Kuran Mucizesi By: saniyenur Date: 10 Haziran 2012, 10:30:44
Kur'an Mucizesi
Kur'an-ý Kerim'in kendisi Rasulullah'ýn insanlara getirdiði en büyük mucizedir. Onun bir benzeri asla meydana getirilmemiþtir, hiçbir zaman da getirilemiyecektir. Bu gerçek, onun Ýlâhî bir kitap olduðunun ve Muhammed'ýn da onu insanlara önderlik için göndermiþ olan Allah'ýn rasulü (elçisi) olduðunun inkâr edilemez bir ispatýdýr. Kur'an-ý Kerim birçok yönden mucizedir. Buna iþaret eden çok sayýda ayet bulunmaktadýr. Bunlarýn en bariz olaný insanlara benzer bir kitap veya birkaç sure ortaya çýkarmalarýný teklif eden açýk meydan okuyuþ, sadece lisan ve üslup olarak benzer bir kitap yazmakla ilgili deðildir. Aslýnda, bu yapýda, bu azamette böyle güzel bir yüce, muhtevalý ve sade, balið bir hitabetle yalnýz Arapça deðil her lisanda bir meydan okumadýr. Kur'an-ý Kerim bin dört yüz yýldýr hiç kimsenin bir benzerini ortaya koyamadýðý bir kitaptýr. Ýþte Kur'an böyle bir mucizedir. (Ebû'l Alâ Mev-dudi,Qur'an Number,Urduca,Cilt I,sh.279-283) Vahyedilmiþ Ýlâhî kitaplarýn üslubu bu konuda bilgisi olan herkesçe hemen ayýrde-dilebilir. Bunlarýn üslubu insanlarýn yazdýðý kitaplardan farklýdýr. Bunlar, hem þekil, hem üslup ve lisan olarak, hem de konularý bakýmýndan farklýdýr. Konularýn sýralanýþý ve geliþi ve bunlarýn ortaya koyucularýnýn farklýlýðý aþikârdýr. Ýlâhî kitaplar üzerinde ihtisas sahibi olanlar bütün bu farklýlýklarý tamamen ve kolayca anlayabilirler. Bir kitabý okuduklarýnda onun Ýlâhî veya insan menþeli olduðunu söyleyebilirler. Kur'an-ý Kerim'in üs-tubu, tertibi ve özellikleri, Musa ve Ýsa gibi Muhammed 'a vahyedilmiþ bir kitap olduðunu ispat edecek þekilde ele alýnacaktýr.
Þeytan'ýn Düzeninden Muhafaza. "Ayetlerimizi çekiþmeye dalanlarý görünce, baþka bir bahse geçmelerine kadar onlardan yüz çevir. Þeytan sana unutturursa hatýrladýktan sonra artýk zulmedenlerle beraber olma!1 (6: 68). A'râf Suresi'nde þöyle buyurulur: "Þeytan seni dürtecek olursa Allah'a sýðýn, doðrusu O iþitir ve bilir." (7: 200). Nahl Suresi'nde de þu ifade yer almaktadýr: "Kur'an okuyacaðýn zaman, kovulmuþ þeytandan Allah'a sýðýn (Eûzu billahi mineþþeytanirracim de). Doðrusu þeytanýn, inananlar ve yalnýz Rab-lerine güvenenler üzerinde bir gücü yoktur. Onun gücü, sadece kendisini dost tutanlara ve Allah'a ortak koþanlaradýr." (16: 98-100). Secde Suresi'nde ise þöyle denmektedir: "Eðer þeytandan kötü bir düþünce, seni dürtecek olursa hemen Allah'a sýðýn. Çünkü O, iþiten, bilendir." (41: 36).
Tedricî Vahiy. Kur'an-ý Kerim, Rasulullah'a zaman içinde tedricen vahyedilmiþtir. Rasulullah, vahyedilen ayetleri unutmamak için bazan aceleyle tekrarlardý. Bunun üzerine, Allah-u Teâlâ ayetleri okumakta acele etmemesini, çünkü onu kendisine Allah'ýn belleteceðini, dolayýsýyla bunlarý unutmasýnýn mümkün olmadýðýný Rasulullah'a bildirmiþtir. "Gerçek Hükümdar olan Allah yücedir. (Ey Muhammed!) Kur'an sana vahyedilirken vahiy bitmeden (unutmamak için) acele okumaya kalkma. 'Rabbim! Ýlmimi artýr.' de." (20: 114). Kýyamet Suresi'nde de þunlarý okuyoruz: "(Cebrail sana vahyi bitime-den) acele edip, beraber söyleme (yalnýz dinle). Onu (kalbine) yerleþtirmek ve onu sana okutturmak Bize düþer. Biz onu sana okuduðumuz zaman okunmasýný dinle. Sonra onu sana açýklamak Bize düþer." (75: 16-19).
Suresi'nde ise þöyle buyurulmuþtur: (Ey Muhammed!) Sana okutacaðýz ve sen unutmayacaksýn. Yalnýz Allah'ýn dilediði müstesna. Doðrusu açýðý da, gizliyi de bilen O'dur. Seni, en kolay yolu tutmaya muvaf-fat edeceðiz." (87: 6-8). Furkan Suresi'nde, müþriklerin sorularýna cevap olarak Rasulullah'a Þöyle denmektedir: "Ýnkâr edenler; 'Kur'an ona bir defada indirilmeli deðil miydi?' dediler. Biz onunla senin kalbini saðlam-laþtýrdýk (kolayca ezberlemeni saðlamak ve çeþitli olaylara karþý yeni gelen ayetlerle kalbini takviye etmek) için onu böyle (parça parça indirdik) ve onu aðýr aðýr okuduk." (25: 32).
