Son Peygamber
Pages: 1
Diplomasi ve Mektuplar By: sumeyye Date: 19 Aralýk 2009, 23:06:55
Diplomasi ve Mektuplar

DÝPLOMASI VE MEKTUPLAR..
Peygamber Efendimizin Hükümdarlara Mektup Gönderiþi






Siyer alimleriyle sahih hadis kitaplarýnýn ortak görüþüne gö re hükümdarlara ve emirlere mektup gönderilmesi Hudeybi-ye´den sonra ve Mekke´nin fethinden önce olmuþtur. Ancak bu alimler, Hudeybiye sulhunun yapýlmasýndan sonra mý, yoksa Umretul Kazadan veya Mu´te savaþýndan sonra mý bu mektup larýn gönderilmiþ olduðu konusunda görüþ ayrýlýðýna düþmüþ lerdir. Bizim tercih ettiðimiz görüþe göre Umretul Kazadan sonra ve Mu´te savaþýndan önce hükümdarlarla emirlere Pey gamber efendimiz tarafýndan mektuplar gönderilmiþtir. Zira Amr bin As Habeþistan´a hicret maksadýyla Umretul Kazadan sonra Mekke-i Mükerreme´den çýkýp yola koyulmuþ, Habeþis tan´da, Resullah (s.a.v.) efendimizin Necaþi´ye gönderdiði elçi ile karþýlaþmýþtý. Nitekim Medine-i Münevvere´ye gidiþi esna sýnda da Halid bin Velid´le karþýlaþmýþtý. Halid bin Velid Mekke-i Mükerreme´ye gitmek ve Peygamber efendimize Umretül Kaza´dan hemen sonra tabi olmak, onun davet yolundaki sözle rine uymak istiyordu. Tarihi kronolojiden de kesinlikle anlaþýl dýðýna göre Peygamber efendimiz Mu´te savaþýndan Önce Bi zans imparatoruna ve Þam´daki Gassan emirine mektup gön­dermiþtir. Çünkü Mu´te savaþý, Þam´da müslüman olan bazý kimselerin Þam valisi tarafýndan öldürülmesi sebebiyle vuku bulmuþtu. Ayrýca Peygamber efendimizin Gassan emirine gön derdiði elçinin Öldürülmesi de bu savaþýn sebeplerinden biri idi. Sebep, müsebbepten önce geldiðine göre mektubun gönderilme si, elbetteki müsebbebinden, yani Mu´te savaþýndan Önce olma sý gerekiyordu ki, bunun böyle olduðunda da kuþku yoktur.

Bütün bunlarýn ötesinde sahih sünnetten de açýkça anlaþýl dýðýna göre hükümdarlara mektup gönderilmesi Mu´te savaþýn dan önce vuku bulan bir olaydýr. Müslim, Enes bin Malik´ten rivayet eder ki; Resullah (s.a.v.), Mu´te savaþýndan Önce Bizans imparatoruna ve Acem hükümdarýna, ayrýca Necaþi ile diðer bütün zorba hükümdarlara mektup göndererek onlarý Ýslama davet etmiþtir.



Peygamber Efendimizin Heraklius´a Mektubu Göndermesi ve Bunun Sunucu


Resulullah (s.a.v.) efendimiz þu içerikteki bir mektubu Dýhye bin Halife vasýtasýyla Heraklius´a göndermiþti: "Rahman ve Rahim olan Allah´ýn adýyla, Allah´ýn kulunun oðlu ve elçisi Muhammed´den Bizans´ýn büyüðü Heraklius´a.... Hidayete tabi olanlara selam olsun.

Ýmdi ben seni islam daveti ile çaðýrýyorum. Müslüman ol se lamete kavuþ. Allah sevabýný da iki kez versin. Eðer yüz çevirir sen tebaanýn vebalý senin boynuna olur. "Ey kitap ehli, bizim ve sizin aranýzda eþit olan bir kelimeye gelin: Yalnýz Allah´a tapa lým ona hiç bir þeyi ortak koþmayalým. Biriniz diðerine Al lah´tan baþka tanrý edinmesin." Eðer yüz çevirirlerse: "Þahit olun biz müslümanlarýz!" deyin." (ali imran: 64)

