> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Hadis Eserleri > Kütübü Sitte > Cihad
Sayfa: 1 2 [3] 4 5 6 7   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Cihad  (Okunma Sayısı 6441 defa)
31 Mart 2010, 17:16:23
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« Yanıtla #10 : 31 Mart 2010, 17:16:23 »



AÇIKLAMA:



Hudeybiye Gazvesi´yle ilgili geniş bilgi 4266-4269 numaralı hadislerde gelecek. Ancak mevzuun anlaşılması için bazı kısa bilgiler vereceğiz.

1- Hudeybiye Gazvesi hicretin altıncı yılında Zilkade ayında yapılmıştır. Esâsen Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) savaş için değil, umre için Mekke´ye müteveccihen yola çıkmıştı. Zülhuleyfe mevkiine gelince ihram giydiler. Gamîm nâm mevkiye kadar geldiler. Müşrikler burada karşılarına çıkıp daha ileri geçmelerine mâni oldular. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)´la müşrikler arasında elçiler teâti edildi. Kritik anlar geçirildi. Bu ara Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) antlaşma ümidini keserek bir ağaç altında "ölmeden dönmemek üzere" bütün mü´minlerden bey´at aldı. Arkadan gelen vahiy bu bey´attan Allah´ın razı olduğunu belirttiği için buna Bey´atu´r-Rıdvan denmiştir. Bu bey´at haberi müşriklere korku salmış ve sulh antlaşmasına râzı etmiştir.

2- Yapılan antlaşmaya göre o yıl değil, müteâkip sene umre yapılacaktı, on yıl birbirleriyle savaşmayacaklar, Mekkeliler serbestçe Suriye´ye ticaret için gidebilecekler, Müslümanlara sığınan Mekkeli mühtediler, Mekke´ye iade edilecekler, Müslümanlardan Mekke´ye iltica edenler iâde edilmeyecekti.

Umre için yola çıkan mü´minler, umre yapmadan dönmeye razı olamıyorlardı. Hele mültecilerin Mekkelilere iadesi pek ağırlarına gitmişti. Bu antlaşmadan hiç memnun değillerdi. Savaşmak bir çoğuna göre, daha iyi idi. Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)´e başta Hz. Ömer, pek çok sahâbe itiraz etmiş, memnuniyetsizliklerini üzüntülerini sözleriyle, davranışlarıyla ifâde etmekten çekinmemişlerdi.

Bu hâlet-i ruhiye içinde dönüş yapılırken Fetih sûresinin, bu antlaşmayı "feth-i mübîn" ilân etmesi iyice şaşırtıcı olmuştu. Rivayette bir askerin, sûreyi tilavet etmekte olan Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)´ ın kıraatini keserek: "Bu sulh bir fetih midir?" demesi bu şaşkınlığın ifadesidir.

3- Sonradan bizzât Hz. Ebur Bekir ve Hz. Ömer´in de itiraf edecekleri üzere Hudeybiye antlaşması gerçekten bir feth-i mübin idi. Arkadan gelecek, Hayber, Mekke, Huneyn vs. fetihlerinin anahtarı, kapısı durumunda idi. Bu sulh sayesinde, yılardır kopmuş olan beşerî münâsebetler Mekkeli müşriklerle Müslümanlar arasında başlamış, İslâm´ın ne olup ne olmadığı sulh şartları içinde anlatılma ve fiilen gösterilme imkânına kavuşturulmuştu. Müslümanlığını gizliyerek artık ortaya çıkabiliyorlardı. Artık karşılıklı bir emniyet ve güven hissi gelmişti. Korkusuzca mü´minler müşriklerle karışabiliyor, münâkaşa edebiliyorlardı. Ebu Süfyan gibi lider durumundaki azılı İslâm düşmanları bile Medine´ye kadar serbestçe gelebiliyorlardı. Hâlid İbnu Velîd bu sulh esnasında Müslüman olmuştu. Hz. Ebu Bekir´den başka herkesin hoş karşılamamakta ittifak ettiği bu sulh her çeşit menfi zevâhirine rağmen, gerçekten bir feth-i mübin idi.