Kur'an-ý Kerim'in ilk Ýnen Ayetleri. "Yaratan Rabbinin adýyla oku. O, insaný alaktan (kan pýhtýsý biçimi alan embriyodan) yarattý. Oku, Rabbin en büyük kerem sahibidir. O, kalemle öðretmiþtir. Ýnsana bilmediðini öðretti." (96: 1-5).
Bazý Ayetlerin Neshedilmesi. "Biz daha iyisini veya benzerini getirmedikçe bir ayetÝ(n hükmünü) yürürlükten kaldýrmaz veya onu unutturmayýz. Allah'ýn her þeye kadir olduðunu bilmez misin?" (2: 106).
Kur'an-ý Kerim'in Meydan Okumasý. Kur-an-ý Kerim'in Rasulullah'a vahyolunma-sýndan beri bin dört yüz sene geçmiþ olmasýna raðmen onun meydan okumasý halâ cevapsýzdýr. Þayet, Kur'an'ýn Muhammed tarafýndan yazýldýðýný düþünen varsa, doðrulardan iseler onun, hatta bir suresinin benzerini ortaya koyabilirler mi? "Bu Kur'an, Allah'tandýr, baþkasý tarafýndan uydurulmuþ deðildir. Ancak kendinden öncekini doðrular ve o kitabý açýklar. Âlemlerin Rabbinden geldiðinde þüphe yoktur. Yoksa, 'Onu uydurdu' mu diyorlar? De ki: 'Eðer doðru iseniz onun benzeri bir sure getirin ve Allah'tan baþka çaðýrabildiklerinizi de çaðýrýn!' " (10: 37-38).
Gaybýn Vahyi. "(Ey Muhammed!) Bunlar sana vahyettiðimiz, görünmez âlemin haberlerindendir. Meryem'e hangisi kefil olacak diye kalemlerini atarlarken, sen onlarýn yanýnda deðildin; çekiþtikleri zaman da sen yanlarýnda deðildin." (3: 44). Yusuf Suresinde Ýse þöyle buyurulmaktadýr: "(Ya Muhammed!) Bu, sana vahyettiðimiz gayb ha-berlerindendir. Onlar kararlarýný verip, hile yaparlarken sen yanlarýnda deðildin." (12: 102). Kasas Suresi'nde de þöyle ifade edilmektedir: "(Ey Mulýammed!) Musa'ya hükmümüzü bildirdiðimiz zaman, batý yönünde (Musa'yý bekleyenler arasýnda) deðildin, onu görenler arasýnda da yoktun. Ama biz nice nesiller var etmiþtik. Üzerinden uzun zaman geçti. Sen Medyen halký arasýnda bulunup, onlara ayetlerimizi okumuyordun, fakat o haberleri sana gönderen Biziz. Sen, Musa'ya hitabettiðimiz zaman da Tur'un yanýnda deðildin. Senden önce kendilerine uyarýcý gelmeyen bir kavmi uyarman için Rabbinden bir rahmet olarak gönderildin; belki düþünüp öðüt alýrlar." (25: 44-46) Þûra Suresi'nde Muhammed'in kendisine vahyedilen üzerinde en ufak bir kontrolü olmadýðý açýkça belirtilmektedir. Bu görev için Allanýn onu seçmesi bir lütuftur; Allah'ýn rahmetidir. "Ýþte sana da buyruðumuzdan bir ruh (Kur'an) vahyettik; sen (önceleri) Kitap nedir, iman nedir bilmezdin. Fakat Biz o kitabý bir nur yaptýk. Onunla kullarýmýzdan dilediðimize hidayet vereceðiz; ve muhakkak ki Sen-Hak yola çaðýrýyorsun." (42: 52). Ankebut Suresi'nde þöyle denmektedir: "Sen daha önce bîr kitaptan okumuþ ve elinle de onu .yazmýþ deðildin. Öyle olsaydý bâtýl söze uyanlar þüpheye düþerlerdi. Hayýr, o (Kur'an), kendilerine bilgi verilenlerin gönüllerinde (yerleþen) apaçýk ayetlerdir. Ayetlerimizi zalimlerden baþka kimse inkâr etmez." (29: 48-49). Rasulullah, inkâr edenlere kitap ehlinin kitaplarýndaki vahyi tasdik etmeleri istemektedir. Yunus Suresinde þöyle denmektedir: "Eðer sen, sana indirdiðimizden kuþkuda isen senden önce kitap okuyanlara sor. Andolsun ki, sana Rabbinden Hak geldi, sakýn kuþkulananlardan olma. Ve sakýn Allah'ýn ayetlerini yalanlayanlardan da olma, yoksa kaybedenlerden olursun." (10: 94-95).
Rasulullah'ýn Yumuþaklýðý. "(Ey Mu-hammed!) Allah'ýn rahmetinden dolayý sen onlara karþý yumuþak davrandýn. Eðer kaba ve katý kalpli olsaydýn, þüphesiz etrafýndan daðýlýr giderlerdi. Onlarý affet, onlara maðfiret dile, iþ hakkýnda onlara danýþ, fakat karar verdin mi Allah'a güven, doðrusu Allah güvenenleri sever'' (3: 159).
