Ýhya-u Ulumiddin 1-2
Pages: 1
Gayret By: derya Date: 01 Þubat 2010, 16:29:13
Gayret (Kýskançlýk)

Gayret ve kýskançlýkta mutedil hareket etmektir. Þöyle ki; koca, felâketlerinden korkulan iþlerin baþlangýcýnda gafil olmamakla beraber kötü zan, inat ve gizliyi araþtýrmakta da aþýrý gitmemelidir.

Hz. Peygamber kadýnlarýn gizli taraflarýný araþtýrmayý yasaklamýþtýr.107

Hadîsin baþka bir rivayetinde ´kadýnlarý meþakkat ve eziyete sokacak hareketleri yasaklamýþtýr´ þeklinde gelmiþtir. Hz. Peygamber (s.a) Tebûk´tan dönerken Medine´ye girmeden önce ashâba þöyle demiþtir:
Sakýn geceleyin gidip hanýmlarýnýzýn kapýlarýný çalmayýnýz.108

Böyle demesine raðmen iki kiþi Hz. Peygamber´in emrine muhalefet ederek ondan önce Medine´ye girdiler. Onlarýn her ikisi de evinde nâhoþ hadiselerle karþýlaþtýlar.109

Kadýn, kaburga kemiði gibidir. Eðer onu düzeltmek istersen onu kýrarsýn. Bu bakýmdan onu kendi hâline býrak. Eðriliðiyle beraber ondan lezzetlenmeye bak.110

Bu hadîs, kadýnýn ahlâkýnýn düzeltilmesi için çaba sarfederken ona karþý þefkatli davranmak hakkýnda vârid olmuþtur.

Gayretin bir kýsmý vardýr ki, Allah Teâlâ ondan nefret eder. O da þek ve þüphe olmadýðý halde kiþinin, hanýmýndan þüphe etmesidir.111

Çünkü böyle bir kýskançlýk Kur´an´da bizim için yasaklanan kötü zan hükmüne girmektedir. Oysa zannýn bir kýsmý günahtýr.

Hz. Ali (r.a) þöyle demiþtir: ´Sakýn aþýrý derecede karýný kýskanma. Zira böyle yaptýðýn takdirde kendini haklý çýkarmak için ona kötülük nisbet etmek ve çamur atmak mecburiyetinde kalýrsýn´.
Yerinde olan gayret ise, her müslümana lâzým bir haslettir ve dinen övülmüþtür.

Muhakkak ki, Allah gayrete gelir. Mü´min de gayrete gelir. Allah´ýn gayreti kiþinin kendisine haram kýlýnan bir þeyi yapmasý demektir...112

Acaba sizler Sa´d´ýn gayretinden hayret etmez misiniz? Allah´a yemin ederim, ben, Sa´d b. Ubâde´den daha gayretliyimdir. Allah da benden daha gayretlidir.113

Allah Teâlâ gayretinden ötürü fuhþiyâtýn her çeþidini, gizlisini ve açýðýný yasaklamýþtýr. Oysa Allah´tan daha çok özrü seven hiç kimse yoktur. Zaten Allah´ýn özrü kabul etmeyi sevdiðindendir ki, bu kadar uyarýcý ve müjdeleyici peygamberler gönderilmiþtir ve yine Allah´tan daha fazla övülmeyi seven hiç kimse yoktur ve bu-nun içindir ki, Allah Teâlâ kullarýna cenneti va´detmiþtir. Hz. Peygamber (s.a) þöyle buyurmaktadýr:
Mi´rac ecesi cennette bir saray gördüm. O sarayýn bahçesinde bir cariye vardý. ´Þu saray kimindir?´ diye sordum. Denildi ki: ´Bu saray Ömer´indir´. Ben o saraya bakmak istedim. Fakat ey Ömer! Senin kýskançlýðýný hatýrlayarak (vazgeçtim).114

Rasûlullahýn bu hadîsini iþiten Ömer aðlayarak þöyle dedi: ´Sana karþý da mý kýskanýrým ey Allah´ýn Rasûlü?´
Hasan Basrî þöyle demiþtir: ´Siz hanýmlarýnýzýn çarþý ve pazarlarda erkeklerle sýkýþýk bir þekilde gezmelerine müsamaha mý ediyorsunuz? Kýskanmayaný Allah berbat etsin?´

