Son Peygamber
Pages: 1
Diyetler By: sumeyye Date: 18 Aralýk 2009, 16:51:30
Diyetler


Önceki sayfalarda da anlattýðýmýz gibi, Bedir ve Uhud savaþ larý arasýnda müslümanlarýn durumunu sosyal bakýmdan iyi leþtirmek için bazý düzenlemeler yapýlmýþtýr. Geniþ kapsamlý olan bu düzenlemelerden bazýsý Bedir savaþýndan önce olmuþ tur ki, namaz ve oruç gibi nefsi düzenlemeler ile sadaka-i fýtýr gibi kýsýtlý sosyal düzenlemeler bunlarýn baþmdaý gelmektedir. Nefsi düzenlemelerden kasdedilen þey, insanlarý ibadetlerle yü ce Allah´a yaklaþtýrmak. O´nun yücelik ve azametini onlara his settirmektir. Allah´a yaklaþan kimse, Allah´ýn kullarýna merha met eder. Allah´ýn kullarýna merhamet eden kimse de onlarla dost olur ve onlarla ülfet peyda eder. Onlarla birlikte Ýslah edici bir kuvvet haline gelir.

Bütün bunlardan sonra ameli bir ýslahat olan zekat farz ký lýndý. Zekat, gücünü Allah´tan alan devlet baþkanýnýn, ya da onun adýna vazife yapanlarýn kuvvetiyle alman dini bir vergi dir. Kiþilerin kendi arzu ve istekleriyle deðil, devlet yetkilisinin kuvvetiyle alýnýr. Ama kiþiler kendi istek ve arzularýyla verdik leri takdirde, sevaplarý da buna göre fazla olacaktýr.

Zekat, erdemli bir toplumun oluþmasýný saðlayan temel ilke lerden biridir. Ama erdemli toplulukta da bazý sosyal müeyyi delerin bulunmasý gerekir ki, erdemler korunabilsin. Çünkü îs-lami erdemler belirli bir onura sahiptir. Bunlarýn bir kuvveti olmalý ki bu kuvvet sayesinde rezaletler önlensin.

Savaþ gücü, nasýl ki devleti düþman saldýrýlarýna karþý ko ruyorsa, ayný þekilde hadler ve kýsaslar da bu rezilliklere karþý erdemleri koruyan sosyal müeyyidelerdir.

Ibn Cerir et- Taberi´nin anlattýðýna göre, diyet hükmü hic retin ikinci yýlýnda meþru kýlýnmýþtýr. Diyetler meþru kýlýndýðý na göre, bir kimseyi öldüren, ya da organ telef eden kimselerin de kýsasa tabi tutulmalarý gerekir. Çünkü diyetler manevi ký sastýrlar. Kýsasýn sureten tatbiki imkansýz olduðu takdirde, di yet verilmesi gerekir.

Hicri ikinci yýlda meþru kýlýnan kýsasla ilgili olarak Cenab-ý Allah þöyle buyurmuþtur: ttEy inananlar! Öldürmede kýsas size farz kýlýndý. Hüre hür, köleye köle, kadýna kadýn. Ama kim (ya ni katil) kardeþi tarafýndan affedilirse o zaman (affedenin örfe göre) uygun olaný yapma (sý, uygun diyeti istemesi, affedilenin de) güzelce onu ödeme (si) gerekir. Bu, rabbiniz tarafýndan bir hafifletme ve acýmadýr. Kim bundan sonra da saldýrýya kalkar sa, artýk onun için acý bir azap vardýr. Ey akýl sahipleri! Kýsas-da sizin için hayat vardýr. Böylece korunursunuz." (Bakara 178-179)

Þüphesiz ki, kýsas hükmü sosyal düzenin saðlanmasý ve ko runmasý bakýmýndan önemli bir ilkedir. Çünkü insanlar, kýsas ile kendisine saldýracak olan diðer insanlara karþý korunmak tadýr. Ayrýca kýsasýn uygulanmasýyla kiþinin hayatý güvence al týna alýnmakta, þeref ve haysiyeti korunmaktadýr. Kýsas hük münün uygulanmasý, insanlarýn birbirine karþý iþleyecekleri suçta caydýrýcý bir rol oynayacaktýr. Ayrýca kýsas hükmünün uygulanmasýyla, cahiliyet adetleri de ortadan kaldýrýlmýþ ola caktýr. Çünkü cahiliyet devrinde, bir kiþiye karþýlýk bin kiþinin öldürüldüðü bile olmuþtur. Mesela þerefli bir kimseyi Öldüren katil,eðer þerefçe onun mertebesinden deðilse öldürülmez; onun yerine katilin akrabalarý arasýnda, þeref ve neseb bakýmýndan öldürülene denk olan biri seçilip öldürülürdü. Yani cahiliye devri insanlarý cana can kýsasýný yeterli görmüyor, iþi daha da ileriye götürüyorlardý.

Kýsas hükmüyle hased ruhu ve nefîslerdeki kin öldürülmüþ. En azýndan hasedin tesirleri hafifletilmiþ, kýskanç kimselerin nefisleri frenlenmiþtir. Çünkü kiþi, baþkasýný öldürmesi duru munda, ileride kendisinin de kýsasa tabi tutulacaðýný bildi ðinden dolayý cinayet iþlemeyecektir. Noksanlýklardan münez zeh olan yüce Allah, kurbaný kabul edilen takvalý Habil´i, kar deþi Kabil´in öldürmesine sebebiyet veren hasedin ve çekeme-mezliðin etkisini anlatarak þöyle buyurmuþtur: "Bundan dola yý Israiloðullarýna þöyle yazdýk: Kim, bir cana kýymamýþ, ya da yeryüzünde bozgunculuk yapmamýþ olan bir caný öldürürse, sanki bütün insanlarý öldürmüþ; kim de onu (n hayatýný kur tarmak suretiyle) yaþatýrsa, bütün insanlarý yaþatmýþ gibidir."

(Maide: 32)

Çeþitleriyle diyet hükümleri, daha önce de söylediðimiz gibi, bu ayeti kerimedeki kýsas hükmünün aslýna tabidir. Tevrat´taki kýsas ayetinin açýklandýðýna göre, Önceki peygamberler de, kendi þeriatlerinin gereði olarak kýsas hükmünü uygulamýþlar dýr. Bu hüküm, Ýslam´a kadar devam etmiþtir. Allahü Teala Maide Suresi´nde konuyla ilgili olarak þöyle buyurmaktadýr: "Onda (Tevrat´ta) onlara: cana can göze göz, buruna burun, ku laða kulak, diþe diþ ve yaralara karþýlýklý kýsas (ödeþme) yaz dýk. Kim bunu baðýþlarsa o kendisi için keffaret olur. Ve kim Allah´ýn indirdiðiyle hükmetmezse, iþte zalimler onlardýr." (Maide: 45)

Bu anlattýklarýmýzla, Bedir ve Uhud gazalarý arasýndaki dö nemde, insanlar arasýnda adaleti gerçekleþtirmek, kýsas hük münü koymak, diyetleri açýklamak gibi sosyal ýslahat ahkamý konulmuþtur. Diyetler kýsas þartlarýnýn tahakkuk etmediði, ya da kýsasýn tatbikine imkan bulunmadýðý zamanlarda söz konu su olurlar. Elbette ki, doðruyu en iyi bilen yüce Rabbimizdir.


radyobeyan