Savaþ Alanýnda Namaz. "(Ey Muhammedi) Sen içlerinde olup da namazlarýný kýldýrdýðýn zaman, bir kýsmý seninle namaza dursun ve silahlarýný da yanlarýna alsýnlar; secdeyi yaptýktan sonra onlar arkanýza geçsinler; kýlmayan öbür kýsým gelsin, seninle beraber kýlsýnlar, tedbirli olsunlar, silahlarýný alsýnlar. Kâfirler size ansýzýn baskýn vermek için silah ve eþyanýzdan ayrýlmýþ bulunmanýzý dilerler. Yaðmurdan zahmet çekerseniz, ya da hasta olursanýz, silahlarýnýzý býrakmanýzda bir günah yoktur. Korunma tedbirinizi alýn (dikkatli olun). Þüphesiz Allah, kâfirlere alçaltýcý bir azap hazýrlamýþtýr." (4: 102).
Kur'an-ý Kerim Bir Daða Ýnseydi... Kur'an, Allah'ýn elçisi vasýtasýyla gönderdiði taþlan bile parçalayabilecek büyük gerçeði inkâr etmemeleri konusunda insanlarý uyarmaktadýr: "Eðer Kur'an ile daðlar yürütülmüþ veya yeryüzü parçalanmýþ yahut Ölüler konuþturulmuþ olsaydý, kâfirler yine de inanmazlardý. Oysa bütün iþler Allah'a aittir. Ýnananlarýn, 'Allah dilese bütün insanlarý doðru yola eriþtirebilir' gerçeðini akýllarý kesmedi mi? Allah'ýn sözü yerine gelinceye kadar yaptýklarý iþler sebebiyle inkâr edenlere bir belânýn dokunmasý veya evlerinin yakýnýna inmesi devam eder durur. Allah, verdiði sözden þüphesiz caymaz." (13: 31). Haþr Suresi'nde ise þöyle buyurulmaktadýr: "(Ey Muhammedi) Eðer Biz Kur'an'ý bir daða indirmiþ olsaydýk, sen onu baþeðerek parça parça olmuþ görürdün. Bu misalleri insanlar düþünsünler diye veriyoruz." (59: 21).
Tefekküre Davet: Kur'an-ý Kerim, herkesi Yaratan Allah'ýn kâinattaki ayetleri (iþaretleri) de düþünmeye açýkça davet etmektedir. Allah'ýn delillerini kendilerinde, insanlýk tarihinde de yeterince bulabilirler. Aþaðýdaki alýntýlarda da bunlar görülebilir.
Tevhid. Bütün Kur'an-ý Kerim, kendimiz, kâinat ve insanlýk tarihi üzerine düþünmeye ve tefekküre, hakký bulma çabasýna çaðýran ve açýk iþaretler veren ayetlerle doludur. "De ki: 'Hamd Allah'a mahsustur, selam O'nun seçtiði kullarýna. Allah mý hayýrlý, yoksa ortak koþtuklarý þeyler mi? Yoksa gökleri ve yeri yaratan, gökten size su indirip onunla, bir aðacýný bile bitirmeye gücünüzün yetmed^i, güzel güzel bahçeler meydana getiren mi? Allah'ýn yanýnda baþka tanrý mý? Hayýr; onlar taptýklarýný Allah'a eþit tutan bir kavimdir. Yoksa yeri, yaratýklarýnýn oturmasýna elveriþli kýlan ve aralarýnda ýrmaklar meydana getiren, yeryüzüne sabit daðlar yerleþtiren, iki deniz arasýna engel koyan mý? Allah'ýn yanýnda bir baþta tanrý niý? Hayýr, çoðu bilmezler. Yoksa, darda kalan, kendisine yakardýðý zaman karþýlýk veren, basýndaki sýkýntýyý gideren ve sizi yeryüzünün sahipleri kýlan mf' Allah ile beraber baþka bir tanrý mý? Ne de az düþünüyorsunuz. Yoksa, karanýn ve denizin karanlýklarýnda size yol bulduran, rüzgârlarý rahmetinin önünde müjdeci gönderen mi? Allah'ýn yanýnda baþka bir tanrý mý? Allah, onlarýn koþtuklarý ortaklardan çok yücedir, münezzehtir. Yoksa, önce yaratan sonra da tekrar yaratacak olan, size gökten ve yerden rýzýk veren mi? Allah'ýn yanýnda baþka bir tanrý mý? De ki: 'Eðer doðru sözlü iseniz, açýk delilinizi getirin.' De ki: 'Göklerde ve yerde gaybý Allah'tan baþka bilen yoktu.' Ne zaman diriltileceklerini de bilemezler. Ahirete dair bilgileri yeterli midir? Hayýr, ondan þüphe etmektedirler. Hayýr, ona karþý kördürler." (27: 59-66).
Tevhid, esas noktalardan birisi olduðundan Rasulullah buna büyük önem vermiþtir. Kur'an-ý Kerim de Tevhid Akidesi'ni açýk bir lisan ile muhtelif þekillerde ifade etmektedir.
