Siret Ansiklopedisi
Pages: 1
Kozmoloji By: saniyenur Date: 08 Haziran 2012, 17:37:17
Kozmoloji

Kozmoloji, Ýslâm'da bütün bilimlerin baþla­ma noktasýdýr ve "Bir", görünmez, fakat her yerde mevcut olan Allah'ýn, mükemmel dün­yasýnýn yaratýhþýyla ilgilenir. "Allah'tan baþ­ka ilâh yoktur. Hz. Muhammed O'nun elçisidir." Bu doktrin, ilmî bilginin ana tema­sýdýr; çünkü "Bütün kâinat, BÝR ALLAH tarafýndan yaratýlmýþtýr ve çok büyük olma­sýna, hiyerarþik yapýsýna raðmen Allah'ýn bir­liðini yansýtýr." Kur'an, kâinatýn bu büyük gerçeðini þu þekilde ifade eder: "Allah O Al­lah'týr ki, kendinden baþka hiçbir ilâh yok­tur. O, ezelî ve ebedî hayat ile bizatihî diri­dir, (bakidir). Zat ve Kemâl sýfatlarýyla ya­ratýklarýn bütün iþlerinde hâkim ve kaimdir, her þey O'nunla kaimdir. O'nu ne bir. dal­gýnlýk, ne de bir uyku tutmaz. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nun. O'nun izni ol­madýkça katýnda kim þefaat edebilir? O, bü­tün varlýklarýn önlerinde ve arkalarýndaki gizli ve aþikâr her þeyi bilir. Onlar (varlýklar-yaratýklar) ise, Allah'ýn dilediði kadarýndan baþka Ýlâhî Ýlim'den hiçbir þey kavrayamaz-lar. O'nun kürsüsü (mülk ve saltanatý) gök­leri ve yeri çevrelemiþ, kaplamýþtýr. Gökleri ve yeri korumak, gözetmek, O'na zorluk ve aðýrlýk vermez. O, çok yüce, çok büyüktür." (2: 255).

Bu, açýk olarak gösterir ki, kâinatýn esas noktasý Allah'ýn 'Kontrol eden otorite olma­sýdýr.' Bu keyfiyet "îslâmî Vahiy prensipleriy­le ve de Kur'an'ýn batýnî mesajý ile onun ta­mamlayýcýsý olan peygamberin derunî öðre­tisinden açýða çýkan metafizikle doðrudan il­gilidir" (Islamic Science, s. 28-30). Kâinatýn incelenmesi, insaný sonunda baþladýðý yere: 'Allah'ýn Birliði, bütün kâinatýn O'nun di­rekt emir ve kontrolü altýnda olmasý ve Al­lah'ýn yerde ve göklerde olan her þeyden ta­mamýyla haberdar olmasý' gerçeðine geri gö­türür. "Göklerle yeri ve aralanndakileri altý günde yaratan O'dur. Sonra arþa (kudret ve saltanatý ile) hükmeden odur. Yere gireni ve ondan çýkaný, gökten ineni ve ona yükseleni hep bilir. Her nerede olsanýz (ilim ve kudre­ti) sizinle beraberdir. Allah bütün yaptýkla­rýnýzý görendir. Bütün gökleri ve yerin mül­kü O'nundur; ve bütün Ýþler O'na döndürü­lür. Geceyi gündüze katar, gündüzü de ge­ceye kadar. O, kalplerde olaný bilendir." (57: 4-5-6).

Göklerde ve yerde Allah'tan gizlenen hiçbir þey yoktur. "Þüphe yok ki, senin Rabbin, on­larýn kalplerinin gizlediklerini ve açýkladýk­larýný tamamen biliyor. Yerde ve gökte hiç­bir sýr yoktur ki, açýk bir kitapta olmasýn." (27: 74-75). Sure-i Yunus'da biz tekrar þun­larý okuruz: "Sen herhangi bir iþte bulun-san, Kur'an'dan her ne okusan, sen ve üm­metin herhangi bir amel yapsanýz, siz ona dalýp dururken, muhakkak biz üzerinizde þa­hit bulunuruz. Ne yerde, ne gökte zerre aðýr­lýðýnca hiçbir þey Rabbinizden gizli kalmaz.; ne bundan daha küçük, ne de daha büyük... Ancak bunlarýn hepsi açýk bir Kitap'ta (Levh-i Mahfuz) yazýlýdýr." (10: 61).

