Dört Mezheb Fýkhý
Pages: 1
Murabaha Ve Tevliye By: ezelinur Date: 07 Þubat 2010, 16:23:18
Murabaha sözlükte "ribh" kelimesinden alýnma bir mas-dardýr. Ribh, fazlalýk demektir. Fýkýhçýlarýn ýstýlahmdaysa bir eþyayý, mez-heblerde anlatýlan tafsilâtlý þartlar çerçevesinde maliyet fiyatýna ek bir kârla satmaktýr.

Tevliye ye gelince, bu, lügatte baþkasýný veli ve yetkili kýl­mak anlamýna gelen "Vella ðayrehu" fiilinin mastarýdýr. Þerîatte ise; malý, fiyatýna ekleme yapmaksýzýn ilk alýþ fiyatýna satmaktýr. Bunun hükmü, önce verilen tafsilât çerçevesinde, murabahanýn hükmü gibidir, vazîa da bunlar gibidir. Buna "muhatte" denilir. Vazîa: Malý, alýþ fiyatýndan eksiði­ne satmaktýr.

Bir kimse malýný murabaha veya vazîa yoluyla satar, sonra da alýþ fiyatýný ve onunla ilgili þeyleri açýklarken yalan söylediði burhan, ikrar ve­ya baþka bir yolla ortaya çýkarsa hüküm ne olur? Buna iliþkin mezheblerin geniþ açýklamalarý aþaðýya alýnmýþtýr.

(176) Mâlikîler dediler ki: Murabaha eþyayý, satýn alýnmýþ olduðu fiya­ta satýcý ve müþterice bilinen belli bir kâr ilâvesiyle satmaktýr ki bu, hilâf-ý evlâdýr. Çünkü bu herkes için çok zor olan bazý açýklamalarý gerektirmekte­dir. O zaman da bu satýþ fâsid olarak vâki olmaktadýr. Zîrâ satýcý, satýlýk malý ve alýþ fiyatýna ek olarak yaptýðý harcamalarý açýklamakla yükümlüdür. Bu da çoðu kez anlaþmazlýklara yol açar. Ýsti´man satýþý da böyledir.

Ýsti´man satýþý, müþterinin satýcýya güvenerek ondan mal satýn almasý demektir. Bu da ona þöyle demesiyle olur: "Bu malý, baþkalarýna sattýðýn gibi bana da sat. Çünkü ben fiyatýný bilmiyorum." Müzayede satýþý da böy­ledir. Bu, malýn fiyatýnýn kesinleþmesinden ve satýcýnýn ikisinden biriyle an­laþmasýndan önce iki veya daha fazla kiþinin bir malý satýn almak için fiyat arttýrmasý demektir. Önce de belirtildiði gibi bu arttýnm, fiyatýn kesinleþme­sinden sonra yapýlýrsa haram olur.

Murabaha iki þekilde olur:

1- Müþterinin satýcýya, meselâ yüzde on veya daha fazla, ya da daha az kâr vermek üzere onunla pazarlýk etmesi. Bunun da iki þekli vardýr:

a) Satýcý, malý belli bir fiyata satýn almýþtýr. Alýþ fiyatýna ek olarak ona bir masraf yapmýþ deðildir. Bunun hükmü açýktýr. Müþteri, aralarýnda an­laþtýklarý hesaba göre kâr miktarýný ekleyerek malýn bedelini satýcýya Ödeye­cektir.

b) Satýcý, satm aldýðý bedele ek olarak malýna masraf yapmýþtýr. Bu da üç durumu kapsar:

bb) Mala yaptýðý masraf, mal üzerinde sabit olarak bulunan bir ayýn olur. Meselâ beyaz bir kumaþ alýr ve onu boyar. Veya atýlmýþ yün alýr ve onu eðirir. Veya aldýðý kumaþý diker veya nakýþlar. Boyama, eðirme, nakýþlama ve dikme, kumaþ üzerinde var olan niteliklerdir. Bunun hükmü þudur: Bu masraflar da malýn alýþ fiyatý gibidir ve o fiyata eklenir. Kâr da bu toplam fiyata göre hesaplanýr. Ancak satýcýnýn, malýn alýþ fiyatýný açýkladýðý gibi, bu masraflarý da açýklamasý þarttýr ve þöyle demesi gerekir: "Kumaþý þu ka­dara satýn aldým. Onu þu kadara boyattým veya þu kadara diktirdim veya þu kadara nakýþlattým." Bu iþleri kendisi yapmýþsa, meselâ terzi olduðu için kumaþýný kendi dikmiþ veya boyacý olduðu için kendisi boyamýþþa, kendisi için ücret ve kâr hesaplanmaz.

