Cennete Girmenin Yolu ( By: GizEmLi_yAzaR Date: 11 Aralýk 2007, 03:48:10
ALLAH-u Zülcelal ayet-i kerimede þöyle buyurmuþtur: "Kim kendi Rabbinin huzurundaki makamdan korkar ve nefsini hevadan korursa onun yeri cennettir." (Naziat; 40-41)
Bu ayet-i kerimeden anlaþýldýðýna göre, insan bu dünyada nefs ve þeytana çok dikkat etmesi lazýmdýr. Nefis ve þeytan insanoðlunun en büyük düþmanlarýdýr.
Bir gün Þakik-i Belhi, talebesi olan Hatem-i Esam'a:
"Ne zamandýr buraya geliyor, beni dinliyorsun?" diye sordu. Hatim-i Esam:
"Otuz üç sene." diye cevap verdi. Þakik-i Belhi:
"Bu kadar zaman içinde benden ne öðrendin, neler istifade ettin?" dedi. Hatem-i Esam:
"Sekiz þeyden istifade ettim." diye cevap verdi. Þakik-i Belhi bunu duyunca:
"Yazýklar olsun sana Ey Hatem! Bütün zamanýmý sana harcadým, senin ise sekiz þeyden fazla istifaden olmamýþ." diye çok üzüldü.
Hatem-i Esam: "Ey Hocam! Doðrusunu istiyorsan, böyledir. Bundan fazlasýný zaten istemem. Bana bu kadar yetiþir. Çünkü, dünyada ve ahirette felaketlerden kurtulup ebedi saadete kavuþmanýn, bu sekiz bilgi ile olacaðýný iyi biliyorum." dedi. Þakik-i Belhi:
"Söyle bunlarý bende anlayayým." buyurunca, Hatem-i Esam þöyle anlattý:
"Ey Hocam! Birincisi: Ýnsanlara baktým, herkes bir þeyi seçmiþ, onu sevmiþ gördüm, bu sevgilerin çoðu, onlara ölüm yataðýna kadar, bazýlarý öldüðü vakte kadar, bazýlarý da mezara girinceye kadar, arkadaþlýk ediyor ve sonra onlarý yalnýz ve zavallý olarak býrakýp ayrýlýyorlar.
Onunla beraber kimse beraber mezara girmiyor, dert ortaðý olmuyor. Bu hali görünce, düþündüm ve kendime dedim ki, dünya da öyle dost þeçmeliyim ki, mezara benimle gelsin, bana orada arkadaþlýk etsin. Aradým, taradým, ALLAH-u Teala'ya yapýlan ibadetlerden baþka, böyle sadýk bir sevgili bulunmadýðýný gördüm. Dost olarak onlarý seçtim ve onlara sarýldým."
Þakik-i Belhi bunlarý iþtince: "Çok güzel yapmýþsýn Ey Hatim, çok doðru söylüyorsun, ikinci faydayý da söyle anlýyayým." dedi.
"Ey Hocam! Ýkinci faydam: Ýnsanlara baktým, herkesi arzularý keyfleri peþinde koþuyor, nefsin istekleri arkasýnda yürüyor gördüm ve þu ayet-i kerimeyi düþündüm:
"Kim kendi Rabbinin huzurundaki makamdan korkar ve nefsini hevadan korursa onun yeri cennettir." (Naziat; 40-41)
Çok düþündüm. Kur'an-ý Kerimin baþtan baþa doðru olduðunu, bilgilerimle, tecrübelerimle, aklýmla, vicdanýmla anladým ve tam inandým. Nefsimi düþman bilerek, ona aldanmamaya, uymamaya karar verdim ve mücadeleye baþladým.
Nefsimin arzu ve isteklerini yapmadým. Nihayet teslim olarak ibadetlerden kaçan o nefsin, þimdi ALLAH-u Teala'ya ibadete koþtuðunu, isteklerden vazgeçtiðini gördüm."
Þakik-i Belhi bunlarý iþitince: "ALLAH-u Teala sana iyilikler versin, ne güzel yapmýþsýn, üçüncü faydayý da söyle dinleyeyim." dedi:
"Ey Hocam! Üçüncü faydam: Ýnsanlarýn haline baktým, herkes dünyada bir sýkýntýya girmiþ, böylece dünyalýk toplamaya uðraþýyorlar gördüm, sonra þu ayet-i kerimeyi düþündüm:
"Sizin yanýnýzdaki dünya malý tükenir, ALLAH'ýn katýndakiler ise tükenmez. Muhakkak ki biz, ALLAH yolunda sabredenleri, yaptýklarý amelin daha güzeliyle mükafatlandýracaðýz." (Nahl; 96) dünya için topladýklarýmý ALLAH yolunda harcadým, fukaraya daðýttým. Yani baki kalmalarý için, ALLAH-u Teala'ya ödünç verdim.
