ilimdunyasi.com Haberleri
Pages: 12
Mevlidin Dindeki Yeri By: reyyan Date: 10 Ocak 2014, 20:29:31
Mevlidin Dindeki Yeri


Mevlid okumanýn/okutmanýn asýl amacý, Efendimiz'in dünyayý þereflendirmesinden ötürü duyulan sevinci ortaya koymaktýr. Kainatýn, yaratýlmasýndan kýyamete kadar geçirdiði/geçireceði en önemli zaman dilimi olan bu günden ötürü sevinç duymanýn ve bunu meþru bir yolla ortaya koymanýn dinen bir sakýncasý bulunmamaktadýr.

Öyle zannediyoruz ki, insanlýk tarihinin hiç bir döneminde, günümüzde olduðu kadar, kavram kargaþasýna rastlanmamýþtýr. Bu kargaþanýn bulaþýcý bir illet gibi, bütün dünyaya ve hemen her kültüre sirayet etmesinde ise, baþrolü, medya denilen iletiþim araçlarý oynamýþladýr. Bu kargaþanýn hangi boyutlara varacaðý ise maalesef, kestirilememektedir.

ImageAyný kavramýn, her kullanana göre ayrý bir anlam taþýr hale gelmesi veya konjöktüre göre ayrý anlamlarda kullanýlmasý, insanlarýn doðru bir þekilde bir birlerini anlamalarýna engel olduðu gibi, neticede yanlýþ ve haksýz hükümlerin ortaya çýkmasýna da neden olmaktadýr.

Söz konusu kargaþanýn etkisi, özellikle kültürel sömürü altýnda bulunan yerlerde, çok daha çaplý bir þekilde görülmektedir. Çünkü kavram kargaþasý, kültürel sömürünün temel araçlarýndan biri haline gelmiþ bulunuyor. Ýslam ülkelerinde bu kargaþanýn yaygýn bir þekilde hissedildiði sahalardan birisi de, dinî konulardýr. Bu yüzden tartýþýlan konularýn birçoðunda taraflar, bir birlerini anlamakta zorluk çekmektedirler.

Tartýþýlan kavramlardan birisi de, þüphesiz, bidat terimidir. Toplumda yaygýn bir þekilde görülen dinî bilgisizlik, hem birçok bidatýn ortaya çýkmasýna ortam hazýrlamýþ, hem de bidat olmadýðý halde birçok yeniliðin ve dinî unsurun bidat olarak damgalanmasýna neden olmuþtur. Bu durum halkýn dinî konularda þüpheye düþmesine, dini, ilerleme ve yeniliklere engel, çað dýþý bir kurum gibi algýlamasýna ve dine karþý ilgisiz davranmasýna neden olmaktadýr. Aþaðýdaki satýrlarda bidat kavramýndan bir nebze söz ettikten yani kabaca sýnýrlarýný çizdikten sonra, bunu mihenk taþý gibi kullanarak deðiþik yönleriyle mevlidin üzerinde durmaya çalýþacaðýz.

Kelime olarak bidat, önce bulunmayan veya bir örneði önceleri görülmeyen ve yeni ortaya çýkarýlan fiil veya þeydir. Bu anlamda Kur'ân'da da geçmektedir. (Bak: Bakara, 2/117; Ahkaf, 46/9) "Falan bir bidat çýkardý." sözü "yeni bir þey ortaya çýkardý, ilk defa o bu iþi baþlattý, dolayýsýyla bu yeni bir iþtir." anlamýna gelir.

Kýsacasý kelime olarak bidat, düþünce, fiil, özellik ve eþya türünden, daha önce bir benzeri olmayýp sonradan ortaya çýkan her þeyi kapsar. Bu anlamda bidat, dinle (iman ve ibadet, günah ve sevap) de sýnýrlý deðildir.

Dinî literatürde kullanýlan bidat kelimesi ise bir terimdir ve sýnýrlý bir anlam taþýmaktadýr. Alimler tarafýndan yapýlan bidat tariflerinden en kapsamlý ve anlaþýlýr olanýnýn þu olduðu kanaatindeyiz: Hz. Peygamber ve ashabý zamanýnda olmayýp, kavlî, fiilî ve takrirî sünnetten herhangi biriyle ona iþaret olunmayan ve hakkýnda asar ve sahabe sözü dahi bulunmayan; (buna raðmen þerî imiþ gibi görünen ve onunla Allah'a daha çok ibadet etme kastedilen) þeye/uygulamaya bidat denir.(1)

Bu ve benzeri diðer tariflerden bidatýn þu özellikleri olduðu ortaya çýkmaktadýr:

Sonradan Ortaya Çýkarýlmýþ Olmalý,
Þerî Bir Delile Dayanmamalý,
Ýbâdet Kastýyla Yapýlmalý,
Þerî imiþ Gibi Görünmeli ve
Genelleþme Ýstidadý Göstermelidir.(2)
Mevlidin Konumu
Mevlid kelime olarak doðum zamaný ve doðum yeri anlamýna gelir. Halk arasýnda bir terim olarak, Peygamber Efendimiz'in dünyayý þereflendirdiði günü, bu gün münasebetiyle yapýlan deðiþik etkinlikleri ve bu günde uzun bir zamandan beri farklý makamlarla okunmasý âdet halini alan naat, kaside veya þiirleri kapsayan geniþ bir anlamda kullanýlmaktadýr.

