Orta Vadeli Program By: hafiza aise Date: 05 Haziran 2012, 11:48:40
Orta Vadeli Program: Temkinli ve gerçekçi
Semih YILDIRIM • 56. Sayý / EKONOMÝ
Orta vadeli programa baktýðýmýzda bütçede çok güçlü bir düzelmeden bahsedemiyoruz. Bu aslýnda popülist olmayan ve oldukça gerçekçi bir beklenti. 2002 ile 2007 arasýnda gerçekleþen büyümenin lokomotifi olan mali disiplin ise kriz nedeniyle tamamen kaybedilmiþ görülüyor.
Yaz baþýndan bu yana ekonomi çevrelerinde açýklanmasý merakla beklenen Orta Vadeli Program 17 Eylül’de ekonomiden sorumlu Devlet Bakaný Ali Babacan tarafýndan nihayet açýklandý. Önümüzdeki üç yýlda ekonomik gidiþatýn nasýl olacaðýna dair öngörüleri ve ekonomide uygulanacak politikalarý içeren programýn temel hedefleri arasýnda kriz ortamýnda bozulan kamu dengelerini düzeltip özel sektör öncülüðünde yeniden büyümeyi saðlamak ve istihdamý artýrýp enflasyondaki düþüþ eðilimini devam ettirmek var. Kriz sonrasý belirsizliði azaltacak makro politikalarý içeren programýn hedefleri genel olarak gerçekçi bulunsa da, beklentileri ne kadar karþýladýðý konusunda kamuoyunda görüþ farklýlýklarý oluþmuþ durumda. Yaygýn kanaate göre orta vadeli yol haritasý bu haliyle kriz sonrasý Türkiye’nin yola IMF’siz devam etmek istediðine iþaret ediyor.
Büyüme oraný eksi 6
Açýklanan programýn hedefleri arasýnda en dikkat çekici nokta, 2009 yýlý için öngörülen yüzde 6 ekonomik küçülme oldu. Hatýrlayacaðýnýz üzere kriz öncesi hazýrlanan 2009 yýlý bütçesinde Hükümet yüzde 4 büyüme öngörmüþ, daha sonra bu rakamý eksi 3,6 olarak revize etmiþti. Bugüne kadar ekonomi kulislerinde daralmanýn en fazla yüzde 5-5,5 olacaðý konuþuluyordu. Bu durum göz önünde bulundurulduðunda yüzde 6 daralma tahminiyle hükümet birçok piyasa tahmincisinin de önüne geçmiþ bulunuyor. IMF tarafýndan 2009 yýlý için global ölçekte ortalama yüzde -1,4 büyüme beklentisi göz önünde bulundurulduðunda, öngörülen büyüme rakamlarý krizin Türkiye’yi teðet geçmediðini teyit ediyor. Yeni programda ekonominin 2010’da büyüme sürecine girmesi ve sonrasýnda büyümenin ivme kazanmasý öngörülse de toparlanmanýn yavaþ ve kademeli bir seyir izlemesi bekleniyor.
Bütçe açýðý 62,8 milyar
Programda öne çýkan diðer önemli öngörülerden biri ise 2009 yýlýnda bütçenin 63 milyar lira açýk verecek olmasý. Revize edilmeden önce bu yýlýn baþýnda 10 milyar TL olarak belirlenen bu rakam, çoðu ekonomist tarafýndan gerçekçi bulunmayýp 50 ila 60 milyar arasýnda olacaðý tahmin ediliyordu. Yýlýn ilk sekiz ayýnda bütçe açýðýnýn 31 milyar lira olarak gerçekleþtiði göz önünde bulundurulduðunda kalan dört ayda açýðýn ikiye katlanmasý bekleniyor. Programa göre 2008’de yüzde 1.8 olan bütçe açýðýnýn Gayri Safi Yurtiçi Hasýla’ya (GSYH) oraný bu yýl yüzde 6.6, 2010’da yüzde 4.9, 2011’de yüzde 4, 2012’de ise yüzde 3.2 olacak.
Bütçeye gelir tarafýndan bakýldýðýnda durum çok fena deðil. 2008’in ayný dönemiyle karþýlaþtýrdýðýmýzda 2009’un ilk yarýsýnda bütçe gelirlerinde 146 milyar TL’den 140 milyar TL’ye doðru küçük bir düþüþ var. Ekonominin ilk altý ayda yüzde 10 küçüldüðü ve hükümetin ekonomiyi canlandýrmak için önemli vergi indirimlerine gittiði bu dönemde sadece yüzde 4,4’lük bir azalma aslýnda oldukça olumlu bir geliþme.
Ayný þeyleri giderler tarafý için söylemek pek mümkün gözükmüyor. Geçmiþte ödenen yüksek faiz rakamlarýndan dolayý bütçenin gider kýsmýný genelde faiz kalemi bozardý. Yýlýn ilk sekiz ayýnda faiz dýþý giderler yüzde 23,8 artarken faiz harcamalarýndaki artýþ yüzde 11,6’da kalmýþ. Ýlginçtir; ilk sekiz ayda yüzde 10 küçülen ekonomide kamunun personel giderleri yüzde 17 artmýþ. Bu gider kalemindeki artýþýn yerel seçimler öncesi geçici kadrolardan kalýcý kadrolara geçirilen personelden kaynaklandýðý biliniyor. Cari transferler ise yüzde 35,8’lik artýþ ile 44.3 milyar TL'den 60.1 milyar TL'ye yükselmiþ. Kriz nedeniyle prim gelirlerinde önemli düþüþ yaþayan Sosyal Güvenlik Kurumu’nun gelir ile gideri arasýndaki farkýn bütçeden ve cari transferler yoluyla kapatýldýðý anlaþýlýyor.
Enflasyon düþerken iþsizlik yerinde sayýyor
Program döneminde özel sektörün istihdam artýrýcý yatýrýmlarýnýn da etkisiyle yaklaþýk 1,3 milyon kiþiye yeni istihdam yaratýlmasý öngörülüyor. Bu da 2012 yýlýna kadar ekonomiye her yýl eklenen yeni iþgücü katýlýmýný karþýlayabilecek bir istihdam olanaðý manasýna geliyor. Ýþsizlik oranýnýn yýl sonunda 14,8’e çýkmasý, 2012'de yüzde 13.3'e gerilemesi bekleniyor. Diðer bir ifade ile program döneminde iþsizlik konusunda bugünkü duruma göre herhangi bir iyileþme söz konusu deðil.
Kiþi baþýna gelir 8.456 dolar
2008 yýlýnda kiþi baþýna düþen (GSYH) 10,436 dolardý. Programa göre kiþi baþýna gelir bu yýl 8 bin 456 dolara inecek ki, bu yýlýn ikinci çeyrekteki GSYH’ya göre kiþi baþýna gelir 9 bin 50 dolar olarak gerçekleþtiðinden bu rakamýn yýlsonuna kadar yaklaþýk 600 dolar daha düþeceði tahmin ediliyor. Kiþi baþýna gelir 2008 seviyesine 2012 yýlýnda bile ulaþamayacak.
2008 yýlýnda 375 milyar liraya kadar inen AB tanýmlý borç stoku, krizin etkisi ile bu yýlsonunda 448 milyar liraya, 2010'da ise 504 milyar liraya çýkacak. Krizin ilk aylarýnda alýnan önlem ve uygulanacak teþviklerin hayata geçirilmesinde yaþanan gecikmeler nedeniyle 73 milyar TL artan borç yükü, her bir vatandaþýmýza düþen devlet borcunu bu yýl 1000 TL yükseltti.
Kredi notu deðiþti
Bütün bu olumsuz haberlerin arasýnda orta vadeli programýn açýklanmasýný takiben bir güzel haber, kredi derecelendirme kuruluþlarýndan geldi. Önde gelen uluslararasý derecelendirme kuruluþlarý S&P ve Moody's, Türkiye'nin azalan dýþ finansman riski çerçevesinde, ekonomik dayanýklýlýðýnýn artmasýný ve Orta Vadeli Program çerçevesinde de ekonomik politika belirsizliðinin azalmasýný gerekçe göstererek Türkiye'nin kredi notu görünümünü negatiften duraðana yükseltti. Kriz öncesi yaptýklarý yanlýþ derecelendirme ve deðerlendirmeler nedeniyle bir hayli eleþtirilen bu kuruluþlar halen Türkiye’nin notunu Mýsýr’ýn iki kademe altýnda tutuyor olsalar da bu konuda harekete geçmelerini olumlu bir geliþme olarak kaydedelim.
Sonuç olarak orta vadeli programa baktýðýmýzda bütçede çok güçlü bir düzelmeden bahsedemiyoruz ki, bu aslýnda popülist olmayan ve oldukça gerçekçi bir beklenti. 2002 ile 2007 arasýnda gerçekleþen büyümenin lokomotifi olan mali disiplin ise kriz nedeniyle tamamen kaybedilmiþ görülüyor. Artýk tüm dünyada benimsenmiþ olan yavaþ büyüme beklentisini esas alarak 2009 yýlýnda kaybettiklerimizi önümüzdeki üç yýlýn sonunda ancak telafi edebileceðiz.
Oldukça temkinli bir ekonomik büyüme öngörüsü üzerine kurgulanmýþ olan program, genel anlamda IMF’nin talepleriyle uyuþuyor fakat yeni bir stand-by anlaþmasý için yeterli olmayabilir. IMF yardýmý olmadan bu hedeflerin tutup tutmayacaðý ekonomi çevrelerinde sorgulansa da, Hükümet tarafýnda yeni bir anlaþma için çok fazla istek görülmüyor. Hükümet çevrelerinde adeta “biz elimizden geleni yaptýk, olursa olur olmazsa dünyanýn sonu deðil” havasý hâkim.
Programla alâkalý deðerlendirmeler her yorumcunun bakýþ açýsýna göre deðiþiklik arz etse de, elimizdeki ekonomik yol haritasýnýn önümüzdeki üç yýla ait belirsizlikleri önemli ölçüde azaltýp herkesin önünü biraz daha net görmesini saðladýðý kesin. Bu anlamda program Türkiye’nin uzun vadeli dengelerini koruyabilmesi açýsýndan önemli bir çapa görevi de yapacak. Bundan sonra yapýlmasý gereken mevcut programýn yardýmýyla mali disiplinden taviz vermeden deðiþen küresel ekonomik þartlara uygun sürdürülebilir büyüme hýzýný yakalamamýzý saðlayacak ekonomik modeli uygulamak olacak.