Þakik-i Belhi bu sözleri iþitince: "Ne güzel yapmýþsýn ve ne güzel söylüyorsun Ey Hatem, dördüncü faydayý da söyle dinleyeyim." dedi:
"Ey Hocam! Dördüncü faydam: Ýnsanlara baktým, herkesin baþkalarýný beðenmediðini gördüm. Buna sebep birbirlerine hased etmeleri, birbirlerinin mevkilerine, mallarýna ve ilimlerine göz dikmeleri olduðunu anladým ve þu ayet-i kerimeye dikkat ettim:
"Yeryüzünde rýzký ALLAH'a ait olmayan hiçbir canlý yoktur." (Hud; 6) herkesin, ilim, mal, rütbe, evlat gibi rýzýklarýnýn, dünya yaratýlmadan evvel, ezelde taksim edildiðini, kimsenin elinde bir þey olmadýðýný ve çalýþmayý, sebeplere yapýþmayý emrettiðinden,
O'na itaat etmiþ olmak için, çalýþmak lazým geldiðini ve hased etmenin büyük zararlarýndan baþka, zaten lüzumsuz olduðunu anladým ve ALLAH-u Teala'nýn ezelde yapmýþ olduðu taksime ve çalýþýnca Rabbim'in gönderdiðine razý oldum. Bütün müslümanlarla sulh üzere olup herkesi sevdim ve sevildim."
Þakik-i Belhi bunlarý iþitince: "Ne iyi yapmýþsýn ve ne iyi söylü-yorsun, beþinci faydaný da söyle dinleyeyim." dedi:
"Ey hocam! Beþinci faydam: Ýnsanlara baktým, birçoklarýnýn insanlýk þerefini, kýymetini, amir, müdür olmakta, insanlarýn kendilerine muhtaç olduklarýný ve karþýlarýnda eðildiklerini görmekle zannettiklerini ve bununla iftihar ettiklerini, öðündüklerini gördüm. Bazýlarý da, kýymet ve þeref, çok mal ve evlad ile olur sanarak, bunlarla iftihar ediyorlar.
Bir kýsmý da insanlýk; þerefi, malý, parayý, insanlarýn hoþuna gidecek, herkesi eðlendirecek yerlere sarfetmektir sanarak, ALLAH-u Teala'nýn emrettiði yerlere ve emrettiði þekilde harcamýyorlar ve bununla öðünüyorlar gördüm. Ve þu ayet-i kerimeyi düþündüm:
"ALLAH'ýn yanýnda sizin en hayýrlýnýz, makamý en yüce olanýnýz takva sahibi olanlardýr." (Hucurat; 13)
Ýnsanlarýn yanýldýklarýný, aldandýklarýný anladým ve takvaya sarýldým. Rabbimin affýna ve ihsanlarýna kavuþmak için, O'ndan korkarak dinimin dýþýna çýkmadým, haramlardan kaçtým."
Þakik-i Belhi bunlarý iþitince: "Ne güzel söylüyorsun Ey Hatem, altýncý faydaný da söyle." dedi:
"Ey Hocam! Altýncý faydam: Ýnsanlara baktým birbirlerinin mallarýna, mevkilerine ve ilimlerine göz dikerek, fýrka fýrka, parti parti ayrýlarak, birbirlerine düþmanlýk ettiklerini gördüm ve þu ayet-i kerimeyi düþündüm:
"Muhakkak þeytan sizin düþmanýnýzdýr..." (Fatýr; 6)
Kur'an-ý Kerimin bu söylediðine uydum. Þeytaný ve onun gibi müslümanlarla uðraþanlarý düþman bilip, sözlerine aldanmadým, onlara uymadým. Onlarýn tapýndýklarýna tapmadým. ALLAH-u Teala'nýn emirlerine itaat ettim. Ehl-i sünnet alimlerinin gösterdiði yoldan ayrýlmadým. Kurtuluþ yolunun, doðru yolun, yalnýz Ehl-i Sünnet yolu olduðuna inandým."