4- Ganimetinden söz edilen Hayber´in zabtı, Hudeybiye dönüşü, Medine´de 20 gün kadar kalındıktan sonra hareket edilerek gerçekleştirilen bir fetihtir. Rivayetler bir kısmının savaşılarak, bir kısmının sulh yoluyla fethedildiğini belirtirler.

5- Ganimet taksiminde süvariler, atları veya develeri için de ayrı bir hisse alıyorlardı. Metinde Hayber ganimetinin on sekiz hisseye ayrıldığı ifade edilir. Mânası şudur: Bu rivayete göre, savaşa katılanlar 1500 kişidir. Bunlardan 300 tanesi atlı ve çift hisseli, 1200 tanesi yaya ve tek hisseli. Râvi, her 100 eşit payı bir hisse olarak tavsif etmektedir. Böyle olunca 12 yaya, 6 da süvari hissesi var demektir, toplam 18 yapar.

6- Şunu hemen belirtelim ki, Hudeybiye Gazvesi´ni nakleden farklı muhtevalı başka rivayetler de var. Sıhhat yönüyle bu rivayet onların bazılarından zayıf olduğu için buradaki rakamlara itibar edilmemiştir. Daha mevsuk rivayetlere göre Hayber´de ele geçirilen ganimet 36 hisseye, yani 3600 paya ayrılmıştır. Bunun yarısı Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) ve Müslümanlara ayrılmıştı. Bu miktar 1800 pay tutuyordu. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)´ın payı diğer mü´minlerden birinin payı kadardı.

1800 paylık diğer yarı, Müslümanların umumî ihtiyaçları için ayrılmıştı.

Hudeybiye Gazvesi´ne katılanlar 1400 kişi idi. Bunlar arasında 200 süvari vardı. Her bir at için iki hisse ayrılınca atlara 400 hisse ayrılmıştı. Bu şahısların payına ilave edilince 1800 yapıyordu. Böylece ganimetin yarısı 1800 hisseye taksim edilmişti. Netice itibâriyle piyadeler bir hisse alırken, süvariler üç hisse almıştı.

Hudeybiye´de bulunduğu halde Hayber´e katılmayan sadece Câbir İbnu Abdillah (radıyallahu anh) vardı. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm), ona da normal hisse ayırdı.

Ebu Muâviye´nin rivayetine dayanan bu bilgiler ulemâca sahih kabul edilmiştir. Ebu Dâvud, yukarıdaki Mücemmî hadisindeki yanılgıya dikkat çekerek atlı sayısının Mücemmi´in dediği gibi, 300 değil, 200 olduğunu belirtir. Keza atlı 2 değil, 3 hisse almıştır. Biri şahsı için, ikisi atı için.[243]



ـ2ـ وعن سهل بن أبى حَثْمة رَضِىَ اللّهُ عَنْهُ قال: ]قَسَّمَ رسول اللّه # خَيْبَرَ نِصْفيْنِ: نِصْفاً لِنَوَائِبِهِ وَحَاجَاتِهِ، وَنِصْفاً بَيْنَ المُسْلِمِينَ. فقَسَّمَهَا بَيْنَهُمْ عَلى ثمَانِيَةَ عَشَر سَهْماً[. أخرجه أبو داود .



2. (1102)- Sehl İbnu Ebî Hasme (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) Hayber´i iki kısma ayırdı: Biri vukûa gelecek hâdiseler ve kendi ihtiyacı içindi, öbür kısmı da Müslümanlar arasında taksim etti. Bu kısmı on sekiz hisseye ayırdı." [Ebu Dâvud, Harâc 24, (3010).][244]

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Cihad
« Posted on: 30 Haziran 2025, 02:28:37 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Cihad rüya tabiri,Cihad mekke canlı, Cihad kabe canlı yayın, Cihad Üç boyutlu kuran oku Cihad kuran ı kerim, Cihad peygamber kıssaları,Cihad ilitam ders soruları, Cihadönlisans arapça,
Logged
31 Mart 2010, 17:16:56
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« Yanıtla #11 : 31 Mart 2010, 17:16:56 »

AÇIKLAMA:



1- Hattabî, bu hadisten şu hükmü çıkarır: "Ganimet olarak arâzi ele geçirilecek olsa, bu da diğer mallar gibi taksime tâbi tutulmaktadır, arada herhangi bir fark gözetilmemektedir."

