Aks-i Sedalar By: derya Date: 02 Mart 2010, 11:20:40
Aks-i Sedalar
“Baki kalan bu kubbede bir hoþ seda imiþ” (Baki)
Kainat, ölçü ve denge ahengiyle, varlýklarý yaldýzlayan hayatýn ve ýþýðýn aydýn ve parlak simasiyle, renklerin güzelliði ve kokularýn mesteden sihriyle, rýzýk olan nimetlerin zevki ve seslerin kulaklarý okþayan tatlýlýðiyle fevkalade bir sanatla yaratýlmýþtýr. Bütün bunlar, yaratýlan sanat harikalarýna çeþitli buutlar kazandýrmýþtýr. Iþýðýn yansýmasý, sesin yanký yapmasý ise, sanat ve icraattaki bu buutlarý katmerleyip derinleþtirir.
Evet ýþýk kaynaklarýndan sýzan þualar, suda, havada, aynada ve çiçeklerde ayrý ayrý yansýrlar. Aslýnda kabiliyetine göre her çiçekte ayrý bir cilve vardýr. Tagor: “Goncanýn isteði, gece ve þebnemdir. Fakat açan çiçek güneþi arzular ve onun sýcak ýþýðý için gözyaþý döker.” der.
Senin için yegane arzu ve kemal ise, hayat aynana tecelli eden Ezel Güneþinin nurlarýný hissedip sevmektir. Þuurlu olarak O’na þevk göstermektir. Onun muhabbetiyle kendinden geçmektir. Kalbin göz bebeðinde aks-i nurunu yerleþtirmektir. Çünkü Kudsi ifadede “Ben arz ve semaya sýðmam ama; ne gariptir ki, müminlerin kalbine yerleþirim.” buyrulmuþtur. “Ey insan kalbi! Sen, nasýl bir Güneþin aynasý olduðunu bil! Bu güneþin þualarýndan yalnýz Rahman ismine bak ki: Cennet bir cilvesi, ebedi saadet bir parýltýsý ve dünyadaki bütün rýzýk ve nimetler bir damlasýdýr.” Meseleye bir baþka yönden bakacak olursak, O Þems-i Ezele karþý “Cennet bir çiçektir. Huriler de bir çiçektir. Yeryüzü bir çiçek olduðu gibi bahar da ayrý bir çiçektir. Sema ise öyle bir çiçektir ki, yýldýzlar o çiçeðin yaldýzlý nakýþlarýdýr. Güneþ de bir çiçektir; ziyasýndaki yedi rengi, o çiçeðin nakýþlý boyalarýdýr.”
Aks-i sedalara gelince, onlardaki harikalýk apayrý hikmetleri gizlemektedir. Çünkü onlardaki deðiþik tecelliyat ile bütün âlemlerin kulaðý çýnlatýlmýþtýr: Dillerden dökülenler herbir âlemde ayrý akisler meydana getirmektedir. Mazlumlarýn hý Arþý ihtizaza verip kendisini dinlettirir.
Uzaklara gitmeye gerek yok.. Daðlarýn dilleri olan maðaralarýn karþýsýna dikilip haykýrsanýz, ayný þiddetle bu haykýrýþ size döner., Ýþte bu ince san’atýn sýrrýna vakýf olduðu içindir ki, Davud Nebi, zikrinin lerzeleriyle daðý taþý inletmiþtir. Evet, o yüksek sesi ve hoþ edasý ile daðlarý vecde getirip birer muazzam fotoðraf misali ve birer insan gibi etrafýnda halka tutturup zikir ve tesbihlerine iþtirak ettirmiþtir. Kabiliyetleri inkiþaf edip çekirdekleri sümbüllenen herþey gibi, çok büyük daðlar; birer talebe, birer derviþ gibi o Yüce Nebinin terennümlerine dem tutmuþlar, güçlü birer plak gibi ruhundan fýþkýran zikir iniltilerinin tesiriyle cihaný velveleye vermiþlerdir.
Bir çekirdek hüviyetinde her þeye dercedilen bu kabiliyet, çok deðiþik þekillerde kendisini göstermektedir. Biz bu yazýmýzda sadece garib aks-i sedalardan bahsedeceðiz.