Þakik-i Belhi bunlarý iþitince: "Ne güzel yapmýþ ve ne güzel söylüyorsun Ey Hatem, yedinci faydaný da söyle." dedi:
"Ey Hocam! Yedinci faydam: Ýnsanlara baktým, gördüm ki, herkes yiyip içmek, para kazanmak için uðraþýyor. Bu yüzden haram ve þüpheli þeyleri de alýyorlar ve zillete, hakaretlere katlanýyorlar. Þu ayet-i kerimeyi düþündüm:
"Yeryüzünde rýzký ALLAH'a ait olmayan hiçbir canlý yoktur." (Hud; 6) Kur'an-ý Kerim'in ALLAH kelamý olduðunu ve elbette doðru olduðunu ve o canlýlardan biri olduðumu bildim. Rýzkýmý göndereceðime söz verdiðine, elbette göndereceðine güvenerek, O'nun emrettiði gibi çalýþtým."
Þakik-i Belhi bunlarý iþitince: "Ne güzel yapmýþsýn ve ne güzel söylüyorsun, sekizinci faydayý da söyle." dedi.
"Ey Hocam! Sekizinci faydam: Ýnsanlara baktým, herkesin bir kimseye veya bir þeye güvendiðini, sýrtýný ona dayadýðýný gördüm. Bazýlarý altýnlarýna, mal ve mülküne, bazýlarý sanatýna ve kazancýna, bazýlarý mevki ve rütbelerine, bazýlarý da kendi gibi bir insana güveniyor. Sonra þu ayet-i kerimeyi düþündüm:
"Kim ALLAH'a tevekkül ederse, ALLAH ona kafidir." (Talak; 3)
Her zaman ve her iþimde yalnýz ALLAH-u Teala'ya güvendim. O emrettiði için çalýþtým, sebeplere yapýþtým. Fakat yalnýz O'na güvendim. O'ndan istedim ve O'ndan bekledim."
Þakik-i Belhi bu sözleri iþitince þöyle dedi:
“Ey Hatem! ALLAH-u Teala, her iþinde imdadýna yetiþsin! Hz. Musa'nýn Tevratýna, Hz. Ýsa'nýn Ýnciline, Hz. Davud'un Zeburuna ve Hz. Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem'in Kur'an-ý Kerimi-ne baktým. Bu dört kitabýn bu sekiz temel üzerine olduðunu gördüm. Bu sekiz esasý ezberleyip bunlara uyanlar, hayatlarýný bunlarýn üzerine kuranlar, bu dört kitaba uymuþ emirlerini yapmýþ olurlar."
Ýþte onlar hikmetle konuþuyorlar. Onlarýn aðzýndan çýkan sözler insanýn kalbine bir ok gibi saplanýyor. Hatem-i Esam'ýn sözlerinden anlaþýlan þudur ki; bu dünya istirahat yeri deðildir.
Dünyada ALLAH rýzasý olarak insanýn önüne ne gelirse, hiç fýrsat kaçýrmadan onu yapmasý gereklidir. Çünkü insan ALLAH-u Zülcelal'in rýzasýnýn hangi amelde olduðunu bilemez.
Bu dünya þerefi gelip geçicidir. Hakikaten kitaplarýn anlattýðýna göre; kýyamet gününde insanlar, tek tek ismiyle çaðrýlarak, mizanda amelleri tartýlacaktýr. Ýnsanýn hayýr ve þer amellerinin hepsi, orada okunacaktýr.
Eðer orada insanýn sevaplarý fazla olursa, çok þeref kazanýr. O insan cennete girmese dahi o þeref ona yeter. Ýnsanýn günahlarý fazla ise, orada bütün yaptýklarý meydana çýkýp bütün insanlar onu görürse, -Neuzübillah- o insan cehenneme girmese dahi bu azap ona yeter.
Sýrat köprüsünün altýnda öyle dehþetli bir ateþ vardýr ki; bütün melekler ve bütün Peygamberler dahi onun dehþetinden titrerler. Her insan mutlaka oradan geçecektir.
Onun için istirahatýmýzý ve kuvvetimizi orada gözetlememiz gerekir. Ýnsanýn; isterse vücudu parça parça olsun, isterse yumuþak yataðýnda ölsün, bu aynýdýr. Çünkü herkes bir gün ölecektir. Nitekim ALLAH-u Zülcelal ayet-i kerimede þöyle buyurmuþtur:
"De ki: Ölmekten veya öldürülmekten kaçýyorsanýz, bu kaçýþ size fayda vermez." (Ahzab; 16)
Ýnsan nefsini sevip onu rahat yaþatmak istiyorsa cenneti gözetlemesi gerekir. Çünkü oradaki rahatlýk hakiki rahatlýktýr. Onun için kimse dünyada, hiç rahatlýk beklemesin.
