Nisyan ve vicdani maluliyet By: ehlidunya Date: 28 Mayýs 2012, 12:45:48
M.Nedim Hazar
Nisyan ve vicdani maluliyet
Farkýndayým, bu memleket öyle bir zan bulamacýna dönüþtü ki, kazanda ne kaynasa, kabul ve reddedenler peþinen yerlerini alýyor.
Olaylarý kendi baðlamýnda deðerlendirmektense, mutlaka baþka bir yere temas noktasý bulup, bambaþka alanlara çekilip adeta bir varoluþ çatýþmasýna çevriliyor.
Ve farkýndayým, bazý hakikatler, sýrf birileri onu alýp baþka amaçlar için kullanabilirler, diye söylenemiyor ya da kýsýk sesle dillendiriliyor.
Bir grup gencin hazýrladýðý 'Uludere için çaðrý' metni gibi... Her ne kadar katýlmadýðým bazý hususlar olsa da, özünde vicdana davet eden, hele de inançlý insanlar için, bazý hakikatleri hatýrlatan bir çaðrýyý, birileri alýp 'isyan' olarak konumlandýrabiliyor mesela. Oysa daha metnin ilk cümlesi yapýlan þeyin bir çaðrý, davet olduðunu vurguluyor.
Ve elbette farkýndayým, bu ülkede zalimlik ile mazlumluk öylesi bir karmaþýk yumaða dönüþtürülmüþ ki, mazlumu, araya karýþýp, kendini kördüðüm eden zalimlerden ayýrarak savunmak çok zor. Baþbakan'ý da anlýyorum ama liderlik ve yöneticilik iþte bu gibi zor zamanlarda ortaya çýkýyor, çýkmasý gerekiyor. Yaptýðý her þeyi, çarpýtarak, kendi zemininden kaydýrarak bir tür muhalefete ya da muhaliflik adý altýnda düþmanlýða dönüþtürülüyor. Bu çok zor bir durum, kabul etmek lazým.
BDP yetkililerinin Uludere olayýyla ilgili iktidardakilere soru sorarken meseleyi 'hayvanlýk' düzlemine çekip en büyük zulmü mazlumlara yapmasý gibi mesela. Diyelim ki, meseleye bakýþýnýz öyle, peki biri karþýnýza çýkýp, '34 insanýn katledilmesini hayvanlýk olarak görmeniz anlaþýlabilir bir þey de, masum kadýnlarý çocuklarýnýn gözü önünde cadde ortasýnda bombayla parçalamanýn, el kadar bebeleri canlý canlý yakmaya kalkýþmanýn, düðün basýp gelin öldürmenin sorumluluðu hangi hayvan oðlu hayvanlardadýr?' diye sorsa ne cevap vereceksiniz?
Ne ki bütün bunlar ortadaki hakikati ve bakan beyin 'ölmeselerdi kaçakçýlýktan yargýlanacaklardý' þeklindeki vicdan yaralayan deðerlendirmesini görmezden gelmemize sebep teþkil edemez, etmemeli. Diyelim ki, bakan bey haklý, ölenlerin hepsi kaçakçý, bu ülkede kaçakçýlýðýn cezasý bombayla parçalanmak mýdýr? Hatta daha ileri gidelim, diyelim ki, katledilen o insanlar teröristti. Bu ülkede terörle mücadelenin en insafsýz döneminde bile þöyle bir haber kalýbý duymadýnýz mý hiç: 'Teslim ol çaðrýsýna, teröristlerin ateþle karþýlýk vermesi sonucu çýkan çatýþmada...'
Gazali, idarecilere öðütler verdiði kitabýnda adaletin esaslarýný sayarken þu hadisi nakleder: "Allah'ýn gölgesinden baþka hiçbir gölgenin bulunmadýðý Kýyamet gününde, Yüce Allah yedi sýnýf insaný kendi gölgesinde gölgelendirir" ve birinci sýraya þunu koyar: "Emri altýndakilere adil davranan lider."
Hadis-i Þerif'te, bir yöneticinin görev baþýndaki bir günlük adaletinin, Allah'a karþý yapacaðý yetmiþ yýllýk nafile ibadetinden daha üstün olmasýndan bahsedilir.
Yine Gazali'den: "Ey sultan! Sen, sadece kendi elini zulümden çekmekle yetinme! Kendini zulümden uzak tuttuðun gibi; hizmetçilerini, yakýnlarýný, görevlilerini ve kapýnýzý bekleyenleri de terbiye edip güzelleþtirmen gerekir. Onlarýn zulmüne razý olma, çünkü sen, kendi zulmünden sorgulanacaðýn gibi; onlarýn iþlediði zulümlerden de hesaba çekileceksin."
Hz. Ömer efendimiz, valisi olan Ebu Mûsâ el-Eþari'ye þöyle bir mektup göndermiþtir: "En mutlu liderlik, halkýna iyilikle; en kötü liderlik ise halkýna zulüm ile davrandýðýnda olur. Gevþek ve laubali davranýþlardan sakýn; çünkü görevli memurlarýn sana uyarlar."
Þunu unutmamak lazým; namaz bir Müslüman için günde 5 vakit farzdýr, vicdanlý ve adaletli olmak ise her an.
Yunus Emre çýtayý epey yükseðe koymuþ. Diyor ki: 'Bir kez gönül kýrdýn ise, bu kýldýðýn namaz deðil.'
Bir kez gönül kýrmanýn bedeli belliyken, 34 cana karþý bu kadar hoyratlýðýn bedeli n'ola ki?
Bilmem ki o yazý hâlâ sayýn Baykal'ýn odasýnda asýlý mýdýr? Hani Edebalý'nýn Osman Gazi'ye verdiði nasihat: "Ey Oðul! Beysin! Bundan sonra öfke bize; uysallýk sana. Güceniklik bize; gönül almak sana. Suçlamak bize; katlanmak sana. Acizlik, yanýlgý bize; hoþ görmek sana. Geçimsizlikler, çatýþmalar, uyumsuzluklar, anlaþmazlýklar bize; adalet sana. Kötü göz, þom aðýz, haksýz yorum bize; baðýþlama sana. Bundan sonra bölmek bize; bütünlemek sana..."
radyobeyan