> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Hazreti Muhammed a.s.v > Mucize Ve Büyük Özellikleri > Peygamberimize Peygamberlik Verilmesi Sirasinda Duyulan Bazi Sesler
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Peygamberimize Peygamberlik Verilmesi Sirasinda Duyulan Bazi Sesler  (Okunma Sayısı 1806 defa)
24 Aralık 2009, 16:36:14
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 24 Aralık 2009, 16:36:14 »



PEYGAMBERİMİZE PEYGAMBERLİK VERİLMESİ SIRASINDA DUYULAN BAZI SESLER


Buharı Ömer bin el-Hattâb (r.a.) den rivayet eder. Adamın biri Ömer´e uğramış, Ömer ona kim olduğunu sormuş. Adam: "Ben câhiliyye zamanı onların kâhini idim" demiş. Ömer: "Peki, sana gelen cinlerin en şaşırtıcı haberi ne idi?" diye sormuş. Adam: "Ben günün birinde bir çarşıda bulunuyordum. Cinlerden birinin gelip: "Şu cinlerin işine şaşmaz mısın? İnsanları hayrete ve ümidsizliğe düşürürken, simde de herkesten önce müslüman olacağız diye koşturuyor?" diye haykırdı. Doğrusu bu benim için çok şaşırtıcı olmuştur."

Ömer, o adama hitaben: "Doğrudur" dedi ve şunları ilave etti: "Ben de günün birinde onların putlarının yanında uyuyordum. Adamın biri bir davar getirip putun yanında kesti. Ondan öylesine bir feryad çıktı ki, ben bu kadar şiddetli bir feryadı daha önce işitmemiş tim. Evet, şiddetle feryad ediyor ve şöyle diyordu: ;´Ky celîh! Emr-i necîh, recül-i nasîh!... (En güzel nasîhatçı) bak ne diyor: "Lâ ilahe illallah = Allah´tan başka hiçbir ilâh yoktur!"

İşte bu ses üzerine, yanımdaki adamlar kalkarak kaçmaya başladılar. Ben ise: "Bunun aslının ne olduğunu öğrenmeden buradan ayrılmam!" diyordum. Aynı feryadı ikinci ve üçüncü defa- işittim. Bunun üzerine ben de kalkıp gitmek istedim. Hiç vakit geçmemişti ki, "işte peygamber zuhur etti!" denildiğine şahit olduk..."

{Buharı bunu, Ömer´in Müslüman Oluşu Bâbı´nda zikreder.)

"Gıfâr Oğulları bir gün Kabe yakınındaki putlarına bir buzağı kurban etmek istediler. Onu putun yanına götürdüklerinde öyle bir feryad kopardı ki, "Ey Zerîh, bir iş ki necîh, bir konuşma ki gayet fasîh! Haykırıyor gayet seçik, çağırıyor gayet açık: "Lâ ilahe illallah!" ...Mekke bu davetle çınlıyor maşallah!..." Adamlar böyle feryad eden buzağıyı serbest bırakıp beklemeye başladılar. Derken bir baktılar ki Peygamberimiz peygamberliğini ilân edivermiş..."

(Yine Beyhakî ile Imam-ı Ahmed´in Mücâhid´den bu mealde bir rivayetleri var. Fakat bunda buzağı yerine sığır deniimiştir.)

Yine Beyhakî´nin Berâ tarikiyle Ömer´den bir riv yeti: "Ömer bin el-Hattâb (r.a.), Sevâd bin Kârib´e: "Müslümanlığı kabul etmen nasıl oldu bize anlatır mısın?" diye sormuş. Sevad da şöyl- anlatmış: "Benim cinlerden kendisine danışmalarda bulunduğum bir arkadaşım vardı. Bir gün ben uyurken o gelip ansızın beni uyardı ve bana: "Kalk, anla ve aklını çalıştır! Eğer akledersen, Lueyy bin Gâlib Oğullarından bir peygamberin gelmiş olduğunu anlamakta gecikmezsin." Bundan sonra şiir hâlinde şunları söylemeye başladı:

"Cinlere ve onların azgınlarının hâline şaşıyorum... Şimdi de içlerinden bazıları binitini yola sürmüş, hidâyet ve rüşd yolunu aramak üzere Mekke´ye yönelmekte... Elbette onların mü´min ve müslüman olanları, kâfirleri gibi değildir. Haydi sen de Hâşim Oğullarından seçil miş Peygamber´e git, kendi gözünle O´nu gör ve uyumaya çalış." O bana bunları söyledikten sonra ismen ve de büyük bir hiddetle hitabederek: "Ey Sevâd, gerçekten Allah Teâlâ bir peygamber göndermiştir, haydi durma O´na git, hidâyet ve rüşde nail ol!" diye emretti, ikinci gece oldu, yine o bana böyle gelip aynı şeyleri söyledi. Bunu üçüncü gece de tekrarladı. Her üç gecede aynı anlama gelen şiirleri okumayı da ihmâl etmedi. Bunun üzerine ben düşünmeye başladım. Baktım kalbimde islâm için ciddî bir sevgi doğmuş... Gidip peygamberi gördüm. O beni görünce: "Merhaba ey Sevâd, biz sana geleni ve seni uyaranı biliyoruz" buyurdu. Ben: "Ey Allah´ın Resulü, ben bunu kendi üslûbumla şiir hâlinde tekrara çalıştım. Bu şiirimi benden´ dinler misiniz? diyerek müsâde istedim ve şiirimi okumaya başladım:

