Ýhya-u Ulumiddin 1-2
Pages: 1
Vika By: derya Date: 01 Þubat 2010, 18:07:26
Vika

Eþler arasýndaki iliþkiye besmele ile baþlanmasý müstehâbdýr. Temastan önce Ýhlâs suresini okuyup Allahu Ekber deyip Lâ ilâhe illâllah dedikten sonra þu duâyý okumalýdýr:

Büyük ve yüce olan Allah´ýn ismiyle baþlarým. Ey Allahým! Eðer zürriyetimden bir çocuk çýkmasýný takdir etmiþsen, onu tertemiz bir evlat kýl!

Hz. Peygamber (s.a) bu hususta ümmetine þöyle tavsiyede bulunmaktadýr:
Biriniz ehliyle cinsî münasebette bulunmak istediði zaman ´Ey Allahým! Beni þeytandan uzaklaþtýr veya bana rýzýk olarak vereceðinden þeytaný uzaklaþtýr´ derse bu temastan eþlerin arasýndan bir çocuk doðarsa, þeytan o çocuða tasallut edemez.129 Meninin akmasý yaklaþtýðý zaman, içinden dudaklarýný kýpýrdatmaksýzýn þu ayeti okumalýdýr: ´Hamd o Allah´a mahsustur ki, sudan bir beþer yarattý...´

Âlimlerden biri, cinsî münasebette bulunmak istediði zaman (gayr-i Ýhtiyârî olarak) evdekilere iþittirecek derecede sesini yükseltip tekbir getirirdi.

Cinsî münasebette bulunmak isteyen kýbleden yüzünü çevirmeli, kýbleye hürmet için, cima anýnda kýbleyi karþýsýna almamalýdýr. Cima ânýnda gerek kendini ve gerekse hanýmýný bir örtü ile örtmelidir. Zira Hz. Peygamber (s.a) üzerini örter ve sesini alçaltýrdý ve eþine de sükûnet tavsiye ederdi.130

Sizlerden herhangi biriniz eþiyle cima ettiði zaman sakýn merkepler gibi soyunmasýnlar.131

Cimadan önce ince ve hassas konuþmalar yapmalý, hanýmý öpmelidir.

Çünkü Hz. Peygamber (s.a) þöyle buyurmuþtur:
Sakýn sizden herhangi biriniz hayvanýn eþinin üzerine atladýðý gibi eþine yaklaþmasýn. Aralarýnda elçi olsun. Denildi ki: ´Ey Allah´ýn Rasûlü! Elçi nedir?´ Þöyle buyurdu: ´Öpmek ve konuþmaktýr´.132

Üç þey vardýr ki, bunlar kiþinin acizliðinden kaynaklanýr: a) Tanýmasý gereken biriyle bir araya gelip onun ismini ve soyunu öðrenmeden ondan ayrýlmak, b) Biri kendisine ikrâm ettiði halde ikrâmýný geri çevirmek, c) Kiþi, câriyesine veya zevcesine yaklaþýp onunla konuþmadan, onunla seviþmeden önce onunla cinsî münâsebet kurup onun ihtiyacýný düþünmemek.133

Ayýn üç gecesinde kiþi için cinsî münâsebette bulunmak mek-ruhtur: a) Ayýn birinci gecesi, b) Ayýn sonuncu gecesi, c) Ayýn ortanca gecesi.

Deniliyor ki, bu gecelerde yapýlan cinsî münâsebette þeytan hazýr bulunur. Yine deniliyor ki, bu gecelerde þeytanlar cinsî münasebette bulunurlar. Bu gecelerde cinsî münâsebette bulunmanýn mekruh olmasý Hz. Ali´den, Muaviye´den ve Ebu Hüreyre´den (r.a) rivayet edilmiþtir:
(Cuma günü) yýkanan ve ailesini yýkatan kiþiye Allah rahmet etsin!