Allah'ýn ilminin büyüklüðü ve derecesinin bir nebzesi Kur'an'ýn aþaðýdaki ayetinde þöyle anlatýlmaktadýr: "Görmez misin? Allah hem göklerdekini, hem yerdekinÝ bilir. Herhangi bir üç kiþinin gizli bulunduðu yerde dördün­cü mutlak O'dur (Allah). Beþ kiþinin gizli bulunduðu yerde altýncýlarý mutlaka O'dur; bunlardan daha az, daha çok oluyor mu, muhakkak O, her nerede olsalar, onlarla be­raberdir.'Sonra bütün yaptýklarýný, kýyamet günü, kendilerine haber verir. Haberiniz ol­sun ki, Allah, her þeyi bilendir." (58: 7).

Kur'an-ý Kerim'in üzerindeki çalýþmalar, kâ­inatýn muhtelif taraflarýný açýklayýp tasvir ederek, pekçok bilimin büyümesini saðlayan, bilgiyi ve araþtýrmayý teþvik etti. Fakat bu bi­limler, kâinatýn, bir tek Allah tarafýndan ya­ratýlmasý, kontrol edilmesi ve yönlendirilmesi yüzünden tamamen birleþiktir. Bunun sonu­cu olarak, "Islâmî kozmoloji ve kozmografi, farklý þekillerde, coðrafyadan simyaya ka­dar deðiþik Ýslâmî bilimler için temel, kalýp ve prensip olarak hizmet etmiþtir. Bunlar, belli bilimlerle Ýslâm prensiplerini birbirine baðlamayý ve Ýslâm Medeniyeti'nde bir bü­tünlük saðlamayý mümkün kýldý. Bu mede­niyette, farklý bilimler, Ýslâm'ýn bütünlüðü­nü yitirmeden yeþermiþtir ve tabiat, insan ile onun doðal ve kozmik çevresi arasýndaki ahengi bozmadan incelenmiþtir.

Kur'an-ý Kerim, kâinatýn temel oluþma Ýþle­minden ve bu âlemlerdeki dünyalarýn en son tertibinden bahseder. "Sonra (Allah), duman halinde olan göðe yöneldi, ve ona arza 'Ýki­niz de isteyerek veya istemeyerek gelin, mey­dana çýkýn' dedi. Onlar da: 'Biz isteyerek gel­dik.' dediler. Böylece gökleri, yedi kat gök olarak iki günde yarattý. Bir de her gök eh­line emrini vahyetti. Biz dünya göðünü de kandillerle (yýldýzlarla) donattýk, onu (afet­lerden) koruduk. Ýþte bu, Azîz, Alîm olan Allah'ýn takdiridir." (41: 11-12). Yine aþaðý­daki ayette kâinatýn oluþma iþlemine ait bil­gi vardýr: "Ýnkâr edenler görmediler mi ki, göklerle yer bitiþik bir halde iken biz onlarý ayýrdýk. Hayatý olan her þeyi sudan yarattýk. Halâ inanmýyorlar mý?" (21: 30).

Kur'an, pekçok olayda, yedi kat göðün ya­ratýlýþýndan bahseder; fakat biz "yedi1 kat gÖk"ün önemini tam olarak anlamýyoruz. 'Yedi' sayýsý göklerin gerçek sayýsýný ifade eder veya "göklerin" çokluðu gerçeðini or­taya koyar. Kur'an, sayýlarý, bir þeyin çoklu­ðunu anlatmak için kullanýr. O zaman ' 'gökler"in anlamý nedir? O, "yedi kâinat" mý, ("yedi galaksi" mi demektir.) Her ne hal ise, yedi sayýsý, Allah'ýn yaratýcýlýðýnýn, çokluðu­nu, büyüklüðünü ve sýnýrsýzlýðým gösterir. (A. Yusuf Ali, The Holy Qur'an, s. 1191-1567).