Kâinat. Kur'an-ý Kerim, insan aklým kâinatýn harika ve esrarlarý üzerine tefekkür etmeye ve Yaratýcýlarýnýn kendilerine tezahür ettiði harika mucizelerini görmeye davet etmektedir. "Yukarýdan size su Ýndiren O'dur. Ondan içersiniz; hayvanlarý otlattýðýnýz bitkiler de onunla biter. Allah onunla size ekinler zeytin ve hurma aðaçlarý, üzümler ve her türlü ürününü yetiþtirir. Düþünen kimseler için bunda ders vardýr. Geceyi, gündüzü, güneþi ve ayý sizin hizmetinize verdi. Yýldýzlar da O'nun emriyle boyun eðmiþtir. Bunda öðüt alan kimseler için ibret vardýr. Taze et yemeniz, takýndýðýnýz süsleri edinmeniz ve Allah'ýn bol nimetinden faydalanmanýz için denize —ki gemilerin onu yara yara gittiðini görürsün— boyun eðdiren de O'dur. Artýk belki þükredersiniz." (16: 10-14).
"Yeryüzünde, sarsilmayasýnýz diye, sabit daðlar, nehirler ve belki yolunuzu bulursunuz diye yollar ve iþaretler meydana getirmiþtir. Onlar yýldýzlarla da yollarýný bulurlar." (16: 15- Hacc Suresi'nde de þöyle buyurulmuþtur: "Keza Hakk yalnýz Allah'týr; Onu býrakýp taptýklarý sadece bâtýldýr. Doðrusu Allah yücedir, büyüktür. Allah'ýn gökten indirdiði su ile yerin yemyeþil olduðunu görmez misin? Doðrusu Allah Lâtif dir (bilgisi —lütfü en ince þeylere kadar vardýr). Habîrdir (her þeyden haberdardýr). Göklerde ve yerde ne varsa hep O'nundur. Allah gerçekten müstaðnidir, övülmeye lâyýk olandýr." (22: 62-64). Nur Suresi'nde ise þu ifade bulunmaktadýr: "Bilmez misin ki, Allah bulutlan sürer, sonra onlarý bir araya getirip üstüste yýðar, sen de onlarýn arasýndan yaðmur yaðdýðýný görürsün. Gökten içinde dolu bulunan daðlar gibi bulutlar indirir, dilediðini ona uðratýr, dilediðinden de uzak tutar. Bu bulutlarýn þimþeðinin þarýltýsý neredeyse gözleri alýr. Allah geceyi gündüze, gündüzü geceye çevirir. Doðrusu, görebilenler için bunda ibretler vardýr. Allah bütün canlýlarý sudan yaratmýþ-týr- Kimi karný üzerinde sürünür, kimi iki ayakla yürür, kimi dört ayakla yürür. Allah dilediðini yaratýr. Allah þüphesiz her þeye Kâdir'dir. Andolsun ki, açýklayýcý ayetler indirdik. Allah dilediðini doðru yola' eriþtirir?' (24:43-46).
Furkan Suresi'nde de þöyle denmektedir: "Rabbinin gölgeyi nasýl uzattýðým görmez misin? Ýsteseydi onu durdururdu. Sonra Biz güneþi ona delil kýldýk (gölgenin oluþmasýný ýþýða baðlý kýldýk) Sonra onu yavaþ yavaþ Kendimize çekmiþizdir. Size geceyi örtü, uykuyu rahatlýk kýlan, gündüzü çalýþma zamaný yapan Allah'týr!' (25: 45-47).
Vakýa Suresi'nde ise belâgatle Yaratýcý'nýn harikalarý üzerine tefekküre iþaret edilmektedir: "Ektiðinizi gördünüz mü? Siz mi onu bitiriyorsunuz, yoksa bitiren Biz miyiz? Di-Ieseydik, onu kuru bir çöp yapardýk; þaþar kalýr, 'Biz borçlandýk. Doðrusu biz yoksun kaldýk' (derdiniz). Ýçtiðiniz suya baktýnýz mý? Siz mi onu buluttan indirdiniz, yoksa indiren Biz miyiz? Dileseydik onu tuzlu yapardýk. Þükretmeniz gerekmez mi? Söyleyin, yaktýðýnýz ateþin aðacýný var eden sizler misiniz, yoksa onu Biz mi var ederiz?" (56: 63-72).
Kasas Suresi'nde Allah-u Teâlâ þöyle buyurmaktadýr: "(Ey Muhammedi) De ki: 'söyler misiniz? Eðer Allah geceyi üzerinize kýyamete kadar uzatsaydý, Allah'tan baþka hangi tanrý size bir ýþýk getirebilir? Ýþitmiyor musunuz? De ki: 'Söyleyin: Eðer Allah gündüzü üzerinize kýyamete kadar uzatsaydý, Allah'tan baþka size geceyi getirecek tanrý kimdir? Görmez misiniz? o (Allah), rahmetinden dolayý sizin için geceyi ve gündüzü var etti ki, geceleyin dinlenesiniz ve (gündüzün) Allah'ýn lütfunu arayasýnýz ve þükredesiniz." (28: 71-73).
Kur'an-ý Kerim'de Allah'ý tanýmamýz ve O-nun kanunlarýna uymamýzýn gerekliliðini çok iyi açýklayan birçok ayet vardýr: "Gökleri ve yeri yoktan var eden, size Ýçinizden eþler, çift çift hayvanlar Var etmiþtir. Bu suretle, çoðalmanýzý saðlamýþtýr. O'nun benzeri hiçbir þey yoktur. O iþitendir, görendir. Göklerin ve yerin anahtarlarý Onundur. Dilediðine rýzký açar ve kýsar. O, her þeyi bilendir." (42: II-)
Ýnsanlarýn Allah'tan uzaklaþýp kendilerine hiçbir faydasý olmayan þeylerin peþinden koþmalarý ne yazýktýr. "De ki: 'Allah'tan baþka yalvardýklarýmzý gördünüz mü? Yeryüzünde ne yaratmýþlar, gösterin bana! Yoksa ortaklýklarý göklerde midir? Eðer doðru iseniz bundan baþka bir kitap veya bir bilgi kalýntýsý getirin.' Allah'ý býrakýp da kýyamet gününe kadar kendisine cevap veremeyecek þeylere yalvarandan daha sapýk kim olabilir? Oysa onlar bunlarýn yalvarýþlarýndan habersizdirler." (46: 4-5).
