Mucize Ve Büyük Özellikleri
Pages: 1
Mute Gavzesinde Vukua Gelen Mucizeler Ve Ayetler By: sumeyye Date: 27 Aralýk 2009, 16:50:01
Mute Gavzesinde Vukua Gelen Mucizeler Ve Ayetler


Buhari'nin bu hususta îbn-i Ömer´den rivayeti þöyledir: Peygamber (s.a.v.), Mûte Savaþma giden askerin baþýnda Zeyd bin Hârise´yi komutan tayýn etti. Ve buyurdu ki: "Zeyd þehîd düþerse, komutanýnýz Cafer´dir. Eðer Cafer de þehid düþerse, komutanýnýz fcn-i Ravâha´dýr!"

Vâkýdl der ki: Bana Rabta bin Osman´ýn Ömer bin Hakem´den naklettiðine göre, onun babasý þöyle demiþtir: Nûmân bin Rahtî adýndaki yahûdî gelip diðer insanlarla birlikte Peygamber (s.a.v.)´in yanýnda durdu. Peygamberimiz de bu sýrada: "Askerin komutam Zeyd bin Hârise´dir. O þehid düþerse komutan Cafer´dir! O da þehid düþerse komutanýnýz Abdullah bin Ravâha´dýr! Þayet Abdullah da þehid olursa, müslümanlar râzî olacaklarý birini kendilerine komutan seçsinler!" buyurdu... O´nun bu sözlerine kulak vermekte olan Nûmân dedi ki: "Yâ Eba´l-Kâsým, Sen eðer hakîkaten bir peygamber isen, burada, eðer þehid olursa diye isimlerim saydýðýn adamlarýnýn hepsi þehid olacaklardýr. Daha pekçoklarmýn isimlerini saymýþ olsan, muhakkak onlar da þehit olacaklardýr... Senden önceki Benî îsraîl peygamberlerinde de bu böyle olmuþtur... Bir peygamber, yüz kiþinin "Eðer þehîd olursa..." diye ismini saymýþsa, onlarýn yüzü de o savaþta þehîd olmuþtur... " Nûmân adýndaki bu yahûdî, sonra Zeyd bin Hârise´ye dönerek þu nasîhatta bulundu: "Ey Zeyd, savaþa gitmeden vasiyyetini yap! Zira sen bu savaþtan geri dönmezsin, asla Muhammed´i bir daha göremezsin! Eðer o, bir peygamberse, bu muhakkak böyle olacaktýr." Zeyd de ona karþý "Elbette ki O, hak peygamberdir! iyi ve güzel ahlaklý olup doðru sözlüdür!" diye cevap verdi..."

(Bu haberi, bu þekilde Beyhakî de rivayet etmiþtir...) [126]

Vâkýdl ve Beyhakî Ebû Hüreyre´den naklederler. O demiþtir ki: "Mûte savaþýna ben de katýlmýþtým. Düþmanýn askeri ve malzemesi o kadar çoktu ki, sayýlmayacak derecede... Sonra elbiselerinin süsü, altýn ve gümüþlere bezenmiþ olmalarý da göz kamaþtýrýyordu... Benim gerçekten gözüm kamaþmýþtý... Bunu farkeden Sabit bin Akram, bana dedi ki: "Ey Ebû Hüreyre, sana ne oluyor? Herhalde, gördüðün manzarayý çoðumsadm ve gözün kamaþtý?" Ben de "Evet öyle" diye cevap verdim. Sonra bana þunu söyledi: "Doðrudur, çünkü sen Bedir´de bizimle bulunmadýn! Unutma ki biz Bedir´de asla sayý çokluðu ile muzaffer olmadýk!"

Buharý, Enes´in þöyle dediðini rivayet eder: Peygamber (s.a.v.), Mûte Savaþma ordusunu gönderdiði zaman bayraðý Zeyd´e vermiþti... Zeyd, Cafer ve îbn-i ravâha sýrasiyle þehid olduklarý zaman, bunu ashabýna haber verdiler... Henüz onlardan haberci gelmeden Önce þöyle buyurdular: "Bayraðý taþýyan Zeyd þehîd oldu... îþte bayraðý Cafer aldý, fakat o da þehid oldu... Þimdi bayraðý Abdullah bin Ravâha taþýyor... Fakat o da þehid düþtü. En sonunda bayraðý Hâlid bin velîd ve onun sayesinde müslümanlar kurtuldu..."