Bu mektubun. Bizans´ta, Þam halký arasýnda ve Kureyþ müþ rikleri nezdinde büyük bir etkisi oldu. Heraklius bu mektubu hükümdarlýðýnýn baþýna bela getirecek birinden deðil de, sanki kendisine iþiyle ilgili bir haberi getiren kimseden alan bir alim ve bilgin kiþi edasýyla teslim aldý. Savaþlardan, kahramanlýk lardan, Peygamberlerin haberlerinden ve astronomiden anla yan bir kimseydi. Etrafýndaki ümera ve patrikler olmasaydý, o hakikati Hýristiyanlýðýn vasýtasýyla yaymak isteyen Hýristiyan bilginlerinden biri idi. Bu mektup kendisine ulaþýnca Þam´da Peygamber efendimizin kavmi hakkýnda araþtýrmalar yaptýrdý. Mekke-i mükerremeden gelen bir ticaret heyetinin, yanýna ça-ðýrýlmasýný emretti. Yanýna getirilen ticaret heyetinin baþýnda Ebu Süfyan bulunuyordu. Bu heyeti kendi meclisine davet etti. Heraklius´un çevresinde Bizans büyükleri bulunmaktaydýlar. Sonra Ebu Süfyan´la beraberindeki Kureyþlileri yanýna çaðýrttý. Bir tercüman da getirtti. Þimdi bu olayý Buhari de nakledildiði þekilde anlatalým:

Heraklius: "Peygamber olduðunu iddia eden þu adam (Hz. MuhammedYe neseb bakýmýndan en- yakýn olanýnýz kimdir?" diye sordu.

Ebiý Süfyan: "Ona en yakýn olan benim." dedi. Heraklius: "Þu adamý bana yaklaþtýrýn" dedi. Ve adamlarý da Ebu Süf-yan´ý Heraklius´un yaný baþýna getirdiler. Sonra Heraklius ter cümanýna þöyle dedi: "Ben bu adama peygamber olduðnu iddia eden o kiþi hakkýnda soru soracaðým. Eðer bana yalan cevap verirse siz yalan söylediðini bana bildirin".

Ebu Süfyan da: "Allah´a andolsunki o Araplar arasýnda Ebu Süfyan´ýn yalan soyediðine dair bir haber yayýlmayacak olsay dý, mutlaka Muhammed hakkýnda yalan söylerdim." dedi. Ebu Süfyan diyorki, Heraklius´un bana sorduðu ilk soru þuydu:

- Onun (Muhammed´in) aranýzdaki soyu nasýldýr?

- Yüksek bir soydandýr.

- Onun bu söylediklerini sizden önce herhangi bir kimse söy lemiþ midir?

- Hayýr.

- Babalarý ve dedeleri arasýnda hükümdar olan kimse var mýydý?

- Hayýr.

- insanlarýn þereflileri mi, yoksa zayýf ve güçsüz olanlarý mý ona uydular?

- Hayýr. Sadece zayýf ve güçsüz olan kimseler ona uydular.

- Ona uyanlarýn sayýsý artýyor mu, yoksa azalýyor mu?

- Hayýr, aksine artýyorlar.

- Ona uyduktan sonra dininden kýzarak irtidat eden herhan gi bir kimse görüldü mü?

- Hayýr.

- Bu sözleri (islamiyetle ilgili þeyleri) söylemesinden Önce onu yalancýlýkla itham ettiðiniz vaki olmuþ mudur?

- Hayýr.

- O hiç hýyanet eder mi?

- Hayýr. Uzun zamandan beridir, bir arada yaþadýðýmýz hal de onun hýyanet yaptýðýný bilmiyoruz. Onun hakkýnda bu ceva bý vermekten baþka söyleyecek bir þey bulamýyorum.

- Onunla hiç savaþtýnýz mý?

- Evet.

- Onunla nasýl savaþtýnýz?

- Savaþ halidir bu, bazen o bizi yendi. Bazen de biz onu yen dik.

- Size neyi emrediyor?

- Allah´a kulluk etmemizi, ona ortak koþmamamýzý, iffetli ol mamýzý, akrabalýk baðlarýný muhafaza etmemizi bize emredi yor.

Bundan sonra Heraklius tercümanýna þöyle dedi: "Ona (Ebu Süfyan´a) de ki, ben senden onun soyunu sordum, iyi soylu ol duðunu söyledin. Peygamberler ise daima iyi soylu kimselerden çýkar. Atalarýndan herhangi birinin böyle bir davada bulunup bulunmadýðýný sordum. Hayýr dedin. Çünkü atalarýndan biri bu davada bulunsaydý, o da o çýðýrý izlemiþ olabilirdi. Atala rýndan herhangi birinin hükümdarlýk yapýp yapmadýðýný sor dum, hayýr dedin. Halbuki eðer atalarýndan biri hükümdarlýk yapmýþ olsaydý bu da onun varisi olmak peþindedir, diyecek tim. Hiç yalan söylediðini gördünüz mü diye sordum, hayýr de din. Ben þuna kaniyim ki eðer bir kimsû insanlara iftira ede mezse Allah´a hiç iftira edemez. Sana eþraf ve ileri gelenleri mi, yoksa zayýf güçsüz avam tabakasý mý ona tabi oluyor, diye sor dum. Avam tabakasý, zayýf ve güçsüz kimseler ona tabii oluyor lar, dedin, peygamberlerin tabileri de daima böyleleri oluyor. Kendisine tabi olanlarýn sayýsý artýyor mu, azalýyor mu, diye sordum. Artýyor dedin. îman iþi ise tamamlanýncaya kadar hep böyledir. Dinine girdikten sonra ve dinini beðenmemezlikten