cc) Mal üzerine yaptýðý masraflar, malda mevcûd ve mala mahsus ol­maz. Malý kendi evinde depolama ve taþýma ücreti gibi. Bunun hükmü þu­dur: Bu masraflar fiyatýn aslýndan sayýlmaz ve bunlar için kâr da hesaplanmaz. Ama sýrf bu malý depolamak için bir ev kirâlamiþsa ve bu mal olmadýðý tak­dirde o evi kiralamaya ihtiyacý yoksa, o zaman bu kira ücreti de malýn alýþ fiyatýna eklenir; fakat bunun için kâr hesaplanmaz. Âdete göre onun mari­fetiyle satm almak zoruhluysa, simsar ücreti de böyledir.

dd) Mal üzerine yaptýðý masraflar, malda mevcûd olmaz; ama bu mas­raflar bu mala mahsus olurlar. Bu da kumaþý katlayýp baðlamak ve balyala­mak gibi, âdete göre tüccarýn kendi yaptýðý iþlerden olduðu halde bu iþi yaptýrmak için adam kirâlamýþsa, bu masraf malýn ne alýþ fiyatýna eklenir, ne de bu masrafa karþý kâr tahakkuk ettirilir.

Ama hayvana yapýlan masraf gibi tüccarýn kendi yaptýðý iþlerden deðil­se, bu masraflar fiyatýn aslýna eklenir. Fakat bunlar için kâr hesaplanmaz. Satýcýnýn bunlarý da açýklamasý þarttýr. Satýcý, malýnda sabit ayýn olarak mev­cûd olan boya, dikiþ, nakýþ gibi mevcûd olsun; taþýma ücreti gibi sabit ayný bulunmasýn ve o mala özgü olmasýn; ya da özgü olsun ama âdete göre satýcý­nýn kendi yapmasý gereken iþlerden olsun olmasýn bütün masraflar için ken­disine kâr vermesini müþteriye þart koþarsa, bu masraflarýn tümünü söylediði takdirde þartýna uyulur.

Bundan da anlaþýlýyor ki, malýn alýþ fiyatýný ve malda mevcûd olsun ol­masýn yapýlan masraflarý açýklamak, her halükârda þarttýr. Satýcý, müþteri­ye, "yüzde on kâr verdiðin takdirde bu malý sana satarým der, sonra masraflarla birlikte malýn alýþ fiyatýný müþteriye söyler; ama bu masraflar­dan alýþ fiyatýna kârla birlikte eklenmesi sahih olaný, kârsýz olarak eklenme­si sahih olaný, eklenmesi asla sahih olmayaný açýklamazsa, alýþ veriþ akdi fâsid olarak yapýlmýþ olur. Çünkü, bu durumda müþteri, malýn bedelini bileme­mektedir.

2- Murabaha satýþýnýn iki þeklinden biri de malýn, toplam alýþ fiyatý üze­rine belirli bir kâr konularak satýlmasýdýr. Örneðin satýcýnýn "beþyüz lira ve­ya bin lira kârla birlikte, bu malý saün aldýðým fiyata sana sattým" demesi gibi. Bu durumda da satýcýnýn alýþ fiyatýný ve ona baðlý olarak mala yaptýðý masraflarý açýklamasý þarttýr. Bu masraflar boya ve benzerleri gibi mal üze­rinde mevcûd da olsalar, depolama ve taþýma ücreti gibi mal üzerinde mev­cûd olmasalar da açýklanmalýdýr. Kârla beraber alýþ fiyatýna eklenen veya kârsýz olarak eklenen veyahut alýþ fiyatýna asla eklenemeyen masraflar da açýklanmalýdýr. Bu durumda alýþveriþ akdi sahih olur. Ama taþýma ücreti ve benzeri alýþ fiyatýna eklenmesi sahih olmayan masraflar, müþteriden alýnmaz. Ancak satýcý, bu masraflarý da müþteriden almayý þart koþmuþsa, sahih olur.

