocuðun malýndan zaman lâzým gelir, o da küçük bulunmakla o emr eden þahsa müracaat eder. (Reddimuhtar.)
Kezalik: Bir mezun çocuk, diðer bir çocuða baþkasýnýn meselâ elbisesini yýrtmak için emr etmekle o da yýrtýverse zaman, bu yýrtan çocuðun malýndan lâzým gelir, o da kendisine emr eden çocuða müracaat eder. (Ca-miül-fusûleyn.)
146 - : Bir kimse baþkasýnýn malýný, kendi malý zanniyle itlaf etse, meselâ: Satýn aldýðý koyunu kendi satýn alýnmýþ malý sanarak kesib yedik-den sonra ona bir müstahik çýksa zâmin olur. Çünkü hatasý zahir olan zan-na itibar olunamaz. Þu kadar var ki hatanýn hükmü merfu olduðundan bundan dolayý âsim ve tazire müstahik olmaz. Satýcýsýna da usulen müracaat edebilir, müstahik de bunu bu kimseye deðil, satana tazmin etdirebiü>
147 - : Bir kimse baþkasýnýn emini elinde bulunan bir malýný kas-den veya hataen itlaf etse sahibi malý o mütlif olan kimseye tazmin etdi-rir, eminine tazmin etdiremez. Meselâ: Bir þahs bir vediayý müstevdaýn elinden cebren ahb istihlâk etse bunu yalnýz o þahs zâmin olur. (Fetavâyý Ali Efendi.)
148 - : Bir kimse baþkasýnýn malýna kýymetçe bir noksan getirse bakýlýr, bu noksan o malýn kýymetinin dörtde birine balið deðilse bu noksanýn kýymetini zâmin olur. Amma dörtde birine müsavi veya daha ziyade ise sahibi bu malý o kimseye býrakarak kýymetinin tamamýný tazmin ettirmeðe müstahik olur. (106) inci meseleye bak!.
149 - : Bir kimse baþkasýnýn arsasýndan toprak aldýkda bakýlýr, ba topraðýn kýymeti olmadýðý halde bundan dolayý arsaya bir noksan gelmiþ olursa bu noksaný zâmin olur, noksan gelmemiþ ise bir þey lâzým gelmez. Fakat topraðýn kýymeti bulunursa arsaya noksan âriz olsun,olmasýn, bunun kýymetini zâmin olur. (Feyziyye.)
150 - : Taaddi edilen bir malýn sabýk haline iadesi mümkün Ýse iadesi lâzým gelir. Mümkün deðilse kýymetinin tazmini icab eder.
Meselâ: Bir þahs bir kimsenin örülmüþ hasýrým bozub daðýtsa iadesi mümkün ise kendisine iade etdirilir, deðil ise kendisine bu hasýr teslim edilerek bunun dokunmuþ olduðu haldeki kýymeti tazmin etdirilir. (Ha-niyye.)
151 - : Bir kimse baþkasýnýn koyunlarýmn yününü kýrksa da bundan meselâ keçe yapsa bu keçe kendisinin olur. Çünkü kendisinin suniyle vücuda gelmiþdir. Bu halde bakýlýr,,koyunlarýn kýrkýlmasý bunlarýn kýymetlerine noksan vermemiþ ise o kimse yalnýz bu yünün mislini zâmin olur. Amma noksan vermiþ ise sahibi muhayyer olub dilerse bu yünün mislini alýr, ve dilerse bundan dolayý koyunlara âriz olan noksaný ödetir. (Hindiyye.)
152 - : Bir kimsenin mülkünde kazýttýðý kuyuyu, baþka bir þahs bundan çýkarýlan topraklarý doldurarak kapatsa bu kuyu, bir kerre kazýlmýþ, bir kerre de kazýlmamýþ olarak takvim edilir, aradaki tefavütü o kinv se zâmin olur. Fakat bu kuyuya bir mikdar toprak atsa bunu çýkarmaya cebr olunmaz.
Kezalik: Bir kimsenin kuþu, baþkasýnýn kuyusuna düþerek ölse bunu çýkarmak o kuþun sahibine aiddir. Fakat kuyunun suyunu çýkarmak onun üzerine lâzýmgelmez. (Hindiyye).
153 - : Bir kimse baþkasýnýn mülk hane, dükkân, . duvar gibi bir akarýný haksýz yere yýksa bunu olduðu gibi inþa etmesine cebr olunmaz. : Çünkü bina misliyyatdan deðildir ki misli kaza edilmek mümkün olsun. Bu halde sahibi muhayyerdir, dilerse enkazý o yýkan kimseye ve o ölmüþ ise vârislerine terk ederek mebniyyen kýymetini tazmin etdirir, ve dilerse o akarýn mebniyyen kýymetinden enkazýnýn kýymetini tenzil ve baki kýymetini tazmin ile beraber o enkazý da alýkoyar. Çünkü o bina, enkazý mev-cud olduðundan minvechin kaimdir. Þekli bozulduðu cihetle de minvec-hin hâlikdir. Binaenaleyh sahibi dilerse kýyamý cihetine meyi ederek noksanýný Ödetir, ve dilerse helaki cihetini nazara alarak kýymetini ödetir. (Tenkih-i Hâmidî.)
Fakat o kimse enkazýný da istihlâk etmiþ olursa artýk muhayyerlik kat maz. Yalnýz mebniyyen kýymetinin tazmini teayyün eder.
BÝT de gâsO, onun kendi rizasiyle evvelki hali üzere veya daha iyi olarak bina ederse zamanýndan kurtulur. Gerek evvelki enkaziyle bina etsin ve gerek baþka levazým ile inþa etsin müsavidir. Amma mütefâvit ve aþaðý bir h ,Ute bina ederse zamandan beri olmaz (Bezzâziyye.)
Mescicl gibi vakf binalarda ise herhalde yeniden inþa lâzýmdýr. Evkaf mebhasine vüracaat!.
154 - : kimse bir þahsýn malik olduðu aðaçlarýný tagallüben diklerinden keserek istihlâk etse bu aðaçlarýn kaimen kýymetlerini zâmin olur. Þöyle ki: Bahçe bir kerre bu aðaçlar kesilmemiþ olduðu halde bir kerre de kesilmiþ olduðu halde takvim olunur, iki kýymet arasýndaki farký zâmin olur. Bu kesilmiþ aðaçlar mevcud bulunursa sahibi muhayyerdir, dilerse bunlarý alýverir, yalnýz noksanýný tazmin etdirir, þöyle ki : Kaimen kýymetlerinden maklûsn kýymetleri tenzil ederek baki meblâðý alýr, bununla beraber o kesilmiþ aðaçlarý da alikor.
Meselâ : Aðaçlar kaim olarak bahçenin kýymeti on bin, aðaçsýz kýymeti beþ bin, aðaçlarýn kesilmiþ kýymeti de iki bin kuruþ olsa sahibi dilerse bu aðaçlan kesene terk ederek beþ bin kuruþ alýr, dilerse üç bin kuruþla beraber aðaçlarý da alýkor.
Þâyed bu aðaçlarýn kaimen kýymeti ile böyle raaklûan kýymetleri müsavi olur da sahibi bu aðaçlarý alýkorsa artýk bunlarý kesenden, bir þey isteyemez. Çünkü bu takdirde bir þey telef ve zayi olmuþ sayýlmaz (Bezzâziy-ye, Hâniyye.)
155 - : Bir aðacýn tagallüben kesilen dallan hakkýnda da yukanda-kî mesele hükmü cereyan eder. Kesilen dallar yüzünden aðaca âriz olan noksan, fahiþ olursa aðacýn tamam kýymetini tazmin lâzým gelir. - velev ki yerine baþkasý bitsin. - (Vâkýat.)
156 - : Bir kimse baþkasýnýn hanesi kapýsýnýn iki kanadýndan birini veya bir çift ayakkabýsýndan bir tekini itlaf etse sahibi o kimseye diðeTini de red ile her ikisini tazmin etdirebilir (Hâniyye.)
157 - : Bir kimse baþkasýnýn elbisesini çekib de yýrtsa vücuöýa gelen noksamn tamamýný zâmin olur. Amma baþkasýnýn elbisesine yapýþib da. sahibi çekmekle yýrtýlsa kýymetinin yansýný tazmin eder. Çünkü bu hâdise o kimse ile elbise sahibinin birleþmiþ fililerinden ileri gelmedir. Bu cihetle zamaný mütesavi bir inkýsama uðrar.
Kezalk : Bir kimse baþkasýnýn eteði üzerine oturub da sahibi bilmeyerek kalkmakla elbisesi yýrtýlsa o kimse bu elbiseye âriz olan noksanýn yansýný zâmin olur.
