Mucize Ve Büyük Özellikleri
Pages: 1
Bedir savasi ile ilgili Mucize ve Alametler By: sumeyye Date: 26 Aralýk 2009, 17:55:13
BEDÝR SAVAÞI ÝLE ÝLGÝLÝ MUCÝZE VE ALAMETLER


Þaný yüce Allah buyurur; "(Allah mü´minlere yardým eder). Nitekim Allah size Bedir´de de yardým etmiþti." [1]

Yüce Allah buyurur: "Siz, Rabbinizden yardým istiyordunuz. O da: Ben size, birbiri ardýnca bin melek ile yardým edeceðim" diye duanýzý kabul buyurmuþtu." [2]

Yüce Allah buyurur: "Karþýlaþtýðýnýz zaman onlarý sizin gözlerinize az gösteriyor, sizi de onlarýn gözlerinde azaltýyordu ki yapýlmýþ bir iþi yerine getirsin, iþler hep Allah´a döndürülecektir." [3]

Buhari ve Beyhaký Ýbni Mesud´dan rivayet eder. O þöyle demiþtir: "Umre niyetiyle Mekke´ye giden Sa´d bin Muaz orada Ümeyye bin Halefin hanesine misafir olarak indi. Ümeyye Þam seferine çýktýðý zaman Medine´ye uðradýðýnda Sad´m hanesine inerdi. Ümeyye Sa´d´e þu tembihte bulundu: "Dikkat et, tam öðle üzeri olduðunda ve ortalýk tenhalaþtýðýnda Kabe´ye gider ve tavafým yaparsýn." Sa´d de öyle yaptý. Tavafýný yaparken yanýna Ebu Cehil geldi ve: "Bu Kabe´yi tavaf eden kimdir?" dedi. Sa´d bin Muaz da: "Ben Sa´d´im" diye cevapladý. "Sen Muhammed´e ve onun arkadaþlarýna sýðýndýðýn halde, þimdi gelip emniyet içinde Kabe´yi tavaf mý ediyorsun?" dedi. Derken birbiri ile atýþmaya ve sövüþmeye baþladýlar. Umeyye Sa´d´e dedi ki: "Sen Ebu´l-Hakem´e karþý sesini yükseltme sakýn. Zira o bu vadinin en büyüðüdür." Sa´d ona þu karþýlýðý verdi: "Vallahi sen beni Kabe´yi tavaf etmekten men edersen, ben de senin Þam ticaretine engel olurum!" Ümeyye Sa´d´e: "Sesini yükseltme, sesini yükseltme" diye tekrarlýyor ve onu teskine çalýþýyordu. Sa´d gadaba gelip: "Beni rahat býrak ya Ümeyye! Vallahi ben Peygamberimizin seni öldüreceðini, kendisinden iþitmiþ bulunuyorum!" dedi. Ümeyye hayretle: "Beni mi?" diye sordu. Sa´d de: "Evet" dedi. Ümeyye bunun üzerine: "Vallahi Muhammed konuþtuðu zaman yalan söylemez" diyerek evine gitti ve hanýmýný durumdan haberdar etti. O da: "Vallahi Muhammed konuþtuðu zaman yalan konuþmaz" demiþ.

Bedir savaþý için hazýrlýklar yapýlmasý hakkýnda Kureyþ tarafýndan ilan edildiði zaman, Ümeyye bin Halefe hanýmý þu hatýrlatmayý yaptý: "Hani umre için Medine´li dostun sana geldiði zaman ne söylemiþti?" Ümeyye hanýmýna þu karþýlýðý verdi: "Bu takdirde ben de Bedir savaþýna çýkmam!" Ebu Cehil gelip durumu öðrendiði zaman: "Ya Ümeyye, sen Kureyþ´in eþrafýndansm, bizimle hiç olmazsa bir iki gün olsun bulunuver" dedi. O da bunu kabul etti ve avaþa çýktý. Sonunda katledildi."

