Son Peygamber
Pages: 1
Reci Seriyyesi By: sumeyye Date: 18 Aralýk 2009, 22:55:09
Reci Seriyyesi


Reci, Usfan mevki´inde bir yer olup Mekke-i Mükerreme´ye sekiz millik bir uzaklýkta bulunuyordu. Ibn Kesir, Vakidi´ye uyarak, buna "Reci Gazvesi" adýný vermiþse de, biz bu isme muvafakat etmiyoruz. Çünkü bu olay, Kureyþlilerin teþvikiyle bazý müþriklerin hýyanet ve hilesi sonucu meydana gelmiþti.

Kureyþliler, tam anlamýyla alamadýklarý intikamlarýna kavuþa bilmek için bazý müþrikleri, mü´minlere karþý kýþkýrtmýþlardý. Henüz öldüremedikleri bazý yiðit müslümanlarý yeniden müþ riklerle savaþa sokmak için bu gibi tertiplere girmiþlerdi.

Rivayetçilerin nakline göre, Reci kýssasý, hýyanet kýssasý-dýr. Çünkü bu olayla müþriklerin kýþkýrtmasý neticesinde müslü-manlara karþý hile ve hýyanet yapýlmýþtýr. Uhud gazasýndan sonra Adal ve Kare kabilelerinden iki heyet Resulullah (sav)´in yanýna geldiler. Bunlar, Hevn bin Huzeyme bin Müdrike aþiretinden iki boy idiler. Dediler ki: "Ey Allah´ýn Resulü! Ýçi mizde müslümanlar vardýr. Ashabýndan bir grubu bizimle bir likte gönder ki, bize Kur´an´ý okutsunlar, dinimizi öðretsinler, Islami hükümleri anlatsýnlar." Bunun üzerine Resulullah (sav) onlara bu amaçla ashabýndan bir grubu gönderdi. Ýbn Ýshak´m anlattýðýna göre, giden sahabiler altý kiþiden oluþuyordu. Bu-hari ise bunlarýn on kiþi olduðunu söyler. Ýbn Ýshak´ýn rivaye tine göre Resulullah (sav), bu iman ve davet heyetinin baþýna Mersed bin Ebi Mersed el- Ganevi´yi lider tayin etti. Mer-sed, þehitlerin efendisi Abdulmuttalib oðlu ilanýza ile kardeþ olmuþtu. Resulullah´ýn, Muhacirlerle Ensarý birbirine kardeþ yaptýðý zaman, Ha niza ile Mersed de birbirleriyle kardeþ ol muþlardý. Buhari´nin bir rivayetine göre Hz. Peygamber, bu iman ve davet heyetinin baþýna Asým bin Sabit bin Eflah´ý li der tayin etmiþtir. Haber ve hadis rivayetçileri, Buhari´nin bu rivayetinin esas alýrlar. Vakýdi de bu rivayeti desteklemekte dir.

Bu hidayet ve davet heyeti Medine-i Münevvere´yi terkede-rek Adal ve Kare taraflarýna yöneldiler. Maksatlarý savaþ de ðildi. Gitmekte olduklarý kavmin kendilerine hile ve hýyanet, yalan ve desise ile komplo kurduklarýndan haberleri yoktu. Çünkü Araplarýn eþrafý arasýnda, o güne kadar böyle bir oyuna rastlanmamýþtý.