Mevlid okumanýn/okutmanýn asýl amacý, Efendimiz'in dünyayý þereflendirmesinden ötürü duyulan sevinci ortaya koymaktýr. Kainatýn, yaratýlmasýndan kýyamete kadar geçirdiði/geçireceði en önemli zaman dilimi olan bu günden ötürü sevinç duymanýn ve bunu meþru bir yolla ortaya koymanýn dinen bir sakýncasý bulunmamaktadýr. Elbette mevlidi, yakýn zamanda Batý'dan alýnan doðum günü âdetine benzeterek, oradan alýnmýþ gibi ayrýca yýlbaþý âdetine karþý çýkacaðýz diye "Peygamber'in de olsa doðum günü kutlamasý dinde yok...!" basitliði, hatta saygýsýzlýðýyla meseleye yaklaþanlara diyebileceðimiz bir þey bulunmuyor. Zaten muhatabýmýz da bu türden kiþiler deðiller. Ama Efendiler Efendisinin doðumuyla dünyaya þeref verdiði gün sýradan bir gün olamaz. Öyle ise bu gün münasebetiyle meþru daire içinde bir yere toplanmak, dini konularý konuþmak, salavat getirmek, yemek yedirmek, hediyeleþmek ve Hz. Peygamber'i övücü bazý ilahi ve kasideler okumak; hatta son zamanlarda Diyanet Ýþleri Baþkanlýðýnýn baþarýlý bir þekilde yürüttüðü Kutlu Doðum Haftalarýyla O'nu deðiþik yönleriyle ele alýp insanlýða anlatmak neden yanlýþ olsun veya bidat sayýlsýn?

 

Efendimiz'i övmek, bu amaçla þiirler yazmak ve okumak, salavat getirmek, yemek yedirmek, dinî meseleleri konuþmak amacýyla bir araya toplanmak vs. yeni olmadýðý gibi, bunlarýn bir kýsmý dinen önerilen ve sevap getiren hususlardýr; bir kýsmý da Efendimiz döneminde yapýlmýþ ve güzel görülmüþlerdir; O'nu övücü þiir yazmak ve okumak gibi...
Farklý uygulamalarý olsa da, bir mevlid merasimi kýsaca þöyle gerçekleþir: Bir kurum veya þahýs, Efendimiz'in doðum günü münasebetiyle bir merasim tertip eder. Bu merasimde bir araya toplanan kiþiler, tercihen sesi güzel bir veya bir kaç kiþinin okuduðu âyet, ilahi ve kasideleri dinler, salavatlar getirir, dualar yapar, ilmi olan birisi dinî konularda bir sohbet eder sonra da hazýrlanan yemekler yenilerek sevaplarý bu merasimi tertip edenlerin geçmiþlerine baðýþlar. Süleyman Çelebi'nin yazmýþ olduðu Vesiletü'n-necât adlý naat/mevlid çok güzel olduðundan ülkemizde mevlid merasimlerinde yaygýn olarak okunmaktadýr. Doðu illerinde bunun yerine mahalli dille yazýlmýþ baþka naatlar da okunuyor. Aslýnda mevlid merasimleri dýþýnda da köy odalarýnda eskiden beri yaygýn bir þekilde bu türden kasideler, cenkler vs. hep okunmuþtur. Efendimiz'i övmek, üstün özelliklerini ve insanlýða kazandýrdýklarýný dile getirmek amacýyla yazýlan naatlarýn ise ciltlerle olduðunu söylemek mümkündür.

Arz edilen þekliyle bir mevlid merasimin dinen bidat olup olmadýðýna bakalým þimdi de... Yukarýda bidatýn sýnýrlarýný çizdik ve özelliklerini belirledik. Ýsterseniz mihenk taþý olarak bu ölçüleri kullanýp Mevlide bu açýdan bakalým:

1. Sonradan ortaya çýkarýlmýþ olmalýdýr: Efendimiz'i övmek, bu amaçla þiirler yazmak ve okumak, salavat getirmek, yemek yedirmek, dinî meseleleri konuþmak amacýyla bir araya toplanmak vs. yeni olmadýðý gibi, bunlarýn bir kýsmý dinen önerilen ve sevap getiren hususlardýr; bir kýsmý da Efendimiz döneminde yapýlmýþ ve güzel görülmüþlerdir; O'nu övücü þiir yazmak ve okumak gibi... Bidatýn seyyie ve hasene þeklinde iki çeþit olduðunu söyleyenler haseneyi þöyle tarif ederler: "Aslý dinde olup faslý dinde olmayan uygulamaladýr." Ele aldýðýmýz mevlid konusunun da, görüldüðü gibi aslý dinde var. Zira Efendimiz'e hitaben naat yazýlmýþ, huzurunda okunmuþ, kendisi bunu hoþ görmüþ ve hediye vermiþtir. Fasýl denilen formülasyon ve detaylar ise sonradan ortaya konmuþtur ki, bu noktada bazý yanlýþlarýn olmasý aslýn yokluðuna delalet etmez.

2. Þerî bir delile dayanmamalýdýr: Birinci maddede zikredildiði gibi Mevlid merasimlerinde yapýlanlarýn bir kýsmý sünnettir; diðerleri de sünnet denilmese bile, 'Efendimiz'in bazen iþleyip bazen terk buyurduklarý, selef-i salihinin de sevip raðbet ettikleri ve yapýlmasýnda sevap olan ancak yapýlmamasýnda günah olmayan iþler' anlamýnda mendub veya müstahabtýr. Zira engelleyici hiçbir þerî delil bulunmamaktadýr.

3. Ýbadet kastýyla yapýlmalýdýr: Bu madde evvelkilerden daha önemlidir. Zira halktan bazýlarýnýn mevlid okutmayý baþlý baþýna bir ibadet gördükleri biliniyor. Elbette mevlid merasimi münasebetiyle yapýlan dualar, getirilen salavatlar, yedirilen yemekler, yapýlan dinî sohbetler, sevap getirdiklerinden ötürü, bir yönüyle ibadettir. Okunan mevlid metnine ise, dinî terim olarak ibadet denilemez. Ama Efendimiz'e hitaben benzeri þiirler yazýlýp huzurunda okunmuþ ve kendisi de bundan memnun kalarak þairine mübarek cübbesi gibi çok deðerli bir hediye de vermiþ olduðuna göre, ibadet denilmese de bu türden bir okumaya bidat denilemez. Öyle ise þöyle denilebilir: Bir bütün halinde bakýldýðýnda, mevlid merasimi namaz gibi, hac gibi bir ibadet deðildir, ancak ibadet olan ve sevap getiren birçok unsurlar taþýmaktadýr. Buna karþýlýk yasak olan bir unsur taþýdýðý ise söylenemez.

4. Þerî imiþ gibi olmalý: Mevlid merasimi bir bütün olarak, bilinen þerî ibadetlere benzemediðinden bu noktada da bidat deðildir. Yani halk bunu benzerleriyle karýþtýrýp yanlýþa düþmez, kafasý karýþmaz; zira benzeri bir ibadet yoktur.

5. Genelleþme istidadý göstermelidir: Ne resmî, ne de özel kurum ve vakýflar tarafýndan; ne de din adamlarý tarafýndan mevlidin umumî bir dinî unsur olarak okunmasý veya merasimlerinin yapýlmasý yönünde bir telkin ve uygulama bulunmakta, ne de yapmayanlar tenkit edilmektedir. Milyonlarca ailenin bulunduðu ülkemizde acaba kaç aile bu güne kadar mevlid okutmuþtur? Öyle ise bu nokta da bidat haline gelmemiþtir.

 

Ýster bazý müessese ve vakýflar tarafýndan isterse fert olarak halk tarafýndan yapýlsýn, mevlid merasimlerinin bir reaksiyon, özellikle de Hz. Ýsa (as)'ýn Hýristiyan âlemince kutlanan doðum gününe bir reaksiyon düþüncesi içerisinde ele alýnmasý asla tasvip edilemez ve iþte o zaman dinen de mahzurlu olabilir.
Bir de Efendimiz'in dünyayý þereflendirdikleri günün haricinde okutulan mevlidler var. Zannediyorum tenkitlerin büyük bir kýsmý da bu uygulamalara yöneliktir. Hacdan dönme, düðün, sünnet, bir hastalýktan kurtulma, yeni bir iþyeri açma vb. sevinç anlarýnda ya da vefat eden, þehit düþen bir þahýs adýna mevlid okutulduðu görülmektedir. Halk yeterince iþin aslýný düþünmeden, sadece âdet olduðu için bu iþi yapsa bile hepsinden gaye þudur/þu olmalýdýr: Sevinçli iþler için mevlid okutulduðunda bununla, bu nimetleri ve imkanlarý bahþeden Allah'a teþekkür etme gayesi güdülmektedir. Bu teþekkür, yemek yedirme, dua etme, salavat getirme, dinî sohbette bulunma ve mevlid metninde dile getirilen Efendimiz'in hayatýna dair pasajlar dinleme yoluyla yapýlmýþ olmaktadýr ki, 'gayr-i meþru unsur ve niyetler' iþin içine katýlmadýðý müddetçe, mahzuru olmayan güzel bir âdettir. Vefat edenler için mevlidin okutulmasýnýn gayesi ise, bu iþten hasýl olacak sevabý vefat edene baðýþlamaktýr. Bilindiði gibi vefat eden için dua etmek, yemek yedirmek, sadaka vermek vs. dinen mahzuru olmayan hatta teþvik edilen hususlardýr.

Týrnak içinde verdiðimiz gayr-i meþru unsur ve niyetlerden ne kastettiðimizi birkaç cümle ile açmak istiyoruz:

a) Mevlid metni, hiç bir zaman mesela Kur'ân metni gibi, okunmasý ve dinlenilmesi sevap olan kutsal bir metin olarak düþünülmemelidir. Hatta hadis-i þerif metni gibi de deðildir.

b) Okuyan þahýslarýn iþi ticarete döktüðü, pazarlýklar sonucu yüksek meblaðlar karþýlýðý bu iþi yaptýklarý söylenmektedir. Elbette sevap yörüngeli böyle bir iþte para ve ticari düþünce meselenin safiyetini bozar ve haklý olarak tenkitlere neden olur. Ýyi niyetli insanlarýn saf-temiz duygularýný istismar ederek, hatta dolaylý da olsa "âyetlerimi ucuza satmayýn" Ýlahî tehdidine muhatap olacak bir tavýrla bu iþ yapýlýyorsa, hiç kimse tarafýndan hoþ karþýlanamaz. Ancak okuyan kiþiye, pazarlýk olmadan, beklenti içine girmeden, oluþan piyasaya (!) mahkum kalýnmadan bir hediye verilmesi, hele bunun Efendimiz'in cübbesini hediye etmiþ olmasýndan esinlenerek ve O'na ittiba niyetiyle yapýlmasý mahzursuz bir þeydir.

c) Ýþlerin sevap kastýyla yapýldýðý, bu arada Efendimiz'den söz edildiði böyle bir ortamda, baþta okuyanlar olmak üzere, merasimde bulunan herkesin ciddi ve samimi davranmasý beklenir. Laubali, gösteriþ kokan, her sözün gýrtlaktan yukarý bölgelerden çýktýðý, kalbî hiç bir duygunun yaþanmadýðý bir merasim hem yanlýþ olur hem de tenkitlere sebebiyet verir; her hangi bir sevap hasýl olur mu o da tartýþýlýr.

d) Bu arada, alýþýlmýþ, halk tarafýndan da bir kýsmý ezberlenmiþ, yapýlan ses deðiþiklikleri ve oyunlarýyla büyük bir kýsmý anlaþýlmayan, kýsacasý koyu bir ülfet ve gaflet perdesi altýnda okunan mevlid metni, hatta bazen Kur'ân âyetleri, dinleyenlerde kalbî bir ürperti, bir duygu seli, yeni bir bilgi, kendine çeki düzen verme vs. hasýl etmemektedir. Öyle ise bu minvaldeki bir uygulama doðrusu faydadan ziyade zarar bile getirebilir. Zira yüksek hakikatlerin konuþulduðu bir yerde gafletin, laubaliliðin, gösteriþin, 'âdet yerini bulsun' anlayýþýnýn yeri yoktur. Her ibadet ve dinî etkinliðimizde de bu önemli nokta gözetilmelidir.

e) Önemli bir nokta da þudur: Ýster bazý müessese ve vakýflar tarafýndan isterse fert olarak halk tarafýndan yapýlsýn, mevlid merasimlerinin bir reaksiyon, özellikle de Hz. Ýsa (as)'ýn Hýristiyan âlemince kutlanan doðum gününe bir reaksiyon düþüncesi içerisinde ele alýnmasý asla tasvip edilemez ve iþte o zaman dinen de mahzurlu olabilir. Zira biz her iþimizi sadece Allah'ýn rýzasýný tahsil etmek niyetiyle yaparýz, O emrettiði için yaparýz, O'nu biraz daha tanýmak için yaparýz. Öyle ise tamamýyla kendimiz olmalý, kendi deðerlerimizle oturup kalkmalý, her iþimiz kendi boyamýzý taþýmalýdýr.

f) Son olarak, maddi durumu iyi olanlarýn bu tür merasimlerde israf denilecek aþýrýlýklara, gösteriþ kokan harcama ve ikramlara ve okuyanlarý þýmartacak ve safiyetlerini bozacak ücretler verme yoluna gitmelerinin de hoþ karþýlanamayacaðýný vurgulamalýyýz. Elbette bu iþ için sabit kýstaslardan söz edilemez, ancak unutmamalýyýz ki selim, bozulmamýþ bir vicdan olup bitenleri en uygun þekilde deðerlendirir ve her yanlýþta isyan ederek görevini yerine getirir.

Netice
Hakkýnda çok söz söylenmiþ bir konuyu sýnýrlý bir yer için yazýlmýþ bir yazý ile bütünüyle aydýnlatmak, takdir edersiniz ki mümkün deðildir. Ama birçok konuda olduðu gibi, mevlid konusunda da eksik dinî bilgi ve þuurdan kaynaklanan yanlýþlar istisna edilirse- ki her konuda bu durum ciddi bir sorun olarak karþýmýza çýkmaktadýr- mevlid okumanýn ve okutmanýn dinen yasak olduðu, hele dinî terim olarak bidat olduðu söylenemez kanaatindeyiz. Konuyla ilgili daha detaylý ve akademik çalýþmalar okunmalýdýr. Rabbimden niyazým dinimizi þanýna uygun ve en doðru þekilde anlama ve yaþamayý nasip etmesidir.

1) Katip Çelebî, Mizanu´l- Hakk, 99.

2) Bu konuda geniþ bilgi, kaynak ve misaller için bak: Abdulhakim YÜCE, Tasavvuf ve Bidat, Ýst. 2000, ss. 1-49.


Prof. Dr. Abdulhakim Yüce

Ynt: Mevlidin Dindeki Yeri By: 8/A Date: 10 Ocak 2014, 20:43:10
Bu mevlit kandili hepimize mübarek olsun bol bol dua ile böyle mübarek bir günü deðerlendirelim...
Dua etmek deyince kardeþlerim bugün baya rahatsýzlandým dualarýnýzý bekliyorum....
Ynt: Mevlidin Dindeki Yeri By: Hanife 8.D Date: 10 Ocak 2014, 20:45:52
Sevgili Peygamberimizin teblið ettiði Ýslâm dini ile dünya aydýnlandý, tek Allah inancý ile kalpler nurlandý. Eþitlik, adalet ve kardeþlik geldi. O'na inanan toplumlar gerçek huzura kavuþtu. O'nun doðduðu gece, insanlýðýn kurtuluþu için çok hayýrlý ve mübarek bir baþlangýçtýr.
Bu gece, müslümanlar arasýnda yüzyýlllardan beri büyük bir coþku ile kutlanmakta, Sevgili Peygamberimiz derin bir saygý ile anýlmaktadýr. Büyük Türk Alimi Süleyman Çelebi tarafýndan yazýlan ve asýl adý "Vesiletün'necat" olan mevlid kitabý O'nun doðumunu, üstünlüðünü ve mucizelerini en güzel bir þekilde dile getiren deðerli bir eserdir.

Ynt: Mevlidin Dindeki Yeri By: Hafsa Nur 6.D Date: 10 Ocak 2014, 20:49:36
Peygamberimizin doðum yýldönümlerinde okunan mevlidleri saygý ile dinlemek, O'nun mübarek ruhuna salât ve selâm okumak hiç þüphesiz büyük milletimizin Sevgili Peygamberimize olan engin sevgi ve baðlýlýðýnýn bir ifadesidir.

Bununla beraber, O'nun ahlâk ve fazilet dolu hayatýný öðrenmek ve kendimize örnek almak baþta gelen görevlerimizdendir. Asýl o zaman O'nun sevgisini ve hoþnutluðunu kazanmýþ oluruz.
Yeryüzünü mânevî bir karanlýk kaplamýþtý.

Mevcudat, beþerin zulüm ve vahþetinden adeta mâteme bürünmüþtü. Göz­yaþý döken gözler deðil, ruh ve kalpler idi. Kalp ve ruhlarýn keder, elem ve gözyaþýna âlem de iþtirak etmiþ, sanki umumî yas ilan edilmiþti!


Ynt: Mevlidin Dindeki Yeri By: Selmanur 8.A Date: 10 Ocak 2014, 21:49:48
Alýntý sahibi: Kevser 8/A üzerinde 10 Ocak 2014, 20:43:10
Bu mevlit kandili hepimize mübarek olsun bol bol dua ile böyle mübarek bir günü deðerlendirelim...
Dua etmek deyince kardeþlerim bugün baya rahatsýzlandým dualarýnýzý bekliyorum....
ALLAH þifa verir ÝNÞALLAH...Caným arkadaþým..
Ynt: Mevlidin Dindeki Yeri By: muhammet7/c Date: 10 Ocak 2014, 23:47:12
bu yüzden dolayý herkesin mevlid yapmasý gerekir

Ynt: Mevlidin Dindeki Yeri By: ehlidunya Date: 11 Ocak 2014, 00:20:38
Mevlid okumanýn/okutmanýn asýl amacý, Efendimiz'in dünyayý þereflendirmesinden ötürü duyulan sevinci ortaya koymaktýr.
Herþey bu cümlede çok net olarak özetlenmiþ inþaallah bizlerde Resulullahýn sevinicine salavatý þerifelerle ortak olan mümin
kullardan oluruz .allah razý olsun
Ynt: Mevlidin Dindeki Yeri By: metin7/c Date: 11 Ocak 2014, 01:36:40
Alýntý sahibi: muhammet7/c üzerinde 10 Ocak 2014, 23:47:12
bu yüzden dolayý herkesin mevlid yapmasý gerekir

  EVÝLÝT KANDÝLÝ GÜZELDÝR

Ynt: Mevlidin Dindeki Yeri By: yagmur_7-c Date: 12 Ocak 2014, 00:12:46
Mevlid kelime olarak da "doðum" anlamýna gelmektedir. Peygamber efendimizin doðduðu gece minareye çýkýlmýþtýr ve kandiller yakýlmýþtýr. ve Peygamberimizin doðduðu bu zamanda cahillik çoktu o zamanda o cahilleri bilgilendirmek amacýyla dünyaya gelmiþtir. Peygamberimizin doðduðu güne " Mevlid Kandili " denir.Bu sebeble dinimiz açýsýndan çok önemlidir. BU yüzden de Mevlid kandlini boþ geçirmemenizi öneririm.

Ynt: Mevlidin Dindeki Yeri By: cerendemir Date: 12 Ocak 2014, 01:49:56
Mevlidin dinen önemini kesin bilmiyoruz.Amaç sadece peygamber efendimize olan sevgiyi göstermek.
Ynt: Mevlidin Dindeki Yeri By: muhsin iyi Date: 12 Ocak 2014, 08:09:31
Mevlit Kandili, Mevlid Kandili, Niçin Nasýl, Kutlanmalý
Peygamberimizin (s.a.s) kutlu doðumu 12 Rebiulevvel (20 Nisan) 571 tarihinde, pazartesi gününde gerçekleþmiþ olup bu yýl miladi takvimle 12 0cak 2014 tarihi pazar gününe denk gelmektedir. 

Mevlid kandili peygamberimizden (s.a.s) asýrlar sonra ortaya çýkmýþtýr. Bid’at-ý hasenedir. Yani güzel bir gelenektir. Dolayýsýyla bu gecenin kutsallýðý ayet ve hadislere doðrudan dayanmamaktadýr. Mevlid kandili ümmetinin Hz. Peygamberine (s.a.s) olan hüsn-i niyetinden ortaya çýkmýþ ve güç almýþtýr. Devam etmektedir.

Yüce Allah (c.c.) Kuran-ý Kerim’de peygamberimizin (s.a.s) ömrüne yemin etmektedir: ‘Ömrüne and olsun ki, onlar sarhoþluklarý içerisinde bocalayýp duruyorlardý (Hicr suresi, 72).’ Demek ki bu ömür kutsal bir temele dayanýyor. Onun dünyaya geliþi öyle sýradan bir hayatý yaþamak için deðildir.

Yüce Allah (c.c.) peygamberimizin (s.a.s) ömrüne yemin etmek suretiyle dikkatimizi onun hayatýna çekmiþ ve ona çok önem vermemiz gerektiðine iþaret etmiþtir.

Kim peygamberimizi (s.a.s) yakýndan tanýrsa ona bu dünya hayatýndan, ömründen büyük hikmetler verilir, yüce Allah’ýn bu azim yemini ile ömür, hayat gibi konularda büyük hakikatlere ve marifetlere ulaþýr. Çünkü peygamberimizin ömrü, hayatý Allah’ýn üzerine yemin ettiði bir kutsallýða sahip olduðu için kiþiye hidayet ve irþat vesilesi olduðu gibi büyük ve derin bir hikmet membasý da olur.

Bu dünyada ömrümüzü, hayatýmýzý nasýl yaþadýðýmýzla imtihan edilmekteyiz. Ýnsanlarýn çoðu ömrün ve hayatýn anlamýný bilmeden ölmektedirler ve bu imtihaný kaybetmektedirler. ‘Yüce Allah (c.c.) beni niçin yarattý, nasýl bir ömür ve hayat yaþamalýyým?’ sorusu çok kiþiye nasip olmamaktadýr. Bunda en temel neden, bu tür insanlarýn peygamberimizin (s.a.s) hidayet, irþat ve þifa vesilesi olan hayatlarýndan habersiz oluþlarýdýr.

   Peygamberimizin devrinde yaþayanlar, peygamberimizin ömür, hayat kitabýný daha yakýndan okudular. Onun peygamberliðinden önce de faziletli bir hayata ve karaktere sahip olduklarýný biliyorlardý. Kavmi ondaki üstün vasýflarý gördüðü için ona emin (güvenilir) lakabýný uygun görmüþlerdi. Peygamberimiz (s.a.s), hiçbir günaha bulaþmamýþ, örnek bir hayatý yaþamýþtý. Gül gibi temiz ve hoþ kokulu bir yaþamdý bu. Peygamber olunca onun bu Ýslamiyet’ten önceki yaþamý da peygamberliðine bir çeþit delil vazifesi görmüþtür. Öyle ya atalarýmýzýn da dediði gibi ‘Bir insan yedisinde neyse yetmiþinde de odur.’

