Siret Ansiklopedisi
Pages: 1
Evlilikteki Hedefler By: saniyenur Date: 06 Haziran 2012, 16:56:02
Evlilikteki Hedefler

(a) Ýnsan Neslinin Devamý: Kur'an-ý Kerim þöyle buyurur: "Ey insanlar! Sizleri bir tek

þahýstan yaratan, o þahýstan da eþini vücuda getiren, ikisinden birçok erkeklerle kadýnlar üreten Rabbinizden korkun ve günaha gir­mekten sakýnýn." (4: 1). Bakara Suresi'nde ise: "Kadýnlarýnýz, çocuk yetiþtiren ekin tar-lanýzdýr. O halde tohum ekilen tarlanýza, na­sýl isterseniz öyle varýn. Kendileriniz Ýçin ile­riye hazýrlýk yapýn; önceden iyi ameller gön­derin. Allah'tan korkun ve muhakkak onun huzuruna varacaðýnýzý bilin. Takva sahibi müminlere Cenneti müjdele." (2: 223).

(b) Ýffetin Korunmasý:Mâide Suresi'nde þöy­le okuyoruz: "Namuslu, zina yapmamýþ ve gizli dostlar edinmemiþ olduðunuz halde, müminlerden hür ve iffetli kadýnlarla, sizden önce kendilerine kitap verilenlerden yine hür ve iffetli kadýnlarý, mehirlerÝni verip nikahlayýnca, onlar size helâldir." (5: 5). Nisa Su­resi'nde de þunlar buyurulur: "Onun için fuhuþta bulunmayarak, gizli dost da edinmi-yerek namuslu yaþadýklarý halde, o cariyele­ri sahiplerinin izniyle nikah ediniz ve mehir-lerini güzellikle kendilerine veriniz." (4: 25).

(c)  Huzur ve Muhabbet Kaynaðý: Rum Su­resi'nde þunlarý buluruz: "Yine O'nun alâmetlerindendir ki, kendilerine meyil ve ülfet edesiniz diye, sizin için, kendi cinsinizden zevceler yarattý ve aranýzda bir sevgi ve bir merhamet icat etti. Þüphesiz ki bunda, dü­þünecek bir kavim için alâmetler var." (30: 31). A'râf Suresi'nde de: "Sizi bir nefisten yaratan ve bu nefisten de, gönlü kendisine meyledip rahat etsin diye, zevcesini yaratan O'dur." (7: 189).

(d) Evlilikte Ýmanýn Önemi: Bakara Suresi­nde þöyle geçer: "Ey müminler! Allah'a or­tak koþan kadýnlarla, onlar iman etmedikçe evlenmeyin. Ýmaný olmayan bir kadýn, sizi imrendirse bile, iman etmiþ bir cariye elbet­te ondan daha hayýrlýdýr. Müþrik erkekler de iman etmedikçe onlara mümin kadýnlarý ni­kahlamayýn; bîr kâfir size hoþ görünse bile. Mümin köle elbette ondan daha hayýrlýdýr. Onlar sizi cehenneme çaðýrýrlar. Allah ise iz­niyle Cennet'e ve maðfirete davet ediyor da ayetlerini insanlara beyan buyuruyor. Gerek ki düþünüp ibret alsýnlar." (2: 221).

Ve Nûr Suresi'nde: "Kötü sözler, kötü kim­seler için; kötü kimseler de, kötü söz ve iþler Ýçindir. Temiz olan söz ve iþler ise, temiz kim­selere ve temiz olan kimseler de, temiz söz ve iþlere lâyýktýr." (21: 26). Yine ayný surede: "Zina eden. bir erkek, ancak zina eden bir kadýnla, veya bir müþrike ile evlenmek ister. Zina eden bir kadýný da, ancak zina eden bir erkek veya müþrik bir kimse nikah etmek is­ter." (24: 3).

