Ayýn Konusu
Pages: 1
Saatler O ana Kurulu By: reyyan Date: 05 Kasým 2011, 21:32:03
Saatler 'O an'a Kurulu


Temmuz 2005 79.SAYI


Zehra KORKMAZ
kaleme aldý, AYIN KONUSU bölümünde yayýnlandý.


“De ki: Þüphesiz benim namazým, ibadetlerim, hayatým ve ölümüm Alemlerin Rabbi Allah içindir.” ( En'am , 162)

Sen ey ölüm, gelirsin.

Bir gün hayatýn gelmesi gibi gelir, bizi bulursun.

Sen, en asi Nemrutlarýn, Firavunlarýn önünde diz çöktüðü tek gerçeksin.

Var olan ve olacak olan her þeyi teslim alýrsýn.

Bilemediler ve bilemeyecekler, asilikleri ne hayata gelmelerine engel oldu, ne hayattan gitmelerine.

Gittiler, gitmeyeceðiz diye diye .

Onlardan kalan ne varsa “onlar gitti” diye fýsýldýyor.

Duymaz mýyým?

Düþünmez miyim?

Artýk ibret almaz mýyým?



Hayat seninle manalý

Seni andýðýmda ey ölüm, bir kar tanesi, hükmüne razý olup usulca topraða iniyor.

Bir yaprak kýmýldýyor.

Bir gül soluyor dalýnda.

Dünya küçülüyor.

Kavgalarým, küslüklerim son buluyor.

Kargaþa diniyor; her þey ne kadar sade, ak.

Sükunete eriyorum.

Bir tek emanetle, kendimle kalýyorum. Derdim tek: Hayatým ve ölümüm Alemlerin Rabbi Allah içindir, diyebilecek miyim?

Seninle hayatým manasýný buluyor.

. . .

Bir gün Allah Rasulü s.a.v.'in yanýnda bir kiþiden övgüyle bahsedildi. Allah Rasulü s.a.v. sordular:

- Arkadaþýnýzýn ölümü hatýrlamasý nasýldý?

- Biz onun ölümden bahsettiðini hiç iþitmedik. Allah Rasulü s.a.v. buyurdular:

- Öyleyse arkadaþýnýz övdüðünüz gibi deðildir.

Ve müjdelerdiler ki; ölümü çokça ananýn Allah kalbini diri tutar, günahlarýný temizler. Onu, kabri cennet bahçelerinden bir bahçe olarak karþýlar.

. . .

Her gidenle giden biziz. “Bu benim ölümüm!” Zira bizden bir þeyler her an ölüyor. Ve bizim için bir þeyler her an hayat buluyor.

Yok olanýn yerini o var almadýðýnda nasibimiz kesiliyor.

Lokma kaþýðýmýzdan dü þ üyor .

“Nasip deðilmiþ” deniliyor. Emekliliðini göremedi…

O kadar nimetin içindeyken, hayatýmýzdan garip bir yolcu gibi yapayalnýz gidiyoruz.

Evimiz, evladýmýz, hayaline daldýðýmýz þeyler geride kalýyor.

Zira gurbetteydik.

Sýlaya hayatýmýzýn tek gayesini, imanýmýzý götürür müyüz?

Þehitlerle haþrolunacaklardýr!

Sen ey ölüm, þüphesiz, bu dünyada Rabbimiz'in inanan kullarýna son hediyesisin.

Ve inananlara ne þiddetli, ne zorlu gelirsin!

Zira günahlarýmýza kefaretsin.

. . .

Allah Rasulü s.a.v .: “Azrail'in can almasý bin kýlýç darbesinden daha þiddetlidir. Ölürken her müminin bütün damar ve azalarý son derece sýzlar. O anda Azrail kimseye hatýr etmez.” der; kabir azabýndan, cehennem gazabýndan, ölüm þiddetinden Allah'a sýðýnýrdý:

“ Allahým ! Sen ruhu damarlarýn, kemiklerin ve parmaklarýn arasýndan çýkarýp alýrsýn. Allahým , ölümüme karþý bana yardýmcý ol, onu bana kolaylaþtýr!”

. . .

Bir gül sessizce solar.

Bir kar tanesi usulca erir.

Lakin gözümüze pür-sükût bir hal, içte yangýn yeridir.

Solmadaki ýzdýrabý güle sormalý.

. . .

Efendimiz s.a.v. hastaydý, sýk sýk bayýlýyordu. Ve baygýnlýkla kendine gelme esnasýnda “Hayýr! En yüce arkadaþý istiyorum.” diyordu.

“Ýste! Ýstediðin verilecek” deniliyordu.

O, Allah katýný istiyordu.

Hayatýmýza bir baksak. Mutlaka biz Efendimiz s.a.v.'in istemediði dünyaya çok fazla dalar olduk.

Hakkýný veremeyeceðimiz mülkler edindik!

Tutamayacaðýmýz sözler verdik!

Altýndan kalkamayacaðýmýz yükler yüklendik!

Aldandýk!

Ölüm anýnda üzüntüsü arttý. Izdýrabý aralýksýz sürdü, sürdü. Allah'a kavuþma isteði çoðaldý. Benzi sarardý, mübarek alný boncuk boncuk terledi. O'nun bu halini görenler acýsýný sanki içlerinde hissetiler de aðlayýp sýzlandýlar.

O son nefesini verinceye kadar namazý tavsiye etti:

“Namaz kýlýnýz, namaz! Muhakkak cemaatle namaz kýldýðýnýz sürece birlik ve beraberliðiniz bozulmaz. Namaz! Namaz!”

Namaz kýlýnýz!

Bir ve beraber olunuz!

Nitekim ilk önce namaz ve kul hakký sorulacaktýr.

. . .

Efendimiz s.a.v. bir gün buyurdular: “Cennete giren hiç kimse, dünyadaki her þeyin ona verilmesi karþýlýðýnda bile dünyaya dönmek istemez. Yalnýz þehit olan, kavu þtuðu þehitlik nimetinden ötürü dünyaya dönüp Allah yolunda on kez öldürülmeyi diler.”

Ölüm þiddetinden Allah'a sýðýnan o deðil miydi?

Þimdi tekrar tekrar öldürülmek isteyenlerden haber veriyor.

Ölüm, bin kýlýç darbesinden daha þiddetli olan deðil misin?

Buyurdular: “Siz, kendinize dokunan iki parmaðýn acýsýný ne kadar hissediyorsanýz, þehitler öldüren darbenin acýsýný ancak o kadar hissedecek.”

Gözlerimiz bizi þüphesiz aldatýr.

Ate þ lerde yananlar, tanklar altýnda ezilenler, her bir azalarýný teker teker cihat meydanýna serenler… Gözümüze göre büyük acýlar içindeler.

Oysa þehitlerin tek bir üzüntüsü var:

“Yalnýzca bir caným var. Bin caným olsaydý hepsini teker teker Allah yolunda verseydim.”

Ve Alemlerin Rabbi katýndan þehitlere büyük müjde gelir:

“Allah yolunda canýný feda eden þehitlere ölüler demeyin. Onlar ebedi diridirler. Fakat siz onlardaki hayatý anlamazsýnýz.”

. . .

Uhud harbinde yüzü demir zýrh ile örtülü bir kiþi geldi ve Allah Rasulü s.a.v.'e sordu:

- Ya Rasulallah ! Müslüman olup öyle mi harp edeyim, yoksa harp edeyim de sonra mý müslüman olayým?

Efendimiz s.a.v .:

- Müslüman ol, sonra harp et, buyurdu.

O da müslüman oldu. Sonra savaþmaya ba þ ladý . Nihayet þehit oldu. Efendimiz s.a.v. savaþ meydanýnda onu kanlar içinde gördüklerinde buyurdular:

- Az iþledi, fakat çok kazandý.

Zira o, alný bir kez olsun secdeye varmadan þehit olmu þ, cennete gitmiþti.

Cihat, her hal ve hareketimizle Allah yolunda olmaktýr. Allah yolunda canýný ister savaþ meydanýnda versin ister uykuda, þehittir ya da þehitlerle beraber.

Hz. Aiþe r.a. þehitlerin hallerine þaþýrdý, imrendi de sordu:

“Ey Allah'ýn Rasulü , þehitlerle haþrolunacak bir kimse var mý?”

Rasulullah s.a.v. buyurdular:

“Gece ve gündüz yirmi kere ölümü hatýrlayan kimse þehitlerle haþrolunacak .”

Ýste! Ýstediðin yerde olayým

Gelecek olan mutlaka yakýndý.

Uzak olan, gelmeyecek olandý.

Sen anýldýðýnda ey ölüm; yüzleri karýþanlar, ellerinden çýkýp gidecek olan dünyalýklarýna üzülenler, yer üzerinde kibirle yürüyenler bildiler ve bilecekler ki:

“Nerede olursanýz olun, ölüm size ulaþýr. Sarp ve saðlam kalelerde olsanýz bile…” (Nisa, 78)

Bir mümin inandý. Lakin sabredemedi, teslim olamadý. Günahlara ve dünyaya daldý. Bir gün uyandý. Ýstedi ki; sen gecikesin, tövbem kabul olmadan, isyanla geçen yýllarýmý güzel amellerle telafi etmeden gelip beni bulmayasýn. Dosta en temiz halimle varayým.

Bir baþka mümin, bir hastanýn sabahý, bir mahpusun beratý beklediði gibi seni bekledi. Ýstedi ki bir an önce gel. Bu isyan, þamata, kargaþa dolu yokluk yurdundan alýp götür beni. Allah'a kavuþtur. Seni ben düðün gecesi bilirim.

Onun adýna “ aþýk ” denildi.

Bir mümin de vardý ki…

Hz. Huzafe r.a. ölüm döþeðindeyken þöyle demiþti:

- Ya Rab! Eðer katýnda fakirlik zenginlikten, hastalýk sýhhatten ve hangi hal hangi halden daha sevimli ise, bana onu nasip eyle. Ölüm yaþamaktan daha sevimliyse ölümü bana kolaylaþtýr ki sana kavuþayým.

Sevgiliyi istemedi.

Sevgilinin istediðini istedi.

“Sana sevimli olan bana sevimlidir.

Ýstediðin yerde olayým.” dedi.

Adýna “razý olmuþ kul” denildi.

O'ndan uzak veya O'na yakýn…

Razý bir kul, her halde O'nunla hemhal deðil mi?

Göz yaþ döker, gönül hüzünlenir

Acýlar bizim içindi. Ve bu fanilik yurdunda belki en büyük acý evlat acýsýydý.

Sabretmekse taþ, kaya olmak deðildi.

Göz yaþ döker, gönül hüzünlenirdi.

Nitekim hüzün mümine her halden en ziyade yakýþandý.

. . .

Efendimiz s.a.v.'in oðlu Ýbrahim vefat etmiþti.

Allah Rasulü s.a.v. mahzundu. Aðlýyor, gözyaþlarý damla damla mübarek yanaklarýna süzülüyordu. Abdurrahman bin Avf r.a. sordu:

- Ey Allah Rasulü ! Ýnsanlara bu gözyaþlarýný yasaklamý þtýn. Þimdi senin aðladýðýný görünce aðlarlar, dedi. Efendimiz s.a.v. gözyaþlarý dinince þöyle dedi:

- Ey Abdurrahman , bu gözyaþlarý bir rahmet eseridir. Acýmayana acýnmaz. Biz insanlarý avaz avaz aðlamaktan, ölüde olmayan vasýflarla aðýt yakmaktan nehyediyoruz . Eðer ölüm herkesi kapsayan bir ilâhi vaad , herkesin girmek zorunda olduðu bir yol, sonra gelenlerimizin önce gidenlerimizle buluþacaðý bir kavþak olmasaydý, o zaman baþka türlü üzülecektik. Biz, Ýbrahim'in ayrýlýðýndan ötürü pek mahzunuz. Göz yaþ döker, gönül hüzünlenir. Lakin, biz Rabbimiz'i kýzdýracak bir söz söylemeyiz…

Benim güvencim, ümidim sensin

Bekaya açýlan bir kapýsýn ey ölüm.

Senden girdiðimizde artýk ya elemdir bizi bekleyen, ya huzur.

Ebedi bir huzur ya da sonsuz bir elem.

Yer haberlerini anlatýr. Dilimiz susar, ellerimiz anlatýr.

Yerin haberlerini Efendimiz s.a.v. bize bildirir:

“Yerin haberleri, her bir insanýn yeryüzünde iþlemiþ olduðu iþlere, falan gün sen þunu þunu iþledin diyerek yerin þahitlik etmesidir.”

Toprak konuþur, dal konuþur.

Bir gün Efendimiz s.a.v .: “Ýsrafil Sûr'u aðzýna götürmüþ emir beklerken ben nasýl sevineyim?” dedi. Sahabeyi bir üzüntüdür almýþtý. Arkadaþlarýný öyle üzgün, öyle boynu bükük görünce buyurdular:

- Allah bize yeter, o ne güzel vekildir, deyiniz.

. . .

Muhakkak ki o ne güzel vekil, ne güzel dosttur.

Ve ölüm kapýsýndan girerken, mümin Rabbi'nden ümitlidir. Zira, hayatýný hesap korkusuyla günahlardan sakýnarak yaþamýþtýr.

Ümitlidir, zira kudsi hadiste: “Kulum beni istediði gibi zannetsin. Zira ben kulumun zanný üzereyim.” buyrulmuþtur.

Ey rahmeti bol Rabbim. Rahmetinle muamele et.

Muhakkak sen adaletlisin. Lakin senin adaletine benim hesabým yetmez.

Muhakkak ki rahmetin gazabýný geçmiþtir.

. . .

Sahabilerden Enes bin Malik r.a. ölüm döþeðindeydi. Birkaç kiþi yanýna girdiler ve durumunu sordular. O da mütebessim bir edayla:

- Size nasýl anlatacaðýmý bilemiyorum. Ancak, siz de yakýnda Allah'ýn ne büyük affedici ve kerem sahibi olduðunu göreceksiniz, dedi. Sonra vefat etti.

“Hakikat þudur ki, inkârcýlardan baþkasý Allah'ýn rahmetinden ümit kesmez.” (Yusuf, 82)

. . .

Hz. Ebu Bekir r.a. ölüm hastalýðýndaydý. Tavsiye isteyenlere anlattý, anlattý ve en son þöyle dedi:

- Ey Allahým ! Kimin güven ve ümidi senden baþkasý olduðu halde sabahlar ve akþamlarsa, o ziyan etmiþtir.

Benim güvencim ve ümidim sensin.

Günahtan dönüþ ve ibadete yöneliþ ancak senin kudretinledir.

Ve bir müslümana ölüm gelip çattýðýnda azalarý birbirine selam verip þöyle der ki, selam sana!

Kýyamete kadar sen benden ayrýlýyorsun, ben de senden ayrýlýyorum.

Kimi yüzler karadýr o gün…

Nihayet bir gün ölüm de öldürülür.

Ölüm, ölümün öldürüldüðü o gün ümitsizlerin son ümididir.

Zira onlarýn Rableri'nden bir ümitleri yoktur.

Onun bahþettiði hayatta ona asi olmuþlardýr.

Ne umacaklar?

“Keþke toprak olsaydým!”

Müslümanlara Allah Tealâ seslenir:

- Ey Ehli Cennet!

Onlar:

- Ey Rabbimiz! Ferman buyurunuz, emrinizi ifaya her zaman hazýrýz, derler. Allah Tealâ sorar:

- Þu halinizden razý mýsýnýz?

Onlar:

- Rabbimiz , nasýl razý olmayalým? Sen bize hiçbir kimseye vermediðin bunca nimeti ihsan buyurdun.

Allah Tealâ þöyle mukabele eder onlara:

- Size ben bunlardan daha da üstün bir nimet vereceðim. O, sizden razý ve hoþnut olmamdýr.

O gün, onlar Rablerinden razý, Rableri onlardan razýdýr.

Bilmeden önce bilsek

Bedir savaþý sonunda Allah Rasulü s.a.v. Kureyþ ölülerinin baþýna geldi ve isimleriyle seslendi:

- Ey Utbe bin Rebia , Ey Eba Cehil !.. Siz Allah'a ve Rasulü'ne itaat etmiþ olsaydýnýz itaatiniz sizi sevindirir miydi? Þüphesiz sevindirirdi. Biz Rabbimiz'in bize vaadettiði yardým ve zaferi kesin þekilde gerçek bulduk. Siz de bâtýl rabbinizin vaat ettiði vehimden ibaret zafer ve yardýmý gerçek buldunuz mu?

Bu sesleniþe tanýk olan Hz Ömer r.a .:

- Ey Allah Rasulü ! Hayatta olmayan þu cesetlere ne söylersin, dedi. Efendimiz s.a.v. buyurdu:

- Muhammed'in hayatý kudret elinde bulunan Allah'a yemin ederim ki, benim söylediðim sözleri siz onlardan daha iyi iþitiyor deðilsiniz.

Onlar iþitmez idiler. Þimdi iþittiler.

Onlar görmez idiler. Þimdi gördüler.

Onlar bilmez idiler. Þimdi bildiler.

. . .

Yezid bin Numane anlatýyor: “Büyük vebada bir kýz çocuðu ölmüþtü. Babasý onu rüyasýnda görmüþ ve ona ahretin hallerinden sormuþ. Kýz þöyle demiþ:

- Babacýðým , biz büyük bir iþin üzerine vardýk. Biliyoruz ama yapamýyoruz. Siz yapýyor ama bilmiyorsunuz. Allah'a yemin ederim dünyaya dönüp bir veya iki tesbih etmek, bir veya iki rekât namaz kýlmak benim nezdimde dünya ve dünyadaki þeylerden daha deðerlidir.

. . .

Seni ey ölüm, bilmiyorum. Unutuyorum.

Bildiðimde, bir tek secdeyi, O'nun yolunda bir adýmý, bir tesbih tanesini özleyeceðim.

Þüphesiz hayatýmýn bir hakký var.

Ölümümün bir hakký var.

Bir yetimin baþýný okþasaydým, diyeceðim.

Türlü çeþit kapýlardan geçip geçip eþiðe bir kez daha varsaydým.

“Ya Rabbi! Ben piþmaným!” deseydim.

Senin mülakatýna hazýr beklerken, benim için istediðin bana sevimli olsaydý.

Ve o an dursaydý zaman...


Ynt: Saatler O ana Kurulu By: sümeyra Date: 14 Þubat 2012, 18:57:39


     Türlü çeþit kapýlardan geçip geçip eþiðe bir kez daha varsaydým.

“Ya Rabbi! Ben piþmaným!” deseydim.

Senin mülakatýna hazýr beklerken, benim için istediðin bana sevimli olsaydý.

Ve o an dursaydý zaman...


      Onlar Rablerinden Razý..Rableri onlardan Razý..Rabbim bizi de bu zümreyedahil eylesin,inþaallah..
Ynt: Saatler O ana Kurulu By: saniyenur Date: 07 Ekim 2014, 22:14:07
Allah Rasulü s.a.v .: “Azrail'in can almasý bin kýlýç darbesinden daha þiddetlidir. Ölürken her müminin bütün damar ve azalarý son derece sýzlar. O anda Azrail kimseye hatýr etmez.” der; kabir azabýndan, cehennem gazabýndan, ölüm þiddetinden Allah'a sýðýnýrdý:

“ Allahým ! Sen ruhu damarlarýn, kemiklerin ve parmaklarýn arasýndan çýkarýp alýrsýn. Allahým , ölümüme karþý bana yardýmcý ol, onu bana kolaylaþtýr!”

Rabbim hayýrla yaþayýp hayýrla ölmeyi ve hayýrla dirilmeyi nasib etsin bizlere.
Ynt: Saatler O ana Kurulu By: ehlidunya Date: 07 Ekim 2014, 22:35:43
Efendimiz s.a.v.'in oðlu Ýbrahim vefat etmiþti.

Allah Rasulü s.a.v. mahzundu. Aðlýyor, gözyaþlarý damla damla mübarek yanaklarýna süzülüyordu. Abdurrahman bin Avf r.a. sordu:

- Ey Allah Rasulü ! Ýnsanlara bu gözyaþlarýný yasaklamý þtýn. Þimdi senin aðladýðýný görünce aðlarlar, dedi. Efendimiz s.a.v. gözyaþlarý dinince þöyle dedi:

- Ey Abdurrahman , bu gözyaþlarý bir rahmet eseridir. Acýmayana acýnmaz. Biz insanlarý avaz avaz aðlamaktan, ölüde olmayan vasýflarla aðýt yakmaktan nehyediyoruz . Eðer ölüm herkesi kapsayan bir ilâhi vaad , herkesin girmek zorunda olduðu bir yol, sonra gelenlerimizin önce gidenlerimizle buluþacaðý bir kavþak olmasaydý, o zaman baþka türlü üzülecektik. Biz, Ýbrahim'in ayrýlýðýndan ötürü pek mahzunuz. Göz yaþ döker, gönül hüzünlenir. Lakin, biz Rabbimiz'i kýzdýracak bir söz söylemeyiz…

Yarab efendimiz gibi inþaallah seni kýzdýracak davranýþlardan kaçýnmak duasýyla...

radyobeyan