Mucize Ve Büyük Özellikleri
Pages: 1
Peygamberimize Peygamberlik Verilmesi Sirasinda Duyulan Bazi Sesler By: sumeyye Date: 24 Aralýk 2009, 16:36:14
PEYGAMBERÝMÝZE PEYGAMBERLÝK VERÝLMESÝ SIRASINDA DUYULAN BAZI SESLER


Buharý Ömer bin el-Hattâb (r.a.) den rivayet eder. Adamýn biri Ömer´e uðramýþ, Ömer ona kim olduðunu sormuþ. Adam: "Ben câhiliyye zamaný onlarýn kâhini idim" demiþ. Ömer: "Peki, sana gelen cinlerin en þaþýrtýcý haberi ne idi?" diye sormuþ. Adam: "Ben günün birinde bir çarþýda bulunuyordum. Cinlerden birinin gelip: "Þu cinlerin iþine þaþmaz mýsýn? Ýnsanlarý hayrete ve ümidsizliðe düþürürken, simde de herkesten önce müslüman olacaðýz diye koþturuyor?" diye haykýrdý. Doðrusu bu benim için çok þaþýrtýcý olmuþtur."

Ömer, o adama hitaben: "Doðrudur" dedi ve þunlarý ilave etti: "Ben de günün birinde onlarýn putlarýnýn yanýnda uyuyordum. Adamýn biri bir davar getirip putun yanýnda kesti. Ondan öylesine bir feryad çýktý ki, ben bu kadar þiddetli bir feryadý daha önce iþitmemiþ tim. Evet, þiddetle feryad ediyor ve þöyle diyordu: ;´Ky celîh! Emr-i necîh, recül-i nasîh!... (En güzel nasîhatçý) bak ne diyor: "Lâ ilahe illallah = Allah´tan baþka hiçbir ilâh yoktur!"

Ýþte bu ses üzerine, yanýmdaki adamlar kalkarak kaçmaya baþladýlar. Ben ise: "Bunun aslýnýn ne olduðunu öðrenmeden buradan ayrýlmam!" diyordum. Ayný feryadý ikinci ve üçüncü defa- iþittim. Bunun üzerine ben de kalkýp gitmek istedim. Hiç vakit geçmemiþti ki, "iþte peygamber zuhur etti!" denildiðine þahit olduk..."

{Buharý bunu, Ömer´in Müslüman Oluþu Bâbý´nda zikreder.)

"Gýfâr Oðullarý bir gün Kabe yakýnýndaki putlarýna bir buzaðý kurban etmek istediler. Onu putun yanýna götürdüklerinde öyle bir feryad kopardý ki, "Ey Zerîh, bir iþ ki necîh, bir konuþma ki gayet fasîh! Haykýrýyor gayet seçik, çaðýrýyor gayet açýk: "Lâ ilahe illallah!" ...Mekke bu davetle çýnlýyor maþallah!..." Adamlar böyle feryad eden buzaðýyý serbest býrakýp beklemeye baþladýlar. Derken bir baktýlar ki Peygamberimiz peygamberliðini ilân edivermiþ..."

(Yine Beyhakî ile Imam-ý Ahmed´in Mücâhid´den bu mealde bir rivayetleri var. Fakat bunda buzaðý yerine sýðýr deniimiþtir.)

Yine Beyhakî´nin Berâ tarikiyle Ömer´den bir riv yeti: "Ömer bin el-Hattâb (r.a.), Sevâd bin Kârib´e: "Müslümanlýðý kabul etmen nasýl oldu bize anlatýr mýsýn?" diye sormuþ. Sevad da þöyl- anlatmýþ: "Benim cinlerden kendisine danýþmalarda bulunduðum bir arkadaþým vardý. Bir gün ben uyurken o gelip ansýzýn beni uyardý ve bana: "Kalk, anla ve aklýný çalýþtýr! Eðer akledersen, Lueyy bin Gâlib Oðullarýndan bir peygamberin gelmiþ olduðunu anlamakta gecikmezsin." Bundan sonra þiir hâlinde þunlarý söylemeye baþladý:

"Cinlere ve onlarýn azgýnlarýnýn hâline þaþýyorum... Þimdi de içlerinden bazýlarý binitini yola sürmüþ, hidâyet ve rüþd yolunu aramak üzere Mekke´ye yönelmekte... Elbette onlarýn mü´min ve müslüman olanlarý, kâfirleri gibi deðildir. Haydi sen de Hâþim Oðullarýndan seçil miþ Peygamber´e git, kendi gözünle O´nu gör ve uyumaya çalýþ." O bana bunlarý söyledikten sonra ismen ve de büyük bir hiddetle hitabederek: "Ey Sevâd, gerçekten Allah Teâlâ bir peygamber göndermiþtir, haydi durma O´na git, hidâyet ve rüþde nail ol!" diye emretti, ikinci gece oldu, yine o bana böyle gelip ayný þeyleri söyledi. Bunu üçüncü gece de tekrarladý. Her üç gecede ayný anlama gelen þiirleri okumayý da ihmâl etmedi. Bunun üzerine ben düþünmeye baþladým. Baktým kalbimde islâm için ciddî bir sevgi doðmuþ... Gidip peygamberi gördüm. O beni görünce: "Merhaba ey Sevâd, biz sana geleni ve seni uyaraný biliyoruz" buyurdu. Ben: "Ey Allah´ýn Resulü, ben bunu kendi üslûbumla þiir hâlinde tekrara çalýþtým. Bu þiirimi benden´ dinler misiniz? diyerek müsâde istedim ve þiirimi okumaya baþladým:

"Bir uyku ve istirahat sonrasýnda bana danýþmaným geldi. Ne kadar tanýdý isem de hiç onun yalanýný yakalamýþ deðilim. Her üç gecede onun bana söylediði: "Lueyy bin Gâlib Oðullarýndan bir Hakk elçisi geldi" sözü olmuþtur. Ben de paçayý kollarý sývayýp sür´atli binit devemin sýrtýna atlayarak uzaktan geldim... îmdi ben þehâdet ederim ki: Allah´tan baþka bir ilâh yoktur, þüphesiz Sen de O´nun elçisisin, her gâib haber için Emîni´sin... Peygamberler içinde þefaati bize en yakýn olanýsýn. Ey en keremli ve en þerefli atalarýn evladý... Ey yeryüzünde yürüyenlerin en hayýrlýsý, sana geleni bize teblið eyle! O gelenler her ne kadar baþýmýzdaki saçý aðartacak kadar aðýr ve zor da olsa, sen bize emret!... Bir þefaatçinin bulunmadýðý o güne, bana þefaat eyle! O günde, Sevâd bin Gâlib adýndaki bu âcize, ancak sen yardýmcý olabilirsin...[1]

Beyhakî Hiþam bin Muhammed el-Kelbî´den nakleder. O demiþtir ki: "Bana Tayy kabilesinin yaþlý adamlarýndan bazýlarý anlatýrlar ve dediler ki: Kendisi Tayy kabilesinden olduðu halde Umman arazîsinde bir puthânede müstahdem olarak çalýþan Mazin adýnda biri vardý. Onun Nâcez adýnda bir putu bulunuyordu. Mazin bu putuyla ilgili olayý anlatmak üzere demiþtir ki: "Bir gün ben putuma bir kurban sunuyor dum. Bu sýrada putun içinde gür bir ses iþittim. Bu ses diyordu ki: Ey Mazin, durma yönel, yönel! Bana kulak ver de dinle, cahillik etme de anla! îþte gönderilen. peygamber, O´na semadan gelmiþ haber, O´na îmân et de olma ebter... Cehennemde yanmaktan kurtul, onun yakacaðý taþdýr veya kul!"

Mazin der ki: "Vallahi bu çok þaþýlacak bir þey!" dedim. Sonra birkaç gün geçti, ben putuma bir kurban daha sundum. Ayný mealde evvelkinden daha açýk sözler iþittim. Diyordu ki: "Ey Mazin, dinle sürura er! Hayrý açýða çýkaran, þerri yerin dibine batýran dine gir! Mudar´dan Muhammed peygamber olarak görderildi, semâdan Allah´ýn en büyük dini indirildi. Artýk sen, kendi elinizle yonttuðunuz taþlara tapýnmaktan vazgeç! Ebedî azaptan kurtaracak yolu seç!..."

Putun içinden gelen bu sesler beni dehþete düþürdü ve: "Bu, Öncekilerden daha da þaþýlacak bir þey!" demekten kendimi alamadým. Fakat hakkýmda murâd edilen bir hayýrdýr, diye yorumladým... Hicaz ülkesinden bir adam geldi bu sýrada. Geldiðin yerde ne gibi bir haber var, diye sorduk. O da dedi ki: "Mekke vadisinde bir adam çýktý ortaya... Kendisinin yanma gelenleri yeni dine davet ediyor. Adýna Ahmed denilen bu adam, "Ey insanlar, Allah´ýn dâvetçisine icabet ediniz!" ilânýnda bulunuyor." Ben, adamýn bu sözleri üzerine: "Vallahi benim iþittiðim þeyin anlamý da budur" diye söyledim. Derhal yola çýkýp Peygamber´e gittim, Allah´ýn salât ve selâmý O´na olsun! O bana, islâmý bir güzelce anlattý, ben de müslüman oldum... Peygamber Efendimiz´e dedim ki: "Ey Allah´ýn Resulü, ben bazý kötü alýþkanlýklarý olan bir kimseyim; içki ve eðlenceye, kadýnlara düþkünüm... Arazîmiz de yýllardýr kuraktýr... Sonra Allah bana bir oðlan da vermemiþtir. Ne olur, benim hakkýmda Allah´a dua ediverseniz de, bu sýkýntý ve kötülüklerden kurtulsam; hem bîr erkek evlada, hem bol yaðmura kavuþsam."