(e) Yasaklanmýþ Evlilikler: Ýslâm, Nisa Sure­si'nde belirtildiði gibi, bazý akrabalarla ev­lenmeyi yasaklar: "Bir de babalarýnýzýn ni­kahladýðý kadýnlarý kendinize nikahlamayýn.

Cahiliyyet devrinde geçen affedilmiþ geçmiþ­tir. Þüphe yok ki o, pek çirkindi; Allah'ýn buðzuna sebepti, o ne fena bir âdet idi!... Si­ze þunlarý nikahlamak haram kýlýndý: Ana­larýnýz, kýzlarýnýz, kýz kardeþleriniz, halalarý­nýz, teyzeleriniz, erkek ve kýz kardeþlerinizin kýzlarý, süt analarýnýz, süt kýzkardeþleriniz, karýlarýnýzýn analarý, kendileriyle zifafa gir­diðiniz karýlarýnýzdan olma himayenizdeki üvey kýzlarýnýz. Eðer üvey kýzlarýnýzýn ana-larýyla zifafa girmemiþ iseniz onlarla evlen­menizde size bir günah yoktur. Öz oðullarý­nýzýn zevceleri ile evlenmeniz ve iki kýzkar-deþi birlikte nikahlamanýz da haramdýr. An­cak cahiliyyet devrinde geçen affedilmiþ geç­miþtir. Allah, þüphesiz ki cahiliyyet devrin­de olan kötü iþleri baðýþlayýcý, Ýslâm'da ita­at edenlere merhamet edicidir.

Sahip olduðunuz cariyeler müstesna, diðer bütün nikâhlý kadýnlarla evlenmeniz size ha­ram kýlýndý. Bunlar üzerinize Allah yazýsý olarak haramdýr. Haram kýlýnanlarýn dýþýn­da kalanlar size helâl kýlýndý. O halde, on­lardan hangisi ile faydalandýnýzsa mehirlerini kendilerine verin ki, farzdýr. O mehri takdir edip, kesiþtikten sonra, aranýzda anlaþmanýz­da da size bir günah yoktur. Þüphesiz ki Al­lah, kemal üzere bilendir, gerçek hüküm ve hikmet sahibidir.

Sizden her kim, hür olan mümin kadýnlarý nikâh edecek bir zenginliðe kudreti olmaz­sa, ona da ellerinizin altýndaki mümin cari­yelerinizden efendilerinin rýzasý ile nikahla­mak var. Allah, imanýnýzý çok iyi bilendir.

Hep biribirinizdensinÝz. Onun için fuhuþta bulunmayarak, gizli dost da edinmiyerek na­muslu yaþadýklarý halde, o cariyeleri sahip­lerinin izniyle nikâh ediniz ve mehirlerini gü­zellikle kendilerine veriniz. Eðer onlar, evlen­dikten sonra bir fuhuþ yaparlarsa, o vakit hür kadýnlar üzerine gerekli bulunan ceza­nýn yarýsý kendilerine lâzým gelir. Bu cariye hikâhlama müsaadesi, sizden zinaya düþme korkusunda bulunanlar içindir. Sabretmeniz !se, sizin için daha hayýrlýdýr. Allah çok baðýþlayýcýdýr, çok merhamet edicidir." (4: 22-25).

(f) Poligami (çok evlilik): Ýslâm yasak iliþ­kilere de, metres tutmaya da izin vermez, sa­dece evlilik yoluyla olan iliþkilere müsaade eder. Ýnsan tabiatýný gözönüne alarak, dört hanýma kadar izin verir. "Eðer yetim kýzla­rýn haklarýný gözetemiyeceðinizden korkar-sanýz, size helâl olan dîðer kadýnlardan iki­þer ikiþer, üçer üçer, dörder dörder nikah edin; ve eðer bu þekilde de adalet yapama­yacaðýnýzdan korkarsanýz bir tane seçin ya­hut sahip olduðunuz cariyelerle yetinin. îþte bu bir zevce, yahut cariyelerle yetinmeniz adaletten çýkmamanýza daha yakýndýr." (4: 3). Ve yine ayný surede: "Kadýnlar arasýnda sevgide eþitlik yapmaya hýrs gösterseniz bi­le, asla buna gücünüz yetmez. O halde büs­bütün birine meyledip diðerlerini askýda kal­mýþ gibi býrakmayýn. Eðer nefsinizi düzeltir ve haksýzlýktan sakýnýrsanýz gerçekten Allah, günahlarýnýzý çok baðýþlayýcýdýr, çok merha­met edicidir' (4: 129).

