Tevazu By: saniyenur Date: 12 Haziran 2012, 21:32:47
10- Tevazu
Hz. Muhammed ayný zamanda çok mütevazý bir insandý. Ne Medine'deki baþarýsýndan önce, ne de sonra asla kibirlenmemiþ, hep tevazu içinde yaþamýþtýr. Rasulullah'ýn tevazu hakkýnda sahabe tarafýndan nakledilen, hadis ve tarih kitaplarýnýn kaydettiði yüzlerce olay vardýr. Bu hadislerden birkaçýný nakledelim: Bir seyahatte Ýken Sa-habe'den birkaç kiþi yemek için bir keçi kesmeyi kararlaþtýrdýlar. Aralarýnda Ýþ bölümü yaptýlar; biri kesecek, biri derisini yüzecek, bir diðeri de piþirecek. Rasulullah da ateþ için odun toplayacaðýný söyledi. Ashabý Ýse odun toplama iþini de kendilerinin yapacaklarýný söyleyince, Rasulullah: "Gerçekten isteyerek bunu yapacaðýnýzý biliyorum. Ancak ben cemaatte mümtaz bir durumda bulunmaktan hoþlanmam. Böyle insanlarý Allah da sevmez." buyurmuþtur. (Miþkât)
Ömer'in rivayet ettiðine göre Rasulullah: "Beni övmede hýristiyanlarýn Ýsa'yý övdükleri gibi aþýrý gitmeyin. Onlar Ýsa'yý Allah'ýn oðlu durumuna yükseltmiþti. Ben Allah'ýn bir kuluyum; bu yüzden bana Allah'ýn kulu ve elçisi deyin." buyurmuþtur. Enes'in anlattýðýna göre Rasulullah hastalarý ziyaret eder, cenaze törenlerine katýlýr, merkebe biner, kölelerin davetini kabul ederdi. Benî Kurayza savaþýnda, eyer ve dizgini hurma yapraklarýndan yapýlmýþ bir merkebe binmiþti. Yine Enes'in rivayetine göre; Rasulullah sadece arpa ve kuru ekmekten oluþan yemek davetlerini tereddütsüz kabul etmiþtir.
Enes'in anlattýðýna göre Rasulullah, Hacc'a yaþlý bir yük devesinin üstünde gitmekteydi. Üzerinde dört dirhem dahi etmeyecek basit bir hýrka bulunduðu halde þöyle dua etti: "Allah'ým, bu Hacc'ý ün ve gösteriþten uzak bir Hacc eyle." Bu olay Muhammed 'ýn tevazu ve kulluðunun büyüklüðünü ve Kadir olan Allah'a teslimiyetinin derecesini göstermiþtir. Enes'in anlattýðýna göre, ashabý Rasulullah'ý dünyada her þeyden daha çok severdi. Yine de dýþarýdan geldiðinde, Rasulullah sevmediði için ayaða kalkmazlardý. Bu olay, da Rasulullah'ýn emsalsiz alçak gönüllülüðünün iþaretidir. Rasulullah, insanlarýn kendisini krallar veya hükümdarlarýn karþýsýnda durulduðu gibi ayakta karþýlamasýndan hoþlanmazdý. Hz. Aiþe'ye Rasulullah'ýn evdeki hareketleri hakkýnda soruldu. O da, Rasulullah'ýn sýradan bir insan gibi ev iþlerinden çoðunu yaptýðýný söyledi. Elbisesini diker, ayakkabýlarýný ve gömleðini tamir eder, keçilerin sütünü saðar ve ev süpürürdü. Fakir ve kölelerle yemeðini paylaþýr ve beraber yerdi. En fakirlerin hastalarýný evlerinde ziyaret ederdi. Fakir ve muhtaçlarla Öyle otururdu ki, onlardan ayýrdedilemezdÝ. Bir meclise gittiðinde, bulduðu yere otururdu.