Bu hadîs-i þerifin te´villerinden birini (cuma günü cinsî münasebette bulunmak ve dolayýsýyla zevcesini de yýkanmaya mecbur etmek) yerine getirmek için âlimlerden bir kýsmý, Cuma gününde ve gecesinde cinsî münasebette bulunmayý müstehab görmektedir. Kiþi cinsî münasebette bulunup zevklendiði zaman, hanýmýnýn da zevklenmesine fýrsat vermesi gerekir ki, o hanýmýndan zevk aldýðý gibi, hanýmý da ondan zevk almýþ olsun. Zîra kadýnýn menisi çok zaman erkeðin menisinden daha sonra gelmektedir. Bu bakýmdan kadýnýn þehvetini tahrik edip, daha þehveti tamam olmadan ondan uzaklaþmak, ona bir nev´i eziyettir. Eþler arasýndaki meninin akýþýndan meydana gelen ihtilâf eðer kocanýn menisi daha önce akýyorsa buðz ve ayrýlýða sebep olur. Karý kocanýn ikisinin menisi birden akarsa bu durum zevceye daha lezzetli gelir. Böyle olmasý için erkeðin çaba sarfetmesi gerekir. O anda kiþi eþiyle deðil, kendi nefsiyle meþgul olmalýdýr. Zira kadýn çok zaman utanarak bu derdini açmaktan kaçar.

Karýsýyla dört gecede bir cinsî münâsebette bulunmasý uygun-dur ve böyle yapmak daha âdil bir þekildir. Zira müslüman bir erkeðe helâl olan kadýnlarýn sayýsý dörttür. Bundan daha fazla geciktirebilir. Evet, (kendi nefsini veya) zevcesinin nefsini zinadan korumak bakýmýndan gerektiði anda bu müddeti çoðaltýp veya azaltabilir. Çünkü kadýnýn bu hususta korunmasý kocasýna farzdýr. Her ne kadar zorluluðundan ötürü cinsî münasebette bulunmak kocadan þer´an istenilmese de... (Bu bakýmdan kocanýn vazifesi geceleyin hanýmýnýn yanýnda uyumaktýr. Hanýma düþende gece gündüz nefsini kocasýndan menetmemektir. Oruçlu olsa bile. (Zira ancak kocanýn izniyle nafile orucu tutabilir).

Kadýn hayýzlý iken onunla cinsî münasebette bulunmamalýdýr. Hayýz kaný kesildikten sonra da yýkanmadan önce (Þâfiî mezhebine göre) cinsî münasebette bulunmak yasaktýr. Hayýzlý iken cinsî münasebetin harâm olduðu Kur´an nassýyla sâbittir.

Denildi ki, kadýn hayýzlý iken yapýlan temaslardan ötürü çocukta cüzzam hastalýðý olur. Kiþi hayýzlý hanýmýnýn bütün bedeniyle oynayabilir. Mûtad yolun dýþýnda hanýmý ile temasta bulunamaz. Zira hayýzlý bir kadýnýn cinsî münâsebeti eziyet verici olduðu için haram kýlýnmýþtýr. Hanýmýn mûtad yolundan baþka yollarýnda ise eziyet daimî bir þekilde mevcuttur. Bu bakýmdan böyle bir yoldan münâsebette bulunmak, hayýzlý bir hanýmla münâsebette bulunmaktan daha þiddetli bir þekilde haramdýr.

´Kadýnlarýnýz sizin tarlanýzdýr. O halde tarlanýza nasýl isterse-niz öyle varýn´ (Bakara/223) ayeti Ýstediðiniz vakitte tarlanýza gelebilirsiniz´ mânâsýný da ihtiva eder. (Ýstediðiniz yoldan oraya varýnýz mânâsýný ifade etmez).

Hayýzlý hanýmýn eliyle istimna edilebilir. Cinsî münâsebet hariç, elbisesinin altýnda istediði þekilde bedeninin her tarafýndan yararlanabilir.134 Hayýz halinde kadýnýn kemer baðlama yerinden dizlerinin üstüne kadar uzanan küçük bir izar baðlamasý uygundur. Böyle yapmak edeptendir. Kiþi hayýzlý bulunan hanýmýyla beraber yemek yiyebilir. Onunla beraber ayný yatakta yatmak ve oynaþmakta kiþi için bir sakýnca yoktur. Hayýzlý olduðundan ötürü ondan cinsî münasebet hariç sakýnmasý gerekmez.