(g) Herbirinin Haklan ve Yükümlülükleri:

Ýslâm, toplumundaki rollerine göre, karý/ko­caya özel haklar verir:

1- Genel: Bakara Suresi'nde þöyle okuyoruz: "Erkeklerin kadýnlar üzerindeki haklarý gi­bi, kadýnlarýn da onlar üzerinde haklan var­dýr. Yalnýz erkekler, kadýnlar üzerine daha üs­tün bir dereceye sahiptirler." (2: 228). Ve Ni­sa Suresi'nde: "Erkekler, kadýnlar üzerine idareci ve hâkimdirler. Çünkü Allah, birini, diðerinden üstün yaratmýþtýr. Bir de erkek­ler inallarýndan harcamaktadýrlar. Ýyi kadýn­lar, itaatkârdýrlar ve Allah kendilerini koru­duðu cihetle, kocalarýnýn gýyabýnda ýrz ve mallarýný muhafaza ederler." (4: 34).

2- Kocanýn vazifeleri: Birincisi, Nisa Suresi­nde: "O halde, onlardan hangisi ile faydalandýnýzsa mehirlerini kendilerine verin ki, farzdýr. O mehri takdir edip kesiþtikten son­ra, aranýzda anlaþmanýzda da sîze bir günah yoktur." (4: 24). Yine ayný surede: "Nikâh ettiðiniz kadýnlarýn mehirlerini seve seve ve­rin. Þayet ondan bir kýsmýný gönül hoþluðu ile kendileri size baðýþlarsa, onu afiyetle, ra­hatça yiyin." (4: 4). Ýkincisi, Bakara Suresi1 nde belirtilir: "Onlarý, zengin olan kudreti­ne göre, fakir olan da gücü yettiði kadar gü­zellikle faydalandýrsýn. Bu, ihsan edenler üze­rine borç bir haktýr." (2: 236). Talâk Suresi­nde: "Geniþliði olan (boþanmýþ kadýnlara ve süt annelere), geniþliðinden nafaka versin; rýzký dar olan da, Allah'ýn ona verdiðinden harcasýn." (65: 7). Üçüncüsü, Nisa Suresi­nde açýklanýr: "Onlarla iyi geçinin. Eðer, kendilerinden hoþlanmadýnýzsa, olabilir ki bir þey sizin hoþunuza gitmez de Allah on­da birçok hayýr takdir etmiþ bulunur?' (4: 19). Tegabûn Suresi'nde: "Ey iman edenler! Haberiniz olsun ki, zevcelerinizle evlâtlarýnýz­dan bir kýsmý, size bir nevî düþmandýr. O hal­de onlardan sakýnýn. Bununla beraber afv eder, kusurlarýna bakmaz, günahlarýný örter­seniz, þüphe yok ki Allah, Gâfur'dur, Ra. him'dir." (64: 14). Bakara Suresi'nde: "Siz kadýnlarý boþadýðýnýz zaman, iddetlerini bi­tirmeye yakýn, onlarý ya iyilikle tutun veya iyilikle boþayýn. Yoksa haklarýna tecavüz için zararlarýna olarak tutmayýn. Bunu kim ya­parsa, nefsine zulmetmiþ olur. Sakýn Allah'ýn ayetlerini þaka yerine tutmayýn." (2: 231).