Bakara Suresi'nde þöyle zikrediliyor: "Yer­de ne varsa hepsini sizin için yaratan O'dur. Sonra semayý kasdetti de onlarý, yedi gök ha­linde nizama koydu. O her þeyi hakkýyla bi­lendir." (2: 29). Talâk Suresi'nde de þunlarý görüyoruz: "O Allah'týr ki, yedi (kat) gök yaratmýþ. Arz'dan da onlarýn mislini... Al­lah'ýn emri ve kazasý, bütün bunlarýn arasýn­da inip duruyor; bilesiniz ki, Allah her þeye kadirdir ve her þeyi ilmi ile kuþatmýþtýr?' (65: 12). Nuh Suresi'nde de: "Görmediniz mi, Allah göðü yedi kat üzerine nasýl yaratmýþ? Aralarýnda aya aydýnlýk vermiþ, güneþin de ýþýk saçmasýný saðlamýþtýr..." (71: 15-16) bu-yuruluyor. Müminun Suresi'nde ise "Doð­rusu biz, sizin üzerinizde yedi kat (gök) ya­rattýk. Biz yaratmaktan gafil olmadýk." (23: 17) þeklinde zikrediliyor.

Son ayette belirtildiði gibi, yaratýlýþta gözle­diðimiz bir baþka husus da, bütün evrende­ki fevkalâde ahenk ve orandýr. Her þeyde, gözlenen kanunun Birliðini gösteren, ittifak, birlik ve son derece bir uyum sezilir: "Gök­leri yedi kat üzerine yaratan O'dur. Rahman­ýn yarattýðýnda bir düzensizlik göremezsin. Gözünü bir çevir bak, (semaya), bir çatlak görebilir misin? Bir aksaklýk bulmak için gözünü çevir; tekrar tekrar çevir bak; ama göz umduðunu bulamayýp bitkin ve yorgun düþer." (67: 3-4). Bu, kâinattaki esas ve ev­rensel gerçeði ve doðruluðu gösterir. Bütün yaratýklar, büyük veya küçük, canlý veya can­sýz, görünür veya görünmez, kâinatýn her yerinde bir tek Yaratýcý ve Hakîm'in kanunu­na uyarlar: "Rabbiniz, gökleri ve yeri altý günde yaratan ve sonra arþa hükmeden, gün-jüzü —durmadan kovalayan— gece ile bü-ruyen; güneþi, ayý, yýldýzlan, hepsini buyru­ðuna baþ eðdirerek var eden Allah'týr. Bilin ki yaratma da, emir de O'nun hakkýdýr. Alemlerin Rabbi olan Allah Yücedir:' (7: 54). Yunus Suresi'nde: "Doðrusu sizin Rabbiniz gökleri ve yeri altý günde yaratýp sonra arþa hükmeden, iþi düzenleyen Allah'týr. Ýzni ol­madan kimse þefaat edemez. Ýþte Rabbiniz olan Allah budur. O'na kulluk edin. Artýk Ýbret almak için düþünmez misiniz?" (10: 3), buyuruluyor. "Allah, gökleri, gördüðünüz þekilde, direksiz olarak yükseltendir. Sonra, Kudretiyle arþa hükmeden herbiri belli bir süreye kadar hareket edecek olan güneþ ve ayý buyruðu altýna alan iþleri yürüten, ayet­leri uzun uzun açýklayan Allah'týr; ola ki Rabbinize kavuþacaðýnýza kesin olaraH inanýrsýnýz." (13-2).