Ötürü tekrar irtidat edip dininden donen oluyor mu, dedim. Hayýr dedin, iman da öyledir. Aydýnlýðý ve coþkusu bir kalbe girdi mi, artýk çýkmaz. Sana sözüne vefa etmez ve hiyanet eder mi diye sordum. Hayýr dedin. Peygamberler de daima ahde ve fa eden doðru sözlü kimselerdirler. Hýyanet etmezler. Size nele ri tavsiye ve emrediyor diye sordum, Allah´a ibadet etmeyi ve ona ortak koþmamayý, putlara tapmamayý, namaz kýlmayý, doðru sözlü olmayý, iffetli davranmayý emredip tavsiye buyur duðunu söyledin. Eðer bu dediklerinin hepsi doðru ise hiç þüp hen olmasýn ki yakýnda þu iki ayaðýmýn bastýðý yerleri dahi o alacaktýr. Esasen onun çýkacaðýný biliyordum. Fakat sizden olacaðýný zannetmiyordum, Eðer ona herhangi bir engelle kar þýlaþmadan ulaþacaðýmý bilseydim. Onunla görüþmek için bü tün zorluklara katlanýp yanma giderdim. Eðer yanýnda olsay dým onun ayaklarýna su dökerdim."

Heraklius´un bu sözleri, Peygamber efendimizin müþrik düþ maný Ebu Süfyan´m kalbine de tesir etmiþ ve þöyle demiþti:

"Ebu Kebþe´nin oðlu (Muhammed´in) davasý, önüne geçileme yecek kadar duyulup kuvvetlenmiþtir.[1] Baksanýza Beni Asfer (yani Bizans) hükümdarý bile ondan korkuyor, dedim ve o gün den sonra ben müslüman oluncaya kadar bu davetin gerçekle þeceðine inandým."

Peygamber efendimizin bu mektubu Heraklius´u etkilemiþti. Görüyoruz ki o bu mektuptaki bütün hakikatleri doðrulamýþ ve Ýslama yönelmiþtir. Peygamber efendimizin getirdiði dini kabu le eðilimli olmuþtur. Ancak hakka teslim olup islamiyeti bir din olarak kabul etmiþ midir?! Ýfadelerinden anlaþýldýðýna göre o bu yolda bir çaba sarfetmiþse de kavmi bunu kabul etmemiþtir, îslamiyeti kabul edip hükümdarlýk tahtýndan inmekle bu taht ta kalarak islamiyeti kabul etmemek arasýnda bir seçim yap mýþ ve neticede islamiyeti kabul etmeksizin hükümdarlýk tah týnda kalmayý seçmiþtir. Böylece hidayet karþýlýðýnda sapýklýðý satýn almýþ ve ticareti Allah katýnda ziyan etmiþtir.

Hadiseyi, olmasý gerektiði gibi deðil de olduðu gibi naklede lim. Çünkü bu bir ibtila idi: Önceki sayfalarda da ifade ettiði miz gibi Heraklius bilgin bir kimseydi. Astronomiden, savaþlardan anlardý. Kudüs´den geldiðinde Ebu Süfyan ve beraberinde ki Kureyþli tüccarlar heyetiyle buluþtu. Bazý patrikleri, yüzüne bakýp durumunu beðenmeyince sebebini sordular. O da:" Yýl dýzlara bakarken sünnetlilerin hükümdarýnýn zuhur ettiðini gördüm" dedi. Yapýlan araþtýrma neticesinde Araplarýn sünnet olduklarýný kendisine bildirmiþlerdi. Heraklius bunun üzerine: "îþte Araplarýn hükümdarý (Hz. Peygamber) zuhur etmiþtir." dedi. Bunu Öðrenmek için Bizans´ta kendisi gibi bilgin bir vali sine mektup yazmýþ ve durumu öðrenmesini istemiþti. Sonra Humus´a doðru hareket etmiþ, henüz oraya tam yerleþmemiþ ken Peygamber efendimizin mektubu gelip kendisine teslim edilmiþti.

Bütün bunlardan anlýyoruz ki Heraklius´un kafasýnda Pey gamber efendimizin zuhur ettiðine dair iþaretler belirmiþti. Fa kat o, Peygamber efendimizi bir hükümdar olarak görmüþtü. Ancak Cenab-ý Allah ona bundan daha büyük bir makamý bah setmiþti. Bu makam, dünya ve ahiretin hayýrlarýný getiren nü büvvet makamý idi.