2- Hayber meselesi, savaşla (unveten) fethedilen arâzilerle ilgili İslâmî ahkâma örnek teşkil etmiştir. Böyle yerler ganimettir.

Ancak, yukarıdaki ifade ile âyet-i kerimenin hükmü arasında ihtilaf gözükmektedir. Şöyle ki: وَاعْلَمُوا اَنَّمَا غنمتمْ من شَئٍ فَان للّه خمسه وللرسول ولذى القربى واليتامى والمساكين وابن السبيل âyet-i kerimesi (Enfal 41) Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)´e humsu´l hums, yani "beşte birin beşte biri"ni verirken, yukarıdaki rivayetin zâhirî yarısının Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)´e ayrıldığını söylemektedir. Bu nasıl olur?

Bu soruyu cevaplamak için Hayber´in fethiyle ilgili olarak vârid olan rivayetlerin tamamını görmek gerekir. O zaman müşkil kalkar. Şöyle ki:

Hayber denince tek bir şehir hatırlanmamalıdır. Buna bağlı köyler, çiftlikler, kaleler vs. vardı. Hatta onların isimleri bile farklı di: Vatîha, Ketîbe, Şakk (veya Şıkk) Netât, Sülâlim vs.

Bunların hepsi aynı şartlarla fethedilmiş değillerdi. Bir kısmı savaşla fethedilmiş ve ganimet kılınmıştı. Bir kısmı da savaş yapılmadan, -âyet-i kerimenin ifadesiyle üzerlerine at salınmadan (Haşr 6)- fethedilmişlerdi. Savaşılarak ele geçirilenler humsu (beşte biri) ayrıldıktan sonra mütebâkisi gâziler arasında taksim edilir idiyse de; sulh yoluyla alınanları, Cenab-ı Hakk´ın irşad buyurduğu şekilde kendi ihtiyaçları, zuhûr eden hâcetler ve Müslümanların umumî maslahatları için harcardı.

Öyle ise, savaşılarak ve sulhla fethedilen parçaların tamamı birden değerlendirilmiş ve görülmüştür ki, bunlar, yarı yarıya denkleşmektedir. Yâni Hayber´e dahil olan kale, köy ve çiftliklerin yarısı savaşla fethedilmiş, diğer yarısı da sulh yoluyla zabtedilmiştir. Şu halde bu iki farklı taksim yarı yarıya olunca sadedinde olduğumuz rivayette görüldüğü üzere, bazı rivayetler nihâî duruma göre nakletmiştir, bazı rivayetler de savaşılarak fethedilen yerlerin taksim durumuna göre meseleyi tasvir etmişlerdir. Anlatıldığı üzere, ortada bir tenakuz mevzubahis değildir. Bu husus, Ebu Dâvud´un aynı babtaki diğer hadislerinde sarih olarak belirtilir.

Beyhâkî tarafından yapılıp, Aliyyu´l-Kârî gibi bazılarınca da benimsenen bu açıklamayı kabul etmeyen İbnu´l-Cevzî bir başka yorum sunar: Ona göre: Hayber´in tamamı savaşla fethedilmiştir. Ancak, komutan savaşla fethettiği yerlerde şu üç tasarruftan birinde muhayyerdir.

1- Gazilere taksim eder,

2- Taksim etmez, vakfeder,

3- Bir kısmını taksim, bir kısmını vakfeder.

Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) bu üç çeşit tatbikata da yer vermiştir:

1- Kureyza ve Nadir Yahudilerinin mallarını taksim etmiştir.

2- Mekke´yi taksim etmemiştir.

3- Hayber´in yarısını taksim etmiş, yarısını etmemiştir.