tbni îshak, Hakim ve Beyhakî´nin îkrime tarikiyle îbni Abbas´tan ve Urve bin Zübeyr´den, yine Beyhakî´nin îbni Þihab´dan bir rivayeti var. Onlar demiþlerdir ki: "Ebu Süfyan´m Kureyþ´in hazýrlýklý olmasý için Damdam bin Amr el-Gýfari´yi göndermesinden üç gün öncesi idi. Abdülmuttalib kýzý Atike, bir rüya gördü. Kardeþi Abbas´a bu hususta haber saldý ve dedi ki: "Kardeþim ben mühim bir rüya gördüm ve çok korktum. Kavminin üzerine büyük bir belanýn gelmesinden çok endiþe etmekteyim. Þöyleki adamýn biri devesine binmiþ geliyordu, Ebtah dediðimiz yerde durdu ve: "Ey vefasýz zalimler, kellelerinizin düþeceði yere gitmeye hazýr olunuz!" diye üç defa baðýrdý. Ýnsanlar da taplanýp onu can kulaðý ile dinlediler. Sonra devesi üzerinde Mescid´e girdi, insanlar da etrefýnda toplanmýþ idi. Sonra devesi onu Kabenin üzerine çýkardý. O oradan insanlara baðýrýyordu: "Ey vefasýz zalimler, baþlarýný zýn düþeceði yere gitmek üzere hazýrlanýn bakalým" diye... Bunu üç defa tekrar etti ve devesi üzerinde Kubeys daðýnýn baþýnda göründü. Yine ayný þekilde ve üç defa oradan da baðýrdý. Sonra bir taþ alýp fýrlattý ki, bu taþ yuvarlanarak aþaðýya düþtüðü zaman, bütün evler sarsýldý ve bütün evlere taþýn parçalarýndan girdi."

Abbas kardeþi Atike´nin bu rüyasýný dinledikten sonra: "Vallahi bu korkunç bir rüyadýr, sakýn bunu kimselere açma" dedi. Atike de: "Sen de kimselere açma. Eðer Kureyþ bunu duyacak olursa, bize iþkence ederler" dedi. Abbas kardeþinin yanýndan ayrýlýp çýktý. Giderken yolda Velid bin Utbe´ye rastladý. Utbe onun samimi bir dostu idi, Atike´nin rüyasýný ona söyledi ve kimselere açmamasý içinde ona tembihte bulundu. Velid de bunu babasý Utbe´ye açtý. Derken bu Kureyþ arasýnda yayýlýp konuþulmaya baþladý. Abbas bu hususta der ki: "Bir gün ben Kabe´ye gidiyordum. Ebu Cehille karþýlaþtým. Bana dedi ki: "Ey Abbas sizin aranýzdan ne zaman kadýn peygamber çýktý?" Ben kendisine: "Bu nedir?" dedim. O dedi ki: "Atike´nin gördüðü rüyayý söylüyorum! Yani siz içinizden bir erkek peygamber çýkmasýna razý olmadýnýz da, bir de kadýn peygamber mi çýkardýnýz? Atike´nin anlattýðý o üç haykýrýþ için, bekliyeceðiz ve kimilerin baþlarýnýn uçacaðýný da göreceðiz. Eðer o haklý çýkarsa bir diyeceðimiz olmaz. Eðer yalancý çýkarsa, o zaman da Arabm içinde en yalancý ailenin, sizin aileniz olduðunu ilan edeceðiz!"

Atike´nin rüyasýndan üç gün sonra idi, Ebu Süfyan´m hazýrlýklý olmak üzere Kureyþ´e Damdam bin Amr´i gönderdiði öðrenildi. Damdam devesi üzerinde Mekke´ye gelmiþ ve Ebu Süfyan´m ticaret kafilesini vurmak üzere Muhammed´in ve adamlarýnýn yola çýktýðý haberini getirmiþ ve derhal harbe hazýrlamlmasmý söylemiþtir. Onlar da derhal hazýrlanýp Bedr´e çýktý ve orada savaþtý. îþte orada Kureyþ´in baþýna gelenler gelmiþtir. Atike ise, bu olaydan sonra bir takým þiirler söyleyip duygularým dile getirmiþtir."