Eðer kiþi ikinci bir defa helâliyle cinsî münâsebette bulunmak istiyorsa, temastan önce tenasül uzvunu yýkamalýdýr. Eðer kiþi ihtilâm olmuþsa uyandýktan sonra tenâsül organýný yýkamadan önce veya küçük su dökmeden önce cima etmemelidir,

Taharetsiz uyanmamak için, gecenin baþlangýcýnda cima mekruhtur. Eðer cünüb iken uyumak veya yemek istiyorsa, namaz için abdest aldýðý gibi abdest almalýdýr. Çünkü böyle yapmak sünnettir. Ýbn Ömer þöyle diyor:

Hz. Peygamber´e ´Herhangi birimiz cünüp olduðu hâlde uyuyabilir mi?´ diye sordum. ´Evet, abdest alýp uyuyabilir´ buyurdu.135

Fakat bu hususta ruhsat bildiren bir haber vardýr. Zira Aiþe validemiz (r.a) Rasûlullah´ýn (s.a) hiç suya dokunmadan cünüp olarak uyuduðunu rivayet etmektedir.136

Kiþi yataðýna yatmadan önce yataðýnýn yüzünü eliyle süpürmeli veya yataðý silkmelidir. Çünkü yataktan ayrýldýktan sonra ne olduðundan habersizdir.137

Cünüp iken traþ olmak, týrnak kesmek, kasýklarý traþ etmek veya kan aldýrmak veya bedenin herhangi bir parçasýný koparýp atmak uygun deðildir. Zira bütün bu parçalar âhirette bedene geri döneceklerdir. Eðer bedenden cünüp olarak ayrýlmýþlarsa, cünüp olarak döneceklerdir.
Deniliyor ki, cünüp iken kesilen her kýl, kýyâmet gününde ´Neden beni cünüp iken kestin?´ diye adamýn yakasýna yapýþýr ve dâvacý olur.

Cimanýn edeplerinden birisi de azil yapmamaktýr. Tohumun tarlasý olan (zevcenin) rahminden baþka, menisini herhangi bir yere akýtmamalýdýr.

Hiçbir nefis yoktur ki, Allah Teâlâ onun yaratýlýþýný takdir etmiþ olsun da o olmasýn,138
Ýþte Hz. Peygamber´in azil için söylediði budur. Eðer azil ya-parsa (bilsin ki) âlimler azlin mübâh veya mekruh olmasý hususunda dört görüþtedirler.

a) Bir grup âlim; mutlak ve her durumda azil mübahtýr, demiþtir.
b) Bir grup da; mutlaka haramdýr, demiþlerdir.
c) Baþka bir grup da; eðer kadýnýn da rýzasýyla olursa helâldir, eðer kadýnýn rýzasý yoksa helâl deðildir, demiþtir. Sanki bu son grup, azil yapmayý deðil, kadýna eziyet etmeyi haram kýlmaktadýr.
d) Bir kýsým âlimler de; câriyede azil yapmak mübahtýr, fakat hür hanýmlarda azil yapmak mübah deðildir, demiþlerdir. Bize göre en doðru fetva, azlin mübah olmasýdýr.

Kerâhiyet´e139 gelince, þu üç mânâya gelmektedir:

a) Tahrîmen kerâhiyet
b) Tenzîhen kerâhiyet
c) Faziletin terki mânâsýna gelen kerâhiyet.

Bu bakýmdan ´azil yapmak mekruhtur´140 diyenler üçüncü mânâ ile mekruh olduðunu söylemek istiyorlar. Yani azil yapmakta faziletin terkedilmesi vardýr. Nitekim camide oturan bir kimse için ´Þu adam boþ oturup zikir veya namazla meþgul ol-mazsa oturmasý mekruhtur´ ve ´Mekke´de oturan bir kimse, her sene haccetmezse kerâhet iþlemiþtir´ denir. Bu kerâhetten gaye; evlâ ve faziletliyi terketmek demektir. Azil meselesinde de bu þekildeki kerâhet sabittir. Çünkü biz daha önce evlat edinmekteki faziletten bahsetmiþtik.
Kiþi zevcesiyle cinsî münasebette bulunduðunda, onun bu temasýndan kendisine erkek ve Allah yolunda çarpýþýp þehid düþen her evladýn ecri yazýlýr.

- Ey Allah´ýn Rasûlü! Bu nasýl olur?
- Sen mi onu yarattýn? Sen mi onu hidâyet ettin? Onun dirilmesi ve ölmesi de sana mý aittir?
- Ey Allah´ýn Rasûlü! Onu yaratan, hidâyet eden, dirilten ve öldüren Allah´týr.