Usfan ile Mekke-i Mükerreme arasýndaki Reci denen yere, yani Huzeylilere ait suyun yanma geldiklerinde komplo ile kar þýlaþtýlar, Ýslama davet eden bu hidayet grubu, eli kýlýçlý bazý kimselerin saldýrýsýna uðradýlar. Bunlarý hile ve desise ile ele geçirmek istiyorlardý. Sahabilere hitaben dediler ki: "Vallahi biz sizi öldürmek istemiyoruz! Sadece Mekkelilere teslim edip onlardan birtakým þeyler elde etmek istiyoruz." Belki de bu söz leri doðruydu. Ama bu, Kureyþlerin elde etmiþ olduklarý yalan cý zaferin hile ve desiselerinden biriydi. Kureyþlilerin oyununa gelmiþ olan akýlsýzlar, sahabilere: "Size, sizi öldürmeyeceðimize dair teminat veriyoruz" demiþlerdi. Bu söz karþýsýnda sahabiler kýlýçlarýný býraktýlar. Halbuki daha önce kýlýçlarýna sarýlarak vuruþmaya niyetlenmiþler, teslim olarak ölmek istememiþlerdi. Müþriklerin bu yalancý teminatlarý karþýsýnda sahabiler gru bunda bulunan Asým bin Sabit ile Mersed bin Mersed ve Halid bin Bükeyr: "Biz müþriklerin sözlerini ve anlaþmalarý ný kabul edemeyizl " demiþlerdi. Böyle demekte de haklýydýlar. Çünkü önce hile ve hýyanete baþlayanlar, onlardý. Verdikleri söz doðru bile olsa, kendilerine gerçekten dokunmayacak da ol salar, sonuçta yine de onlarý birtakým çýkarlar elde etmek uðru na Mekkeliler´e teslim edeceklerdi. Mekkeliler´in ise, onlarý öl-dürürek eziyete uðratacaklarýnda þüphe yoktu. Ýþte bu sebeple yukarýda isimlerini saydýðýmýz üç sahabi, bunlarla vuruþup þe­hitlik mertebesine yükseldiler. Teslim olarak öldürülmektense, mücahitçe öldürülmeyi tercih etmiþlerdi. Davet heyetindeki di ðer mü´min kardeþleri ise sonu þehitlikle noktalanacak olan bu bahadýrca davranýþ içine girmeyi uygun görmemiþler, müþrik lerin teminatýna aldanarak teslim olmuþlardý. Ibn Ýshak´ýn anlattýðýna göre, teslim olan üç kiþi þunlardýr: Zeyd bin Desi-ne, Hubeyb bin Adi ve Abdullah bin Tarýk.

Þimdi de, savaþ meydanlarýnda Kureyþliler´e aðýr darbeler indiren ve Uhud gazasýnda Kureyþli bir kadýnýn iki oðlundan birini öldürmüþ olan Asýný bin Sabit´e müþriklerin neler yap týklarýný gözden geçirelim. Öldürülen adamýn annesi: "Eðer Asým´ý ele geçirirsem, andolsun ki, onun kafatasýyla þarap içe ceðim" diye yemin etmiþti. Asým bin Sabit öldürülünce, bu ka dýn onun baþýný istemiþti. Fakat Cenab-ý Allah onun cesedini ve baþýný kötülüklere karþý korumuþ, cesedinin etrafýna bekçi ola rak arýlarý göndermiþti.

Þimdi de müþriklerin verdikleri teminata inanan ve Cenab-ý Allah´ýn: "(Müþrikler) sizin hakkýnýzda, ne and, ne de andlaþma gözetmezler" (Tevbe.8) mealindeki uyarýsýný hatýr-lamayan saha bilere dönelim. Müþrikler bunlarý esir aldýlar ve satmak üzere Mekke´ye götürdüler. Mekke yakýnýndaki Zaran mevkiinde bu üç esirden Abdullah bin Tarýk, elini baðýndan kutanp kýlýcýný aldý. Müþrikler kendisinden korktuklarý için eman dilediler ve kýlýcýna maruz kalmamak için bir süre ondan uzaklaþtýlar. Fa kat daha sonra onu, taþ yaðmuruna tutarak öldürdüler. Ama o, teslim olmadan ölmüþtü. Her ne kadar verdikleri teminata gü-venmiþse de, yine boyun eðmeyip kurtulmuþ ve þehitlik merte besine, ulaþmýþtý. Müþrikler, esir sahabilerden Hubeyb bin Adi ile Zeyd bin Desine´yi Kureyþliler´e satmýþlardý. Hu-beyb´i Haris bin Ammar bin Nevfel´in oðullarý satýn almýþtý. Çünkü Hubeyb, onlarýn babalarý Haris´i Bedir gazasýnda öl dürmüþtü. Bir süre onu yanlarýnda esir tuttular, büyük haka retler ve eziyetler yaptýlar. Ama o, imanýndan dolayý müsterihti ve tahammül gösteriyordu. Onu ne kadar ezseler, ne kadar horlasalar da, yine dayanýyordu. Çünkü mü´min nefsi asla al-çalmaz. Hubeyb, Allah Teala´nýn mü´min kimsenin gadre ve hýyanete uðramasý ve gördüðü eziyetlere sabretmesi durumun da, týpký savaþ meydanlarýndaki mücahitler mertebesine ulaþ­týracaðýný biliyordu. Müþrikler onu asmak için meydana getir diler. O, iki rekat namaz kýlmak için izin istedi. Sonra sevinç içinde cellatlara yönelerek þöyle dedi: "Allah´a andolsun ki, Ölüm korkusundan dolayý namazý uzattýðýmý sanmasay diniz, daha çok namaz kýlacaktým." Hz. Peygamber onun asýlacaðý zaman kýldýðý namazdan haberdar olmuþ ve bunu güzel karþý lamýþtý, iþte bundan dolayý, asýlacak kimselerin, asýlmadan ön ce iki rek´at namaz kýlmalarý sünnet haline gelmiþti. Namaz kýldýktan sonra onu sehpanýn yanýna getirdiler. Baðladýklarý zaman þunlarý söylemiþti: "Allah´ým! Biz senin Resulünün risa-letini teblið ettik. Sen de onu, bize yapýlanlardan haberdar et Allah´ým! Sen bunlarýn kökünü kazýyarak helak et. Ve hiç biri ni hayatta býrakmal"