Böyle insanlara destekleyicilerinin kendilerini duyup duymadýklarý sorulmaktadýr: "Yahut, Rahman olan Allah'ýn dýþýnda size yardýmda bulunabilecek taraftarlarýnýz kimdir? Ýnkarcýlar sadece aldanmaktadýrlar. Allah, size verdiði rýzký kesiverirse, size rýzýk verecek baþka kim vardýr. Hayýr; onlar azgýnlýk ve nefrette direnmektedirler:' (67: 20-21). Enam Suresi'nde þöyle buyurulmaktadýr: "(Ey Muhammedi) De ki: 'Söyleyin, Allah iþitmenizi, gözlerinizi alsa, kalplerinizi kapasa, Allah'tan baþka hangi tanrý bunlarý size getirebilir?' Ayetleri nasýl türlü türlü açýkladýðýmýza bir baksana, sonra da onlar yüz çevirirler?' (6: 46). Ayný surede þöyle devam edilmekte: "De ki: 'Gizli ve açýk olarak, bizi bundan (bu güç durumdan) kurtarýrsa elbette þükredenlerden olacaðýz!' diye O'na yalvarýp yakardýðýnýz zaman;-karanýn ve denizin karanlýklarýndan sizi kim kurtarýyor?' De ki: 'Ondan ve bütün sýkýntýlardan sizi Allah kurtarýyor, sonra siz yine O'na ortak koþuyorsunuz!' De ki: 'O, sizin üzerinize üstünüzden, yahut ayaklarýnýzýn altýndan bir azap göndermeye, ya da sizi fýrka fýrka yapýp, birbirinize düþürüp, kiminize kiminizin hýncýný, tattýrmaya Kâdir'dir.' Bak, anlasýnlar diye ayetleri nasýl açýklýyoruz." (6: 63-65).
Ýnsanlar, bütün bu meseleler üzerinde düþünmeye ve tefekküre ve daha sonra neyin Hakk olduðuna karar vermeye davet edilmektedir:
"De ki: 'Bize ne yarar, ne de zarar veremeyen Allah'tan baþka þeylere mi yalvaralým? Ve Allah bizi doðru yola ilettikten sonra, ökçelerimiz üzerinde geriye dönüp, þeytanlarýn ayartarak þaþkýn bir halde çölde býraktýklarý arkadaþlarýnýn ise 'bize gel' diye doðru yola çaðýrdýklarý kimse gibi (þaþkýn bir duruma) mý düþelim?' De ki: 'Yol gösterme, ancak Allah'ýn yol gestermesidir. Bize, âlemlerin Rab-bine teslim olmamýz emredildi...'"(6: 71-72). "De ki: 'Gökleri ve yeri yoktan var eden, besleyen, fakat kendisi beslenmeyen Allah'tan baþka dost mu edinirim?' 'Doðrusu ben ilk müslüman olmakla emrolundum' de. Asla ortak koþanlardan (müþriklerden) olma!" (6: 14). "De ki: 'Allah her þeyin Rabbi iken, ben O'ndan baþka Rab mi arayayým? Herkesin kazandýðý yalnýz kendisine aittir. Kendi (günah) yükünü taþýyan hiç kimse, bir baþkasýnýn yükünü taþýmaz. Sonra dönüþünüz Rabbinizedir. O, ayrýlýða düþtüðünüz gerçeði size haber verecektir.' " (6: 164). Hacc Suresi'nde de þöyle denmektedir: "Göklerde ve yerde olanlarýn, güneþ, ay, yýldýzlar, daðlar, aðaçlar, hayvanlarýn ve insanlarýn bir çoðunun Allah'a secde ettiklerini görmüyor musun? Ýnsanlarýn bir çoðu da azabý hak etmiþtir. Allah'ýn alçalttýðý kimseyi yükseltebilecek yoktur. Doðrusu Allah ne dilerse yapar." (22: 18).
Ýnsan Nefsi. Ýnsanlar kendilerine baktýklarýnda da ayný gerçeði görebilirler. "Allah sizi annelerinizin karnýndan bir þey bilmez halde çýkarmýþtýr. Belki þükredersiniz diye size kulak, göz ve kalp vermiþtir!' (16: 78). Vakýa Suresi'nde de þöyle denmiþtir: "Sizi yaratan Biziz; halâ tasdik etmez misiniz? Gördünüz mü (rahimlere) akýttýðýnýz meniyi. Onu (insan biçiminde) siz mi yaratýyorsunuz? Yoksa Biz miyiz yaratan? Aranýzda ölümü Biz takdir ettik; ve Biz, dilediðimiz þeyi yerine getirmekten aciz de deðiliz. Kýlýklarýnýzý deðiþtirmeye ve bilemeyeceðiniz bir surette sizi yaratmaya da gücümüz yeter. And olsun ki ilk yaratýlþý bilirsiniz, yine de düþünmez, misiniz?" (56: 57-62).