(Ahmed), Beyhakî ve Ebu Nuaym Ýbni Ebu Talhadan, o da tbni Abbas´tan rivayet ediyor: "Mekke´lilerin ticaret kervaný Þam´dan dönüyordu, Medine´liler bundan haberdar oldular ve kervaný karþýlamak üzere çýktýlar, yanlarýnda Peygamber (s.a.v.) de vardý. Mekke´liler, durumdan haberdar olup, peygamber ve arkadaþlarý kervaný vurmadan ona yetiþmek üzere derhal geceleyin yola çýktýlar. Peygamber ve arkadaþlarý kervana yetiþemediler. Zaten Cenabý Hak kendilerine iki taifeden birini vadetmiþti. Onlar ise Kureyþ´le karþýlaþmaktan ziyade kervanla karþýlaþmak istiyorlardý. Bunu daha iyi ve daha kolay buluyorlardý. Fakat kervan geçip gitmiþti. Bunun üzerine peygamberimiz ve ordusu, Kureyþi karþýlamak üzere yoluna devam etti. Kureyþ oldukça kuvvetli ve kalabalýk idi. Bunun için müslümanlar Kureyþ´ie karþýlaþmayý hoþ görmüyorlardý. Peygamberi miz ve ordusu bir yerde konakladýlar. Suyun bulunduðu yerle aralarýnda ayaklarýn kaydýðý kumluk bir kýsým bulunuyordu ve bundan müslümanlara bir zayýflýk arýz olmuþtu. Þeytan da durmayýp kalplere vesvese veriyordu. Diyordu ki: "Hani sizler Allah´ýn evliyasý (dostlarý) olduðunuzu iddia ediyorsunuz, Allah´ýn rasülü de aranýzdadýr. Buna raðmen suyun baþým tutmakta galebe çalan müþrikler oldu. Siz ise ne hallerle uðraþýyorsunuz!" [4]

Derken Allah kuvvetli ve bereketli bir yaðmur verdi. Müslümanlar hem bol bol bundan içtiler, hem de bütün temizliklerini yaptýlar ve böylece; þeytanýn üzerlerindeki pisliðini de yüce Allah, onlardan gidermiþ oldu. [5]

Yaðmurun þiddetiyle kumluk arazi de sertleþip, seyr ve harekete elveriþli bir hale gelmiþti. Kalkýp Kureyþ´in üzerine yürüdüler. Allah; elçisi Muhammed´e (s.a.v.) ve mü´min kullarýna bu savaþta bin melek göndererek imdad eyledi. [6] Bir tarafta, emrindeki beþyüz melekle Cebrail, bir tarafta da emrindeki beþyüz melekle Mikail bulunuyordu. Þeytan dahi Süraka bin Malik suretinde bu savaþa katýlýyor, emrindekileri de Müdlic oðullarý suretinde harbe sokuyordu. Ayrýca þeytan müþriklerin yanma gelip: "Bu gün sizi yenebilecek bir kimse yoktur, ben sizin yardýmcýnýzým. Zafer sizindir!" diyerek onlarý kýþkýrtýyordu. Nihayet iki kuvvet birbirine girdi. Bu sýrada çok manalýdýr ki Ebu Cehil´in de þöyle dua ettiði duyuldu: "Allah´ým, hangimiz hakka daha yakýn ve layýk isek, zaferi ona nasib eyle!"

Peygamber (s.a.v.); ellerini semaya kaldýrýp þöyle dua etti: "Allah´ým, þu bir avuç muvahhid burada helak olursa, yeryüzünde sana kulluk edecek kimse bulunmaz!" Cebrail (a.s.) bu sýrada Peygamberimi ze: "Yerden bir avuç toprak alýp baþlarýna saç!" dedi. Peygamberimiz de öyle yaptý oradaki müþriklerin hepsinin aðýz, burun ve gözlerine bu topraktan girip onlarý periþan etti. Arkalarýný dönerek savaþ meydanýný terkettiler."