Böylece Rasûlullah (s.a) o hükmü ikrar ettirdi.

Bu hükmünü þu sýrra binâen söylemiþtir: Eðer bu kiþiye hadîste vasfý geçen evlat gibi, bir evlat verilirse, böyle bir evladýn doðumuna sebep olduðu için sevap kazanýr. Oysa böyle bir evladýn esas yarataný, dirilteni ve cihada gitme kuvvet ve kudretini kendisine vereni Allah Teâlâ´dýr. Babaya düþen vazife ki varolmasýnda sebep olmaktýr cinsî münasebette bulunmaktýr. Cinsî münasebette bulunmak da ancak meniyi anne rahmine akýttýðý takdirde gerçekleþmiþ olur. Biz azil yapmanýn, kerâhet-i tahrîmiyye veya tenzihiyye olmadýðýný, ancak þu illetten ötürü söyledik: Yasaðýn (nehyin) isbatý ancak nass veya nass ile bildirilen baþka bir þeyin üzerine kýyas etmekle mümkündür. Oysa azlin mekruh olmasý için herhangi bir nass olmadýðý gibi, kerâheti hakkýnda kýyas edebileceðimiz bir asýl da mevcut deðildir. Aksine burada azlin mübah olduðuna dair kýyas yapýlacak bir asýl vardýr. O da evlenmeyi esasýndan terketmek veya evlendikten sonra cimâý terketmek veya cinsî münasebette bulunduðu halde meniyi akýtmayý terketmektir. Bunlarýn herhangi birini terketmek, en faziletli olaný terketmek demektir. Herhangi bir yasaðý iþlemek deðildir. Bunlarla azl arasýnda hiçbir fark yoktur. Zira çocuk, ancak meninin rahme düþmesiyle oluþur. Meninin rahme düþmesinin de dört sebebi vardýr:

1. Evlenmek.
2. Cinsî münâsebette bulunmak.
3. Cinsî münasebette bulunduktan sonra meninin akmasýna kadar sabretmek.
4. Meni aktýktan sonra rahme varsýn diye duraklamak.

Bu sebeplerin bir kýsmý çocuk yapýmýna diðerinden daha yakýndýr. Meselâ dördüncüden kaçýnmak, üçüncüden kaçýnmak gibidir. Böylece üçüncüsü, ikincisi gibi ve ikincisi de birincisi gibidir.

Azil yapmak, âzalarý daha belirmeyen çocuðu düþürmek veya olduktan sonra çocuðu öldürmek gibi deðildir. Zira çocuðun oluþtuktan sonra düþürülmesi veya olduktan sonra öldürülmesi, var olan bir varlýða saldýrýp yok etmek demektir.

Var olmuþ çocuðun dört mertebesi vardýr. Varlýk mertebelerinin ilki, meninin rahme akýp, hayatý kabul etmeye hazýrlanmak için kadýnýn suyu ile karýþmasýdýr. Ýþte bu þekilde kadýnýn suyu ile karýþmýþ bir meniyi yok etmek cinayettir. Ýkinci mertebesi, eðer bu meni, kan pýhtýsý veya et parçasý olursa onu ifsâd etmek, birinciyi ifsâd etmekten daha da korkunç bir cinâyet olur. Üçüncü mertebe, çocuða ruh üfürülür ve âzalarý belirirse, cinâyet daha da korkunçlaþýr. Dördüncü mertebesi ve cinâyetin en aðýrý ise, çocuðun annesinden diri olarak doðduktan sonra hayatýna son vermektir.

