Sulardaki Gizli Tehlike By: ehlidunya Date: 02 Kasým 2011, 20:25:44
Sulardaki Gizli Tehlike
Yaðmur damlalarýnýn büyüklüðünden, aðaçlarýn boylarýna, rüzgârýn hýzýna ve denizlerde hazýrlanan besin zincirine kadar her þey, muazzam bir denge içerisinde iþletilmektedir. Ancak yeryüzü ekosistemleri, insanoðlunun sýnýr tanýmayan arzularý sebebiyle büyük deðiþmelere maruz býrakýlarak, tahrip edilmektedir. Bu tahribatýn en önemli sebepleri; tarýmda kullanýlan aþýrý kimyevî gübreler, böcek öldürücü ilâçlar ve evlerde kullanýlan deterjanlardýr. Bunlar yaðmur, atýk sular ve sulama vasýtasýyla çevreye, akarsulara, göllere ve denizlere taþýnarak kirliliðe sebep olmaktadýr. Bu kirlililiðin ekolojik zincirde meydana getirdiði bozulmalar ekosisteme ve dolayýsýyla da insan saðlýðýna olumsuz tesir etmektedir. Su ekosistemlerinde besin zincirinin ilk halkasýnda yer verilmiþ üretici canlýlar olan fitoplânktonlar, mikroskopik bitkiler olup, fotosentez yaparak organik gýda (þeker, protein v.s.) üretmekle vazifelidirler. Bu fitoplânktonlar kirletici ve zehirli unsurlarý besin üretimi esnasýnda bünyelerine alýrlar. Daha büyük canlýlar (omurgazýslar ve balýk gibi omurgalýlar) fitoplânktonlarla beslenirken, onlarýn bünyelerinde birikmiþ zehirleri de alýr.
Çevreye býrakýlan atýklarda bulunan fosfatlý ve azotlu bileþikler bir kýsým biyolojik süreçlerden sonra oksijen üretimine vesile olan fitoplânktonlarýn alabileceði besleyici tuzlara dönüþmektedir. Bu besleyici tuzlar ortam sýcaklýðý artýþýnda, bazý fitoplânktonlarýn aþýrý miktarda çoðalabilmesine sebep olmaktadýr. Bunlarýn bir kýsmý salgýladýklarý toksik maddelerle, bir kýsmý da aþýrý oksijen tüketerek diðer canlýlara zarar verir. Alg adý verilen mikrobik bitkilerin sayýsý bir desimetreküp suda bir milyona (1 milyon/dm3) ulaþtýðýnda, sularda bulunan organik maddelerin mineralizasyonu ve parçalanmasý için gerekli oksijen tüketimi artar ve böylece bunun neticesinde su kalitesinde bozulmaya sebep olan hidrojensülfür (H2S) gibi zehirli bileþikler meydana gelir. Bu bozulma, balýklarýn ve suda yaþayan diðer organizmalarýn ölümüne sebep olabilir. Su kalitesinde meydana gelen bu bozulma neticesinde, ürettikleri biyotoksinlerle insan saðlýðýný tehdit eden Cyanobacteri adý verilen alg türleri çoðalýr.
Kýrktan fazla alg türü, çeþitli zehirler üretir. Bu toksinlerin bir kýsmý karaciðere, bir kýsmý sinir sistemine, bilhassa beyne zarar verir, bir kýsmý da ciltte allerjik reaksiyonlara sebep olur ve hattâ kanseri tetikleyebilir. Su ekosistemlerinde evlerden, endüstriden ve ziraî alanlardan gelen atýklar ile yüksek nispette besin (azot ve fosfor bileþikleri gibi besin maddeleri) giriþi olmasý, sularda alglerin aþýrý miktarlarda çoðalmasýna sebep olur. Bu durum tatlý sularda Ötrofikasyon, denizlerde ise Red-Tide olarak adlandýrýlýr. Bu durumdaki bir deniz kýrmýzý renkte görülür ve oldukça önemli bir çevre problemine yol açar.