158 - : Bir kimse bir þahsin kolunu ýsýnb da bu þans kolunu çekmekle o kimsenin diþleri döküldüðü gibi bu þahsm da eti kopsa diþler, heder olur, o kimse kolun diyetini zâmin olur {Hâniyye.)
159 - : Bir kimse komþusunun hanesinde yangýn çýkmakla kendi hanesine sirayet etmesin -diye aralarýnda bulunub kendisine aid olan tahta perde ve saire gibi þeyleri yýksa bundan dolayý komþusundan tazminat isteyemez {Tenkih-i Hâmidî.)
160 - : Bir mahallede yangýn çýkmakla bir kimse - tevessüüne mâni olmak üzere - oradaki bir haneyi sahibinin izni olmaksýzýn yýksa bakýlýr, eðer bunu veliyyüremrin emriyle yýkmýþ ise zaman lâzýmgelmez. Çünkü veliyyüremrin velâyet-i âmmesi vardýr. Zarar-ý âmmý defi´ için zazarar-ý hassý iltizam hususundaki emri meþrudur. Ve eðer kendi kendine yjkmýþ ise bu hanenin yangýn o civarda mevcud bulunduðu haldeki kýymetini zâmin olur. Yangýn gerek orada kesilsin ve gerek kesilmesin müsavidir. Þu kadar var ki bunu yýkdiðýndan dolayý âsim ve tâzire müstahik olmaz (Bezzâziyye, Hindiyye, Bence.)
161 - : Bir kimse bir mahallede vuku bulan yangým söndürmek için orada birisinin hanesi üzerine çýkmakla hane kendi kendine tamamen veya kýsmen yýkýlsa bunu zâmin olmaz. Çünkü bunda bir zaruret var demak-dir. Ammeye müteveccih bir yangýn zararýný defi* için herkes çalýþmaya selâhiyatdardýr. (Reddimuhtar.)
Nitekim bir zat, îslâm hududuna hücum eden bir düþmaný defi´ için baþkasýnýn silâhýný muvafakati olmadan alýb da bu silâh müdafaa sýrasýnda telef olsa üzerine tazmini lâzým gelmez. (Tahtâvî.)
162 - : Bir kimsenin bahçesine veya hanesinin duvarý üzerine komþusunun aðacýnýn dallan sarkmýþ, havasýna mâni olmuþ olunca «Bunlarý kaldýr ve Ýllâ ben kaldýrýnm.» diye komþusuna müracaat etmelidir. Komþusu kaîdirmazsa kendisi bunlarý zaruret mikdarý kesebilir, buna hakký vardýr. Fakat bu hususda hâkime müracaat etmesi evlâdýr.
Bu dallarýn baðlanmalariyîe zararlan defi´ edilebilirse kesilmeleri cihetine gidilemez. Aksi takdirde tazmini Iâzýmgelir.
Bu dallarýn bir takýmýný baðlamakla zararlanný defi´ mümkün, bir ta--kýmýnýn ki gayn mümkün olduðu halde bunlarýn hepsi kesilse mümkün olanlann tazmini Iâzýmgelir, mümkün olmayanlarýn tazmini lâzýmgelmez.
Baðlanmalariyîe zararlanný defi´ kabil olmazsa hâkimin tâyin edeceði mikdan bahçe veya hane sahibi bizzat kesebilir, fakat komþusunun bahçesine kendi kendine girmeðe hakký yokdur. (Hindiyye.)
163 - : Zulüm gören kimsenin ne zâlime ve ne de baþkasýna zulm etmeðe selâhiyyeti yokdur, çünkü zulm, kat´iyyen haramdýr, usuliyle izâle edilir, yoksa zulme zulm ile mukabele edilemez. Meselâ magsubünminh, gasb edemez, mesrükünminh sirkatde bulunamaz. Ve bir kimse kendisinin malým itîâf eden þahsýn malýný bü´mukabeîe itlaf edemez. Ederse kendisi de zâmin olur.
Kezalik : Bir kabileden biri diðer kabileden birinin malýný itlaf etmekle o da evvelki kabileden birinin malýný itlafa kalkýþamaz, ve illâ her biri telef etdiði malý zâmin olur.
Kezaîik : Bir kimse aldanýb da birinden aldýðý bir kalb akçayý baþkasýna süremez. Fakat bunu aldýðý þahsa iade ile saðlamým isteyebilir. (Fey-ziyye, Fetavâyý Cedide.)
164 - : îtlâfa icazet lâhýk olmaz, böyle bir icazet sahih ve muteber deðildir.
Binaenaleyh bir kimse bir zatýn malýný haksýz yere itlaf etdikden sonra o zat : «Mücîz oldum.» veya «Razi oldum. dese bununla o kimse zaman dan beri olmaz. O zat, isterse bu malýný yine tazmin etdirebilir.
Kezalik: Vârislerden biri diðerlerinin gýyabýnda terekeden bazý mai-larý sarf ile ziyafet verdikden sonra diðerleri gelib buna icazet verseler, bâ-dehû hisselerini tazmin etdirmeðe kýyam edebilirler. Çünkü itlaf, bir mevkuf akd deðildir ki buna icazet îâhik olsun. Bu esasdan yalnýz lukata müstesnadýr. Þöyle ki : Bir kimse elde etdiði bir lukatayý tesadduk etdikden sonra sahibi zuhur edib bu tesadduka icazet verse sahih olur, artýk bundan rücu edemez. Çünkü bu tesadduka esasen þari-i hakîm tarafýndan izin vardýr. (Redtümuhtar.)
165 - : Bir kimse bir þahsýn bir kab içindeki þu kadar yaðýný akidýb itlaf etdikden sonra bu yaðýn temiz olmadýðýný iddia, sahibi de temiz bulunmuþ olduðunu dâva etse o kimse bu yaðýn temiz olmadýðýna dair yemin edince tasdik olunarak ona göre bedelini zâmin olur. (Feyziyye.) [47]
Tesebbüden Ýtlafa Daîr Hükmler :
166 - : Tesebbüben itiâfda teammüd þartdýr. Binaenaleyh müteseb-bib, müteammid olmayýnca zâmin olmaz. Fakat müteammid olunca zâmin olur, yani : Bir kimse birinin malýný müteammid olarak tesebbüben itlaf eder, veya kýymetini tenkis eyler ise, baþka bir tabirle kendisinin fi´ili bir malýn telefine yahud kýymetinin noksanýna sebeb-i müfzî olursa itlafý halinde bedelinin tamamýný, kýymetinin noksaný halinde de bu kýymeti zâmin olur.
Meselâ ; Bir kimsenin hayvaný bir þahsdah ürküb de firar eylese ziyamdan dolayý o þahsa - ürkütmek kasdý bulunmadýðý için - zaman lâ-zýmgelmez. Velev ki hayvana yaklaþmýþ olsun. Amma hayvaný kasden ürkütmüþ ve ondan dolayý hayvan firar ederek zayi olmuþ olursa zaman lâzým gelir.
Kezalik : Bir avcý ava tüfek atýb da sesinden baþkasýnýn hayvaný ürkerek firar ederken düsüb ayaðý kýnlsa zâmin olmaz. Fakat baþkasýnýn hayvanýný ürkütmek kasdiyle tüfek atmýþ ise telefi takdirinde zâmin olur.
167 - : Tesebbüben itlafýn zamaný mucib olmasý için teaddi de þartdýr.
Yani mütesehbibin tesebbübünden dolayý meydana gelen bir zararý zâmin olmasý için o zarara müeddi olan fi´ili amden, hem de haksýz yere yapmýþ bulunmasý lâzýmdýr, ve illâ zaman lâzým gelmez.
Meselâ ; Bir kimse veliyyüTemrin izni olmaksýzýn tarik-i âmde bir kuyu kazýyýb da oraya baþkasýnýn hayvaný düþerek telef olsa zâmin olur. ÇÛnkü o kimsenin tarik-i âmde böyle bir kuyu kazýmaya hakký yokdur, bu bir teaddidîr.
(Hanbelî fukahasýna göre bir kimse hanesinin rinasýnda, yani hanesinin merafikýndan sayýlýb haricen yakininde bulunan bir yerde kuyu kazýsa veya bina yapsa veya kereste býraksa bunlara düþüb telef olan þeyi zâmin olur. Velev ki bu hareketi veliyyüTemrin Ýzniyle olsun. Çünkü veliyyül´em-rin izni vermeðe selâhiyyeti yokdur. Kuyunun yarýsý da arsamn finasýna müsadif olduðu takdirde de hükm böyledir. Böyle bir yerde kuyu kazýlmasýný veya bina yapýlmasýný veliyyül´emr emr etmiþ olursa telef vukuunda bunu yalnýz veliyyül´emr zâmin olur (KeþþafüTkýna.)