Heraklius´un sahip olduðu bu bilgi kiþisel çabasýyla meyda na gelen bir birikim veya kendisine dair baþkasý tarafýndan ile tilmiþ bir haber yoluyla da olmuþ olsa Pegamber efendimizin mektubu ona tesir etmiþti. Mektup kendisine geldiði esnada hakký kabul etmeye meyletmiþti. Peygamber efendimizin mek tubundaki ifadelerin hak olduðuna kanaat getirmiþti. Kavmi nin önde gelen adamlarýný yanýna çaðýrarak islamiyeti onlara arzetmek istemiþti. Humus´taki köþküne Bizans ekabirini ça ðýrdý. Toplantý için gelen büyükler, meclisteki yerlerini aldýktan sonra kapýlarýn kapatýlmasýný emreden Heraklius, onlara hita ben þöyle dedi: "Ey Rum topluluðu! kurtuluþu ve doðru yolu bulmak ister misiniz? Hükümdarýnýzýn baþýnýzda kalmasýný arzu eder misiniz? Eðer böyle bir arzunuz varsa, þu Peygambe re tabi olun!". Onun bu sözleri üzerine etrafýndaki yönetici ve kumandanlar vahþi eþekler gibi kapýlara seðirttiler. Ancak ka pýlarýn kilitli olduðunu gördüler. Heraklius, onlarýn islamdan ve Hz. Peygamberden nefret ettiklerini görünce imanlarýndan ümit kesti ve onlara "yanýma gelin" dedi. Kendi niyetini gizle yerek onlara bu defa þöyle dedi: uBen deminki sözlerimi, sizleri denemek ve dininize ne kadar baðlý olduðunuzu anlamak için söyledim. Gördüm ki hepiniz dininize baðlý kimselersiniz." Böy le dedikten sonra etrafýndakiler bu defa ona secde ettiler ve onun hükümdarlýðýna razý oldular.

îþte böyle... þekavet hidayete galip geldi. Hakkýn nuru Heraklius´un gözleri önünde parlayýp ýþýk saçmýþ, onun doðru yola girmesine vesile olmuþ iken hükümdarlýk ve saltanat buna en gel olmuþtu. Nuru gördükten sonra karanlýklara sapmýþtý. Hi dayeti bulduktan sonra dalalet yoluna girmiþti. Þam´daki müs-lümanlarýn öldürülmesini; Mute, Tebuk ve bunlardan sonra Yermuk´te müslümanlara karþý savaþa giriþmek içinde ordu ha zýrlanmasýný emretmiþti. Mektubun Heraklius ve kavminin ile ri gelenleri üzerinde tesiri ne olursa olsun, islamiyetin Bizans içinde ve Þam´da tanýnmaya baþlandýðý ve insanlarýn sohbet ko nusu haline geldiði kesindi. Heraklius´un kendi milletinin bü yüklerine tanýttýðý islam nuru, karþýsýndaki engeller ne kadar yoðun olursa olsun, her zaman karanlýklarý yýrtýp açýða çýka caktý. Her ne kadar hemen iman etmedilerse de bu Peygamber mektubu ürün vermeye baþlamýþtý. Semereleri hemen o anda deðilse de ileride görülecekti. îleri dediðimiz þey de dünyanýn Ömrüne göre pek yakýndýr. Her ne kadar baþkalarý bilmese dahi Bizanslýlarýn bir kýsmý iman etmiþlerdi. Rivayete göre Herakli-us´a Peygamber efendimizin mektubu geldiðinde o mektubu, yanýnda bulunan baþ piskoposa vermiþti. Baþ piskopos mektu bu okuduktan sonra þöyle dedi: "Allah´a andolsunki bu, Musa ve Ýsa´nýn bize müjdeledikleri ve bizim beklemekte olduðumuz Peygamberdir." Heraklius: "O halde bana ne tavsiye edersin ey peder?" diye sorunca baþ Piskopos: "Ben kendim o peygamberi tasdik edip kendisine uyacaðým" dedi. Heraklius: "Evet o pey gamberdir. Ancak onu tasdik etmeye ve ona tabi olmaya mukte dir deðilim. Evet, Peygamber olarak tanýrsam hükümdarlýðým elimden gider ve Bizanslýlar da beni Öldürürler" dedi.

Þu halde Peygamber efendimizin mektubu bir vadideki cýlýz bir çaðlýktan ibaret kaldý, diyemeyiz. Aksine o mektubun yan kýlarý görüldü ve bu yankýlar sonralarý zuhur ettiler.



radyobeyan