Ýnsanlar düþük dozlarda da olsa bu toksinleri içme sularý vasýtasýyla almaktadýr. 1988 yýlýnda Brezilya'da zehirli suyu içen insanlarda, 42 günlük bir süreç içinde çok sayýda mide-baðýrsak enfeksiyonu görülmüþ ve bunlarýn bazýlarý ölümle neticelenmiþtir. Güney Avustralya'da Alexdrina Gölü'nde Nodularia spumigena türünün çoðalmasý sebebiyle meydana gelen köpüklü suyu içen koyun, at ve köpeklerin öldüðü görülmüþtür.
Pek çok insanýn severek tükettiði midyeler, fitoplânktonlar ile beslendikleri için bünyelerinde yüksek nispette biyotoksin biriktirir. Tatlý su midyesinin (Mytilus galloprovincialis) Cyanobakterileri yiyerek vücut aðýrlýðýnýn her bir gramý için 10,7 μg zehir biriktirdiði tespit edilmiþtir. Ayný durum deniz midyeleri için de geçerlidir. Bu toksinlerin, tüketim yoluyla giderek artan konsantrasyonlarda gýda zincirinde bulunan canlýlara geçtiði belirlenmiþtir. Bu sebeple söz konusu kabuklu su ürünleri tüketiminin büyük bir risk oluþturabileceði göz ardý edilmemelidir.
Biyotoksinler, alglerin parçalanmasýyla suya býrakýlmaktadýr. Bu sebeple alglerin çoðalmasý azamî seviyelere çýktýðýnda sudaki toksin yoðunluklarýnda artýþlar görülür. Bu toksinler suda çözünmeleri sebebiyle, arýtýlmalarý pahalý ve ileri teknolojik usuller gerekir. Maalesef bu atýklarýn mevcut pek çok arýtma tesislerinde temizlenmesi mümkün olamamaktadýr. Bilhassa alg patlamalarýnýn görüldüðü ilkbahar aylarýnda göllerden içme suyu saðlanan bölgelerde içme ve kullanma sularý, zehir bulaþmamýþ baþka sular ile karýþtýrýlarak toksin konsantrasyonu azaltýlmalýdýr. Böylece sulardaki biyotoksin miktarý canlýlarýn en az zarar görebileceði seviyeye düþürülerek, halk saðlýðý riske atýlmamalýdýr.
Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) bu hususta birçok hadîs-i þerîflerinde durgun sulara, nehirlere ve denizlere her türlü kirli atýðýn býrakýlmasýný yasaklamýþtýr. Kirli atýklarýn (idrar, tükürük ve kan gibi) topraða gömülmesi tavsiye edilmiþ, sularýn israf edilmemesi ve kirletilmemesi buyrulmuþtur.
Çevremize býraktýðýmýz her türlü atýk, çevreye zarar vermekte ve insana geri dönmektedir. Bu sebeple kirletmek kolay, temizlemek ise oldukça zordur. Zîrâ insanoðlu küre-i arz misafirhanesinde baþý boþ hareket etmesi için yaratýlmýþ bir mahlûk deðildir. Bilakis ulvî vazifeleri olan nâzenin ve nazdâr bir misafirdir. Hizmetine sunulan tabiî kaynaklarý korumak, tabiatta kurulan dengeleri bozmadan ve verimli þekilde kullanmak insan olmanýn gereðidir.
Kaynaklar
- Pouria S., de Andrade A., 1998. Fatal microcystin intoxication in haemodialysis unit in Caruaru, Brazil. Lancet 352, 21-26.
- Carmichael W.W., Azevedo S.M.F.O., 2001. Human fatalities from cyanobacteria: Chemical and biological evidence for cyanotoxins. Environ. Health Perspect. 109, 663-668.
- Codd G.A., Bell S.G., Kaya K., Ward C.J., Beattie K.A., Metcalf J.S., 1999. Cyanobacterial toxins, exposure routes and human health. Eur. J. Phycol. 34, 405-415.
sýzýntý
radyobeyan