Beyhakî, Musa bin Ukbe tarikiyle îbni Þihab´dan ve Urve bin Zübeyr tarikinden rivayet ettiðine göre, bu ikisi demiþlerdir ki: "Kureyþ Bedre yürüdüðü zaman, gün batýmý sýrasýnda Cühfe denilen yere indiler, içlerinde Abdul-Muttalib oðullarýndan Cüheym bin Salt adýnda bir adam vardý. Cüheym baþýný uykuya kor komaz uykuya dalar ve korkuyla uyanýr. Arkadaþlarýna der ki: "Benim tepemde dikilen atlýyý gördünüz mü?" Arkadaþlarý da: "Hayýr, sen delirmiþsin!" derler. Cü heym: "Ne delirmesi yahu! Atlý adam tepeme dinelmiþti ve þöyle diyordu: "Ebu Cehil katledildi! Utbe, Þeybe, Zem´a, Ebul-Bahteri, Ümeyye de katledildi! Ve daha Kureyþ eþrafýndan bir takým isimler saydý" der. Arkadaþlarý Cüheym´e: "Þeytan seninle oynamýþ" karþýlýðýný verdiler. Fakat bu konuþmayý Ebu Cehil´e aktarýrlar. Ebu Cehil öfkeyle þu karþýlýðý verir: "Haþim oðullan yalan söylediði gibi, Muttalib oðullarý da yalan söylüyor! Yarýn kimin öldürüleceðini gözleriyle görürler!"

îbni Sa´d ve Beyhakî, îbni Ömer´in: "Peygamber (s.a.v.), Bedir savaþýna 315 savaþçý müslümanla katýldý" dediðini rivayet eder. Yine bu rivayete göre îbni Ömer demiþtir ki: "Rasulüllah efendimiz, Bedre çýktýðý zaman þöyle dua buyurmuþtur: "Allah´ým onlar yayadýrlar, onlara binit ihsan eyle! Allah´ým onlar çýplaktýr^ onlara giyecek þeyler ver! Allah´ým onlar açtýrlar, onlarý doyur!"

Böylece yüce Allah onlara Bedir günü büyük bir fetih ihsan eyledi; her biri bir takým yiyecek, giyecek ve binitlerle geri döndüler."

(Ebu Yala), Hakim ve Beyhakî Ali´den rivayet ederler: "Biz Bedre çýktýðýmýzda Sadece iki atýmýz vardý: Biri Zübeyr´in diðeri de Mikdad bin el-Esved´in idi."

Beyhakl´nin tek baþýna Ali´den olan rivayeti de þöyledir: "Biz Bedr´e çýktýðýmýzda yolda iki adam yakaladýk, biri kaçtý, birini tutup sorguya çektik: "Kureyþ´in askeri ne kadardýr?" diye sorduk. Adam söylemedi. Kendisini dövdük ve sýkýþtýrdýk, yine de söylemedi. Sadece: "Sayýlarý pek çok, kuvvetleri de öyle" diyerek maneviyat kýrýcý sözler sarfediyordu. Adamý Peygamberimize getirdik. Peygamberimiz kendisi ne: "Kureyþin sayýsý ne kadar?" diye sordu. Adam haber vermedi. Peygamberimiz bu seferde: "Günde kaç hayvan boðazlýyorlar?" dedi. Adam: "Her gün, on hayvan boðazlayýp yiyorlar" dedi. Peygamberimiz de: "Her yüz kiþi için bir deve kesiyorlar. Sayýlarý bin kiþidir" buyurdu.

(îbni Ýshak ve Beyhakî´nin diðer bir rivayetinde: Adam: "Bir gün on, bir gün dokuz hayvan boðazlýyorlar" demiþ. Efendimiz de: "Demek ki sayýlarý, bin ile dokuz yüz arasýndadýr" buyurmuþtur.)