Peygamberimiz derhal dua buyurarak: "Ey Allah´ým, bu kulunun eðlence sevgisini Kur´ân okuma sevgisine çevir! Harama olan isteklerini, helâl olan istekler hâline getir. Onu yaðmura ve erkek evlâda nail eyle."

Durumu böyle dile getiren Mazin, devamla diyor ki: "Yüce Allah benim bütün sýkýntý ve yaramazlýklarýmý giderdi. Beni hem evlâda, hem de bol yaðmura nail eyledi.

(Bu rivayeti, Hiþâm bin el-Kelbî yoluyla Taberânî ve Ebû Nuaym de nakletmiþlerdir.)

îbn-i Þahin es-Sahâbe adlý kitabýnda, Ýbn-i Mende Delâilü´n-Nü-büvve adlý esirinde, el-Muâfi de el-Celîs adlý kitabýnda Ebû Haysenýe tarikiyle Abdurrahmân bin Ebû Sübre´den, o da Ziibâb bin el-Hâris es-Sahabî´den rivayet ederler. O demiþtir ki: "tbnü Vakþe´nin cinlerden bir danýþmaný vardý, olacak þeyleri ona haber verirdi. Bir gün yine ona gelerek ve dikkatle kendisine bakarak: "Ey Zübâb, ey Zübâb! Þaþýlacak haberler var, dinle! Muhammed´e Mekke´de peygamberlik verildi, davete baþladý, fakat kimseler kendisini dinlememekte..." Dedim ki: "Peki bu nasýl oldu, bana anlat." O cevabýnda: "Ýþte bu kadar, olanlar þimdilik fazla sayýlmaz" diye konuþtu. Nihayet Peygamber´in (s.a.v.) çýkýþýný bizzat iþittim ve kendisine tâbi oldum, müslümanlýðý kabul ettim."

Þebbe oðlu Ömer, Gýfâf kabilesinde Osman oðlu el-Cemûh´dan nakleder. O þöyle demiþtir: "Biz câhiliye zamanýnda mahallemizde oturuyorduk. Derhal bir haykýrýþ duyduk geceleyin... Feryâd edercesine baðýran bu ses; þiirden bazý kýsýmlar söylüyordu. Ertesi gece ve daha ertesi gece de gelip aynen o þiirleri söyleyip gitti. Aradan zaman geçmemiþti ki, Peygamber´in (s.a.v.) ortaya çýktýðý haberi geldi."

îbn-i Sa´d ve îbn-i Asaklr Yezýd bin Rûmân´dan nakleder. O þöyle anlatmýþtýr: "Osman bin Affân ve Talha bin Ubeydullah Peygamber Efendimiz´e gidip açýktan müslýiman oldular. Osman dedi ki: Ey Allah´ýn Resulü, ben Þam´dan yeni döndüm. Biz Meân ile Zerkâ arasýnda iken biraz uykuya dalar gibi olmuþtuk. Bir de ne görelim, biri feryâd ediyordu: "Ey uyuyanlar! Kalkýnýz, kalkýnýz! Þimdi uyuma zamaný deðildir, hemen Mekke´ye gidiniz. Zira Mekke´de Ahmed zuhur etmiþtir!" Mekke´ye geldiðimizde sizin zuhurunuzu duyduk, müslüman olmak için geldik."

îbn-i Sa´d, Ebû Nuaym ve îbn-i Asâkîr Süfyân el-Hüzelt´den naklederler. O da demiþtir ki: "Bir kafilede Þam´a gitmiþtik. Zerkâ ile Meân arasýnda iken bir yerde mola verdik, Uyuyup istirahata çekildik. Birisi boyuna baðýrýyordu: "Ey uyuyanlar, kalkýnýz, þimdi uyuma zamaný deðildir! Mekke´de Ahmed gerçekten ortaya çýktý ve büyük cinler sürüldü..." Bu ses üzerine hemen uyandýk ve irkildik. Biz orada birtakým genç arkadaþlar idik. Bu sesi hepimiz birlikte duymuþtuk. Dönüp evimize geldik, bir de ne görelim, herkesin dilinde konuþulanlar Mekke´deki ihtilaf... Gerçekten Peygamber zuhur etmiþ, kimi inanmýþ, kimileri de inanmak istememiþ. Çýkan peygamber, Abdü´l-Muttalib oðullarýndan bir zât olup adý da Muhammed imiþ."