Hubeyb, Allah´ýn rýzasý uðrunda kahramanca þehit oldu. Kardeþleri Asým ve beraberindeki mücahitler de kýlýçlarýný bý rakmadan cihad meydanýnda þehit düþmüþlerdi. Hubeyb, asý lýrken sabýr ve metanet içinde þunlarý söylemiþti: uVallahi ben müslüman olarak öldükten sonra, nasýl ölürsem öleyim, gam yemem. Bunlarýn hepsi Allah yolundadýr. O dilerse, ayrýlýp da ðýlan vücudumun parçalarýný yine mübarek kýlar ve feyze ka vuþturur."

Zeyd bin Desine de Hubeyb´le ayný gün asýlmýþtý. Zeyd de sabýrlý, rahat ve halinden memnun olup iman ferahlýðý içindey di. Þirkin lideri Ebu Süfyan bin Harb, Zeyd´e asýlacaðý sýra da þöyle demiþti:"Allah aþkýna söyle ey Zeyd! Þu anda senin yerinde Muhammed ´in olmasýný, onun boynunu vurmamýzý istemez miydin? Sen de kendi ailende çoluk çocuðun arasýnda rahatça otururdun?" Ebu Süfyan´ýn bu sözleri üzerine Zeyd þu anlamlý cevabý vermiþti: "Allah´a andolsun ki, Hz. Mu-hammed´in þu anda benim yerimde olmasýný kesinlikle iste mezdim. Ailemin yanýnda, çoluk çocuðum arasýnda rahatça oturabilmek için, deðil öldürülmesini, vücuduna diken batýp eziyet görmesini bile istememi" Zeyd´in bu sözleri karþýsýnda þirkin ve taðutun Önderi Ebu Süfyan þöyle demiþti: "Ýnsanlar arasýnda, Muhammed´in ashabýnýn, Muhammed´i sevdiði kadar, kimsenin kimseyi sevdiðini gö´rmedimV Bundan sonra o sabýrlý sahabi þehit edilmiþti.

Reci gazasý üç þeye iþaret etmektedir:

1- Kureyþliler en alçakça planlara baþvurarak müslümanla-ra karþý hile, hýyanet ve desiseler düzenlemiþlerdir.

2- Kureyþliler Bedir´de yedikleri darbenin intikamýný tam olarak alamamýþ ve kalplerindeki intikam ateþini söndüreme-miþlerdi. Uhud gazasýnda da, arzu etmedikleri halde savaþý bý rakmak zorunda kalmýþlardý. Çünkü içlerindeki intikam ateþi ni söndürmek amacýyla Uhud savaþýnda vuruþmaya devam et selerdi, daha fazla darbe yiyeceklerini anlamýþlardý.

3- Kureyþliler´in, Hz. Muhammed´in hezimete uðradýðý yo lundaki yalan propagandalarý etkisini göstermiþ, bazý Araplar Kureyþ hesabýna çalýþmaya ve Kureyþliler´i memnun etmeye çalýþmýþlardý. Bedir ile Uhud savaþlarý arasýnda yapýlan propa-ganlar bu dereceye ulaþmamýþtý. Ancak mü´minlerin yenilgiye uðradýklarý konusundaki yalan haberin yayýlmasýndan sonra, Uhud´u izleyen günlerde bazý Arap kabileleri Kureyþliler hesa býna çalýþmaya baþlamýþlardý.



radyobeyan