Kitap
Pages: 1
Yeni Oryantalistler By: hafiza aise Date: 07 Haziran 2012, 15:33:07
Yeni Oryantalistler
Mostar Dergisi • 54. Sayý / KÝTAP


Ian Almond, The New Orientalists, Postmodern Representations of Islam from Foucault to Baudrillard
I. B. Tauris, London New York, 2007.


Aijaz Ahmad, Edward Said’in Þarkiyatçýlýk adlý çýðýr açýcý çalýþmasýný eleþtirirken önemli bir vurgu yapar: Said’in Batý eleþtirisi Batý’nýn “söylem düzeni”nden kopmayý baþaramaz, asýl çerçevesini bu Batýlý söylemin içinde çizer. Baþka bir ifadeyle Said, Þarkiyatçýlýk’ta Doðu ve Batý meselesini ele alan birçok özne gibi açmaza düþer.

Postyapýsalcý düþünce ve postmodern söylemin modernlik ve aydýnlanma eleþtirisi özellikle Batý dýþýndaki aydýnlarýn Batý’yý eleþtirmesinde önemli bir dayanak oldu. Postmodern eleþtirinin Batý eleþtirisi Doðu’ya dönük Avrupamerkezci bakýþýn eleþtirisini de içeriyordu.

Ancak Yeni Þarkiyatçýlýðýn asýl çýkmazý Said’inkiyle benzer bir sorunu içeriyor. Eski Þarkiyatçýlýkta Batý kendini Doðu üzerinden imgelerken bu kez Batý kendini Doðu üzerinden eleþtiriyor. Üstelik eleþtirinin epistemik çerçevesini oluþturan Doðu gene Batý’nýn “modasý geçmiþ” Þarkiyatçýlýðýnýn derin izlerini taþýyor. Açýkçasý bu Doðu, “artýk eskide kalmýþ” Þarkiyatçýlýðýn doðusundan baþka bir þey deðil.

Son dönem düþünce ve edebiyat adamlarýnýn Ýslam’a bakýþýný eleþtiren Ian Almond Foucault’ya deðindiði makalesinde bu durumu ilginç bir saptamayla açýklýyor. Bir süre için Tunus’a giden Foucault’nun Tunus’la ilgili gözlemlerini þöyle nitelendiriyor Almond: Foucault’nun Tunus’la ilgili düþünceleri Tunus’ta gördüklerine deðil, orayla ilgili önceki yargýlarýna dayanýr. Benzer ifadeler Said’in Þarkiyatçýlýk’ýnda da bolca yer alýr. Edward Said Doðu’ya yapýlan yolculuklardaki imgelerin oradaki gözlemlere deðil yazarlarýn Avrupalý önyargýlarýna dayandýðýný vurgular.

“Postmodernizmin babasý” Nietzsche’den baþlayarak Michel Foucault ve Jacques Derrida’ya, J. L. Borges, Salman Rushdie, Orhan Pamuk gibi edebiyatçýlardan günümüzün önemli düþünürleri Julia Kristeva, Jean Baudrillard ve Slavoj Zizek’e, modernlik (ve Þarkiyatçýlýk) sonrasý Ýslam algýsýna odaklanan Almond, bu yazarlarýn bütün “iyi niyetli” çabalarýna raðmen eski önyargý, cehalet ve indirgemecilikten kurtulamadýðýný ortaya koyuyor. Yazarýn en önemli eleþtirisi de günümüzün müslüman aydýnlarýna. Postmodernizmin Batý eleþtirisini ve Ýslam’a teveccühünü samimi bulmayan Almond sadece postmodern temsilde Ýslam’ýn Batýlý için deðiþmediðini söylemekle kalmýyor; ayrýca Doðulu, müslüman aydýnýn postmodernizme olan eðilimini de eleþtiriyor. Almond’a göre Avrupamerkezci, modernist Batý Þarkiyatçýdýr ve postmodern eleþtirel söylem de bu mirasýn varisinden baþka bir þey deðildir. Dahasý yazara göre postmodern eleþtiriyle Avrupamerkezli oyun sona ermemiþ, ikinci bir aþamaya geçmiþtir.

Bir süre Erciyes ve Boðaziçi  üniversitelerinde de ders veren Ian Almond þu anda Almanya’da Ýngiliz ve Amerikan filolojisi öðretiyor. Radical Philosophy, The Journal of American Religion, Philosophy and Literature gibi akademik yayýnlarda postyapýsalcýlýk, tasavvuf ve Þarkiyatçýlýk gibi konularda yazan yazarýn ayrýca ilginç bir çalýþmasý daha var: Sufism and Deconstruction (Routledge, 2004.) Ýbn Arabi ve Derrida ekseninde tasavvufla yapýsökümü karþýlaþtýran yazarýn bu kitabý gibi New Orientalism adlý son çalýþmasý da Türkiye’de yayýncýsýný arýyor. —Celil CÝVAN

Türkiye’nin Zihin Tarihi

Ýslam büyük ve muhteþem bir medeniyetse eðer, Osmanlý da büyük ve muhteþem bir kültürdür. Bu mirasýn, her nasýlsa, bugün bize yaþayarak kalaný ile yetinsek bile; bu onun büyüklüðünü, sezgisel düzeyde de olsa, idrake yeterli. Osmanlý’nýn kuþatýcý estetik ve entelektüel mirasý üzerine yazýlanlar, maalesef, çoðu defa bilineni tekrarlamaktan veya deskriptif olmaktan öteye gitmiyor. Halbuki, onun sistemli, kavramsal ve analitik baðlamda yeniden inþasý gerekiyor. Þayet bu yapýlmazsa Osmanlý kültürünün büyüklüðünü, sezgisel idrakimize deðil, zihinsel idrakimize mâl etmemiz mümkün olamayacak.