Beyhakl´nin Ebû Katâde´den sevkettiði rivayet de aþaðý-yukarý bu mealde olup yalnýz bu rivayette þu önemli fark bulunmaktadýr:"... Pey gamber Efendimiz minbere çýkýp Zeyd´in, Cafer´in ve Abdullah bin Ravâha´nm þehid olduklarýný birer birer haber verdi ve sonunda buyurdular ki: "iþte þimdi bayraðý Hâlid bin Velîd aldý... Allah´ým, o Senin kýlýçlarýndan bir kýlýçtýr! Sen ona nusret eyle!" iþte bugünden sonra Hâlid bin Velîd´e, "Seyfullah" denilir oldu..."

VâkýdVnin Muhammed bin Salih el-Temmâr ile Abdül Cebbar bin Umâra´dan sevkettiði rivayette ise þöyle denilmektedir: Mûte´de iki taraf karþýlaþtýðý zaman Peygamber (s.a.v.) minber üzerinde oturup konuþ maya baþladý. Þâm ile kendisi arasýndaki perde keþfolunup olanlar aynen kendisine gösterilmiþti. O, Mûte´deki savaþý gözlüyor ve þöyle diyordu: "Elindeki bayraðý ile düþmanýn üzerine yürüyan Zeyd´e, Þeytan vesveseler verip ölümü kötü, yaþamayý güzel göstermek istedi... Zeyd ise: "Þimdi îmân alabildiðine mü´minlerin kalblerinde yerleþmiþ- ken, sen dünyâya mý raðbet edeceksin?" deyip ilerledi... Ve þehîd olup cennete girdi... iþte þimdi de bayraðý Cafer aldý. Þeytan ona da musallat olup ayný vesveseleri vermek istedi ise de, o da Zeyd gibi bu ves veseleri red ederek ilerledi... Nihayet o da þehîd düþtü ve cennete gitti... Sonra bayraðý Abdullah bin Ravâha aldý ve o da diðerleri gibi þehîd oldu... Þu farkla ki, onun Önceki iki arkadaþý koþarak cennete giderken Abdullah, yan yan cennete giddi..." Hz. Peygamber´in bu sözü ashaba aðýr geldi... Dediler ki: "Ey Allah´ýn Resulü, onun itirazý ne idi ki, böyle oldu?" Hz. Peygamberin cevabý ise þöyle oldu: "O savaþýrken yara alýnca geri döndü ve savaþý býrakmak istedi. Sonra toparlanýp kendi kendini azarlayarak cesarete geldi ve savaþýp þehîd oldu... Cennete girdi ve fakat arkadaþlarýnýn derecesine ulaþamadý..."

îbn-i Sa´d´ýn Salim bin Ebu´l-Ca´d tarikiyle Ebû Amir el-SahabVden þöyle bir rivayeti var: "Peygamber (s.a.v.)´e Cafer ve arkadaþlarýnýn haberi geldiði zaman çok üzüldü... Sonra tebessüm ettiler. Bunun sebebi sorulduðunda þöyle buyurdular: Ashabýmýn ölümleri bana çok hüzün vermiþti... Nihayet onlarý cennette karþýlýklý

kürsîlerde kardeþâne oturduklarým gördüm de sevindim... Fakat içlerinden birinin biraz yan çizdiðini görüp kýlýcý ve ölümü hoþ karþýlamadýðýný anladým... Cafer´i ise iki kanadýyla uçarken gördüm. Kanadlan ve ayaklarý, þehitlik kanma bulanmýþ vaziyette idi..."

îbn-i îshâk, îbn-i Sa´d, Beyhakî ve Ebû Nuaym Esma bint-i Amîs´ten rivayet ederler. O þöyle der: "Peygamber (s.a.v.), benim yanýma geldi ve bana: "Haydi Cafer´in oðullarýný bana getir!" dedi. Ben de onlarý getirdim. Peygamberimiz onlarý kucaklayýp sevdi, okþadý ve kokladý... Her iki gözünden yaþlar döktü... Ben bunun üzerine kendisine: "Ey Allah´ýn Resulü, niçin aðlýyorsunuz? Size Cafer ve arkadaþlarýndan bir haber mi ulaþtý?" dedim. O da bana cevâbýnda: "Evet, onlar bugün savaþýrken þehîd oldular" buyurdu."