3- Eþ Olarak Kadýnlarýn Vazifeleri: Birinci­si; Nisa Suresi'nde belirtildiði þekilde þöyle­dir: "Ýyi kadýnlar itaatkârdýrlar ve Allah'ýn kendilerini koruduðu cihetle kocalarýnýn gý­yabýnda ýrz ye mallarýný muhafaza ederler." (4: 34). Ýkincisi; Yine ayný surede: "Eðer bir kadýn, kocasýnýn geçimsizliðinden veya yüz çevirmesinden endiþe ediyorsa, bir anlaþma Ýle aralarýný düzeltmelerinde karý-koca üze-rina günah yoktur. Sulh en hayýrlý bir iþtir. Zaten nefislerde kýskançlýk hazýrlanmýþtýr. Eðer Ýyi geçinip arayý düzeltir, zulüm ve ge­çimsizlikten sakýnýrsanýz, elbette Allah, ya­pacaðýnýz her þeyden tamamen haberdardýr?' (4: 128). Üçüncüsü; tekrar Nisa Suresi'nde: "Fenalýk ve geçimsizliklerinden korktuðunuz kadýnlara gelince: Önce kendilerine öðüt ve­rin. Sonra uslanmazlarsa, kendilerini yatak­larýnda yalnýz býrakýn. Yine dinlemezlerse (hafifçe) dövün. Size itaat ettikleri takdirde kendilerini incitmeye bir bahane aramayýn." (4: 34).

4- Barýþma: Ayný surede þunlarý okuyoruz: "Eðer karý-kocanýn arasýnýn açýlmasýndan endiþeye düþerseniz bir hakem erkeðin aile­sinden ve bir hakem de kadýnýn ailesinden kendilerine gönderin. Bu mutavassýt hakem­ler, gerçekten barýþtýrmak isterlerse, Allah, karý-koca arasýndaki dargýnlýk yerine geçim verir. Þüphesiz ki Allah hakkýyla bilendir, her þeyin aslýndan haberdardýr?' (4: 35).

5- Evlenme ve Boþanma Haklan: Ýslâm, ka­rý ve kocaya, evlilik ve boþanma meselelerinde eþit haklar verir ve özellikle kocaya tavsi­yesi; þefkat ve cömertlikle muameledir.

(h) Genel Kurallar: Ýslâm, toplumda iyilik ve Ýffeti sürdürmek ve desteklemek için belirli genel kurallar koymuþtur: "Mümin erkeklere söyle, gözlerini haramdan beri alsýnlar ve ýrz­larýný zinadan korusunlar. Bu, kendileri için daha temizdir. Muhakkak ki Allah, onlarýn bütün yaptýklarýndan haberdardýr. Mümin kadýnlara da söyle, gözlerini haramdan sa­kýnsýnlar, ýrzlarýný korusunlar, zinetlerini açýp göstermesinler. Ancak bunlardan kendiliðin­den görünmesi zaruri olan müstesnadýr. Baþ örtülerini yakalarýnýn üzerine koysunlar. Zi­netlerini ancak þu kimselere göstersinler: Ko­calarýna, yahut babalarýna, yahut kocalarý­nýn babalarýna, yahut kendi oðullarýna, ya­hut kocalarýnýn oðullarýna, yahut kendi oðul­larýna, yahut kocalarýnýn oðullarýna, yahut kendi erkek kardeþlerine, yahut erkek kardeþ­lerinin oðullarýna, yahut kýz kardeþlerinin oðullarýna, yahut müslüman kadýnlarýna, ya­hut ellerindeki cariyelere, yahut ihtiyacý ol­mayan acuzelere, yahut henüz kadýnlarýn giz­li yerlerinin farkýna varmamýþ olan çocuk­lara. Gizledikleri zinetleri bilinsin diye, ayak­larýný da vurmasýnlar. Ey müminler! Hepi­niz Allah'a tövbe edin ki, dünya ve ahiret sa­adetine kavuþasýnýz." (24: 30-31). Ýnsanlarý ahlâksýzlýktan caydýrmak için, suçlularýna ce­za öngörülür: "Zina eden kadýnla, zina eden erkeðin herbirine yüz deðnek vurun. Allah'a ve ahiret gününe inanýyorsanýz, bunlara Al­lah'ýn dini hususunda merhametiniz tutma­sýn. Müminlerden bir topluluk da, bunlarýn ceza tatbikinde þahit olsun."" (24: 2).