"Bir uyku ve istirahat sonrasında bana danışmanım geldi. Ne kadar tanıdı isem de hiç onun yalanını yakalamış değilim. Her üç gecede onun bana söylediği: "Lueyy bin Gâlib Oğullarından bir Hakk elçisi geldi" sözü olmuştur. Ben de paçayı kolları sıvayıp sür´atli binit devemin sırtına atlayarak uzaktan geldim... îmdi ben şehâdet ederim ki: Allah´tan başka bir ilâh yoktur, şüphesiz Sen de O´nun elçisisin, her gâib haber için Emîni´sin... Peygamberler içinde şefaati bize en yakın olanısın. Ey en keremli ve en şerefli ataların evladı... Ey yeryüzünde yürüyenlerin en hayırlısı, sana geleni bize tebliğ eyle! O gelenler her ne kadar başımızdaki saçı ağartacak kadar ağır ve zor da olsa, sen bize emret!... Bir şefaatçinin bulunmadığı o güne, bana şefaat eyle! O günde, Sevâd bin Gâlib adındaki bu âcize, ancak sen yardımcı olabilirsin...[1]

Beyhakî Hişam bin Muhammed el-Kelbî´den nakleder. O demiştir ki: "Bana Tayy kabilesinin yaşlı adamlarından bazıları anlatırlar ve dediler ki: Kendisi Tayy kabilesinden olduğu halde Umman arazîsinde bir puthânede müstahdem olarak çalışan Mazin adında biri vardı. Onun Nâcez adında bir putu bulunuyordu. Mazin bu putuyla ilgili olayı anlatmak üzere demiştir ki: "Bir gün ben putuma bir kurban sunuyor dum. Bu sırada putun içinde gür bir ses işittim. Bu ses diyordu ki: Ey Mazin, durma yönel, yönel! Bana kulak ver de dinle, cahillik etme de anla! îşte gönderilen. peygamber, O´na semadan gelmiş haber, O´na îmân et de olma ebter... Cehennemde yanmaktan kurtul, onun yakacağı taşdır veya kul!"

Mazin der ki: "Vallahi bu çok şaşılacak bir şey!" dedim. Sonra birkaç gün geçti, ben putuma bir kurban daha sundum. Aynı mealde evvelkinden daha açık sözler işittim. Diyordu ki: "Ey Mazin, dinle sürura er! Hayrı açığa çıkaran, şerri yerin dibine batıran dine gir! Mudar´dan Muhammed peygamber olarak görderildi, semâdan Allah´ın en büyük dini indirildi. Artık sen, kendi elinizle yonttuğunuz taşlara tapınmaktan vazgeç! Ebedî azaptan kurtaracak yolu seç!..."

Putun içinden gelen bu sesler beni dehşete düşürdü ve: "Bu, Öncekilerden daha da şaşılacak bir şey!" demekten kendimi alamadım. Fakat hakkımda murâd edilen bir hayırdır, diye yorumladım... Hicaz ülkesinden bir adam geldi bu sırada. Geldiğin yerde ne gibi bir haber var, diye sorduk. O da dedi ki: "Mekke vadisinde bir adam çıktı ortaya... Kendisinin yanma gelenleri yeni dine davet ediyor. Adına Ahmed denilen bu adam, "Ey insanlar, Allah´ın dâvetçisine icabet ediniz!" ilânında bulunuyor." Ben, adamın bu sözleri üzerine: "Vallahi benim işittiğim şeyin anlamı da budur" diye söyledim. Derhal yola çıkıp Peygamber´e gittim, Allah´ın salât ve selâmı O´na olsun! O bana, islâmı bir güzelce anlattı, ben de müslüman oldum... Peygamber Efendimiz´e dedim ki: "Ey Allah´ın Resulü, ben bazı kötü alışkanlıkları olan bir kimseyim; içki ve eğlenceye, kadınlara düşkünüm... Arazîmiz de yıllardır kuraktır... Sonra Allah bana bir oğlan da vermemiştir. Ne olur, benim hakkımda Allah´a dua ediverseniz de, bu sıkıntı ve kötülüklerden kurtulsam; hem bîr erkek evlada, hem bol yağmura kavuşsam."

Peygamberimiz derhal dua buyurarak: "Ey Allah´ım, bu kulunun eğlence sevgisini Kur´ân okuma sevgisine çevir! Harama olan isteklerini, helâl olan istekler hâline getir. Onu yağmura ve erkek evlâda nail eyle."

Durumu böyle dile getiren Mazin, devamla diyor ki: "Yüce Allah benim bütün sıkıntı ve yaramazlıklarımı giderdi. Beni hem evlâda, hem de bol yağmura nail eyledi.