168 - : Bir kimse tarlasýna giren hayvaný tarlasýndan çýkardýkdan sonra o hayvan zayi olsa veya o hayvaný kurt yese kýymetini zâmin olmaz. Çünkü bunda teaddi yokdur. Meðer ki tarladan çýkarmakla beraber daha öteye sürmüþ bulunsun, o zaman zâmin olur. (Hindiyye, Ali Efendi.)
Kezalik : Bir kimse yol üzerindeki bir duvardan atlamakla yoldan geçen bir hayvan ürküb arkasýndaki yükü atarak telef olsa tazmini lâzým gelmez. Çünkü bunlarýn hiç birinde teammüd yokdur.
169 - : Bir kimse, birisinin tarla veya bahçesinin suyunu seddedib de ekinleri ve sair dikdiði þeyler kuruyarak telef olsa, yahud suyu mûtâd hilâfýna olarak kendi tarlasýndan taþýnb da baþkasýnýn tarlasýný su içinde býrakmakla ekinleri telef olsa bunlarýn telef olduðu zamandaki kýymetini zâmin olur.
170 - :Bir kimse bir þahsýn elbisesine amden sanlýb mücadele ederken bu þahsýn üzerinden bir þey düþüb telef olsa veya sakatlansa bunu o kimse zâmin olur.
Düþen þey zayi = Gaib olduðu takdirde de bakýlýr. Eðer sahibinin yakýnýna düþmüþ ve sahibi onu görüb almaya kadir bulunmuþ ise zaman lâ-zýmgelmez. (Hâniyye.)
171 - : Bir kimse bir þahsýn üzerine bir köpeði kýþkýlamakla köpek gidib o þahsýn elbisesini parçalasa o kimse zâmin olur, velev ki kendisi köpeðin arkasý sýra gitmiþ olmasýn. (Ankaravî.)
172 - : Bir kimse tarlasýna giren yabancý bir beygir üzerine hücum ve tazyik etmekle beygir havalinin üzerinden sýçrarken kazýða saplanarak helak olsa tazmini lâzýmgelir. (Behce.)
173 - : Bir kimse baþkasýnýn ahýrýnýn kapýsýný açýb da içindeki hayvan firar ederek zayi olsa veya kafesin kapýsýný açýp da içindeki kuþ uçsa zâmin.olur. Velev ki ahýnn kapýsýný açdýðý halde bunlarý tenfîr edib kaçýracak bir þey söylemiþ olmasýn. Bu, îmam Muhammed´e göredir. Mecelle´ce muhtar olan da budur. Fakat îmamý Âzam ile îmam Ebû Yusuf´a göre kapýsýný açmakla beraber hýþ hýþ, kýþ kýþgibi bir þey söylemiþ olmayýnca zaman lâzým gelmez. Çünkü bu halde hayvan kendi ihtiyariyle firar etmiþ sayýlýr, (Ankaravî, Macmaül´enhür.)
174 - : Bir kimsenin duvarý üzerine koyduðu aðaç düþerek birisine zarar verse bakýlýr, o aðacý o duvara koymaya hakký var ise zâmin olmaz, hakký yok ise zâmin olur. Çünkü bu haldemüteaddi sayýlýr.
175 - : Bir kimse hanesinde bermûtâd ateþ yakmakla kazaen yangýn çýkýb komþusunun hanesi yanacak olsa zâmin olmaz. Fakat´ hüâf-ý mütâd yakmýþ olursa komþusunun hanesinin mebniyyen kýymetini ve çýkaramadýðý eþyasýnýn da bedellerini zâmin olur. (Hâniyye, Behce.) Meselâ : Bir kimse hanesindeki fýrýnýna o fýrýnýn tehammül edemiyeeeði derecede odun atýb yakmakla hanesi yandýðý gibi sirayet ederek komþusunun hanesi de yansa bunu zâmin olur. (Hâniyye.)
176 - : Bir kimse tarlasýndaki çalýlarý yakarken kývýlcýmlarýndan komþusunun tarlasý yansa bakýlýr, eðer komþunun tarlasý âdeta nazaran kývýlcýmýn kendisine yetiþemiyeceði kadar uzak bulunmuþ ise üzerine zaman lâzýmgelmez. Fakat bu derece uzak olmayýb yakacaðý ateþin þerareleri bu tarlaya yetiþeceðini bilecek veçhile .yakýn bulunmuþ ise zâmin olur. (Behce.-
177 - : Bir sevin telefi hususumla mübaþir ile mütesebbib içtima etse zaman mübaþire lâzýmeelir. SÖvle ki: Bir þahs. bir þeyin telefine se-beb olan bir iþi islemiþ´olduðu halde arava ihtiyarî bir fi´il hilûlet eyîese, yani baþka bir þahs o sevi mübâþereten itlaf etse bunu, bu ihtiyarî fi´il sahibi olan fâ´iî-i mübaþir zâmin olur, mütesebbib zamin olmaz. Bu esas üzerine aþaðýdaki meseleler tefemi eder.
178 - : Bir kimsenin kapýsýný bir sahs açýk býrakdýðý veya duvarýný deldi&i haîde diðer bir sahs buraya girib bir mal çalsa zamaný bu çalan þahsa lâzýmgelir.
179 - : Yol kesici gibi bir zâlimden firar eden kimseyi bir þahs tevkif etmekle o zâlim yetiþib bu kimsenin malýný alsa bunu bu þahs deðil, o zâlim zâmin olur.
180 - : Harbîlerden korkan bir mahal ahalisini münavebe ile bekleyen nöbetçilerden birinin sýrasýnda harbîler o mahalde bir kimsenin hanesini basýb malýný garet etseler bu nevbetciye zaman lâzýmgelmez.
181 - : Haksýz yere yapýlan se´ayet « jurnalcilik zamaný mucîbdir.
Sövle ki: Bir kimse bir þahsýn zuîrn ve gadr ile maruf olan ehl-i örfden birine haksýz" yere gamz edib cerime namiyle þu kadar parasýný aldýrmaya sebeb olsa o þahs, bu parayý o kimseye tazmine kadir olur. (Bence.)
182 - : Onun burrun emvalini tagallüben almakla maruf bir gaddara : -Þu kimsenin filân mahalde þöyle zahiresi vardýr, veya þöyle güzide atý vardýr. > diye haber verib bunlarýn haksýz yere alýnmasýna sebebiyyet veren -îhs. jurnalcilik etmiþ olacaðýndan bunu zâmin olur, vefat edecek olsa terekesinden tazmin etdirilir. (Tahtâvî.l
Du gibi fesâde say eden þahs hakkýnda, evvelâ fazla bir tazîr lâzýmge-lir, s"nra seâyeti yüzünden alýnan mal, telef olunca tazmini icab eder, çünkü bu jurnalci ma´siyeti irtikâb etmiþ, mal sahibine eziyetde bulunmuþ, vs elinden alýmb kullanýlan þey, hayvan ise ona da zulm eylemiþ olur. Hayvana zulm ise daha þediddir. Binaenaleyh fesadý izâle için mütebahhir âlimlerin ekserisi bu veçhile fetva vermiþlerdir. Bunun seâveti yüzünden malýn alýndýðý tahakkuk etdiði veya zann-ý. galib ile zannedildiði takdirde kendisi müfcaþereten mütlif gibi olmuþ olur. (Fetavâyý Hayriyye.) evvelâ : Kötü bir iþi irtikâb etmekle kendi nefsi hakkýnda fenaJk etmiþ olur. Saniyen : Aleyhine jurnai verdiði kimse hakkýnda fe-nahkia bulunmuþ olur. Sâlisen : Kendisine jurnal verdiði þahsý zulme sevk etmekle onun hakkýnda fenalýk yapmýþ olur. Bu cihetle jurnalciye, ýMüselles) denilmiþtir ki insanlarýn en kötüsü sayýlýr.
183 - : Bir þahs bazen hem mübaþir, hem de mütesebbib olabilir. Meselâ : Bir kimse baþkasýna aid asýlmýþ bir avizenin ipini keserek
onun yere düsüb kýrýlmasýna sebeb oîsa ipi kesmesine nazaran fâ´ili mübaþir, o avizenin düþüb kýrýlmasýna sebebiyyet vermesine nazaran da mütesebbib olur. Binaenaleyh hem ipi, hem de avizeyi zâmin olur.
Kezalik : Baþkasýna aid bir tulumu yanb içindeki yaðýn akarak telef olmasýna sebeb olsa mübâþereten tulumu, tesebbüben de yaðý itlaf etmiþ, binaenaleyh her ikisini de zâmin olmuþ olur. (Hâniyye.)
184 - : Bazen iki mütesebbib içtima eder. Bir hâdise için vermiþ olduklarý sebebiyyet mütefâvit olun«a zaman kuvvetli sebebe teveccüh eder.