Ebeveyn ve Akrabalar: Sosyal yapýdaki ikinci Önemli birim, ebeveyn ve akrabalardýr. Ýslâm onlarýn da haklarý üzerinde durur ve onlara karþý iyi kalpli müþfik olmaya çaðýrýr: "Biz, insana, ana babasýný da tavsiye ettik. Anasý, onu, meþakkat üstüne meþakkatle taþýmýþtýr. Sütten kesilmesi de iki sene içindedir: 'Hem bana, hem de ana babana þükret, dönüþ ve geliþ ancak banadýr? " (31: 14). Ýsrâ Suresi­nde þunlarý okuruz: "Rabbin kesin olarak þunlarý emretti: Ancak kendisine ibadet edin, ana babaya güzellikle muamele edin, eðei onlardan biri veya ikisi, senin yanýnda ihti­yarlýk haline ulaþýrsa, sakýn onlara öf bile de­me ve onlan azarlama. Ýkisine de iyi ve yu­muþak söz söyle. Ýkisine de acýyarak tevazu kanadýný indir ve þöyle de: 'Ey Rabbim! On­lar, beni küçükken terbiye edip yetiþtirdikle­ri gibi, sen de kendilerine merhamet et.' " (17: 23-34).

Nahl Suresi'nde þunlarý okuyoruz: "Muhak­kak ki Allah, adaleti, ihsaný ve akrabaya ver­meyi emrediyor." (16: 90). Ýsrâ Suresi'nde: "Akrabaya, yoksula ve yolda kalmýþa hak­kýný ver." (17: 26). "Mala olan sevgisine rað­men, malý akrabaya, yetimlere, yoksullara, yolda kalmýþlara, dilenenlere, köle ve esirle­re harcayan, namazý gereði üzere kýlan ve ze­kâtý veren kimsenin; ahidleþtikleri zaman sözlerine sadýk kalanlarýn, ihtiyaç ve sýkýntý hallerinde, cihad ve savaþlarda sabredenlerin hayrýdýr?' (2: 177) Nisa Suresinde de þöyle bu-yurulur: ' 'Anaya, babaya ve akrabaya da iyi­lik edin?' (4: 36).

Fakat ana-babaya itaat, onlarýn dünyalýk ih­tiyaçlarýný karþýlamak ve iyi muamele etmek üzere yapýlýr, inançsýzlýða deðil...: "Bunun­la beraber, ana-baban, bilmediðin bir þeyi, bana ortak koþman için seni zorlarlarsa, bu takdirde kendilerine itaat etme. Onlara, dün­yada iyi bir þekilde sahiplik et ve bana yö­nelenin yolunu tut" (4: 36).

Fakir ve Muhtaçlar:Sosyal yapýnýn üçüncü birimi, toplumun zayýf üyeleri olan ve cemi­yetin iyiliðine, cömertliðine ve yardýmýna ih­tiyacý bulunan fakir ve muhtaçlardýr. Kur'-an-ý Kerim onlara büyük Önem vermiþ ve on­larýn menfaatlerini gözetmeyen insan ve top­lumlarý ayýplamýþtýr; "ölünün terekesi (mi­rasý) bölünürken vereseden olmayýp ölüye ya­kýnlýðý bulunanlar, yetimler ve yoksullar ha­zýr bulunurlarsa, gönüllerini almak için, o bölünen maldan kendilerine bir þey verin ve onlara güzel söz söyleyin! Bakara Suresi'nde: "Malý (fakir) akrabaya, yetimlere yoksullara, yolda kalmýþa, dilenenlere, köle ve esir­lere harcayanlarýn... hayrýdýr." (2: 177).