Kur'an-ý Kerim'in bu ayetleri, göklerdeki ve yerdeki her þeyinRablerininbir tek kanunu­nu izledikleri hususunda hiçbir þüphe býrak­maz. Onlarýn tümü, hiç tereddütsüz Allah'­ýn emrine itaat ederler. Kur'an-ý Kerim, bu­nu þu sözlerle izah eder: "Göklerde ve yer­de kim varsa, ister istemez kendileri de, göl­geleri de sabah-akþam Allah'a secde eder." (13: 15). Nuh Suresi'nde ise: "Göklerde ve yerde olan canlýlarla melekler ki, büyüklük taslamaVsýzýn Allah'a secde ederler. Kendi­lerine hâkim olan Rablerinden korkarlar ve emrolunduklarý þeyleri yaparlar." (16: 49-50) Duyurulmaktadýr. Ayný husustan Hacc Su­resi'nde daha geniþ þekilde bahsedilmekte­dir: "Görmedin mi, göklerde ve yerde olan ner Þey; güneþ, ay, yýldýzlar, daðlar, aðaçlar, hayvanlar ve insanlardan çok kimseler Al­lah'a secde ediyor. Birçoðunun da üzerine azap hak olmuþtur. Allah'ýn alçaklýðý kim­seyi yükseltebilecek yoktur. Elbette Allah di­lediðini yapar." (22: 18). Kur'an-ý Kerim'in bütün bu ayetleri, yaratýlýþýn bir birlik (vah­det) olduðunu, Yaratýcý'sýnýn kanununa uy­duðunu, þüphe götürmeyecek bir þekilde ortaya koyar. AJcsi takdirde hiçbir yerde kusur­suz bîr ahenk, denge ve oran olamayacaktý. Evrenin çeþitli kýsýmlarý arasýnda tam bir ahenk ve iþbirliði vardýr. Bütün iþler, bir di­ðerinin fonksinonunu tamamlayan bir uyum içindedir.

Bu yaratýlýþ bahsinde, Kur'an'da Allah'ýn üç ayrý yaratýþ kademesi zikrolunur: Göklerde, yerde, gök ve yer arasýnda. "Bütün gökte olanlar, bütün arzdakiler, bütün bu ikisinin arasýndakiler ve topraðýn altýndakiler hep O' nundur." (20: 6) (A. Yusuf Ali, The Holy Qur'an, s. 1191-1567).

Kâf Suresi'nde de þu þekilde geçer: "Celâ­lim hakký için, biz göklerle yeri ve aralarýn-dakileri altý günde yarattýk; bize bir yorgun­luk da dokunmadý:' (50: 38). "Gökleri, yeri ve ikisinin arasýndakileri altý günde yaratan; sonra da arþa hükmeden Rahman'dýr." (25: 59). (Ayný mealdeki sözler 32. Surenin 4. aye­tinde de mevcuttur.)

"Biz göklerle Arzý ve aralarýndaki þeyleri an­cak hak ve hikmetle yarattýk." (15: 85).

Bütün bu ayetlerin hepsi, aþaðýdaki ana ger­çekleri ortaya koyar. Birincisi, bütün Yaratý­lýþ, belirli bir zaman zarfýnda olmuþtur; bu altý günlük bir süredir. Ýkincisi, göklerin ve yerin yaratýlýþýnda, bir üstüste gelme sözko-nusudur. Üçüncüsü, kâinatýn orijinal yara­týlýþý, daha sonra parçalara ayrýlan bir kitle­den olmuþtur. Dördüncüsü, Yaratýlýþ Olayý göklerin ve yerin çokluðu fikrini verir. Be­þincisi, göklerin ve yerin yaratýlýþý arasýnda bir ara basamak vardýr. (Maurice Bucaille, The Bible, The Qur'an, and Science, s. 141-142).