îbni Sad, îbni Rahuye, Ýbni Meni ve Beyhakî, îbni Mesud´un þöyle dediðini rivayet ederler: "Bedir günü, düþman bize az gösterilmiþtir. O kadar ki ben, yanýbaþimdaki arkadaþýma: "Ne dersin, sayýlarý yetmiþ kadar var mý?" diye sormuþtum. O da bana: "Yüz kadar var" diye cevap vemiþti."

Beyhakî Musa bin Ukbe tarikiyle îbni Þihab´dan þöyle rivayet eder: "Peygamber (s.a.v.) Bedir gününde uzanýp yatmak istedi ve ashabýna þu tenbihte bulundu: "Sakýn benim iznim olmadan savaþa baþlamayýnýz!"

Kendisine uyku galebe çalýp iyice daldý. Uyandýðý zaman, Allah kendisine düþmanýn sayýsýný çok az olarak gösterdiðini bildirdi. Gerçekten savaþ olsun, her iki taraf birbirine girsin diye, Allah müslümanlarm sayýsýný da Kureyþ´e gayet az olarak göstermiþtir.

(Beyhakî´nin Îbni Abbas´tan olan rivayetinde de: Ýki taraf birbirine yaklaþtýðý zaman, Allah müslümanlarý müþriklerin gözünde, müþrikleri de müslümanlarm gözünde az olarak göstermiþtir" denilmektedir.)

Yine Beyhakî Ali´den rivayet eder: "Vaktaki düþman bize iyice yaklaþtý, biz de onlarýn karþýsýnda bir güzelce saf tuttuk. Onlarýn içinde kýrmýzý tüylü bir deveye binmiþ bir adam dolaþmakta idi. Peygamberimiz derhal o adamýn kim olduðunu sordular ve þunlarý ilave ettiler: "Eðer bu topluluðun içinde iyiyi emreden birisi varsa, muhakkak o kiþi; bu kýrmýzý tüylü deve üzerinde dolaþan kiþidir!" Hamza biraz yaklaþýp Peygamberimize dedi ki: "O kiþi, Utbe bin Rabiadýr, ya Rasülallah!" O onlara savaþý býrakmayý ve geri dönmeyi telkin ediyordu ve diyordu ki: Ey kavmim! Bunun bütün mesuliyetini ve utancýný geliniz Sadece benim baþýma sarýnýz! Utbe, korktu da savaþý býraktýrdý deyiniz!" Fakat Ebu Cehil buna karþý çýkýp savaþmakta ýsrar etmiþtir."

(Beyhakî´nin diðer bir rivayetinde, bu sýrada Peygamberimizin: "Eðer onlar Utbe´ye itaat etselerdi, þüphesiz çok yerinde hareket etmiþ olacaklardý" buyurduðu kaydedilmektedir.)

Müslim, Ebu Davud ve Beyhakî Enes´ten rivayet ederler: O demiþtir ki: Peygamber (s.a.v.) Bedir günü þöyle buyurdu: "iþte burasý, filanýn yarýn cansýz düþeceði yerdir, inþaallah! Burasý da, filanýn yarýn cansýz düþeceði yerdir, inþaallah! îþte þurasý da filanýn yarýn cansýz düþeceði yerdir, inþaallah!"

O böyle buyuruyor ve her defasýnda da elini yere dokundurarak iþaret ediyordu. Qnu hak elçi olarak gönderen Allah´a yemin ederim ki, hiç biri onun eliyle iþaretlediði yerden baþka yere düþmedi. O nereyi onun için iþaretledi ise, o oraya cansý olarak düþtü. Sonra cesetler toplanýp kuyuya atýldý. Sonra efendimiz gelip isim isim onlara hitab etti ve þöyle buyurdu:

- "Nasýl, Rabbinizin size vadettiðini, aynen buldunuz deðil mi?

