Hayat Var By: hafiza aise Date: 12 Haziran 2012, 16:35:34
Hayat Var
Elif TUNCA • 51. Sayý / SÝNEMA
Reha Erdem yeni filmi Hayat Var’da 14yaþýndaki Hayat’ýn, varlýk-yokluk arasýndaki resmini çiziyor.Yönetmenin kendi filmografisinden hem sabit izler süren hem debunlardan ayrý bir bakýþ taþýyan filmin odaðýnda “büyümek denen obelalý serüven” var.
“Türkçe’nin en güzel kelimesi” soruþturmasýna katýlan Adalet Aðaoðlu,“hayat” deyip eklemiþti: “Ne kadar ihâtalý deðil mi? Ýçi dirilik,derinlik, geniþlik ve hata dolu!” Hayy isminden gelen hayattaki enbelirgin vasýf belki de varlýk gösterme. Sinemamýzýn en istikrarlý veen “ihata”lý yönetmenleri arasýnda son dönemde baþý çeken Reha Erdem deyeni filmi Hayat Var’da 14 yaþýndaki Hayat’ýn, varlýk-yokluk arasýndakiresmini çiziyor.
Film, deniz kýyýsýnda, alacakaranlýkta, sýrtý bize, yüzü denize dönükbir kýzýn bekleyiþiyle açýlýyor. Kýyýdaki sokak lambalarý sýra sýrayanarken bir tanesinin direðinin eðilmiþ ve lambasýnýn patlamýþolduðunu görüyoruz. Ýþte o direkleri düzgün duran ve ýþýk verenlambalar arasýnda eðik ve ýþýk vermez görünenin adý, Hayat.
Ýstanbul’un gözlerden uzak bir köþesinde babasý ve felçli dedesiyleyaþayan bir çocuk Hayat. Babasýnýn, her gün ufak sandalýyla Boðaz’ýndev dalgalarý ve dev gemileri arasýndan okuluna getirip götürdüðü busessiz kýz, tepkilerini çoðu kez suskunluk, en fazla bir omuzkaldýrýþla veriyor. Ýnatla çocuklukta kalmak istediðini belliedercesine aðzýndan eksik etmediði parmaðý ve sakince mýrýldandýðý birezgi, onu tamamlayan özellikler. Okulda yaþanan ve hep onun üstünekalan sorunlar, biraz Hayat’ýn “yaban” halinden kaynaklansa da eðitimsisteminin içler acýsý haline de iþaret ediyor aslýnda. Evde iseoksijen tüplerine baðlý yaþayan felçli dede, saðlýk sistemindeki; birpolisle evlenip yeni bir çocuk sahibi olmuþ anne ile sözde balýkçýlýkyapan ama gemilere kaçak mal ve kadýn pazarlayan baba arasýndaki gidipgeliþlerin belirginleþtirdiði arýza da aile kurumundaki çözülme veyozlaþmalarýn alameti. Bakýldýðýnda, Hayat’ý taciz eden bakkalharicinde, üvey baba ve pek þuh komþu kadýn da dahil olmak üzereneredeyse kötülük peþinde olan, kötülüðü bile isteye yapan kimse yokaslýnda. Ama hayatýn ihata alanýnda derin acýlarýn bulunmasýna engeldeðil bu. Erdem’in daha önce röportajlarýnda da belirttiði gibi“büyümek” baþlý baþýna bir travma çünkü. Hele de Hayat gibi etrafýndakiherkes tarafýndan büyümeye adeta zorla itilen biri için.