 Peygamberimizin (s.a.s) devrinde yaþamayan, ondan sonra gelen ümmetinin fertleri sahabe gibi þanslý deðillerdi. Çünkü onun ömrünün birkaç sahnesine de olsa gözleriyle tanýk olamamýþlardý. Ama bunlar sahabelerden bir noktada üstün bir imkâna sahiptiler. Zira peygamberimizin ömrü baþlangýçtan son demine kadar kutsal bir kitapsa sahabelerin çoðu bu kitabý sonuna kadar okuyamadýlar. Ömürleri buna yetmedi. Bizler þanlý peygamberimizin (s.a.s) ömür kitabýný baþýndan sonuna kadar okuyacak bir imkâna sahibiz. Bu da onun devrinde yaþamamýþ olmamýza bir teselli olabilir sanýrým.

Peygamberimizin hayatýný samimi bir duyguyla tanýyan bir insan hemen onun hayatýndan etkilenir ve kendi hayatýný sorgulamaya baþlar. Onun hayatýndaki davaya kendisi de sahip olmak ister. Peygamberimize karþý içerisinde derin bir aþk ve þevk duyar. Peygamberimiz onun için tarihi bir þahsiyet olmaktan çýkar. Aile bireylerinin ötesinde bir yakýnlýða ve samimiyete ulaþýr.

Peygamberimizin ömrü adeta Kuran-Kerim’in sayfalarýna dökülen gül yapraklarý gibidir. Çünkü ayet ve surelerin iniþ sebebi genellikle onun hayatýndaki bir mesele, durum, olay üzerinedir. Peygamberimizin hayatýný inceden inceye bilmeden Kuran-ý Kerim’i anlamak mümkün deðildir.
 
Peygamberimiz (s.a.s), peygamberliðinden önce Nur daðýndaki Hýra maðarasýna gider, orada tefekküre dalardý. Onun bu uzleti tasavvuf ehline büyük bir ders olarak yeter.

Peygamberimizin (s.a.s) müþrikler arasýnda yaþadýðý on üç yýllýk Mekke dönemi bugünkü insanlara, özellikle Müslümanlara büyük dersler ihtiva eder. Çünkü týpký Mekke döneminde olduðu gibi bu gün de Müslümanlar pek çok ülkede ezilmekte, dinlerini yaþamalarýna müsaade edilmemektedir.

Hicret, her Müslüman’ýn hayatýnda bir þekilde vuku bulmaktadýr. Hicret için illa vatan, memleket terk edilmez. Yeni ve Ýslami bir çevreye, yeni Müslüman dostlar arasýna girme, kavuþma da birer hicrettir. Bunlar için Ýslam’a uygun olmayan yerlerden ve kiþilerden uzak olmak adýna bu gerçekleþmelidir. Ya da Allah’ýn dinini baþka yerlerde yaþamak, yaþatmak niyetiyle bir yerlere göçmek, yeni yerlerle ve kiþilerle tanýþmak gerekmektedir. Onun için peygamberimizin hicretini, bunun ne olduðunu iyi anlamak gerekir. Müslümanlar bu anlamda daima akarsu gibi olmalýdýr. Ümitsizlik, teslimiyet bir Müslüman’a yakýþmaz. Ýdealizm ve aksiyon imanýn vasýflarý arasýndadýr.   

Peygamberimizin (s.a.s) Medine dönemi de manidardýr. Müslümanlarýn iktidarýný ve bir devlet çatýsý altýnda toplanmasýný temsil eder. Bu dönemde Müslümanlar cihatla imtihan edilmiþtir. Ýçlerinde dünya hayatýný tercih eden münafýklar ortaya çýkmýþtýr.

Mevlid kandilleri peygamberimizin (s.a.s) hayatý ile ilgili sohbetlerle süslenmelidir. Mümkünse bu amaçla toplanmýþ bir yerlere gitmelidir. Deðilse en azýndan televizyondan, videodan iyi bir hoca efendinin bu konudaki sohbeti dinlenmelidir.

Mevlid kandilinde yapýlacak en büyük ibadet ne olabilir? Bunu geçen sene bir grup arkadaþla aramýzda tartýþtýk. Bazýlarý bu gecede kaza namazlarý, tespih namazlarý kýlmak gerekir, dediler. En büyük ibadet olarak bunu gördüler. Elbette bu ibadetlerin büyüklüðünü ve önemini inkâr edemeyiz. Bu ibadetler diðer kandil geceleri için tavsiye edilebilir ama bu gece Mevlid kandili olmasý dolayýsýyla baþka bir hususiyete sahiptir. Bu gecede merkezde peygamberimizin (s.a.s) olduðu etkinlikler daha bir anlamlý ve yerinde olur, bu sayede gece adýna ve amacýna uygun olarak ihya edilmiþ sayýlabilir.

Onun için ben de âcizane bir görüþ olarak bu gecede en büyük ibadetin peygamberimize (s.a.s) çokça salâvat getirmek olduðunu belirttim. Ýnternette de bir salâvat kampanyasýna aboneydim. Her hafta arkadaþ ve dost çevremle birlikte belli bir sayýda salâvatý da çekiyorduk. Ýlgili siteye de bunlarýn sayýsýný toplayýp ben yazýyordum. Yine Mevlid kandili gecesi münasebetiyle arkadaþ ve dost çevresinden böyle çekilecek salâvat sayýlarýný toplayýp ilgili internet sitesine yazdým. Gece boyunca da üzerime düþen salâvatlarý çekip bitirdim. Sonra uyudum.