Malýn bedelinin altýn veya gümüþ olmasý, ya da kýymetli (deðeri takdir edilen) bir nesne olmasý arasýnda bir fark yoktur. Meselâ bir kimse, bir ko­yuna bir kumaþ satýn alýrsa, bu kumaþý, satýn aldýðý koyuna nitelik bakýmýn­dan denk bir koyunla ve belli bir kâr fazlasýyla satmasý sahih olur. Ancak müþterinin bedel olarak vermek istediði koyunun kendi yanýnda bir mülk ol­masý, yanýnda olmasa da kendisi için tekeffül edilmiþ olmasý, yani koyunu elde etmesinin mümkün olmasý þarttýr. Aksi takdirde alýþveriþ sahih olmaz.

Hanbelîler dediler ki: Kârla birlikte malýn alýþ fiyatý da belli olur­sa, anýlan murabaha satýþý kerâhetsiz olarak sahih olur. Satýcý, "bu evi on-bin lira kârla birlikte, aldýðým fiyata -ki odayüzbin liradýr- sana sattým" derse sahih olur. Ama "onda bir kârla bu evi sana sattým" der ve alýþ fiyatý­ný açýklamazsa, alýþveriþ kerahetle birlikte sahih olur. Satýcýnýn ahþ fiyatýný ve mala yaptýðý masraflarý ayrý ayrý açýklamasý gerekir. Meselâ malý on lira­ya satýn almýþ ve ona on liralýk masraf yapmýþsa, bu þekilde açýklama yap­masý; "malý on liraya satýn aldým. On liraya da boyattým veya tarttýrdým veya ölçtürdüm veya yem verdim" demesi gerekir.

Þâfiîler dediler ki: Murabaha satýþý sahihtir. Bu, satýcýnýn "bu mah on Ýira kârla birlikte, satýn aldýðým fiyata -sözgelimi alýþ fiyatý yüz lira olsun-sana sattým" veya "bu mah alýþ fiyatýnýn yüzde onu kârla sana sattým" de­mesi þeklinde olabilir. Bu durumda müþteri, satýcýnýn malý kaça satýn almýþ olduðunu ve mala ne kadar masraf ettiðini biliyorsa satýþ sahih olur. Bu, þu sözün kapsamýna girer: "Bu malý, aldýðým fiyata ek olarak þu kadar kârla sana sattým" derse masrafýný açýklamasa bile sahih olur. Ancak satýcýnýn kendi yaptýðý çalýþmanýn ücretini veya gönüllü birinin parasýz olarak yaptýðý çalýþ­mayý açýklamadýðý takdirde bu ücretler, maliyet fiyatýnýn kapsamýna girmezler. Müþteri masraflarý bilmiyorsa, satýcý tarafýndan açýklanmadýðý takdirde bu masraflar, alýþveriþ akdinin kapsamýna girmezler.

Malýn alýþ bedeli bir eþya ise ve müþterinin de bundan haberi yoksa, sa­týcýnýn bunu da açýklamasý gerekir. Örneðin müþteriye, "bu kumaþý sana, ahþ fiyatýna -ki fiyatý da þu kadar deðerde bir eþya idi- sattým" Ama müþ­teri bu malýn alýþ bedelini biliyorsa, satýcýnýn bunu ona açýklamasý gerekmez. Açýkladýðýnda da alýþveriþ akdi, sahih olarak gerçekleþir. Açýklama, sâdece haram olan yalaný bertaraf etmek içindir. Malýn bedeli nakid veya misliyat-tan ise -ölçeklik tahýllar vs...- açýklanmasý gerekmez.

Hanefîler dediler ki: Murabaha satýþý, yani ahþ fiyatýna kâr eklene­rek yapýlan satýþ, iki þartla sahih olur:

1- Satýlan þey, meta olmalýdýr. Nakidlerin (altýn ve gümüþ paralarýn) murâbahayla satýlmasý sahih olmaz. Bir kimse iki altýn lirayý, yüz yirmi gümüþ kuruþa satýn alýrsa, bunlarý beþ kuruþ kârýna satmasý sahih olmaz. Zîrâ önceleri de bir kaç kez anlatýldýðý gibi nakidler, tâyin ile belirlenemezler. Satý­cý, "ben bu altýn lirayý þu fiyata sana sattým" der, sonra da baþka bir altýn lirayý sana verir. Çünkü (teslim almadýkça sýrf) satýn almayla ona mâlik olunmaz.