Meselâ : Bir þahs bir kimsenin ahýrýnýn kapýsýný açsa, diðer bir þahs da o ahýrdaki hayvanýn baðým çözse de hayvan kaçarak zayi olsa zaman kapýyý açan þahsa lâzýmgelir. Görülüyor ki bu hâdisede iki mütesebbib içtim etmiþ, fakat kapýnýn açýlmasý, hayvanýn firarý için daha, kuv/etli bir sebeb olduðundan zaman kapýyý açan mütesebbibe teveccüh eylemiþdir.
Hanbelî fukahasýnm beyanýna göre iki gemi yürürken veya dururken kapdanlannýn tefriti yüzünden birbirine çarparak gark olsalar her birisi diðerinin gemisini ve bu gemide gark olan þeyleri zâmin olur. Çünkü bu telef her ikisinin fi´ili sebebiyle husule gelmiþdir. Tefritleri bulunmadýðý takdirde isehiç birine zaman lâzýmgelmez. Zira bu halde ne mübaþir, ne de mütesebbibdirler. ikî kapdandan yalnýz biri tefritde bulunmuþ olsa bunlarý yalnýz o zâ min olur. Tefritin vukuu ve adem-i vukuunda ihtilâf olunsa rüzgârýn kendisine galebesi ve tefritin adem-i vücudu hususunda söz yeminiyle kapda mndýr. Çünkü o münkirdir. Asi olan da beraetdir.
Bir kapdamn tefriti, gemisini zapta, diðerinden redde, baþka tarafa sevka kadir olduðu halde böyle yapmamasýdýr. Veya gemisi için lâzýmgelen âletleri, halatlarý ikmâl etmemiþ bulunmasýdýr. Kaptanlar bu müsademeyi âmden yapmýþ olunca her iki gemiye aid bütün zayiatý müþtereken zamin olurlar. Ve insanlarýn gark olmalarýndan dolayý da þeraiti dairesinde haklarýnda kýsas veya diyet lâzýmgelir. (Keþþafül´kýna.) [48]
Umumî Ve Hususî Yollarda Ýhdas Edilen Þeyler :
185 - : Herkesin tarik-ý âmden hakk-i müruru vardýr. Fakat bu mürur, selâmetle meþruttur. Yani taharrüzü mümkün olan hallerde baþkasýna zarar vermemekle mukayyeddir. Çünkü bu yolda baþkalarýnýn da mürur hakký vardýr, onlarýn haklarýna da riâyet lâzýmdýr.
Binaenaleyh tarik-ý amde bîr hammalýn arkasýndaki veya baþýndaki yükü -düþüp de birinin malýný telef etse hammal o malý zâmin olur.
Kezalik : Hammalýn arkasýndan tarik-ý am âzerine düþüp henüz yol üzerinde bulunan bir yük üstüne oradan geçen bir insan kazaen düþerek elbisesi yýrtýlsa hammal bunun zararýný zâmin olur.
186 - : Tarik-ý âm. namazgah, mer´a gibi arazi-i metrûkede onun bunun tarafýndan vücude getirilecek þeyler herhalde sökülür, kaldýrýlýr.
Meselâ: Bir kimse bir koy ahalisinin araba çekmelerine mahsus bir verde bina vapsa ahalisi hâkime müracaat ederek bu binayý sökdürebilirîeý. (Behcetül Fetavâ.)
Velev ki bu binanýn kýymeti o yerin kýymetinden fazla olsun. Velev ki bu binanýn sökülmesi o yere muzýr bulunsun.
I87 - : Bir kimse veliyyül´emrin izni olmadýkça tarik-i amde alým satým için oturamaz. Oturur da bu yüzden birinin malý telef olursa zâmin olur.
Kezalik : VelîvvüV emrin izni bulunmadýkça tarik-i fimde´oluk, çýkma, hela eibi bir sev ihdas edemez. Edecek olursa ondan tevellüd eden zarar ve ziyaný zâmin pîur.
Meselâ : Bir kimse tarik-ý âm üzerine bilâ izin kereste yahud taþ yýðýh da üzerine b´r þahsýn havvaný o þahsýn sun´u olmaksýzýn basýb sürçerek telef olsa o kimse bunu zâmin olur.
Kezalik : Bir kimse tarik-i .amme yað veya karpuz kabuðu gibi kaypak bir þey döküb de baþkasýnýn hayvaný bundan kayarak telef veya sakat olsu o kimse bunu zâmin olur. .
188 - : Bir kimse tank-i âmde rüzgârlý bir günde kor koymakla bundan birisinin bir malý yansa, Þemsül Eimmeye göre zâmin olur. (Hâniyye.)
189 - : Bir kimse tarik-ý âm gibi gidib gelmeðe hakký olan bir mevziden ateþ ile geçmekde iken ateþ düþmekle veya rüzgâr esmekle birinic malmý yaksa zâmin olmaz. Amma geçmeðe hakký olmayan bîr yerden ateþ ile geçerken birinin malým yaksa bakýlýr, eðer rüzgâr esmesinden dolayý yakmýþ ise zamaný lâzým §elmez, amma ateþ parçasýnýn düþmesinden dolayý yakmýþ ise zaman lâzýmgelir. (Bence, Feyziyye.)
190 - : Bir kimsenin tarik-ý âmde haksýz yere kazdýðý kuyuya bir þahs birisinin hayvanýný atib itlaf etse bunu bu þans zâmin olur. Çünkü bu, mübaþirdir. Yoksa o kuyuyu kazýyan zâmin olmaz. Zira o mütesebbi.bdir.
191 - : Bir kimse ;:arik-ý âmde bili izin bir þey ihdas etmek, isteyince oraden geçecek herkesin bunu men´e salâhiyyeti vardýr. Men´edilmeyib de vücude getirilmiþ olsa ammeye muzir olsun olmasýn îmamý Azama göre yine hadm ve refiî et dirilir. Ýmam Muhammed´e göre hadm ve ref etdirüe-mez. Mecellenin (1213) ncü maddesi bu kavle göredir. îmam Ebû Yusuf´a göre de muzir olmayýnca kimsenin ne men´e, ne de hadmini talebe hakký olamaz.
192 - : Bir kimsenin tarik-ý âmme bilâ izin koyduðu aðaç veya taþ üzerinden bir þahs geçmekle kendisine bir zarar lâhik olsa bakýlýr. Eðer bu þahs, oradan müteammiden geçmiþ ise o kimseye zaman lâzým gelmez. Fakat müteammid olmayýb da âmâ bulunsa veya geceleyin geçmiþ olsa zaman lâzýmgelir. fAnkaravî, Mecmaül´enhür.)
193 - : Bir kimse tarik-i âmdeki bir dükkânýn önünü bir þahsa emr edib sulatsa da bundan birinin hayvaný kayýb telef olsa istihsânen bu âmir zâmin olur. (Ankaravt)
194 - : Birinin saðlam veya inhidama mail olan duvarý tarikri âmme veya tarik-i hassa veya birinin mülküne yýkýlýb da baþkasýna bir zarar verse zaman lâzým gelmez. Çünkü duvar sahibinin bunda bir güna hýyaneti yokdur. Mübaþir olmadýðý gibi mütesebbib, müteaddi de deðildir.
Fakat duvar evvelce inhidama mail olub da sahibine diðer bir kimse: «Duvarýný yýk.» diye takaddüm ve tenbih etmiþ ve duvan yýkacak kadar da bir vakit geçmiþ olursa istihsânen zaman lâzým gelir. Velev ki bu hane sahibi onun içinde oturmayýb onu baþkasýna icar veya terhin etmiþ olsun.
Þu ka-dar var ki o kimsenin takaddüme ve tenbihe salâhiyyetdar olmasý þartdýr. Þöyle ki: Duvar, eðer komþunun hanesi üzerine yýkýlmýþ ise takaddüm eden o hanenin sakinlerinden olmalýdýr. Harîcden birinin takaddümü, tenbihi muteber deðildir. Ve eðer tarik-i has üzerine yýkýlmýþ ise
takaddüm eden, o tarikde hakk-ý müruru olan kimselerden olmak lâzýmdýr. Ve eðer tarifc-i âm üzerine yýkýlmýþ ise her kim olursa olsun takaddümü muteberdir. Takaddüm için cinayet bahsine müracaat (Hâniyye, Camiül´fü-süleyn.)
195 -. Bir kimse bir duvan yapdýnrken saðlam yapdýrmayýb da inhidama mail ve mimarî fennine muhalif olarak yapdýrmýþ olsa bunun yýkýlmasýndan ileri gelen zararý taakddüme tevakkuf etmeksizin zâmin olur.
