Yahudiler By: sumeyye Date: 17 Aralýk 2009, 23:47:47
Yahudiler
Hz. Peygamber, yahudilerle bir anlaþma yapmýþ, müslüman-lann sahip olduðu haklan onlara da tanýmýþ, ayný zamanda ayný yükümlülükleri onlara da yüklemiþti. Kötülük üzerinde deðil, iyilik ve takva üzerinde yardýmlaþma þartýnýn her iki ta rafça da kabulünü istemiþti. Bölyece her iki taraf da, bulunduk larý yerde günahý bertaraf etme hususunda birbirleriyle yar dýmlaþacaklardý. Bir öldürme olayýnda katilin aþireti de, mak tulün diyetini vermekle yükümlü olacaktý. Özetle Hz. Peygam ber, onlara özgürlük vermiþ ve koruyucu kanatlarý altýna al mýþtý. Gerek cemaat ve gerekse daðýnýk kabileler olarak onlarla baðlayýcý akidler yapmýþtý. Ne var ki, çekememezlik, onlarýn kalblerine yerleþmiþti. Gelecek olan peygamberin Ýsmail oðulla rýndan deðil, îshak oðullarýndan olmasýný arzuluyorlardý. Allah tarafýndan mutlaka bir peygamberin gönderileceðini biliyorlar dý. Fakat beklenen bu peygamber gelince, kalplerinde yer yap mýþ olan çekememezlik duygularýndan dolayý onu tanýmamýþ, inkar etmiþlerdir. Onun Tevrat´ta geleceði müjdelenen peygam ber olduðunu yakinen bildikleri için, öfke ve inkarlarý daha da artýyordu. Peygamber olduðunu gösteren mucizelerle karþýlaþtýkça ona karþý taþkýnlýk ve sapýklýklarý iyice çoðalýyor, azgýnlýk ve bozgunculuklarýný daha da fazlalaþtýrýyordular, adeta yeryü zünü fesada veriyorlardý. Sanki, kardeþi Habil´i öldüren Ka bil´in soyundandýlar. Çünkü Kabil ile Habil, Allah´a birer kur ban sunmuþlar, ama Kabil´in kurbaný kabul edilmemiþti. Çün kü o kardeþi Habil´i çekemiyordu.
Mü´minlerin annesi ve Huyey bin Ahtab´ýn kýzý Safýye´nin bu konudaki þehadetini nakletmek istiyoruz. Allah kendisinden razý olsun Safîye þunlarý anlatýyor:"Resulullah (sav) Medine-i Münevvere´ye gelip Küba´da Amr bin Avf in yanýna konuk ol duðunda, babam Huyey bin Ahtab ile amcam Ebu Yasir bin Ahtab, sabahýn alaca karanlýðýnda onun yanýna gittiler. An cak gün batarken eve döndüler. Fakat dönerken daðýnýk bir vaziyette yürüyorlardý. Ben de her zaman yaptýðým gibi, þaka laþarak onlara yanaþtým, fakat hiçbiri bana iltifat etmedi. Ayrý ca çok düþünceli ve üzgün idiler. Amcam Ebu Y a s i r ´in baba ma: "O mu, O mu?" dediðini iþittim. Babam da ona: "Evet, val lahi odur. Sen onu tanýdýn mý? Bunu iyice tesbit ettin mi?" diye sordu. Amcam "evet", dedi. "Ona karþý nasýl duygular besliyor sun?" Babam dedi ki: Vallahi hayatta olduðum müddetçe ona karþý kalbimde bir düþmanlýk bulunacaktýr."
Bu, temiz ve ihlaslý bir kadýnýn, mü´minlerin annesi Safî-ye´nin, babasý aleyhinde yapmýþ olduðu bir þehadettir. Hz. Pey gamberin risaletini ispatlayan mucize, onun babasýný, tasdik edici bir mü´min yapmamýþ, aksine düþmanlýðýnda pek ileri gi den bir düþman haline getirmiþti. Bu, Kabil´in kardeþi Habil´e yaptýðý kötülüðün sebebi olan çekememezliðin bir etkisiydi. Halbuki mucizeler karþýsýnda insanýn sadece iman etmesi gere kir. Fakat Cenab-ý Allah ancak dilediði kuluna rahmet eder. Huyey bin Ahtab ile kardeþi, Medine civarýnda ve Medine içinde yaþayan yahudiler için pek mükemmel bir örnek teþkil etmektedir. Onlar müslümanlara karþý bu düþmanlýk duygula rýyla hareket ediyorlardý. Kalbleri kin ve öfkeyle doluydu. Hz. Peygamber´in baþarýlarý karþýsýnda Islama karþý düþmanlýkla rýný ve tahammül-süzlüklerini daha da arttýrdýlar. Müslümanlarýn baþýna bir felaket gelmesini bekliyor ve þiddetle bunu ar-zuluyorlardý. Sonsuza kadar dünyada kalmak arzu ve iþtiyakýy-la, kendilerini ebediyete ulaþtýracaðýný zannetikleri iþler yap mak istediler. Müslümanlarýn kendilerini Medine´den kovmala