Ebû Nuaym Yâkûb bin Yezýd et-Teymt´den rivayet eder. Adamýn biri Ömer´e uðrayýp sordu: "Yâ Ömer, sen bir kâhin misin? Cinlerden danýþmanýn ile ne zaman buluþurdun?" Ömer kendisine þu karþýlýðý verdi: "Ýslâm´dan az öncesi idi. Bir cin gelip: "Es-Selâm, es-Selâm! el-hakku´1-mubîn ve´l-hayru´d-dâim, ðayru hýlmi´n-nâim... Allahu ekber!" diyerek feryâd etmiþti. Kâhinlikten maksadýn bu mudur? Benim bu sesi duymam mýdýr?" Oradakilerden biri söze karýþýp: "Ey mü´minlerin emiri, buna benzer bir haberi de ben size söyliyeyim mi? Biz ovada giderken bir yankýdan baþka bir þey iþitmiyorduk. Derken biri atma binmiþ feryâd ediyordu: "Yâ Ahmed, yâ Ahmed! Allahü alâ ve emced! Allah´ýn sana va´dettiði hayýr sana geldi, ey Ahmed!" Sonra bu feryâd eden kayboldu..."

Bu sýrada oradakilerden bir diðeri söze karýþýp: "Ey mü´minlerin emîri, ben de bunun gibi bir haberi anlatmak isterim. Þöyle ki: Biz Þam´a gitmiþtik. Giderken Gafra denilen yere geldiðimizde gâibden ve arka tarafýmýzdan bir ses diyordu ki: "Gerçekten yýldýz doðup parladý, ortalýðý aydýnlattý. Þiddetli ve koyu karanlýklar içinden doðup o karanlýklarý daðýttý. Bu, Allah´ýn elçisidir, O´nu tasdik eden felaha erecektir. Allah O´nun iþini yüceltecek, O´na üstün baþarýlar verecek onu gerçekleþtirecektir..."

Ebû Nuaym îbn-i Abbas´tan þu haberi çýkarmýþtýr: "Bir gün Ebû Kubeys daðýndan bir cin þöyle feryad ediyordu: Ka´b bin Fihr´i Allah yerin dibine batýrsýn. Akýllar ne kadar zayýfladý ve ne kadar hafifledi? Baksanýza onun dini, atalarýn dini kötüleyerek ilerlemek istiyor... Halbuki o atalar asýl kiþilerdi. Cin bunu sizlere söylerken yeminle söylüyor! Aklýnýzý baþýnýza alýnýz, ey hurmalýklarda ve kalelerde duran lar! Yakýnda atlýlarýn birbirine girip savaþtýklarýný görürsünüz. Hiç mürüvvete sýðar mý ki, kiþi amcasý, dayýsý ile harb etsin? Dillere destan olacak þekilde akrabalarý ile savaþsýn ve vicdaný bundan rahatlýk duysun? Atalarýnýzý düþünün ey ahâlî!"

Yâni cin (gizliden haykýran adam), bu suretle Kureyþ´i islâm aleyhine kýþkýrtýyordu. Ertesi günü Mekke´de herkes bu feryad eden sesi konuþuyordu. Onun þiir hâlinde söylediði bu sözler, müþrikler arasýnda tekrarlanmýya baþladý. Onlar bu sözlerle açýkça müslümanlarý kötütüyorlardý. Bunun üzerine bir konuþma yapan Peygamber (s.a.v.) Efendimiz: "Bu, þeytanýn putlar hakkýnda çektiði bir nutuktur. Bu - þeytanýn adý da Mis´ar´dýr. Çok geçmez Allah onu helak edecektir!" Bundan sonra üç gün geçmiþti ki, yine Ebû Kubeys daðýndan bir ses feryad ediyordu: "Biz, Mis´ar´ýn hesabýný gördük. Kibirlilik gösterip azdýðý için cezasýný çekti. Üstelik o, hem hakký inkar etmiþ, hem de inkarý âdet haline getirmek istemiþti. Elbette ki, Ýslama saldýran ve tertemiz Peygamberimiz´e söven bir varlýðýn cezasý budur!"

Bu ses de Mekke´de konuþulur oldu. Peygamberimiz de bu hususta þöyle buyurdu: "Bu cinlerden bir ifrittir; çok þuurlu ve kendisinden zeka fýþkýran bir varlýktýr. Onun adý Semhac´dýr. Ben ona Abdullah adýný verdim. O bana gelip îmân etti ve cinlerden Mis´ar´m çoktandýr peþinde olduðunu da söyledi. Onu ele geçirmiþ ve öldürmüþtür."

El-Fâkihý, Mekke´ye Dâir Haberler adlý eserinde îbn-i Abbas´tan þöyle nakleder: Âmir bin Rabîa [2]  dedi ki: "Ýslâm´ýn ilk günleri idi. Biz Peygamber Efendimiz´in yanýnda idik. Mekke daðlarýnýn birine bir ses geldi. Ýnsanlarý müslümanlarýn aleyhine kýþkýrtýyordu. Peygamberimiz: "Bu bir þeytandýr. Eðer bir þeytan, insanlarý peygambere ve ona tâbi olanlara karþý kýþkýrtacak olursa, mutlaka Allah onu ölümle cezalandý rýr" buyurdular. Çok geçmeden de onun öldürüldüðünü haber verdiler...