Şunu son olarak kaydedelim ki, rivayetler, meseleyi İbnu´l-Cevzî´nin beyan ettiği tarzda kesip atmaya imkân verecek açıklıkta değildir. Hayber´in fethi kadar Mekke´nin fethi de ulemâyı tereddüde sevketmiştir. Sulh yoluyla mı fethedildi, savaşılarak mı fethedildi? Edille´nin ihtilâf ettiği hususlarda kesin hükümden kaçınmak ihtiyata muvafıktır ve ulemanın sünneti de budur.[245]



ـ3ـ وعن شهاب قال: ]خَمَّسَ رسول اللّه # خَيْبَرَ ثُمَّ قَسَمَ سَائِرُهَا عَلى مَنْ شَهَدَها، وَمَنْ غَابَ عَنْهَا مِنْ أهْلِ الحُدَيْبِيَةِ[. أخرجه أبو داود .



3. (1103)- İbnu Şihâb der ki: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) Hayber´i beşe taksim edip beşte birini aldıktan sonra geri kalanı, Hudeybiye Seferi´ne katılanlardan Hayber´e iştirak eden ve etmeyenler arasında taksim etti." [Ebu Dâvud, Harâc 24, (3019).][246]




[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

31 Mart 2010, 17:17:33
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« Yanıtla #12 : 31 Mart 2010, 17:17:33 »

AÇIKLAMA:



Âlimler, Hudeybiye Sulhü üzerine nâzil olan Fetih sûresinin 20. âyetinda vâdedilen "bol ganimet"in Hayber olduğunu söylerler. Müslümanlar, Hudeybiye Sulhü´nü yaparak Zilhicce ayında döndükten sonra Medine´de 20 gece -veya buna yakın bir müddet- geçirirler. Sonra Muharrem ayında, fethetmek üzere Hayber´e hareket ederler.

Gerekli açıklamalar önceki rivayette geçmiştir.[247]



ـ4ـ وعن ابن الزبير رَضِىَ اللّهُ عَنْهُما قال: ]ضَرَبَ رسول اللّه # عَامَ خَيْبَرَ لِلزُّبَيْرِ أرْبَعََةَ أسْهُمٍ: سَهْمٌ لِلزُّبَيْرِ، وَسَهْمٌ لِذِى الْقُرْبى لِصَفِيَّةَ بِنْتِ عَبْدِ المُطَّلِبِ أمِّ الزُّبَيْرِ رَضِىَ اللّهُ عَنْهُما، وَسَهْمَانِ لِلفَرَسِ[. أخرجه النسائى .



4. (1104)- İbnu´z Zübeyr (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) Hayber (fethedildiği) sene, (babam) Zübeyr´e dört hisse ayırdı. Bir hisse Zübeyr için, bir hisse zilkurbâ [ya giren Abdulmuttalib´in kızı ve Zübeyr´in annesi olan Safiyye (radıyallahu anhümâ)] için, iki hisse de atı için." [Nesâî, Hayl 17, (6, 228).][248]



AÇIKLAMA:



Hadis, ganimette atlıya verilecek hissenin miktarını tesbitte hüccet kılınmıştır. Atlı, atı sebebiyle iki hisse almaktadır. Bir de şahsî hisse olmak üzere toplam üç hisse yapmaktadır. Zübeyr (radıyallahu anh)´in annesi Safiyye (radıyallahu anhâ) hatun için ayrılan hisse, zilkurbâ kaleminden ayrılmaktadır. Zîra Safiyye hatun, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)´ın halasıdır. Âyet-i kerime ganimetten ayrılacak hisseleri sayarken zilkurbâ adıyla Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)´in yakınlarını da zikretmiştir (Haşr 7). Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)´e ve yakınlarına sadaka ve zekât gelirleri haram kılınmış, fey ve ganimetten elde edilen gelirlerden pay ayrılmıştır.[249]



ـ5ـ وعن حَشْرَجَ بن زياد عن جدته أمّ أبيه رَضِىَ اللّهُ عَنْها ]أنَّهَا خَرَجَتْ معَ رسول اللّه # في عَزَاةِ خَيْبرَ سَادِسَةَ سِتِّ نِسْوَةٍ. قالتْ: فَبَلَغَ ذلِكَ رسول اللّه # فَبَعَثَ إلَيْنَا فَجِئْنَا فَرَأيْنَا فيهِ الْغَضَبَ فقَالَ: مَعَ مَنْ خَرَجْتُنَّ؟ وَبِإذْنِ مَنْ خَرَجْتُنَّ. فَقُلْنَا: خَرَجْنَا نَغْزِلُ الشَّعْرَ وَنُعِينُ بِهِ في سَبِيلِ اللّهِ،