Hz. Peygamber ayný konuda þöyle buyurmaktadýr:
Gayretin (kýskanmanýn) bir kýsmý vardýr ki, Allah onu sever. Diðer bir kýsmý vardýr ki, Allah ondan nefret eder. Gurur ve kibrin de bir kýsmý vardýr ki, Allah onu sever ve bir kýsmý vardýr ki, Allah ondan nefret eder. Allah´ýn sevdiði gayret ve kýskanmak ise emare ve þüphe bulunduðu halde olan kýskançlýktýr. Allah´ýn buðzettiði gayret ise ortada þüphe olmadýðý halde yapýlan kýskançlýktýr. Allah´ýn sevdiði kibir ve gurur ise, savaþ esnasýnda düþmanla karþý karþýya gelindiðinde kiþinin kendisine güvenerek böbürlenmesidir. Allah´ýn buðzettiði kibir ise bâtýlda olan kibirdir.115

Muhakkak ki ben çok kýskancým. Kýskançlýktan mahrum olan deyyustur.116
Ýnsaný kýskançlýktan kurtaran yol þudur: Kiþi ne hanýmýnýn yanýna baþka erkekleri sokmalý, ne de hanýmýný çarþýlara býrakmalýdýr. Hz. Peygamber (s.a) kýzý Fâtýma´ya þöyle sordu:

´Kadýn için en hayýrlý þey nedir?´ Fâtýma: ´Ne kadýnýn erkeði, ne de erkeðin kadýný görmesidir´ dedi. Bu cevap üzere Hz. Peygamber, kýzý Fâtýma´yý kucaklayarak þu ayeti okudu: ´(Bunlar) birbirinden türeyen bir nesildir´. (Âli Ýmran/34)

Bu hareketiyle, Hz. Fâtýma´nýn sözünü makbul bir söz olarak kabûl ettiðini ilân ediyordu. Rasûlullah´ýn ashabý, hanýmlar erkeklere bakmasýnlar diye duvarlarýndaki delik ve pencereleri týkýyorlardý. Muaz (r.a) hanýmýnýn pencereden baktýðýný gördüðünde hanýmýný dövdü. Bir defasýnda da hanýmýnýn, yarýsýný yemiþ olduðu bir elmayý hizmetçisine verdiðini gördü ve yine onu dövdü.

Hz. Ömer þöyle demiþtir: ´Kadýnlarý pek fazla giydirmeyiniz ki çadýrlarýndan ayrýlmasýnlar´. Hz. Ömer, bu sözünü þu hikmete bi-naen söylemektedir: Kadýnlar elbiseleri eski olduðu zaman çýkýp gezmeyi istemezler.
Yine Hz. Ömer þöyle demiþtir: ´Hanýmlarýnýzý Hayýr ve Yok kelimelerine alýþtýrýn´.

Hz. Peygamber (s.a) kadýnlara câmiye gitmeleri için izin vermiþtir. Fakat günümüzde en doðrusu ihtiyar hanýmlar hariç, diðer kadýnlarý mescide göndermemektir. Bizim bu fetvamýz sahâbe-i kirâm zamanýnda bile doðru sayýlmýþ bir fetvâdýr. Nitekim Âiþe vâlidemiz (r.a) diyor ki: ´Eðer Allah´ýn Rasûlü, kendisinden sonra kadýnlarýn yaptýklarýný bilseydi, onlarý evden çýkmaktan menederdi.117

Ýbn Ömer Hz. Peygamber´in ´Allah´ýn câriyelerini (kýzlarýný) Allah´ýn mescidlerinden menetmeyiniz´ þeklindeki sözünü nak-lettiði zaman kardeþlerinden biri ´Evet, Allah´a yemin ederim, biz onlarý Allah´ýn camilerinden menedeceðiz´ diye karþýlýk verdi. Bunun üzerine Ýbn Ömer bu karþýlýðý veren kardeþine kýzarak kendisini dövdü ve dedi ki: ´Ben "Hz. Peygamber ´Kadýnlarý camiye gitmekten menetmeyiniz´ dedi" diyorum. Sen ise buna karþýlýk ´Evet onlarý menedeceðiz´ diyerek ýsrar ediyorsun´.

