Baþyazý
Pages: 1
Ecel Gelmeden By: reyyan Date: 02 Haziran 2012, 14:48:15
Ecel Gelmeden


Mübarek Erol
| Ocak 2012 | BAÞYAZI


Dünyada deðiþmeyen tek hakikat ölüm. Hepimiz faniyiz, belli bir zamana kadar ecelimiz var, vaktimiz geldiðinde bu hayatý terk edeceðiz. Cenab-ý Mevlâ müberra kitabýmýz Kur’an-ý Kerim’de buyuruyor:

“De ki: Sizin kendisinden kaçtýðýnýz ölüm muhakkak sizi bulacaktýr. Sonra siz görüleni ve görülmeyen her þeyi bilen Allah’a döndürüleceksiniz. O size bütün yaptýklarýnýzý haber verecektir.” (Cuma, 8)

Ýnsanoðlu dünyaya dalmaya meyillidir, onun süsüne aþýrý derece baðlanýr ve ölümü hatýrlamaktan gafil olur. Hatta hatýrlatýldýðý zaman da hoþlanmayýp ondan kaçar, rahatsýz olur. Oysa Fahr-i Kâinat Efendimiz s.a.v. þöyle buyurmuþtur:

“Lezzetleri kesip atan ölümü çokça zikrediniz.” (Tirmizî; Nesaî; Ýbn Mâce)

Yani insan ölümü hatýrladýkça dünya hayatýnýn gelip geçici olduðunu bilir, ona göre davranýr. Kulluðunu yapar, Allah’a isyan etmez. O’nun huzuruna varacaðýný, yaptýklarýndan hesaba çekileceðini idrak eder.

Ölümü hatýrlamayanýn zararý sadece kendisine deðildir. Diðer insanlara da zarar verir. Tarihteki zalimlerin hepsi ölümden habersiz gibi davranmýþ, binlerce, yüzbinlerce insana zulmetmekten, hatta öldürmekten çekinmemiþtir. Günümüzde de böyledir.

Mümin kimse ölümü hatýrlamaktan korkmaz, kaçmaz. Nitekim Efendimiz s.a.v. “Ölüm müminin hediyesidir.” (Beyhakî; Hâkim) buyurmuþtur. Rabbine kul olmuþ, dünya imtihanýný geçmiþ kimse için ölüm elbette hediyedir. Bu yüzden Allah dostlarý ölümü vuslat, Allah’a kavuþma olarak bilmiþlerdir. Çünkü ölüm, mümin için her aný türlü badirelerle dolu dünya hayatýndan kurtulmaktýr.

Ýmam Gazalî rh.a. ölümü hatýrda tutmanýn en tesirli yolunu þöyle anlatýyor:

“Ölüm hatýrlamanýn en tesirli yolu, senden önce göçen akranlarýný, emsallerini çokça anman, onlarýn ölümlerini, yýkýlýp toprak altýna girdiklerini düþünmen; onlarýn makam ve mevkilerindeki güzel þekillerini gözünün önüne getirmendir. Sonra topraðýn onlarýn güzel suretlerini nasýl çürüttüðünü düþünmen, kabirlerde azalarýnýn nasýl birbirinden ayrýldýðýnýn hayale getirmen, kadýnlarýný dul, çocuklarýný nasýl yetim býraktýklarýný, mallarýný terk ettiklerini görmen, meclislerde boþ kalan yerlerine ibretle bakmanla olur.

Bir insan, ölen birinin bütün hayat safhalarýný ve hallerini düþünür: Nasýl neþelendiðini, koþuþturmalarýný, hayata dair ümitlerini, ölümü hiç hatýrlamadýðýný, dünyalýk þeylere aldanýþýný, kuvvetine ve gençliðine güveniþini, gülüþmeye, oyun ve eðlenceye meylediþini, önünde duran ve çabucak geliveren ölümden nasýl habersiz olduðunu hayal eder. Ýþte bu düþüncelere dalan kimse nefsine bakar, kendisinin de onun gibi olduðunu görür.” (Ýhyâu Ulûmi’d-Dîn)

Hz. Ali r.a., Fahr-i Kainat Efendimiz s.a.v.’den þöyle rivayet etmektedir:

“Sizin için beni en çok korkutan þey nefsinizin isteklerine uymak ve uzun emeldir. Nefsin arzularýna uymanýz sizin Hakk’a ulaþmanýzý engeller. Uzun emel ise dünya sevgisinden kaynaklanýr.