Satýcý, tüccarlarýn âdetine uygun olarak mala yapmýþ olduðu masraflarý alýþ fiyatýna ekleyebilir. Bu masraflar kumaþýn boyanmasý, dikilmesi, nakýþ-lanmasý, yün ile pamuðun bükülüp eðrilmesi, ark ve kanallarýn kazýlmasý gi­bi mal üzerinde sabit olarþk bulunabilecekleri gibi, aþýrýya kaçmamak kaydýyla taþýma ücreti, yem ücreti, simsar ücreti türünden olup satýlýk malýn üzerinde sabit olmayan ve onun dýþýnda kalan þeyler de olabilirler. Satýcýnýn, masraf­larý malýn alýþ fiyatýna ekleyeceðini þart koþmasý ve bunu açýklamasý gerekir mi, gerekmez mi? Bu hususta ihtilâf vardýr: Kuvvetli görüþe göre, daha ev­vel de iþaret ettiðimiz gibi, bunda baþvurulacak yer örftür. Tüccarlarýn âde­tine göre alýþ fiyatýna eklenebilen masraflarý, alýþ fiyatýna ekler. Âdete göre eklenmeyen masraflarý ekleyemez.

2- Semen (malýn bedeli) misli bulunur olmalýdýr. Cüneyh, riyal ve ben­zeri paralar gibi. Ölçeklik, tartýlýk ve (irilik bakýmýndan) biribirine yakýn olan sayýlýk nesneler gibi. Biribirinden çok farklý olan sayýlýk nesnelerse mislî ola­mazlar. Bir kimse on cüneyhe bir deve satýn alýrsa, onu alýþ fiyatýnýn üzerine belli bir kâr koyarak satmasý sahih olur. ayný þekilde deveyi on kile buðday­la satýn aldýðýnda onu ayný cinsten bir kile buðday kâr ile satmasý sahih olur. Yine bunun gibi bir kile buðdayý, aðýrlýðý üç kilogram olan bir teneke yað ile satýn aldýðýnda o buðdayý, belli miktarda fazla bir yaðla kârýna satmasý sahih olur. Ve diðer þeylerin satýþý da hep buna kýyaslanabilir.

Malýn bedeli mislî deðil de kýyemî ise, yani ölçekle satýlmayýp hayvan, kumaþ ve akar gibi deðer konularak satýlan bir nesne ise, murabahayla satýl­masý ancak Ýki þartla sahih olur:

a) Bu bedel, malýn ilk satýlýþýnda verilen bedelin aynýsý olmalýdýr. Örne­ðin Mehmet, Ahmet´ten bir koyun karþýlýðýnda bir kumaþ satýn alýr. Sonra Murat, ayný koyunu Ahmet´ten alýp mülk edindikten sonra onu vererek ku­maþý Mehmet´ten satýn alýr.

b) Kâr belli olmalýdýr. Örneðin ona, "bu kumaþý, satýn almýþ olduðun koyun ve on lira (veya bir kile buðday) kârla beraber senden satýn aldým" demesi gibi. Ama kâr belli olmazsa, örneðin "bu kumaþý mezkûr koyun ve kumaþ bedelinin yüzde beþi kadar bir kârla beraber senden satýn aldým" derse, alýþveriþ sahih olmaz. Çünkü bu durumda kumaþýn bedeli belirli deðildir.

(177) Hanefîler dediler ki: Satýcýnýn yalan söylediði burhan, ikrar veya yeminden kaçýnma þeklinde açýða çýkarsa; müþteri dilerse malý, satýn aldýðý tam fiyatla alýr, dilerse geri verir. Tevliye satýþýnda, satýcýnýn yalaný nedeniy­le yaptýðý fazla ödemeyi satýcýdan kesebilir. Murabaha satýþýndaysa müþteri­nin fiyat kesme hakký yoktur. Sâdece malý ya geri verir, ya da aldýðý tam fiyatla malý satýn alýr. Bazýlarý derler ki: Murabaha satýþýnda da fazla fiyatý keser. Meselâ satýcý, sermâyesi on liradýr diyerek beþ lira kârla, yani onbeþ liraya bir kumaþ satar da sonra sermayesinin on lira olmayýp sekiz Ura oldu­ðu açýða çýkarsa; müþteri, sermayenin aslýndan iki lirayý ve bunun karþýlýðý olarak kârdan da bir lirayý keser. Satýlan mal geri verilmeden telef olur veya müþteri tarafýndan tüketilirse, ya da müþterinin yanmdayken onda bir ayýp meydana gelirse, müþterinin muhayyerlik hakký düþer ve malýn belirtilen fi­yatýný tamamýyla ödemesi gerekir.

