Son Peygamber
Pages: 1
Hudeybiye Bir Fetih Oldu By: sumeyye Date: 19 Aralýk 2009, 16:21:17
Hudeybiye Bir Fetih Oldu


Peygamber efendimiz Hudeybiye barýþýndan sonra Mek ke´den Medine´ye dönerken fetih suresi nazil oldu. Bu surenin ilk ayetinde Cenab-ý ALLAH þöyle buyuruyordu:

"Ey Muhammedi Doðrusu biz sana apaçýk bir fetih saðla-mýþýzdýr. ALLAH böylece, senin geçmiþ ve gelecek günahlarýný ba ðýþlar, sana olan nimetini tamamlar, seni doðru yola eriþtirir." (Fetih: 1-2)

Cenab-ý ALLAH Hudeybiye barýþýný ve peygamberini yapmaya muvaffak kýldýðý iþleri fetih olarak adlandýrdý. Hudeybiye barýþ anlaþmasý, takva sahibi bazý büyük mü´minlerin akýllarýndan geçtiði gibi dini küçük düþürmek deðil, tam aksine bir fetih ol muþtu. Çünkü Peygamber efendimizle Kureyþliler arasýndaki savaþý sona erdirmiþti. Bu, baþlýbaþýna bir fetihti. Çünkü üze rinde perde bulunan akýllarý ve kilitli kalpleri Ýslam´a açmýþtý. Öyle ki Hudeybiye Öncesi 19 yýllýk davet döneminde müslüman olan kimselerin sayýsýyla Hudeybiye sonrasý 2 yýl içinde müslü man olanlarýn sayýsý arasýnda bir karþýlaþtýrma yapýlacak olur sa, sonrakilerin öncekiler kadar ya da onlardan daha fazla ol duklarý görülür. Çünkü Hudeybiye bir fetihti; dinde alçalma ve gerileme deðildi. Bütün bunlarýn üstünde Hudeybiye barýþý, kansýz gerçekleþen büyük fetihle Mekke´ye girmek için zemin hazýrladý. Mekke fethinde kan akýtýlmamýþtý. Sadece az sayýda ki bazý inatçýlar mevzii bir savaþ vermiþlerdi. Evet, Hudeybiye barýþý bir fetihti. Çünkü mü´minler, barýþ anlaþmasý uyarýnca umre yapmak için Mekke´ye girebildiler; bilahare saçlarýný tý raþ ederek ihramdan çýktýlar.

Ayet-i kerimede Peygamber efendimizin günahlarýnýn affe-dilmiþliðinden sözedilmektedir. Buradaki ´gündüz affý´ hakiki anlamda deðil de mecazi anlamda kullanýlmýþtýr. Geçmiþte, þimdiki ve gelecek zamanlarda yaptýðý, yapmakta olduðu ve ya pacaðý iþlerin kabul ve rýza ile karþýlanacaðý manasý kastedil miþtir. Her fiili baðýþlanmýþtýr. Þu halde onun yaptýðý yanlýþla ra günah denmesi ve bu günahlarýnýn baðýþlanmýþlýðmdan söz edilmesi, mecaz türündendir. Onun yanlýþlýklarý, olsa olsa Al lah tarafýndan kýnanmasýna neden olan hatalarýdýr. Nitekim savaþta ele geçirdiði düþmanlarý esir tutmakla da hata etmiþti. Evet, insanlara örnek olmasý ve insanýn Peygamber hatta pey gamberlerin sonuncusu Muhammed (sav) de olsa kendi dü­þüncesi ve aklýna göre hareket ettiði takdirde hata edebileceði nin kabullenilmesi için, Resulullah (sav) bazan hatalar yapmýþ týr.

Yüce ALLAH´ýn kendisini yönelttiði dosdoðru yol, davet yolu idi. O yolda asla eðrilik yoktu. Apaçýk bir fetih sayýlan Hudey biye barýþýndan sonra iman ehli kimseler, Peygamber efendi mizle biatleþmeye koþtular. Noksanlýklardan münezzeh olan yüce ALLAH buyuruyor ki:

"Ey Muhammed! Þüphesiz sana baþ eðerek ellerini veren ler, ALLAH´a baþ eðip el vermiþ sayýlýrlar. ALLAH´ýn eli onlarýn ellerinin üstündedir. Verdiði bu sözden dönen ancak kendi aley hine dönmüþ olur. ALLAH´a verdiði andý yerine getirene, ALLAH büyük ecir verecektir." (Fetih: 10)

Feth-i mübin neticesinde îslam toplumu, kalbi ihlassýz olan lardan arýnarak, sýrf hakký talep eden ve haktan baþkasýný iste meyen kimselerden oluþtu. Bu nedenledir ki, Hudeybiye´ye gi derken Peygamber efendimize, ganimetleri ve ötesini deðil de sadece yüce ALLAH´ýn rýzasýný taleb eden ve haccetmek isteyen kimseler arkadaþlýk etmiþlerdi. Hudeybiye´ye gitmeyenler hak kýnda Cenab-ý ALLAH þöyle buyurmuþtu: "Savaþtan geri kalmýþ olanlar, siz ganimetleri almaya giderken: "Býrakýn, biz de sizin le gelelim." diyeceklerdir. Onlar ALLAH´ýn sözünü deðiþtirmek is terler. De ki: "Bize uymayacaksýnýz. ALLAH sizin için önceden böyle buyurmuþtur" Size: "Hayýr, bizi çekemiyorsunuz" diyecek ler. Aksine kendileri ancak pek az söz anlayan kimselerdir." (Fetih: 15)