Bizim ´Varlýk sebebinin baþlangýcý, meninin rahme akýtýlmasýdýr, erkek uzvundan çýkmasý deðildir´ dememizin sebebi þudur; çocuk sadece erkeðin menisinden yaratýlmaz, iki eþin menilerinin karýþmasýndan meydana gelir; ya erkek ile kadýnýn suyundan veya erkeðin suyu ile kadýnýn hayýz kanýndan meydana gelir.141 Hekimlerden bazýlarý ´döl yataðýndaki et parçasý Allah´ýn takdiri ile hayýz kanýndan yaratýlýr´ demiþtir. Kan pýhtýsýnda kanýn yeri, yoðurt içindeki sütün yeri gibidir. Erkeðin menisi ise, o kanýn katýlaþmasý için, mayanýn süt için þart olmasý gibi þarttýr. Zira yoðurt ancak maya ile meydana gelebilir. Durum ne olursa olsun kadýnýn suyu (menisi) çocuðun oluþumunda þarttýr. Bu bakýmdan eþlerin sularý (menileri) akidlerdeki icab ve kabulün yerine geçer. Bu bakýmdan kim önce akde evet deyip sonra karþý tarafýn kabullenmesi olmadan önce cayarsa, akdi feshettiðinden ötürü suçlu sayýlmaz. Ne zaman icab ile kabul, yani verdim ile aldým sözü bir araya gelirse, ondan sonra caymak yapýlmýþ bir akdi feshetmek demek olur. Erkeðin bel kemiklerinde bulunan meni, tek baþýna çocuðu yapmadýðý gibi, erkeðin tenâsül uzvundan çýktýktan sonra kadýnýn suyu veya kaný ile karýþmadýkça çocuk olmaz. Ýþte en açýk kýyas budur.

Ýtiraz: Meniyi dýþarýya akýtmak çocuðun olmasýný bertaraf et-mek hususunda mekruh sayýlmasa dahi, insaný böyle yapmaya sevkeden niyetinden ötürü mekruh olmasý, uzak sayýlmayan bir ihtimaldir. Zira insaný azil yapmaya sevkeden niyet, bozuk bir niyettir. Böyle bir niyette þirkin þâibelerinden bir koku vardýr.

Cevap: Ýnsaný azil yapmaya sevkeden niyetler beþ tanedir:
Birincisi, câriyeler hususunda yapýlan niyettir. Cariyesi gebe kalmak suretiyle azâd edilmeye hak kazanýp, mülkünden çýkmasýn, mülkünü elinden çýkarýcý sebepler ortadan kalksýn diye azil yapar. Bu þekildeki azil ise, þer´an yasaklanmýþ bir azil deðildir.

Ýkincisi, kadýnýn gençlik ve güzelliðini korumak için azil yapmaktýr. Böyle bir niyetle yapýlan azil de yasaklanmýþ deðildir.

Üçüncüsü, çocuklarýnýn çokluðu sebebiyle sýkýntýnýn çokluðundan, geçim zorluðundan ve gayr-ý meþrû yerlere baþvurmaktan kaçýnmak niyetidir. Böyle bir niyetle yapýlan azil de yasak deðildir. Zira zorluðun ve çalýþmanýn azlýðý, dinin yardýmcýsý olur. Gerçi asýl kemâl, Allah´ýn teminâtýna güvenip ona tevekkül etmektir. Nitekim Allah Teâlâ þöyle buyurmuþtur:

Yerde yürüyen ne kadar canlý varsa, hepsinin rýzký sadece Allah´a aittir. (Hud/6)Þüphe yoktur ki, azil yapmakta kemâlin zirvesinden düþüþ olduðu gibi, en faziletli olaný terketmek de sözkonusudur. Fakat görünüþte tevekküle aykýrý olan, malý koruyup biriktirmek, tevek-küle zýt olmakla beraber yasak bir þeydir diyemeyiz.

Dördüncüsü, kýz çocuðunun ar getireceði düþüncesiyle yapýlan azildir. Kýz çocuklarý kendilerine bir ayýp olur diye öldürmek cahiliyye Arabýnýn âdeti olduðu gibi, kýz çocuklarýnýn baþkasýyla ev-lenmelerinde bir rezâletin olduðuna inandýðý için azil yaparsa, bu niyeti bozuk bir niyettir. Eðer bu niyetten ötürü evlenmenin esasýný veya cinsî münâsebetin esasýný terkederse günahkâr olur. Yani evlenmeyi veya cinsî münâsebeti terketmekten ötürü deðil, bu niyetinden dolayý günahkâr olur. Böylece bu niyetle yapýlan azilde de sorumluluk vardýr, Hz. Peygamber´in sünnet-i seniyyesinde ar ve ayýbýn olduðuna inanmaktan doðan tehlike ise, daha þiddetlidir.142 Böyle bir kiþi, kendisini erkeklere benzetmek istediði için üstüne erkek çýkacak diye evlenmeyi terkeden bir kadýna benzer.