Þimdi dünyaya hakim olmuþ insanlara soralým! Acaba onlarýn ne kadar dertleri vardýr? Ýþte durum böyle iken bu dünya neye yarar? Ýþte bunlarý düþünüp tefekkür etmemiz lazýmdýr. ALLAH-u Zülcelal, Davud aleyhisselam'a þöyle vahyetmiþtir:
"Ey Davud, kendine ve ümmetine söyle ki; bir saatinizi benimle münacaata ayýrýn. Tenha bir yerde kendiniz ile Rabbiniz arasýndaki durumu daima düzeltin."
Þimdi herkes düþünsün! Eðer ölürsek, acaba kendimiz ile Rabbimiz arasýndaki durum nasýldýr?
Ýþte insan, her bir saat içinde kendi durumuna baksýn ve kendi halini murakabe etsin.
Diðer bir saatimizle de kendi nefsimizin hesabýný görelim. Hatta bir çok Evliyalar, sabahtan akþama kadar ne yapmýþlar ise, hepsini kaðýt üzerine almýþlardýr.
O kaðýdý okuyarak, eðer hayýr iþlerinde bulunmuþlar ise, ALLAH'a hamdediyorlardý, yok þayet vakitlerini gafletle geçirmiþlerse, hemen tevbe ediyorlardý. ALLAH-u Zülcelal, Davud aleyhisselam'a:
"Ey Davud, her gün bir saatinizle kendi nefsinizin hesabýný görün." buyurmuþ ve yine:
"Ey Davud kusurlarýnýzý düzeltmek için kardeþlerinizin yanýna gidin ki, onlar size kusurlarýnýzý söylesinler." diye emretmiþtir.
Ýþte insan, kendi kusurlarýný bilmiyor ve daima ondan gafil kalýyor. Ýnsanýn yakýn arkadaþý onun kusurlarýný daha iyi bilir. Onun için Hz. Ömer radýyallahu anh:
"Ayýplarýmý bir hediye gibi önüme getirene, ALLAH rahmet etsin." buyurmuþtur. Ýþte onlar böyleydiler. Onlar öyle pehlivan idiler.
Ýþte insan akýl ile düþündüðü zaman, iyiyi ve kötüyü birbirinden ayýrabiliyor. Mesela insan, aklý ile sabahtan akþama kadar, hep ALLAH'ýn zikrini yapmayý ister. Fakat insan bunu yapmadýðý zaman, aklýnýn nefsine esir olduðu meydana çýkar. Akýl nefsin üzerinde emir olursa, onu daima hayýr iþlerine götürür.
Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, bir gün Cebrail aleyhisselam ile birlikte Safâ daðýna çýkmýþtý. Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem:
"Ey Cebrail, seni gönderen ALLAH'a yemin ederim ki, Muhammed'in evinde yiyecek hiç bir þey yoktur." buyurdu.
Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem böyle söyler söylemez hemen Ýsrafil aleyhisselam geldi ve Safâ daðý titredi. Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem:
"Ey Cebrail bu titreme nedir? Yoksa kýyamet mi kopuyor?" buyurdu. Cebrail aleyhisselam:
"Hayýr, Ya Muhammed, ALLAH senin bu konuþmaný iþitti ve Ýsrafil'i gönderdi. Bakalým Ýsrafil sana ne diyecek!" dedi. Ýsrafil aleyhisselam:
"Ya Muhammed, ALLAH senin bu konuþmaný duydu ve eðer Habibim Ýsterse bu daðlarýn hepsini altýn yaparým." buyurdu ve:
"Bir Peygamber ve melik olarak mý istiyorsun, yoksa bir Peygamber ve kul olarak mý istiyorsun?" dedi. Bu arada Cebrail aleyhisselam, Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e yaklaþtý ve:
"Ya Muhammed kul olarak de!" dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem þöyle buyurdu:
"Ya Rabbi! Peygamber ve kul olarak, kul olarak, kul olarak!" (Nesai)
ALLAH-u Zülcelal, Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in ümmetinin ahiretine zarar verecek dünyayý kimseye vermesin. Hakikaten dünyanýn fazlasý zarardýr. Zararlý olan dünyayý Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem istememiþ ve ALLAH-u Zülcelal, bir Peygamberini dünya ile tehdit etmiþtir.