Onu öldürenin cinlerden Semhac olduðunu ve kendisinin ona "Abdullah" adýný verdiklerini söylediler... O günün gecesinde ayný yerden bir cin´in þöyle haykýrdýðýný duydum: "Biz Mis´ar´ý öldürdük! Çünkü o hakký küçültmek ve inkar etmek istemiþ, küfrü övmüþ, peygamber´e sövmüþtü."

Ebû Sa´d Þerafü´l-Mustafâ adlý kitabýnda Cendel bin Nadla´dan þöyle nakleder: O, peygamber Efendimiz´e gidip demiþtir ki: Ey Allah´ýn Resulü, benim cinlerden bir arkadaþým vardý, bir gün ansýzýn bana gelip dedi ki: "Haydi uyan gafleti býrak, baksana dîn kandili yandýrýlmýþ bulunuyor! Sâdýku´1-Emîn olan peygamber gönderilmiþ bulunuyor! Güzel huylu deveye binip hemen O´na gitmelisin, O´na îmân etmelisin!" Ben, ne oluyor diye korku ile uyandým? O tekrar dedi ki: "Arzý yayýp döþeyene, kesin emirleri farz kýlana yemin ederim ki, Arz´m her tarafýnda Muhammed, Peygamber olarak gönderildi. O, Mekke Haremi´nde neþ´et etmiþ, Taybe´ye de hicret etmiþtir (edecektir)." Bunun üzerine ben hemen yola çýktým. Gelirken da gaipten bir ses bana: "Ey güzel huylu devesine binerek yola çýkmýþ adam, Peygamber´e doðru olan yolun hayýrlý olsun, sen bu yolda doðruyu bulacaksýn..." diye nida ediyordu."

îbnü´-l Kelbî Adiyy bin Hâtim´den nakleder. O demiþtir ki: "Ben, Kelb kabilesinden Habis bin Diðne adýnda birini ücretle çalýþtýrmakta idim. Bir gün o, dehþete kapýlmýþ vaziyette geldi. "Ýþte develerin!" diyerek baðýrdý. Ben kendisine: "Seni korkutan nedir?" diye sordum. Bana verdiði cevapta dedi ki: "Ben vadide develeri gezdirirken karþý dað yolunda bembeyaz saçlý birisi, kartal gibi süzülerek indi ve vadiye kondu. Ben gördüðüm manzaradan dehþete kapýlmýþtým Bana hitaben dedi ki: "Ey Habis bin Diðne, ey Habis; kalbine vesvese gelmesin, sakýn kendi kendini aldatmýyasm, þüpheye mahal yoktur ki bütün açýklýðý ile Hakk´m nuru zuhur etmiþtir! Hiç vakit geçirmeksizin o nura koþ, o nura karþý sakýn kibirlenme, kanad indirip kabul eyle..." Bunlarý bana söyledikten sonra da oracýktan hemen kayboldu. Ben de hemen develeri toparlayýp baþka bir vadiye indirdim. Biraz sonra uykuya dalmýþtým. Atlý birisi gelerek beni uyandýrdý ve bana hitaben: "Ey Habis, söylediklerimi iyi dinle! Þaþkýnlýklar içinde dolaþan biri, hiç hidâyete eren gibi midir? Sakýn Tarîk-ý Müþtekim üzerinden ayrýlma! Peygamber Ahmed´in getirdiðini dinle, bütün dinler yürürlükten kaldýrýlmýþtýr!" Ben bu sözler karþýsýnda fazla heyecanlanýp bayýlmýþým. Biraz sonra aklým baþýma geldiðinde, iyice bildim ki Allah beni müslümanlýk hususunda imtihan etmektedir..."

Taberânî ve Ebû Nuaym Amr bin Mürre el-Cühenî´den þu haberi nakletmiþlerdir: O demiþtir ki: Ben hacc için yola çýkmýþtým. Mekke´ye vardýðýmda þöyle bir rüya gördüm: Mekke´den bir nûr yükseliyordu, tâ Medme daðýna ýþýðý vuruyordu. Sonra bu yükselen nûr sütunu içinden bir ses: "Nûr yükseldi, karanlýk mahvoldu! Son peygamber gönderildi"