وَنُنَاوِلُ السِّهَامَ، وَمَعَنَا دَوَاءٌ لِلْجَرْحَى؟ وَنَسقِى السَّوِيقَ. قَالَ: أقِمْنَ إذاً: فَلَمَّا فَتَحَ اللّهُ تَعالى خَيْبَر أسْهَمَ لَنَا كَمَا أسْهَمَ لِلرِّجَالِ. قال: فَقُلْتُ يَا جَدَّةُ مَا كانَ ذلِكَ؟ قالتْ تَمْراً[. أخرجه أبو داود .



5. (1105)- Haşrec İbnu Ziyâd´ın babaannesinden (radıyallahu anhâ) anlattığına göre, babaannesi (Ümmü Ziyâd el-Eşceiyye) Resûllulah (aleyhissalâtu vesselâm) ile birlikte altı kadından biri olarak Hayber Gazvesine katılır. Kadın der ki: "Bizim de iştirak ettiğimiz Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)´a ulaşınca Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) bizi yanına çağırttı. Gittik. Yüzünde öfke okunuyordu. Bize: "Kiminle çıktınız, kimin izniyle çıktınız?" diye çıkıştı. Biz:

"Yün eğirip onunla Allah yolunda yardımcı oluruz. Okları (toplar gazilere) veririz, diye çıktık. Ayrıca yanımızda yaralıları tedavi için ilaç var, yemek de yaparız" dedik. Bunun üzerine: "Öyleyse kalın!" buyurdu.

Cenâb-ı Hakk Hayber´in fethini müyesser kılınca, bize de ganimetten, tıpkı erkeklere olduğu gibi pay ayırdı."

Haşrec der ki:

"Ey babaanneciğim, bu verilen ne idi?" diye sordum.

"Hurma idi" diye cevap verdi." [Ebu Dâvud, Cihâd 152, (2729).][250]



[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

31 Mart 2010, 17:18:01
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« Yanıtla #13 : 31 Mart 2010, 17:18:01 »

AÇIKLAMA:



Bu rivayet, sefere katılan kadınların da erkeklerle eşit olarak hisse aldıklarını ifade etmektedir. Ancak bu rivayet isnâd yönüyle zayıf olduğu için, amele esas olmamıştır. Ulemâ büyük çoğunluğuyla savaşa iştirak eden köle, kadın ve çocukların muhariplerle eşit seviyede ganimete iştirak edemeyeceklerine hükmetmiştir. Bunlara bahşiş nev´inden, miktarı komutanın takdirine bırakılan bir şeyler verilir. Mamafih, "Verilen ne idi?" sorusuna aldığı "Hurma!" cevabından hareket eden bâzı âlimler şu te´vili yaparlar: "Kadın burada, "Bize de erkeklere verilen şeyden verildi" demek istemiştir, miktarı kastedmemiştir. Cevapta, "Erkeklerle eşit miktarda pay aldık" mânası mevcut değildir." Ancak, hadisin zâhiri, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)´ın hurmanın bir kısmını kadın ve erkek arasında eşit olarak pay ettiğini ifade etmektedir. Hattâbî, Evzâî´nin savaşa katılan kadınların da hisse sâhibi olduklarına hükmettiğini belirttikten sonra bu hadisi delil kılmış olabileceğine dikkat çeker.[251]



ـ6ـ وعن عمير مولى آبى اللحم قال: ]شَهِدْتُ خَيْبَرَ مَعَ سَادَانِى فَكَلَّمُوا فىَّ رسول اللّهِ # فَقُلِّدْتُ سَيفاً فأخبِرَ أنَّنِى مَمْلُوكٌ فَأمَرَ لِى بِشَئٍ مِنْ خُرْثِىِّ المَتَاعِ وَعَرضْتُ عَلَيْهِ رُقْيَة كُنْتُ أرْقى بِهَا المَجَانِينَ فَأمَرَنِى بِحبْسِ بَعْضِهَا وَطَرْحِ بَعْضِهَا[. أخرجه أبو داود والترمذى.»خرثى المتاع« أثاث البيت .