Mâlikîler dediler ki: Murabahada satýcý doðru bir kimse deðilse, ya hileci, ya yalancý, ya da iyiyle kötüyü biribirine karýþtýrýcý (Müdlis) olur.

Hileci ya da aldatýcý; müþteride, her ne kadar bulunmamasý malýn deðe­rini eksiltmese de, varlýðý dolayýsýyla mala raðbet edilecek bir niteliðin mal­da mevcûd olduðu vehmini uyandýran kimsedir. Ya da bulunmasý hâlinde malýn raðbet görmemesine neden olacak niteliklerin malda mevcûd olmadý­ðý vehmini müþteride uyandýrarak bunun aksini yapandýr. Bu da þöyle olur: Yanýnda uzun zamandan beri bekleyen eski bir mal olduðu halde fabrika­dan yeni gelmiþ bir mal imiþçesine müþteride vehim uyandýrýr. Ya da bu ku­maþýn falan fabrikadan gelmediði halde falan fabrikadan geldiði vehmini müþteride uyandýrýr. Yalnýz bu aldatmacanýn, malýn deðerini eksiltir olma­masý þarttýr. Eðer bu, mal için bir ayipsa ayýp muhayyerliði bahsinde anlatý­lan hükme tâbi olur. Mezkûr hile ve aldatmanýn murabaha satýþýndaki hükmü þudur: Müþteri, malý alýp almamakta serbesttir. Dilerse alýr; dilerse geri verir.

Yalancý ise; gerçeðin tersi yönde bildirimde bulunandýr. Malýn alýþ fi­yatým, olduðundan fazla söyler. Meselâ yirmiye aldýðý halde, otuza almýþ ol­duðunu söyler. Bu durumda müþteri, satýcýnýn sermayenin aslýna eklediði fazlalýðý ve bu fazlalýða tekabül eden kârý düþürme hakkýna sahiptir ve malý ancak bu (düþürülmüþ olan) fiyatla satýn almak mecburiyetinde olur. Satýcý bu fiyatý kabul etmezse, müþteri malý alýp almamakta serbest olur.

Malda geri verme hakkýný düþürecek bir arýza veya eksiklik meydana gelir, ya da piyasasý düþerse; satýcý da müþteriyi aldatmýþsa, müþteri, malýn fiyatý ile teslim aldýðý günkü deðerinden hangisi daha azsa, onu vererek malý satýn almakla yükümlü olur. Bu mal için kâr takdir edilmez. Satýcýnýn müþ­teriye yalan söylemiþ olmasý durumunda müþteri muhayyer olur. Dilerse malý, icarýný da katarak gerçek fiyatýyla satýn alýr. Dilerse satýcýdan teslim almýþ olduðu günkü deðeriyle satýn alýr. Ancak deðeri, onun yalan fiyatý ve kârýn­dan fazlaysa, o zaman müþterinin bu fazlalýðý Ödemesi gerekmez. Çünkü sa­týcý, yalan fiyata razý olmuþtur. Malýn deðerinin yükselmesi, ona özel bir hak kazandýrmaz. O, malýn bedelini yalan ile arttýrmýþtýr.

Tedlis yapan (aybý gizleyen) satýcýya gelince; o, malda ayýp olduðunu biliyor ve gizliyordun Müdlis (tedlis yapan) satýcýnýn murabahadaki hükmü, diðer satýþlardaki hükmü gibidir. Muhayyerlik bahislerinde de anlatýldýðý gi­bi, müþteri dilerse malý geri verir ve hiç bir yükümlülük altýna girmez. Diler­se malý almayý kabul eder ve satýcýdan da bir hak talep edemez. Yalnýz murabaha satýþýnda yalan, aldatma ve tedlis vukûbulursa, bu, fâsid satýþa benzer. Müþterinin teslim almasýndan önce mal telef olursa, müþteri o malýn bedelini ödemekle yükümlü olmaz. Ama müzayede ve müsâveme (pazarlýk ederek) satýþlarýnda yalan, aldatma ve benzeri haller vukûbulur da müþteri­nin teslim almasýndan önce mal telef olursa, sýrf satýþ akdi dolayýsýyla müþ­teri, o malýn bedelini Ödemekle yükümlü olur.