Ýþte bu noktada doðan ihtiyaca karþýlýk Türkiye’nin Zihin Tarihi, Osmanlý kimliði ve kültüründen yola çýkarak Türkiye’nin zihin tarihini; dönemin aydýn ve entelektüelleri, edebiyatý, saray ve kent kültürü, Batýlýlaþma ve Oryantalizmle etkileþimi baþlýklarý çerçevesinde irdeliyor. “Türk Kültürü Üzerine Kuþatýcý Bir Söylev” alt baþlýðýyla sunulan çalýþma, Osmanlý kültürü ve zihin tarihinin, günümüz Türkiyesinin ve Türk toplumunun oluþumu üzerindeki etkisini Hilmi Yavuz’un engin birikimi ve kendine has üslubuyla sunuyor. Resmî ideolojinin ve arþiv belgelerinden yapýlan okumalarýn ötesinde bir medeniyetin ruhuna nüfuz ederek onu anlamaya çalýþan Yavuz, bambaþka bir Türkiye haritasý çiziyor.

Derleyen: Serhan Ada, H. Ayça Ýnce
Türkiye'de Kültür Politikalarýna Giriþ
Ýstanbul Bilgi Ünv., 2009, 264 s.


Avrupa'da yýllardýr gündemde ve uluslararasý etkinliklerin temel konusu olan kültür politikalarý çalýþmalarý, Türkiye'deki kýsa geçmiþinde önce sanat ve kültür çevrelerinde ele alýnýrken, sonralarý akademik alanda ve resmi kurumlar ve ilgili bakanlýk tarafýndan üzerinde durulan belirgin bir çalýþma alaný haline gelmiþ durumda. Kültür politikalarý alanýnda projeler yürüten, çeþitli üniversitelerde ders veren akademisyenlerin yazýlarýndan oluþan bu kitap, konuya bir giriþ niteliði taþýyor. Kitap, Ýstanbul'un 2010 Avrupa Kültür Baþkenti olmasýna az zamanýn kaldýðý þu günlerde, kapsamlý araþtýrmalarýn yolunu açmakta ve kültürel çeþitlilik, haklar ve kültürel demokrasi anlamýnda yeni bir tartýþma ortamýnýn açýlmasýnda katkýsý olacak bir kaynak niteliði taþýyor.

Donald Quataert
Osmanlý Ýmparatorluðu'nda Madenciler ve Devlet
Zonguldak Kömür Havzasý 1822- 1920
Çeviri: Azat Zana Gündoðan, Nilay Özok Gündoðan
Boðaziçi Ünv. Yay., 2009, 422 s.


Günümüzün önemli tarihçilerinden Donald Quataert, Zonguldak kömür madencilerini konu alan diðer yazarlardan farklý olarak, iþçilere devlet merkezli bir açýdan bakmak yerine, çalýþmasýnýn odaðýna madencileri, onlarýn çalýþma koþullarýný yerleþtiriyor. Kitap, Osmanlý toplumunda, aileleriyle birlikte toplam nüfusun yüzde doksanýný oluþturan ve ekonomik zenginliðin üreticisi olan iþçilerin, köylülerin ve diðer seçkin olmayan gruplarýn hayatlarýný anlatan emek tarihi alanýna önemli bir katkýda bulunuyor. Çalýþma, Zonguldak kömür havzasýnda çalýþan iþçilerin dramatik yaþamlarýnýn berrak bir resmini gözlerimizin önüne seriyor.

Louis-Antoine de Bougainville
Dünyanýn Çevresinde Yolculuk
Çeviri: Ömer Bozkurt
Yapý Kredi, 2009, 346 s.


Louis-Antoine de Bougainville (1729-1811), 18. yüzyýlda Batý Avrupa'da yeryüzü bilgisinin ve bilimlerin geliþimine katkýda bulunan, Aydýnlanma Çaðý'nýn çok yönlü –denizci, kâþif, bilgin, filozof, asker, diplomat– isimlerinden biri. Yolculuk edebiyatýnýn baþyapýtlarýdan sayýlan Bougainville'in 1766-1769 yýllarý arasýnda gerçekleþtirdiði yolculuðunun anlatýsý olan Dünyanýn Çevresinde Yolculuk, sömürgeciliðin tarihi olarak da okunuyor. Eser, tarihsel ve edebi niteliklerinin yanýsýra, 18. yüzyýlda denizdeki protokol kurallarý, sömürge yönetimleri ve sömürge tarihi hakkýnda önemli bilgiler vermesi nedeniyle, yolculuk edebiyatýnýn baþyapýtlarý arasýnda yer alýyor.

Nasîruddîn Tûsî
Seçkinlerin Ahlâký
Çeviri: Anar Gafarov
Ýz, 2009, 135 s.


Ýslâm entelektüel geleneðinin seçkin simalarýndan olan Nasîruddîn Tûsî, felsefi ahlâka dair eserleriyle Osmanlý ahlâk düþüncesini de etkileyen mütefekkirlerden biri. Seçkinlerin Ahlâký, Tûsî'nin pratik ahlâka dair iki eserini içeriyor: Evsâfu'l-Eþrâf ve er-Risâletü'n-Nasîriyye. Onun tasavvuf alanýndaki temel yapýtý olan Evsâfu'l-Eþrâf Hakk'a ulaþmak üzere seyr u sülûk ehlinin ve evliyanýn yöntemi gereði yapýlan manevî yolculuðu anlatýr. er-Risâletü'n-Nasîriyye ise filozofça yaþamanýn esaslarýný, insaný mutlu kýlabilecek erdemleri ve bu baðlamda dinin rolünü konu edinir.


radyobeyan