6. (1106)- Umeyr Mevlâ Âbî´l-Lahm (radıyallahu anh) anlatıyor: "Efendilerimle birlikte Hayber Gazvesi´ne katıldım. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)´a benden bahsettiler ve benim köle olduğumu söylediler. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) da bana kılıç kuşatmalarını emretti. Bana kılıç kuşatıldı. (Ancak yaşça küçük olmam ve boyumun kısalığı sebebiyle) kılıcı yerde sürüyordum. Sonra Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) bana ev eşyası verilmesini emretti. Delileri tedavi için okuduğum bir rukyeyi (afsunlama duası) (kontrol ettirmek için) Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)´a arzettim. Bir kısmını atıp, diğer bir kısmını muhâfaza etmemi emretti." [Tirmizî, Siyer 9, (1557); Ebu Dâvud, Cihad, (2730). İbnu Mâce, Cihâd 37, (2855).][252]



AÇIKLAMA:



1- Teysir´deki metinde bazı eksiklikler var. Tercümede Tirmizî´nin metnini esas aldık.

2- Bu rivayette iki ayrı mesele var:

1) Kölenin savaşa katılması ve yaşça küçük bile olsa, savaşmayı öğrenmesi için kılıç verilmesi, savaşa katıldığı için pay ayrılmayıp, değerce düşük bir ev eşyası ile mükâfaatlandırılması. Hadis, bu kısmı ile, bilhassa kölenin savaşa katılması hâlinde ganimetten pay alamayacağını ifade eder.

2) Rivayetin ikinci kısmı farklı bir meseleye temas etmektedir: Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) afsunlamak suretiyle, hastaların tedavisine müsaade etmekte ve fakat, cahiliye devrinden intikal eden duaları kontrolden geçirmektedir. İslâm akidesine uymayan lâfızları, cümleleri, put, cin, şeytan isimlerini, mânasız kelimeleri çıkarmaktadır. Bu rivayette, söylediğimiz husus vâzıh değilse de başka rivâyetler meseleyi açıklığa kavuşturur. Burada Umeyr´in afsunlama ile tedavide bulunduğu duasını kontrol ettirmek üzere Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)´e okuduğu, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)´ın bu câhiliye duasından bazı kısımları İslâm akîdesine uygun bulmayıp çıkarmasını söylediği, diğer bir kısmında, mahzur görmeyerek orayı okumasına izin verdiği anlaşılmaktadır.

4022 numaralı hadiste daha geniş bilgi sunacağız.[253]



ـ7ـ وعن الزهرى قال: ]أسْهَمَ رسولُ اللّه # لِقَوْمٍ مِنَ الْيَهُودِ قَاتَلُوا مَعَهُ[ أخرجه الترمذى .



7. (1107)- Zührî anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm), kendisiyle birlikte savaşmış olan Yahudilerden bir gruba, ganimetten pay ayırdı." [Tirmizî, Siyer 10, (1558).][254]

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

31 Mart 2010, 17:18:30
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« Yanıtla #14 : 31 Mart 2010, 17:18:30 »

AÇIKLAMA:



Tirmizî, bu rivayeti "Müslümanlarla birlikte savaşan zımmîler hakkında gelen hüküm: Ganimete iştirak ettiler mi?" başlığını taşıyan bir babta kaydeder. Bu babta, esas itibariyle mü´minlerin gayr-ı müslimlerden, savaş sırasında yardım istemeyeceği, onların yardımlarına müstağni olduklarını ifade eden rivayetler kaydedilir. Savaşta düşmana karşı zımmîlerden yardım istememek esas olmakla birlikte, savaşa katılan bulunması halinde, çoğunlukla âlimler, zımmîlere ganimetten pay verilmeyeceği hükmünü benimsemiştir. Bâzıları ise onlara da pay verilmesi gerektiğine hükmetmiştir.