Hanbelîler dediler ki: Bir kimse bir þeyi tevliye veya murabaha sa­týþýyla satar, sonra da müþteriye yalan sermâye açýklamasýnda bulunduðu an­laþýlýrsa, müþteri, murabaha ve tevliyede satýcýnýn asýl sermayeye yalan söyleyerek yaptýðý ilâveyi ve ´murabahayla satýn almýþsa bu ilâveye tekabül eden kârý düþürme hakkýna sahip olur. Muvâdaa (zararýna satýþ) da da faz­lalýðý düþürür. Düþürdükten sonra kalan fiyatla malý satýn almaya mecbur olur. Artýk bundan sonra da muhayyerliði kalmaz. Satýcý, "ben malýn alýþ fiyatýný söylerken yanýldým. Oysa ki ben daha fazlasýna satýn almýþým" der­se, yemin etmesi koþuluyla söz, satýcýnýndýr. Þöyle ki: Müþteri, onun yemin etmesini ister. O da satýþ vaktinde, malýn alýþ fiyatýnýn, kendisinin söyledi­ðinden daha çok olduðunu bilmediðine yemin eder. Satýcýnýn yemin etme­sinden sonra müþteri muhayyer olur: Dilerse malý geri verir. Dilerse, satýcýnýn iddia ettiði fazlalýðý öder. Satýcý yeminden kaçýnýrsa, alýþveriþ akdi hangi fi­yat üzerine yapýlmýþsa sâdece o kadarýný alma hakkýna sahip olur. Bazýlarý kuvvetli kavle göre, dürüstlükle tanýnmamýþ ise, satýcýnýn fazla fiyatla ilgili sözünün, beyyine getirmedikçe kabul edilmemesi gerektiði görüþünü tercih etmiþlerdir.

Þafiîler dediler ki: Murabahada satýcýmý yalan söylediði açýða çý­karsa, yani satmakta olduðu malý yüz liraya aimis olduðunu söyler, fakat daha eksik bir fiyatla satýn almýþ olduðu bürhafh veya ikrarla açýða çýkarsa, müþteri, asýl sermayeye yapýlan ilâveyi ve buna tekabül eden kân düþürme hakkýna sahip olur.

Satýcý yanýlarak malý daha eksiðine satýn almýþ olduðunu söylediðini id­dia ederse, Ýddia ettiði fazlalýðý alma hakkýna sahip olmaz. Ama müþteri onun bu sözünü doðrularsa satýcý, alýþveriþ akdini yürürlükte býrakmak veya fes­hetmekte muhayyer olur. Þayet müþteri onu yalanlarsa; satýcý da muhtemel bir yanýlma yolunu açýklarsa, meselâ, "deftere baktým; fiyatýn, söylediðim­den fazla olduðunu gördüm" derse, veya buna benzer sözler söylerse, eðer beyyinesi varsa beyyinesi dinlenir. Beyyine onu doðrularsa, muhayyer olur. Fazlalýk onun için sabit olmaz. Ama normal olarak yanýlabileceðini haklý çýkaracak bir yol açýklamazsa beyyinesi mutlak surette dinlenmez. Sözünde çeliþki bulunduðu için muhtemel bir yanýlma gerekçesi açýklasa da, açtkla-masa da beyyînesinin kesinlikle dinlenmemesi gerektiðini söyleyenler ie ol­muþtur. Mûtemed olan görüþ birincisidir. Satýcý, malýn bedelinin, satýcýnýn kendisine söylediðinden daha fazla veya daha eksik olduðunu bilmediðine dâir müþteriye yemin ettirebilir. Müþteri ikrar ederse; hüküm satýcýnýn sözü­nü doðrulamasý meselesindeki hükmün aynýsý olur. Satýcý muhayyer olur. Ama fiyat fazlalýðý onun için sabit olmaz. Müþteri fiyatý bilmediðine yemin ederse akid, hangi fiyat üzerine yapýlmýþsa, o haliyle kesinleþir. Taraflardan hiç bi­ri muhayyer olmaz. Yeminden kaçýnýrsa, yemin satýcýya teklif edilir. Yemin ederse; müþteri, malý satýcýnýn yemin etitði fiyatla alabileceði gibi, geri de verebilir.


radyobeyan