Bugün aks-i sedalarýn sesi nasýl kuvvetlendirdiði, bazý sesleri aksettirdiði halde diðerlerini niçin aksettirmediði, çirkin seslere nasýl ahenk verdiði, bir fýsýltýyý nasýl uzak mesafelere taþýdýðý ve ilmi þekilde izah edilebildiði halde, aksi seda hala insanlarda, þirin sihrine bürünmüþ intibaýný uyandýrmaktadýr.
Aksi seda çok kere fýtratýn bir nevi radyo istasyonudur: Çapraþýk aletlere sahip olmamasýna raðmen, ses dalgalarým kuvvetlendirmekte ve onlarý akla hayale gelmez mesafelere nakletmektedir. Bundan 54 sene evvel, Alplerin bir tünelinde birkaç ton dinamit infilak etmiþti. Bunun neticesinde husule gelen muazzam gürültü, Ýsviçre’de, 35 km ötedeki köylerde duyulmuþ, fakat infilak yerinden birkaç kilometre ötedeki köylüler hiçbir þeyden haberdar olmamýþlardý. Bir müddet sonra, 165 km. kuzeydeki Ýsviçre—Almanya hududunda infilak sesinin duyulduðu haberinin gelmesi, bütün bölgeyi hayrete düþürmüþtü. Ýnfilak sesi 120 km. lik bir sahanýn üzerinden nasýl atlamýþtý?
Bu mesele ile meþgul olan meteoroloji istasyonu, Almanya’da duyulan sesin bir aks-i seda olduðunu ilan etti. Aksiseda; aksettirilmiþ bir sestir. Bahsi geçen vak’ada, tünelde teksif olunmuþ ses dalgalarý yükselerek 85 km. kuzeydeki bir bulut tabakasýna ulaþmýþ ve bu tabaka tarafýndan, tünelden 165 km. uzaktaki bölgeler aksettirilmiþtir.
Kavisli aynalarýn insanlara hayret ve hayranlýk veren durumlarý herkesin malumudur. Ses aksettiren cisimler de ayný þekilde hareket eder. Ses dalgalarýnýn satýhtan satýha atlamasýna meydan vermekte, çok kere onlarýn kuvvetini tonunu ve tekerrürlerinin sayýsýný deðiþtirmektedir. Bu hususta meþhur Amerikalý mizahçý Mark Twain þöyle demiþtir. ‘‘Bir tek kelime söylendiði zaman, bir çeyrek saat müddetle cevap verir.’’ Ýngiltere’nin Oxfordshire eyaletinde bir aks-i seda bir tek tabanca sesini, yirmi defa tekrarlamaktadýr. Galler ülkesinde Menaj asma köprüsünün ana kiriþine bir çekiçle vurulduðu zaman, bu ses, nehrin bütün 144 m. geniþliði boyunca her kiriþ tarafýndan tekrarlanmaktadýr.
Roma Campagna’sýndaki antika bir mezarýn baþýnda, altý tef’ileli bir mýsra okunduðu zaman, aks-i seda sesin kesilmesini beklemekte, sonra mýsrayý harfi harfine tekrar etmektedir. Böyle uzun bir aks-i sedanýn husule gelmesi için, sesi aksettiren cismin ses dalgalarý bahsi geçen cisme gidip dönünceye kadar, birkaç saniyelik bir konuþma mühletine meydan verecek derecede uzakta olmasý lazýmdýr. Ses, 3 saniyede 1 km. katedebildiðine göre, 3 saniyelik bir cümleyi tekrar eden aks-i sedanýn reflektörünün 500 m. mesafede olmasý icap eder.
Kavisli aynalarýn insanýn aksini büyültmesi gibi, bazý aks-i seda da kuvvetlendirmektedir. Bu nevi aks-i sedalara çok defa maðaralarda tesadüf edilmektedir. Sicilya’da bulunan “Dionysius’un Kulaðý” namýndaki maðarada, bir selofan kâðýdýnýn kýrýþtýrýlmasýndan doðan ses insanlar tarafýndan bir makineli tüfeðin ateþ almasý gibi duyulmaktadýr. Bu gibi yerlerde sesin bu derece þiddetlenmesi, birçok aks-i sedalarýn ayný zamanda birkaç satýhtan aksettirilmesinden ileri gelmektedir.