Kur'an-ý Kerim'de insanýn arz engellerini ký­rarak, kâinata girdiði ihtimaline dair de bir bahis vardýr: "Ey cinler ve insanlar toplulu­ðu! -Gücünüz yeterse, göklerin ve yerin etra­fýndan çýkýp gidin. Ama Allah'ýn verdiði bir güç olmaksýzýn geçemezsiniz ki..." (55-33). Böylece Kur'an-ý Kerim; insaný, inkýlâbçý felþefe ve fikirlerinden dolayý, yaþamýn önyar­gý, hurafe ve bilgisizliklerini bir yana býra­karak, açýk bir fikirle Ýyice düþünerek ger­çekle yüzyüze gelmeye davet eder. Bu, insa­noðlu için, bir üzengi rolü oynar ve ona ye-bi bilgi ufuklarý açar. "Akýl ve düþünce sa­hibi olan bir kavim için Allah'ýn birliðine, kudret ve yüceliðine delâlet eden elbette bir­çok alâmetler vardýr." (2: 164), (13: 4), (16: 67); "Ýyice düþünüp anlayanlar" (6: 65; 6: 98; 9: 81). "Düþünüp, mülahaza eden ve tes­lim olanlar." (2: 266; 10: 24 ve 45: 13). "Gö­ren, anlayan ve idrak edenler." (7: 185; 30: 9 ve 50: 6). Bilenler, gerçekten bilgi ve öðre­nim sahibidirler. Onlar Rablerinin yaratýþ mucizelerini görür, anlar ve üzerinde düþü­nüp taþýnýrlar, ayrýca onun önemini kavra­yýp, bundan gerekli dersi alýr ve þöyle der­ler: "Sen bunlarý boþuna yaratmadýn. Sen bâtýl þey yaratmaktan münezzehsin. Bizi aza­býndan koru." (3: 191; 38-27).

Kâinattaki Genel Gözlemler

Kur'an-ý Kerim, kâinat üzerindeki genel mü­talaasýný þöyle belirtir: "Allah, gökleri, gör­düðünüz þekilde direksiz yarattý." (31: 10; 13: 2). Kaf Suresi'nde þöyle denir: "Üstlerinde­ki semaya bakmadýlar mý ki, biz onu nasýl bina etmiþiz ve onu donatmýþýz da hiçbir çat­lak da yoktur?" (50: 6). Bakara Suresi'nde ise: "Yerde ne varsa hepsini sizin için yara­tan O'dur. Sonra semayý kasdetti de onlarý, yedi gök halinde düzenledi..." (2: 29), buyu-rulmaktadýr.

Göklerde ve yerde katý bir disiplin ve düzen vardýr; bütün semavî cisimler, Yaratýcý'larý-nýn Ýlâhî Kanunu'na tâbidir: "Yine de ki: 'O yedi göðün Rabbi kim? O çok büyük Arþýn Rabbi kim!' " (23: 86). Rûm Suresi: "Gök­lerde ve yerde ne varsa O'nundur, hepsi ona boyun eðmektedirler." (30: 26). Ýbrahim Su­resi'nde tekrar: "Güneþi ve ayý, âdet ve gö­revlerinde devamlý olarak size o musahhar kýldý; yine gece ve gündüzü sizin faydanýza o baðladý." (14: 33; 55:5 ve 45: 13) buyurulmaktadýr.

Ay için belli menziller takdir edilmiþtir: "( Allah'týr ki, güneþi bir ýþýk ve ayý da bir nu yaptý, miktarlar ve ölçüler tayin buyurdu ki senelerin sayýsýný ve hesabý bilesiniz." (10: 5) Yasin Suresi'nde: "Ayýn da seyrine menzil ler (miktarlar) takdirettik. Nihayet kurumu eski hurma dalýnýn þeklini almýþtýr." (36: 39)

Her Þey Ýnsanýn Yararý Ýçin
 
Allah, bütün bu semavî cisimleri, inþamý hizmetine verdi: "Geceyi, gündüzü, güneþ ve ayý sizin istifadenize vermiþtir. Bütün yýl dýzlar da O'nun emrine baðlýdýrlar. Elbette bunlarýn her birinde aklýný baþýna alýp, düþü nen bir topluluk için, birçok dersler vardýr.' (16: 12). En'âm Suresi'nde: "Karanýn ve de nizin karanlýklarýnda doðru yolu kendileriyl bulaþýnýz diye sizin için yýldýzlarý yaratan O dur. Gerçekten, bilenler için, ayet ve alâmet leri açýkça bildirdik." (6: 97) denmektedir.