196 - : Ýnhidama yüz´tutmuþ olan duvar, taakddümden- sonra komþunun saðlam duvarý üzerine yýkýhb onu da yýkmakla bu saðlam duvar birisinin bir malýný itlaf etse bu malý da, o duvarý da tazmin etmek, inhidama mail olan duvar sahibi üzerine lâzýmgeîir. (Bence.)
197 - . Bir hanenin üst katý birinin, alt.katý da baþkasýnýn olub hepsi birden inhidama yüz tutduðu ve tekadüm vuku bulduðu haîde üst kat yý-kýlýb bir þahsýn bir malýný, meselâ hayvanýný itlaf etse bunu üst kal sahibi zâmin olur.
Kezalîk : Bir kimsenin duvarý tekaddümden evvel yýkýlýb enkazýnýn kaldýrýlmasý için ´kendisine tekaddüm vuku bulmuþ iken kaldirmayýb da bu enkaza bîr hayvan sürçerek telef olsa zamaný lâzýmgelir. {Hâniyye.)
198 - : Bir haneden tarik-i âmme bilâ izin çýkarýlan þahniþin veya koyulan þeyler, o hanenin baþkasýna satýldýkdan sonra da bir zarara sebe-biyyet verse bunun zamaný, onlarý yapan ilk sahibine aid olur. haneyi satmýþ olmakla bu zamandan kurtulamaz. Elverir ki evvelce tekaddüm vuku bülnusþ olsun. Çünkü bunlarýn tarik-i âmde mücerred ihdasý bir cinayetdir, bu satýþ ile bâtýl ve eseri zail olmaz. {Hâniyye .1
199 - : Ýnhidama mail duvar ve saire için vuku bulan tekaddümden dolayý sahibinin mes´ul olmasý için onun yýkýldýðý güne kadar sahibinin onda tasarrufa muktedir olmasý lâzýmdýr.
Binaenaleyh yýkýlmaya yüz tutmuþ bir duvar, tekaddümden sonra baþkasýna kat´iyyen satýlsa veya baðiþîanýb teslim edilse de badehu yýkýlarak birisine zarar verse bunun sabýk sahibine zaman lâzýmgelmez. Çünkü ar-trfc bunu yýkmaya kendisinin salahîyyeti kaîmamýþdýr. Lâhik sahibine de lâ-zýmgeîmez. zira kendisine tekaddüm vuku bulmamýsdýr. Tekaddümden sonra sahibinin çünûn-ý mutbik ile mecnûn olub bâ-dehû yýkýlmasý takdirinde de hükm böyledir. Çünkü mecnûnun hakk-ý tasarrufu ve hadme iktidarý yoldur. (Hâniyye.)
200 - : Ýnhidama mail olan bir duvarýn veya hanenin sahibi çocrö veva mecnun bulunsa tekaddüm onun velisine veya vasisine yapýlýr. Bu tekaddümden sonra yýklýr da bir zarara sebeb olursa zamaný bu çocuðun veya mecnunun malýndan lâzýmgelir. Velisine veya vasisine lâzýmgelmez, velev ki bunlar bu duvarý veya haneyi yýkmak veya islâh etmek hususunda taksir etmiþ olsunlar. (Ankaravî.)
201 - : Bir kimsenin duvarý bir þahsýn mülküne doðru yýkýlmaya yüz tutmuþ ise de tarik-Ý amme doðru inhidama mail ve korkunç bulunmamýþ olsa o þahsýn tekaddümünden sonra duvar tarik-i amme yýkýlsa bundan dolayý o kimseye zaman lâzýmgelmez. (Câmiül´fusûleyn.)
202 - : Bir duvar kýsmen tarik-i âmme, kýsmen de bir þahsýn hanesine karþý inhidama mail olmakla o gahs tarafýndan tekaddüm vuku bulduk, dan sonra duvar, o hanenin üzerine veya tarik-i amme yýkýlsa zararýný duvar sahibi zâmin olur. Çünkü duvar esasen -birdir. Hane sahibi -de âmmeden biridir. Tekaddüme her veçhile salâhiyyeti vardýr. Binaenaleyh tekad-dümü her iki kýsým hakkýnda da sahih olmuþ olur.
Kezalik : Tekaddüm o þans tarafýndan deðil de âmmeden biri tarafýndan vuku.buldukdan sonra duvar yýkýlsa bu tekaddüm, tarike mail olan kýsýmda sahih olacaðýndan diðer kýsýmda da sahih olmuþ olur. {Hâniyye.)
203 - : Umuma aid bir zarar için tekaddüm vuku buldukda artýk bu, bir kimse tarafýndan tecil, imhâl ve ibra edilemez. Çünkü bunda hu-kuk-ý umûnýîyye vardýr. Amma þahsa mahsus bir zararýn defi hususunda o þahsýn imhâli, tecili ve ibrasý sahihdir. Binaenaleyh bir kimse hanesi üzerine inhidama meyi etmiþ olan bir duvardan dolayý sahibine tekaddümde bulundukdan sonra ona bir müddet mühlet verib de bu müddet henüz bitmeden duvar yýkýlarak kendisinin hanesini rahnedar etse zaman talebinde bulunamaz. Nitekim o duvar sahibi bu tekaddümden ibra etdikden sonra duvar yýkýldýðý takdirde de hükm böyledir. [49]
Hayvanatýn Yaptýðý Cinayetler :
204 - : Bir hayvanýn, kendiliðinden olarak, yani sahibine nisbet olu-namýyacak veçhile vücude getirdiði zararý sahibi zârnin olmaz. Bu hâdise
gerek geceleyin olsun müsavidir. Bir hadis-i þerifde: buyurulmuþdur. Yani herhangi hayvanýn cerh ve itlafý hederdir. Çünkü hayvanlar mükelef, müteaddi olmadýklarý cihetle yapdýklanndan mes´ul deðildirler.
Bu esasa þu meseleler tefemi eder :
(1) : Bir kimsenin hayvaný, onun sun´u olmaksýzýn baþkasýnýn ekinim istihlâk etse o kimseye zaman lâzým gelmez.
(2) : Bir kimse birinin hanesine müsaadesiyle girdiðinde hanede bulunan köpeði tarafýndan ýsýrýlsa veya bir mal itlaf edilse o hane sahibine zaman lâzýmgelmez. (Hâniyye.)
(3): Bir kimseyi gitdiði bir mahallenin köpekleri ýsýrýb mutazarrýr enseler, baþkasý tarafýndan igra - Kýþkýrtma bulunmayýnca kimseye zaman lâzýmgelmez. (CâmiüTfusûleyn.)
(4) : Bir kimse satýn alacaðý bir beygirin saðrýsýna vurmakla beygir tepip bir zarar vücude getirse sahibine zaman lâzýmgelmez. (Behce.)
(5) : Bir deve mer´ada gezerken sahibinin sun´u olmaksýzýn baþkasýnýn devesini basýb öldürse sahibine zaman teveccüh etmez.
(6) : Bir kimse kendisinin an kovalarým bir þahsýn baðý kenarýna koy-dukdan sonra o þahsýn beygiri kovanlarýn yamna gelmekle arýlar tarafýndan ihlâk edilse o kimseye zaman lâzýmgelmez, (Ali Efendi Fetavâsý.)
(7) : Ýki yolcunun bir hanede baðlý bulunan atlarýndan biri boþamc diðerini sakatlasa sahibine zaman terettüb etmez. (Ali Efendi.)
(8) : Bir kimse kedisini baþkasýnýn tavuðu üzerine atdýðý halde kedi kapmayýb biraz durdukdan sonra kendiliðinden atýlarak tavuðu kapsa o kimse zâmin olmaz. (Câmiürfusûleyn.)
205 - : Bir hayvan bir kimsenin malým istihlâk ederken o hayvanýn sahibi bunu gördüðü halde menetmez ise zâmin olur. Çünkü bu takdirde hayvanýn fi´ili sahibine nisbet olunur.
{Eimme-i Selâseye göre hayvan ile birlikde sahibi veya müsteciri veya müsteiri veya müstevdei veya gâsýbý gibi bir kimse beraber bulunursa yapacaðý itlâfdan dolayý bu kimseye zaman lâzým gelir. (Aynî).
206 - : Bir çoban, hayvanlarý bir ekin tarlasýna ondan yiyebilecekleri derecede yaklaþdýrdýkdan < onra hayvanlar o ekini yeseler, çoban zâmin olur.
Þöyle ki: O tarla bir kerre bitmiþ ekinleriyle, bir kerre de bu ekinleri bitmemiþ olarak takvim o anur. Ýki kýymet arasýndaki fark ne ise çoban onu zâmiü olur ki, bu fark tjef olan ekinlerin hýssasýný teþkil eder. (Fetavâ-i Ali Efendi.)