Filmde bunun adeta simgesi olan bir sahne de mevcut; yerde baðdaþ kuranHayat, bir dizinde çökmüþ babasý, diðer dizinde yataðýndan düþendedesi. Oysa Hayat’ýn aklý, üvey kardeþinin bindiði derme çatmasalýncakta bir miktar sallanmakta. Hayat, týpký dedesi gibi, nefesalmakta zorlanýyor iþte bu yüzden. Babasýnýn küçük sandalýnda, sesi,devasa gemilerin düdükleri arasýnda duyulmuyor, küçük sandal her biryandan devasa gemilerle sarýlmýþ. Hayat’ýn istediði bir tek nefes... Üçyerde yüzü gülüyor Hayat’ýn; annesi, üstünden dökülen bir elbiseyi onaverdiðinde; babasý, –yönetmenin ifadesiyle– aslýnda kabus gibi seslerçýkarýp titreyen bir peluþ oyuncak armaðan ettiðinde; bir de yinebabasý çok sevdiði kazandibi getirdiðinde. Gerçi onu da tek baþýnayemek nasip olmuyor; bir yandan kedi bir yandan dedesi musallat oluyorama olsun. Hayat’ýn varlýk göstereceði an yaklaþýyor.
Bulunduðu yerden memnun olmayan, oradan ayrýlmak için babasýný sorupduran bir adama “Aðabey benimle evlenir misin?” diyebilen Hayat,babasýný beklediði kýyýda karþýsýna çýkan ve okul yolunun üzerindeçalýþan Fenerbahçe tutkunu çocuðun Ýstanbullu olmadýðýný öðrenince(zira dedesi Ýstanbullularýn bir türlü zengin olamadýðýný söylemiþtir)ilk kez bir karar verip çocukla bir tekneye atlayýp Boðaz’a açýlýyor –ilk defa kahkahalar atarak.
Zira o vakte kadar kendisi istemediði halde annesi tarafýndan saçýkesilmiþ, kendisi istemediði halde bakkalýn kötü muamelelerine maruzkalmýþ, kendisi istemediði halde komþu kadýn tarafýndan genç kýzlýðahazýrlanmýþ, kendisi istemediði halde lunaparka götürülüp“avutulmuþ”tur. (Ki o sahne baþlý baþýna bir kabustur: Dönüp duranalette bir tek komþu kadýn ve Hayat, aletin hýzýndan iç içe geçip çizgihalini alan ýþýklarýn ürkütücülüðü, fonda çalan “Dert Bende DermanSende” ve Hayat’ýn gözlerini sýmsýký yummuþ hali!)
“Büyümek denen o belalý serüvenin maðdurlarý” adýna karþýmýza çýkanHayat, bir yandan da o belalý serüvende kendimize ihanet etmemiziisteyenlerden intikamýmýzý alýyor aslýnda. “Düzgün otur” diye azarlayanüvey babaya inat oturuþunu tekrar bozma, “Tuvaletten çýktýn, eliniyýka” diyen dedeye inat çeþmeyi açýp öylesine akýtma Hayat’ýn kendinceintikamlarý. “Yalan söyleme!” direktifiyle yetiþtirilirken kendileriistedikleri takdirde yalanlarýna destek olmamýzý bekleyen,çocukluðumuzu savunurken üstümüze yetiþkin elbisesi biçmeye çalýþan,sadece inatla yönlendirmeye çalýþan tüm “yetiþkin” görünümlüleriniçimizde biriktirdiði nefret, Hayat’la varlýk buluyor, dýþarý çýkýyor.Can yakýcý bir film, evet, ama bir o kadar rahatlatýcý.
Konusundan kaynaklanan etkisi bir yana; yönetmenin kendifilmografisinden hem sabit izler süren hem de bütün izlerden ayrý birbakýþ taþýyan Hayat Var, ses yapýsýyla da adeta bir baþka film.Suskunluklar kadar mýrýldanmalar, arabesk þarkýlar kadar gemidüdükleri, martýlar kadar uçak sesleri; hepsi filmde baþlý baþýna birerkarakter. Ve doðrusu, neredeyse baþroldeler. Reha Erdem’in artýkalamet-i farikasý sayýlabilecek mekân keþfi/kullanýmý, Hayat’ýnyaþadýðý evin o hem çok tanýdýk-bildik ama ayný ölçüde gerilim saðlayan–neredeyse fantastik– bahçesi, Boðaz’ýn bizzat bir mekân olarakkuruluþu hakeza. Türk sinemasýna bir basamak daha çýkarma cesaretigösteren bir
film Hayat Var.