Dikkat edin! Allah Tealâ dünyayý sevdiklerine de sevmediklerine de verir. Fakat bir kulunu sevdiði zaman ona imaný bahþeder. Dikkat edin! Bazý insanlar dinin, bazýlarý da dünyanýn derdine düþerler. Sizler dinin derdine düþün, dünyanýn kulu kölesi olmayýn.

Dikkat edin! Dünya arkasýný dönüp gitmektedir. Dikkat edin! Ahiret size doðru gelmektedir. Ýyi biliniz ki, sizler amelin olduðu fakat hesabýn olmadýðý bir dünyadasýnýz. Ýyi biliniz ki, sizler amelin olmadýðý hesap gününe doðru yaklaþmaktasýnýz.” (Müttakî-i Hindî, Kenzü’l-Ummâl, nr. 44167; Zebîdî, Ýthâf, 14/36)

Ölümü ve ölümlü olduðumuzu bize en güzel hatýrlatacak þey yine ölümdür. Bu yüzden kabirlerimizi ziyaret etmekle emrolunmuþuz. Kabirdekilere bakarak ibret almakla emrolunmuþuz. Ölüme dair gördüðümüz, duyduðumuz, yaþadýðýmýz her þey bize -eðer ibret alýrsak- saðlam bir ders verir.

Kiþinin hiç ölmeyecek gibi düþünmesinin, hareket etmesinin iki sebebi vardýr: Dünya sevgisi ve cahillik.

Dünyada devamlý kalabilmek arzusuna baðlý olarak insan sadece mal, evlat, ev, dost, binek ve benzeri þeyler üzerinde planlar kurar, hazýrlýk yapar. Kalbi hep bunlarla meþguldür. Ölümü hatýrlamaktan gafil kalýr, onun yakýn olduðunu düþünmez. Böylece dünyada edindiði her þey aleyhine döner, hesap defterine günah olarak yazýlýr.

Oysa ahireti hatýrlayan kiþi malýný, evladýný, evini ve dostlarýný ahiret azýðýna çevirir. Öncelikle biriktirdiði dünyalýkta Allah rýzasýna niyet eder. Malýnýn hakkýný ifa eder, evlatlarýna hayýrlý bir anne baba olur. Allah rýzasý ile hareket ettiði için evi cennetin köþklerinden bir köþk olur. Dostlarý hayýr ve hasenatýnýn artmasýna vesile olur.

Bu halde olmayan kimse ise ne zaman ölüm aklýna gelse, onun için hazýrlýk yapmak gerektiðini fark etse kendi kendine, “Daha gençsin, önünde çok uzun zaman var, vakti geldiðinde tövbe edersin” der. Yaþý biraz ilerlediðinde de “Ýhtiyarlayýnca tövbe edersin” der. Ýhtiyarlýk gelip çatýnca ise “Bu evin inþaatýný bitir, þu araziyi bakýmlý hale getir, bu yolculuktan dön öyle, þu çocuðunu büyüt, evlendir, ev-bark sahibi yap” diye hep erteler.

Dünya sevgisi müzmin bir hastalýktýr. Tek ilacý da ahiret gününe iman etmek, oradaki azabýn büyüklüðüne ve sevabýn çokluðuna inanmaktýr. Kiþi ne zaman bunlara yakînî bir imanla inanýrsa dünya sevigisi ondan çýkar gider. Çünkü deðeri büyük olan þeyleri istemek, kýymetsiz olan þeyleri kalpten silmek demektir.

Kul dünyanýn basitliðini gördüðü, ahiretin de ihtiþamýnýn farkýna vardýðý zaman artýk dünyaya tenezzül etmez. Doðudan batýya dünyanýn bütün nimetleri kendisine verilse dahi dönüp bakmaz. Dünyadaki nasibinin azýcýk bir þey olduðunu bilerek hareket eder.

Fahr-i Kainat Efendimiz s.a.v.’in bir nasihati ile bitirelim:

“Þu beþ þeyden önce beþ þeyin kýymetini bil:

• Ýhtiyarlýðýndan önce gençliðinin,
• Hastalýðýndan önce sýhhatinin,
• Fakirlikten önce zenginliðinin,
• Meþguliyetinden önce boþ zamanlarýnýn,
• Ölümünden önce hayatýnýn.” (Hâkim, el-Müstedrek, 4/306)

Rabbimizin tevfik ve inayetiyle..


radyobeyan