Eðer bizlere dünya, nefs ve þeytan saldýrýyorsa, hemen ALLAH-u Zülcelal'i çaðýralým, ALLAH-u Zülcelal çok merhamet sahibidir. O hemen yardýmýmýza gelir.
Anlatýldýðýna göre, Ýsrailoðullarý zamanýnda sapýk bir kadýn vardý. Herkesi güzelliði ile büyülemiþti. Evinin kapýsý her zaman açýk dururdu. Kapýnýn önünden geçen herkes kendisini odasýndaki bir sedir üzerinde oturur görürdü.
Onu gören herkes, kendisine tutulu-yordu. Hayranlarý içeriye girmek isteyince, on sarý lira vermek zorunda tutuluyorlardý. Ancak bu kadar parayý ödeyenleri yanýna býrakýyorlardý.
Bir gün bu kadýnýn kapýsý önünden bir abid geçiyordu. Abid'in gözü odasýnda sedir üzerinde oturan kadýnla karþýlaþýnca hemen ona tutuluverdi. Ne kadar nefsinin arzusuna karþý koymaya çalýþtý ise, bu arzuyu kalbinden silsin diye ALLAH'a ne kadar yalvardý ise de, buna muvaffak olamadý. Sonunda nefsine karþý vermiþ olduðu çetin savaþta maðlup oldu. Yanýnda bulunan bir kaç parça kumaþý satarak kadýnýn yanýna girmek için gereken parayý saðladý.
Parayý alýnca kadýnýn kapýsýna geldi. Kadýn giriþ ücretini simsarlarýndan birine ödemesini söyledi ve ona baþka bir zaman için randevu verdi. Adam randevu saatinde söz konusu eve geldi. Kadýn süslenmiþ ve odasýndaki sedirine kurulmuþtu.
Kadýnýn odasýna giren abid, varýp sedirde onun yanýna oturdu. Adam kadýnýn orasýna burasýna dokunmaya baþlayýnca ve kadýn da kendini onun kucaðýna koyuverince ALLAH'ýn rahmeti ve bereketi imdadýna yetiþiverdi.
Ýçinden: "ALLAH-u Zülcelal, þu anda arþýn üzerinden beni bu durumda böyle harama el atmýþ olarak görüyor. Þimdiye kadar ki tüm iyi amellerim silinivermiþtir." diye geçirdi.
Bu duygularýn etkisi ile kalbine bir korku düþtü, elleri titremeye baþladý, çehresinin rengi de uçmuþtu. Kadýn, yüzüne bakýp renginin uçtuðunu görünce:
"Ne oldu sana?" diye sordu. Abid:
"Ben Rabbimden korkuyorum, izin ver de çýkayým." dedi. Kadýn ona:
"Yuh sana! Þu anda eline geçen fýrsatý yakalamak için niceleri can atýyor. Kimbilir sana ne oldu?" dedi. Abid yine:
"Ben ALLAH'tan korkuyorum. Ýçeri girerken ödediðim ücret sana helal olsun, izin ver de çýkýp gideyim." dedi. Kadýn:
"Sen bu iþi þimdiye kadar hiç yapmadýn galiba!" dedi. Adam da:
"Hayýr, hiç yapmadým." diye cevap verdi. Bunun üzerine kadýn, abide adýný sordu. Abid de adýný ve hangi köyde oturduðunu kadýna söyledi. Arkasýndan da onun çýkýp gitmesine izin verdi. Adam hüngür hüngür aðlaya aðlaya ve piþmanlýðýndan baþýna toprak saça saça kadýnýn yanýndan çýkýp gitti. Bu defa da abidin sayesinde, kadýnýn kalbine bir korku düþtü. Ýçinden:
"Bu adam ilk defa günah iþlemeye kalkýþmasýna raðmen, ne kadar korkmuþtu. Oysa ben yýllardan beri günah iþliyorum. Onun, içinde korkusunu duyduðu ALLAH, benim de Rabbim olduðuna göre, ben O'ndan daha çok korkmalýyým." diye geçirdi.
Bunun üzerine kadýn hemen yaptýklarýna tevbe etti, kapýsýný insanlarýn yüzüne kitledi, sade bir elbise giyerek kendini ibadete verdi. Bir süre böylece ibadet ettikten sonra, içinden:
"O abid'in yanýna varayým. Belki benimle evlenir. Böylece devamlý þekilde yanýnda kalarak ondan dinim hakkýnda gereken bilgileri edinirim. Ayrýca o bana ALLAH'a nasýl ibadet edeceðim hususunda yol gösterir, bu konuda bana yardýmcý olur." diye düþündü.