Ben, gerçekten rabbimin bana vadettiðini, aynen bulmuþ bulunuyorum!"

Yanýndakiler:

-"Ey Allah´ýn rasülü, cansýz cesetlere hitab mý ediyorsunuz?" dediler. Efendimiz de buyurdu ki:

- "Siz, söylediklerimi onlardan daha iyi duyuyor deðilsiniz! Þu kadar var ki onlar cevap vermeye kadir deðillerdir."

Beyhakl Musa bin Ukbe tarikiyle Ýbni Þihab´dan þöyle nakleder: "Peygamber efendimiz Bedre çýkýlmasý hususunda istiþarenin tamamlanmasýndan sonra buyurdu ki: "Haydi Allah´ýn ismi üzerine çýkýnýz! Çünkü bana onlarýn cesetlerinin cansýz olarak düþeceði yerler gösterilmiþtir." Ebu Nuaym´m îbni Mesud´dan olan rivayeti de yine bu mealdedir. [7]

Beyhakî îbni Mesud´dan ise þunu rivayet eder: "Ben hiç bir kimsenin isteðini Peygamberimizin Bedr günündeki isteði þiddetinde istemiþ olduðunu görmüþ deðilim. Peygamberimizin o gün, Allah´a olan isteði ve münacatý o kadar kuvvetli ve þiddetli idi ki, o þöyle diyordu: "Ey Allah´ým! bana olan ahdini ve vadini mutlaka yerine getir! Allah´ým! Eðer sen þu bir avuç muvahhidin helak olmasýna imkan verecek olursan, yeryüzünde sana senin istediðin gibi ibadet edecek kimse kalmaz!"

Sonra bize doðru döndüðünde, mübarek yüzünün sevinç ve sürurdan ayýn ondördü gibi parladýðýný gördük. O etrafýna nur ve huzur saçan bu yüzle þöyle diyordu: "Þimdi ben, sanki onlarýn cesetlerinin akþam üzeri cansýz düþeceði yerleri görür gibiyim!"

Müslim ve Beyhakl îbni Abbas´tan þöyle nakleder: "Bana Ömer Ýbnül Hattab (r.a.) söyledi. Þöyleki: "Bedr günü Rasulüllah müþriklere baktý, onlarýn sayýsý bin kadar idi. Ashabýnýn sayýsý ise üç yüz on yedi kadar idi. Bu durumda Allah´a yönelip içten ve çok ýsrarlý bir dua etti: "Kýbleye dönüp ellerini yukarý kaldýrarak niyazda bulundu. O derece ki, bu sýrada cübbesi omuzundan yere düþmüþtü. Ebu Bekir de gelip cübbesini yerden aldý ve Rasulüllah´ýn omuzuna koydu. Sonra Rasulüllah´ý kucakladý ve dedi ki: "Ey Allah´ýn Peygamberi, Rabbine olan niyazýn yeterlidir. O sana olan vadini, þüphesiz yerine getirecektir."

îþte bunun üzerine aþaðýdaki ayet nazil oldu:

"Siz, Rabbinize sýðýnýp ondan yardým istiyordunuz. O da: "Ben size birbiri ardýnca bin melek ile yardým edeceðim" diye duanýzý kabul buyurmuþtu." [8] Gerçekten yüce Allah; onlara birbiri ardýnca gönderdiði bin melek ile yardým eylemiþtir.

(tbni Abbas, açýklamasýna devam ederek diyor ki:) Bu savaþta mesela, önündeki müþriki takip eden bir müslüman, onun izince gider, derken bir darbe iþitir, bu darbenin müþrikin tepesine indiðini görür, hatta atlý bir askerin atma hitaben: "Haydi aslaným" diye haykýrýþýný iþitir, fakat darbeyi vuraný, atýný süreni göremezdi. Önüne baktýðýnda ise müþriki cansýz yere serilmiþ olarak görürdü. Nitekim ensardan bir adam, bu husustaki gördüklerini Rasuîüllah´a anlattýðý zaman, Rasulüllah þöyle buyurmuþtur: "Evet, gördüklerin, duyduklarýn haktýr ve bunlar üçüncü kat meleklerinin size yardýmýdýr." Bedr günü müslümanlar düþman askerinden yetmiþini öldürdüler, yetmiþini de esir aldýlar."