Bu insanlara karþý müþfik ve cömert olma­yanlar, þiddetli bir cezayla uyarýlýrlar: "Gör­dün mü o hesap gününü inkâr edeni!... Ýþte bu kimsedir ki, itip kakýyor yetimi; yoksulu yedirmeye de teþvik etmez." (107: 1-3). Nisa Suresi'nde: "Anaya babaya iyilik edin; ak­rabaya da, öksüzlere de, yoksullara da..." (4: 36). Ayný surede: "Yetimlere balið olduklarý zaman mallarýný verin. Helâli, harama deðiþ­meyin." (4: 2). Ve yine ayný surede: "Yetim­lerin mallarýný zulmen yiyenler karýnlarýna ancak bir ateþ yerler ve yakýnda alevli bir ate­þe gireceklerdir." (4: 10).

Genelde Toplum: Sosyal yapýnýn dördüncü cephesi, genel olarak toplumun kendisidir. Ýslâm, toplumun bütün mensuplarýnýn iyi ve cömert muamele etmesi için açýk direktifler verir. Mensuplarýnýn, cemiyete borçlu otduk-farý görevlerini yerine getirmesine ve birbir­lerinin haklarýna riayet etmelerine büyük önem verir. Onlar, iyilik etmek ve fenalýktan sakýnmak hususunda birbirleriyle yardýmlaþ-malî, günah iþlemek ve haddi aþmak üzerin­de yardýmlaþmamahdýrlar (5: 2). "Bütün müminler, birbirlerinin yardýmcýlarýdýr." (9: 71). "Ýnsanlara güzellikle söyleyin." (2: 83). "Ayetlerimize iman edenler sana geldiði za­man þöyle de: 'Allah'ýn selâmeti üzerinize ol­sun' Rabbiniz size rahmet ve merhamet va­at buyurdu." (6: 54). "BÝr selâmla selâmlan-dýðmýz zaman, siz ondan daha güzeli ile kar­þýlýk verin veya aynýyla mukabele edin." (4: 86). "Ýki kardeþinizin aralarýný düzeltin!' {49: 10). "Birbirinizden ayrýlýp daðýlmayýn." (3: 103). "Müminler ancak kardeþtirler. Birbi­rinizi ayýplamayýn ve kötü lâkaplarla atýþma­yýn." (49: 10-11).

Kur'an-ý Kerim, diðer insanlarýn haklarýndan da þu þekilde bahseder: "Allah'a ibadet edin ve ona hiçbir þeyi ortak koþmayýn. Sonra anaya ve babaya iyilik edin; akrabaya da, ök­süzlere de, yoksullara da, yakýn komþuya da, yakýn arkadaþa da, yolda kalmýþa da, ellerinizdeki kölelere de... Allah, kurumlu ve bö­bürlenen kimseleri sevmez." (4: 36). .Ve Töv­be Suresi'nde þöyle buyurulur: "Zekâtlar Al­lah tarafýndan bir farz olarak ancak þunlar içindir: Fakirler, miskinler, zekât toplayan­larý, kalpleri müslümanhða ýsýndýrýlmak is­tenenler, köleler, borçlular, Allah yolunda-kiler ve yolda kalmýþlar, Allah Alîm'dir, Ha-kîm'dir." (9: 60).

Peygamber'ýn þu hadis-i þerifleri, bu ko­nuya açýklýk getirmiþtir: "Sizin hiçbiriniz, kendisi için istediðini, (din) kardeþi için de istemedikçe gerçek mümin olamaz." "Müs­lüman toplum, karþýlýklý sevgi ve ilgi konu­sunda bir vücut gibidir. Vücudun bir uzvu, acý çekerse, bütün beden ona uykusuzluk ve ateþle cevap verir.". "Bir müminin, diðer bir müminle iliþkisi, bir binanmki gibidir, bir parçasý diðerini kuvvetlendirir." (Miþkât).