Bu düþünce ile yol hazýrlýðýna giriþti. Yanýna bol bol eþya ve çok sayýda hizmetçi alarak yola çýktý. Köye varýnca abidi sordu. Abide köye gelen bir kadýnýn kendisini sorduðunu haber verdiler.
O da hemen evinden çýkýp kadýnýn yanýna gitti. Kadýn, abidi görünce kendisini tanýyabilsin diye yüzünü açtý. Abid görür görmez onu tanýdý ve aralarýnda geçen olayý hemen hatýrlayýverdi. Bunun üzerine yüksek sesli bir nara koyuverdi ve hemen arkasýndan ölüverdi. Bu durumu gören kadýn olduðu yerde kalakaldý. Büyük bir yas içinde oradakilere:
"Ben bu adam için buraya gelmiþtim. Acaba bu adamýn evlenmek isteyen bir akrabasý yok mu?" diye sordu. Oradakiler kadýna:
"Onun bir kardeþi var, ama hiçbir þeyi olmayan bir yoksuldur." dediler. Kadýn: "Zararý yok, benim bol bol malým var." dedi.
Bunun üzerine adamýn kardeþi kadýnýn yanýna geldi ve evlendiler. Kadýnýn bu evlilikten yedi oðlu dünyaya geldi ve oðullarýnýn hepsi ALLAH tarafýndan sýrasý ile Ýsrailoðullarýna Peygamber olarak gönderildi.
Ýþte ALLAH-u Zülcelal, kulluðu seviyor. Ýnsan ne kadar ALLAH-u Zülcelal'e kullukta bulunup O'na yalvarýrsa, o kadar ALLAH-u Zülcelal'in yanýnda makbul olur.
Ýnsan sadat-ý kiram'dan bahsettiði zaman içinde bir ferahlýk duyuyor. Ýmam-ý Rabbani þöyle buyurmuþtur:
"Bütün insanlar Evliyalardan menfaat görürler. Yalnýz, onlara itikadý olmayanlar müstesna..."
Bir zat Bayezid-i Bestami'ye gelerek:
"Ben nefsimle karþý karþýyayým. Ben nefsime galip gelemiyorum. Bana himmet et!" dedi. Bayezid-i Bestami:
"Senin nefsin var mýdýr?" diye sordu. O zat:
"Nasýl yok ki, daima onunla mücadele ediyorum." dedi. Bayezid-i Bestami:
"Ben sana bir ayet okuyayým, sen herhalde bu ayeti okumadýn." dedi ve þu ayeti okudu:
"ALLAH, mü'minlerden, canlarýný ve mallarýný, kendilerine cennet karþýlýðýnda satýn almýþtýr…" (Tevbe: 111)
Bayezid-i Bestami bu ayet-i kerimeyi okuduktan sonra: "Sen mü'min deðil misin?" diye sordu. Bunun karþýsýnda o zat mahcup kaldý ve gitti.
Hakikaten böyledir. Bizim malýmýzýn ve nefsimizin olmamasý lazýmdýr. ALLAH-u Zülcelal'e malýmýzý ve nefsimizi satmamýz gerekir. Çünkü Kur'an-ý Kerim'de ALLAH-u Zülcelal böyle buyurmuþtur. Demek ki nefsimiz ve malýmýz bizim deðil, ALLAH-u Zülcelal'indir. Bunu çok iyi bilmemiz lazýmdýr.
Bunu böyle bildiðimiz zaman, malýmýzý ve canýmýzý daima ALLAH-u Zülcelal'in rýzasý için kullanmamýz gerekir. ALLAH-u Zülcelal'in rýzasýna sebep olabilecek herhangi bir hizmet önümüze çýktýðý zaman, ALLAH'a sattýðýmýz nefsi ve malý orada kullanmamýz gerekir. Çünkü bu nefs ve mal ALLAH-u Zülcelal'in mülküdür. Böyle olunca ALLAH-u Zülcelal, bu **** olan can ve malýn karþýlýðýnda, kýyamet gününde nice nimetler bizlere verecektir.
Bazý Lokman-ý Hekim gibi zatlar þöyle buyurmuþlardýr:
"Sen vaaz ettiðin zaman, kalbini ALLAH-u Zülcelal'in huzuruna koy. Sen baþkalarýna bir þeyler söylediðin zaman, söylediðini, kalben yap ve buna çok dikkat et. ALLAH-u Zülcelal sana ne kadar yakýn ise, o kadar O'ndan utan."