diye feryad ediyordu. Sonra bir nûr daha yükseldi, bunun da ýþýðý tâ Hýra ve Medâin köþklerini aydýnlatýyordu. Bana onlarý gösteriyordu ve içinden bir ses: "Ýslâm zuhur etti, putlar kýrýldý, yakýnlar ve fakirler gözetildi" diyordu. Büyük bir ürperti içinde uyandým ve arkadaþlarýma: "Vallahi burada büyük bir olay çýkacaktýr!" diyerek rüyamý anlattým. Hac dönüþü memleketimize vardýðýmýz zaman hepimizi sarsan bir haber ulaþtý. "Ahmed adýnda bir zât, Mekke´de peygamberliðini açýkça ilân etti" deniliyordu. Ben yerimde duramayýp yola çýktým, Mekke´ye gelip peygamberi gördüm. O´na rüyamý anlattým ve müslüman oldum. Peygamber Efendimiz´e dedim ki: "Ey Allah´ýn Resulü, kavmim içinde müslümanlýðý teblið edip yaymam için ,beni vazifelendir!" O da bunu kabul buyurup beni vazifeli kýldý. Ben de kavmime döndüðümde onlarý islâma davet ettim. Müslümanlýðý hepsi kabul ettiler, ancak içlerinden biri aksilik ve kibirlilik gösterip islâm aleyhinde bulunmaða baþladý. Bana hitaben beddualar yaðdýrýp þöyle diyordu: "Ey Anar bin Mürre! Sen bize, ilâhlarýmýzý terketmeyi ve atalarýmýzýn yolundan sapmayý mý emrediyorsun? Bu nasýl olur? Allah senin hayatýný zehir etsin! Yaþayýþýnda huzur yüzü görme... Hiç aklý baþýnda bir kimse, o büyük ve asýl ecdadýn yolundan döner mi? Onlarý açýkça kötüler mi?"

Ben de onun bu kötülemesi ve karþý çýkmasýna karþýlýk olarak dedim ki: "Ey zavallý! Dinle, içimizden hangimiz yalancý ise, hangimiz iyiliði deðil de kötülüðü istiyorsa, Allah onun hayatýný kendisine zehir etsin. Gözünü kör, aðzýný dilsiz eylesin." Allah´a yemin ederim ki o adam, vefat etmezden önce hem gözleri kör oldu, hem de aðzý dilsiz oldu. Görmüyordu ve de konuþamýyordu. Bu þekilde helak olup gitti.

Ebû Nuaym, el-Haraitî, îbn-i Asâkîr; Harbûz el-Mekkî tarikiyle þu haberi nakletmiþler: Has´am kabilesinden biri anlatýr: Biz Araplar, çok Önceleri ne puta tapar, ne de helâl olan þeyleri haram kýlardýk. Sonradan bu yollara sapýlmýþtýr. Derken putlar hakem yapýlmýþtýr. Bir günün gecesinde ben de bazý yakýnlarýmla bir iþ hususunda putumuza danýþmak üzere onun yanýna gitmiþtik. Ona mürâcât etmiþtik. Tam bu sýrada gaipten bir ses þöyle haykýrýyordu: "Ey akýllarý ve cisimleri olan insanlar! Ey hükümleri putlara isnad edenler! Sizlere ne oldu da böylesine akýlsýzlýk ediyorsunuz? Ýþte bakýnýz, âlemlerin Efendisi ortada duruyor! Hükümlerin en doðrusunu ve en adaletlisini duyuruyor! Ýnsanlarý akýlsýzlýklardan ve kötülüklerden koruyor! O, bütün bunlarý açýkça ilân edip dururken Mekke´de, siz hâlâ ne diye duruyorsunuz bu karanlýklar içinde?" Biz gaipten gelen bu sesi duyunca, hepimiz dehþete kapýlýp putun etrafýndan kaçýþtýk ve daðýldýk. Sonra gaipten gelen sesin þiir hâlinde söylediði sözler, Mekke´de herkes tarafýndan söylenir oldu. Mekke´de zuhur eden peygamber oradaki vazifesini tamamlamýþ Medine´ye göçmüþtü. Ýslâm Medine´de hýzla yayýlmaya baþlamýþtý. Bir gün ben de Medine´ye gittim peygamberin huzurunda müslüman oldum."

Ebû Nuaym Temîm-i Darî´den nakleder, O demiþtir ki: "Peygamber Efendimiz gönderildiði zaman ben Þam´da idim. Bazý ihtiyaçlarým için þehir dýþýna çýkmýþ dolaþýyordum. Akþam olduðunda bir vadide gecelemem icâb etti. Yatarken, bana bir zarar dokunmasýn diye âdete uyarak: "Ben, þu vadinin efendisi ve sahibine sýðýndým!" diyerek uzandým. Bir de ne göreyim gaipten bir ses: "Ey Temîm, ne yapýyorsun! Niçin senin gibi bir mahlûka sýðýnýyorsun? Bilmelisin ki hiç bir cin, Allah´ýn irâdesi önüne geçemez, Allah´ýn murâd ettiði bir zararý önliyemez!" Ürpererek doðruldum ve: "Vay anasýna! Sen neler söylüyorsun?" demekten kendimi alamadým. Gaipten tekrar: "Niye anlamýyorsun? îþte Allah´ýn Resulü meydana çýktý. Biz, O el-Emîn arkasýndan namaz kýldýk Mekke´de... Müslüman olup Ö´na uyduk. Cinlerin bütün hileleri sona erdi, tecellî eden vahiy konusunda kulak hýrsýzlýðý yapmalarý da sona erdi. Sen, durma Muhammed´e git müslüman ol! O, bütün alemlerin rabbi olan Allah´ýn hak elçisidir! Tereddüt gösterme, derhal müslüman ol!"