Mark Twain, Amerika’da yalnýz Almanca konuþan bir aks-i sedaya rastladýðýný iddia etmiþtir. Bu iddiaya gülmemek elde deðilse de birçok aks-i sedalarýn, aksettirecekleri sesleri seçerken çok müþkülpesent davrandýklarý muhakkaktýr. Ýngiltere’deki bir aks-i seda sadece kadýn seslerini tekrarlamaktadýr.
Bazý aks-i sedalar da tonu yükseltmek kabiliyetine maliktir. Rivayete göre, Ýrlanda’nýn Killarney gölü civarýnda ölmüþ bir musikiþinasýn ruhu orada flüt çalanlara refakat etmektedir. Hakikatte aks-i seda orada her notu bir oktav daha yüksek olarak aksettirmekle, basit bir boru sesine refakat ediyormuþ hissini uyandýrmaktadýr.
Bir prizmanýn güneþ ýþýðýný nasýl muhtelif renklere ayýrdýðýný herkes görmüþtür. aks-i sedada da sese ayný muameleyi yaparak bir ses “tayf-ý þemsi’’ husule getirmektedir. Amerika’nýn Montana hükümetindeki Bighorn mevkiinde, nehrin sesi, bazý yerlerde, sis veya canavar düdüðü gibi duyulmaktadýr. Vaktiyle kýzýlderililer, kötü ruhlarýn korkusundan, bu bölgeden geçmeðe çekinirlerdi. Þimdi ise, nehrin sesinin deðiþik uzunluktaki dalgalarýnýn, kayalarýn muhtelif kýsýmlarý tarafýndan aksettirilmesinin, bunlarýn kulaðýmýza arka arkaya gelmesi neticesini doðurduðunu biliyoruz. Müþahit baþka bir yerde durduðu takdirde, tonlarýn sesi tersine döner.
Aks-i sedalarýn diðer bazý garip halleri daha vardýr. Mesela, Maine’deki Saddleback daðlarýndaki bir aks-i seda, mesela kýzýlderelilerin harp þarkýsýný, yumuþak naðmeli bir melodiye çevirmektedir.
Denizlerdeki aks-i sedalarýn, meraklýlarýn vaktini geçirmekten baþka faydalarý da vardýr. Bunlarýn baþýnda denizlerin derinliðini ölçmek gelir, Echolot adlý cihaz, hareket halinde bir gemiden, 200 metre derinlikte, saniye baþýna 4 ölçü alýnmasýný mümkün kýlmaktadýr. Bu cihaz gayet basit bir prensibe dayanmaktadýr. Suyun altýnda vücuda getirilen ses dalgalarý su yüzüne çýkmakta ve oradan yukarýya aksettirilmektedir. Elektrikle iþleyen bir cihaz, aks-i seda duyulana kadar geçen zamaný ölçmekte, böylelikle derinlik kolayca anlaþýlmaktadýr.
Dünyanýn en garip aks-i sedalarý, seslerin kubbelerden aksettiði yerlerde duyulmaktadýr. Dünyaca meþhur fýsýltý galerileri bunlarýn arasýndadýr. Mesela, St. Paul katedralinin büyük kubbesi altýnda çýkarýlan en ufak fýsýltý, 30 m. ileride son derece vazýh olarak duyulmaktadýr. Yukarýda bahsi geçen “Dionysius’un Kulaðý” da en güzel fýsýltý kubbelerden biridir. Bu maðaranýn en yüksek yerinden, 35 m. aþaðýdaki bir insanýn nefesini bariz bir þekilde duymak kabildir. Tarihi bir rivayete göre, zalim Dionysius, rakiplerini bu maðaraya kapattýrýr ve fýsýltý halindeki konuþmalarýn yukarýdan dinlerdi.
Bütün bunlardan sonra kendimize dönüp soralým. “Acaba hiç ruhumuzun fýsýltýlarýna, tarihimizin aks-i sedalarýna kulak veriyor muyuz?”
Safvet SENÝH
radyobeyan