Şu hâlde sadedinde olduğumuz, Zührî´nin mürsel rivayeti bu görüşü aksettirmektedir. Ancak râcih görüş önceki görüştür, yâni ehl-i zımmîye, Müslümanlarla birlikte düşmana karşı savaşsa bile ganimetten pay ayrılmaz. Hadisciler, Zührî´nin mürsellerine fazla itibar etmezler ve zayıf olduğunu söylerler. Bilfarz sıhhatine hükmedilmesi hâlinde bundan maksadın ganimetten ayrılan sehim olmayıp, hediye ve bahşiş nev´inden verilen radh´a hamledilmiştir. Radh "azıcık ihsan" demektir.

Netice olarak kadın, çocuk köle, ve zımmîye ganimetten pay ayrılmaz. Ayrıldığına dair gelen rivayetler radh´a hamledilir.[255]



ـ8ـ وعن أبى موسى رَضِىَ اللّهُ عَنْهُ قال: ]قَدِمْتُ عَلى رسولِ اللّه # في نَفَرٍ مِنَ ا‘شْعَرِيِّينَ بَعْدَ أنِ افْتَتَحَ خَيْبَرَ فَقَسَمَ لَنَا وَلَمْ يَقْسِمْ ‘حَدٍ لَمْ يَشْهَدِ الْفَتْحَ غَيْرَنا إَّ أصْحَابَ سَفِينَتِنَا جَعْفَر رَضِىَ اللّهُ عَنْهُ وَأصْحَابَهُ[. أخرجه أبو داود والترمذى .



8. (1108)- Ebu Musa (radıyallahu anh) anlatıyor:

"Hayber´in fethinden sona bir grup Eş´arî ile Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)´ın yanına geldik. Ganimetten bize de pay vardı. Halbuki (Habeşistan´dan dönmüş olan) gemi arkadaşlarımız Ca´fer (radıyallahu anh) ve arkadaşları hâriç, Hayber Gazvesi´ne fiilen iştirak etmeyen kimseye pay ayırmamıştır." [Ebu Dâvud, Cihad 151, (2725); Tirmizî, Siyer 10, (1559).][256]



AÇIKLAMA:



Hayber´in fethinden sonra, ganimet taksimi sırasında Habeşistan´dan geri dönmekte olan muhâcirlerden, hâdisenin râvisi Ebu Musâ´ nın da bulunduğu bir grup Hayber´de Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)´a rastlarlar. Ebu Dâvud´un rivâyetinde "ganimet taksimine tevafuk ettik" der. Rivayetteki farklılığa göre Ebu Musa: "Ganimet taksimine bizi de dahil etti" veya "Ganimetten bize de verdi" demiştir.

Hattâbî, bunlara verilen payın Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)´ın tasarrufunda olan humustan olması gerektiğini söyler. Ancak, diğer askerlerin rızası ile, ganimet taksimine, aynen savaşa katılanlar gibi iştirak ettirilmiş olabileceklerini söyleyenler de olmuştur. Musa İbnu Ukbe, Megazi´sinde bu hususta kesin kanaat sahibidir. Mamafih ganimetin toplanmasından sonra ve taksiminden önce gelmiş olmaları sebebiyle, ganimetin tamamından bunlara pay ayrılmış olabileceğini söyleyenler de olmuştur. Şâfiî´nin bu meseledeki iki görüşünden biri budur.[257]



ـ9ـ وعن ابن عمر رَضِىَ اللّهُ عَنْهُما ]أنَّ رسولَ اللّه # قامَ: يعنِى يَوْمَ بدرٍ فقَالَ: إنَّ عُثْمَانَ انْطَلقَ في حَاجَةِ اللّهِ

وَحَاجَةِ رسُولِهِ #، وَإنِّى أبَايِعُ لَهُ، فَضَرَبَ لَهُ رسولُ اللّهِ # بِسَهْمٍ وَلَمْ يَضْرِبْ ‘حَدٍ غَابَ عَنْهُ غَيْرَهُ[. أخرجه أبو داود .