Beþincisi, temizliðe aþýrý derecede düþkün olan bazý kadýnlarda olduðu gibi, çocuk doðurmaktan, hayýz ve nifastan kaçýndýklarý için çocuk istememeleridir. Hatta evlenmekten bile kaçýnmalarýdýr. Bu hâricî mezhebine mensup kadýnlarýn âdetidir. Onlar temizliðe çok önem verirler. Hayýz halinde oruç tutar. Hatta hayýz günlerinde geçen namazlarýný bile kazâ ederler. Helâya bile soyunarak girerler. Onlarýn yaptýklarý sünnet-i seniyye´ye aykýrý bir bid´attir. Bu niyet de bozuktur. Haricî kadýnlarýndan birisi Âiþe vâlidemiz (r.a) Basra´ya geldiði zaman, Âiþe´nin huzuruna girmek için izin istemiþ, ancak Âiþe validemiz ona izin vermemiþtir. Bunlarýn da çocuk doðurmamalarý deðil, bu niyet ve tutumlarý bozuktur.

Çocuklarýn nafakasýndan korkarak evlenmeyi terkeden biz-den deðildir. (Hz. Peygamber bu sözünü üç defa tekrar etmiþtir).143

Þayet bu hadîsi öne sürerek itiraz edecek olursan, derim ki: Azil yapmak, evlenmeyi terketmek gibidir. Fakat Rasûlullah´ýn ´Bizden deðildir´ demesi, þu mânâya gelir: ´Sünnetimiz ve yolumuz üzerinde bize uymuþ deðildir´; zira sünnetin en faziletlisi evlenip çocuk edinmektir.

Hz. Peygamber´in (s.a) azil hakkýnda ´Azil, çocuðu diri diri gömmektir´ dediðini ve ´Diri olarak (topraða) gömülen kýza hangi günahla öldürüldüðü sorulduðu zaman´ (Tekvir/8)144 ayetini okuduðunu söyleyecek olursan ki bu hadîs sahih´de vardýr cevap olarak deriz ki: Bu hadîs gibi, azlin mübah olduðuna iþaret eden birçok sahih hadîs de vardýr. Hz. Peygamber´in ´çocuðunu diri gömmektir´ sözü ise ´gizli þirktir´ sözü gibidir. Bu ise, haram olmasýný deðil, mekruh olmasýný icabettirir.

Ýtiraz: Ýbn Abbas (r.a) azlin, çocuðu öldürmenin bir þekli olduðunu söylemiþtir. Zira azil yapmakla doðumu önlenen, küçücük iken öldürülen bir yavru gibidir.

Cevap: Ýbn Abbas bu kýyasýyla varlýðýn önlenmesini, varlýðýn doðduktan sonra öldürülmesi hususuna kýyas etmiþtir. Bu kýyas ise, zayýf bir kýyastýr. Zayýf olduðundan ötürü Hz. Ali (r.a) Ýbn Abbas´ýn bu þekilde kýyas yaptýðýný duyduðu zaman, onun bu kýyasýnýn yerinde bir kýyas olmadýðýný söyleyerek þöyle demiþtir: ´Ancak meni yedi tür deðiþimden geçtikten sonra zâyi edilirse, öldürülen çocuk hükmüne geçer´. Hemen bu sözün akabinde yaradýlýþýn geçirdiði devirler hakkýnda vârid olan þu ayeti celîleyi okudu:

Biz insaný muhakkak ki, çamurun özünden yarattýk. Sonra Âdem´in neslini saðlam bir yerde (rahimde) bir nutfe (az bir su) yaptýk. Sonra o nutfeyi kan pýhtýsý hâline getirdik. Ondan sonra kan pýhtýsýný bir parça et yaptýk. O et parçasýný da kemikler haline getirdik. Kemiklere de et giydirdik. Sonra ona baþka bir yaratýlýþ (ruh) verdik. (Mü´minûn/12-14)

Daha sonra Hz. Ali (r.a) þu ayeti de okudu:
Diri olarak (topraða) gömülen kýza hangi suçtan ötürü öldürüldüðü sorulduðu zaman... (Tekvir/8)
Azil meselesinde itibar edilmesi gereken delilleri ve kýyas yolunda ileri sürdüðümüz delilleri güzelce tedkik ettiðin zaman, Hz. Ali ile Ýbn Abbas´ýn mânâlara dalmak ve ilimleri idrâk etmek hu-susundaki derecelerinin arasýndaki farklýlýk güneþ gibi açýk bir þekilde görünür.