Ýbni tshak, îbni Cerir, Beyhakî ve Ebu Nuaym îbni Abbas´tan rivayet ederler; o da Gýfar oðullarýndan bir adamdan nakleder: "Ben ve bir amca oðlum Bedir gününde hazýr bulunduk. Biz müþrik idik ve müþrikler safýnda bulunuyorduk. Fakat biz hangi taraf hezimete uðrarsa onlarýn malýný yaðma etmek üzere bir tepede bekliyorduk. Derken bir bulut belirdi. îçinde at kiþnemeleri, süvari sesleri vardý, bu gürültü ve haykýrýþlarý duyan arkadaþým, orada korkudan can verdi. Ben de helak olayazdým. bir müddet sonra aklým baþýma gelmiþti."

Ýbni tshak, Ýbni Rahuye (Müsned´inde), Ýbni Cerir, Beyhakî ve Ebu Nuaym; Ebu Useyd el-Sâidî´den naklederler: O gözleri âmâ olduktan sonra demiþtir ki: "Þimdi ben, sizlerle Bedir´de olsam, sonra gözlerimde görür olsa? meleklerin çýktýðý yeri size gösterebilirdim, göstereceðim yer hususunda hiç bir þek ve þüphemde olmazdý." [9]

Beyhakî îbni Abbas ve Hakim bin Hizam´dan nakleder; "Savaþ baþlamak üzere idi, Rasulüllah mübarek ellerini semaya kaldýrarak Allah´a dua ve niyaz eyledi. Dedi ki: "Allah´ým eðer müþrikler, þu bir avuç muvahhide burada galebe çalacak olursa; þirk iyice yayýlýr ve senin dinin yok olur."

Bu sýrada Ebu Bekir de þöyle diyordu: "Vallahi Allah sana yardým edecek, sana olan vadini yerine getirip senin yüzünü ak eyleyecektir." iþte bu sýrada Yüce Allah; müþriklerin tepesine birbiri ardýnca bin melek indirmiþtir. Rasulüllah da: "Müjde ya Ebu Bekir! iþte ^ibril imdada geldi, baþýna sarý sarýk sarýnmýþ, atýnýn yularýný tutmuþ bir vaziyette yerle gök arasýnda durmaktadýr" buyurdu. Vaktaki Cibril yere indi, bir müddet görünmedi göründüðü zamanda toz duman içinde kalmýþtý. Sonra gelip müjde verdi: "Ey Allah´ýn rasülü, sen dua ettiðin zaman Allah´ýn yardýmý sana ulaþtý" dedi."

Buhari´nin Îbni Abbas´tan olan rivayetinde Rasulüllah´m þöyle buyurduðu kaydedilmektedir: "Ey Ebu Bekir, iþte Cebrail atýnýn baþýndan tutmuþ, harb aletlerini de üzerine almýþ bir vaziyette geldi!"

Sahihtir kaydýyla Hakim, Beyhaki ve Ebu Nuaym Sehl bin Haniften rivayet ederler: "Biz Bedir´de müþriklerle savaþýrken, bazý fevkaladelikler gördük: içimizden biri kýlýcýný bir müþrikin basýna doðru sallar, müþrikinde derhal baþý düþerdi. Halbuki salladýðýmýz kýlýç müþrikin baþýna ulaþmýþ olmazdý."

îbni îshak ve Beyhaki Ebu Vakýd el-Leysî´den þöyle nakletmiþtir: Ben Bedir savaþýnda müþrikler den. birinin peþine düþer baþýný uçurmak için kýlýcýmý sallardým, kýlýcým ona ulaþmadýðý halde adamýn kellesi uçardý. Bundan anladým ki onun kellesini uçuran ben deðil, bir baþkasýdýr."