Temim devamla der ki: "Sabah olunca Þam´daki rahiplerden birine gidip olanlarý anlattým. Onun cevabý da þu oldu: "Sana söylenen doðrudur. Bir peygamber Harem´den çýkacak, Harem´e hicret edecektir, diye bizde bilgi bulunmaktadýr... O, cümle peygamberlerin sonuncusu ve en büyüðü olacaktýr. Durma kendisine git, müslüman ol!"

Ebû Nuaym Huveylid ed-Damrî´den nakleder: "Biz, putlarýmýzdan birinin yanýnda oturuyorduk. Ansýzýn putun içinden þöyle bir ses geldi: "Vahiy hakkýnda kulak hýrsýzlýðý yapmak sona erdi! Þeytanlar o sahalardan sürüldü. Bütün bunlar, Mekke´de zuhur eden peygamber hürmetine tecelli etti. O´nun adý Ahmed´dir, hicret yurdu da Yesrib (Medine) dir. O, namazý ve orucu emreder, iyilik ve yardýmlaþmayý tavsiye eyler," Biz, putun yanýndan kalkýp durum hakkýnda insanlar dan soruþturmaya baþladýk. Bize cevaben dediler ki: "Evet, gerçekten Mekke´de Ahmed adýnda bir peygamber çýkmýþtýr, dâvetine baþlamýþtýr..."

Ebû Nuaym, îbn-i Cerîr ve diðer bâzý kaynaklar Abbas bin Mirdâs´tan naklederler. O þöyle demiþtir: "Müslümanlýðý kabul ettiðim günün Önceleri idi. Babam vefatýyla neticelenen hastalýðmdaydý. Bize þöyle vasiyyette bulunmuþtu: "Putumuz Dumâr´a iyi itina gösteriniz!" Ben de onu evimde saklýyor, her gün yanma gidip saygýlar sunuyordum. O günlerde Peygamberimiz de zuhur etmiþ bulunuyordu. Vakit gece idi. Putun içinden bir ses þöyle feryad ediyordu: "Kalk, bütün kabilelere söyle, Süleym´deki bütün halka duyur, put ehli helak oldu, mescid ehli yaþadý!... Dumâr dediðiniz put da vadiyi boyladý! Çünkü ancak Allah´a ibâdet yolunu gösteren Peygamber Muhammed geldi!... Öyle bir peygamber ki, Kureyþ´ten olup bütün peygamberlerin ilmine varis oldu; Meryem oðlu Ýsa´dan sonra peygamberlik ve hidâyet O´na verildi..."

Ben, bunu kimselere söylemedim, insanlar Ahzâb harbinden dönüp geldiler. Ben o sýrada Akîk Vâdisi´nde idim. Yine þiddetli bir ses iþittim, þöyle haykýrýyordu: "Geçen Pazartesi ve Salý günlerinde nûr ve hak, devesi üzerinde savaþan Peygamberle beraberdi. Niçin görmezlik ten gelirsiniz?" Diðer taraftan bir baþka ses de buna þöyle karþýlýk veriyordu: "Evet; cinlerin oyun ve hileleri bozuldu, þeytanlar sürüldü, semâlar iyice korundu, Allah´ýn vahyi tertemiz olarak meydana çýktý." Ben, bunun üzerine büyük bir ürperti ile yerimden sýçradým ve kat´î olarak bildim ki, "Artýk Muhammed peygamber olarak gönderilmiþtir."

îbn-i Sa´d ve Ebû Nuaym Saîd bin Amr el-Hüzelî´den naklederler. O þöyle demiþtir: "Bize âit bir putun yanýnda kurban (!) baðýzlayýp o puta takdim ettim. Putun içinden son derece þaþýlacak bir ses iþittim."Abdü´l-Muttalib oðullarýndan bir peygamber çýktý. Zinayý ve putlara kurban kesmeyi haram kýlýyor. Semâlar da cinlere karþý korunmuþ, þeytanlar sürülmüþtür..." Ben ve yanýmdakiler derhal putun yanýndan uzaklaþtýk. Vakit geçirmeksizin Mekke´ye gittik. Her kime bunu sorduksa da, hiçbir cevap alamadýk... Nihayet Ebû Bekir ile karþýlaþtýk. Aynen ona da sorduk, o bize dedi ki: "Evet, Mekke´de Ahmed adýnda bir peygamber çýkmýþtýr. O, Abdü´l-Muttalib´in oðlu Abdullah´ýn oðlu Muhammed´dir. O gerçekten Allah´ýn Resulüdür,"

(Yukarýdaki kaynaklarýn diðer bir tarîkten naklettikleri bir haber daha var, fakat o da aþaðý yukarý bu mealdedir.)