Vâkidi, Beyhakî ve îbn-i Asaklr Abdullah bin Cafer´den þöyle naklederler: Ben, Peygamber (s.a.v.)´in anama gelip de babamýn þehid düþtüðünü haber verdiðini hatýrlýyorum? O vakit Resûlüllah buyurmuþtu ki:

"Ben sana müjde ediyorum! Allah, Cafer´e iki kanat verdi, o da bu iki kanadýyla cennete uçmaktadýr!"

"Resûlüllah Efendimiz bize geldiði vakit ben, kardeþime ait koyunlara kakýyordum. Peygamberimiz bunu görerek þöyle dua buyurdular: "Allah´ým, onun malýna bereketler ihsan eyle!" O´nun bu duasýndan sonra her malýmda bereket oldu... Ne aldým ve sattýmsa, son derece berekete nail oldum?"

Buharý îbn-i Ömer´den þu haberi rivayet eder: "Peygamber (s.a.v.), Cafer´in oðlu Abdullah´ý gördüðü zaman: "Selâm sana, ey iki kanad sahibi Cafer´in oðlu!" diyerek selam verirdi..."

Hâkim sahih olduðunu söyleyerek Ebû Hüreyre´den þöyle bir rivayet nakleder: "Resûlüllah (s.a.v.) buyurdu ki: "Ben, Cafer´i cennette uçan bir melek olarak gördüm. Ayaklarýndan da kan damlýyordu... Zeyd´i ise ondan daha geri mertebede gördüm. Sebebini sorduðumda, "Zeyd, mertebe bakýmýndan Cafer´den geri deðildir, fakat Cafer sizin yakýnýnýz olduðu için ona daha büyük bir mertebe lutfedilmiþtir" denildi..." [127] (Hâkim´in bu hususta îbn-i Abbas´tan da bir rivayeti bulunmakta ise de, o da ayný mealdedir...) [128]






[126] Bu, adý geçen yahudi kimdir, hangi kabiledendir, Peygamberimiz´in yanma niçin gelmiþtir? Bütün bunlar belli deðil... Ayrýca bu Mûte Savaþýndan önce, Hz. Peygamber bütün Yahudileri mahkum etmiþtir... Onlardan bin, hangi cür´et ve cesaretle Peygamber´ýn Mescidi´ne girebilir? Hiç izin almadan O´nun huzurunda böylece nasýl konuþabilir? Sonra bu yehudî, peygamberimiz tarafýndan ismi zikredilenler arasýnda niçin yalnýz Zeyd´e nasihatta bulunmaktadýr? Bütün bunlar, bizim bu rivayete itimâd etmememizi gerektiren cihetlerdir... Bir komutanýn Peygamber ismini zikretti diye, þehîd olmasý gerekmez... Bu bir ihtiyad tedbiri idi...

[127] Cafer, beþeriyetten çýkýp melekliðe inkilâb etmemiþtir... Fakat O, iki kolunu Allah yolunda kaybettiði için, Allah da kendisine iki kanat vermiþtir... O da bu iki kanatla uçarak cennete gitmiþtir... Bunun için de kendisine "Câîer-i Tayyar" denilmiþtir. Ýþte bu hakîkati, bu noktanýn dýþýnataþýrmamalýyýz... Cafer´in, peygamberimizin yakýný olduðu için daha büyük mertebeye nail olduðunu söylemek veya kabul etmek, doðru deðildir... Cafer, Allah yolunda savaþmakta, gerçekten her iki arkadaþýndan da daha þecî ve kahraman olduðu Ýçindir ki, mertebesi onlardan yüksek olmuþtur... Nitekim Saîd bin Müseyyeb´Ýn rivayet ettiði bir hadiste de bu husus, açýkça belirtilmiþ bulunmaktadýr

[128] Celaleddin es-Suyuti, Peygamberimizin Mucizeleri ve Büyük Özellikleri, Uysal Kitabevi: 1/456-458.



radyobeyan