(Hanbelî fukahasý diyorla/ ki : Bir kimsenin malik olduðu veya ariyet, vedia veya icare yoluyle elinde bulundurduðu hayvanlar birisinin tarlasýna veya bahçesine geceleyin girib ekinleri veya aðaçlarý bozsalar bakýlýr, eðer bunlarýn muhafazasýnda tefrit göstermiþ ise üzerine zaman lâzýmgelir ve illâ lâzýmgelmez. Meselâ: Hayvaný geceleyin ahýra kapatmamak veya çýkabileceði bir veçhile kapatmak bir tefritdir. Fakat gündüzün sahihlerinin elleri altýnda bulunmadýklarý halde hayvanlarýn böyle bozacaklarý þeyleri sahihleri zâmin olmazlar. Bozacaklarý þeylerin civarýna gerek salýverilmiþ olsunlar ve gerek olmasýnlar müsavidir.
Bazý zatlara göre bu hükm, hem mezraalarý hem de mer´alan bulunan mahallere göredir. Mer´alan yakýn bulunmayan mamur karyelerde ise hayvanlarý böyle baþýboþ býrakmak, muhafazlannda tefrit sayýlacaðýndn isfâd edecekleri þeyleri tazmin lâzýmgelir. (Keþþafül´kýna.)
207 - : Süsken öküz ve dalayýcý köpek gibi insanlara zararý müteyak-kan bir hayvanýn sahibine, mahallesi veya karyesi ahalisinden biri : «Hay vananý zabt et.» diye tekaddümde bulunmuþ olduðu halde sahibi onu salýve-rib de bir kimsenin hayvanýný veya diðer bir malýný telef etse üzerine zaman lâzýmgelir. Amma tekaddümden evvelki zaran zâmin olmaz. (Behce.)
208 - : Zararý insanlara karþý melhuz olmayýb yalnýz mala münhasýr bulunan bir hayvan hakkýndaki tekaddüm, muteber -deðildir. Binaenaleyh böyle bir hayvan tekaddümden sonra da bir mala zarar verse sahibine zaman teveccüh etmez.
Meselâ : Bir kimsenin köpeði insanlara dokunmayýb yalnýz üzüm yemeyi itiyad etmiþ olmakla komþulan : «Köpeði zabt et, gelib baðda üzümlerimizi yemesin.» demiþ olduklarý halde o kimse köpeðini zabt etmeyib de gidib komþularýnýn üzümlerini yese kendisine zaman lâzýmgelmez. (Reddi-muhtar.)
209 - : Bir kimsenin hayvaný kendisinin has veya müþterek mülkünde veya sahibininizniyle baþkasýnýn mülkünde iken Ön veya arka ayaðý ile veya baþý veya kuyruðu ile veya diðer bir tarafý ile çarparak veya arka ays-ðý ile teperek veya aðzý ile ýsýrarak bir þahsa zarar verse bunu o kimse zâmin olmaz. Gerek râkib ve gerek kâid veya sþik olsun ve gerek olmasýn müsavidir. Çünkü ken-disi bunda mübaþir deðildir, mütesebbib ise de bunda taaddisi yokdur. (Reddimuhtar.)
210 - : Bir hayvan boþanýb da kendiliðinden olarak birinin mülküne veya tarik-i âmme girib bir zarar yapsa, meselâ : Birinin ekinlerini bozsa sahibi zâmin olmaz.
Fakat bir kimse bir hayvaný sahibinin izni olmaksýzýn baþkasýnýn mülküne girdirerek bir zarar ve ziyana sebebiyyet verse bunu zâmin olur. Bu halde o kimse râkib olsun olmasýn, kâid - Yedici veya saik = Sürücü bulunsun bulunmasýn, ve hayvanýn yanýnda bulunmuþ olsun olmasýn müsavidir. Çünkü bu hareketile bir mütesebbuib-i müteaddi mevkiindedir.
211 - : Bir kimse tarik-i âmde hayvanýna binmiþ olarak giderken hayvanýn kendiliðinden yapdýðý taharrüzü gayrý mümkün zarar ve ziyam zâmin olmaz.
Meselâ : Hayvanýn ayaðýndan toz ve çamur, sýçrayýb da baþkasýnýn elbisesini lekelese ve yahud arka ayaðiyle tepip veya kuyruðiyle çarpýp da bir zarara meydan verse zaman lâzýmgelmez. Çünkü herkesin tarik-i âmde piyade olduðu gibi süvari olarak da mürura hakký vardýr. Bu mürur esnasýnda bu gibi hâdiselerden ihtiraz mümkün deðildir.
Amma hayvanýn müsademesinden veya ön ayaðiyle veya baþiyle çarpmasýndan veya ayaðiyle bir þey üzerine.basmasýndan veya aðziyle ýsýrmasýndan veya ayaðýndan büyük bir taþýn sýçramasýndan vukua gelen zarar ve ziyaný rakibi zâmin olur. Çünkü bunlar taharrüzü mümkün zarar ve ziyandýr. Bu halde o kimse bunu mübâþereten itlaf etmiþ sayýlýr. Bu hâdise gerek kendi mülkünde ve gerek baþka bir mahalde olsun müsavidir. (Behce, Mecelle.)
212 - : Tarik-i âmde kâi-d ile saik de râkib g:bidir. Yani bunlar da dâkibin zâmin olacaðý zararlarý zâmin olurlar, zâmin olmayacaðý zararlarý zâmirr olmazlar.
Meselâ : Bir kimse odun yüklü hayvanýný yederken bir dükkânýn önüne konulmuþ bir kaba ansýzýn çarparak kýrsa kýymetini o kimse zâmin olur. Fakat baþka bir kimse arkadan geüb bu hayvana çarpmakla hayvan ard ayaðiyle tepip bir zarar verse bunu yedicisi zâmin olmaz. (Câmiül´füsûleyn, Ali Efendi.)
213 - : Râkib ile saik içtima etdikde, yani bir hayvanýn binicisi bulunduðu %ibi ayný zamanda sürücüsü de bulunsa o hayvanýn çiðneyeceði þeyi, bazý tukahaya göre yalnýz mübaþir sýfatiyle binicisi zâmin olur. Yoksa mütesebbib olan sürücüsü zâmin olmaz. Diðer bazý fukaiýaya göre ise bunlar biliþtirâk zâmin olurlar. (Reddimuhtar.)
ýHancelî fýýkahasýna göre bir hayvanýn müteaddid râkibleri olunca ba-kýlýr. Bunlar hayvaný müþtereken idare ediyorlarsa yapacaðý mümkinütta-harrüz zarar ve ziyaný hepsi müþtereken zâmin olurlar. Fakat bunlardan yalnýz birisi idare ediyorsa zaman yalnýz ona lâzým gelir. Hayvanýn yanýnda yalnýz kâid ile saik bulunsa zamanda müþterek olurlar. Bunlardan biriyle veya her ikisiyle beraber râkib de bulunsa o da zamana iþtirak eder. (Mey-lül´meârib.)
214 - : Bir kimse hayvanýný tarik-i âmme baþý boþ salýverse veya hayvanýný tarik-i âmde durdursa veya baðlasa o hayvanýn gerek ön ve gerek arka ayaðiyle ve gerek sair suretle vukua getireceði zararý zâmin olur. Çünkü kimsenin tarik-i. amde bunu yapmaya hakký yokdur. Þu kadar var ki izdiham veya hayvanýn yolu gibi bir zaruretden dolayý tarik-i âmde hayvan durdurulabilir. Þöyle ki: Hayvan durmaksýzýn bevl etmiyorsa durmasýndan veya durdurulmasýnda dolayý bir zarar, yapsa zamaný lâzým gelmez.
îzdiham veya baþka bir zaruret halinde de eðer geriye dönmek ve bu zaruretden kurtulmak mümkün iken durdurulsa yapacaðý zararý tazmin lâzým gelir. Fakat geriye dönmek, ve bu zaruretden kurtulmak mümkün deðilse bu durdurulmasýndan dolayý zaman lâzým gelmez. (Reddimuhtar.)
Bazý fukahaya göre hayvanýn tarik-i âmde baþýboþ býrakýlmasý tahsile tâbidir. Þöyle ki : Hayvanýn sahibi arkasýndan gitmekde bulunmuþ ise yapacaðý zararý bilittifak zâmin olur. Fakat arkasýndan gitmiþ bulunmayýnca bakýlýr. Eðer orada baþka yol bulunmayýb hayvan saða sola bakmadan bir zarar yapmýþ ise zamaný lâzýmgelir. Amma baþka yol da bulunmuþ ise zaman lâzýmgelmez. Nitekim tarik-i âmme baþýboþ býrakýlan bir hayvan, bir müddet tevakkuf edib de bâdehû kendiliðinden girerek bir zarar yapsa zaman lâzýmgelmez. Çünkü bu tevakkuf ile salýverme fi´ili nihayet bulmuþ olur, (Hâniyye, Tenvirürebsar.)