(Bu rivayeti, Hişâm bin el-Kelbî yoluyla Taberânî ve Ebû Nuaym de nakletmişlerdir.)

îbn-i Şahin es-Sahâbe adlı kitabında, İbn-i Mende Delâilü´n-Nü-büvve adlı esirinde, el-Muâfi de el-Celîs adlı kitabında Ebû Haysenıe tarikiyle Abdurrahmân bin Ebû Sübre´den, o da Ziibâb bin el-Hâris es-Sahabî´den rivayet ederler. O demiştir ki: "tbnü Vakşe´nin cinlerden bir danışmanı vardı, olacak şeyleri ona haber verirdi. Bir gün yine ona gelerek ve dikkatle kendisine bakarak: "Ey Zübâb, ey Zübâb! Şaşılacak haberler var, dinle! Muhammed´e Mekke´de peygamberlik verildi, davete başladı, fakat kimseler kendisini dinlememekte..." Dedim ki: "Peki bu nasıl oldu, bana anlat." O cevabında: "İşte bu kadar, olanlar şimdilik fazla sayılmaz" diye konuştu. Nihayet Peygamber´in (s.a.v.) çıkışını bizzat işittim ve kendisine tâbi oldum, müslümanlığı kabul ettim."

Şebbe oğlu Ömer, Gıfâf kabilesinde Osman oğlu el-Cemûh´dan nakleder. O şöyle demiştir: "Biz câhiliye zamanında mahallemizde oturuyorduk. Derhal bir haykırış duyduk geceleyin... Feryâd edercesine bağıran bu ses; şiirden bazı kısımlar söylüyordu. Ertesi gece ve daha ertesi gece de gelip aynen o şiirleri söyleyip gitti. Aradan zaman geçmemişti ki, Peygamber´in (s.a.v.) ortaya çıktığı haberi geldi."

îbn-i Sa´d ve îbn-i Asaklr Yezıd bin Rûmân´dan nakleder. O şöyle anlatmıştır: "Osman bin Affân ve Talha bin Ubeydullah Peygamber Efendimiz´e gidip açıktan müslıiman oldular. Osman dedi ki: Ey Allah´ın Resulü, ben Şam´dan yeni döndüm. Biz Meân ile Zerkâ arasında iken biraz uykuya dalar gibi olmuştuk. Bir de ne görelim, biri feryâd ediyordu: "Ey uyuyanlar! Kalkınız, kalkınız! Şimdi uyuma zamanı değildir, hemen Mekke´ye gidiniz. Zira Mekke´de Ahmed zuhur etmiştir!" Mekke´ye geldiğimizde sizin zuhurunuzu duyduk, müslüman olmak için geldik."

îbn-i Sa´d, Ebû Nuaym ve îbn-i Asâkîr Süfyân el-Hüzelt´den naklederler. O da demiştir ki: "Bir kafilede Şam´a gitmiştik. Zerkâ ile Meân arasında iken bir yerde mola verdik, Uyuyup istirahata çekildik. Birisi boyuna bağırıyordu: "Ey uyuyanlar, kalkınız, şimdi uyuma zamanı değildir! Mekke´de Ahmed gerçekten ortaya çıktı ve büyük cinler sürüldü..." Bu ses üzerine hemen uyandık ve irkildik. Biz orada birtakım genç arkadaşlar idik. Bu sesi hepimiz birlikte duymuştuk. Dönüp evimize geldik, bir de ne görelim, herkesin dilinde konuşulanlar Mekke´deki ihtilaf... Gerçekten Peygamber zuhur etmiş, kimi inanmış, kimileri de inanmak istememiş. Çıkan peygamber, Abdü´l-Muttalib oğullarından bir zât olup adı da Muhammed imiş."

Ebû Nuaym Yâkûb bin Yezıd et-Teymt´den rivayet eder. Adamın biri Ömer´e uğrayıp sordu: "Yâ Ömer, sen bir kâhin misin? Cinlerden danışm...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Peygamberimize Peygamberlik Verilmesi Sirasinda Duyulan Bazi Sesler
« Posted on: 19 Nisan 2024, 22:29:13 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Peygamberimize Peygamberlik Verilmesi Sirasinda Duyulan Bazi Sesler rüya tabiri,Peygamberimize Peygamberlik Verilmesi Sirasinda Duyulan Bazi Sesler mekke canlı, Peygamberimize Peygamberlik Verilmesi Sirasinda Duyulan Bazi Sesler kabe canlı yayın, Peygamberimize Peygamberlik Verilmesi Sirasinda Duyulan Bazi Sesler Üç boyutlu kuran oku Peygamberimize Peygamberlik Verilmesi Sirasinda Duyulan Bazi Sesler kuran ı kerim, Peygamberimize Peygamberlik Verilmesi Sirasinda Duyulan Bazi Sesler peygamber kıssaları,Peygamberimize Peygamberlik Verilmesi Sirasinda Duyulan Bazi Sesler ilitam ders soruları, Peygamberimize Peygamberlik Verilmesi Sirasinda Duyulan Bazi Seslerönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes