Diðer Yazýlar
Pages: 1
Haberdar By: hafiza aise Date: 16 Haziran 2012, 15:31:00
HABERDAR
Ýbrahim BARAN • 47. Sayý / HABERDAR


BAYKAL’DAN YENÝ AÇILIM PROJESÝ


Uzun yýllardýr baþörtüsü yasaðýný ciddiyetle savunan CHP Genel Baþkaný Deniz Baykal önemli bir adým attý. Partisine çarþaflý ve baþörtülü bayanlarý kabul eden Baykal, CHP’nin statükocu tavrýný deðiþtirmeye yönelik ilginç bir manevraya giriþti. CHP, böyle bir adým atarak toplumum önemli bir kesiminin nezdindeki olumsuz görüntüsünü deðiþtirmeye çalýþýyor belki de. Baykal’ýn bu tavrý parti içinde ve dýþýnda deðiþik þekillerde yorumlandý. CHP’li bazý kurmaylar gerçekleþtirilmeye çalýþýlan þeyin partinin ilkelerine aykýrý, kabul edilemez bir söylem olduðunu ifade ediyor. Bu tür aykýrý seslere karþý Baykal, toplumu mevcut deðerleriyle kabul etmek gerektiði yolunda beyanatlar verdi. Meseleye hariçten bakan kimilerine göre ise Baykal’ýn bu tavrý yaklaþan yerel seçimler öncesi siyaseten yapýlan bir gösteriden ibaret. CHP Genel Baþkaný bu þekilde davranarak yerel seçimlerde toplumda muhafazakârlarýn da oylarýna talip oluyor. Kimilerine göre ise Baykal artýk toplumdan baðýmsýz bir siyaset anlayýþýyla yol alýnamayacaðýný fark etti ve zihniyet deðiþikliðine ihtiyaç duydu. Baykal’ýn bu giriþimini, 1970’lerde seçim meydanlarýnda “Ortanýn solu, Muhammed’in yolu” sloganýný atarak oy toplayan Bülent Ecevit’in 1998’de meclise baþörtüsü ile giren milletvekiline “biri þu kadýna haddini bildirsin” diye baðýrmasýna benzetenler de az deðil. Onlara göre Baykal, Ecevit kadar tahammül edemeyecek bir takým deðiþikliklere. Niyeti ne olursa olsun, CHP’nin bu açýlýmý ve Baykalý’ýn kimi konuþmalarý Türk siyasetinde bazý konularda yumaþamanýn yaþanabileceðinin iþareti olarak deðerlendirilebilir. Topluma raðmen bir siyasetle bir yere kadar yol alýnabiliyor çünkü. Gelecek günler Baykal’ýn bu tavrýnda ne kadar samimi olduðunu gösterecek.

BAZI AYDINLAR ERMENÝLER’DEN ÖZÜR DÝLÝYOR

Geçtiðimiz günlerde bir kýsým aydýnlar, Türklerin, Ermenileri katlettikleri gerekçesiyle bir özür dileme kampanyasý baþlattý. Aralarýnda Prof. Dr. Baskýn Oran gibi bilim dünyasýnýn önemli isimlerinin de bulunduðu aydýnlara hükümetten ve toplumun deðiþik kesimlerinden ise tepki geldi. Kampanya metninde, “1915’te Osmanlý Ermenileri’nin maruz kaldýðý büyük felakete duyarsýz kalýnmasýný reddediyor, kendi payýma ermeni kardeþlerimin duygu ve acýlarýný paylaþýyor, onlardan özür diliyorum” þeklinde ifade edilen kampanyayý hazýrlayanlar, bu tutumu tarihî sorumluluk karþýsýnda bireysel bir tavýr olarak yorumluyor. Baþbakan Recep Tayyip Erdoðan konuya iliþkin yaptýðý açýklamada “Herhalde onlar böyle bir soykýrýmý iþlemiþ olacaklar ki özür diliyorlar. Türkiye Cumhuriyeti’nin böyle bir sorunu yok. Eðer ortada böyle bir suç varsa suç iþleyen özür dileyebilir. Ama ne benim ne ülkemin ne milletimin böyle bir sorunu yok. Ülkeler arasý münasebetlerse bu konuda Türkiye, tavrýný çok açýk ve net ortaya koymuþtur” dedi. Ermeni soykýrýmý iddiasý, uzun süredir uluslararasý kamuoyunda Türkiye’nin baþýný aðrýtan bir mesele. Daha önce bazý ülkelerin bu iddiayý kabul etme giriþimleri, Baþbakan Erdoðan tarafýndan sert bir þekilde eleþtirilmiþti. Böyle bir ortamda bazý aydýnlarýn ortaya çýkýp bu meseleye iliþkin kampanya baþlatmýþ olmasý, Türkiye’yi biraz daha fazla zora sokacak. Ansýzýn böyle bir kampanyanýn baþlatýlmasý da akýllarda soru iþaretleri býrakýyor ister istemez.

ERGENEKON DAVASI SÜRÜYOR

2008 yýlýný Ocak ayýnda gerçekleþtirilen bir operasyonla günyüzüne çýkarýlan Ergenekon örgütü üyelerinin yargýlanmasý sürüyor. Aralarýnda Avukat Kemal Kerinçsiz, Gazeteci Gülay Kömürcü ve Emekli General Veli Küçük’ün de bulunduðu 86 sanýk yargýlanmaya devam ediyor. Kendilerine isnat edilen suçlarýn hiçbirini kabul etmeyen sanýklarýn çapraz sorgulamda zorlandýklarý ve itiraflarda bulunduklarý belirtiliyor. Davanýn ilk gününde gazeteci akýnýna uðrayan Silivri Cezaevi, ilerleyen günlerde ayný ilgiyi göremedi. Gündemin sürekli deðiþtiði ülkemizde belki de Ergenekon Davasý, artýk insanlarýn ilgisini çekmiyor. Ergenekon örgütü Türkiye’de yýllardýr failleri bulunamayan onlarca terör eyleminin tertipçisi olarak gösteriliyor. Operasyonun baþladýðý günden bu yana Türkiye’de akýllara hiç gelmeyecek tutuklamalar gerçekleþtirilmiþti. Bu gözaltýlardan sonra yargýlamanýn da baþlamasý, Türkiye’de artýk derin iliþkiler kurarak düzen deðiþtirmenin, baský yaparak, korkutarak birilerine bir þeyleri dikte etmeye çalýþmanýn eskisi kadar kolay olmayacaðý umudunu doðurdu. Davanýn neticesi ne olursa olsun Türkiye’de artýk ezberlerin bozulduðu bir döneme girildi.

HÝNDÝSTAN’DA ÞÜPHELÝ TERÖR

Hindistan’ýn Mumbai kentinde yapýlan terör eylemlerinin bilançosu aðýr oldu. Teröristler Tac Mahal ve Trident-Oberoi otelleri, bir restoran, hastaneler ve bir tren istasyonu dâhil olmak üzere en az 10 ayrý yerde önlerine gelene otomatik silahlarla ateþ edip el bombalarý attý: 81’i Hintli 130 kiþi öldü, 327 kiþi yaralandý. Hindistan Baþbakaný Manmohan Singh,  Mumbai’de 100'den fazla kiþinin ölümüne neden olan saldýrýlarýn iyi planlanmýþ, yönetilmiþ ve muhtemelen “dýþ baðlantýlý” olduðunu söyledi.  Saldýrýlarý düzenleyenlerin amaçlarýnýn, tanýnmýþ hedefleri seçerek insanlarýn yüreklerinde korku duygusu yaratmak olduðu ifade ediliyor. Bölgede rehin alýnanýn arasýnda bulunan Türkler daha sonra serbest býrakýldý. Saldýrganlar genelde turistlerin kaldýðý iki lüks otel ve restoranýn bulunduðu binalarý bastý. Otelden kaçan bir Ýngiltere vatandaþýna göre Tac Mahal Oteli içinde özellikle ABD ve Ýngiltere vatandaþlarýný hedef alýndý. Saldýrýlarýn sorumluluðunu Deccan Mücahidin Örgütü üstlendi. Terörün nereden gelirse gelsin, kime karþý yapýlmýþ olursa olsun asla savunulacak bir tarafý yok. Ancak þunu da sormamýz gerekiyor: Bu saldýrýlar küçük bir grubun kendi kararýyla mý gerçekleþti yoksa büyük bir planýn bir parçasý olarak birilerine havale mi edildi?

KOMÞUDA ÝÞLER KARIÞIK

Yunanistan’da 16 yaþýndaki bir gencin polis tarafýndan öldürülmesi sonucu baþlayan olaylar yatýþtýrýlamýyor. Kendilerini “anarþist” ve “iktidar karþýtý” olarak niteleyen gruplar, Atina, Selanik, Yanya, Patras ve Girit Adasý’nda çok sayýda banka þubesi, iþyeri, polis karakolu, kamu binasý ve aracý ateþe verdi. Kent merkezindeki “Monastiraki” semti ile “Ermu” caddesinde 16 banka þubesi, 20 dükkân ve 12 aracýn göstericilerce ateþe verildi, “Akropolis” semti polis merkezine de saldýrýda bulunuldu. 16 yaþýndaki gencin öldürülmesi olayýna karýþan 2 polis memuru ve olayýn meydana geldiði Eksarhia Semti Polis Merkezi amirinin, açýlan soruþturma tamamlanýncaya kadar görevden alýndýðý açýklandý. Öte yandan Yunanistan Baþbakaný Kostas Karamanlis, olaylarda hayatýný kaybeden 16 yaþýndaki gencin ailesine gönderdiði baþ saðlýðý mesajýnda, “Tüm Yunanlýlar gibi kendisinin de çok büyük üzüntü duyduðunu, sorumlularýn bulunacaðýný ve böyle bir olayýn tekrar etmemesi için gereken tüm önlemlerin alýnacaðýný” kaydetti. Yunanistan Ýçiþleri Bakaný Prokopis Pavlopulos, protesto gösteriyle ilgili olarak da insan haklarý çerçevesinde gösterileri haklý bulduðunu ancak bu gösterilerin masum vatandaþlara zarar vermesine izin vermeyeceklerini vurguladý. Ýnsan haklarý ihlalleri Avrupa Birliði’nin üzerinde hassasiyetle durduðu bir konu.

GAZZE’DE ÝNSANLIK DRAMI


Ýsrail ablukasý, Gazze’de ciddi bir dramýn yaþanmasýna neden oluyor. Ýsrail’in roket saldýrýlarýný bahane ederek baþlattýðý abluka, gýda ve ilaç gibi malzemelerin dahi ulaþtýrýlmasýnda güçlükler çekilmesine, Gazze þeridine yönelik askeri operasyonlar, orada yaþayan 1,5 milyon Filistinli’nin günlük hayatýný son derece olumsuz etkilemesine neden oluyor. Yapýlan görüþmelerin ardýndan sýnýr kapýsýnýn Ýsrailli askerler tarafýndan açýlmasýyla bölgeye az sayýda yiyecek malzemesi ve ilaç nakledildi. Ancak bölgeye sevkedilen malzemelerin halkýn ihtiyaçlarýný karþýlamasý imkânsýz. Günde 6 saat elektrik kullanýmýna izin verilen Gazze’de, hayat Filistinli Müslümanlar için yaþanmaz hâle geldi. Ýsrail yasalarý, Ýsrail vatandaþlarýnýn Gazze Þeridi'ne giriþlerine imkân vermiyor. Ýsrail parlamentosunun Arap milletvekillerinden Ahmed Tibi, sadece insanî amaçlarla, Gazze’ye her türlü yardýmýn engellenmesini “korkakça” bir tavýr olarak nitelendirdi. Filistin Hükümeti’nin baþbakaný Ýsmail Haniye ile Ýsrail arasýnda yaþanan mücadelenin, ablukada önemli bir etken olduðu konuþulsa da Ýsrail’in bu tutumunun geçmiþten beri süregelmesi, meselenin nedenlerinin yalnýzca bugünlerde aranmamasý gerektiðini ortaya koyuyor. Ýsrail, yýllardan beri Filistin halkýna zulmediyor ve dünya bu zulmü yalnýzca izlemekle yetiniyor. Eðer küresel güçler bölgeye iliþkin uzlaþmacý politikalar geliþtirmezse sorunun ne boyutlara varacaðýný kestirmek güç deðil.

BUSH’A IRAKLI TEPKÝSÝ

ABD Eski Baþkaný George W. Bush veda ziyareti için gittiði Irak’ta küçük çaplý bir saldýrýya uðrasý. Irak Baþbakaný Nuri El Maliki’nin elini sýkarken Iraklý gazeteci öfkesine hâkim olamadý ve “Al sana veda öpücüðü” diye baðýrarak Bush’a ayakkabýsýný fýrlattý. Kendisine ayakkabý fýrlatýldýðýný erken fark eden Bush, baþýný eðerek korumaya çalýþtý. Yaþadýðý olayýn þaþkýnlýðýndan kýsa süre sonra kurtulan ABD Baþkaný, bu olayýn keyfini kaçýrmadýðýný söyledi. Salonda bulunan diðer gazeteciler ise baþkandan özür diledi. Giriþtiði saldýrýnýn ardýndan tutuklanan gazeteci Muntazar El Zeydi, yaptýðýndan dolayý herhangi bir piþmanlýk duymadýðýný söyledi. Iraklý gazetecinin bu tepkisini yalnýzca bireysel bir tepki olarak algýlamamak gerek. El Zeydi belki de tüm Irak halkýnýn duygularýna tercüman oldu. 2003 yýlýnda Irak’a demokrasi getirme vaadiyle giren ABD ordusu hâlâ Irak’tan çýkamadý. Bush’un Irak politikasý hem ABD’liler tarafýndan hem de Irak halký tarafýndan ciddi tepkiler almýþtý. ABD’nin yeni baþkaný Barack Obama’nýn Irak’a yönelik tutumu, hem Irak halký hem de Amerikalýlar tarafýndan merak ediliyor. Beklenen ise ABD askerlerinin cehenneme çevirdiði Irak topraklarýndan bir an önce çýkmasý.


radyobeyan