215 - : Hayvanlarýn durdurulmasýna mahsus yerlerde veya kýrlar-da geniþ yollarý» dýþarýsýnda durdurulan hayvanlarýn kendiliklerinden yapacaklarý zararlar zamana tâbi deðildir, çünkü buralarda bu durdurulsýair caiz gorülmüþdür. (Hindiyye.) [50]
Hayvanat Hakkýnda Yapýlan Cinayetler ;
216 - : Bir mahalde, meselâ müþterek bir hanede hayvanlarýný baðlamaya haklarý olan iki kimse, hayvanlarýný bu mahalde birden veya müteakiben baðladýklarýnda hayvanlardan biri diðerini telef etse sahibine zaman lâzýmgelmez. Çünkü bunlar mütesebbib iseler de müteaddi deðildirler.
217 - : Bir kimse kendi mülkünde hayvanýný baðlamýþ olduðu halde diðer biri geüb de o kimsenin izni olmaksýzýn oraya kendi hayvanýný baðladýðý suretde mülk sahibinin hayvaný onu tepip telef etse üzerine zaman lâ-zýmgelmez. Çünkü bu kimse ne mübaþirdir, ne de mütesebbibdir. Fakat izinsiz baðlanan hayvan, mülk sahibinin hayvanýný telef etse sahibi zâmin olur. Zira bu, mütesebbibdir ve müteaddidir.
218 - : Ýki kimse kendilerinin hayvan baðlamaya haklarý olmayan bir yerde, meselâ tarik-i âmde veya baþkasýnýn izni olmaksýzýn mülkünde hayvanlarým baðlayýb da evvelce baðlayanýn hayvaný diðerinin hayvanýný telef etse zaman lâzýmgeîmez. Çünkü ilk baðlayan ne mübaþirdir, ne de mütesebbib.
Amma sonra baðlayanýn hayvaný evvelkinin hayvanýný telef etse üzerine zaman lâzýmgelir. Zira sonra baðlayan mütesebbibdir, müteaddidir. (Dürrimuhtar, Ah´ Efendi.)
219 - : Bir kimse baþkasýnýn eti yiyilir, bir hayvanýný, meselâ .koyununu boðazlasa veya elini kesse maliki muhayyer olur, dilerse bu hayvaný o kimseye býrakarak ondan tamam kýymetini alýr, çünkü hayvan minvechb itlaf edilmiþ dernekdir. Ve dilerse bu hayvaný alýkoyub bununla berabe. noksan-ý kýymetini de Öder. Zira bu hayvan minvechin bakidir. (Reddimnh-tar.)
220 - : Bir kimse baþkasýnýn merkeb gibi en yiyttmez bir hayvanmý boðazlasa veya elini kesse mâliki îmamý Azama göre muhayyerdir, diterse bu hayvaný o kimseye býrakarak kýymetinin tamamýný tazmin etdirir. Çünkü bu hayvan istihlâk edilmiþ demekdir. Ve dilerse bu hayvaný böyle boðazlanmýþ veya eli kesilmiþ olduðu halde ahkoyar. O kimseden bir þey isteyemez. Fetva bu veçhiledir. Fakat Ýmam Muhammed´e göre mâliki ya bu hayvaný terk ederek kýymetinin tamamýný tazmin etdirir, veya bunu alýkoymakla beraber noksanýný da alýverir. (Hâniyye, Tenvirül´ebsâr.)
221 - : Bir kimse baþkasýnýn tavuk, güvercin, koyun gibi hayranýnýn bir gözünü çýkarsa bu sebeble zaiflemesinden dolayý âriz olan noksan-ý kýymetini zâmin olur. Velev ki bu hayvan, kesilib eti alýnmak için ihzar edilmiþ olsun. Þöyle ki : Bu hayvan bir kerre iki gözü saðlam bulunduðu halde, bir kerre de bir gözü çýkarýlmýþ olduðu halde takvim edilir, tki kýymet arasýndaki ne ise onu ödemek lâzým gelir. ´.
Amma bu hayvanýn iki gözünü çýkarsa sahibi muhayyerdir. Dilerse hayvaný ahkoyub kýymetinin noksaným ödetir, ve dilerse o kimseye býrakarak ondan kýymetinin tamamýný ahvertr.
222 - : Deve, öküz, merkeb, katýr gibi yük taþýmak ve çift sürmek misiliû iþlerde kullanýlan hayvanlarýn bir gözünü vurub çýkarmak kýymetinin -dörtde birinin ödenmesini icab eder, velev ki bu hayvan celeb malý gibi et için hazýrlanmýþ bulunsun.
Fakat böyle bir hayvanýn iki gözü çýkarýlsa mâliki o hayvanýn cüssesini caniye býrakarak kýymetinin tamamýný ödetir. Yoksa hayvaný ahkoyub da kýymetinin noksamný ödetdiremez. Çünkü bu hayvan, en büyük menfaatleri fevt olmakla tamamen telef olmuþ sayýlýr (Hindiyye, Reddimuhtar.)
223 - : Bir kimse baþkasýna aid bir hayvanýn kuyruðunu veya kulaðýný tamamen veya kýsmen kesse kýymetinin noksanýný zâmin olur. Þâyed kuyruðu kesilen ve rükûbe mahsus bulunan hayvan artýk mevkii itibariyi? buna râkib olamiyacak bir zata aid bulunursa kýymetinin tamamýný tazmin lâzýmgelir. (Vâkýât.)
224 - : Bir kimse baþkasýnýn öküzüne vurarak kaburgasýný kýrsa, Ýmamý Azama göre yalnýz kýymetinin noksanýný zâmin olur.
Kezalik : Bir kimse böyle bir öküzün veya merkebin dilini kesse bazý fukahaya göre kýymetinin noksanýný, bazý fukahaya göre de kýymetinin tamamýný zâmin olur. (Kuhüstânî.)
225 - : Bir kimse kendi ekininden içerisine girmiþ olan baþkasýnýn hayvanýný çýkardýðý sýrada kovalasa ve taþlasa da hayvan bundan dolayý telef olsa zâmin olur. Fakat ekininden mütâd veçhile çýkarýb da ondan sonra kovalamýþ bulunmasa zâmin olmaz.
Baþkasýnýn ekininden ayrý bir kimsenin hayvanýný çýkarmakda da hükm böyledir. (Tenkih-i Hâmidî.)
(Zâhirî´lere göre bir kimse, üzerine hücum eden bir hayvaný nefsinden defa kadir olamadýðý cihetle vurub öldürse üzerine zaman lâzým gelmez. Ýmam Malik ile Ýmam Þafiî´nin, Ebû Süleyman´ýn kavilleri de böyledir. Ha nefîyyeye göre ise bu hayvanýn kýymetini sahibine vermek icab eder. Ebû Bekir Hazretleri böyle bir hayvaný kinciyle vurub ©ldüren bir kimseye bu nun kýymetini tazmin etdirmiþ buyurmuþdur. Ebû Hüreyre Hazretleri de Hayvanlara taa-ddide bulunan kýymetlerini zâmin olur demiþdir. (Elmuhallâ.) [51]
Yirmi Beþinci Kitabý Sonu
[1] Ömer Nasuhi Bilmen, Hukuký Ýslamiye ve Istýlahatý Fýkhiyye Kamusu, Bilmen Basým ve Yayýnevi: 7/217-219.
[2] Ömer Nasuhi Bilmen, Hukuký Ýslamiye ve Istýlahatý Fýkhiyye Kamusu, Bilmen Basým ve Yayýnevi: 7/219-225.
[3] Ömer Nasuhi Bilmen, Hukuký Ýslamiye ve Istýlahatý Fýkhiyye Kamusu, Bilmen Basým ve Yayýnevi: 7/225-227.
[4] Ömer Nasuhi Bilmen, Hukuký Ýslamiye ve Istýlahatý Fýkhiyye Kamusu, Bilmen Basým ve Yayýnevi: 7/228.
[5] Ömer Nasuhi Bilmen, Hukuký Ýslamiye ve Istýlahatý Fýkhiyye Kamusu, Bilmen Basým ve Yayýnevi: 7/228-230.
[6] Ömer Nasuhi Bilmen, Hukuký Ýslamiye ve Istýlahatý Fýkhiyye Kamusu, Bilmen Basým ve Yayýnevi: 7/230-233.
[7] Ömer Nasuhi Bilmen, Hukuký Ýslamiye ve Istýlahatý Fýkhiyye Kamusu, Bilmen Basým ve Yayýnevi: 7/234-236.