Kur'an-ý Kerim, semavî cisimlerin tabiatýn dan da bahseder: "Ne yücedir o Allah ki gökte burçlar (gezegenler) yaratmýþ ve içer sine bir kandil (güneþ), bir de nurlu ay koy muþtur." (25: 61). Nuh Suresi'nde: Görme diniz mi, Allah yedi göðü tabaka tabaka na sil yaratmýþ? Ayý içlerinde bir nur kýlmýþ w güneþin ýþýk saçmasýný saðlamýþtýr." (71: 15 16). Nebe Suresi'nde: "Üstünüze yedi ka saðlam gök bina ettik. Ýçlerine parýl parýl ýþýl dayan güneþi varettik." (78: 12-13). Kur'an arzýn kâinatýn merkezi olduðuna dair eski bi inancý tümüyle reddederek, gece ve gündü zün birbirini takip ettiðini ortaya koyar: "Al lan, gündüzü gece ile örter ve süratle gece gündüzü, gündüz de geceyi kovalar" (7: 54) Zumer Suresi'nde: "O, geceyi gündüzün üze rine buruyor, gündüzü de gecenin üzerin' buruyor:1 (39: 5). Yasin Suresi'nde: "Gece de bir alâmettir. Onlara: Ondan gündüzü soya çýkarýrýz. Bir de bakarlar ki karanlýða kah vermiþlerdir." (36: 37). "Allah, geceyi gün düzün içine sokar, gündüzü de gecenin içine sokar." (22: 61).

Bundan baþka, Kur'an-ý Kerim, kendine has halleriyle, yýldýzlarýn dünyasýndan da bahse­der: "Güneþi, ayý, yýldýzlarý, Allah, emrine baðlý kýldý. Bilin ki, hem yaratmak, hem de emretmek O'na mahsustur. (7: 54). Tûr Suresi'nde: "Gecenin bir kýsmýnda ve yýldýzla­rýn batýþý sýrasýnda dahi teþbih et!" (52-49) buyurulmaktadýr.

Tarýk Suresi: "Andolsun semâya ve Tarýk'a... Bildin mi Tarýk ne? O ýþýk saçan yýldýzdýr; (Zuhal yýldýzýdýr)." (86: 1-3). Saffât Suresi nde yýldýz kaymasýndan bahsedilir: "Onu da yakan parlak bir yýldýz takibeder." (37: 10).

Yedi semavî cisim, Kur'an-ý Kerim'de çeþitli olaylarda, fakat deðiþik þekillerde zikredilir: "Allah, onlarý yedi gök (muhtemelen geze­genler) halinde nizama koydu." (2: 29). Mü-minûn Suresi'nde: "Doðrusu biz, sizin üze­rinizde yedi kat gök yarattýk. Biz yaratmak­tan gafil olmadýk." (23: 17). Ha-Mim Sure­si'nde: "Böylece gökleri, yedi kat gök ola­rak Ýki günde yarattý. Bîr de her göðün iþini kendisine vahyetti." (41: 12). Mülk Suresi­nde: "Gökleri yedi kat üzerine yaratan O-dur. O Rahman'ýn yarattýðýnda hiçbir düzen­sizlik göremezsin. Haydi gözünü çevir bak, bir çatlak görebilir misin?" (67: 3) Ve yine ayný surede: "Celâlim hakký için, biz en ya­kýn semayý yýldýzlarla donattýk. Bir de on­larla þeytanlarýn taþlanmasýný saðladýk ve þey­tanlara çýlgýn alev azabýný hazýrladýk." (67: 5), buyurulmaktadýr.

Kur'an-ý Kerim, muhtemelen yeryüzünün at­mosferi olarak isimlendirebilecek bir þeyden de bahseder: "Biz, dünya göðünü de kandil­lerle donattýk, onu koruduk." (41: 12). Hicir Suresi'nde "Gerçekten biz, gökte burçlar yarattýk ve göðü, bakan kimseler için yýldýz­larla süsledik. Ve onlarý kovulan her þeytan­dan koruduk." (15: 16-17). Yine Saffât Su­resi'nde: "Gerçekten biz, yakýn göðü, yýldýz­lardan ibaret bir süsle donattýk ve itaatten çýkan her þeytandan koruduk." (37: 6-7).