Ýnsanlýk Tarihi. Kur'an-ý Kerim, insanlýðýn bütün tarihini izah etmektedir; yeryüzünde deðiþik insan, kültür ve medeniyetlerinin nasýl geliþtiðini ve bunlarýn Ýlâhî Kanunlar'a karþý geldiðinde nasýl helak olduklarýný anlatmaktadýr. Hud Peygamber, Ad KavmU ne önderlik için gönderilmiþ, fakat onlar tarafýndan reddedilmesi üzerine Allah da onlarý helak etmiþtir. (7: 65-72). Semûd Kavmi de, Allah'ýn arzýnda yaþamalarýna raðmen Allah'ýn haram kýldýðýna yönelmiþ ve kendilerine gönderilen Peygamberi (Salih) inkâr etmiþlerdi. (7: 73-78). Lut Peygamber de ayný þekilde halký tarafýndan inkâr edilmiþ ve kendinden öncekilerin akýbetine uðramýþtý. (7: 82- 84). Medyen halkýna da Þuayb Peygamber gelmiþti. Onlar da daha iyi bir tutum göstermemiþ ve mahvolmuþtu. (7: 90-92). Firavun ve halký da Musa'yý reddetmiþler, ama onlarýn sonu da ayný olmuþ ve boðulmuþlardý. (7: 103-136).
Dünyaya, Allah'ýn hükmüne uymayan ve Peygamberlerini reddeden insanlar gelmiþtir: "Rabbinin Ad (Kavmin) e ne yaptýðýný görmedin mi? Yüksek sütunlarla dolu Ýrem'e? Ki þehirler arasýnda onun eþi yaratýlmamýþtý. Vadide kayalarý kesip yontan Semud halkýna, azan ve aralarda bozgunculuðu arttýran sarsýlmaz bir saltanat sahibi Firavun'a Rabbinin ne yaptýðýný görmedin mi?" (89: 6-14). Kur'an-ý Kerim, insanlarý arzda seyahat etmeye ve Peygamberlerini reddeden milletlerin sonlarýný görmeye davet etmektedir: "Yeryüzünde gezin, suçlularýn sonunun nasýl olduðunu görün." (27:69).
Kur'an-ý Kerim onlarý dine uymamanýn kötü sonuçlarý bakýmýndan uyarmakta, Allah ve rasulüne (elçisine) uymalarým öðütlemektedir: "Onlar, bulut gölgeleri içinde, Allah'ýn azabýnýn ve meleklerin tepelerine Ýnip iþin bitmesini mi bekliyorlar? Bütün iþler Allah'a dönecektir:' (2: 210). A'râf Suresi'nde þöyle buyurulmaktadýr: "Onlar yer ve göklerde Allah'ýn yarattýklarýný görmezler mi? Onlarýn süresi de sona geliyordur. Bundan sonra hangi davete inanacaklar?" (3: 190).
Kur'an-ý Kerim,, onlar için son sözünü söylemiþtir: " 'Þahit olarak hangi þey daha büyüktür.' de. 'Allah benimle sizin aranýzda þahittir. Bu Kur'an bana, sizi ve ulaþtýðý kimseleri uyarmam için vahyolundu; Allah'la beraber baþka tanrýlar bulunduðuna siz mi þahitlik ediyorsunuz?' de. 'Ben þehadet etmem' de . 'O ancak tek bir Tanrý'dýr, doðrusu ben þirk (ortak) koþmanýzdan uzaðým' de." (6: 19) Mücadele Suresi'nde ise þu ifade bulunur: "Göklerde olanlarý da, yerde olanlarý da Allah'ýn bildiðini bilmez misin? Üç kiþinin gizli bulunduðu yerde dördüncü mutlak O'dur; bunlardan az veya çok ne olursa olsunlar, nerede bulunursa bulunsunlar, mutlaka onlarla beraberdir. Sonra, kýyamet günü, iþlediklerini onlara haber verir. Allah her þeyi bilendir." (58: 7). Bütün bunlardan Muhammed'ýn kâinatýn Yaratýcýsý olan Allah'ýn ra-sulü olduðu ve onun söylediklerinin kendine O'nun tarafýndan vahyedilen olduðu anlaþýlmaktadýr.
Belirli Özellikler. Kur'an-ý Kerim'de, insanoðluna gösterilen ve her zaman için mucize olan belirli özellikler vardýr.
Herkese Eþit Teklif. Kur'an-ý Kerim'in büyük bir harikasý farklý zekâ ve bilgi düzeyindeki insana eþit teklifte bulunmasýdýr. Her tür insan, düþünür, eðitimci, mutasavvýf, bilim adamý ve sokaktaki her insan gibi din âlimleri Kur'an-ýn lisan ve hitabýna eþitçe tâbidir. Daha yüksek idrak düzeyindeki insanlarýn sýradan Ýnsandan daha fazla kur'an-ý KerÝm'i anlayabilecekleri ve Kur'an'ýn etkilerinin onlar üzerinde daha yoðun olacaðý doðrudur. Ama her þeye raðmen Kur'an'ýn Ýnsanlara ulaþtýrdýðý mesaj ve bunun sonuçlarý evrenseldir. Çok bilgili ve zeki bir insandan daha çok, sýradan insana hitap eden bazý ayetler vardýr. Ayný þekilde sýradan insanlardan ziyade bilgili insanlara hitap eden bazý ayetler vardýr. Her iki türde de insanlar bir mükâfat ve teklife mazhardýrlar. Tur Suresi'nde aldýðýmýz ayetler bilgili insanlardan çok sýradan insanýn dikkatini daha fazla çekicidir.