Gece düþümde senelerce evvel bitirmiþ olduðum üniversiteyi gördüm. Bir gönül ehli hocamýz vardý. Tasavvuf yolundaydý. Þimdi rahmetli oldu. Hocanýn rahmetli babasýnýn da o yolda olduðunu kitaplarda okumuþtum. Bana bir þeyleri müjdelemek istiyor ama açýkça anlatamýyordu. Sadece þahsýma övgü dolu sözler söylüyordu. Sonra bana dedi ki: ‘Sen burada ne zamandan beri öðrencisin?’ Ben 1987 yýlýndan beri burada öðrenciyim efendim, diye yanýt verdim. Gerçekten üniversiteye bu tarihte girmiþtim. 

Telefon beni teheccüt namazýna uyandýrmak için çalmaya baþladý. Uyandým. Dilimde 1987 tarihi vardý. Onu gayri ihtiyari olarak mýrýldanmaya baþladým: 1987, 1987… Ýçimden bu bir iþaret ama ne olsa gerek diye geçirdim. Hak rüyalarý tadý, kokusu, rengi ile çok iyi tanýrým. Çünkü Allah’a þükür binlerce kez nasip oldu. Abdestimi alýp geldiðimde telefonumun e-mail adresine gayr-i ihtiyari baktým. Salâvat kampanyasýný kabul eden site salâvatlarý yazdýktan sonra iþlem olarak kabul edildiðini belirten bir mesaj yollamaktaydý. Ben yine gayr-i ihtiyari o mesajý açtýðýmda ‘protokol no:1987’ ile karþýlaþtým. Bu protokol no’nun her salâvat baþvurusunda deðiþtiðini ilgili sitenin önceki mesajlarýný yoklayýnca anladým. Rüyam gerçekten ilginç bir vaka ile baþka bir boyut kazanmýþtý.

Gece boyunca salâvat çekerken bu geceyi kaza namazlarý ve tespih namazlarý ile süslemek isteyenlere itiraz olarak farklý bir görüþ belirtmiþtim. Bu yüzden biraz içim burkuktu. Zira dünyada en büyük ibadet namaz kýlmaktýr. Ondan daha büyük bir ibadet olamazdý. Elbette orta yolu bulmak, iþte hem kaza namazlarýný, tespih namazlarýnýzý kýlýn ama salâvatý da unutmayýn demek daha tehlikesiz ve kimseye zararý olmayan bir yaklaþýmdý. Beni de vebal altýna koymazdý. Neden bu þekilde konuya yaklaþmadým diye içimde bir sýkýntý yaþamýþtým. Ama nedense, gayri ihtiyari olarak, çok iddialý bir þekilde bu gece yapýlacak salâvatlara çok büyük sevaplarýn, manevi hediyelerin verileceði üzerinde özellikle durmuþtum.  Bu yüzden onlarý hiçbir ibadetin geçemeyeceðini belirtmiþtim.

Bazen insanýn böyle inatçýlýk damarý tutuveriyor. Biraz da, acaba hata mý yaptým, diye bir kuþku arkadaþlardan ayrýldýktan sonra Mevlid gecesi, tüm gece boyunca içimi kemirmiþti. Ben bu rüyayý ve arkasýnda vuku bulan bu hadiseyi içimdeki kuþkuyu izale eden ve bu konuda isabetli bir kararý savunduðuma dair bir iþaret olarak deðerlendirdim. Tabii yine de en doðrusunu yüce Allah (c.c.) bilir.

Rüya þunu demek istiyordu âcizane kanaatimce: Ýnsanýn öðrenim hayatýnda en güçlü devresi üniversitedir. Yani salâvat okuma için seçilen zaman, Mevlid kandili gecesi, üniversite hayatýn kadar güçlü ve yerinde. Bu oradaki bir hocanýn iltifatýna mazhar oldu. Ýlgili hocanýn adý da peygamberimizin bir güzel ismine iþaretti. 1987 yýlýndan beri orada okumam ise çekilen salâvata verilen ecrin büyüklüðüne iþaretti Allahu a’lem.

Elbette rüyalara fazla takýlmamak gerekir.

Mevlid kandilinde niçin salâvatlarýn büyük bir yeri ve önemi vardýr? Çünkü Mevlid kandili dolayýsýyla peygamberimizin ruhlarý gelen kutlamalarý almaktadýr. Allah’ýn rahmeti bu gece o taraftan ümmeti kucaklamaktadýr.

Her þeyin bir vakti vardýr. Örneðin oruç tutmak büyük sevap kazandýrýr. Ama dini bayram günlerinde oruç tutmak harama yakýn bir þekilde mekruhtur. Tabii bu sözlerimiz Mevlid kandilinde kaza namazlarýna, nafile namazlarýna önem verilmesin veya bunlar hiç kýlýnmasýn anlamý taþýmamalýdýr. Elbette kýþ geceleri uzundur. Bunlara da yer vermek Mevlid kandilini güzelleþtirir. Ona ilahi rahmeti de katar. Ama aþkla þevkle çekilecek salâvatlar bu gecenin gereðine ve anlamýna uygun bir þekilde ihya edilmesine vesile olacaktýr. Bunu vurgulamak istiyoruz.

Mevlid kandilinin ayýrýcý özelliði salâvatlarýn çokça çekilmesi iledir.

Salâvat peygamberimize selam ve dua temennisinde bulunmaktýr. Ýnsan bu gecede tüm samimiyeti ile çokça salâvat çekmelidir. Zira pek çok hadisi-i þerifin ifadesiyle biliyoruz ki, peygamberimiz (s.a.s) mübarek kabirlerinde her salâvatý alýyor ve mukabelede bulunuyor. Salâvatla görünüþte peygamberimize selam ve dua temennisinde bulunuyoruz ama hakikatte peygamberimiz (s.a.s) salâvat getirene selam ve duada bulunmaktadýr. Her Müslüman peygamberimizin bu selam ve duasýna muhtaçtýr. Onun þefaati olmadan ümmetinden hiçbir ferdin cehennem azabýndan kurtulacaðýna ve cennete de gireceðine inanamýyorum.