Beyhakî ve îbn-i Asâkîr îbn-i Abbas´tan rivayet eder. O demiþtir ki: "Adamýn biri gelip Resûlüllah´a þunu anlattý: Ey Allah´ýn Resulü, Câhiliye zamanýnda ben, kaybolan devemi aramýya çýkmýþtým. Sabahýn yaklaþtýðý bir sýrada gâibten bir ses bana: "Ey gecenin karanlýðýnda uyuyan. Allah bir peygamber gönderdi uyan! Keremli ve vefalý Hâþim´in soyundan. O´nunla gece karanlýklarý kalkacaktýr, var mý duyan!" Ben, etrafýma bakýndým, kimseleri göremedim ve dedim ki: "Ey gecenin bu karanlýðýnda bana seslenen! Bir hayal misin sen? Allah iyiliðini versin, sen bana ne demek istersin? Bana bir iyilik ve ganimetten mi haber getirirsin?" Adam yakýnýma kadar gelip Öksürdü, sonra da þunlarý söyledi: "Nûr zahir oldu, zûr (þirk ve câhiliye iþi) bâtýl oldu! Halký boþ yere yaratmamýþ olan Allah´a hamdolsun! Çok hayýrlý bir elçi olarak bize^Ahmed´i gönderdi. Allah, kendisine daîmî salat ve selam eylesin!" Bundan biraz sonra da sabah oldu. Bir de baktým ki, devem de yakýnýmda durmakta..."

Ebû Sa´d Þerefu´l-Mustafa´da Yemenin Murad kabilesinden olan Cad bin Kays´tan þöyle nakleder: "Biz dört arkadaþ Yemen´den hacc niyetiyle yola çýktýk. Nihayet bir vadiye geldik. Geceleyin yatmazdan önce, câhiliye âdeti veçhile ve kendimizce duamýzý yapmak üzere: "Þu vadinin ulu efendisine sýðýndýk, o bizi sefihlerinin þerrinden korusun!" deyip uzandýk...-Tabiî develerimizi de iyice baðlamýþtýk. Gece uykusu

basýp arkadaþlarýmýz uyudular... Bir de ne göreyim gâibten bir ses þöyle diyordu:

"Ey gece istirahatine çekilen kafile! Kabe ve Zemzem´e vardýðýnýz da güzel Muhammed´e bizden selam söyleyiniz! Artýk O peygamber olarak gönderilmiþtir,. Biz de kendisine uymuþ bulunuyoruz. Meryem oðlu isa´nýn bize vasiyeti de bu merkezde olmuþtur..."

Yine Ebû Sa´d adý geçen kitabýnda (zayýf bir senedle), Cenda´ bin es-Sumel´den nakleder. O þöyle demiþ: "Bana biri gelip "Ey Cenda1 müslüman ol, selameti bul, yakýcý ateþi ve azabý olan cehennemden kurtul!" diye seslendi. Ben de: "Müslümanlýk dediðin þey nedir?" diye sordum. O da: "Müslümanlýk; putçuluðu býrakmak, bilgisi ve rahmeti sonsuz Yüce Allah´a karþý samîmi ve ihlaslý olmaktýr" diye cevapladý. Ben, "Ona nasýl yol bulunacak?" diye sordum. O da dedi ki: "Arabm soylu bir ailesinden çýkacak olan peygamberin, yýldýzýnýn doðmasý çok yakýndýr. Ö, Harem-i Mekke´den çýkar, Arabi da, Acemi de ona uyar..." Ben bunu amcamýn oðlu Râfi´ bin Hudeyc´e haber verdim. Peygamber Efendimiz´in Medine´ye hicretlerini duyduðu zaman, hemen oraya gidip müslümanlýðý kabul etti!" [3]


[1] Burada Sevad´ýn: "Bana þefaat eyle, bana senden baþka kim yardýmcý olabilir?" demesi, onun müslümanlýðý kabul ettiði ilk günde olmuþtur. Ýslâm, Tevhid temeli üzerine kurulup kemâle erdikten sonra, Ýslâm´ý iyi bilen bir müslümanýn tevhidin esasýna ve adabýna tam riayetle: "Ey Allah´ým, Resulünü benim hakkýmda þefaatçi kýl!" demesi gerekir. "Ey Allah´ýn Resulü, bana þefaat et!" diye peygamberin þahsýna ve zâtýna hitap etmesi, uygun olmaz.

[2] Rabia, aslýnda Huceyr bin Selâmân´m oðludur. Haîib bin Nufeyl´in ise yeminli müttefiki idi. Oðulluk edinme haram kýlýndýktan sonra babasýnýn adýyla anýldý, iki defa hicrette bulundu, Bedir´de þehýd oldu, o sýrada yaþý 32 idi. (Allah kendisinden razý olsun

[3] Celaleddin es-Suyuti, Peygamberimizin Mucizeleri ve Büyük Özellikleri, Uysal Kitabevi: 1/181-190.




radyobeyan