9. (1109)- İbnu Ömer (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) bir gün -yani Bedir Savaşı günü- kalkıp şöyle buyurdu:

"Muhakkak ki Osman Allah´ın ve Resûlü (aleyhissalâtu vesselâm)´ nün rızasına uygun bir hizmet sebebiyle gelmiştir. Ben onun adına bey´at akdediyorum." Sonra Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) ganimetten hisse ayırdı. Savaşa katılmayan onun dışında kimseye hisse vermedi." [Ebu Dâvud, Cihad 151, (2726).][258]



AÇIKLAMA:



1- Rivayette geçen "yâni Bedir Savaşı günü" ibaresi râvilerden biri tarafından ilâve edilen açıklayıcı bir derctir. Ancak hadiste bir işkâl mevzubahis. Çünkü, Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)´in Hz. Osman (radıyallahu anh) adına bey´at akdi sâdece Hudeybiye´de cereyan etmiştir. Mekkelilere elçi olarak giden Hz. Osman´ı müşrikler tevkif etmişti ve hatta Müslümanlar arasında öldürüldüğüne dair şâyia bile çıkmıştı. İşte bunun üzerine Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) sefere katılan bütün Müslümanlardan biat almıştı. Sıra Hz. Osman´a gelince, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) sağ elini göstererek, "Bu, Osman´ın elidir" der ve diğer eline koyarak onun adına biat akdeder.

Bedir´de böyle bir biat olmamıştır. Ancak Hz. Osman´ın Bedir´deki durumu farklıdır. Şöyle ki: Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)´ın muhterem kerimeleri Rukiyye (radıyallahu anhâ) hasta idiler. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) Rukiyye´nin refiki olan Hz. Osman´ı Medine´de bırakarak Rukiyye ile ilgilenmesini taleb eder. Osman´a: إِنَّ لَكَ اَجْرُ رَجُلٍ مِمَّنْ شَهِدَ بَدْرًا وَسَهْمُهُ

"Sana, Bedir´e katılanların sevabı ve ganimet payı aynen verilecektir" buyurur.

Şu halde yukarıdaki rivayette bir karışıklık gözükmektedir.

2- Bedir Savaşı´na katılmadığı halde ganimetten pay ayrılan yegâne şahıs Hz.Osman´dır. Bu da onun bizzat Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) tarafından kızı Rukiyye´nin tedavisiyle meşgul olmak üzere Medine´de kalmakla tavzif edilmesine mebnidir.

3- Bu hadisten hareketle, imamın verdiği bir vazife sebebiyle savaşa katılamayana ganimetten pay ayrılabileceğine hükmedilmiştir. İmama ait olmayan bir iş sebebiyle savaşa katılamayan kimseye ganimetten pay ayrılmayacağı hükmünde Şâfiî, Mâlik, Evzâî, Sevrî, Leys ittifak ederler.

Ebu Hanife ve ashâbı, bu meselede şöyle derler: "Ganimet dar-ı İslam´a celbedilmezden önce orduya katılana ganimetten pay ayrılır."[259]



ـ10ـ وعن أبى هريرة رَضِىَ اللّهُ عَنْهُ قال: ]قالَ رسولُ اللّه #: أيُّمَا قَرْيَةٍ أتَيْتُمُوهَا أوْ أقَمْتُمْ فِيهَا فَسَهْمُكُمْ فِيهَا، وَأيُّمَا قَرْيَةٍ عَصَتِ اللّهَ وَرَسُولَهُ فإنَّ خُمُسَهَا للّهِ وَرَسُولِهِ وَهِىَ لَكُمْ[. أخرجه مسلم وأبو داود .



10. (1110)- Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Hangi bir köye varır da orada ikâmet ederseniz, hisseniz oradadır. Hangi bir belde de Allah ve Resûlü´ne isyan ederse o beldenin beşte biri Allah ve Resûlü´ne aittir ve o (geri) kalan) da sizindir." [Müslim, Cihâd 47, (1756); Ebu Dâvud, Harâc 29, (3036).][260]

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: 1 2 [3] 4 5 6 7   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes