Türkiye
Pages: 1
Haberdar By: hafiza aise Date: 24 Mayýs 2012, 16:08:07
HABERDAR
Ýbrahim BARAN • 44. Sayý / HABERDAR


DOÐAN ERDOÐAN POLEMÝÐÝ

Türkiye’de medya, 1990'lardan bu yana yasama, yürütme ve yargýnýn ardýndan dördüncü güç olarak anýlmaya baþladý. Parlamentonun halkýn oylarýyla oluþturulduðu demokratik sistemlerde halkýn kanaatlerini belirleyecek her türlü yayýn organý baþlý baþýna bir güç aslýnda. Günlük yayýnlanan gazeteler, yirmi dört saat kesintisiz yayýn yapan televizyonlar, radyolar ve diðer kitle iletiþim araçlarý ile belli baþlý medya gruplarý siyaseti, ekonomiyi kimi zaman doðrudan kimi zaman da dolaylý yollardan etkiliyor. Bu bütün demokratik sistemlerde olaðan bir durum olarak kabul ediliyor. Ancak son yýllarda medya patronlarýyla ilgili iddia ve suçlamalar, Türkiye’de bu iþin ne kadar saðlýklý yapýlýp yapýlmadýðý sorusunu akýllara getiriyor. Baþbakan Recep Tayip Erdoðan ile Aydýn Doðan arasýnda yaþanan gerginliðin temelinde de gazetecilik mesleðinin ne kadar objektif yapýlýp yapýlmadýðý yatýyor bir bakýma. Almanya’da ortaya çýkan “Deniz Feneri” yolsuzluðu ile ilgili iddialar, Doðan Medya Grubu’na ait gazete ve televizyonlarda baþ haber olarak gündeme getirildi. Baþbakan Recep Tayip Erdoðan, RTÜK baþkaný Zahid Akman ve birkaç bürokratýn bu yolsuzlukla iliþkisinin olduðu iddia edildi. Yapýlan haberlere büyük tepki gösteren Baþbakan Erdoðan’a göre ise Doðan Medya Grubu'nun meselenin üzerine bu kadar gitmesinin sebebi CNNTURK Televizyonu’nun karasal yayýný hakkýnda Doðan Medya Grubu ile RTÜK arasýnda yaþanan sýkýntýlar ve Hilton arazisinden Aydýn Doðan’ýn beklediðini elde edememesi. Ancak bu tartýþmanýn baþka cepheleri olduðu üzerinde de konuþuluyor. Dýþ politika uzmanlarý, Almanya’nýn, kendi ülkesinde kurulan ve Türkiye’deki Deniz Feneri Derneðiyle tam bir organik baðý bulunmayan “Deniz Feneri e.V” hakkýndaki kovuþturmasýn, bu ülkede Müslümanlarýn geleceðine yönelik imalar taþýdýðý görüþündeler.

ABDULLAH GÜL ERMENÝSTAN’A GÝTTÝ


Cumhurbaþkaný Abdullah Gül, Ermenistan Cumhurbaþkaný Sarkisyan’ýn davetiyle Türkiye- Ermenistan millî maçýný izlemek üzere Ermenistan’a gitti. Her iki ülkede muhalefet partileri ve bazý sivil örgütler tarafýndan tepki ile karþýlansa da bu ziyaret önemli anlamlar içeriyor. Osmanlý tebaasý içerisinde millet-i sâdýka olarak adlandýrýlan Ermenilerin 1915 yýlýnda çýkarýlan tehcir kanunuyla göçe tabi tutulmalarý ve sonrasýnda yaþananlar, Ermeniler tarafýndan “soykýrým” olarak nitelendiriliyor. Ermeni Diasporasý da uluslararasý kamuoyunda Türklerin Ermenilere soykýrým yaptýðý iddiasýný kabul ettirmek için tüm gayreti ile çaba gösteriyor. Nihayetinde Türklere düþman bir Ermeni nesli ortaya çýkardý bu çabalar. Gül’ün ziyareti hem Türkiye-Ermenistan iliþkilerini düzeltmek için ciddi bir adým hem de Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bir ilk olmasý bakýmýndan önemli. Nitekim Ermenistan Cumhurbaþkaný’nýn ve hükümet yetkililerinin cumhurbaþkaný Abdullah Gül’e ve yanýndaki misafirlere “Ermeni Soykýrýmý”ný hatýrlatacak bir imada dahi bulunmamýþ olmalarý, Ermenistan’ýn da Türkiye’den bir zeytin dalý beklediðini ortaya koyuyor. Ziyaret Türkiye’nin AB’ye giriþ sürecinde Avrupa’da Türkiye’ye karþý oluþturulan önyargýlarýn kýrýlmasý açsýndan da ayrý bir önem arzediyor.

ÞAM’DA DÝYALOG KONUÞULDU

Baþbakan Recep Tayyip Erdoðan “Ýstikrar için Diyalog” sloganýyla düzenlenen zirve için Þam’a bir ziyarette bulundu. Baþbakan’ýn Þam gezisinde gördüðü ilgi, Ortadoðu’nun kritik dengelerinde önemli rol üstlenmeye baþlayan Türkiye’nin yeni dýþ siyasetinin baþarýsýný göstermesi açýsýndan önemliydi. Erdoðan’ýn, Suriye Devlet Baþkaný Beþar Esad, Fransa Cumhurbaþkaný Nikolas Sarkozy ve Katar Emiri Þeyh Hamad bin Halife El Tani ile birlikte katýldýðý “barýþ için istikrar” konulu zirve Ortadoðu barýþ sürecine iki önemli sürprizle damgasýný vurdu. Ýlk olarak Ýsrail tarafýnýn Baþmüzakerecisi Yoram Turbowitz’in istifasý, Türkiye’nin ev sahipliði yaptýðý Ýsrail - Suriye dolaylý barýþ görüþmelerinde beþinci turun ertelenmesine yol açtý. Ýkinci önemli geliþme ise Suriye Devlet Baþkaný Esad, Ýsrail ile doðrudan barýþ görüþmeleri için 6 maddelik yol haritasýný önce zirveye, sonra Ýsrail’e iletilmek üzere Türk tarafýna sundu. Diðer katýlýmcýlarýn her birinin kurumsal sýfatýnýn aksine, Türkiye masaya bölgenin güçlü ülkesi olarak oturdu ve AB Dönem Baþkaný (Fransa), Körfez Ekonomik Ýþbirliði Konseyi Baþkaný (Katar) ve Arap Birliði Dönem Baþkaný (Suriye) sýfatýyla masaya oturan diðer liderlerle eþit söz hakkýna sahip oldu. Bu görüþmeler neticesinde Ýsrail ile doðrudan görüþme yolunu açacak Suriye önerisi zirvenin onayýyla Kudüs’e iletilmek üzere Türkiye tarafýna teslim edildi. Ayný zamanda bu görüþmeler, Türkiye’nin sadece dolaylý deðil muhtemel doðrudan görüþmelerde de barýþ sürecine katkýda bulunacaðýný ortaya koydu.

ÝSRAÝL’E KADIN BAÞBAKAN GELÝYOR

Ýsrail’de hakkýnda çýkan yolsuzluk haberleri yüzünden istifa edecek olan Kadima Partisi lideri Ehud Olmert’in yerine parti kurultayýnda Genel Baþkan seçilen Tzipi Livni baþbakan olmaya hazýrlanýyor. Kurultayda, en büyük rakibi olan Ulaþtýrma Bakaný Þaul Mofaz’dan bir puan fazla alarak delegelerin yüzde 43’ünün desteðiyle genel baþkan seçilen Livni, yeni koalisyonu oluþturdu. 1974’te iktidarý býrakan Golda Meir’ýn ardýndan Ýsrail’in ikinci kadýn baþbakaný olacak olan Livni’nin çoðu askeri deneyime sahip olan erkeklerin egemenliðindeki siyasî arenada kadýn bir baþbakan olarak yer alacak olmasý, “yeterince güçlü olabilecek mi” sorusunu gündeme getirdi. Jerusalem Post Gazetesi’ne verdiði röportajda “Kadýn olmam beni daha güçsüz bir lider yapmaz. Generaller tetiði çekebilir ama kadýnlar çekemez diye bir þey yok. Gerektiðinde tetiði çekmekte tereddüt etmem” diyen Livni ise kendinden emin. Kadima Partisi’nin tabaný ise bu konuda mütereddid durumda. Kurultay yarýþýný kýlpayý farkla kaybeden Savunma Bakaný Mofaz’a oy veren Kadima tabaný, Livni’nin liderliðine soðuk bakýyor. Parti delegeleri Baþbakan’ýn bir erkek olmasý gerektiðini düþünüyorlar. Ortadoðu’da Ýsrail ile sürekli çatýþma halinde bulunan Hamas da Livni’nin iktidara gelmesi durumunda mücadelenin aynen devam edeceðini, kaosun bitmeyeceðini ileri sürüyor. Gerçek þu ki Ýsrail’de iktidara kim gelirse gelsin Ortadoðu’nun kanayan yarasýna çözüm olmayacak.

KAFKASLAR’DA SULAR DURULMUYOR

Geçtiðimiz ay Rusya ile Gürcistan arasýnda yaþanan savaþ sona erdi ama mücadele diplomatik olarak devam ediyor. Gürcistan’ýn Güney Osetya ile Abhazya’ya saldýrmasýnýn ardýndan Rusya, Gürcistan’a askeri bir harekât düzenlemiþ, ABD gemilerinin Karadeniz’e girmesiyle birlikte mücadele farklý boyutlara taþýnmýþtý. Montrö Boðazlar Sözleþmesi’ne göre Karadeniz’de yirmi bir günden fazla kalamayacak olan ABD gemileri bu sürenin dolmasýnýn ardýndan Karadeniz’i terk etti. Ancak bir süre sonra tekrar Karadeniz’e gelen gemiler Rusya’ya adeta gövde gösterisi yapýyor. Bölgede gerilimin baþlamasýna neden olan Gürcistan ise savaþtan gereken dersi almamýþ görünüyor. Gürcistan halkýnýn tepkilerine raðmen Güney Osetya ve Abhazya’ya müdahale etme kararý alan Mihail Saakaþvili, Rusya’nýn Gürcistan’a yaptýklarýnýn gücü deðil, zafiyeti olarak görülmesi gerektiðini düþünüyor. ABD ise Gürcistan’a destek vererek Soðuk Savaþ sonrasý belki de ilk kez Rusya’ya gözdaðý veriyor. ABD’li yetkililer Rusya’nýn, uluslar arasý toplumla iliþkilerini düzeltmek istiyorsa bu politikalardan vazgeçmesi gerektiðini söylüyorlar. ABD ayrýca Türkiye’nin Kafkasya Ýstikrar Paktý önerisine vurgu yaparak Türkiye’nin bölgede etkin bir konumda olduðunun altýný çiziyor. Diplomatik savaþ devam ediyor. Gelecek günler özellikle Gürcistan için hayatî öneme sahip kararlarýn verileceði günler olacak.

CERN’DE BÝG BANG DENEYÝ


Fransa-Ýsviçre sýnýrýnda yer alan Avrupa Nükleer Araþtýrma Örgütü CERN’de uzun zamandýr beklenen bir deney yapýlmaya baþlandý. Bilim adamlarý “Evrenin sýrrý ne?”, “Madde neden ve nasýl kütle kazandý?”, “Maddeyi oluþturan temel parçacýklarý bir arada tutan kuvvet ne?”, “Evrenin yüzde doksanýný oluþturan ‘karanlýk madde’ bulmacasýnýn ardýnda ne var?” gibi sorularýn yanýtlarýný arayacak. Bilim çevresinde deneyin kontrolden çýkmasý durumunda meydana gelebilecek tahribatýn insanlýðýn sonunu getireceði iddialarý tartýþýlýyordu. Ancak alýnan tedbirler neticesinde korkulan olmadý ve deney saðlýklý bir þekilde yürütülmeye devam ediyor. Bu deneyle kâinatýn baþlangýcý olarak bilinen büyük patlama (Big Bang) olayý araþtýrýlmýþ olacak. Laboratuar ortamýnda, Big Bang’dan sonraki þartlarda, protonlarý çarpýþtýrarak hangi alt zerreciklerin ortaya çýkacaðýný anlamak, Big Bang’in resmini netleþtirecek. Kâinatýn yaratýlmasýný serseri tesadüflere baðlanmasýnýn akýllara ziyan olduðunu belirten teologlar da bu deneyin dinen bir sakýncasýný olmadýðýný belirtiyorlar.  Son deneyden elde edilecek bilgilerle çok farklý alanlarda yeni ürün ve metotlarýn geliþtirilmesi hedefleniyor. Bu deneyden elde edilen bulgularla hem bilim dünyasýnda varolan bazý tabular yýkýlacak hem de týptan teknolojiye birçok alanda yeni açýlýmlar oluþacak.

ÞERÝF BENEKÇÝ’YÝ KAYBETTÝK

Eðitimci yazar Þerif Benekçi’yi kaybettik. 1952 yýlýnda Gediz’de doðan Benekçi, Almanya Goethe Enstitüsü’nde, ODTÜ Ýdari Bilimler Fakültesi’nde ve Erzurum Atatürk Üniversitesi’nde eðitim gördü. Memurluk yaptý, serbest ticaretle uðraþtý. Türk Edebiyatý, Devlet, Töre dergilerinde denemeleri, hikâyeleri yayýnlandý. Romanlarýnda hýzlý bir sosyal deðiþime uðrayan köyü ve köylüyü anlatan yazar, dördüncü romaný Kumsalý Olmayan Ada ile adýný duyurdu. Eserlerinde Peyami Safa’dan etkilenen Benekçi, romaný, “bir cemiyet için ihtilallerden daha çok sarsýcý, yönlendirici bir unsur” olarak deðerlendiriyordu. Toplumumuzun yaþamýnýn baþtan sona bir roman olduðunu ama bunu ifade edecek düzeyde romanlardan yoksun olduðumuzu ifade ediyordu. Türk okuyucusunun kendi kahramanýný hiçbir kitapta bulmadýðýný dillendiren Benekçi, Þimdi Aðlamak Vakti, Emin ile Selim, Bir Þafak Yürüyüþü, Kumsalý Olmayan Ada, Güvercin Geçidi ve Kýrlangýçlar Erken Göçtü gibi eserlerini býrakarak ayrýldý aramýzdan.


radyobeyan