Ebu Nuaym Ebu Dâre´den nakleder: "Bana kendi kabilem olan Sa´d bin Bekr kabilesinden biri anlattý ve dedi ki: "Ben diðer müþrikler gibi hezimete uðrayýp kaçýyordum. Önümde iki müþrikin daha kaçmakta olduklarýný gördüm. Þunlara yetiþeyimde arkadaþlýklarýndan faydalanayým, diye düþünmüþtüm. Ben onun arkasýndan yetiþmeye çýhþýrken, o bir çukura sarkýverdi. Ben de arkasýndan ona yetiþiverdim. Fakat bir de ne göreyim, adamýn kellesi gövdesinden uçurulmuþ! Onun yanýnda ise hiç bir kimseyi görmedim."

Îbni Sa´d´in Ýkrime´den bir rivayeti var. Bunda da þöyle denilmektedir: "Bedir günü, bakardýk adamýn baþý uçmuþ, fakat uçuran görünmezdi. Yine adamýn elleri kesilmiþ, kimin kestiði görülmezdi."

Beyhaki´nin Rubeyyi bin Enes´ten rivayeti ise þöyledir: "Bedir gününde müslümanlar, kendilerinin öldürdükleri ile meleklerin öldürdüklerini fark ederlerdi. Meleklerin öldürdükleri boyunlarýnýn üst tarafýndan vurulmuþ olurdu ve parmaklarý üzerinden vurulmuþ olurlardý. Vurulan yerlerde de, yanýk eseri gibi bir iz bulunurdu."

îbni îshak, îbni Cerir, Beyhaki ve Ebu Nuaym Îbni Abbas´tan þöyle rivayet ederler: "Bedr günü inen melekler beyaz sarýklý, Huneyn savaþýnda inen melekler ise sarý sarýklý idiler. Fakat Bedr savaþýndan baþka hiç bir savaþta, melekler bilfiil savaþmamýþlardýr. Diðer savaþlarda bulunmalarý, sayýca fazla görünerek düþmana korku verme gibi bir hikmete dayalý idi. Yoksa bilfiil düþmana darbe indirmezlerdi."





[1] Al-ý Ýmran suresi, 123

[2] Enfal suresi, 9

[3] Enfal suresi, 44

[4] Bilakis suyun baþýný tutan müslümanlar olmuþtu

[5] Bundan muradýn, o gece ihtilam olanlarýn gusül abdestlerini de almýþ olmalarýdýr, denilmiþtir

[6] At-i Imran süresindeki ayete göre, sonra üç bin melek ile, sonra beþ bin melek iie imdad olunmuþlardýr

[7] Islamî bir sünnet, yani yol olan istiþarenin burada da uygulandýðýný görüyoruz. Zira onlar, savaþ için deðil ticaret kervaný için çýkmýþlardý. Sonunda savaþ kaçýnýlmaz olunca, efendimiz, ashabýnýn re´yini almadan savaþa çýkmak istemedi, onlarýn fikirlerini almak üzere: "Bana ne düþündüðünüzü söyleyiniz" buyurdu. O bununla ensarý kasdediyordu. Zira ensar Rasulullah´ý Medine dahilinde savunmak ve korumak üzere biat etmiþti, hariçte savaþ yapmak için biat etmemiþti. Bu bakýmdan istiþare çok gerekli idi. Rasulüllah da gerekli olaný yaptý. Sonra savaþa giriþti

[8] Enfal suresi, 9

[9] Tarihen sahih haberlerden bilinen odur ki: Müslümanlar melekleri bizzat görmediler, onlarýn yaptýðý iþleri ve eserlerini gördüler. Müþrikler ise melekleri, alaca atlar üzerine binmiþ, sarý renkte sarýklar sarýnmýþ olarak görmüþlerdir ve bu suretle maneviyatlarý sarsýlýp hezimete uðramýþlardýr.


radyobeyan