Rasulullah sýradan hürmetkar unvanlarla dahi çaðrýlmaktan hoþlanmayacak kadar mütevaziydi. Bir defasýnda adamýn biri þöyle seslendi: "Ey efendi! Efendimin oðlu! En iyimiz ve en iyimizin oðlu!" Rasulullah: "Ey insanlar takva sahibi olun ki, þeytan sizi yolunuzdan saptýrmasýn. Ben Abdullah oðlu, Allah'ýn kulu ve Rasulü (Elçisi) Mu-hammed'im. Bana Allah'ýn verdiðinden baþka paye vermenizi istemiyorum'' dedi. Bir gün, birisi Rasulullah'ý; "Yaratýklarýn en iyisi!' diye çaðýrdý. Bunun üzerine Rasulullah mahlukatýn en iyisinin Ýbrahim olduðunu söyledi. Abdullah b. Sahbere þöyle demiþtir: "Benî Amir'den bir heyetle hep beraber ona gittiðimizde 'Rabbimizsin!' dedik. O da, 'Yaratýklarýn Rabbi Allah'týr.' diye cevap verdi. Sonra biz; 'Sen bizim en iyi ve en mükemmelim izsin.' dedik. Rasulullah: Konuþtuðunuzda dikkat edin de, Þeytan sizi yanýltmasýn! dedi." Hz. Ömer de, Peygamber'ýn minberde hutbe irad ederken; "Hýristiyanlarýn Meryem Oðlu'nu batýl üzere methettikleri gibi, siz de beni methetmekte mübalaða etmeyiniz. Þüphesiz ki, ben bîr kulum. Dolayýsýyla bana: Allah'ýn kulu ve O-nun Rasulü deyiniz!" buyurduðunu iþittim demiþtir (Buharý). Mekke'ye fatih olarak girdiðinde hiç de bir fatih gibi gururlu ve kibirli deðildi. Yüzünde þefkat ve alçak gönüllülüðün bir ifadesi vardý. Baþýný tevazudan öyle öne eðmiþti ki, baþý devesinin eðerine de-ðiyordu. Hayber savaþýnda, fetihten sonra þehre dizgini hurma aðacýnýn kabuðundan yapýlmýþ bir merkep üzerinde girdi.
Oðlu Ýbrahim'in vefat ettiði gün tesadüfen güneþ tutulmuþtu. Ýnsanlar, Rasulullah'ýn kederini kutsî varlýklarýn da paylaþtýðýný düþündüler. Rasulullah bütün ashabým mescide toplayarak þöyle seslendi: "Ey insanlar! Bilin ki güneþ tutulmasý Allah'ýn iþaretlerinden biridir. Kimsenin Ölüm veya doðumu üzerine vuku bulmaz." Hz. Ömer mimber-den þöyle hitabetti: "Ýnsanlar birbirine karþý mütevazi olmalýdýr. Çünkü ben Rasulullah'dan þu sözleri iþittim: 'Allah rýzasý için mütevazi olan, Allah tarafýndan yüceltilecek-tir." îyaz b. Hýmar'ýn rivayetine göreRasulullah: "Allah bana mütevazi olmanýzý, birbirinize karþý gururlanýp, baský yapmamanýzý emretti." demiþtir. (Miþkât)
Ebu Hureyre'nin rivayetine göre Rasulullah þöyle demiþtir: "Ýnsanlar yalnýz Cehen-nem'e yakýn olacak ölmüþ atalarýyla Övünmeyi kessinler. Yoksa Allah indinde burnuyla hayvan pisliði yuvarlayan bir böcekten daha düþük olurlar." Allah, Ýslâm öncesi cahiliyye devrinin gurur ve atalarýyla övünme âdetini kaldýrmýþtýr. Kiþi ya sadece Allah'a inanan, takva sahibi bir mümin ya da sadece sefil bir günahkârdýr. Bütün insanlar Adem'ýn oðludur. Adem ise topraktan yaratýlmýþtýr. Yine Ebu Hureyre'nin rivayetine göre Rasulullah, "Kim Allah rýzasý için alçak gönüllülüðü benimserse, O'nun tarafýndan derecesi yükseltilecektir." demiþtir. Allah'ýn rasullerinin fonksiyonlarýndan biri de, insanlara mütevazi olmayý öðretmektir: "Senden önce de ümmetlere elçiler (peygamberler) gönderdik. (Ýnkârlarýndan dönüp bize) yalvarsýnlar diye onlarý darlýk ve sýkýntýya sokmuþtuk. Hiç deðilse, onlara þiddetimiz geldiði zaman yalvarmak, yakarmak deðil miydiler?.." (6: 42-43)
Musa Peygamber da insanlara mütevazi olmayý tavsiye etmiþti: "Onlara; 'Þu þehirde oturun, dilediðiniz gibi yiyip için, Allah'a niyaz edip, bizi affet deyin ve secde ederek kapýsýndan girin; Biz de hatalarýnýzý baðýþlarýz, iyi davrananlara daha da artýracaðýz.' denmiþti." (7: 161). Görüldüðü gibi, alçak gönüllülük doðru ve takva sahibi insanlarýn özelliðidir.
Allah'ýn elçisi Muhammed hep mütevazi yaþamýþ ve ashabýna da ayný þeyi öðretmiþtir. Onun günlük hayatýnda ne kadar alçak gönüllü olduðuna dair pek çok olay zikredilebilir. O, sýradan bir insan gibi yaþamýþ ve kendi hayat örneðiyle büyük bir insanýn nasýl mütevazi yaþayacaðýný göstermiþtir.