Bir insan herhangi bir ibadetin sevabýný ölmüþ veya diri birisine hediye edebilir. Dinimiz, hususiyle mezhebimiz buna müsaade vermektedir.

Mevlid kandilinde sevabýný peygamberimize (s.a.s) hediye etmek niyeti ile her türlü ibadet yapýlabilir ve bu bence çok da yerindedir: Namaz kýlmak, kurban kesmek, ertesi gününü oruçla geçirmek, sadaka vermek, zikir çekmek vb. ibadetler, peygamberimizin ruhuna hediye etmek niyeti ile yapýlabilir. Bu hediyeler peygambere olursa hiç karþýlýksýz kalýr mý? Zira Hz. Peygamberimiz (s.a.s) yaþarlarken de hediyeye hediye ile karþýlýk verirlerdi. Bu konuda hiç altta kalmazlardý. Ölünce mübarek kabirlerinde de, ruhani hayatlarýnda da ayný âdeti devam ettirmeleri pek tabiidir.

Doðum günlerinde insanlara hediyeler alýp veriyoruz da peygamberimizin (s.a.s) doðum gününde neden ona bir ibadetle hediyede bulunmuyoruz?

Gerçi onun ümmetinden gelmiþ geçmiþ, hazýrdaki ve kýyamete kadarki her bir ferdin yaptýðý her bir ibadetin bir misli sevabý Hz. Peygamberimize (s.a.s) yazýlmaktadýr. Ama ona hediye ile yapýlan ibadetin deðeri bir baþkadýr. Bu Allahu a’lem peygambere ayrýca bildirilmekte ve peygamberce ona özel bir karþýlýk da verilmektedir.

Hediye, sevilene verilir ve bir sevgi gösterisidir. Peygamberi (s.a.s) Mevlid kandilinde bundan mahrum býrakmak onun sevgisine nail olamamak demektir.

Mevlid kandili gecesi peygamberimizin hayatýný tefekkür de ihmal edilmemeli ve onun þanýna iþaret eden ayetlerin de üzerinde düþünmek gerekir:

 ‘O peygamber, inananlara kendi canlarýndan daha yakýndýr… (Ahzab suresi, 6)’

‘And olsun, size kendi içinizde öyle bir Resul geldi ki, sizin sýkýntýya düþmeniz ona çok aðýr gelir. O size çok düþkün, müminlere karþý da çok þefkatli ve merhametlidir. (Tevbe suresi, 128)’

‘And olsun ki, sizden Allah’a ve ahret gününe kavuþacaðýný umanlar ve Allah’ý çok zikredenler için Resulullah’ta üsve-i hasene (en güzel örnek) vardýr. (Ahzab suresi, 21).’

‘(Ey Resulüm!)  Muhakkak ki senin için tükenmeyen bir mükâfat vardýr. Þüphesiz sen büyük bir ahlak üzeresin. (Kalem suresi, 3-4).’

‘De ki: Allah’ý seviyorsanýz bana uyun. Allah da sizi sevsin ve günahlarýnýzý baðýþlasýn. Allah affeder ve merhamet eder. (Al-i Ýmran suresi, 31) ’
Allah (c.c.), cümlemizi peygamberimizin (s.a.s) þefaatlerine nail eylesin. Bizelere Hz. Peygamberimizin (s.a.s) Mevlid kandilini anlamýna ve kadrine uygun olarak kutlamayý nasip ve müyesser eylesin. Amin.
Muhsin Ýyi



Ynt: Mevlidin Dindeki Yeri By: Hanife 8.D Date: 12 Ocak 2014, 11:30:45
Herkezin mevlit kandilini kutlarým,Rabbim her zaman ki gibi bu mübarek günde de bize kuran okumayý, salavat çekmeyi, namazlarýmýzý kýlmayý,Bol bol zikir, evrad ü ezkarda bulunmayý, Mü’minlerle helalleþilmeyi nasip etsin...
Ynt: Mevlidin Dindeki Yeri By: Rukiye Çekici Date: 12 Ocak 2014, 19:50:06
Mevlid okumanýn/okutmanýn asýl amacý, Efendimiz'in dünyayý þereflendirmesinden ötürü duyulan sevinci ortaya koymaktýr. Kainatýn, yaratýlmasýndan kýyamete kadar geçirdiði/geçireceði en önemli zaman dilimi olan bu günden ötürü sevinç duymanýn ve bunu meþru bir yolla ortaya koymanýn dinen bir sakýncasý bulunmamaktadýr.

      Rabbim mevlid kandilini herkese mübarek kýlsýn, AMÝN.
Ynt: Mevlidin Dindeki Yeri By: Rabia nur kaplan 8.D Date: 14 Ocak 2014, 15:02:54
 Mevlid, doðum zamaný demektir. Mevlid gecesi, Rebiul-evvel ayýnýn 11. ve 12. günleri arasýndaki gecedir.Peygamber efendimizin doðum günü, bütün Müslümanlarýn bayramýdýr.

Ynt: Mevlidin Dindeki Yeri By: Hafsa Nur 6.D Date: 22 Ocak 2014, 01:07:21
mevlidin dindeki yeri büyüktür .
büyük konuþmayým ama yanlýþ hatýrlamýyorsam hatýrlýyorsorsam da allah affetsin ama  ayette ,
"And olsun size kendinizden öyle bir Peygamber gelmiþtir ki, sizin sýkýntýya uðramanýz, ona çok aðýr gelir. O, size çok düþkün, mü’minlere karþý çok þefkatlidir, merhametlidir . diyordu

radyobeyan