Böyle bir öðreti, bir toplumda, yüksek sevi­yelerde iyilik, hayýr ve adalet oluþmasýna yar­dým eder ve sadakatle çalýþarak, kültür ve medeniyetlerinin zenginleþmesinden hoþla­nan bütün mensuplara bariz, emniyet ve mutluluk vaadeder.

Evrensel Cemaat: Bu da, toplum yapýsýnýn beþinci ve son cephesidir. Ýslâm'ýn milletle­rarasý iliþkileri, bütün insanlýðýn, ayný oriji­ne sahip olduðu gerçeðine dayanýr. Bunun için, insan olarak, onlarýn hepsi eþittir. Ve hem bireysel, hem de kollektif seviyede bir­birleriyle samimi ve dostça iliþkileri sürdür­melidirler (4:. 1). Karþýlýklý anlaþma ve söz­leþmelere saygý duymalýdýrlar (6: 91). Diðer insanlara dürüstçe muamele etmeli (16: 92), düþmanlarýna karþý bile adaleti yerine getir­meli ve tarafsýzlara saygý göstermeli (4: 89-90). Barýþýn tesisi ve idamesi için hiçbir ça­badan kaçýnmamalý (8: 61) ve bunlarý insan kardeþliði adýna yapmalýdýrlar (49: 3).

Eðitim: Ýslâm, Tevhid (Allah'ýn Birliði) inan­cýnýn üzerinde ehemmiyetle durur ve onun eðitiminin amacý, Rablerinin isteklerine gö­re düþünen, planlayan ve hareket eden, Allah'a muti ve doðru kullar oluþturmaktýr, pratikte, gayesi, herkes için iyilik, fazilet ve adalet sistemi tesis etmektir, öyle ki insan­lar, tam bir güvenlik içinde, mutlu ve kana­atkar bir hayat sürdü rebilsinler. Þu sözlerle temjzlik derecesini ortaya koyar: "Rabbini yücelt, giydiklerini temiz tut, kötü þeyleri ter­ke devam et. Yaptýðýn iyiliði çok görerek ba­þa kakma. Rabbinin rýzasý için sabret!" (74:3-7).

Kur'an-ý Kerim, eðitimiyle ne tip insan oluþ­turmak istediðini gösterir: "Namaz kýlan o kimseler ki, onlar namazlarýna devamlýdýr­lar, yoksul ve yoksuna belirli bir hak taný­yanlar, onlar ki, hesap gününü tasdik eder­ler. Onlar ki, Rablerinin azabýndan korkar­lar; çünkü Rablerinin azabýnda^ emin bulu­nulmaz. Onlar ki, avret yerlerini korurlar. Ancak zevcelerine ve cariyelerine müstesna... Bu sýnýn aþmak isteyenler iþte onlar aþýn gi­denlerdir. Onlar ki, emanetlerine ve verdik­leri söze riayet ederler. Onlar ki, þahitlikle­rinde dürüstlük yaparlar. Onlar ki, namaz­larýný gözetirler. Ýþte bunlar, Cennet'lerde ik­ram olunanlardýr." (70: 23-35).

Sonra, Allah'a þüretmeyen ve O'nun istedi­ðinden tamamen farklý olanlara ait bir ör­nek verir: "Fakat insan, her ne zaman Rab-bÝ, onu imtihan edip de ona ikram eyler, ni­metler verirse; o vakit: 'Rabbim bana ikram etti.' der. Ama her ne zaman, onu imtihan edip de rýzkýný kendisine daraltýrsa; o vakit de: 'Rabbim bana hor baktý' der. Hayýr, doð­rusu siz yetime cömert davranmýyorsunuz. Miskini de yedirmeye birbirinizi teþvik etmi­yorsunuz. Mirasý, helâl haram ayýrmadan yi­yorsunuz. Malý da pek çok seviyorsunuz." (89: 15-20).

Bu ayetler, bir Ýslâm toplumunda eðitimin amacýný ve felsefesini izah eder.




radyobeyan