[8] Ömer Nasuhi Bilmen, Hukuký Ýslamiye ve Istýlahatý Fýkhiyye Kamusu, Bilmen Basým ve Yayýnevi: 7/236-237.
[9] Ömer Nasuhi Bilmen, Hukuký Ýslamiye ve Istýlahatý Fýkhiyye Kamusu, Bilmen Basým ve Yayýnevi: 7/237-241.
[10] Ömer Nasuhi Bilmen, Hukuký Ýslamiye ve Istýlahatý Fýkhiyye Kamusu, Bilmen Basým ve Yayýnevi: 7/242.
[11] Ömer Nasuhi Bilmen, Hukuký Ýslamiye ve Istýlahatý Fýkhiyye Kamusu, Bilmen Basým ve Yayýnevi: 7/242-244.
[12] Ömer Nasuhi Bilmen, Hukuký Ýslamiye ve Istýlahatý Fýkhiyye Kamusu, Bilmen Basým ve Yayýnevi: 7/244-247.
[13] Ömer Nasuhi Bilmen, Hukuký Ýslamiye ve Istýlahatý Fýkhiyye Kamusu, Bilmen Basým ve Yayýnevi: 7/247-251.
[14] Ömer Nasuhi Bilmen, Hukuký Ýslamiye ve Istýlahatý Fýkhiyye Kamusu, Bilmen Basým ve Yayýnevi: 7/251-252.
[15] Ömer Nasuhi Bilmen, Hukuký Ýslamiye ve Istýlahatý Fýkhiyye Kamusu, Bilmen Basým ve Yayýnevi: 7/252-254.
[16] Ömer Nasuhi Bilmen, Hukuký Ýslamiye ve Istýlahatý Fýkhiyye Kamusu, Bilmen Basým ve Yayýnevi: 7/254-257.
[17] Ömer Nasuhi Bilmen, Hukuký Ýslamiye ve Istýlahatý Fýkhiyye Kamusu, Bilmen Basým ve Yayýnevi: 7/258-259.
[18] Ömer Nasuhi Bilmen, Hukuký Ýslamiye ve Istýlahatý Fýkhiyye Kamusu, Bilmen Basým ve Yayýnevi: 7/259-260.
[19] Ömer Nasuhi Bilmen, Hukuký Ýslamiye ve Istýlahatý Fýkhiyye Kamusu, Bilmen Basým ve Yayýnevi: 7/261.
[20] Ömer Nasuhi Bilmen, Hukuký Ýslamiye ve Istýlahatý Fýkhiyye Kamusu, Bilmen Basým ve Yayýnevi: 7/262-266.
[21] Ömer Nasuhi Bilmen, Hukuký Ýslamiye ve Istýlahatý Fýkhiyye Kamusu, Bilmen Basým ve Yayýnevi: 7/267-270.
[22] Ömer Nasuhi Bilmen, Hukuký Ýslamiye ve Istýlahatý Fýkhiyye Kamusu, Bilmen Basým ve Yayýnevi: 7/271.
[23] Ömer Nasuhi Bilmen, Hukuký Ýslamiye ve Istýlahatý Fýkhiyye Kamusu, Bilmen Basým ve Yayýnevi: 7/271-280.
[24] Ömer Nasuhi Bilmen, Hukuký Ýslamiye ve Istýlahatý Fýkhiyye Kamusu, Bilmen Basým ve Yayýnevi: 7/280-291.
[25] Ömer Nasuhi Bilmen, Hukuký Ýslamiye ve Istýlahatý Fýkhiyye Kamusu, Bilmen Basým ve Yayýnevi: 7/291-294.
[26] Ömer Nasuhi Bilmen, Hukuký Ýslamiye ve Istýlahatý Fýkhiyye Kamusu, Bilmen Basým ve Yayýnevi: 7/294-302.
[27] Ömer Nasuhi Bilmen, Hukuký Ýslamiye ve Istýlahatý Fýkhiyye Kamusu, Bilmen Basým ve Yayýnevi: 7/302-310.
[28] Ömer Nasuhi Bilmen, Hukuký Ýslamiye ve Istýlahatý Fýkhiyye Kamusu, Bilmen Basým ve Yayýnevi: 7/310-313.
[29] Ömer Nasuhi Bilmen, Hukuký Ýslamiye ve Istýlahatý Fýkhiyye Kamusu, Bilmen Basým ve Yayýnevi: 7/313-317.
[30] Ömer Nasuhi Bilmen, Hukuký Ýslamiye ve Istýlahatý Fýkhiyye Kamusu, Bilmen Basým ve Yayýnevi: 7/317-318.
[31] Ömer Nasuhi Bilmen, Hukuký Ýslamiye ve Istýlahatý Fýkhiyye Kamusu, Bilmen Basým ve Yayýnevi: 7/319.
[32] Ömer Nasuhi Bilmen, Hukuký Ýslamiye ve Istýlahatý Fýkhiyye Kamusu, Bilmen Basým ve Yayýnevi: 7/319-320.
[33] Ömer Nasuhi Bilmen, Hukuký Ýslamiye ve Istýlahatý Fýkhiyye Kamusu, Bilmen Basým ve Yayýnevi: 7/320-326.
[34] Ömer Nasuhi Bilmen, Hukuký Ýslamiye ve Istýlahatý Fýkhiyye Kamusu, Bilmen Basým ve Yayýnevi: 7/327-329.
[35] Ömer Nasuhi Bilmen, Hukuký Ýslamiye ve Istýlahatý Fýkhiyye Kamusu, Bilmen Basým ve Yayýnevi: 7/330-331.
[36] Ömer Nasuhi Bilmen, Hukuký Ýslamiye ve Istýlahatý Fýkhiyye Kamusu, Bilmen Basým ve Yayýnevi: 7/331-336.
[37] Ömer Nasuhi Bilmen, Hukuký Ýslamiye ve Istýlahatý Fýkhiyye Kamusu, Bilmen Basým ve Yayýnevi: 7/ 336-343.
[38] Ömer Nasuhi Bilmen, Hukuký Ýslamiye ve Istýlahatý Fýkhiyye Kamusu, Bilmen Basým ve Yayýnevi: 7/ 343-346.
[39] Ömer Nasuhi Bilmen, Hukuký Ýslamiye ve Istýlahatý Fýkhiyye Kamusu, Bilmen Basým ve Yayýnevi: 7/346-351.
[40] Ömer Nasuhi Bilmen, Hukuký Ýslamiye ve Istýlahatý Fýkhiyye Kamusu, Bilmen Basým ve Yayýnevi: 7/351-353.
[41] Ömer Nasuhi Bilmen, Hukuký Ýslamiye ve Istýlahatý Fýkhiyye Kamusu, Bilmen Basým ve Yayýnevi: 7/353-358.
[42] Ömer Nasuhi Bilmen, Hukuký Ýslamiye ve Istýlahatý Fýkhiyye Kamusu, Bilmen Basým ve Yayýnevi: 7/358-362.
[43] Ömer Nasuhi Bilmen, Hukuký Ýslamiye ve Istýlahatý Fýkhiyye Kamusu, Bilmen Basým ve Yayýnevi: 7/362-369.
[44] Ömer Nasuhi Bilmen, Hukuký Ýslamiye ve Istýlahatý Fýkhiyye Kamusu, Bilmen Basým ve Yayýnevi: 7/369-371.
[45] Ömer Nasuhi Bilmen, Hukuký Ýslamiye ve Istýlahatý Fýkhiyye Kamusu, Bilmen Basým ve Yayýnevi: 7/371-375.
[46] Ömer Nasuhi Bilmen, Hukuký Ýslamiye ve Istýlahatý Fýkhiyye Kamusu, Bilmen Basým ve Yayýnevi: 7/376.
[47] Ömer Nasuhi Bilmen, Hukuký Ýslamiye ve Istýlahatý Fýkhiyye Kamusu, Bilmen Basým ve Yayýnevi: 7/376-382.
[48] Ömer Nasuhi Bilmen, Hukuký Ýslamiye ve Istýlahatý Fýkhiyye Kamusu, Bilmen Basým ve Yayýnevi: 7/382-386.
[49] Ömer Nasuhi Bilmen, Hukuký Ýslamiye ve Istýlahatý Fýkhiyye Kamusu, Bilmen Basým ve Yayýnevi: 7/386-389.
[50] Ömer Nasuhi Bilmen, Hukuký Ýslamiye ve Istýlahatý Fýkhiyye Kamusu, Bilmen Basým ve Yayýnevi: 7/389-393.
[51] Ömer Nasuhi Bilmen, Hukuký Ýslamiye ve Istýlahatý Fýkhiyye Kamusu, Bilmen Basým ve Yayýnevi: 7/393-395.
radyobeyan