Yüce ALLAH savaþa yönelen güçlü kuvvetli müslümanlara iþa rette bulunarak onlardan razý olduðunu beyan buyurmuþtur. Bunlar umre için yolculuða çýkmýþ, savaþ ihtimalini gözönünde bulundurmuþ, canlarýný ALLAH yolunda feda etmek üzere koþup Resulullah´a biat etmiþlerdi. Savaþ olduðu takdirde cepheden kaçmayacaklarýný beyan etmiþlerdi:

"Ey Muhammedi ALLAH inananlardan, aðaç altýnda sana baþ eðerek el verirlerken, andolsun ki hoþnud olmuþtur. Gönül lerinde olaný da bilmiþ, onlara güvenlik vermiþ; onlara yakýn bir zafer ve ele geçirecekleri bol ganimetler bahsetmiþtir. ALLAH, güçlü olandýr, hakim olandýr. ALLAH size, ele geçireceðiniz bol bol ganimetler va´detmiþtir. Ýnananlar için bir belge olmasý, si zi doðru yola eriþtirmesi için bunlarý size hemen vermiþ ve in sanlarýn size uzanan ellerini Önlemiþtir."(Fetih: 18-20)

Cenab-ý ALLAH´ýn feth-i mübin olarak adlandýrdýðý Hudeybiye, Peygamber efendimizin sýrf yahudilere yönelmesine ve onlarýn haklarýndan gelmesine zemin hazýrlamýþtýr. Yahudilerden son ra da Cenab-ý ALLAH´ýn buyurduðu gibi Romalýlar´a yönelmiþtir:

"Güçlü kuvvetli bir millete karþý, onlar müslüman olana ka dar savaþmaya çaðrýlacaksýnýz." (Fetih: 16)

Bu güçlü kuvvetli millet, Romalýlar´dý. Bu ayette sözü edilen savaþ da, Þam´ýn fethediliþi idi.

Amaç, insanýn hoþuna gitmese de, nefsine zor gelse de araç lara katlanmayý gerekli kýlar. Kureyþliler, arkasýnda güçlü kuvvetli bir düþman olarak onu vurmaktayken Peygamber efendimiz; hiçbir ahde vefa göstermeyen, anlaþmalara riayet et meyen, her türlü ezayý reva gören yahudilere yönelip de güç ve hakimiyetlerini kýramazdý. Her þeyden önce arkadaki düþmaný olan Kureyþlilerden tarafa kendini emniyete almasý gerekiyor du. Bazý mü´minler her ne kadar Hudeybiye barýþýnýn, aldan mayla sonuçlanan bir pazarlýk olduðunu sandýlarsa da bu an laþmanýn kabulü, îslaný davetini amacýna ulaþtýracakjiosdoðru bir yoldu. Bu barýþ anlaþmasý sayesinde peygamber efendimiz, Kureyþlilerden yana emniyetini saðlayýp yahudilere hücuma yönelebildi.

Bu barýþ, Peygamber efendimizin Mescid-i Haram´a girdiðine iliþkin görmüþ olduðu rüyanýn doðrulanmasý idi. Mescid-i Ha ram´a o yýl girmedi ama ertesi yýl girebildi. Yüce ALLAH buyuru yor ki:

"Andolsun ki ALLAH, peygamberinin rüyasýnýn gerçek olduðu nu tasdik eder. Ey inananlar! Siz ALLAH dilerse, güven içinde, baþlarýnýzý týraþ etmiþ veya saçlarýnýzý kýsaltmýþ olarak, kork madan Mescid-i Haram´a gireceksiniz. ALLAH, sizin bilmediðini zi bilir. Size bundan baþka, yakýn zamanda bir zafer verecektir.

Bütün dinlerden üstün kýlmak üzere peygamberini, doðruluk rehberi Kur´an ve Hak din ile gönderen O´dur. Þahid olarak Al lah yeter." (Fetih 27-28)

Böylece hudeybiye barýþý fethe yol açtý ve nihayet bir fetih ol du. Bu sayede insanlar, gruplar halinde ALLAH´ýn dinine girdi ler.

Ýmam Malikin de dediði gibi ilim deryasý olan, tabiilerden Ibn Þihab ez-Zühri, Hudeybiye barýþýyla ilgili olarak þöyle de miþtir: "Ýslam tarihinde Hudeybiye´den önce bu kadar büyük bir fetih görülmemiþti, iki taraf birbirleriyle karþýlaþtýklarýnda mevzii bir vuruþma olmuþtu. Barýþ yapýlýnca da savaþ alevleri söndü. Fikri tartýþmalar yapýyor; bir kimseye islam´dan söz edildiðinde o kiþi mutlaka islam´a giriyordu. Hudeybiye ile Mekke fethi arasýnda geçen zaman içinde Ýslam´a girenlerin sa yýsý, Hudeybiye öncesi islam´a girenlerin sayýsý kadar veya da ha fazla idi."

Buna ek olarak biz de diyoruz ki: Bundan sonra Peygamber efendimiz, yahudileri tamamen etkisiz hale getirmeye kesin ka rar verdi. Ýslamiyet´i yaymak için Arap Yarýmadasý´nin dýþýna yöneldi.



radyobeyan