Ancak bunlar tüm insanlar için bir sevinç kaynaðýdýr: "Allah'a karþý gelmekten sakýnanlar, þüphesiz, cennetlerde ve RablerÝnin kendilerine verdikleriyle zevk duyarak nimetler içindedirler. Rableri onlarý cehennem azabýndan korumuþtur. Onlara þöyle denir: "Ýþlediklerinizden ötürü dizi dizi tahtlara yaslanarak afiyetle yiyin için' Onlara ceylan gözlü eþler veririz." (52: 17-20 ve benzer olarak 56: 27-33)
Kur'an-ý Kerim'in üslup, güzellik ve belagat olarak hiçbir lisanda ulaþýlamamýþ ve herkesin dikkatini çeken bir mucizevî yöntiivardýr. "Allah göklerin ve yerin nurudur. O'nun nuru, içinde ýþýk bulunan bir kandil yuvasýna benzer. O ýþýk bir cam içindedir, cam ise sanki inci gibi parlayan bir yýldýzdýr; ne doðuda, ne de batýda bulunan bereketli zeytin aðacýndan yakýlýr. Ateþ deðmese bile, nerdey-se yaðýn kendisi aydýnlatacak! Nur üstüne nurdur. Allah dilediðini nuruna kavuþturur. Allah insanlara misaller verir. O, her þeyi bilir?' (24: 35). Bu ayetin evrensel bir hitabý vardýr. Fakat, ilmi yaklaþýmý ve manevî havasý ilim adamý ve mutasavvýflarý hayran býrakmaktadýr. Belagat ve hitabeti asýrlarca bilim adamý ve entellektüelleri hayran býrakmýþtýr. Ve onun Mesaj'ý din âlimlerine olduðu gibi, tasavvufa da ilham kaynaðý olmuþtur. Her bilgi düzeyinden insan onun ahenkli üslubu, tarzý ve güzelliðinden ayný þekilde zevk almýþ kendi kabiliyetince, onun Mesajý'na kafa yormuþ, uygulamaya ve sindirmeye çalýþmýþtýr. Ancak, herkes için o günümüze dek hep bir harika ve hikmet olarak kalmýþtýr.
Kur'an-ý Kerim'in bir baþka ayetindeki haþmet ve ihtiþam, din konusuna yabancý olan birinde bile hayranlýk uyandýrýr: "Allah, O1 ndan baþka tanrý olmayan, kendisini uyuklama ve uyku tutmayan, diri, yarattýklarýnýn bütün iþlerinde hâkim ve kaim olandýr. Göklerde ve yerde olan ancak O'nundur, O'nun izni olmadýkça katýnda kim þefaat edebilir? Onlarýn önlerinde ve arkalarýndaki gizli ve aþikâr her þeyi bilir. Dilediðinden baþka hiçbir þey kavrayamazlar. O'nun Kürsüsü (Ýlâhî ilim ve kudreti) gökleri ve yeri kaplamýþtýr. Onlarýn gözetilmesi O'na aðýr gelmez. O yücedir, büyüktür." (2: 255). Onun muhteþem anlamý ve muhteviyatýna tercüme ile ulaþýlamaz. Ve onun ahenkli üslubu, tarzý ve güzelliði insan zekâ ve zihninin üretebileceði bir düzeyde deðildir. Arapça Âliy (yüce) Azîm (büyük) gibi orijinal kelimeleri diðer lisanlarda tam olarak ifade etmek mümkün deðildir. Zekâ ve bilgi düzeyi ne olursa olsun, onun verdiði huþu ölçülemez. Onun bir benzerini hatta yakýnýný çýkarmaya insanýn gücü ve tahayyülü yetmez. O, insanlýk için daima rehberlik yapacak bir mucize olarak kalacaktýr. Kur'an-ý Kerim âþýklarý için, Rahman Suresi'nden bazý ayetleri aþaðýda sunacaðýz. Çok kaba, basit ve cahil biri dahi onun güzelliðini, ihtiþam ve ahengini, üslup ve belagatýný mutlaka farkedecektir. "Acý ve tatlý sulu iki denizi birbirine kavuþmamak üzere salývermiþtir. Aralarýnda bir engel vardýr; birbirinin sýnýrýný aþamazlar. Öyleyken Rabbi-nizin hangi nimetlerini yalanlýyorsunuz? Ýkisinden de inci ve mercan çýkar. Þimdi Rab-binizin hangi nimetlerini yalanlýyorsunuz? Denizde koca daðlar gibi akýp giden yüksek gemiler de O'nundur. Þimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlýyorsunuz? Yeryüzünde bulunan her þey yok olacaktýr. Yalnýz Rab-binin, celâl ve ikram sahibi yüzü (zâtý) baki kalacaktýr. Þimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlýyorsunuz? Göklerde ve yerde bulunanlar, (her þeyi) O'ndan isterler (çünkü tüm varlýklarýný O'na borçludurlar), O, her-gün (her an) yeni bir iþtedir (kimilerini yaratýrken, kimilerini öldürür, her an hayatý tazeler, bir hâli giderir, baþka hâller getirir). Þimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlýyorsunuz? Ey insan ve cin topluluklarý! Sizin de hesabýnýzý ele alacaðýz. Þimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlýyorsunuz? Ey cinler ve insanlar topluluðu, göklerin ve yerin bucaklarýndan geçip, gitmeye gücünüz yeterse, geçin gidin. Ancak kudretle geçebilirsiniz. Þimdi, Rabbinizin hangi nimetlerini inkâr ediyorsunuz?" (55: 19-34).
