Diðer Yazýlar
Pages: 1
Hayat memat meselesi By: hafiza aise Date: 23 Haziran 2012, 16:40:27
Hayat memat meselesi
Elif TUNCA • 67. Sayý / DÝÐER YAZILAR


Ölüler üzerlerine toprak atýlýp da çaresizliklerini fark edince öldüklerini anlarlar, o âna kadar etrafta kopan vaveylaya bir anlam veremezler denir.

Bu bizim inancýmýzýn ve geleneðimizin bir ifadesi. Öte yandan Hýristiyanlýkta, bu dünyada hâlâ kapanmamýþ bir hesabý, büyük bir piþmanlýðý olan ya da hayattan kopmayý kabullenemeyen ruhlarýn bir türlü ahrete geçemediði, bunun için kimi yetenekli insanlarýn aracý olduðuna inanýlýyor. Ki bunun en bariz örneði ülkemizde de yayýnlanan “Ghost Whisperer” dizisiydi. Bu dizide Melinda adlý bir kadýn, henüz öte tarafa geçmeye hazýr olmayan ruhlarý görüyor ve onlarla konuþuyor, bu dünyaya dair sorunlarýný halletmelerine yardýmcý olup onlarý “ýþýða” yolcu ediyordu nihayetinde.

Bu ayki filmimiz Diriliþ’in (After.Life) temelinde de bu var. Ýlkokul öðretmeni Anna, bir trafik kazasý sonucu hayatýný kaybetmiþ, ancak hayattan kopmayý kabullenemediði için ruhu huzur bulamayan ve öte tarafa geçmeye hazýr olmayan bir genç kadýn. Aslýnda öldüðünü öðrendiðinde sýký sýký tutunmak istediði hayatýna, “hayatdar” iken o kadar da baðlý olduðu söylenemez. Sevgilisiyle sebepsiz kavgalar eden, avuç avuç antidepresan içen ve sevgilisi tam evlilik teklif etmek üzereyken kavga çýkaran, kendisi. Ki o kavganýn sonunda bindiði arabasýyla kaza yapýyor. Bu arada cesedini görmeye gelen annesinin tavýrlarýndan anladýðýmýz kadarýyla annesiyle de sýcak bir iliþkisi yok. Tekerlekli sandalyede oturan maðrur annesi, üzüntü veya merhamet deðil kýzgýnlýkla “Þimdi bana kim bakacak!” diye çýkýþýyor Anna’nýn cesedine.

Sevgilisi Paul ise ilk þaþkýnlýðýn ardýndan soluðu cenaze evinde alýyor ve Anna’yý görmek istiyor. Aileden olmadýðý gerekçesiyle engellenmesini, þüphelendiði baþka durumlar da izleyince bir yandan da Paul kovalamaya baþlýyor iþin peþini. Anna hayatta olabilir mi? Yoksa Paul’un zihni de büyük bir kayýp ve alkol nedeniyle kendisine oyun mu oynuyor?

Anna’nýn, ölmediði yolundaki itirazlarýný dillendirdiði ve karþýlýðýnda tabir-i caizse zýlgýt yediði kiþi ise Eliot. Cenaze levazýmatçýsý diye çevirmek pek de doðru olmayacak. Aslýnda tam burada, baþta yaptýðýmýz ayrýmý bir kez daha kullanmak gerekecek. Batý kültürünün imaj düþkünlüðünün zirvesi olan bir durumla karþý karþýyayýz çünkü. Bizde önemli olan Allah’ýn huzuruna gidecek ‘mevta’nýn yalnýzca temizliði iken burada güzellik kavramý her þeyin önüne geçiyor. Þimdi söyleyelim: Eliot’ýn temel görevi cesedi cenaze töreni için hazýrlamak, güzelleþtirmek, makyajlamak. Önce yara bere izleri gideriliyor, vücudu diri göstermek için ilaçlar enjekte ediliyor, annesinin isteði üzerine Anna’nýn saçlarý yeniden eski rengine boyanýyor ve evet tam tekmil makyaj da yapýlýyor!

Bütün bu “imaj” çalýþmalarý esnasýnda elbette temel problem, Anna’nýn öldüðünü bir türlü kabullenemeyiþi. Eliot’ýn ilk cevabý “Ah siz insanlar, hep ayný þeyi söylersiniz. Suçlu benmiþim gibi bana kýzarsýnýz” oluyor. Ýtirazlar yükseldikçe Eliot da sertleþiyor; aynanýn, nefesinden buðulandýðýný gören Anna “Nefes alýyorum, ölmüþ olamam, beni kandýrýyorsun” dediðinde Eliot, filmin temel esprisini de özetleyen o konuþmayý yapýyor: “Nefes alýp vermek yaþamak mýdýr? Hayatýnýz yaþamaya deðermiþ gibi bir türlü býrakamýyorsunuz. Belki çoktan ölmüþsündür.”

Burada filmin gerilim unsuru –Anna’nýn gerçekten ölüp ölmediði– týrmanýyor ve esasen filmin sonunda dahi bir netliðe kavuþmuyor. Bu yüzden tartýþmanýn, seyir zevkini kaçýracak bir yaný yok neyse ki. Ýki ihtimal var, ya Anna gerçekten öldü ve bu durumu kabullenemiyor ya da yanlýþ/eksik bir adlî týp raporuyla cenaze evine gelen Anna’yý, Eliot felç etmek suretiyle canlý canlý gömmek istiyor. Tartýþmayý esas yürütmemiz gereken nokta ise Eliot’ýn buradaki gerekçesi. Eliot, “hayatý dolu dolu yaþamayý bilmedikleri ve tutkuyla sahip çýkmadýklarý” için “amaçsýzca ortada dolaþan ve dünyamýzý kirleten bu yaþayan ölüler”i hak ettikleri yere göndermekten yana. Solmuþ çiçekleri ayýklarken “içinde hayat kalmayanlar çöplüðe gitmeli” cümlesi de buna iþaret ediyor. Ve burasý asýl üzerinde duracaðýmýz yer.

Anna ölü veya diri olabilir. Ki Eliot’ýn tavýrlarý, cümleleri her iki þekilde yoruma da imkân tanýyor. Hatta buradan yönetmenin, hayatta veya ölü olmanýn, tamamen bizim yorumlama þeklimize baðlý olduðu gibi bir anlam çýkarmamýzý istediðini düþünebiliriz pekâlâ. Ancak iki durumda da deðiþmeyen þey; Eliot’ýn –ki hâkim karakter olduðu için bir yerde de yönetmenin– sürekli ve üstüne basa basa ölüme karþý hayatý olumlamasý. Anlýyoruz ki baþta Anna’nýn itirazlarýna “Öldüðünü kabullen ve huzura er” cevabýný veren Eliot da aslýnda “hayat”tan taraf. Sadece “hayatý dolu dolu yaþamayanlar”a karþý –kime göre, neye göre– bir garezi var maalesef. Görünüþteki iddiasýnýn aksine Eliot’ýn/ filmin hiç de ölümle barýþýk bir söylemi yok. Oysa “Ölüm güzel þey, budur perde ardýndan haber/ Hiç güzel olmasaydý ölür müydü peygamber” diye biliriz biz Necip Fazýl’ýn diliyle…

Diriliþ (After.Life)
Yönetmen: Agnieszka Wojtowicz-Vosloo
Oyuncular: Liam Neeson, Christina Ricci, Justin Long, Chandler Canterbury


radyobeyan