rýna fýrsat býrakmamak için ellerinden gelen gayreti sarfettiler. Medine-i Münevvere´de kalan diðer müþriklerle birleþtiler. On larý zahiren müslüman görünmeye, kafirliklerini kalblerinde saklamaya teþvik ettiler. Geçmiþlerinde þöhret bulduklarý ve bugüne kadar da hala uygulaya geldikleri huy ve yaratýlýþlarý nýn etkisiyle islam düþmanlarýyla beraberlik kurdular. Bunla rýn kýþkýrtmalarý sonucunda, Evs ve Hazreç kabileleri içinde putperestliklerini devam ettiren az sayýdaki kafirler de yahudi-lere katýldýlar. Bunlar zahiren müslüman olduklarýný söyleye rek müslümanlar içinde bozgunculuk çýkarmaya gayret ediyor lar, müslümanlarýn yenilgiye uðramasý için her türlü yolu deni yorlardý. Bunlarýn elebaþlarý Bedir Savaþý´ndan sonraki gazve lerde ortaya çýktý. Ibn Ishak, Ýslamiyetlerini açýklayarak asýl inançlarým gizleyip müslümanlara eziyet veren, Hz. Peygambe re karþý da suikast hazýrlayan yahudi münafýklardan çoðunun adýný bildirmektedir. Bunlar arasýnda yahudilere katýlýp müs lüman olduklarýný gösteren Evs ve Hazreç kabilelerine mensup birçok münafýktan da bahsetmektedir. Bunlarýn baþýnda Ab dullah bin Übey bin Selül gelmekteydi. O, Mustalik oðullarý gazvesinde þöyle demiþti: "Eðer bu savaþtan Medine´ye dönersek, üstün kimseler daha alçak olanlarý andolsun ki oradan çý karacaktýr.31
(Münafýkun: 8 )Baþýnda Abdullah bin Übey bin Selül´ün bulunduðu Haz-reçli Münafýklar Ben-i Nadir oðullarýyla birlik olmuþ, Hz. Pey gambere karþý birçok desiseler düzenlemiþlerdir. Yaptýklarý ye mini ve anlaþmayý bozmuþlar, müþriklere yardým etmek iste miþlerdir. Abdullah bin Übey bin Selül ve taraftarlarý Nadir oðullarýna haber salarak Medine´den çýktýklarý takdirde, kendi lerinin de onlarla beraber çýkacaklarýný ve Hz. Peygamber tara fýndan kuþatýldýklarý takdirde onlarla birlik olacaklarýný bildir miþlerdi. Sonuçta onlar kendi elleriyle ve mü´minlerin elleriyle kendi evlerini harap edip yýkmaya baþlamýþlardý. Ýbn Übey bin Selül ve etrafýndaki gurup, Nadir Oðullarýna haber gönde rerek: Sebat edin. "Eðer siz (yurdunuzdan) çýkarýlýrsanýz, an dolsun ki, biz de sizinle beraber çýkarýz; sizin aleyhinizde asla kimseye itaat etmeyiz. Eðer savaþa tutuþursanýz mutlaka size yardým ederiz" (Haþr: ýu demiþlerdi.
Bunlar hakkýnda, yüce Allah þu ayeti kerimeyi inzal buyur du: "Münafýklarýn Kitap Ehlinin inkarcýlarýndan olan kardeþ lerine: ´Eðer siz (yurdunuzdan) çýkarýlýrsanýz, andolsun ki, biz de sizinle beraber çýkarýz; sizin aleyhinizde kimseye asla itaat etmeyiz; eðer savaþa tutuþursanýz, mutlaka size yardým ederiz" dediklerini görmedin mi? Allah, onlarýn yalancý olduklarýna þahitlik eder. Andolsun ki, onlarla beraber çýkmazlar; savaþa tutuþmuþ olsalar, andolsun ki,onlara yardýma koþmazlar; onla ra yardýma gitseler mutlaka geri dönüp kaçarlar, sonra yardým da görmezler. Ey inananlar! Onlarýn yüreklerine korku salan, Allah´tan çok sizlersiniz. Çünkü onlar, anlamayan kimseler dir."
(Haþr: 11-13)Nihayet noksanlýklardan münezzeh olan yüce Allah, îbn Übey ile beraberindeki münafýklarý nitelerken þöyle buyuru yor: "(Yahudileri kandýran münafýklarýn durumu), týpký insa na: ´înkar et´ deyip, insan da inkar edince: ´Doðrusu senden uzaðým, Alemlerin Rabbi Allah´tan korkarým!´ diyen þeytanýn
durumu gibidir."
(Haþr: 16)Evs ve Hazreç kabileleriyle yahudilerin sürgün edilmeyip Medine´de býrakýlanlarý Hz. Peygamberin mescidine gelerek müslümanlarýn konuþmalarýna kulak verir, onlarý alaya alýrlar ve anlattýklarý çeþitli vehimler, ortaya attýklarý kafa karýþtýrýcý meselelerle mü´minlerin kalblerine þek ve þüphe tohumlarý ekmeye çalýþýrlar.