ALLAH-u Zülcelal, ne kadar kudret ve azamet sahibidir. Ne kadar büyüktür ve ne kadar azimdir. Ýnsanýn kalbî niyeti, ALLAH-u Zülcelal'in yanýnda çok makbul olur. Eðer biz ALLAH-u Zülcelal'i sevip, O'na aþýk olursak, acaba ALLAH bize neler yapacaktýr?
Buna göre, biz insanlar bütün eksikliklerimizi bilmemiz, farketmemiz lazýmdýr. Bu dünya geçicidir. Bu dünyanýn geçici güzelliðine aldanmayalým. Gün gelecek bizlerde öleceðiz. Nitekim ALLAH-u Zülcelal ayet-i kerimede þöyle buyurmuþtur:
"(Ey Muhammed!) Þüphesiz sen de öleceksin, onlar da ölecekler." (Zümer; 3O)
ALLAH-u Zülcelal'in yanýnda vuku bulacak olay, sanki vuku bulmuþ gibidir. Bu ayet-i kerimeye göre, insanýn dünyada sanki hiç ölmeyecekmiþ gibi davranmasý çok yanlýþ birþeydir.
Bizden önceki insanlar Peygamberler ve Evliyalarýn hepsi ahirete göçtüler. Ne mutlu onlara ki, yanlarýnda salih amel götürdüler. Kitaplarda okuduðumuza göre onlarýn davranýþlarý ile þimdiki insanlarýn davranýþlarý hiç birbirine benzemiyor.
Hz. Ömer radýyallahu anh bir gün arsasýnda çalýþýyor iken ikindi namazýnýn cemaatine yetiþemediði için ikiyüzbin dirhem karþýlýðýndaki arsasýný cemaate gitmesine engel olduðu için sadaka olarak daðýtmýþtýr.
Oysa biz, ibadet ve zikir yapmayýp zamanýmýzý boþ boþa sarfediyoruz. Bizler ne kadar geride ve ne kadar ashab-ý kiram'ýn meþrebinden uzaðýz. Bunu çok iyi düþünmemiz lazýmdýr.
Abdullah bin Ömer bir gün, iki yýldýz göründüðü zamana kadar akþam namazýný tehir ettiði için, iki köle azad etmiþtir.
Kendimi ve sizleri sevdiðim içindir ki, bu tavsiyeleri kendime ve size yapýyorum. Onun için, bundan gafil olmayalým. Ömrümüz bizim çok büyük bir sermayemizdir. Eðer bu sermayeyi iyi kullanýrsak kazanç elde ederiz.
ALLAH-u Zülcelal kendi fazlý ve keremi ile bizlere muamele etsin ve hepimize razý olacaðý þekilde salih amel nasip etsin...
Ynt: Cennete Girmenin Yolu ( By: mevlüdekalýnsaz Date: 20 Þubat 2014, 21:39:53
Amin amin amin ecmain inşALLAH...Çok güzel ve faydalı tavsiyeler gerçekten.Rabbim razı olsun....
Rabbim bizlere tavsiyelere itimat edebilmeyi ve fiilen uygulayabilmeyi nasip etsin.
Rabbim vermiş olduğu, en büyük sermaye olan ömrümüzü Onun rızası yolunda geçirebilmeyi,
bu yolda da ALLAH dostlarını örnek alıp kendimize rehber edinebilmeyi nasip etsin.
Rabbim bizleri dünyada iken cenneti hak edecek amellerde bulundursun .Ebedi alemde merhametiyle tecelli etsin ve cennetiyle şereflendirsin inşALLAH...
Ynt: Cennete Girmenin Yolu ( By: 7/C Date: 09 Temmuz 2014, 00:11:34
Selamün Aleyküm....
RABBÝM bütün Müslüman kardeþlerimizizn Cennete girmesini nasip eyleri ÝNÞALLAH....
Ynt: Cennete Girmenin Yolu ( By: Nur1 Date: 20 Eylül 2014, 00:46:16
ALLAH-u Zülcelal kendi fazlý ve keremi ile bizlere muamele etsin ve hepimize razý olacaðý þekilde salih amel nasip etsin...Amin
Selamun Aleykum ve Rahmetullah ve berekatullah Rabbim razý olsun
Ynt: Cennete Girmenin Yolu ( By: ceren Date: 22 Aralýk 2014, 23:07:22
Aleykümselam.Rabbim razý olsun paylaþýmdan hocam.Bizleri günahdan sakýnan,helal dairede yaþayan ,cenneti kazanmak için yaþayan kullarýndan eylesin inþallah....
Ynt: Cennete Girmenin Yolu ( By: Bilal2009 Date: 22 Temmuz 2015, 14:27:41
Ve aleykümüsselam ve rahmetüllah , Cennet ancak yalnýz Allah (celle celalühü) için bir þeyler yaparak olur. Rabbim (celle celalühü) bizleri cennetini kazanan kimselerden eylesin.
Ynt: Cennete Girmenin Yolu ( By: Mustafa/Samed Date: 07 Aralýk 2015, 22:01:26
Ve Aleykümüsselam. Cennete girmek için Allah'a kulluk etmeliyiz. Paylaþým için Rabbim razý olsun.
Ynt: Cennete Girmenin Yolu ( By: Nur ERGÜN 8C 362 Date: 09 Aralýk 2015, 23:25:04
Allah teala hazretleri bizleri günahlarý mýzdan tovbeyle arindirsin
Ynt: Cennete Girmenin Yolu ( By: Kevšer Date: 10 Aralýk 2015, 05:40:24
Ve Aleykümüsselăm ecmain. Emeklerinize yüreðinize saðlýk kardeþim çok güzel paylaþým olmuþ. Rabbim bizleri herdaim Rýzasýna uygun yaþýyanlardan ve Peygamberimiz'in yolundan hakkýyla gidenlerden eylesin inþaAllah. Çünki bu dünyaya geliþ sebebimiz Allah'ýn Rýzasýný kazanmaktýr. Rabbimiz'in Rýzasýna nail olan kullardan oluruz inþaAllah..
Ynt: Cennete Girmenin Yolu ( By: Eda Coþkn 7 Date: 25 Nisan 2016, 19:41:50
Herkese selamun aleyküm arkadaþlar kim makamdan korkar ve nefsini hevadan korursa onun yeri cennettir." Eðer bunlara dikkat edersek inþallah yüce RABBÝM öteki dünyada mekânýmýzý CENNET eyler.:-):-) ALLAH ÝM NE OLUR ÖTEKÝ TARAFTA MEKANÝMÝZÝ CENNET EYLE YA RABBÝM .:-):-):-):-) AMÝN.:-):-):-):-):-):-):-):-):-) Hepiniz ALLAH â emanet olun.:-):-):-)
Ynt: Cennete Girmenin Yolu ( By: Nursima 7/B Date: 25 Nisan 2016, 20:37:08
Ve Aleykümüsselăm.Bu dünyada ne yaparsak yapalým her þeyi Allah için yapmalýyýz.Eðer nefsimize ayak uydurmassak ve onun istediklerinin tersini yaparsak Cennet'e girebiliriz.Rabbim bize Cennet kapýlarýný açsýn inþAllah.
Ynt: Cennete Girmenin Yolu ( By: rabiacortge7/d Date: 25 Nisan 2016, 20:50:07
Ve Aleykümüsselam.Bir insan eðer cennete girmek istiyorsa Allah'a kulluk etmelidir.cennete girmek için nefsimize hakim olmalýyýz Allah'ýn ibadetlerine uymalýyýz...
Ynt: Cennete Girmenin Yolu ( By: [Muhammed] Date: 13 Mayýs 2016, 19:28:58
Ve Alleykümselam Ve Rahmetullah Ve Berekatuh.Bu dünya bizler için imtihan bu dünyada Rabbimizin rýzasý için savaþýyoruz,gayretler saraf ediyoruz bunlarýn karþýlýðýný mükafatýný Rabbimizin en güzel þekilde kularýna veriyor.ÝnþaAllah bizlerde cennet ehli kulardan oluruz...
Ynt: Cennete Girmenin Yolu ( By: Ayþegül Yýldýrým koü Date: 27 Kasým 2018, 01:06:09
Ýyi insaný secdelerden deðil, doðru sözünden ve emanete ihanet etmemesinden tanýrsýn. - Hz.Ali (r.a
Sizler de bizlere bu kadar bilgi dolu güzel bir sayfayý ulaþtýrdýðýnýz için öðrendiðiniz ilimlerinizi emanet ediyorsunuz Allah razý olsun.
Ynt: Cennete Girmenin Yolu ( By: ceren Date: 27 Kasým 2018, 14:24:52
Esselamu aleykum. Rabbim bizleri islam yolunda hakkiyla yaþayan dünyasýný ahiretini kazanmak icin yaþayan cennet ehli kullardan olalim inþallah. Rabbim razý olsun paylasimdan kardeþim. ...
radyobeyan