Güneþ ve ayýn yörüngeleri de, Kur'an-ý Ke-rim'in çeþitli pasajlarýnda anlatýlýr.

"Geceyi, gündüzü, güneþi ve ayý yaratan O-dur. Bunlarýn herbiri kendi dairesinde dolaþ­maktadýr." (21: 33). Yine Yasin Suresi'nde: "Ne güneþin aya yetiþmesi mümkün olur, ne de gece gündüzü geçer. Hepsi bir elekte yü­zerler, devirlerini tamamlarlar!' (36: 40). Ra'd Suresi'nde: "Güneþi ve ayý da kullarýn men­faatine tâbi kýldý. Bunlardan herbiri belirli bir vakte kadar dolaþýyor." (13: 2: 31-19).

Gökler, Evrimi Ve Geniþlemesi

 
Kur'an-ý Kerim'de, güneþ ve ay gibi gök ci­simleri için, muayyen bir yer ve süreden bah­seden pek çok bölüm vardýr. Buradan, bun­larýn her ikisinin evrimini tamamladýklarý ve belirlenmiþ yerlerine ulaþtýklarý anlaþýlýr: (13: 2; 31: 19 ve 35: 13). Kur'an'daki bazý bölüm­ler de, kâinatýn, daimi olarak geniþlediði iz­lenimini verir. "Biz, gökleri kuvvetle yarat­týk. Þüphesiz Biz geniþ kudret sahibiyiz." (51: 47). Kur'an ayný zamanda, insanýn göklerin içine girebileceðini de ima eder: "Ey cinler ve insanlar topluluðu! Gücünüz yeterse, gök­lerin ve yerin etrafýndan çýkýp gidin. Ama Al­lah'ýn verdiði güç olmaksýzýn geçemezsiniz ki." (55: 33). Ýnsan, Allah'ýn harika ve sýnýr­sýz dünyasý ve uzayýn sonsuz büyüklüðü kar­þýsýnda hayranlýk duyar: "O müþriklere, gök­ten bir kapý açsak da oradan yukarýya çýk­maya koyulsalar, þöyle diyeceklerdi: 'Muhak­kak ki gözlerimiz döndürüldü; herhalde bü­yülendik.' " (15: 14-15).

Astronominin incelenmesi, diðer konulardan daha çok, insana Kâinatýn sýnýrsýz büyüklü­ðünü ve Yaratýcý sý'nýn gücünü, kuvvetini ha­týrlatýr. Gökteki ve gökcisimlerindeki bütün bu çokluklar, son derece disiplinli ve düzen­li bir þekilde faaliyet gösterirler. Aralarýnda, her þeyi daima kontrol eden, yöneten ve idare eden bir Yaratýcý'nýn varlýðýný, inkâr edilmez þekilde ortaya koyan bir amaç birliði ve dü­zen vardýr. Her taraftaki mutat Âdetullah üzere ve uyarýcý niteliktedir. Ubudiyetin ezelî ve ebedî sistemine ve elçilerin yoluna insaný davet eder ve bunu yaparken de kâinatýn problemleri hakkýnda beþeri yönlendirmek için arasýra etrafa birkaç ipucu serpiþtirir. Bu yönlendirici ve tanýtýcý bilginin doðasý ve amacý Ýhtarî mahiyettedir; böylece insan, da­ima Ýslâmî ilimlerin kendilerinden çok ulaþ­týrdýklarý sonuçlarýn önemli olduðunu hatýr­lar. Sonuç ise kâinatýn kontrolünü ve Yara-týcýsý'na itaattir.

îbn üþ-Þâtir'Ýn Güneþ "teorisi. Tercümeler yoluyla Ko-pernik'e tesir eden büyük astronomisi tbn üþ-Þâtir'in Güneþ ve Ay teorilerinin temsili.




radyobeyan