Nasýl hak, Hz. Ali´nin tarafýnda olmasýn ki, Müslim ve Buhârî´de ittifakla Câbir´den þu hüküm rivayet edilmektedir: ´Bizler Hz. Peygamber´in zamanýnda Kur´an indiði halde azil yapýyorduk´. Baþka bir tabir ile, ´Biz azil yapýyorduk, bizim böyle yaptýðýmýz Hz. Peygamber´in kulaðýna gittiði halde bizi bu hareketimizden menetmedi´.145

Sahih´de Câbir´den þu hüküm de rivayet edilmektedir: Adamýn biri Hz. Peygamber´e gelerek þöyle dedi:
- Benim bir câriyem var. Ayný zamanda o câriye hurmalýkta da bizim hizmetimizi görür ve sâkilik yapar. Ben ise arada sýrada onunla buluþurum. Fakat onun gebe kalmasýný istemiyorum.

Hz. Peygamber (s.a) þöyle cevap verdi:
Ýstersen azil yap. Fakat muhakkak ki, Allah tarafýndan ona ne takdir edilmiþ ise ona gelecektir.
Bundan sonra uzun bir zaman adamcaðýz Rasûlullah´yanýna gelmedi. Sonra bir gün çýkageldi ve dedi ki: ´Ey Allah´ýn Rasûlü! Bizim câriye gebe kaldý´. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a) ´Ben kendisi için takdir edilen olacaktýr dedim ya´ buyurdu. Bütün bu hükümler, Sahîh-i Müslim ile Sahih-i Buharî´de yer almatadýr.146

129) Müslim ve Buhârî
130) Ümmü Seleme´den, (zayýf bir senedle)
131) Ýbn Hâce, (Utbe b. Abd´den zayýf bir senedle)
132) Deylemî, (Enes´ten). Hadîs münker´dir.
133) Deylemî
134) Bu fetva Muhammed b. Hasan´ýn fetvasýdýr. Bu zata göre, kadýnýn tenasül uzvu hariç, kocasý bedeninin diðer kýsýmlarýný elleyebilir. Çünkü Hak Teâlâ ´hayýz yerinden uzaklaþýnýz´ buyurur. Hayýz yeri ise, tenasül uzvu´dur. Hadîs-i þerifte ´Hayýz hali olduðunda -cima hariç- istediðinizi yapabilirsiniz´ (Müslim) buyurulmuþtur. Hanefîlerden Tahavî, Mâlikîlerden Asbað da bu fetvayý desteklemiþlerdir. Fakat Gazalî´nin burada söylediði Þafii mezhebine göre verilmiþ bir fetva deðildir, kendisinin görüþü olabilir. Bkz. Ýthaf" us-Saade
135) Müslim ve Buhârî
136) Ebu Dâvud, Tirmizî, Ýbn Mâce
137) Ebu Hüreyre´den
138) Müslim ve Buhârî
139) Hususi bir yasaklama ile terk etmeyi gerektiren bir hitaptýr. Mutlak terketme kesinlikle kastolunmamaktadýr. Çünkü böyle oldu mu haram olur.
140) Ýmam Irâkî bu hadîsin aslýna rastlamadýðýný söylemektedir. Fakat Ebu
Zer hadisinin aslý vardýr. Ýbn Hibban Sahih adlý eserinde azlin haram olduðuna bu hadîsle delil getirmiþtir.
141) Bu görüþ, devamýndan da anlaþýldýðý gibi eski hekimlerin görüþüdür.
142) Evlenme, Resûlüllah´ýn sünnet-i seniyyesidir. Eðer kiþi kýzýnýn evlenmesinde ayýp olduðuna inanýrsa sünnette de ayýbýn olduðuna inanmýþ olur ki bu bir felâkettir,
143) Daha önce geçmiþti.
144) Müslim, (Vehb´in kýzý Cüzzame´den)
145) Ýmam Gazâlî´nin belirttiði gibi hadîs, Müslim ve Buhârî tarafýndan rivayet edilmiþtir. ´Bizi azletmekten menetmedi´ibaresi ise, sadece Müslim´de vardýr.
146) Son kýsým sadece Müslim´de vardýr.
 


radyobeyan