Bu ve Kur'an-ý Kerim'deki diðer ayetler nesiller boyu insanlýða zevk ve tefekkür kaynaðý olmuþtur. Bunlarýn güzellik ve ihtiþamýný herkes kendi algýlama ve kabiliyetine© duymakta ve Ýlâhî Vahiy ve Nur ile kendini namütenahi zenginleþtirmektedir. Ýnsan mahsulü hiçbir edebi eser, kitleleri her bakýmdan, bütün hayatlarýný, deðerlerini, alýþkanlýk ve geleneklerini ve hatta hayat tarzlarýný tamamen deðiþtirecek þekilde böylesine derinden etkilememiþtir. Kur'an-ý Kerim, kitlelerin kültürel eðilimlerini ve medeniyetleri yeni bir yönde bütünüyle deðiþtirmiþtir.
Bunlarýn yanýnda, insanlýk kültürüne pek çok yönden ölümsüz bir etki býrakmýþ ve safha safha modern çaðýn yolunu açan bilimsel araþtýrmaya yeni bir yön ve saik vermiþtir.
Bu da, Muhammed'ýn Allah'ýn elçisi ve Ýlâhî vahye mazhar olduðuna akýllarda kuþku býrakmamaktadýr. Aksi halde, onun, Kur'an gibi bir mucizeyi kendisinin ortaya çýkarmasý imkânsýzdýr. Tarihte, muhtelif kiþiler Kur'an-ý Kerim'in mucizevî yönünü ve insan aklýyla meydana getirilemiyeceðini kabul etmektedirler. "O halde, þayet Kur'an onun kendi uyarlamasýysa, baþka bir insan da ona rakip olabilir. Eðer rakip olamazlarsa (ki olamadýklarý aþikârdýr), Kur'an'ý apaçýk bir mucize olarak kabul etsinler." (Gibb, H.A.R., Mohemmedanism, Londra, 1953, ss. 33).
Diðer bir hýristiyan bilim adamýna göre, "Edebî açýdan baktýðýmýzda, Kur'an saf Arap dilinin yarý þiir, yarý nesir, en güzel örneðidir... Ona eþ deðer bir eser ortaya koymak için her ne kadar teþebbüsler yapýlmýþsa da onun kadar mükemmeli baþarýlama-rnýþtýr." (Arbuthnot, F.F., The Construction of the Bible and the Qur'an, Londra, 1885, s. 5). Ve Dorman da þunlarý yazmýþtýr: "O (Kur'an), Cebrail tarafýndan harfi harfine Muhammed'e indirilen Tanrý'nýn vahyidir. O, kendisine ve Tanrý'nýn peygamberi Muhammed'e þahitlik eden, daima var olacak bir mucizedir. Onun mucizevî niteliði, kýsmen en ufak bölümü (suresi) ile mukayese edilebilecek bir benzeri ne insan, ne de cinler tarafýndan ortaya konabilen, mükemmel ve yüksek üslup ve tarzýnda yatmaktadýr. Kur'an1 in mucizevî yönü, kýsmen de onun öðretisinin muhtevasýnda, gelecek hakkýndaki haberlerinde ve okuma yazmasý olmayan Mu-hammed'in kendisinin asla uyduramayaca-ðý kadar þaþýrtacak derecede doðru bilgi ihtiva etmesinde yatmaktadýr." (Dorman, Henry Gaylord, Tovvards Understanding Ýslam, New York, 1948, s. 3.) Paul Casanova1 nýn görüþüne göre, "Muhammed'den, dininde yetkinliðinin Ýsbatý olarak ne zaman mucize istenmiþse, Muhammed Kur'an'ýn tertip ve emsalsiz mükemmelliðini onun Ýlâhî Menþei'ne bir delil olarak belirtmiþtir. Haddi zatýnda, gayrý müslimler için dahi hiçbir þey Kur'an'ýn lisanýndan daha güzel deðildir." (L'Enseignement de l'Arabe ou Coilege de France in Lecon d'Ouverture,).
James A. MÝchener de þöyle demektedir: "Kur'an herhalde dünyanýn en fazla okunan ve mutlaka en fazla ezberlenen; herhalde insanlarýn günlük hayatýnda en fazla etkin olan kitaptýr. O, yüce bir üslupta, ne þiir, ne de nesir olarak yazýlmýþ, fakat iþitenleri iman vecdine yücelten bir kabiliyettedir... Ýþte, tek Tanrý'ya baðlanmanýn ilâve olarak fiilen uygulanan kurallarla birleþmesi, Kur'an'ý tek kýlmýþtýr." (Ýslam/The Misunderstood Reli-gion, Okuyucu Özetinde, —Amerikan Basýmý, Mayýs, 1955). Baþka bir bilim adamýna göre, "Orijinal Arapça haliyle Kur'an çekici bir güzelliðe ve kendisinden çýkan bir cazibeye sahiptir. Veciz ve yüce bir üsluptaki ifadesi, özlü, manalý ve çoðu zaman kafiyeli cümlesiyle, kelimelerin tercümesiyle anlatýlmasý kesinlikle imkânsýz olan Kur'an, etkileyici bir güce ve patlayýcý bir enerjiye sahiptir." (Naish, John, The Wisdom of the Qur'an— Oxford, 1937— Giriþ, sh. 8)