Ýbn Ömer´in kardeþi bu hadîse insanlarýn bozulmuþ olduðunu kesinlikle bildiðinden muhalefet etmiþti. Ýbn Ömer´in ona karþý duyduðu kýzgýnlýk ise, onun özür beyan etmeksizin doðrudan Rasûlullah´ýn hadîsine muhalefet etmesinden ileri geliyor. Hz. Peygamber de kadýnlara sadece bayram günlerinde mescidlere gitmeye izin vermiþtir. Buna raðmen o günlerde dahi ancak kocalarýnýn rýzasýyla çýkabilirlerdi. Þu zamanýmýzda da iffetli ve namuslu kadýnýn kocasý kendisine izin verirse bayram namazlarýna gitmesi mübahtýr. Fakat en doðrusu ve en selâmetli hareket müslüman kadýn için evinde oturmaktýr. En uygun hareket müslüman kadýnýn ancak mühim bir mesele için evinden çýkmasýdýr. Zira sadece herhangi bir þeyi seyretmek için veya mühim olmayan iþler için müslüman bir kadýnýn evinden çýkmasý mürüvvetine halel getirir. Çoðu, zaman da fesâda yol açar. Bu nedenle müslüman bir kadýnýn evinden çýktýðý zaman gözünü yabancý erkeklerden sakýndýrmasý gerekir. Biz bu sözümüzle ´kadýnýn yüzü erkek için avret olduðu gibi erkeðin de kadýn için avrettir´ demiyoruz. Erkeðin yüzü kadýn için, tüysüz bir gencin yüzünün bâlið bir erkek için olduðu gibidir. Bu bakýmdan sadece fitne sözkonusu ise, o va-kit bâlið kiþi tüysüzün yüzüne bakamaz. Eðer fitne sözkonusu deðilse böyle "bir yasak yoktur. Zira asr-ý saâdetten bu yana erkeklerin yüzü çýplaktýr. Kadýnlar da peçeli olarak çýkmaktadýrlar. Eðer erkeklerin yüzü kadýnlar için avret olsaydý, muhakkak erkeklere de ´peçeli çýkýnýz´ ve kadýnlara da ´ancak zaruret halinde evinizden çýkabilirsiniz´ diye emir verilirdi.

107) Taberânî, Evsat
108) Ahmed, (Ýbn Ömer´den hasen bir senedle); Taberânî, Kebîr, (Ýbn Abbas´tan). Müslim ve Buhârî´de ´Kiþinin geceleyin ansýzýn evine gelmesi yasaklanmýþtýr´ hükmü vardýr.
109) Bu hadiseyi Câbir þöyle rivayet etmektedir: Tebuk seferinden Medine´ye döndüðümüzde sabahý beklemeksizin evlerimize kavuþmak için acele ettik. Bunun üzerine Hz. Peygamber Yavaþ olun ki geldiðimizin haberi Medine´ye gitsin de kadýnlar temizlensinler´ buyurdu.
110) Müslim ve Buhârî, (Ebu Hüreyre´den)
111) Ebu Dâvud, Nesâî ve Ýbn Hibban, (Câbir den)
112) Müslim ve Buhârî
113) Müslim ye Buhârî. Muðire b. Þu´be þöyle anlatýr: Sa´d b. Ubâde´nin ´Eðer hanýmýmla beraber birisini görürsem tedkik etmeksizin onu kýlýçla paramparça ederim´ demesi üzerine Hz. Peygamber ´Siz Sa´d´ýn gayretine hayret mi ediyorsunuz? Ýþte ben Sa´d´dan daha gayretliyim, Allah da benden
daha gayretlidir´ buyurdu. Bu olay, hanýmýna zinâ isnad edip sonra dört þâhid getiremeyen bir kimseye hadd vurulacaðýný beyan eden ayet nâzil olduðu zaman cereyan etmiþtir. Bkz. Ýthaf"us-Saâde
114) Müslim ve Buhârî. Ancak onlarýn rivayetinde ´mi´rac gecesi´ tabiri yoktur.
115) Ebu Dâvud, Nesâî ve Ýbn Hibban, (Câbir´den)
116) Ebu Ömer et-Tukanî
117) Müslim ve Buhârî

Ynt: Gayret By: zahdem Date: 01 Þubat 2010, 16:45:08
maalesef günümüzde iletiþim araçlarýnýn çoðu zanna göre heber yapýyor.bu durum insanlarý adeta zanna göre hareket eden bir topplum  haline getiriyor

radyobeyan